ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2012/93
Karar Sayısı : 2013/8
Karar Günü : 10.1.2013
R.G. Tarih-Sayı : 28.03.2013-28601
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İstanbul 7. İdare
Mahkemesi
İTİRAZIN
KONUSU : 3.5.1985
günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanun'un 2.
maddesiyle değiştirilen 42. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ''yapının
sahibine,' ibaresinin Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Malik olunan taşınmazda ruhsat ve eklerine aykırı değişiklik
yapıldığından bahisle 3194 sayılı Kanun'un 42. maddesi uyarınca idari para
cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, itiraz
konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
3194 sayılı İmar Kanunu'nun itiraz konusu ibareyi de içeren 42.
maddesi şöyledir:
'Madde
42- (Değişik: 9/12/2009-5940/2 md.)
Bu
maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin
tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince
sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu
maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanır.
Ruhsat
alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına
aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya
aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere
yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve
sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip
etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak
üzere, aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır:
a)
Bakanlıkça belirlenen yapı sınıflarına ve gruplarına göre yapının inşaat alanı
üzerinden hesaplanmak üzere, mevzuata aykırılığın her bir metrekaresi için;
1)
I. sınıf A grubu yapılara üç, B grubu yapılara beş Türk Lirası,
2)
II. sınıf A grubu yapılara sekiz, B grubu yapılara onbir Türk Lirası,
3)
III. sınıf A grubu yapılara onsekiz, B grubu yapılara yirmi Türk Lirası,
4)
IV. sınıf A grubu yapılara yirmiüç, B grubu yapılara yirmibeş, C grubu yapılara
otuzbir Türk Lirası,
5)
V. sınıf A grubu yapılara otuzsekiz, B grubu yapılara kırkaltı, C grubu
yapılara elliiki, D grubu yapılara altmışüç Türk Lirası,
idari
para cezası verilir. Bu miktarlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere
o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298
inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme
oranında bir Türk Lirasının küsuru da dikkate alınmak suretiyle artırılarak
uygulanır.
b)
Mevzuata aykırılığı yapı inşaat alanı üzerinden hesaplanması mümkün olmayan,
yapının cephelerini ve diğer yapı elemanlarını değiştiren veya yapı malzemesi
için öngörülen gereklere aykırı bulunan uygulamalar için, Bakanlıkça yayımlanan
ve aykırılığa konu imalatın tespiti tarihinde yürürlükte bulunan birim fiyat
listesine göre ilgili idarece belirlenen bedelin % 20'si kadar idari para
cezası verilir.
c)
(a) ve (b) bentlerine göre cezalandırmayı gerektiren aykırılığa konu yapı;
1)
Hisseli parselde diğer maliklerin muvafakati alınmaksızın yapılmış ise cezanın
% 30'u,
2)
Kamuya veya başkasına ait bir parselde yapılmış ise cezanın % 40'ı,
3)
Uygulama imar planında veya parselasyon planında 'Kamu Tesisi Alanı veya Umumî
Hizmet Alanı' olarak belirlenmiş bir alanda yapılmış ise cezanın % 60'ı,
4)
Mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal
emniyetini tehdit ediyor ise cezanın % 100'ü,
5)
Uygulama imar planı bulunan bir alanda yapılmış ise cezanın % 20'si,
6)
Yapılaşmaya yasaklanmış bir alanda yapılmış ise cezanın % 80'i,
7)
Özel kanunlar ile belirlenmiş özel imar rejimine tabi bir alanda yapılmış ise
cezanın % 50'si,
8)
Ruhsatsız ise cezanın % 180'i,
9)
Ruhsatı hükümsüz hale gelmesine rağmen inşaatı sürdürülüyor ise cezanın %
50'si,
10)
Yapı kullanma izin belgesi alınmış olmakla birlikte, ruhsat alınmaksızın yeni
inşaî faaliyete konu ise cezanın % 100'ü,
11)
İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılmıyor ise cezanın % 10'u,
12)
İnşaî faaliyetleri tamamlanmış ve kullanılıyor ise cezanın % 20'si,
13)
Çevre ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyor ise cezanın % 20'si,
(a)
ve (b) bentlerinde belirtilen şekilde tespit edilen para cezalarının miktarına
göre ayrı ayrı hesap edilerek ilave olunur. Para cezalarına konu olan alanın
hesaplanmasında, aykırılıktan etkilenen alan dikkate alınır.
18,
28, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 40 ve 41 inci maddelerde belirtilen
mükellefiyetleri yerine getirmeyen veya bu maddelere aykırı davranan yapı veya
parsel sahibine, harita, plan, etüt ve proje müelliflerine, fenni mesullere,
yapı müteahhidine ve şantiye şefine, ilgisine göre ayrı ayrı olmak üzere ikibin
Türk Lirası, bu fiillerin çevre ve sağlık şartlarına aykırı olması halinde
dörtbin Türk Lirası, can ve mal emniyetini tehdit etmesi halinde altıbin Türk
Lirası idari para cezası verilir.
Yapıldığı
tarih itibarıyla plana ve mevzuata uygun olmakla beraber, mevcut haliyle veya
öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal emniyetini tehdit ettiği
veya edeceği ilgili idare veya mahkeme kararı ile tespit olunan yapılara,
ilgili idarenin yazılı ikazına rağmen idarece tanınan süre içinde takviyede
bulunmayan veya bu yapıları 39 uncu madde uyarınca yıkmayan yapı sahibine onbin
Türk Lirası idari para cezası verilir.
27
nci maddeye göre il özel idaresince belirlenmiş köy yerleşme alanı sınırları
içinde köyün nüfusuna kayıtlı olan ve köyde sürekli oturanlar tarafından,
projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun
olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve zatî maksatlı tarım ve
hayvancılık yapısı inşa edilmesi halinde yapı sahibine üçyüz Türk Lirası idari
para cezası verilir. Bu yapılardaki diğer aykırılıklar ve ruhsata tabi tarım ve
hayvancılık maksatlı yapılardaki aykırılıklar için verilecek olan idari para
cezası, üçyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, ikinci fıkraya göre hesaplanan
toplam ceza miktarının beşte biri olarak uygulanır.
Yukarıdaki
fıkralarda belirtilen fiil ve hallerin, yapının inşa edilmesi süreci içinde
tekrarı halinde, idari para cezaları bir kat artırılarak uygulanır.
Yukarıdaki
fıkralar uyarınca tahsil olunan idari para cezaları, aynı fiil nedeniyle
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184 üncü maddesine göre
mahkûm olanlara faizsiz olarak iade edilir.
Yapının
bu Kanuna, ilgili diğer mevzuata, plana, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere
uygun hale getirilmesi için idarenin yazılı izni dahilinde yapılan iş ve
işlemler mühür bozma suçu teşkil etmez.
Müelliflerin,
fenni mesul mimar ve mühendislerin, yapı müteahhitlerinin, şantiye şefi mimar
ve mühendislerin, imar mevzuatına aykırı fiillerinden dolayı verilen cezaları
ve haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararları, kendi kayıtlarına işlenmek ve
ilgili mevzuata göre cezai işlem yapılmak üzere, üyesi bulundukları meslek
odasına ve Bakanlığa ilgili idarece bildirilir. Bu kişiler, verilen ceza süresi
içinde yeni bir iş üstlenemez.
Yapı
müteahhidinin yetki belgesi;
a)
Yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak
gerçekleştirilmesi ve 32 nci maddeye göre verilen süre içinde aykırılığın
giderilmemesi halinde beş yıl,
b)
Yapım işinde ruhsat eki etüt ve projelere aykırı olarak gerçekleştirilen
imalatın can ve mal güvenliğini tehdit etmesi halinde on yıl,
c)
Bakanlıkça olumsuz kayıt değerlendirmesi yapılan hallerde bir yıl,
süreyle
Bakanlıkça iptal edilir. Yapı müteahhidinin, yapım işlerinden doğan vergi ve
sigorta primi borçlarını ödememesi ve diğer sorumluluklarını yerine getirmemesi
hallerinde yetki belgesi bir yıldan az olmamak üzere Bakanlıkça iptal edilir ve
bunlara sorumluluklarını yerine getirinceye kadar yeni yetki belgesi
düzenlenmez. Yetki belgesi iptal edilen yapı müteahhidi yeni yetki belgesi
düzenleninceye kadar yeni iş üstlenemez, ancak mevcut işlerini tamamlar. Yetki
belgeli yapı müteahhidi olmaksızın başlanılan yapının ruhsatı iptal edilir ve
yapı mühürlenir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerinedayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla
PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi
DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü ARSLAN'ın
katılımlarıyla 20.9.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin Raportör Erhan
TUTAL tarafından hazırlanan rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, itiraz konusu ibarenin uygulamada idareleri
gerekli inceleme yapmadan, ruhsata veya projeye aykırı yapıyı inşa eden ile
mülk sahibini ayırt etmeden işlem tesisinde keyfi tutuma sevk ettiği,
idarelerin yapının sahibi tespitini yaparken hem mülk sahibine hem de inşai
faaliyeti yapan kişiye para cezası verdikleri, bu durumun suçlu olmayanın da
cezalandırılmasına sebebiyet verdiği, itiraz konusu ibarenin bu yönüyle hukuk
devletinin ilkelerinden olan belirlilik ilkesine aykırı olduğu, öte yandan
suçlu olmayanın da cezalandırılmasının Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan 'Ceza
sorumluluğu şahsidir.' hükmüne aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu 'yapının sahibine,' ibaresi,
ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar
mevzuatına aykırı olarak yapı yapma eyleminin karşılığı olarak cezai müeyyide
uygulanacak kişileri ifade etmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti,
eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup
bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan,
Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine
açık olan devlettir.
Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel
ilkelerinden birisi de 'belirlilik'tir. Bu ilkeye göre, yasal
düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve
kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması
gerekir. Belirlilik ilkesi, bireylerin hukuksal güvenliğinin sağlanması
bakımından da önem arz etmektedir.
Anayasa'nın 'Suç ve cezalara ilişkin esaslar' kenar
başlıklı 38. maddesinin yedinci fıkrasında, 'Ceza sorumluluğu
şahsidir.' hükmü yer almaktadır. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza
hukukunun temel kurallarındandır. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin
işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır. Başka bir anlatımla bir
kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır. Anayasa'nın 38.
maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para
cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir.
Kanun'un
42. maddesinin 2. fıkrası hükmü, ruhsat alınmadan, ruhsat veya eklerine veya
imar mevzuatına aykırı olarak yapının yapıldığı yönündeki idarenin tespiti
üzerine fıkrada belirtilen kıstaslar çerçevesinde yapının sahibine, yapı
müteahhidine veya aykırılığını altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili
fenni mesullere para cezası verilmesini öngörmektedir.
3194
sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde yapı, karada ve suda, sürekli ya da
geçici, resmi ve özel, yerüstü ve yeraltı inşaatı ile bunların eklerini,
değişikliklerini, onarımlarını, sabit ve hareketli tesislerini içine alan bir
kavram olarak tanımlanmaktadır. Görüldüğü üzere, ister sabit olsun, ister
hareketli olsun sadece ana yapı değil, ana yapıya ek olarak yapılan yapılar
(ilaveler), ana yapı üzerinde yapılan değişiklikler; onarımlar (tamirler) da
yapı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla 'yapının sahibi' ibaresiyle,
yukarıda sayılan inşai faaliyetleri gerçekleştiren kişiler ifade edilmektedir.
Başka bir deyişle 'yapının sahibi' ibaresinden ister yapının mülkiyetine
sahip kişiler isterse kiracı, yapı malikinin yakını, intifa hakkı sahibi gibi
üçüncü kişiler olsun inşai faaliyeti yapan kişiler anlaşılmaktadır.
Danıştay'ın
istikrar kazanan içtihatlarında da yapının sahibi ibaresinden, mevzuata aykırı
yapıyı inşa eden kişinin anlaşılacağı belirtilmiş olup, uygulamada idarelerce
gerekli araştırma yapılarak mevzuata aykırı inşai faaliyeti yapan kişi tespit
edilmeksizin doğrudan yapının mülkiyet sahibine para cezası verilmesi, yasanın
amacı ve anlamı ile bağdaşmayan bir sonuç doğurur.
Öte
yandan, idarelerce gerekli araştırma yapılarak mevzuata aykırı inşai faaliyeti
yapan kişi tespit edilerek idari yaptırımın bu kişiye uygulanması gerektiğinden
bu anlamda söz konusu ibare Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan 'Ceza sorumluluğu
şahsidir.' hükmüne aykırı değildir.
Açıklanan
nedenlerle, itiraz konusu ibare Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırı
değildir. İtirazın reddi gerekir.
Serruh
KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Zehra Ayla PERKTAŞ
ile Muammer TOPAL bu görüşe katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
3.5.1985
günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanun'un 2.
maddesiyle değiştirilen 42. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ''yapının
sahibine,' ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın
REDDİNE, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN,
Zehra Ayla PERKTAŞ ile Muammer TOPAL'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 10.1.2013
gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
KARŞIOY
3194
sayılı İmar Kanunu'nun iptali istenen 42. maddesinin 'Ruhsat
alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına
aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı
iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet
durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına,
yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve
aykırılığın büyüklüğüne göre, beş yüz Türk Lirasından az olmamak üzere,
aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır:' şeklindeki
ikinci fıkrasında yer alan 'YAPININ SAHİBİNE' ibaresinin itiraz yolu ile iptali
istenmiştir.
Maddenin,
imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve halleri tespit edilen sorumluları
hakkında idari müeyyide uygulanmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
'Yapının
sahibi' ibaresinin Türkçede mülkiyet hak sahipliğini gösterdiği ya da
anlaşılması gerektiğinde bir tartışma bulunmadığı düşünülmektedir.
İdari
yaptırım uygulanabilmesi için 'ruhsat almayan veya ruhsat eki projeye veya imar
mevzuatına aykırılık varlığının tespitinde, muhatap sayılan diğer sorumlulardan
fenni mesul ya da müteahid dışında kalan ve kuralda yer alan YAPI SAHİBİ denen
kişinin mülkiyet hak sahibi olmayan ya da kolaylıkla başkaca bir kişi olduğunu
anlamaya da olanak yoktur.
Nitekim,
Danıştay 6. Daire 2003/2761 E. , 2004/3361 K. Sayılı kararında durum
açıklanmaya çalışmış; Bu tür eylemlerde 'yapı sahibi' kavramından yapı
malikinin değil mevzuata aykırı yapıyı inşa eden kişi anlaşılması gerektiği
ifade edilmeye çalışılmış ise de, uygulamada yapı sahibi kavramı ile tapu
kaydında kolayca ulaşılan mülkiyet hak sahiplerinin yapı sahibi olduğu karinesi
ile idari müeyyidelerin muhatap alındığının kabul gördüğü anlaşılmaktadır.
Kuralda
yer alan 'yapı sahibi' ibaresi 42. maddenin tatbikatı yönünden görüldüğü üzere
sorunludur.
İhtilaf
üzerine bir mahkemenin oluşturacağı yargı kararı ile muhtemel belirsizliğin
kaldırılacağı dolayısı ile 'yapı sahibi' sujesinde sorun olmayacağı bakışı
anayasal denetim ilkelerine aykırı olacaktır. Yaptırım için yöneldiği, suçu
işleyeni, sorumluyu arayan idare yönünden sorumlu yapı sahibinin kim olduğu
gerçeğini bulmayı gereksiz bırakan ve bireyi hak etmediği durum ve olaylarda
mahkeme önünde hak aramaya götüren bu uygulama hukuk devletinin haklara saygı
gösterme, her alanda adaletli düzen kurma, bunu geliştirme, hukuku tüm devlet
organlarınca egemen kılma ilkeleri ile bağdaşmayacaktır.
Hukuk
devletinde yasadan doğan sorumluluğunun eylem ve olgu, hukuksal sonuç, hak
sujesi yönlerinden açık, belli, anlaşılabilir olması en temel ilkedir. Bu
nedenlerledir ki hukuksal güvenliğinin var olduğunun algılandığı otoritenin
keyfilikten uzak olduğunun düşünüldüğü ortamda bireyde davranışlarını hukuka
uyarlayabilecek ve kendine düşen ödevi yerine sorunsuz getirebilecek kamu
düzeni ve hukuk devleti ilkesinin yerleşmesine katkı ile gereksiz
uyuşmazlıkların oluşmasının önüne geçilmiş olabilecektir.
Anayasa'nın
38. maddesinin yedinci fıkrasında 'ceza sorumluluğunun şahsi' olduğu
söylenmektedir. Yani kişi işlemediği suç nedeni ile cezalandırılmamalıdır ya da
başkasının fiilinden sorumlu tutulmamalıdır. Adli-idari ceza ayrımı
yapılamayacağı cihetle iptali istenen kuralın getirdiği cezada da cezanın
kişisel ve kanuniliği ilkesinin uygulanacağı açıktır.
İmar
mevzuatına aykırı bir eylemin varlığının tespiti halinde uygulanacak yaptırımın
sorumlusuna yönelmek amaca ulaşmada gerekli olduğu tartışmasızdır. Ancak,
kuralda yer alan yorum ve anlam tartışması yaratan 'yapı sahibi' ibaresi
idarenin keyfi uygulamasına sebep olabilecek hak ihlali yaratabilecek, devlet
sorumluluğunda hassasiyeti ortadan kaldırabilecek nitelik taşıdığı, idarenin
sorumlu olmayan mülk sahibine de doğrudan yönelmesini önleyecek açıklık
içermediğinden Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine aykırıdır.
Mahkememiz
kararında yer aldığı biçimiyle 'yapı sahibinden' mevzuata aykırı inşai
faliyette bulunan kişi ifade edildiğinin anlaşılması gerektiği şeklindeki
yorumu, red kararının gerekçesinden ziyade yasa koyucunun iradesine müdahale
niteliği taşır.
Kaldı
ki, yargı kararlarının her an değişebilir niteliği ve anayasal denetimde ölçü
norm olamayacağı gerçeği gözden uzak tutulamaz.
Anılan
nedenler ile çoğunluk görüşüne katılınmamıştır.
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
İtirazın konusu, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 'İdari
Müeyyideler' başlıklı 42. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ''yapının
sahibine'' ibaresidir.
Kanun'un 42. maddesinin ibarenin de yer aldığı
ikinci fıkrasına göre, ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve
projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapı yapılması halinde yapının
sahibine idari para cezası uygulanacaktır.
Kuralda yer alan ''yapının sahibine'' sözcükleriyle
ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar
mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının malikinin kastedildiği, yoruma ihtiyaç
duyulmayacak şekilde açık ve duraksamasız olarak anlaşılmaktadır. Dolayısıyla
yasa koyucunun, bu açık iradesinin yorum yoluyla başkalaştırılması hukuken
mümkün değildir. Esasen yasak bir fiile yaptırım öngören yasa kurallarının
yoruma ihtiyaç duyulmayacak şekilde açık ve anlaşılır olması hukuki belirlilik
ilkesinin bir gereğidir. Yaptırım içeren bir kuralda, yorum ihtiyacının
duyulması o kuralın belirsiz olduğunun açık bir göstergesidir. Bu hal bile o
kuralın Anayasa'ya aykırı olduğunun kabulü ve iptali için yeterlidir.
Kural, ruhsat alınmama veya ruhsata, ruhsat eki etüt
ve projelere veya imar mevzuatına aykırı davranma fiillerine bilerek ve
isteyerek katılmayı aramaksızın salt yapı maliki olmayı yaptırım uygulanması
için yeterli görmektedir. Başka bir ifadeyle yapı müteahhidinin
ya da yapıda zilyet bulunan kişinin kuralda belirtilen yasak fiilleri işlemesi
halinde yapı malikinin (yapının sahibinin) bu fiillerin işlenmesine iştiraki
olmasa bile salt yapı maliki olmasını idari yaptırım uygulanması için yeterli
saymaktadır.
Anayasa'nın
'Suç ve cezalara ilişkin esaslar' kenar başlıklı 38. maddesinin yedinci
fıkrasında, 'Ceza sorumluluğu şahsidir' hükmü yer almaktadır. Anayasa'nın bu
hükmü gereğince bir kişi, sadece kendisine ait kusurlu fiilinden sorumlu
tutulabilir. Bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmaması,
diğer bir ifadeyle başkasının fiilinden sorumlu tutulmaması Anayasa'nın 38.
maddesinin yedinci fıkrası gereğidir. Bu ilkeye göre, asli ve feri failden
başka kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılmaları olanaklı değildir.
İtiraz
konusu ibarenin, kusurlu davranışını aramaksızın yapı sahibini salt yapının
malik olması nedeniyle cezalandırılmasını öngörmesi, ceza sorumluluğunun
şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan
nedenlerle ibare Anayasa'nın 38. maddesine aykırıdır.
İptali
gerekir.
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
3194
sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesinin ikinci fıkrasında, ruhsat alınmaksızın
veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak
yapılan yapının, sahibine idari para cezası uygulanması öngörülmüştür. Bu
kurala dayanılarak, sorumluların yaptırıma bağlı tutulabilmeleri için öncelikle
suç ve cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca 'yapının sahibi' deyiminin açıklığa
kavuşturulması gerekmektedir. Bu husus, hukuka aykırı fiili işleyen kişinin
bulunarak eyleminden sorumlu tutulması bakımından önem taşımaktadır. Ancak,
belirtilen deyimle mülk sahibinin mi; yoksa inşaatı yapan kişinin mi
kastedildiği anlaşılamamaktadır.
Anayasa'nın
2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik
ilkesidir. Buna göre, hukuk devletinde kişilerin kamu otoritelerinin keyfi
uygulamalarına karşı korunabilmeleri ve hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için
yasaların hiçbir kuşku ve duraksamaya olanak vermeyecek biçimde açık, net,
anlaşılabilir ve uygulanabilir olması gerekir. Böylece, hukuk devletinde
kişilerin, davranışlarının hukuki sonuçlarını öngörebilmeleri de sağlanmış
olur.
İtiraz
konusu 'yapının sahibi' ibaresinin, yapının malikiyle eş anlamlı olmasına
karşın uygulamada, Danıştay İçtihatları ile inşaatı yapan kişi olarak değerlendirilmesi
kuralın, belirsizliğini ortadan kaldırmaya yetmemektedir. İçtihatların
değişmesi halinde buna bağlı olarak kuralın anlamı da değişebileceğinden
mahkeme içtihatlarının, yasaların sağladığı güvenceyi içermesi olanaklı
değildir.
Açıklanan
nedenlerle belirsizlik içeren itiraz konusu kuralın, hukuk güvenliği ile suç ve
cezaların şahsiliği ilkesini ihlâl ettiği sonucuna varıldığından, Anayasa'nın
2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY
GEREKÇESİ
3.5.1985
günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9.12.2009 günlü, 5940 sayılı Kanun'un 2.
maddesi ile değişik 42. maddesinin ikinci fıkrasında 'Ruhsat alınmaksızın veya
ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak
yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş
günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet
durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına,
yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve
aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere,
aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır.' hükmü yer
almıştır.
Anayasa'nın
2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir hukuk devleti olduğu
belirtilmiştir. Buna göre Devletin tüm organları Anayasa ve hukukun üstün
kuralları ile bağlı olup, görev ve yetkilerinin bu çerçevede konulan yasalarla
belirlenmesi ve yürütme organına bırakılan yetkilerin sınırlarının açıkça
gösterilmesi gerekmektedir. Öte yandan 'hukuk devleti' ilkesi yürütme organının
faaliyetlerinin 'belirlilik' dolayısıyla 'hukuki güvenlik' ilkesi sonucunda
'öngörülebilir olmasını' gerektirmektedir.
Anayasa'nın
38. maddesinin yedinci fıkrasında; 'Ceza sorumluluğu şahsidir.' denilmektedir.
Buna göre, ceza hukukunda, eylemle sonuç arasında bulunması gereken illiyet
bağı, suçun oluşması için aranan unsurlardan biridir.
İtiraza
konu 'yapının sahibine' ibaresinin yer aldığı düzenlemede
taşınmazda ruhsat ve eklerine aykırı değişiklik yapılması halinde 'yapının
sahibi' sıfatıyla para cezası verileceği öngörülmekte olup, mülkiyet
hakkı ile suç arasında illiyet bağının ne suretle oluştuğu belirtilmemiştir. Bu
durumda, yapının sahibi ile yapıda ruhsata aykırı değişiklik yapanın aynı kişi
olmayabileceği gözetildiğinde, eylemle yapı sahibi arasında bir illiyet bağı
kurulmadan sadece 'yapının sahibi' olmak nedeniyle idari para
cezası uygulanması cezaların şahsiliği ilkesine aykırıdır.
Açıklanan
nedenle 3.5.1985 günlü, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun, 9.12.2009 günlü, 5940
sayılı Kanun'la değişen 42. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan '...
yapının sahibine '' ibaresinin Anayasa'nın 2. ve 38. maddelerine
aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle verilen karara katılmıyorum.