ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2013/160
Karar Sayısı : 2014/117
Karar Tarihi : 3.7.2014
R.G. Tarih-Sayı :
7.4.2015-29319
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Edirne İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 13.10.1983 tarihli ve
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 115. maddesinin, 16.7.2004 tarihli ve
5228 sayılı Kanun'un 46. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının ikinci
cümlesinde yer alan "...%5..." ibaresinin
Anayasa'nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek
iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Kanun'un 36. maddesi uyarınca verilen idari para cezasından
kaynaklanan borcun bir kısmının geç ödendiği gerekçesiyle uygulanan faizin
tahsili için çıkarılan ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, itiraz
konusu ibarenin Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
Kanun'un itiraz konusu ibareyi de içeren 115. maddesi şöyledir:
"Para cezalarının ödenme süresi :
Madde 115- (Değişik: 3/11/1988 -
3493/49 md.)
(Değişik birinci fıkra: 16/7/2004 - 5228/46 md.) Ödeme derhal
yapılmadığı takdirde para cezalarının, tutanağın tebliğ tarihinden itibaren bir
ay içinde ödenmesi gerekir. Bir ay içinde ödenmeyen cezalar için her ay %
5 faiz uygulanır. Aylık faizin hesaplanmasında ay kesirleri tam ay
olarak dikkate alınır. Bu suretle bulunacak tutar cezanın iki katını geçemez.
Süresinde ödenmeyen para cezaları için 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uygulanır.
(Mülga üçüncü fıkra: 12/7/2013-6495/21 md.)
(Mülga dördüncü fıkra: 12/7/2013-6495/21 md.)
(Ek fıkra: 12/7/2013-6495/21 md.) Trafik idari para cezaları;
Maliye Bakanlığına bağlı muhasebe birimlerine, vergi dairelerine ve Maliye
Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca yetkilendirilen banka ve PTT aracılığıyla
ödenebilir.
(Ek fıkra: 12/7/2013-6495/21 md.) Bu Kanunun 114 üncü maddesine
göre trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemeyle yetkilendirilen
personel tarafından trafik idari para cezası tahsilatı yapılamaz.
(Ek fıkra: 12/7/2013-6495/21 md.) Bu Kanunun 116 ncı maddesine
göre yabancı plakalı araçların plakasına uygulanan, ancak tebliğ edilememiş
olan trafik idari para cezalarının ödenmesi hâlinde trafik idari para cezası
karar tutanağının tebliğ tarihi olarak ödeme tarihi esas alınır.
(Ek fıkra: 12/7/2013-6495/21 md.) Yabancı plakalı araçların
plakalarına düzenlenen, ancak tebliğ edilmemiş olan trafik idari para
cezalarına ilişkin tutanakların tebliği ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar
Maliye ve İçişleri bakanlıklarınca müştereken belirlenir."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 10. ve 13. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh
KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT,
Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri
NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL,
Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ'un katılımlarıyla 16.1.2014 tarihinde yapılan ilk
inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Ümit DENİZ tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan
Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, kanun koyucunun vadesinde ödenmeyen cezalara
uygulanacak faiz oranını belirlerken hakkaniyete uygun, dengeli ve ölçülü bir
şekilde düzenleme yapması ve hukuk devletinin en önemli ilkelerinden biri olan
ölçülülük ilkesi ile bağlı hareket etmesi gerektiği hâlde itiraz konusu
ibarenin sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil
bir denge sağlanamadığı, aylık % 5 faiz oranının yıllık % 60 oranına tekabül
ettiği ve diğer cezalara uygulanan oranlardan çok yüksek olduğu, bu nedenle
artırımın yaptırım ile orantılı olmadığı gibi ölçülülük ve eşitlik ilkelerini
de ihlal ettiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın 2., 10. ve 13. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun'un 115. maddesi,
Kanun'a göre verilecek idari para cezalarının ödenme süresini ve usulünü
düzenlemektedir. İtiraza konu ibarenin de yer aldığı kuralın birinci
fıkrasında, para cezalarının tutanağın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde
ödenmesi gerektiği, bir ay içinde ödenmeyen cezalar için aylık % 5 faiz
uygulanacağı, aylık faizin hesaplanmasında ay kesirlerinin tam ay olarak
dikkate alınacağı, bu suretle bulunacak tutarın her halükarda uygulanan cezanın
iki katını geçemeyeceği öngörülmektedir. İtiraz konusu ibare ise süresinde
ödenmeyen idari para cezalarına uygulanacak aylık faiz oranını göstermektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun
üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi
kabahatler hukuku açısından da Anayasa'ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine
bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin kabahat sayılacağı, bunlara uygulanacak
yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerinin
belirlenmesi, asli cezaya ek olarak cezaların tahsili için alınacak önlemler
gibi konularda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır.
Yüksek ölüm, sakatlık ve işgücü kayıplarına neden olarak toplum
sağlığını ve düzenini tehdit eder hâle gelen trafik kazalarının engellenmesi
amacıyla kanun koyucu belirtilen takdir yetkisi çerçevesinde çeşitli kurallar
koyabilecek, tedbirler alabilecektir. Trafik güvenliği ve düzeninin
sağlanmasının en önemli koşullarından biri trafik kurallarına herkesin tam ve
eksiksiz uymasının sağlanmasıdır. Bu amaçla uygulanan trafik cezalarının miktar
olarak caydırıcılığı yanında zamanında tahsili de cezanın etkinliği açısından
önemlidir. Cezaları da içeren ve kanunlara dayanması gereken kamu alacaklarının
tahsili aynı zamanda Devlet gücünün etkinliğini de göstermektedir. Bu nedenle
kanun koyucunun takdir yetkisine dayanarak, cezaların tahsilini ivedi bir
şekilde gerçekleştirmek için çeşitli önlemler alması doğaldır. Bu doğrultuda
kanun koyucunun para cezalarının tahsil sürelerini ve yasal süresi içinde ödenmez
ise uygulanacak yaptırımları belirleyebileceği de açıktır. Ancak idari
yaptırımların yerine getirilmesine ilişkin düzenlemelerde de kuralların,
cezaların etkinliğini ve caydırıcılığını sağlama amacına uygun olarak adil ve
orantılı olması gerekir.
İtiraz konusu ibarenin, cezaların tahsilini kolaylaştırmak,
böylece kişilerin can ve mal güvenliğini korumak, toplum sağlığını ve düzenini
tehdit eden trafik kazalarının önlenmesini sağlamak, cezaların caydırıcılığını
artırmak, kamu düzenini korumak amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Kural ile
para cezalarının süresinde ödenmemesi durumunda aylık % 5 oranı üzerinden faiz
uygulanacaktır. Kanun koyucu takdir yetkisine göre belirlediği bu oran ile
cezasını zamanında ödeyen ile ödemeyen arasında, ödeyen lehine bir farklılık
yaratmış, geç ödeyene dolaylı bir yaptırım getirmiştir. Bu yaptırım, ödeme
süresi uzadıkça cezanın faizinin de kademeli olarak artması şeklindedir. Aylık
% 5 oranı diğer idari para cezalarına uygulanan faiz oranlarına göre daha
yüksektir. Ancak diğer cezalardan farklı olarak Kanun'un 115. maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi uyarınca artırımlı tutarın her durumda uygulanan
cezanın iki katını geçemeyeceği öngörülmüştür. Böylece sınırsız bir artırım
yerine artırılmış cezaya makul ve orantılı bir üst sınır getirilmiştir. Kanun
koyucu, bir yandan yüksek faiz oranı öngörerek Kanun'dan kaynaklanan para
cezalarının tahsilini dolayısıyla etkinliğini sağlarken diğer yandan faiz oranı
ile ceza miktarı arasında haklı bir nedene dayanan, amaca uygun, ölçülü ve
adaletli bir denge kurmuştur. Bu nedenle kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı
olduğundan söz edilemez.
Öte yandan Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen "kanun
önünde eşitlik ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz
konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik
ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme
bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını
önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı
kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanun
önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına
gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı
hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik
ilkesi zedelenmez.
Kamu alacaklarının doğumu farklı nedenlere dayanmaktadır. Kanun
koyucu takdir yetkisine dayanarak farklı nedenlerden kaynaklanan kamu
alacaklarına farklı faiz oranları uygulayabilir. Kanun koyucu, ülkemizde önemli
bir sorun teşkil eden trafik düzeni ve güvenliğine verdiği önem nedeniyle bu
konuda özel düzenleme yaparak diğer para cezalarından farklı ve yüksek bir faiz
oranı belirlemiştir. Kanun uyarınca uygulanan idari para cezalarının doğum
nedeni diğer cezalarla aynı değildir. Dolayısıyla farklı nedenlerden
kaynaklanan faiz oranlarının uygulandığı kişiler arasında eşitlik
karşılaştırması yapılamaz. Bununla birlikte itiraz konusu ibare uyarınca
öngörülen faiz oranının, aynı hukuksal konumda ve durumda olan tüm kişilere
uygulanacağından kuralın eşitlik ilkesine aykırı bir yönünün bulunduğu da
söylenemez.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 13. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla
PERKTAŞ, Celal Mümtaz AKINCI ile Hasan Tahsin GÖKCAN bu görüşe
katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu'nun 115. maddesinin, 16.7.2004 tarihli ve 5228 sayılı Kanun'un 46.
maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "...%5..."
ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Haşim KILIÇ,
Serruh KALELİ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Celal Mümtaz AKINCI
ile Hasan Tahsin GÖKCAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 3.7.2014
tarihinde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
Üye
Muammer
TOPAL
|
Üye
Zühtü
ARSLAN
|
Üye
M.
Emin KUZ
|
Üye
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
13.10.1983 günlü, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun
115. maddesinin 16.7.2004 günlü, 5228 sayılı Kanun'un 48. maddesiyle
değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan ".%5."
ibaresinin Anayasa'nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek
itirazen iptali istenmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve
işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendirilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek
sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerin de hukuka ve
Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan
devlettir. Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel,
objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk
devleti olmanın bir gereğidir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin önemli
ilkelerinden birisi de ölçülülük ilkesidir. "Ölçülülük ilkesi"
elverişlilik, gereklilik ve orantılık olmak üzere üç ilkeden oluşur. Ölçülülük
ilkesi ile devlet cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak
ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür.
Dava konusu kuralda ise Karayolları Trafik Kanunu nedeniyle
kesilen idari para cezasının tutanağın tebliğinden itibaren bir ay içinde
ödenmesi gerektiği, bir ay içinde ödenmeyen cezalar için her ay %5 oranında
gecikme faizi uygulanacağı belirtilmektedir.
Bu durumda kural, diğer idari para cezalarının vadesinde
ödenmemesi halinde hesaplanacak gecikme faizinden farklı olarak, yasal faizin
çok üzerinde aylık %5 oranında gecikme faizi alınacağını öngördüğünden yaptırım
ile orantılı olmadığı, dolayısıyla Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen
hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle kuralda yer alan ".%5."
ibaresinin iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞI OY
Bir ay içinde ödenmeyen trafik cezaları için her ay %5 oranında
faiz uygulanması gerektiğini söyleyen 2918 sayılı Yasa'nın 115. maddesinde yer
alan yüzde beş ibaresinin Anayasa'nın 2., 10. ve 13. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüş, mahkememizce de cezaların tahsili için alınacak önlemler
konusunda yasa koyucunun takdir yetkisi bulunduğu, trafik kazalarının
önlenmesini sağlamak ve Devlet gücünün etkinliğini göstermek için caydırıcı
önlem amacı ile yaptırımlar belirlenebileceği ve farklı nedenden kaynaklanan
kamu alacaklarına farklı faiz oranları uygulanabileceği gerekçeleri ile
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olmadığına oy çokluğu ile karar
vermiştir.
Mahiyeti itibari ile öngörülen trafik cezalarının idari para
cezası olduğu açık olup ödenmediğinde tahsili, amme alacaklarının tahsili
usulüne ilişkin 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.
Genel bütçeye gelir kaydedilen bu tür cezalar, 6183 sayılı
Yasa'nın 51. maddesindeki gibi benzer kamu alacaklarına uygulanan gecikme
cezası ile birlikte tahsili yerine, dava konusu kural olan 2918 sayılı Yasa'nın
115. maddesi gereğince tahsile konu edilecek ve gecikme faiz oranı aylık %5
olarak uygulanarak tahsil edilecektir.
Suç ve suçluyla mücadele ve cezanın ıslah amacı ve ceza hukukunun
temel ilkeleri gözetildiğinde, suç tipine göre haksızlık ile öngörülen
yaptırımı arasında makul, hakkaniyet ve adalete uygun bir dengenin bulunması
hukuk devletinde bir zorunluluktur.
Yasa koyucu kimi suçlara niteliği, işleniş biçimi ve topluma
verdiği zararı gözeterek izlediği ceza politikası gereği seçenek cezalar
vermeyi takdiren öngörebilir, ancak kullanılan bu yetki cezalandırmada
güdülen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmalı, ölçüsüz bir yük
getirmemelidir.
Gerekçemize göre "yüksek faiz" caydırıcı önlem amacı ile
belirlenmiş yaptırım sayıldığında, cezada faiz yükünün ağırlığını öğrenen birey
bu sonuca göre para cezasına muhatap trafik suçu işlemeyebilecektir. Kuralda ki
gibi Devlet, suç ve cezada adil denge ve hakkaniyet, öngörü ve ölçütlerini
gözetmekten ziyade amme alacağı haline dönüşmüş cezayı bireyi yüksek faiz ile
korkutarak en erken nasıl tahsil ederim kaygısını yansıtmıştır. Mahkememiz
karar gerekçesinde yer alan, yasa koyucu yüksek faiz oranı öngörerek para
cezasının tahsilinde etkinlik sağlamaktadır." ifadesi de bu yorumu
destekler nitelikte ve konuya açıklık getirecek içeriktedir.
Kanun koyucu zamanla değişen ihtiyaçları karşılamak için kişi ve
toplum yararına zorunlu değişiklikler yapmak zorundadır. 2004 yılında getirilen
ve o tarihte 6183 sayılı Yasa'nın 51. maddesi gereği 429 seri nolu
2003/6345 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile aylık %4 olarak tespit edilen
gecikme faiz oranı iptali istenen 2918 sayılı Yasa'nın kuralında %5 olarak yer
almış ise de, 2010/965 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile de
19/10/2010 tarihinden itibaren de ülkenin ekonomik ve toplumsal şartlarını
gözeterek faiz oranlarını aylık 1.40 yıllık %16.80'e geri çekmek lüzumunu
hisseden idare kuralın yer aldığı 2918 sayılı Yasa'da bir değişikliğe
gitmemiştir.
Hal böyle iken kural halen aylık %5 ve yıllık %60 gecikme faiz
oranını işaret etmekte ve ödemesi gereken cezalarda uygulanmaya devam
etmektedir.
Somut davada trafik kusuruna karşı 2008 yılında asgari ücretin 2
katına eşdeğer tutarda 1.520 TL idari para cezasının (cezanın üst katına
getirilen 2 kat sınır nedeniyle asıl ceza ile birlikte 4.560 TL'ye ulaşabilmesi
mümkündür.) aylık enflasyonun ortalama % 0.4-0.8 oranlar arasında olduğu ülkemizde,
kuralda öngörülen aylık %5 faiz oranı ile kastedilen caydırıcılık işlevi
ötesinde ceza, toplamının ulaştığı sonuç itibariyle yeni bir ceza niteliğinde
olduğu bile söylenebilecektir.
Hukuk devletinde yasa koyucunun ceza ve infaz yöntemini belirleme
yönündeki takdiri, ölçülülük ilkesinin unsurları gözetilmeden kullanılamaz.
Devletin başvurduğu idari para cezasına gecikmesinde faiz uygulama
yönteminin, başvurulan önlemin ulaşmak istediği amaç için elverişli ve gerekli
olduğu söylenebilecekse de halen amme alacaklarında yıllık % 12, yasal faizinde
%9 olarak uygulandığı ülkemizde 2004 yılındaki koşullarda getirilmiş ancak
ekonomik yönden gelişimler karşısında bir çok yasada faiz uygulamaları günün
koşullarına uygun hale getirilmiş ise de, iptali istenen kuralın sağlamak
istediği kamu yararı ile birey hakları arasında denge gözetmediği, bu hali ile
orantılı, hakkaniyetli ve adil olduğu söylenemeyeceğinden kural ölçülülük
ilkesine dolayısıyla Anayasa'nın 2. maddesine aykırıdır.
Açıklanan nedenler ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1- Karayolları Trafik Kanunu'nun 115. maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde, bir ay içinde ödenmeyen trafik cezaları için her
ay % 5 faiz uygulanacağı öngörülmüştür. İptal istemi, Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine dayanmaktadır.
Trafik cezaları, mahiyet itibariyle, idari para cezası
niteliğinde olup, tebliğ edildikten sonra süresi içinde ödenmemeleri halinde
amme alacağı haline gelmektedir. Hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri yönünden,
haklarında idari para cezası uygulananlar, bu cezanın karşılığı olan meblağı
yani kamu alacağını ödeme yükümlülüğü bakımından diğer kamu alacaklarının
borçluları ile aynı konumdadırlar. Bu nedenle aralarında ilke olarak ayrım
yapılmaması gerekir.
Ceza uygulamasının nedeni olan hukuka aykırılığın özelliğine göre
bir farklılaşmaya gidilmek istendiği takdirde, tahsilat aşamasında farklı
usuller veya gecikme halinde farklı mali yükümlülükler öngörülebilir. Ancak bir
hukuk devletinde bunun gerekçeleri açıkça ortaya konulabilmelidir. Aksi
takdirde yasa koyucunun keyfi davranışından söz edilebilir ki, bu da
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz.
2- Trafik cezalarına, diğer para cezalarına uygulanan faiz
oranlarına göre çok yüksek olan bir oranın uygulanmasının yasa koyucunun takdir
alanı içinde kalıp kalmadığı, ölçülü olup olmadığı ve haklı bir nedene dayanıp
dayanmadığı yönlerinden yapılacak bir incelemede ise şöyle bir durum ortaya çıkmaktadır:
- Trafik kurallarının ihlalinde caydırıcılığın sağlanması
yönünden asıl cezanın miktarının önemli olacağı söylenebilir ise de faizin
doğrudan bir etkisinin olacağından söz edilemez.
- Trafik cezalarının, devletin genel gelirleri içinde esasen
önemli bir yer tutmaması nedeniyle, olağanüstü yüksek gecikme faizinin,
tahsilatın hızlandırılarak hazineye gelir sağlama amacı ile de izah edilmesi
mümkün değildir.
- İdari para cezası niteliğindeki trafik cezalarının
sorumlularının, ödemede gecikmeleri halinde, farklı nedenlerden haklarında
idari para cezası uygulanan diğer kişilere göre daha ağır bir muameleye tabi
tutulmalarını gerektiren üstün bir kamu yararı bulunmamaktadır.
-Yüksek gecikme faizi uygulamasının trafik kazalarının
azaltılması ile ilgisi, tahmin ve temenniden öteye gitmeyen, nesnellik unsuru
taşımayan bir varsayımdır.
- Kuralın, Devletin trafik kazalarını önleme konusuna verdiği
önem ile izah edilemeyeceği açıktır. Aksi takdirde Devletin, normal faiz
uygulanan diğer idari para cezalarında, imar, halk sağlığı, çevre gibi
konularda işlenen suç ve kabahatlere önem vermediği veya daha az önem verdiği
şeklinde bir sonuca varmak kaçınılmaz olur. Böyle bir düşünce hukuk devleti ve
Anayasa'nın 5. maddesinde sayılan Devletin temel amaç ve görevleri ile
bağdaştırılamaz.
3- Kanun koyucunun, para cezalarının yasal süresi içinde
ödenmemesi halinde uygulanacak yaptırımları tespit ederken belli bir takdir
alanına sahip bulunduğu kabul edilmelidir. Ancak bunun ölçülü, adil ve orantılı
olması, açık ve nesnel bir ihtiyaca dayanması gerekir. İptali istenen kural (%
5 oranı) bu yönlerden, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin
gerekleriyle bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenle kuralın iptali gerektiği düşüncesindeyiz.
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz başvurusunda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun
115. maddesinin, 16.7.2004 tarihli ve 5228 sayılı Kanunun 46. maddesiyle
değiştirilen birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan (% 5) ibaresinin
iptali istenilmiştir. İptali istenilen kural gereği, karayolu trafik düzenine
karşı işlenen kabahat eylemleri dolayısıyla verilen idari para cezalarının
tahsilinde, ödenmeyen cezalara her ay için %5 faiz uygulanması gerekmektedir.
Kural olarak kamu alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun
hükümleri geçerli olup, ödenmeyen kamu alacakları da aynı hükümlere tabidir.
Buna rağmen, belirli bir alandaki kamu alacaklarının tahsilinde yaşanan
güçlükler veya diğer haklı gerekçelerle, bazı alacakların farklı hükümlere tabi
kılınması da mümkündür. Ancak bu yöndeki düzenlemenin Anayasal ilke ve
kurallara uygun bulunması zorunludur. Konuyla ilgili en temel Anayasal ilke,
hukuk devleti ilkesidir.
Hukuk devleti ilkesi Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenmiş ve
Anayasal düzenin en temelinde yer alan, Cumhuriyetin niteliği kabul edilen
ilkelerdendir. Hukuk devleti ilkesi gereği Devletin, eylem ve işlemlerini
hukukun içerisinde yürütmekle yükümlü olması ve yargı denetimine tabi kılınması
gerektiği gibi, oluşturduğu hukuk düzeninin de adalet ve hakkaniyet ilkelerine
aykırı düşmemesi gerekmektedir. Hakkaniyet ve adalet ilkelerinin bir gereği
olarak hukuk devleti ilkesi içerisinde 'ölçülülük ilkesi'nin de mündemiç
bulunduğu hususu gerek doktrin ve gerekse müstakar Anayasa Mahkemesi
içtihatlarının kabulüdür. Bilindiği üzere, temelinde kamu yararının sağlanması
amaçlansa da, ölçülü olmayan kurallar hakkaniyete aykırı ve gayrı adil sonuçlara
yol açmakta ve kişi haklarını ihlal etmektedir.
Anayasa Mahkemesinin bir kararında ölçülülük ilkesi şöyle
açıklanmıştır :
"Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk
devleti olduğu belirtilmiş olup, kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk
devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke
ise "elverişlilik", "gereklilik" ve"orantılılık"olmak
üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. "Elverişlilik", başvurulan
önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını,"gereklilik"
başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve "orantılılık"
ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü
ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından
öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da "ölçülülük
ilkesi" gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur." (AYM
29.1.2014, E. 2013/66 - K. 2014/19)
Davaya konu kuralda öngörülen % 5 faiz oranı, içerisinde
bulunduğumuz son on yıl içerisinde ortalama % 10'lar düzeyindeki enflasyon
oranı ve genel ekonomik hayat açısından değerlendirildiğinde oldukça yüksek ve
ölçüsüz bir yaptırım oluşturmaktadır. Faiz oranına ek olarak aynı düzenleme
içinde yer alan, tahsili gereken ceza miktarının iki katı şeklinde öngörülen
sınırlama da bu ölçüsüzlüğü önler nitelikte değildir. Kanun koyucu, trafik
düzenini sağlamaya etkisi nedeniyle bu konuyu özel olarak düzenlemiş ve amacı
kamu yararını temine yönelik ise de, düzenlemenin ölçüsüz içeriği nedeniyle
Anayasa'nın hukuk devleti ilkesine aykırı bulunduğu düşüncesindeyim.
Açıkladığım hukuki nedenler dolayısıyla kuralın iptali gerektiği
görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılamamaktayım.