ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2013/150
Karar Sayısı : 2014/132
Karar Günü : 23.7.2014
R.G. Tarih-Sayı :
8.8.2014-29082
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR :
1-Ankara 15. İdare Mahkemesi (E.2013/150)
2-Ankara 9. İdare Mahkemesi (E.2014/7)
3-Ankara 8. İdare Mahkemesi (E.2014/39)
İTİRAZLARIN KONUSU : 15.5.1957 günlü, 6964 sayılı
Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu'nun 11. maddesinin, 17.9.2004
günlü, 5234 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasının,
Anayasa'nın 2. ve 135. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar
verilmesi istemidir.
I- OLAY
Üst üste iki dönem Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan
davacıların, 2015 yılında yapılacak seçimlerde tekrar aday olmalarının mümkün
olup olmadığı hususunda tereddütlerin giderilmesi amacıyla yaptıkları
başvurunun, Türkiye Ziraat Odaları Birliği tarafından reddedilmesi üzerine, ret
işleminin iptali istemiyle açılan davada, ret işleminin dayanağı olan itiraz
konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptali için
başvurmuşlardır.
III- YASA METİNLERİ
A-İtiraz Konusu Yasa Kuralı
15.5.1957 günlü, 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları
Birliği Kanunu'nun itiraz konusu kuralı da içeren 11. maddesi şöyledir:
"Madde 11- Oda yönetim kurulu, oda meclisinin dört yıl için
kendi üyeleri arasından seçtiği en az beş en çok yedi üyeden oluşur. Ayrıca
aynı sayıda yedek üye seçilir.
Oda yönetim kurulu, iki yılda bir seçilmiş üyeleri arasından bir
başkan, bir başkan vekili ve bir muhasip üye seçer.
Üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar,
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2. ve 135.
maddelerinedayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
A- E.2013/150 Sayılı Başvuru Yönünden
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü uyarınca; Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ,
Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra
Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU,
Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN
ve M. Emin KUZ'un katılımıyla 11.12.2013 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- E.2014/7 Sayılı Başvuru Yönünden
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü uyarınca; Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ,
Alparslan ALTAN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ,
Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Erdal TERCAN,
Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ'un katılımıyla 29.1.2014 gününde
yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C- E.2014/39 Sayılı Başvuru Yönünden
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü uyarınca; Serruh KALELİ, Alparslan
ALTAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep
KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ'un
katılımıyla 13.3.2014 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V- BİRLEŞTİRME KARARLARI
15.5.1957 günlü, 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları
Birliği Kanunu'nun 11. maddesinin, 17.9.2004 günlü, 5234 sayılı Kanun'un 28.
maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasının iptaline karar verilmesi istemiyle
yapılan E.2014/7 sayılı itiraz başvurusunun 29.1.2014 gününde, E.2014/39 sayılı
itiraz başvurusunun ise 13.3.2014 gününde, aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle E.2013/150 sayılı dava ile birleştirilmesine, esaslarının
kapatılmasına, esas incelemenin E.2013/150 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Murat ARSLAN tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan
Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararlarında, dava konusu kuralda öngörülen "Ziraat
odalarında üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların,
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemeyecekleri" biçimindeki
yasaklamanın seçme ve seçilme hakkına müdahale olduğundan demokratik hukuk
devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 2. ve 135.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralda, Ziraat odalarında üst üste iki dönem
yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe
aynı göreve yeniden seçilemeyecekleri hüküm altına alınmıştır.
İtiraz konusu kurala ilişkin gerekçeden, öngörülen düzenlemenin
belirtilen görevlere seçilmede fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla
yasalaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda
kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen
usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri
olduğu belirtilmiştir. Tüzelkişilikleri olan bu tür meslek kuruluşlarının
yönetsel vesayet ağırlığı, yönetim ve mali konularda denetim yoğunluğunu
getirmekle birlikte, organlarını kendi üyeleri arasından kanunda belirlenen
yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir. Böylece Anayasa, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişlerinin demokratik hukuk
devleti esaslarına uygun olması kuralını öngörmüş ve kurum içi demokratik
yapıyı sağlamıştır. Kuşkusuz demokratik düzenin en belirgin niteliği de
seçimlerdir. Seçimlerin adaletli bir katılım ile serbest, eşit ve genel-oy
ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anayasa'nın 135. maddesinde öngörülen düzenleme uyarınca, oda ve
borsa organlarında başkanlık yapacakların, kanunda gösterilen usullere göre
seçilecekleri açıktır. Ancak bu yetki, seçim usullerinin belirlenmesiyle
sınırlı olup, seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı
içermemektedir. Kanunla seçim konusunda yapılacak düzenlemelerin demokratik
hukuk devletiyle bağdaşır olması gerekir.
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, lâik
ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmış olup, hukuk devleti; hak ve
özgürlükleri güvenceye alan devlettir. Kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde
kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet
ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması ve keyfi davranmaması
gerekir.
Demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş
ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır. Demokratik hukuk devleti
ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür, genel, eşit ve gizli oya
dayalı, hoşgörü, açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin
birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır. Bu
şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup,
buna ilişkin yasaklar "demokratik hukuk devleti ilkesi"yle bağdaşmaz.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olan Ziraat
Odalarının yönetim kurulu başkanlığı gibi görevlere "seçilme hakkı"
demokratik bir haktır. İptali istenen kuralla, Anayasa'nın 135. maddesinde
öngörülmeyen belli süre başkanlık yapanların aradan sekiz yıl geçmedikçe
yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin yasağın demokratik gereklerle izahı mümkün
değildir. Bu yasak seçime katılan üyelerin kanaatinin serbestçe oluşmasını
engellediğinden üyeler yönünden "seçme" adaylar yönünden
"seçilme" hakkına müdahale oluşturmuştur. Kamu kurumu niteliğinde
olsa da sivil toplum örgütlerine bu tür seçilememe yasakları getirilmesi
demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağından Anayasa'ya aykırılık
oluşturur.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa'nın 2. ve 135.
maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.
Haşim KILIÇ, Alparslan ALTAN, Recep KÖMÜRCÜ, Hicabi DURSUN ve
Erdal TERCAN bu sonuca farklı gerekçeyle katılmışlardır.
Nuri NECİPOĞLU, Zühtü ARSLAN ve Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe
katılmamışlardır.
VII- SONUÇ
15.5.1957 günlü, 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları
Birliği Kanunu'nun 11. maddesinin, 17.9.2004 günlü, 5234 sayılı Kanun'un 28.
maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Nuri NECİPOĞLU, Zühtü ARSLAN ile Hasan Tahsin GÖKCAN'ın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA, 23.7.2014 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
Üye
M. Emin KUZ
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
FARKLI
GEREKÇE
15.5.1957
günlü, 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu'nun 11.
maddesinin, 17.9.2004 günlü, 5234 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle değiştirilen
üçüncü fıkrası uyarınca, iki dönem üst üste yönetim kurulu başkanlığına
seçilenlerin yeniden aday olmalarını engelleyen kuralın Anayasa'ya aykırı
olduğu iddia edilerek Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.
6964
sayılı Kanun'un amacı, Ziraat Odaları ile bunların üst kuruluşu niteliğinde
olan Ziraat Odaları Birliğinin kuruluş ve işleyişini düzenlemektir. Bu Kanuna
göre Ziraat Odaları ve üst kuruluş olan Ziraat Odaları Birliği kamu tüzel
kişiliğine sahip kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Anayasa
Mahkemesinin önüne gelen uyuşmazlıkta iptali istenilen kural ise, 6964 sayılı
Kanun'un 11. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Üst üste iki
dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar, aradan iki seçim dönemi
geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler." kuralıdır.
Anayasa'nın
2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini
sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri
bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Yasaların kamu yararının
sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve
hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle
yasakoyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal
sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde
tutarak kullanması gerekir. Buna göre, yasaların adil kurallar içermesi ve
hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle
yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini
anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz
önünde tutarak kullanması gerekir.
6964
sayılı Kanun'un 11. maddesinin gerekçesinde, üst üste iki dönem başkanlık
yapanlar için getirilen sınırlamanın "fırsat eşitliğini
sağlamaya" yönelik olduğu belirtilmiştir. Anayasa'ya aykırılık
itirazında çözümlenmesi gereken sorun düzenlemenin amacı ile bireye getirilen
yükümlülük ve sınırlama arasında adil bir denge ve ölçünün bulunup
bulunmadığının belirlenmesidir.
Anayasa'nın
135. maddesi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim
organlarının seçim usullerinin belirlenmesi yetkisini yasa koyucuya
bırakmıştır. Bu nedenle, demokratik ilkeler çerçevesinde seçimlerde uyulacak
kuralların belirlenmesi kanun koyucunun takdir yetkisi içindedir. Kamu yararı
veya anayasal başka bir gerekçe ile bir kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşu organında bir veya iki dönem başkanlık yapanın, makul bir süre ile
seçilemeyeceği hususunda yasa koyucu düzenleme yapma yetkisine sahiptir.
Ancak
eldeki işte olduğu gibi, belli bir gerekçeyle görev ve seçilme açısından süreli
bir sınırlama getirilmişse, Anayasa Mahkemesi konulan gerekçenin anayasallık
denetimini yapacak ve yasa koyucunun takdir yetkisini Anayasa'da belirtilen
ilkeler çerçevesinde kullanıp kullanmadığını denetleyecektir. Hukuk devleti
ilkesinin bir gereği olarak, kamu yararı amacıyla da olsa, bireyler aleyhine
yapılacak düzenlemelerde, adalet ve hakkaniyet ölçütleri göz önünde
tutulmalıdır. İtiraz konusu kuralda, üst üste iki dönem aynı görevi yapanların
iki seçim dönemi geçmedikçe, bir başka ifadeyle 8 yıl gibi uzun bir süre
geçmedikçe, yeniden aynı görevlere seçilemeyecekleri hükme bağlanmaktadır.
Seçilme hakkına "fırsat eşitliğini sağlama" gerekçesiyle
konulmuş olan 8 yıllık sınırlama, öngörülen amaç ile bireye getirilen sınırlama
arasındaki dengeyi, hakkında sınırlama getirilen kişi aleyhine olacak şekilde
bozmuş ve bu niteliğiyle getirilen düzenleme ile adalet ilkesinden
uzaklaşılmıştır.
Bu
gerekçelerle, 15.5.1957 günlü, 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları
Birliği Kanunu'nun 11. maddesinin, 17.9.2004 günlü, 5234 sayılı Kanun'un 28.
maddesiyle değiştirilen üçüncü fıkrasında yer alan "Üst üste iki
dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanlar, aradan iki seçim dönemi
geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler." şeklindeki
düzenleme, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan "hukuk devleti"
ilkesine aykırı olduğundan bu nedenle iptaline karar verilmelidir.
Belirtilen
nedenlerle, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptali
yönündeki çoğunluk kararına açıklanan bu gerekçelerle katılıyoruz.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Erdal TERCAN
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
6964
sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu'nun 11. maddesinin
üçüncü fıkrası, Ziraat odalarında üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı
yapmış olanların aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden
seçilemeyeceklerini düzenlemektedir.
Mahkememiz
çoğunluğu, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 135. maddesinde öngörülmeyen bir
yasak getirdiği, seçme ve seçilme hakkına müdahale niteliğinde olan bu yasağın
demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, dolayısıyla Anayasa'nın 2. ve
135. maddesine aykırılık teşkil ettiği görüşündedir. Bu sonuca farklı
gerekçeyle katılan üyelerimize göre ise kural seçilme hakkına ölçüsüz bir
sınırlama getirdiği için Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir.
Bu
iki görüşe de aşağıdaki nedenlerle katılamıyoruz.
1. Meslek
kuruluşlarının organlarının oluşumuna dair esaslar Anayasa'nın 135. maddesinde
özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre 'Kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları ve üst kuruluşları... kanunla kurulan ve organları kendi
üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında,
gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.' Bu durumda söz konusu kuruluş
ve üst kuruluşların organları, (a) kendi üyeleri tarafından, (b) kanunda
gösterilen usullere göre, (c) yargı gözetimi altında ve (d) gizli oyla seçilir.
Ayrıca, siyasi partiler bu kuruluşların seçimlerinde aday gösteremezler.
Bunların dışında, meslek kuruluşlarının seçimlerine ilişkin başka bir anayasal
hüküm bulunmamakta, diğer hususlar kanun koyucuya bırakılmaktadır.
Kanun
koyucunun, Anayasa'da belirtilen esaslara aykırı olmamak kaydıyla, bu kuruluş
ve üst kuruluşların seçimine ilişkin düzenleme yaparken, meclis ve yönetim
kurulu gibi organların görev ve yetkilerine, organların kimlerden ve kaç
kişiden oluşacağına, başkan ve üyelerin diğer organlarda görev alıp
alamayacaklarına dair kurallar koyabileceği ve dahası koyması gerektiği hususu
izahtan varestedir. Benzer şekilde, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarında yöneticilik yapacakların görev süreleri ile seçilme
yeterlilikleri gibi Anayasa'da yer almayan konularda düzenleme yapma yetkisi
kanun koyucuya aittir. Yasamanın asliliği ve genelliği ilkesi, anayasada açıkça
düzenlenmeyen alanlarda parlamentonun serbestçe kural koyabilmesini gerektirir.
Ayrıca, Anayasa'nın 135. maddesinde yer alan 'kanunda gösterilen usullere
göre' ibaresi, meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarının seçimlerini
düzenleme yetkisinin kanun koyucuya bırakıldığını göstermektedir.
Mahkeme
çoğunluğu, Anayasa'nın 135. maddesiyle kanun koyucuya verilen düzenleme
yetkisinin 'seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlı olup, seçme ve seçilme
hakkının kullanılmasına yönelik bir yasaklamayı içermemekte' olduğu, bu nedenle
maddede 'öngörülmeyen belli süre başkanlık yapanların aradan sekiz yıl
geçmedikçe yeniden seçilemeyeceklerine ilişkin yasağın demokratik gereklerle
izahı'nın mümkün olmadığı görüşündedir. Bu görüş, meslek kuruluşlarının
organlarına yönelik seçme ve seçilme faaliyetini adeta mutlak hale
getirmektedir.
Öncelikle
belirtmek gerekir ki, bir meslek kuruluşunda, yöneticilerin aynı mesleğe mensup
kişilerin oluşturduğu organlar tarafından seçilmesi, Anayasa'nın 67. maddesinde
düzenlenen ve tipik anlamda siyasi haklardan olan seçilme hakkının kullanımı
kapsamında değerlendirilemez. Burada bazı yönlerden kamu gücü kullanan bir
meslek örgütünün organlarının sınırlı bir katılımla oluşturulması söz
konusudur. Kaldı ki, bir an için Anayasa'nın 67. maddesinin geniş yorumlanması
sonucunda meslek kuruluşlarındaki başkanlık seçiminde aday olma, seçilme
hakkının tezahürü olarak kabul edilse bile, bu hakkın sınırsız olmadığı
açıktır. Nitekim, 67. madde uyarınca vatandaşlar seçme, seçilme ve
halkoylamasına katılma haklarına 'kanunda gösterilen şartlara uygun olarak'
sahip olup, bu 'hakların kullanılması kanunla düzenlenir'.
2. Meslek
kuruluşları ve üst kuruluşlarında üst üste iki dönem yöneticilik yapanların
belli bir süre geçmeden aynı göreve yeniden seçilemeyeceklerine dair
kuralların, fırsat eşitliğinin sağlanması, uzun süre görevde kalmanın sonucu
ortaya çıkabilecek güç zehirlenmesinin ve idari yozlaşmanın önlenmesi ve
nesillere bağlı zihniyet değişiminin yönetime yansıması gibi amaçları olduğu
açıktır.
Bu
tür mülahazalarla, hukuk düzenimizde seçimle gelinen bazı görevlerde benzer
süre sınırlamaları bulunmaktadır. Yakın zamana kadar Cumhurbaşkanlığına yedi
yıllığına ve bir kez, 2007 yılında yapılan değişiklikle de beş yıllığına ve en
fazla iki dönem seçilinebilmesi bunun tipik örneğidir. Demokratik ülkelerin
tamamına yakınında benzer süre sınırlamaları bulunmaktadır. Bu sınırlamaların
temel amacı, devlet başkanlığı görevine gelen kişilerin bulundukları görevde
çok uzun süre kalmaları sonucu, iktidarın sağladığı imkânlardan yararlanmak
suretiyle konumlarını pekiştirmelerini ve muhtemel yozlaşmaları önlemektir.
Başka bir ifadeyle, bu tür sınırlamalar demokratik rejimlerde 'seçilmiş
krallar'ın ortaya çıkmasını engellemeye dönük tedbirlerdir.
Kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına benzer şekilde, kamu tüzel kişiliğine
ve bilimsel özerkliğe sahip olan ve organları belli ölçüde kendi mensupları
tarafından belirlenen üniversitelerde de rektörlük için sınırlı bir süre
öngörülmüştür. Anayasa'da sınırlayıcı bir hüküm olmadığı halde, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu'nun 13. maddesi üniversite öğretim üyelerinin oylarıyla
başlayan süreçte Cumhurbaşkanı tarafından seçilen rektörlerin görev süresini
dört yıl ve en fazla iki dönem olarak sınırlandırmıştır.
Esasen
Mahkememiz de bir süre öncesine kadar, meslek kuruluşlarının seçimlerini
düzenleme ve sınırlamalar getirme konusunda kanun koyucunun takdir yetkisine
sahip olduğu görüşündeydi. Mahkemenin 18/5/2011 günlü, 2008/80 esas ve 2011/81
karar sayılı kararında şu sonuca ulaşılmıştır: 'Anayasa'nın 135. maddesinde,
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede
belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri
tarafından kanunla gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla
seçilen kamu tüzel kişileri olduğu belirtilmiştir. Bu düzenleme uyarınca,
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları ile Serbest
Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği'nin
yönetim organlarının seçim usullerinin kanunla belirleneceği açıktır.
Demokratik ilkeler çerçevesinde seçimlerde uyulacak kuralların belirlenmesi
kanun koyucunun takdir yetkisi içindedir. Üst üste iki dönem başkanlık
yapanların iki dönem yönetim kurulu üyesi seçilmesinin yasaklanmasında
Anayasa'ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.'
Bu
görüşün somut dava bakımından da geçerli olduğunu, değiştirilmesini gerektiren
kabul edilebilir bir gerekçenin bulunmadığını düşünüyoruz.
3. İtiraz konusu
kuralda dört, altı ya da sekiz yıl gibi belirli bir sürenin değil, görev
döneminin esas alınması ve görevde kalınan süre kadar yeniden seçilememe
esasının getirilmesi de sınırlamanın kendi içinde tutarlı ve ölçülü olduğunu
göstermektedir. Burada esas olan, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarından olan Ziraat odalarında yönetim kurulu başkanlığı için önceden
belli bir görev süresinin öngörülmesidir. Bu süre kısıtlaması başkanlığa
seçilecek ve onları seçecek olanlar tarafından önceden bilinmektedir. Ayrıca,
itiraz konusu kurallar aynı göreve yeniden seçilmeyi
sınırlandırmaktadır. Oda yönetim kurulu başkanlığı yapanların, oda meclisi
üyeliği veya oda yönetim kurulu üyeliğine seçilmelerinin önünde bir engel
bulunmamaktadır. Dahası, üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanı seçilenlerin
oda meclisi başkanlığına seçilebilmeleri de mümkündür. Dolayısıyla, itiraz
konusu kuralla getirilen sınırlama ölçülülük ilkesine aykırı değildir.
Açıklanan
gerekçelerle, çoğunluğun iptal yönündeki görüşlerine katılmıyoruz.
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
Üye
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|