ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2014/196
Karar Sayısı : 2015/103
Karar Tarihi : 12.11.2015
R.G. Tarih - Sayı : 16.12.2015
- 29564
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 16. Tüketici
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 31.3.2011 tarihli ve
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 5.
maddesinin;
1- (4) numaralı fıkrasının ikinci, üçüncü, dördüncü ve
beşinci cümlelerinin,
2- (11) numaralı fıkrasının,
Anayasa'nın 10., 17., 20. ve 59. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: 6222 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca gerçekleştirilen
elektronik kart uygulamasının durdurulması, ihlal ettiği hakların tespiti,
neden olduğu hukuka aykırılıkların giderilmesi ve bu uygulama nedeniyle zorla
imzalattırılan sözleşmelerin geçersizliğine karar verilmesi talebiyle açılan
davada, itiraza konu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan
Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I- İPTALİ İSTENİLEN KANUN HÜKÜMLERİ
6222 sayılı Kanun'un itiraz konusu kuralların da yer aldığı 5.
maddesi şöyledir:
"Spor alanlarının güvenlik ve düzenine ilişkin tedbirler
MADDE 5- (1) Ev sahibi spor kulüpleri;
a) Spor alanlarında sağlık ve güvenliğe,
b) Müsabakanın yapılacağı yerde konuk takım seyircilerine bağımsız
bir bölüm ayırmak ve taraftarlar arasında temas olmamasını sağlamaya yönelik
olarak, ilgili spor federasyonları ve uluslararası spor federasyonları
tarafından belirlenen önlemleri almakla yükümlüdür.
(2) Spor kulüpleri, müsabakanın güvenliğini sağlamak amacıyla il
veya ilçe spor güvenlik kurullarının kendileriyle ilgili olarak aldığı
kararları yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Birinci ve ikinci fıkralar kapsamındaki yükümlülüklerin yerine
getirilmesi amacıyla özellikle;
a) Spor alanlarına, seyri engellemeyecek şekilde ve federasyonun
bağlı olduğu uluslararası federasyonun talimatlarına uygun olarak seyirci ile
müsabakanın yapıldığı yer arasına tel, duvar, bariyer ve benzeri fizikî
engeller konulabilir.
b) Fizikî engeller, ilgili spor güvenlik biriminin görüşü
alınarak, il veya ilçe spor güvenlik kurullarının kararı ile kaldırılabilir.
c) Spor alanlarında, çocuklar ve engellilerin müsabakaları
izleyebilmeleri için durumlarına uygun yerler tahsis edilir.
ç) Spor alanlarında seyircilerin oturma yerleri numaralandırılır.
Bilet satışları koltuk numarasıyla ilişkilendirilerek yapılır. Müsabaka
alanlarına kapasitenin üzerinde veya biletsiz seyirci alınamaz.
(4) Spor müsabakalarının yapıldığı alanlara girişi sağlayacak
biletler, elektronik sistem üzerinden oluşturulur. Bilet satın almak
isteyen kişilerle ilgili olarak, üzerinde adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti
kimlik numarası ve fotoğrafı olan bir elektronik kart oluşturulur. Kişinin
yabancı olması halinde kart üzerinde Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yerine
uyruğu olduğu devletin adı ile Türkiye'ye giriş yaptığı pasaportun seri
numarası kaydedilir. Bilet satışları kişilere özgü elektronik kart üzerinden
yapılabilir. Spor müsabakalarına, kişi ancak adına düzenlenen elektronik kart
ile izleyici olarak girebilir. Spor müsabakasına izleyici olarak
girecek kişilerin kontrolünü ev sahibi kulüp yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük
ev sahibi olmayan müsabakalarda, müsabakaya katılan her iki kulüp; milli
müsabakalarda ise, ilgili federasyon tarafından yerine getirilir.
(5) Spor alanlarında; güvenliğin sağlanması ve bu Kanuna aykırı
davrananların tespiti amacıyla, gerekli teknik donanımlar kurulur. Kameralar ve
benzeri teknik donanımların yerleştirilecekleri yerler ve sayıları il veya ilçe
spor güvenlik kurulları tarafından belirlenir.
(6) Futbol dalında en üst lig ile bir altındaki ligde bulunan
kulüpler, dördüncü ve beşinci fıkralardaki sistemle ilgili teknik donanımları
kendi kullanımındaki spor alanlarında kurmakla yükümlüdür. Elektronik karta
ilişkin hükümler hariç olmak üzere aynı yükümlülükler, basketbol, voleybol ve
hentbol dallarındaki en üst ligde bulunan kulüplerin kendi kullanımındaki spor
alanları bakımından da geçerlidir.
(7) Futbolda en üst profesyonel lig ve bir altındaki ligde bulunan
kulüplerin müsabakalarının yapıldığı spor alanlarında; bu Kanunda sayılan diğer
spor branşlarında ise uluslararası spor müsabakalarının yapıldığı spor
alanlarında ev sahibi ve misafir takım için ayrı ayrı olmak ve gerektiğinde
kullanılmak üzere azami yirmi kişi kapasiteli en az iki tane bekletme odası ile
genel kolluk görevlileri ile özel güvenlik görevlilerinin kullanımına açık
tutulacak güvenlik kameraları ve anons sistemlerinin yönetildiği yeteri kadar
kontrol odasının oluşturulması zorunludur. Kontrol odasında federasyon ve spor
kulübü temsilcileri de bulunur. Kayıt altına alınan görüntü ve dokümanların
birer örneği, müsabakanın sonunda ilgili spor güvenlik birimine, federasyona ve
her iki kulüp temsilcisine verilir.
(8) Dördüncü, beşinci ve yedinci fıkralarda belirtilen güvenlik
sistemlerinin ve odalarının giderleri, en üst profesyonel futbol ligi ve bir
altındaki ligdeki kulüplerin kendileri tarafından; basketbol, voleybol ve
hentbol dalları için ise spor tesisinin kullanım hakkına sahip olan kulüp ya da
kuruluş tarafından karşılanır.
(9) Spor alanlarında hangi güvenlik sistemi veya teknik donanımın
uygulanacağı ilgili federasyonun bağlı olduğu uluslararası spor örgütlerinin
düzenlemeleri çerçevesinde yönetmelikle belirlenir.
(10) Spor alanları ile çevresinde; bu alanlara sokulması yasak
maddelere ve eşyalara, yasak olan davranışlara ve bu alanlarda elektronik
takibin yapıldığına ilişkin uyarı levhalarına yer verilir. Bu yükümlülük ilgili
spor alanı kullanımında olan spor kulübü tarafından yerine getirilir.
(11) Dördüncü fıkrada belirtilen elektronik kart uygulaması ile
ilgili olarak;
a) Bilet organizasyonu ve seyircilerin müsabaka alanlarına giriş
ve çıkışına ilişkin kontrol ve denetim yetkisi federasyonlara ait olup
federasyonlar bu amaçla bünyelerinde merkezi kontrol sistemi oluşturur.
Elektronik kart oluşturulmak amacıyla alınacak kişisel bilgiler federasyon
bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanında tutulur. Bu veri tabanı Maliye
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı erişimine açıktır.
b) Elektronik kart ile elektronik kart kapsamında satışı
gerçekleştirilecek biletlerin basım, satış ve dağıtımına ilişkin yerel
uygulamalar kulüpler tarafından, sistem üzerinden merkezi satışları ise ilgili
federasyonlar tarafından gerçekleştirilir.
c) Elektronik kart bilgilerinin kulüpler adına reklam ve
pazarlamasında ilgili federasyonlar yetkilidir. Merkezi pazarlama ve bilet
satışından elde edilecek gelirler kulüplere ait olup federasyon ya da yetki
verdiği üçüncü kişiler nezdinde oluşacak bu gelirler kamu kurum ve kuruluşlara
ilişkin alacaklar hariç olmak üzere haczedilemez, devir ve temlik edilemez.
Federasyonlar bu fıkra kapsamında belirtilen yetkilerini kısmen veya tamamen
üçüncü kişilere devredebilir."
II- İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ,
Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Recep
KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN, M. Emin KUZ ve Hasan
Tahsin GÖKCAN'ın katılımlarıyla 25.12.2014 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III- ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ümit DENİZ tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükümleri, dayanılan
ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
A- Uygulanacak Kural Sorunu
3. Anayasa'nın 152. ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 40. maddelerine göre, mahkemeler,
bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde
kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri
sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırlarsa, o hükmün iptali
için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca
bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince
açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen
kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa
kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya
davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte
bulunan kurallardır.
4. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 5. maddenin (11) numaralı
fıkrasının (c) bendinin ikinci cümlesinin de iptalini istemiştir. Anılan cümle,
merkezi pazarlama ve bilet satışından elde edilecek gelirlerin kulüplere ait
olduğunu ve federasyon veya yetki verdiği üçüncü kişiler nezdinde oluşacak bu
gelirlerin, kamu kurum ya da kuruluşlarına ilişkin alacaklar hariç olmak üzere
haczedilemeyeceğini, devir ve temlik edilemeyeceğini öngörmektedir. İtiraz
yoluna başvuran Mahkemedeki bakılmakta olan dava ise elektronik kart ve biletin
somut uygulamasının ihlal ettiği hakların tespiti, neden olduğu hukuka
aykırılıkların giderilmesi ve bu uygulama nedeniyle zorla imzalattırılan
sözleşmelerin geçersizliğine karar verilmesine ilişkindir. Söz konusu davanın
kulüplerin haklarına yönelik değil, bizatihi taraftar haklarına yönelik olduğu
anlaşılmaktadır. Bu durumda, elektronik kart ve biletin taraftar yönünden
uygulaması ile ilgisi bulunmayan bu cümlenin bakılmakta olan davadaki
uyuşmazlığın çözümüne bir etkisi yoktur. Dolayısıyla belirtilen kuralın, itiraz
başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı
bulunmamaktadır.
5. Açıklanan nedenle, 31.3.2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda
Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'un 5. maddesinin (11) numaralı
fıkrasının (c) bendinin ikinci cümlesinin, itiraz başvurusunda bulunan
Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu cümleye
ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE
karar verilmiştir.
B- Kanun'un 5. Maddesinin (4) Numaralı Fıkrasının İkinci, Üçüncü,
Dördüncü ve Beşinci Cümleleri ve (11) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinin Birinci
Cümlesi ile (b) Bendinin İncelenmesi
1- İtirazın Gerekçesi
6. Başvuru kararında özetle, bilim, sanat ve müzik gibi insanlığın
pozitif müşterek birikimlerinden biri olan sporun birçok ırk, mezhep, cinsiyet,
sosyal kesim ve farklı insanları bir araya getirmesi nedeniyle evrensel bir
nitelik taşıdığı, ayrıca eğlenme ve dinlenme haklarını içeren başlı başına
temel bir hak ve hürriyet olduğu, bunların yanında insan haysiyeti ve
şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel
haklardan biri olarak kabul edildiği, bu hakkın haberleşme ve seyahat
özgürlükleri ile özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı ile de ilgili olduğu,
sporda şiddetin ulusal ve uluslararası alanda büyük sorun teşkil ettiği,
şiddetten sporcuların yanı sıra sportif faaliyetleri izlemek isteyenlerin de
mağdur olduğu, kanun koyucunun şiddeti önlemek için yaptığı yasal düzenlemelerin
yeterli olmadığı ve bu düzenlemelerin şiddet mağduru bireylerin
mağduriyetlerini artırdığı, şiddetin masum ve mağdur insanların temel hak ve
özgürlüklerinin kısıtlanması suretiyle önlenemeyeceği, temel bir hak ile ilgili
düzenlemelerin evrensel normlar dikkate alınarak gerçekleştirilmesi gerektiği
halde elektronik kart uygulamasının gerçek sporseverlerin haklarını ihlal
ettiği, kısıtlıların vasilerinin izni olmaksızın kendi başlarına kart
alamamaları nedeniyle spor müsabakalarını izlemelerinin engellenmesinin
reşit olmayanlar ile kısıtlıların haklarını ihlal ettiği, ayrıca uygulamanın
sadece futbol ve bu branşın da süper lig ve birinci ligiyle sınırlı olup diğer
ligler ile basketbol, voleybol, hentbol ile diğer branşlarda uygulanmamasının
kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu, elektronik kart ile toplu bilet
alımı olmadığından, kimsenin başkasını maça davet etme olanağının kalmamasının
toplumumuzda var olan ikram kültürünü ortadan kaldırdığı, uygulamanın özgür
irade ve hareket serbestisine ciddi bir müdahale oluşturduğu belirtilerek
kuralların, Anayasa'nın 10., 17., 20. ve 59. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
7. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesi uyarınca, itiraz konusu
kurallar ilgileri nedeniyle Anayasa'nın 2. maddesi yönünden de incelenmiştir.
8. Kanun'un itiraz konusu kuralları da içeren 5. maddesi, spor
alanlarının güvenlik ve düzeni için başta ev sahibi olmak üzere spor
kulüplerinin yerine getirmesi gereken yükümlülükleri, alınacak güvenlik
tedbirlerini, elektronik kart ve bilet uygulamasını ve gerçekleştirilme
usullerini düzenlemektedir.
9. 5. maddenin (4) numaralı fıkrasında, elektronik bilet ve kart
uygulaması ile spor müsabakasına gireceklerin kontrolüne ilişkin yükümlülükler
öngörülmekte olup itiraz konusu cümlelerde, elektronik bilet satın almak
isteyen kişilerle ilgili olarak, üzerinde adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti
kimlik numarası ve fotoğrafı olan bir elektronik kart oluşturulacağı, kişinin
yabancı olması halinde kart üzerinde Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yerine
uyruğu olduğu devletin adı ile Türkiye'ye giriş yaptığı pasaportun seri
numarasının kaydedileceği, bilet satışlarının kişilere özgü elektronik kart
üzerinden yapılabileceği ve spor müsabakalarına, kişinin ancak adına düzenlenen
elektronik kart ile izleyici olarak girebileceği düzenlenmektedir.
10. Anılan maddenin itiraz konusu (11) numaralı fıkrası ise
elektronik bilet uygulamasının ayrıntılarını düzenlemekte olup fıkranın (a)
bendinin birinci cümlesinde bilet organizasyonu ve seyircilerin müsabaka
alanlarına giriş ve çıkışına ilişkin kontrol ve denetim yetkisinin
federasyonlara ait olduğu ve federasyonların bu amaçla bünyelerinde merkezi
kontrol sistemi oluşturacakları, (b) bendinde de, elektronik kart ve elektronik
kart kapsamında satışı gerçekleştirilecek biletlerin basım, satış ve dağıtımına
ilişkin yerel uygulamaların kulüpler tarafından, sistem üzerinden merkezi
satışların ise ilgili federasyonlar tarafından gerçekleştirileceği
öngörülmektedir.
11. Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri
hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
12. Kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir
gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise "elverişlilik",
"gereklilik" ve "orantılılık" olmak üzere üç
alt ilkeden oluşmaktadır. "Elverişlilik", başvurulan önlemin
ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, "gereklilik"
başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, "orantılılık"
ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü
ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından
öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da "ölçülülük
ilkesi" gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
13. Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen "kanun önünde
eşitlik ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu
ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı
tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir.
Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar
uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun önünde
eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez.
Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı
hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik
ilkesi zedelenmez.
14. Anayasa'nın 59. maddesinin birinci fıkrasına göre, "Devlet,
her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri
alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder." Bu maddenin
gerekçesinde de "Sporun geliştirilmesi sadece fiilen spor yapanlara
değil, seyircileri için de eğitici ve sağlık kurallarına uygun bir ortamda
yaşamaya sevk edici etkileri sebebiyle Devletçe ele alınması için bir başka
sebeptir." denilmektedir. Bu düzenlemeye göre vatandaşlarını spora teşvik
etmek ve ona uygun olarak vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayacak her türlü
yatırımı ve altyapıyı hazırlamak Devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır.
Ancak kamu düzeninin sağlanmadığı bir ortamda, hak ve özgürlüklerden gereği
gibi yararlanılması mümkün değildir. Dolayısıyla, Devletin vatandaşlarını spora
teşvik etme ve ona uygun olarak vatandaşların ihtiyaçlarını karşılama
yükümlülüğünün yanında kamu düzenini sağlama görevi de bulunmaktadır. Bu
nedenle, sporda şiddetin ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla çeşitli
tedbirler almak, Anayasa'nın 59. maddesiyle Devlete yüklenen yükümlülüğün bir
gereğidir.
15. Yasamanın genelliği ilkesi gereğince Anayasa'da düzenlenmemiş
bir alanın kanun koyucunun takdirine bırakıldığı, Anayasa'nın temel ilkeleri
ile yasaklayıcı hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, bu konudaki tercihin kanun
koyucunun takdiri kapsamında kaldığı kabul edilmelidir. Spor müsabakalarına
giriş ve çıkışların kontrolü ve bilet basım, satış ve dağıtımına ilişkin olarak
Anayasa'da bir düzenleme bulunmamaktadır. Anayasa'da düzenlenmeyen bir konunun
öngörülebilir ve uygulanabilir şekilde kanunla düzenlenmesi kanun koyucunun
takdirindedir. Bunun yanında hukuk devletinde, ülkenin sosyal, kültürel yapısı,
etik değerleri ve ekonomik hayatın gerekleri dikkate alınarak ceza siyasetini,
idari yaptırımları, kamu düzeninin sağlanması için alınacak idari önlemleri belirleme
yetkisi de kanun koyucuya aittir. Kanun koyucu, kendisine tanınan takdir
yetkisini anayasal sınırlar içinde kullanarak ve adalet, hakkaniyet ve
kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak çeşitli düzenlemeler yapabilir.
16. Anayasa Mahkemesince "kamu yararı" konusunda
yapılacak inceleme, kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının
araştırılmasıyla sınırlıdır. Anayasa'nın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu
yararı kavramının Anayasa'da bir tanımı yapılmamıştır. Ancak Anayasa
Mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi, kamu yararı, bireysel, özel
çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır. Kamu yararı
düşüncesi olmaksızın, yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin
yararına olarak kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun açık bir biçimde ve
kesin olarak saptanması halinde, söz konusu kanun hükmü Anayasa'nın 2.
maddesine aykırı düşer. Açıklanan ayrık hâl dışında, bir kanun hükmünün ülke
gereksinimlerine uygun olup olmadığı ve hangi araç ve yöntemlerle kamu
yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun
takdirinde olduğundan, bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa
yargısıyla bağdaşmaz.
17. Kanun koyucunun, kamu düzeni ve güvenliği açısından büyük önem
arz eden sporda şiddetin önlenmesi için tedbir alabileceği de kuşkusuzdur.
Nitekim gerekçesine bakıldığında itiraz konusu kuralların, kamu düzenini
korumak, toplumun, refah, huzur ve mutluluğunu etkileyen sporda şiddetin
önlenmesini sağlamak, dolayısıyla kişilerin can ve mal güvenliğini de korumak
amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple anılan düzenlemelerin anayasal
sınırlar içinde kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır.
18. Kanun koyucu, itiraz konusu kurallarla Anayasa'nın 59.
maddesinin öngördüğü yükümlülük nedeniyle sportif faaliyetlerde gerçekleşen
şiddetin toplum üzerinde oluşturduğu tehlikeyi ve sportif faaliyetlerde işlenen
suçlardaki artışı dikkate alarak elektronik kart uygulamasını tercih etmiştir.
Böylece bilet satın almak isteyenler için üzerinde adı, soyadı, Türkiye
Cumhuriyeti kimlik numarası ve fotoğrafının olduğu bir elektronik kart
oluşturulacak, bilet almak isteyen kişinin yabancı olması hâlinde elektronik
kartın üzerine Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yerine uyruğu olduğu
devletin adı ile pasaportunun seri numarası yazılacak, bilet satışları sadece
elektronik kart üzerinden yapılabilecek ve spor müsabakasına kişi ancak adına
düzenlenmiş elektronik kart ile girebilecektir. Bilet organizasyonu,
seyircilerin müsabakalara giriş ve çıkış kontrolleri ilgili federasyonlarca
gerçekleştirilecektir. Ayrıca belirtilen kart ve biletlerin basım, satış ve
dağıtımına ilişkin yerel uygulamalar kulüplerce; sistem üzerinden merkezi
satışlar ise ilgili federasyonlarca yapılacaktır. Uygulama ile harici bilet
satışı ya da taraftar gruplarına toplu bilet temini mümkün olmayacak, bir kişi
ancak kendi adına düzenlenmiş kart ile müsabakalara girebileceğinden yasaklanan
kişilerin başkasına ait bilet ile müsabakalara girmeleri engellenebilecektir.
Üstelik kart ve bilet satışı ile kontroller ilgili federasyonlar tarafından
gerçekleştirilecektir. Böylece elektronik kart ve bilet satışı ile denetimler,
uygulamanın düzenli ve kurallara uygun olmasını, her alanda yeknesaklığın
sağlanabilmesini temin edecektir. Ayrıca, güvenliğin yanında vergisel olarak
mali denetim de daha kolay yapılabilecektir.
19. Elektronik kart ve bilet uygulaması ile bu kapsamda biletlerin
basımı, satışı ve dağıtımlarına ilişkin olarak kulüplere verilen görevler ve
biletlerin merkezi satışları ile bilet organizasyonu ve seyircilerin müsabaka
alanlarına giriş ve çıkışlarının kontrol ve denetimi federasyonlara verilen
görevlerin, gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan, zamanında ve etkin tedbir
alınmadığı takdirde engellenmesi daha da güçleşecek olan sporda şiddet sorununu
çözme ve sporseverlerin kurallara uymalarını sağlama amacı için gerekli ve
elverişli olmadığı söylenemez. Dolayısıyla bu uygulama ile sporda şiddetin
önlenmesine katkı sağlanabileceğinden, söz konusu düzenlemelerin toplumu
oluşturan bireylerin can ve mal güvenliğini temin etmek, kamu düzenini ve
güvenliğini sağlamak için kamu yararı amacıyla yapıldığı sonucuna da
ulaşılmaktadır.
20. Öte yandan sportif müsabakaları izleyecek olanların
faaliyetlerini engelleyecek, sınırlayacak nitelikte bir uygulama olmayan,
günümüz teknolojisine uygun olarak bilet yüklenmesini ve denetimini
kolaylaştıran, tüm spor müsabakalarında aynı kuralların uygulanması sonucu
bütünlüğü sağlayan, içerisinde güvenlik amaçlı sınırlı sayıda bilgi barındıran
elektronik kart uygulamasının getirilmesi ile daha önce kullanılan basılı bilet
kullanılarak gerçekleştirilen uygulama arasında ulaşılmak istenen amaç
bakımından bir orantısızlık olduğundan da söz edilemez.
21. Diğer taraftan başvuru kararında, elektronik bilet
uygulamasının sadece futbol müsabakalarında ve bu branşın süper lig ve birinci
liginde uygulanmakta olduğu, diğer spor dallarında uygulanmamasının eşitlik
ilkesine aykırı olduğu belirtilmiştir. Oysa, spor alanlarının güvenlik ve
düzeninin sağlanması kapsamında Kanun'un 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasında
branş ayrımı olmaksızın tüm spor müsabakalarının yapıldığı alanlara girişi
sağlamak üzere elektronik kart ve bilet uygulaması öngörülmüştür. Bu nedenle,
itiraz konusu kurallar sadece futbol ile sınırlı olmayıp diğer spor
dallarındaki müsabakalar için de geçerlidir. Ayrıca reşit olmayanlar ile
kısıtlı olanlar yönünden kuralların eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri
sürülmüş ise de kurallarda bu kişilere ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığı,
belirtilen hususun bu kişilerin hak ve fiil ehliyetine yönelik düzenlemeler
içeren diğer hukuk kurallarının uygulanmasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, itiraz konusu kuralların eşitlik ilkesini düzenleyen Anayasa'nın
10. maddesine aykırı olduğu söylenemez.
22. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kurallar, Anayasa'nın 2.,
10. ve 59. maddelerine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.
23. Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
24. Kuralın Anayasa'nın 17. ve 20. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
C- Kanun'un 5. Maddesinin (11)
Numaralı Fıkrasının Kalan Kısımlarının
İncelenmesi
1- İtirazın Gerekçesi
25. Elektronik kart uygulamasının reşit-reşit olmayan ya da
kısıtlı-kısıtlı olmayan ayrımı olmaksızın tüm elektronik bilet alanların özel
hayat ve aile hayatının gizliliğini ihlal ettiği, şiddeti önlemek amacıyla
getirilen ve kişisel verileri içeren elektronik kart bilgilerinin kulüpler
adına reklam ve pazarlanmasında federasyonlara yetki verilmesinin, elektronik
kartı ve elektronik kart uygulamasını ticari bir meta haline getirdiği,
spordan gelir elde edenlerin elektronik kart uygulaması ile gelir kaybına
uğrayacakları, insanların doğrudan harcama ile ulaşmaları gereken alana kart zorunluluğu
nedeniyle kısıtlanarak ulaşabilmelerinin hak ihlali olduğu, Devletin
yükümlülüğü gereği spora ulaşıma engel olan unsurları ortadan kaldırması
gerektiği belirtilerek kuralların, Anayasa'nın 17., 20. ve 59. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
a- (11) Numaralı Fıkranın (a) Bendinin İkinci ve Üçüncü Cümlelerinin İncelenmesi
26. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesine göre, itiraz konusu
kurallar ilgileri nedeniyle Anayasa'nın 2. ve 13. maddeleri yönünden de incelenmiştir.
27. İtiraz konusu (11) numaralı fıkranın (a) bendinin ikinci
cümlesinde, elektronik kart oluşturulması amacıyla alınan kişisel bilgilerin
federasyon bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanında tutulacağı, üçüncü
cümlesinde ise belirtilen veri tabanının Maliye Bakanlığı ve İçişleri
Bakanlığının erişimine açık olacağı öngörülmektedir.
28. Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel
hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu,
özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiş; üçüncü
fıkrasında da "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını
isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler
hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya
silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını
öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya
kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas
ve usuller kanunla düzenlenir." denilerek kişisel verilerin korunması
hakkı, özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında anayasal güvenceye
kavuşturulmuş ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların ancak
kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
29. Özel hayatın gizliliği kapsamında kişisel verilerin korunması
amacıyla Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen "kişisel verilerin
korunması hakkı" mutlak ve sınırsız bir hak
olmayıp Anayasa'nın 13. ve 20. maddeleri gereğince hakkın özüne
dokunulmaksızın ve demokratik toplum düzeninin gerekleri ile ölçülülük ilkesine
aykırı olmamak üzere kanunla sınırlanabilir. Nitekim Türkiye'nin imzaladığı
ancak onaylanmasının henüz bir kanunla uygun bulunmadığı ve bu nedenle taraf
olamadığı 1981 tarihli ve 108 sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi
Tutulması Karşısında Kişilerin Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin
9. maddesinde de devlet güvenliği, kamu güvenliği, devletin ekonomik
menfaatlerinin korunması ve suçlarla mücadele edilmesi, ilgilinin veya üçüncü
kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması ile verilerin istatistiki veya
bilimsel amaçlarla kullanılması durumlarında kişisel verilerin korunmasına
sınırlamalar getirilebileceği öngörülmüştür.
30. Kişisel veri kavramı, belirli veya kimliği belirlenebilir
olmak şartıyla, bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade etmektedir. Bu
bağlamda adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini
ortaya koyan bilgiler değil, telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal
güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses
kayıtları, parmak izleri, genetik bilgiler, IP adresi, e-posta adresi,
hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri
gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler
kişisel veri kapsamındadır. Kurallarda yer alan merkezi veri tabanında yer
alacak bilgiler ilgili kişinin adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası
ve fotoğrafıdır. Bilet almak isteyen kişinin yabancı olması hâlinde ise
üzerinde kimlik numarası yerine uyruğu olduğu devletin adı ile Türkiye'ye giriş
yaptığı pasaportunun seri numarası kaydedilecektir. Dolayısıyla elektronik kart
üzerinde yer alan bu kişisel verilerin, politik düşünce, dini inanç, sağlık,
cinsel yaşam veya ceza mahkûmiyetlerine ilişkin olanlar gibi hassas veri
niteliği taşımadığı açıktır.
31. Vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri
almak ve sporun kitlelere yayılmasını teşvik etmek için sporda şiddetin
önlenmesi amacıyla çeşitli tedbirler almanın Anayasa'nın 59. maddesi uyarınca
Devlete verilen yükümlülüğün gereği olduğu açıktır. Kanun koyucunun, bu
yükümlülüğü gerçekleştirmek üzere getirdiği elektronik kart uygulamasının etkin
olabilmesi için kartta yer alan bilgilerle müsabakaya giren kişilerin
bilgilerinin karşılaştırılması amacıyla bilgilerin yer aldığı veri tabanının
oluşturulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Bu veri tabanı kullanılarak gerek
bilet alanlar gerekse vergi denetimi bakımından bilet içeriği ve bedeli kontrol
edilebilir hâle gelebilecektir. Veri tabanı olmaksızın güvenlik kontrolünün
gerçekleştirilmesi, buna bağlı olarak da spor müsabakasına girmeleri
yasaklananların, müsabaka sırasında suç işleyenlerin tespiti ve haklarında
yasal işlem yapılması olanağı azalacağından elektronik kart ve bilet uygulaması
ile ulaşılmak istenilen amaç gerçekleşmeyebilecektir. Dolayısıyla sınırlı
sayıdaki kişisel verinin, kamu güvenliği, sportif faaliyetlere katılanların hak
ve özgürlüklerinin korunması; suçların önlenmesi, araştırılması, soruşturulması
ve kovuşturulması, ülkenin ekonomik veya mali çıkarının korunması amacıyla
tutulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca kuralların amaçlarına ve gerekçelerine
bakıldığında kanun koyucunun elektronik kart uygulamasını içeren itiraz konusu
kuralları, sporda şiddetin önlenmesine katkı sağlayabileceğini düşünerek
toplumu oluşturan bireylerin can ve mal güvenliğini temin etmek, kamu düzenini
ve güvenliğini sağlamak, vergi kaçırılmasını engellemek için kamu yararı
amacıyla düzenlediği sonucuna ulaşılmaktadır. Bu bağlamda federasyonların
bünyesinde ortak veri tabanının bulunmasının, elektronik kart uygulaması ile
ulaşılmak istenilen amaçları gerçekleştirmek için zorunlu olduğu
anlaşılmaktadır.
32. Diğer taraftan spor federasyonları, teknik ve idari bakımdan
bir veya birden fazla spor dalının bağlı olduğu, spor dalı ile ilgili
faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek, gelişmesini
sağlamak, sporcu sağlığı ile ilgili konularda gerekli önlemleri almak,
teşkilatlandırmak ve Tahkim Kurulu kararlarını uygulamakla görevli ve yetkili,
özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlardır. Dolayısıyla veri tabanının,
görevleri arasında ilgili spor dalında organizasyon ve birlikteliğin sağlanması
bulunan federasyonların bünyesinde tutulması federasyonların işlevlerinin bir
gereğidir.
33. Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön
koşulları arasında hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri bulunmaktadır.
Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk
normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde
devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven
duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi
ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve
uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Belirtilen ilkeler doğrultusunda
temin edilecek kişisel verilerin neden ve hangi gerekçeyle temin edileceğine
ilişkin olarak konu ve amaç sınırlamasının yapılması suretiyle bu verilerin
kapsamının ve ne şekilde kullanılacağının belirli olması gerekmektedir.
34. Söz konusu veriler, gerek kamu güvenliğinin gerekse vergi
denetiminin sağlanması bakımından tutulmaktadır. Söz konusu veri tabanının,
vatandaşların çok daha ayrıntılı ve hassas verilerinin bulunduğu Maliye ve
İçişleri Bakanlıklarının erişimine açılması veri güvenliği açısından sorun
teşkil etmez. Elektronik kart almak isteyenlerin başvuruları sonucu elde edilen
verilerin amaç ve kapsam dışında depolanması ve kullanılması hâlinde, 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki kişisel verilerin korunmasına ilişkin ceza
hükümlerinin uygulanacak olması nedeniyle bu konuda kanuni güvence de
bulunmaktadır. Belirtilen amaçlarla sınırlı olarak ve spor müsabakalarının
güvenli bir biçimde gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik olarak tutulan bu
verilerin, temin edilme sebebine ilişkin olarak konu, amaç sınırlaması ve bu
verilerin kapsamı ile kullanılma şekline dair bir belirsizlik bulunmadığından
söz konusu kurallar hukuki güvenlik ilkesine aykırılık teşkil etmez.
35. İtiraz konusu kurallar, sporda şiddetin önlenmesi,
kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanması, bireylerin can ve mal güvenliğinin
temin edilmesi, vergi kaçırılmasını engellemek gibi demokratik toplum düzeni
yönünden zorlayıcı toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yöneliktir. Kurallar
ile özel hayatın ve kişisel verilerin korunması haklarına bir sınırlama
getirilmiş ise de bu sınırlandırma Anayasa ile Devlete yüklenen demokratik
toplum düzeni bakımından alınması gereken tedbirler kapsamında kalmaktadır.
Ayrıca öngörülen sınırlandırma için kullanılan araç, hak ve özgürlüğü en
az sınırlayacak, amaca uygun dengeli bir orantı oluşturmakta, kamu düzeni ve
güvenliğinin korunması şeklindeki kamu yararı ile kişisel verilerin korunması
hakkı arasında makul denge kurmaktadır. Dolayısıylasınırlamanın, ölçülülük
ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık teşkil ettiği söylenemez.
36. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2., 13.,
20. ve 59. maddelerine aykırı değildir. İptal talebinin reddi gerekir.
37. Kuralın Anayasa'nın 17. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
38. Serdar ÖZGÜLDÜR ve Engin YILDIRIM (11) numaralı fıkranın (a)
bendinin ikinci ve üçüncü cümleleri yönünden, Osman Alifeyyaz PAKSÜT ve
Alparslan ALTAN ise (11) numaralı fıkranın (a) bendinin üçüncü cümlesi yönünden
bu görüşe katılmamışlardır.
b- Kanun'un 5. Maddesinin (11)
Numaralı Fıkrasının (c) Bendinin Birinci Cümlesinin İncelenmesi
39. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesine göre, itiraz konusu kural
ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
40. Kanun'un 5. maddesinin (11) numaralı fıkrasının (c) bendinin
itiraz konusu birinci cümlesi, elektronik kart bilgilerinin kulüpler adına
reklam ve pazarlamasında ilgili federasyonların yetkili olmasını öngörmektedir.
Reklam ve pazarlaması yapılabilecek olan bilgiler, (4) numaralı fıkranın ikinci
cümlesi uyarınca kişinin adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
fotoğrafı, kişinin yabancı olması durumunda kimlik numarası yerine uyruğu
olduğu devletin adı ile Türkiye'ye giriş yaptığı pasaportunun seri numarasıdır.
Dolayısıyla kulüpler adına reklam ve pazarlanması mümkün olan bilgiler kişisel
verilerdir.
41. Anayasa'nın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin,
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların
Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Ölçülülük amaç ve araç
arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder.
Ölçülülük, aynı zamanda yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli
olmasını, amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin
demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını da içeren bir
ilkedir.
42. Anayasa'nın 20. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere
özel hayatın korunması her şeyden önce bu hayatın gizliliğinin korunması,
başkalarının gözleri önüne serilmemesi demektir. Kişinin özel hayatında
yaşananların, yalnız kendisi veya kendisinin rıza gösterdiği kimseler
tarafından bilinmesini isteme hakkı, kişinin temel haklarından biridir ve bu
niteliği nedeniyle insan haklarına ilişkin beyanname ve sözleşmelerde yer
almış, tüm demokratik ülkelerin mevzuatlarında açıkça belirlenen istisnalar dışında
devlete, topluma ve diğer kişilere karşı korunmuştur. Bu koruma
bireyin kendisine ilişkin herhangi bir bilginin rızası olmaksızın
açıklanmamasını, yayılmamasını, nakledilmemesini ve bu bilgilere başkalarının
ulaşamamalarını da kapsamaktadır.
43. Kişisel verilerin ilgili üçüncü kişiler ya da kamu kurum ve
kuruluşları ile paylaşılabilmesi için, söz konusu kişi ve kurumların bu
verilere erişebilme hususunda kanunen yetkilendirilmiş olmaları ve bu verilerin
ilgili kurum ve kişilerin görevlerini yapması için gerekli olmasının yanı sıra
bu görevlerin yerine getirilmesi ile de sınırlı olması gerekir. Bu bağlamda
sportif faaliyetleri izlemek isteyenlerin kişisel verilerinin de sadece
Kanun'da öngörülen amaçla ve bu kayıtların hizmetin devamı için zorunlu olduğu
müddetle sınırlı olarak tutulması zorunludur. Kişisel verilere ilişkin
kuralların aynı zamanda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin teminine,
kullanılabilmesine, işlenebilmesine, ulaşılabilmesine, saklanma süresine,
temin edilme gerekçesine ilişkin hususlarda bir belirlilik içermesi
gerekmektedir. Diğer taraftan kuralın objektif olarak amaçlanan kamu yararını
gerçekleştirmeye elverişli ve bu amacın gerçekleştirilmesi için zorunlu olması
gerekir.
44. İtiraz konusu kural uyarınca kişisel veriler, ilgili federasyon
tarafından kulüpler adına reklam ve pazarlamada kullanılabilecektir. Böylece
spor müsabakalarını izlemek amacıyla verilen kişisel verilerin üçüncü kişilere
aktarılması olanaklı hâle gelmektedir. Ancak kişisel verilerin elektronik kart
almak üzere verilmiş olması, söz konusu verilerin üçüncü kişilere aktarımına
rıza gösterildiği anlamına gelmez. Dolayısıyla Anayasa'nın 20. maddesinde
kişisel verilerin "ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık
rızasıyla işlenebileceği"nin açıkça ifade edilmesi karşısında, kişisel
veri niteliğinde bulunan elektronik kart bilgilerinin, ilgili kişilerin
rızaları alınmaksızın, federasyon tarafından reklam ve pazarlama amacıyla
üçüncü kişilere verilmesi sonucuna yol açan kuralın özel hayatın ve
kişisel verilerin korunması haklarına bir sınırlama getirdiği açıktır.
45. Öte yandan demokratik toplum düzeninin oluşturulması,
korunması ve geliştirilmesi açısından, sportif faaliyetlerde yaşanan şiddet
önlenirken bireylerin haklarının ölçüsüz şekilde sınırlanmaması için gerekli
özenin gösterilmesi hayati öneme sahiptir. Ancak kişisel verilerin rıza
olmaksızın üçüncü kişilere aktarımı sonucunu doğuracak şekilde elektronik kart
bilgilerinin kulüpler adına reklam ve pazarlamasında ilgili federasyonların
yetkili kılınmasının, sporda şiddetin önlenmesi için demokratik toplum
düzeni bakımından alınması gereken tedbirlerden olduğu söylenemez. Aynı
zamanda söz konusu yetkinin federasyona verilmesi suretiyle özel hayatın ve
kişisel verilerin korunması haklarına getirilen sınırlandırma, sportif
faaliyetlerde yaşanan şiddeti önleme amacını gerçekleştirmeye elverişli de
değildir. Dolayısıyla belirtilen amaç için gerekli ve elverişli olmayan
kuralın, ölçülülük ilkesine uygun olmadığı açıktır.
46. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 13. ve
20. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
47. Kurallar, Anayasa'nın 13. ve 20. maddelerine aykırı
bulunarak iptal edildiğinden, Anayasa'nın 17. ve 59. maddeleri yönünden ayrıca
incelenmesine gerek görülmemiştir.
c- Kanun'un 5. Maddesinin (11) Numaralı Fıkrasının (c)
Bendinin Üçüncü Cümlesinin İncelenmesi
48. 6216 sayılı Kanun'un 43. maddesine göre, itiraz konusu kural
ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 13. maddesi yönünden de incelenmiştir.
49. Kanun'un 5. maddesinin (11) numaralı fıkrasının (c)
bendinin itiraz konusu üçüncü cümlesi, federasyonların fıkra kapsamındaki
yetkilerini kısmen ya da tamamen üçüncü kişilere devredebileceğini
öngörmektedir. Üçüncü kişilere kısmen ya da tamamen devredilebilecek yetkiler
şunlardır:
a- Bilet organizasyonu ve seyircilerin müsabaka alanlarına giriş
ve çıkışına ilişkin kontrolü ve denetimi yapmak ile bu amaçla merkezi kontrol
sistemi oluşturulması,
b- Elektronik kart oluşturmak amacıyla alınan kişisel bilgilerin
merkezi veri tabanında tutulması,
c- Elektronik kart ve elektronik kart kapsamında satışı
gerçekleştirilecek biletlerin basım, satış ve dağıtımına ilişkin sistem
üzerinden merkezi satışlar gerçekleştirilmesi,
d- Elektronik kart bilgilerinin kulüpler adına reklam ve
pazarlanması.
50. Yasamanın genelliği ilkesi gereğince Anayasa'da düzenlenmemiş
bir alanın, Anayasa'nın temel ilkeleri ile yasaklayıcı hükümlerine aykırı
olmamak kaydıyla öngörülebilir ve uygulanabilir şekilde kanunla düzenlenmesi
kanun koyucunun takdirinde olup kanun koyucu, kendisine tanınan takdir yetkisi
çerçevesinde düzenlemeler yapabilir. Spor müsabakalarına giriş, girişlerin
kontrolü, bilet basım, satış ve dağıtımına ilişkin olarak da Anayasa'da bir
düzenleme bulunmamaktadır.
51. Kuralda devredilmesi öngörülen bilet organizasyonu ve
seyircilerin müsabaka alanlarına giriş ve çıkışına ilişkin kontrol ve denetim
yetkisi ile bu amaçla merkezi kontrol sistemi oluşturma ve elektronik kart ve
elektronik kart kapsamında satışı gerçekleştirilecek biletlerin basım, satış ve
dağıtımına ilişkin sistem üzerinden merkezi satışlar gerçekleştirme yetkisi,
Devletin, kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel
idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinden
değildir. Bu nedenle belirtilen bu görevlerin özel hukuk tüzel kişilerince
yerine getirilmesi mümkündür. Spor federasyonları da özel hukuk
hükümlerine tabi bağımsız nitelikte kuruluşlardır. Dolayısıyla tamamen
özel hukuk alanında kalan, genel idare esaslarına göre yürütülmesi
zorunlu olan kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görev
niteliği taşımayan görevlerin idarece yerine getirilme zorunluluğu olmadığı
gibi bizatihi federasyonlar eliyle yürütülmesi de gerekmemektedir. Söz konusu
yetkilerin devri, Devlete verilen yükümlülükleri öngören Anayasa'nın 59.
maddesine aykırılık oluşturmadığı gibi özel hayatın ve kişisel verilerin
korunması hakkını engelleyecek bir nitelik de taşımamaktadır. Bu nedenle
kuralın belirtilen görev dolayısıyla federasyonlara tanınan yetkinin
devredilebilmesine olanak sağlamasında Anayasa'ya aykırılık bulunmamaktadır.
52. Elektronik kart bilgilerinin kulüpler adına reklam ve
pazarlanması yetkisinin ilgili federasyonlara verilmesini öngören (11) numaralı
fıkrasının (c) bendinin birinci cümlesi Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal
edildiğinden belirtilen bu yetkinin üçüncü kişilere devrinin Anayasa'ya
uygunluğunun ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.
53. Öte yandan üçüncü kişilere devredilebilecek yetkiler arasında elektronik
kart oluşturmak amacıyla alınan kişisel bilgileri merkezi veri tabanında tutmak
da bulunmaktadır. Bu yetki uyarınca sportif faaliyetleri izlemek isteyenlerin
kişisel verilerin bulunduğu veri tabanı ilgili federasyon tarafından üçüncü
kişilere devredilebilecektir. Üstelik bu işlem için kişisel veri sahibi
ilgilinin veri paylaşımına rızasının bulunması koşulu da aranmamaktadır. Ayrıca
kişisel veri tabanının devri sonrasında kime, hangi amaçlarla aktarılacağı
konusunda da denetim imkânı öngörülmemiştir. Diğer anlatımla kural, kötüye
kullanım olasılığını engelleyici etkili ve yeterli tedbirlere de yer
vermemektedir. Bu durum kuralı öngörülme amacının ötesinde kişisel
bilgilerin gizliliğinin keyfi şekilde ihlal edilmesi sonucunu doğurabilecek bir
araca dönüştürmektedir.
54. İptali istenilen düzenlemenin temel amacının sporda şiddeti
önlemek ve bu şekilde kamu düzeni ve güvenliğini korumak olduğu görülmektedir.
Bu meşru amaç için öngörülen düzenleme uyarınca gerçekleştirilen veri tabanının
üçüncü kişilere devrinin özel hayatın ve kişisel verilerin korunması hakkını
sınırlandırdığı açıktır. Ancak kişisel verilerin üçüncü kişilere devri sonucu
gerçekleşecek bu sınırlandırmanın elektronik kart ve bilet uygulaması ile
gerçekleştirilmek istenilen sporda şiddetin önlenmesine hiçbir katkısı
bulunmamaktadır. Hakkı sınırlayan düzenlemeyle, ilgili federasyona, ihtiyaç
duyulandan çok daha geniş bir yetki verilmektedir. Bu durum sınırlama
aracıyla sınırlama amacı arasında bulunması gereken makul dengeyi bozmakta, özel
hayatın ve kişisel verilerin korunmasını isteme haklarına kuralda belirtilen
sınırlama amacı dışında ölçüsüz bir şekilde müdahale edilebilmesine imkân
tanımaktadır. Öte yandan, temel hak ve hürriyetlere getirilen sınırlamaların,
demokratik toplum düzeni bakımından zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaçtan
kaynaklanması gerekmektedir. İtiraz konusu kuralla, özel hayatın
gizliliğine ve kişisel verilerin korunması hakkına sınırlama getirilirken
sınırlama aracının sınırlama amacına uygun ve orantılı olarak kullanılmasını
temin edecek güvencelere yer verilmemesi demokratik toplum düzeninde gerekli
olmayan ölçüsüz bir sınırlama niteliğindedir.
55. Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, (11) numaralı
fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesi yönünden Anayasa'nın 13., 20. ve 59.
maddelerine aykırıdır. Kuralın bu cümle ile federasyona verilen yetkinin üçüncü
kişilere devri yönünden iptali gerekir.
56. Kural, (11) numaralı fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesi
dışındaki hükümler yönünden ise Anayasa'nın 13., 20. ve 59. maddelerine
aykırı değildir. Belirtilen hükümlerle federasyonlara verilen yetkilerin üçüncü
kişilere devri yönünden iptal talebinin reddi gerekir.
57. Serdar ÖZGÜLDÜR, kuralın iptaline ilişkin görüşe farklı
gerekçeyle katılmış, iptal talebinin reddine ilişkin görüşe ise katılmamıştır.
58. Kuralın Anayasa'nın 17. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
IV- HÜKÜM
31.3.2011 tarihli ve 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanun'un 5. maddesinin;
A- (11) numaralı fıkrasının (c) bendinin ikinci cümlesinin, itiraz
başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı
bulunmadığından, bu cümleye ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği
nedeniyle REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- (4) numaralı fıkrasının ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
cümlelerinin Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE, Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C- (11) numaralı fıkrasının;
1- (a) bendinin;
a- Birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu veOYÇOKLUĞUYLA,
b- İkinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, Engin YILDIRIM ile Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
c- Üçüncü cümlesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve itirazın REDDİNE, Engin YILDIRIM, Serdar ÖZGÜLDÜR,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT ile Alparslan ALTAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- (b) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, Serdar ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu veOYÇOKLUĞUYLA,
3- (c) bendinin;
a- Birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
b- Üçüncü cümlesinin;
ba- (11) numaralı fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesi yönünden
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
bb- (11) numaralı fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesi dışındaki
hükümler yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
12.11.2015 tarihinde karar verildi.
Başkan
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
Burhan ÜSTÜN
|
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üye
Kadir ÖZKAYA
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
KARŞIOY GÖRÜŞÜ
6222 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (a) fıkrasında "...Elektronik
kart oluşturulmak amacıyla alınacak kişisel bilgiler federasyon bünyesinde
oluşturulan merkezi veri tabanında tutulur. Bu veri tabanı Maliye Bakanlığı ve
İçişleri Bakanlığı erişimine açıktır" düzenlemesi yer almaktadır.
1981 tarihli ve 108 sayılı, Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi
Tutulması Karşısında Kişilerin Korunmasına Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin
2. maddesi, kişisel veriyi belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait tüm
bilgiler şeklinde tanımlamaktadır. Anayasa Mahkemesi de bu tanımı çeşitli
kararlarında benimsemiştir. Elektronik kartta bilet satın almak isteyen
kişilerin adı, soyadı, T.C. kimlik numarası ve fotoğrafı bulunmaktadır. Bu tür
veriler Anayasa Mahkemesinin E.2013/122, K.2014/74 sayılı kararında da
belirtildiği gibi kişisel veri kapsamındadır.
Kişisel verilerin toplanması ve işlenmesinde dikkat edilmesi
gereken en önemli hususlardan biri verilerin amacın gerektirdiğinden daha uzun
bir süre tutulmamasıdır. Ülkemizde kişisel verilerin korunmasını denetleyecek
bağımsız bir kurul ya da devlet kuruluşu bulunmamaktadır. Kişisel verilerin
korunması ancak dava yoluyla gerçekleştirilebilmektedir. Kişisel verilerin
korunması kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmesine imkân tanıyarak,
bireyin hayatını kendi özgür iradesiyle düzenlemesine katkı sağlamaktadır.
Bireyin kişisel verileri üzerindeki hakkı yeteri kadar korunmazsa, kişiliğini
serbestçe geliştirmesi zora gireceğinden, özgür iradeleriyle yaşamlarını
biçimlendiren bireylerden oluşan demokratik bir toplum düzeninin ortaya çıkması
ve korunması da güçleşecektir. Kişisel verilerin korunmasıyla, kişisel veri
toplanması, saklanması ve işlenmesi sırasında bireyin hak ve özgürlüklerinin
korunarak demokratik toplum düzeninin oluşmasına katkı yapmak
hedeflenmektedir. Anayasa'nın 20. maddesinin son fıkrası çok açık bir
şekilde kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla
düzenleneceğini hüküm altına almakla birlikte ülkemizde kişisel verilerin
korunmasını düzenleyen çerçeve bir kanun bulunmamaktadır.
İtiraz konusu kural uyarınca ilgili federasyonlar bünyesinde
elektronik kart üzerinde yer alan bilgilerin yer alacağı bir merkezi veri
tabanı oluşturulacaktır. (Somut olarak TFF tarafından oluşturulmuştur.) Bu veri
tabanı da İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının erişimine açık olacaktır.
Dolayısıyla belirtilen bilgilere ulaşılması bu bakanlıklar yönünden mümkün hâle
gelmektedir. Bu durumda kişilerin özel hayatlarına müdahale olduğu açıktır. Kişisel
verilerin tutulduğu veri tabanının Maliye ve İçişleri Bakanlıklarının
denetimine açılması vergi denetimi ve kamu güvenliği gibi meşru amaçlar taşısa
bile demokratik toplum düzeninin gerekleri açısından herhangi bir acil ve
baskın toplumsal ihtiyaca denk gelmemektedir.
Belirtilen nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 13. ve
20. maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle, çoğunluk kararına muhalefet
edilmiştir.
Başkanvekili
Engin YILDIRIM
|
KARŞIOY ve FARKLI GEREKÇE
1. "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun
Tasarısı" Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce (TBMM) 31.3.2011 tarih ve
6222 sayılı Kanun olarak kabul edilmiş ve 14.4.2011 tarih ve 27905 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu Kanunun "Spor alanlarının güvenlik ve düzenine ilişkin
tedbirler" başlıklı 5. maddenin (11) numaralı fıkrası anılan Kanun
Tasarısı'nda yer almadığı gibi, TBMM Adalet Komisyon'unca kabul edilen
metinde de yer almadığı ve TBMM Genel Kurulu'nda verilen bir önergenin
kabulüyle kanun metnine eklendiği anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 88. maddesinde "Kanun teklif etmeye Bakanlar
Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir.
Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir." denilmektedir.
Anayasa'nın 88. maddesinin birinci fıkrasının ihlâli sonucu bir yasalaştırma
söz konusuysa, bu konudaki ihlâl Anayasa'nın 148. maddesi anlamında bir "şekil
sakatlığı"na değil, doğrudan 88. maddesine aykırı düşer ve yapılacak
anayasal denetimin, "şekil bakımından" değil, "esas
bakımından" söz konusu olması gerekir. 88. maddenin ikinci fıkrasındaki
"Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme
usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir" hükmünün de, bu açıklama
çerçevesinde yorumlanması ve bu düzenlemenin aynı maddenin birinci fıkrasındaki
anayasal hüküm doğrultusunda anlaşılması ve hüküm ifade etmesi gerekir. Yani,
birinci fıkraya aykırı bir durum söz konusu ise artık ortada doğrudan bir
Anayasa ihlâli söz konusu olacak ve Anayasa'nın bu hükmünün bir tekrarından
ibaret olan TBMM İçzüğü'nün 35. maddesinin ihlâli nedeniyle, Anayasa'nın
148. maddesinde belirtilen (ve son oylamaya ilişkin olmadığından kanunun
iptalini gerektirmeyen) bir şekil sakatlığından ve şekil denetiminden değil;
88. maddenin birinci fıkrasının ihlâli sonucu esası ilgilendiren bir
sakatlıktan ve esas denetimden söz edilebilecektir.
Davanın somutu ile ilgili olarak düzenleme öngören TBMM
İçtüzüğü'nün "Komisyonların yetkisi, toplantı yeri ve zamanı"
başlıklı 35. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir: "Komisyonlar,
kendilerine havale edilen kanun tasarı ve/veya tekliflerini aynen veya
değiştirerek kabul veya reddedebilirler; birbirleriyle ilgili gördüklerini
birleştirerek görüşebilirler ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca
kendilerine ayrılan salonlarda toplanırlar.
Ancak, komisyonlar, 92 nci maddedeki özel durum dışında kanun
teklif edemezler, kendilerine havale edilenler dışında kalan işlerle
uğraşamazlar. Başkanlık Divanının kararı olmaksızın Genel Kurulun toplantı
saatlerinde görüşme yapamazlar ve kanun tasarı ve tekliflerini bölerek ayrı
ayrı metinler halinde Genel Kurula sunamazlar."
İçtüzüğün 35. maddesinin yukarıdaki açık metninden de açıkça
anlaşılacağı üzere, komisyonların kendilerine havale edilen kanun tasarı ve
tekliflerini görüşme yetkileri sınırlandırılmış olup, komisyonların İçtüzüğün
92 nci maddesindeki özel durum dışında (genel veya özel af ilanını içeren kanun
tasarı ve teklifleri) kanun teklif etme yetkileri yoktur. Yukarıda belirtilen
yasa değişiklikleri Bakanlar Kurulunca önerilen Tasarı metninde olmadığı halde
TBMM Genel Kurulunda Tasarı metnine ilave edilerek kanunlaştırıldığından; bu
durum Anayasa'nın 88. maddesinin birinci fıkrasına (dolayısiyle de bu hükmün
açıklaması mahiyetinde bulunan TBMM İçtüzüğü'nün 35 inci maddesine) açıkça
aykırı düşmektedir.
Anayasa'nın 88. maddesinin birinci fıkrasının açık âmir hükmü karşısında,
TBMM İçtüzüğü'nün 87 nci maddesi gerekçe gösterilerek, görüşülmekte olan bir
tasarı veya teklifin konusu olmayan "başka" kanunlarda ek ve
değişiklik getiren "yeni bir kanun teklifi mahiyetindeki"
değişikliklerin "Genel Kurul" tarafından da yapılamayacağı açıktır.
Anayasa'nın 148. maddesindeki "Kanunların şekil bakımından
denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı.
hususları ile sınırlıdır." hükmünün de bu belirlemeye etkisinin
olamayacağı kuşkusuzdur. Gerçekten, 88 nci maddenin birinci fıkrasına açıkça
aykırı bir yasama faaliyeti sözkonusu olduğundan, Genel Kurulca öngörülen
çoğunlukla yapılacak bir "son oylama"nın belirtilen Anayasa'ya
aykırılığı düzelteceği kabul edilemez. Ancak 88 inci maddenin birinci fıkrasına
uygun bir yasama faaliyeti içerisinde 148 inci maddedeki "şekil
denetimi" kuralı işletilebilir. Davanın somutunda ise yukarıda açıklandığı
üzere, aksi yönde bir yasama faaliyeti bulunduğu görüldüğünden; 148 inci
maddenin bu davanın somutunda uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. (Bu konudaki
bir inceleme için bkz.: Torba Yasalar ve Yasama sürecindeki İçtüzük
Hükümlerinin Şekil Denetimi Sorunu, Hıfzı DEVECİ, TBB Dergisi, 2015 (117) s.
55-90)
Esasen Anayasa Mahkemesinin 25.12.2008 tarih ve E.2008/71,
K.2008/183 sayılı kararına (RG 9.4.2009, Sayı:27195) konu iptal davası
başvurusunun içeriğinden de, bu şekildeki bir uygulamanın TBMM İçtüzüğü'nün 35.
maddesine aykırı düştüğünün TBMM Başkanlığınca saptandığı ve ilgili komisyona
kabul edilen tasarı metninin iade edilmesine karşılık, ilgili komisyonca iade
edilen tasarı metninin yeniden bir üst yazı ile Genel Kurulun onayına sunulmak
üzere TBMM Başkanlığına geri gönderildiği ve akabinde yasalaştığı
anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; anılan kuralın Anayasa'nın 88.
maddesine aykırı düşmesi nedeniyle iptali gerektiği kanaatine
vardığımdan; Kurulca uygulanacak kural olmadığına karar verilen 2. cümle
dışındaki fıkranın tamamının bu nedenle iptali gerektiğini değerlendiriyorum.
2. Anayasa'nın "Sporun geliştirilmesi ve tahkim"
başlıklı 59. maddesi "Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının
beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere
yayılmasını teşvik eder." hükmü öngörmekte; anılan maddenin
gerekçesinde ise "sağlık hizmetlerinin bir parçası, beden sağlığının spor
yaptırarak korunmasıdır. Sporun kitlelere yayılması bu amacın teminine
yarayacak araçlardan biridir. Sporun geliştirilmesi sadece fiilen spor
yapanlara değil, seyircileri için de eğitici ve sağlıklı uygun bir
ortamda yaşamaya sevkedici etkileri sebebiyle Devletçe ele alınması için bir
başka sebeptir." denilmektedir.
Yine Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20.
maddesinin son fıkrasında "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili
kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların
düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanıp
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak Kanunda öngörülen
hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına
ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir." Hükmünü taşımakta; anılan
düzenlemenin gerekçesinde de "Anayasada kişisel verilerin korunmasına
yönelik dolaylı hükümler bulunmakla birlikte yeterli değildir. Mukayeseli
hukukta ve tarafı olduğumuz uluslararası belgelerde ve kişisel verilerin
korunması önemle vurgulanmaktadır. Maddeyle, herkesin, kendisiyle
ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, anayasal bir hak
olarak teminat altına alınmaktadır. Bu bağlamda, bireylerin
kendilerini ilgilendiren kişisel veriler üzerinde hangi hak ve yetkilere sahip
olduğu ve kişisel veriler hangi hallerde işlenebileceği hükme bağlanırken,
kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin Kanunla düzenleneceği
öngörülmektedir." denilmektedir.
Anayasa'nın 20. maddesinin çıkarılmasını öngördüğü kanun ise
henüz çıkarılmamıştır. Ancak, örneğin Türk Ceza Kanunu'nun 135-140. maddesinde
kişisel verilen hukuka aykırı olarak kaydedilmesi ve işlenmesi halleri suç
olarak düzenlenmiş ve yaptırıma bağlanmıştır.
Öte yandan, bir çok uluslararası sözleşmede de kişisel verilerle
ilgili düzenlemeler yapılmış ve konunun önemi bu uluslararası metinlere
yansımıştır. Örneğin, Türkiye'nin 1981'de imzalamasına karşın henüz
onaylamadığı, Avrupa Konseyi'nin 28.1.1981 tarih ve 108 numaralı "Kişisel
Nitelikli Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Şahısların
Korunmasına Dair Sözleşme"nin 6. maddesine göre, iç hukukta uygun
güvenceler sağlanmadıkça, ırk menşeini, politik düşünceleri, dini veya
diğer inançları ortaya koyan verilerle diğer kişisel nitelikteki veriler,
sağlık veya cinsel yaşamla ilgili kişisel nitelikteki veriler ve ceza
mahkumiyetleri, otomatik bilgi işlemine tâbi tutulamazlar. Anılan Sözleşme'nin
2. maddesine göre "Kişisel Veri: kimliği belirtilen veya
belirtebilen gerçek kişiyle ilgili tüm bilgiler"dir. Kişinin kimlik
numarası, fiziksel, psikolojik, duygusal, ekonomik ve kültürel kimliği veya
sosyal kimliği, isim, telefon numarası, elektronik posta adresi, doğum tarihi,
parmak izi, DNA bilgileri, adresi, sosyal güvenlik numarası gibi bilgiler
kişisel veri olarak değerlendirilmektedir. Yine Avrupa Birliği'nin 24 Ekim 1995
tarihli "Kişisel Verilerin İşlenmesinde Gerçek Kişilerin Korunması
Yönergesi (95/46/EC)"nde de siyasi, dini felsefi görüşler veya uyuşturucu,
alkol bağımlılığı veya sağlık gibi hassas verilerin korunmasına ilişkin
düzenlemelere yer verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de kişilerin
fiziki ve sosyal kimlikleri, kişisel bilgileri, cinsiyetleri, şahıslarına ait
özerk sahaları, adları, medeni hali, parmak izi, fotoğrafları, fiziki ve sosyal
bütünlükleri (sağlık/tıbbi bilgileri), iş ilişkileri, sosyal etkinlikleri,
kişisel gelişimi, fiziki ve moral güvenliği, dış çevrede insanlarla ilişkileri
gibi hususları, Sözleşme'nin "Özel hayatın ve aile hayatının
korunması" başlıklı 8. maddesi kapsamında "özel hayat" kavramı
içinde değerlendirmektedir.
Anayasa Mahkemesi de aşağıda işaret edilen kararlarında, söz
konusu yasal düzenlemelerin ilgili kurallarını, kişisel verilerin korunmasına
ilişkin Anayasa'nın 20. maddesine aykırı bularak iptali yoluna gitmiştir:
- 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kurumu Kanunu'nun 8. ve
54/b maddelerinin iptaline dair 20.3.2008 tarih ve E.2006/167, K.2008/86 sayılı
karar (R.G. 25.6.2008; Sayı: 26917),
- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 16. maddesinin (2) nolu
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "gerçek" ve "gizli olsa
dahi" ibareleri ile 47. maddesinin (1), (2) ve (3) no'lu fıkralarının
iptaline dair 14.2.2013 tarih ve E.2011/150, K.2013/30 sayılı karar (R.G.
25.6.2013; Sayı: 28688),
- 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 51. maddesinin
iptaline dair 9.4.2014 tarih ve E.2013/122, K.2014/74 sayılı karar (R.G.
26.7.2014, Sayı: 29072),
- 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına Dair Kanun'un 126. maddesi ile değiştirilen 5651 sayılı
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarlar Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 3. maddesinin (4) no'lu
fıkrasının iptaline dair 2.10.2014 tarih ve E.2014/149, K.2014/151 sayılı karar
(R.G. 1.1.2015, Sayı: 29223),
- 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun 3. maddesinin (1) no'lu
fıkrasının (a) bendindeki ".ilgili mevzuatı saklı kalmak kaydıyla."
ibaresinden sonra gelen ".gerçek." ibaresinin iptaline dair 4.12.2014
tarih ve E.2013/84, K.2014/183 sayılı karar (R.G. 13.3.2015, Sayı: 29294),
- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanun'un 78. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi ile son cümlesinin iptaline
dair 25.12.2014 tarih ve E.2014/74, K.2014/201 sayılı karar (R.G. 23.5.2014,
ayı: 29364).
Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın somutuna dönüldüğünde;
6222 sayılı Kanun'un 5. maddesinin dördüncü fıkrasının iptali istenen ikinci,
üçüncü ve dördüncü cümlelerinin, spor müsabakalarına girişte elektronik kart
alınması uygulamasıyla ilgili genel çerçeveyi çizdiği, ilk nazarda sadece
kimlik ya da pasaport numarası verilmesinin bunun için yeterli olduğu
izlenimini verdiği ve yasanın diğer maddeleriyle birlikte değerlendirilmemesi halinde
Anayasa'ya aykırı bir yönünün olmayabileceği düşünülebilirse de; 5. maddesinin
(11) no'lu fıkrasında aynı elektronik kart uygulamasıyla ilgili olarak
öngörülen "Elektronik kart oluşturulmak amacıyla alınacak kişisel bilgiler
federasyon bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanında tutular",
"Bu veri tabanı Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı erişimine
açıktır", "Federasyonlar bu fıkra kapsamında belirtilen yetkilerini
kısmen veya tamamen üçüncü kişilere devredebilir" şeklindeki kurallar
dikkate alındığında, öngörülen sistemin salt bir "isim, kimlik
tespiti"nden ibaret olmadığı, uygulamada da Türkiye Futbol Federasyonu'nun
bir özel bankayla anlaşmak suretiyle seyircilere ilişkin tüm kişisel bilgilerin
bu banka ile yapılan kredi sözleşmesine dercedildiği ve isim, adres, telefon
numarası, elektronik posta adresi gibi kişisel verilerin depolandığı ve bu
bilgilerin iki Bakanlığın erişimine açık olduğu gerçeği karşısında, iptali
istenen kuralların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Kişisel verilerin sistematik biçimde kayıt altına alınabilmesi
için, verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların da kanunda gösterilmesi
gerekir. Keza, kişisel verilerin alınması ve işlenmesinin demokratik bir
toplumda gerekli olması, amaçla orantılı ve ölçülü bir tedbir olması da
gerekmektedir. İtiraz konusu düzenlemede elektronik kart uygulaması sonucu
toplanacak kişisel verilerin toplanması, işlenmesi ve korunması konularında
hiçbir belirlilik olmadığı gibi, bilakis Anayasa'nın 20. maddesiyle tanınan
kişisel verilerin korunması hakkını önemli ölçüde zedeleyen mahiyeti itibariyle
kuralın ölçüsüz olduğu ve bu yönü itibariyle aynı zamanda hukuk devleti
ilkesiyle bağdaşmadığı görülmektedir.
Öte yandan, anılan kuralla getirilen zorlaştırıcı mahiyetteki
tedbirler nedeniyle, sporun kitlelere yayılmasının teşvik edilmesini öngören
Anayasa'nın 20. maddesinin de ihlâl edildiği açık olduğu gibi; "sporda
şiddet ve düzensizliğin önlenmesi" düşüncesi de anılan anayasal kuralın
ihmaline gerekçe teşkil edemez.
Açıklanan nedenlerle; anılan düzenlemelerin Anayasa'nın 2., 13.,
20. ve 59. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği kanaatine vardığımdan;
çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanun'un 5. maddesinin (11) numaralı fıkrasının (a) bendinde federasyonların
bir merkezi kontrol sistemi oluşturacakları ve elektronik kart oluşturulmak
üzere alınacak kişisel bilgilerin merkezi veri tabanında tutulacağı
belirtildikten sonra, bahse konu veri tabanının Maliye ve İçişleri
Bakanlıklarının erişimine açık olacağı öngörülmektedir. Adı geçen Bakanlıkların
veri tabanına erişimi konusu, bendin son cümlesi olarak düzenlenmiştir.
Veri tabanının kişisel bilgileri ihtiva etmesi, bu kişisel
bilgilerin Anayasa'nın 20. maddesinin güvencesi altında olması, bilgilerin
kullanımının konu ile ilgisi bulunmayan ve hangi amaçla, ne şekilde bu verileri
kullanacakları belli olmayan idare birimlerine açılmasının 20. maddede
belirtilen temel hakkın sınırlanmasına ilişkin nedenler kapsamına girmemesi ve
yine Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen, demokratik bir toplumda zorunluluk
ölçütlerini karşılamaması nedeniyle iptali gerektiği düşüncesiyle, çoğunluk
görüşüne katılmamaktayım.
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
6222 sayılı Kanun'un itiraz konusu (11) numaralı fıkranın (a)
bendinin ikinci ve üçüncü cümlelerinde "...Elektronik kart oluşturulmak
amacıyla alınacak kişisel bilgiler federasyon bünyesinde oluşturulan merkezi
veri tabanında tutulur. Bu veri tabanı Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
erişimine açıktır" düzenlemesine yer verilerek, elektronik kart
oluşturulmak amacıyla alınan kişisel bilgilerin federasyon bünyesinde
oluşturulan merkezi veri tabanında tutulacağı, üçüncü cümlesinde ise belirtilen
veri tabanının Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının erişimine açık olacağı
öngörülmektedir. Federasyon bünyesinde oluşturulması ve Maliye ve İçişleri
Bakanlıklarının erişimine açık olması öngörülen "kişisel bilgiler"in
"kişisel veri" kapsamında olduğu hususunda tereddüt
bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel
hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu,
özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında ise "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel
verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle
ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların
düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp
kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen
hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına
ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir." denilerek kişisel
verilerin korunması hakkı, özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında
anayasal güvenceye kavuşturulmuş ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul
ve esasların ancak kanunla düzenleneceği öngörülmek suretiyle bu hak kamu
makamlarının kanuni olmayan müdahalelerine karşı koruma altına alınmıştır.
Anayasa'nın 20. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere özel
hayatın korunması her şeyden önce bu hayatın gizliliğinin korunması,
başkalarının gözleri önüne serilmemesi demektir. Kişinin özel hayatında
yaşananların, yalnız kendisi veya kendisinin rıza gösterdiği kimseler
tarafından bilinmesini isteme hakkı, kişinin temel haklarından biridir ve bu
niteliği nedeniyle insan haklarına ilişkin beyanname ve sözleşmelerde yer
almış, tüm demokratik ülkelerin mevzuatlarında açıkça belirlenen istisnalar
dışında devlete, topluma ve diğer kişilere karşı korunmuştur. Bu koruma
bireyin kendisine ilişkin herhangi bir bilginin rızası olmaksızın
açıklanmamasını, yayılmamasını, nakledilmemesini ve bu bilgilere başkalarının
ulaşamamalarını da kapsamaktadır.
Çağdaş demokrasiler temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde
sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve özgürlükleri büyük
ölçüde kısıtlayan ve kullanılamaz hale getiren sınırlamalar hakkın özüne
dokunur. Temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü
değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları
gibi güvenceler hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde
değerlendirilmelidir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşulları
arasında hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri bulunmaktadır. Kişilerin
hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk
normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde
devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven
duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi
ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir
duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir
olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem
içermesini ifade etmektedir.
Konu kişisel veriler olunca, Anayasa tarafından kişisel verilerin
korunmasını isteme hakkına sağlanan anayasal güvencenin ve Anayasanın 2.
maddesinde esasları düzenlenen hukuk devletinin ön koşulları arasında yer alan
hukuki güvenlik ile belirlilik ilkelerinin gereklerinin yerine getirilebilmesi
için bu hakkı ilgilendiren yasal düzenlemelerin, açık, anlaşılabilir ve
kişilerin söz konusu haklarını kullanabilmelerine elverişli olması
gerekir.Ancak böyle bir düzenleme ile kişilerin özel hayatlarını ilgilendiren
veri, bilgi ve belgelerin resmi makamların keyfi müdahalelerine karşı korunması
olanaklı hale getirilebilir. Belirtilen ilkeler doğrultusunda, kişisel
verileri düzenleyen kanunlarda kişisel verilerin neden ve hangi gerekçeyle
temin edileceğine ilişkin olarak konu ve amaç sınırlamasının yapılması yanında
bu verilerin kapsamının ve ne şekilde kullanılacağının da belirlenmiş olması
gerekmektedir.
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı ile
Adalet Komisyonu Raporunda, 5149 sayılı Kanunun uygulanması döneminde ortaya
çıkan eksikliklerin giderilmesi, uluslararası sözleşmelere ve gelişmelere
paralellik sağlanması ve sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi amacıyla;
konuya ilişkin diğer ülkelerin ve uluslararası spor örgütlerinin düzenlemeleri
ve teamülleri göz önünde bulundurularak bu tasarının hazırlandığı
belirtilmiştir.
Tasarı metninde bulunmayan itiraz konusu kuralın da içerisinde
yeraldığı 5. madde 31.3.2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23.
Dönem 5. Yasama Yılı 85. Birleşiminde verilen bir önergeyle metne dahil
edilmiştir. Önergenin gerekçesinde, "yapılan teklifle, elektronik
kart ve elektronik karta dayalı bilet uygulamasına ilişkin koşullara açıklık
getirilmekte" olduğunun belirtilmesi ile yetinilmiştir. Tasarı, Rapor
ve görüşmelerde sporda şiddetin önlenmesinden bahsedilmekle birlikte genel
olarak kamu güvenliğinin ve vergi denetiminin sağlanması ile ilgili herhangi
bir açıklamaya yer verilmemiştir. Bu durum karşısında, çoğunluk gerekçesinde
yer verilen "itiraz konusu kural ile kişisel verilerin kamu
güvenliği ve vergi denetiminin sağlanması bakımından tutulduğuna, sözkonusu
veri tabanının, vatandaşların çok daha ayrıntılı, mahrem ve hassas verilerinin
bulunduğu Maliye ve İçişleri Bakanlıklarının erişimine açılmasının veri
güvenliği açısından sorun teşkil etmeyeceğine" yönelik açıklama ve
argümanlar yasama belgeleri ve "kişisel verilerin korunmasını
isteme hakkı"nın anayasal niteliğiyle de bağdaşmamaktadır. Burada
önemli olan Maliye ve İçişleri Bakanlıklarının elinde vatandaşlara ait çok
fazla kişisel verinin olup olmaması değil, sporda şiddetin önlenmesi amacıyla
kanunla öngörülen sınırlı bir amaçla ve sınırlı bir alanda elde edilecek
verilerin amacı, ölçüsü, sınırı ve kapsamı belirtilmeksizin başka kamu
makamlarının erişimine ve kullanımına açılmış olmasıdır.
Öte yandan, kişisel verilerin amaç ve kapsam dışında depolanması
ve kullanılması halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundaki kişisel verilerin
korunmasına ilişkin ceza hükümlerinin uygulanacak olması nedeniyle bu konuda
kanuni güvencenin bulunduğuna yönelik çoğunluk gerekçesine de katılma olanağı
bulunmamaktadır. Zira, kişisel verilerin korunması hakkı, buna yönelik
ihlallerin cezalandırılmasını isteme hakkından daha kapsamlı bir hak
niteliğindedir. Başka bir anlatımla, kamu makamları veya yasakoyucu yalnızca
ceza kanunlarında kötüye kullanımları müeyyideye bağlayan ceza kuralları
koyarak kişisel verilerin korunması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmiş
sayılamazlar. Zira, bu koruma daha geniş bir alanı, bireyin kendisine
ilişkin herhangi bir bilginin rızası olmaksızın açıklanmamasını, yayılmamasını,
nakledilmemesini ve bu bilgilere başkalarının ulaşamamalarını kapsamaktadır.
Mahkememiz 2.10.2014 tarih ve E.2014/149, K.2014/151 sayılı
kararında, internet trafik bilgisinin TİB
tarafından ilgili işletmecilerden herhangi bir hukuki inceleme ya da sürece
dahil olmadan alınmasını ve hâkim tarafındankarar verilmesi durumunda bu
bilginin ilgili mercilere verilmesini düzenleyen 5651 sayılı Kanun'un 3.
maddesinin (4) numaralı fıkrasının iptaline karar verirken dayandığı
gerekçelerden bazıları şöyledir: ".Kuralda, temin
edilecek bilgiyle ilgili olarak herhangi bir konu ve amaç sınırlaması
bulunmadığı gibi bilginin kapsamı, ne şekilde kullanılacağı, tutulacağı süre,
temin edilme gerekçesi gibi hususlarla ilgili olarak da herhangi bir belirlilik
bulunmamaktadır...Bu durumda verilerin işlenebileceği hallerin kanunda açıkça
yer alması zorunluluğu bulunmasına karşın, kuralda herhangi bir belirleme ve
sınırlama yapılmaksızın doğrudan kişisel veri niteliğindeki trafik bilgisinin
temin edilmesine ve işlenmesine olanak sağlanmasının bu yönüyle Anayasa'nın 20.
maddesine aykırı olduğu açıktır...Anayasa'nın 13. ve 20. maddelerinde yer alan
güvencelere rağmen dava konusu kural ile kişiler, bilgi toplama, saklama,
işleme ve değiştirme yetkisi olan idareye ve diğer kişilere karşı korumasız
bırakılmış, veri toplamanın amaç, gerekçe, kapsam ve sınırlama yasal
düzenlemede yer verilmemiştir...".
Anayasa Mahkemesinin kişisel verilerin korunması ile ilgili olarak
verdiği diğer kararlarda da ortaya koyduğu bu gerekçeler dikkate alındığında,
kişisel verilerin ilgili üçüncü kişiler ya da kamu kurum ve kuruluşları ile
paylaşılabilmesi için, söz konusu kişi ve kurumların bu verilere erişebileceği
hususunda kanunen yetkilendirilmiş olmaları ve bu verilerin ilgili kurum ve
kişilerin görevlerini yapması için gerekli olmasının yanı sıra bu görevlerin
yerine getirilmesi ile de sınırlı olması gerekir. Kişisel verilere ilişkin
kuralların aynı zamanda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin teminine,
kullanılabilmesine, işlenebilmesine, ulaşılabilmesine, saklanma süresine, temin
edilme gerekçesine ilişkin hususlarda bir belirlilik içermesi de gerekmektedir.
Bu ilkelere göre itiraz konusu kurala bakıldığında, sportif
faaliyetleri izlemek isteyenlerin kişisel verilerinin de sadece Kanun'da
öngörülen amaçla ve bu kayıtların hizmetin devamı için zorunlu olduğu müddetle
sınırlı olarak tutulması zorunludur. İtiraz konusu
düzenlemede elektronik kart oluşturulmak amacıyla alınan kişisel
bilgilerden oluşan ve federasyon bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanının
Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının erişimine açık olacağı
öngörülmektedir. Ancak, kuralda Maliye ve İçişleri Bakanlıklarınınbu verilerle
ilgili erişim, işleme, paylaşma, kullanma yetki ve sınırları ile bu verilerin
korunmasına ilişkin usul ve esaslara yer verilmemiştir. Bu anlamda kişisel veri
niteliğindeki bilgilerden oluşan veri tabanını amaç, kapsam, kullanım ve işleme
yetkileri açısından gereksiz, ölçüsüz ve belirsiz biçimde Maliye Bakanlığı
ve İçişleri Bakanlığının erişimine açan kural Anayasa'nın 2., 13. ve
20. maddelerine aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı
olması nedeniyle iptal edilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan aksi yöndeki
çoğunluk görüşüne katılmadım.