"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
''
1. Sanık P.Uzm.Çvş. ...2008-2012 yılları arasında Hakkari Dağ ve
Komd.Tugay 5'inci Dağ ve Komd.Tb.1'inci Komd. Bölük Komutanlığı emrinde görev
yaptığı, 2012 yılı atama döneminde atama istek formu doldurup birinci tercih
olarak Kayseri Garnizonuna atamasının yapılmasını istediği, sanık ... Kayseri
Garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Tayin Daire Başkanlığı Uzman Erbaş Şube Müdürlüğü Muharip Sınıf
Uzman Erbaş İşlem Kısmında 2007 yılından itibaren Uzman Erbaş İşlem Subay
Yardımcısı olarak görev yapan sanık P.Kd.Kad. Bçvş. ... iletişim ve irtibata
geçtiği, bu kapsamda 2012 yılı atama döneminde ... ile çok sayıda cep telefonu
ile görüşme ve mesajlaşma yaptığı, ... .... Kayseri Garnizonuna atamasının
yapılmasını sağlamak maksadıyla 23.04.2012 tarihinde ... numaralı cep
telefonundan ... numaralı cep telefonuna mesaj atarak'... eğer paraşüt ile
ilgili yere gitmek istiyorsan kabul edersen 900-TL. gönder, amire hediye
alayım, kabul etmezsen başkayer' dediği ve bu şekilde 900-TL para istediği, ...,
... bu teklifini kabul ettiği ve aralarında rüşvet anlaşması yaptıkları,
yapılan rüşvet anlaşması uyarınca ... eşi ... aracılığı ile 25 Nisan 2012
tarihinde ... ' Bankası Kara Kuvvetleri Komutanlığı şubesinde bulunan ' nolu
hesabına 750-TL. para yatırdığı, kalan 150-TL.yi ise daha sonra vermeyi taahhüt
ettiği, ... atamasının yapılan rüşvet anlaşmasına uygun olarak 11 Mayıs 2012
tarihinde Hakkari Garnizonundan Kayseri Garnizonunda bulunan 1'inci
Komd.Tug.Hava İndirme Tabur Kh.Ds.Bl.K.lığı emrine yapıldığı, P.Uzm.Çvş. ... 11
Haziran 2012 tarihinde gözaltına alındığı, 12 Haziran 2012 tarihinde Kara
Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesince tutuklandığı, bu suretle P.Uzm.Çvş.
... Yapılmaması Gereken Bir İşin Yapılması İçin Rüşvet Vermek suçunu işlediği,
a. Rüşvet Vermek suçundan eylemine uyan As.C.K.nun 135'inci
maddesi aracılığı ile 5237 sayılı TCK.nun 252/1'inci maddesi uyarınca
cezalandırılmasına,
b. AS.C.K.nun 30/1 -B maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden
Çıkarma cezası ile cezalandırılmasına,
c. Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin 5237
sayılı TCK.nun 63'üncü maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmesinin
talep edildiği,
Sanık P.Uzm.Çvş. ... 12.06.2012 gün ve 2012/394 id-70 kr sayılı
duruşmasız işlere ait karar ile rüşvet vermek suçunu işlediğine dair kuvvetli
suç şüphesinin varlığı ve bu doğrultuda bozulan askeri disiplinin yeniden
tesisi ile delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ile tanık, mağdur veya
başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunulmasını engellemek maksadıyla
353 sayılı Kanunun 71 ve CMK'nun 100/1, 2-b/1 ve 2 maddeleri gereği
tutuklanmasına karar verildiği, müteakip zamanlarda tutukluluk halinin devamına
karar verilen sanığın sözleşmesinin feshi ile 03.09.2012 tarihinde silahlı
kuvvetlerden ilişiğinin kesildiği ve asker kişi sıfatını kaybettiği,
Kovuşturma evresinde tutukluluk hali devam ederken 05.10.2012
tarihli duruşmada sanığın rüşvet suçunu işlediğine yönelik kuvvetli şüphe
bulunduğu ve bu haliyle CMK'nun 100/2-b/1 ve 2 maddelerinde izah edilen
tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanığın
tutukluluk halinin devamı yerine adli kontrol altına alınmasının yeterli
olacağı kabulü ile sanığın tahliyesine, bu doğrultuda CMK'nun 109/1,3-a,b
maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamasına ve her hafta pazartesi günü adrese
dayalı nüfus kayıt sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet
müdürlüğüne giderek adresinde bulunduğunu imza karşılığı ispat etmesine karar
verildiği görüldü.
2. Sanık P.Uzm.Çvş. ...; 2007-2012 tarihleri arasında Ankara
28'inci Mknz.P.Tug.2'inci Mknz.P.Tb.3'üncü Mknz.P.Bölük Komutanlığı emrinde
görev yaptığı, 2012 yılı atama döneminde atama istek formu doldurup birinci
tercih olarak Bingöl Garnizonuna atamasının yapılmasını istediği, sanık ...
Bingöl Garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Tayin Daire Başkanlığı Uzman Erbaş Şube Müdürlüğü Muharip Sınıf
Uzman Erbaş İşlem Kısmında 2007 yılından itibaren Uzman Erbaş İşlem Subay
Yardımcısı olarak görev yapan sanık P.Kd.Kad.Bçvş.' ile iletişim ve irtibata
geçtiği, bu kapsamda 2012 yılı atama döneminde (Şubat - Nisan 2012
tarihlerinde) ... ile çok sayıda cep telefonu ile görüşme ve mesajlaşma
yaptığı, ''ın kullandığı ' numaralı cep telefonu ile yaptığı iletişimin
dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin tutanaklar dikkate alındığında ... ...
Bingöl Garnizonuna atamasının yapılmasını sağlamak maksadıyla 1400-TL. para
istediği, ... da ... bu talebini kabul ettiği ve bu şekilde aralarında rüşvet
anlaşması yaptıkları, .... 19 Mart 2012 tarihinde ... arayarak 'faksı çektim
komutanım'demek suretiyle istenilen parayı yatırdığını bildirdiği, ...
atamasının yapılan rüşvet anlaşmasına uygun olarak 11 Mayıs 2012 tarihinde
Ankara Garnizonundan Bingöl Garnizonunda bulunan 49'uncu Mot.P.Tug. 3'üncü
Mot.P.Tb.l'inci Mot.P.Bl.K.lığı emrine yapıldığı, P.Uzm.Çvş. ... 07 Haziran
2012 tarihinde gözaltına alındığı, bu suretle P.Uzm.Çvş. ... Yapılmaması
Gereken Bir İşin Yapılması İçin Rüşvet Vermek suçunu işlediği,
a. Rüşvet Vermek suçundan eylemine uyan As.C.K.nun 135'inci
maddesi aracılığı ile 5237 sayılı TCK.nun 252/1'inci maddesi uyarınca
cezalandırılmasına,
b. As.C.K.nun 30/1-B maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden
Çıkarma cezası ile cezalandırılmasına,
c. Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin 5237
sayılı TCK.nun 63'üncü maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmesinin
talep edildiği,
Sanık P.Uzm.Çvş. ... 08.06.2012 gün ve 2012/390 id-68 kr sayılı
duruşmasız işlere ait karar ile rüşvet vermek suçunu işlediğine dair kuvvetli
suç şüphesinin varlığı ve bu doğrultuda bozulan askeri disiplinin yeniden
tesisi ile delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ile tanık, mağdur veya
başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunulmasını engellemek maksadıyla
353 sayılı Kanunun 71 ve CMK'nun 100/1,2-b/1 ve 2. maddeleri gereği
tutuklanmasına karar verildiği, müteakip zamanlarda tutukluluk halinin devamına
karar verilen sanığın sözleşmesinin feshi ile 07.09.2012 tarihinde silahlı
kuvvetlerden ilişiğinin kesildiği ve asker kişi sıfatını kaybettiği,
Kovuşturma evresinde tutukluluk hali devam ederken 05.10.2012
tarihli duruşmada sanığın rüşvet suçunu işlediğine yönelik kuvvetli şüphe
bulunduğu ve bu haliyle CMK'nun 100/2-b/1 ve 2. maddelerinde izah edilen
tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanığın
tutukluluk halinin devamı yerine adli kontrol altına alınmasının yeterli
olacağı kabulü ile sanığın tahliyesine, bu doğrultuda CMK'nun 109/1,3-a,b
maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamasına ve her hafta pazartesi günü adrese
dayalı nüfus kayıt sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet
müdürlüğüne giderek adresinde bulunduğunu imza karşılığı ispat etmesine karar
verildiği görüldü.
3. Sanık P.Uzm.Çvş. ...; 2008 yılından itibaren Hakkari Dağ ve
Komd.Tug.K.lığı emrinde görev yaptığı, Aralık 2011 tarihinde ... yurt dışı
geçici göreve seçilmesini sağlamak maksadıyla ... ile irtibata geçtiği, ...
yurt dışı geçici göreve seçilebilmesini temin etmek maksadıyla ... 2100-TL.
para istediği, ... da bu talebi kabul ettiği, bu suretle aralarında rüşvet
anlaşması yaptıkları ve yapılan anlaşma uyarınca ..., ... ' Bankası Kara
Kuvvetleri Şubesinde bulunan ' numaralı hesabına 22 Aralık 2011 tarihinde
1500-TL. ve 24 Şubat 2012 tarihinde 600- TL. olmak üzere toplam 2100-TL. para
yatırdığı, Aralık 2011 tarihinde uzman erbaşların 2012 yılı birinci dönem YDGG
seçim işlemlerine başlandığı, 23.12.2011 tarihinde ... da aralarında bulunduğu
Piyade Manga Komutanlarına ait Afganistan-Bosna Hersek-Kosova-Irak'ın Kuzeyi
Ocak 2012 YDGG seçim listesinin o dönem seçim işlemlerini yapan P.Bnb. ...
tarafından Kara Kuvvetleri Tayin Daire Başkanlığının personel veri tabanı olan
EMPATİ programında bulunan yurt dışı seçim modülünden alındığı, listede ... 100
sicil notu ortalaması, 1,82 takdir puanı ve toplamda 101,82 değerlendirme notu
ile 60. sırada olduğunun görüldüğü, manüel yapılan kontrol ve incelemeler
neticesinde kırk birinci sıradan Irak görevine seçildiği, hazırlanan kesin
listenin uzman erbaş işlem subayı P.Bnb. ..., Uzman Erbaş Kısım Amiri Tnk.Yb.
... tarafından imzalanarak sırasıyla Uzman Erbaş Şube Müdürü Top.Yb. ..., Tayin
Daire Başkanı ve Personel Başkanına arz edildiği, Personel Başkanının 08 Şubat
2012 tarihli onayı ile kesin listenin yayımlandığı, iletişimin dinlenmesi ve
kayda alınmasına ilişkin tutanaklardan ... 08 Şubat 2012 tarihinde ... yurt
dışı geçici göreve seçildiğini cep telefonu ile bildirdiğinin tespit edildiği,
ayrıca 24 Şubat 2012 tarihinde ... da ... 24 Şubat 2012 tarihinde yatırdığı
600-TL. parayı kast ederek parayı yatırdığını bildirdiği, Askeri Savcılıkça
yapılan incelemede 6 ay önce Temmuz 2011 tarihli YDGG seçim ve yayım
listelerinde Piyade Manga Komutanları arasında .... sicil notu ortalamasının
99,75, takdir puanının 1,32, değerlendirme notunun 101,07 ve değerlendirme
sırasının 355 olduğunun, ... yurt dışı seçim modülünden YDGG listesi alınmadan
kısa bir süre önce 19 Aralık 2011 tarihinde ... 98 olan 2009 yılına ait ikinci
sicil üstü notunu personel yönetim bilgi sistemine girerek güncellediği ve 100
tam nota çevirdiğinin, ayrıca yine 19 Aralık 2011 tarihinde 11 adet gerçeğe
aykırı ilave takdir girişi yaptığının tespit edildiği, yapılan araştırmada ...
tarafından sisteme girilen bu takdirlerin ... kıta özlük dosyasında
bulunmadığının görüldüğü, böylece Temmuz 2011 tarihli YDGG seçim listesinde
355'inci sırada bulunan ... sicil notu ortalamasını ve takdir puanını
yükselterek altmışıncı sıraya çıkmasını sağladığı, ... gerçeğe aykırı bu sicil
güncelleme işlemini ve takdir girişini kendisine tahsisli '16 numaralı
bilgisayardan ' numaralı kullanıcı hesap adını kullanmak suretiyle yaptığının
tespit edildiği, bu işlemin yapılış amacı, sebebi ve zamanlaması dikkate
alındığında ... yararına olarak haksız bir şekilde YDGG seçim listesinde üst
sıralara çıkarılmasını ve YDGG'ye seçilmesini sağlamak olduğu, Temmuz 2012
tarihinde Irak yurt dışı geçici göreve gitmesi planlanan P.Uzm.Çvş. ... 28
Haziran 2012 tarihinde gözaltına alındığı, 29 Haziran 2012 tarihinde Kara
Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesince tutuklandığı, bu suretle; P.Uzm.Çvş.
... Yapılmaması Gereken Bir İşin Yapılması İçin Rüşvet Vermek suçunu işlediği,
a. Rüşvet Vermek suçundan eylemine uyan As.C.K.nun 135'inci
maddesi aracılığı ile 5237 sayılı TCK.nun 252/1'inci maddesi uyarınca
cezalandırılmasına,
b. As.C.K.nun 30/1-B maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden
Çıkarma cezası ile cezalandırılmasına,
c. Sanığın gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin 5237
sayılı TCK.nun 63'üncü maddesi uyarınca cezasından mahsubuna karar verilmesinin
talep edildiği,
Sanık P.Uzm.Çvş. .... 29.06.2012 gün ve 2012/435 id-84 kr sayılı
duruşmasız işlere ait karar ile rüşvet vermek suçunu işlediğine dair kuvvetli
suç şüphesinin varlığı ve bu doğrultuda bozulan askeri disiplinin yeniden
tesisi ile delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ile tanık, mağdur veya
başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunulmasını engellemek ve
kaçmasının önlenmesi maksadıyla 353 sayılı Kanunun 71 ve CMK'nun 100/1,2-a-b-2
maddeleri gereği tutuklanmasına karar verildiği, müteakip zamanlarda tutukluluk
halinin devamına karar verilen sanığın sözleşmesinin feshi ile 03.09.2012
tarihinde silahlı kuvvetlerden ilişiğinin kesildiği ve asker kişi sıfatını
kaybettiği,
Kovuşturma evresinde tutukluluk hali devam ederken 05.10.2012
tarihli duruşmada sanığın rüşvet suçunu işlediğine yönelik kuvvetli şüphe
bulunduğu ve bu haliyle CMK'nun 100/2-b/1 ve 2. maddelerinde izah edilen
tutuklama sebeplerinin var olduğu kanaatine varılmakla birlikte sanığın
tutukluluk halinin devamı yerine adli kontrol altına alınmasının yeterli
olacağı kabulü ile sanığın tahliyesine, bu doğrultuda CMK'nun 109/1,3-a,b
maddeleri uyarınca yurt dışına çıkmamasına ve her hafta pazartesi günü adrese
dayalı nüfus kayıt sisteminde geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet
müdürlüğüne giderek adresinde bulunduğunu imza karşılığı ispat etmesine karar
verildiği görüldü.
4. Yukarıda sanık kimlikleri bölümünde adı geçen diğer sanıkların
benzer eylemler çatısı altında çeşitli suçlardan cezalandırılmaları talep
edilmiştir.
II. TARAFLARIN ANAYASAYA AYKIRILIK KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİ
Askeri Savcı, hazırda bulunan sanıklar ve sanık müdafileri;
mahkemenin görüşüne katıldıklarını, ilgili kanun maddesinin iptal istemiyle
Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna gidilmesini
talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
III. YASA METİNLERİ ve ANAYASA'YA AYKIRILIĞINDEĞERLENDİRİLMESİ:
1. Yasa Metinleri :
A. İtiraz Konusu Yasa Kuralları :
a- 25.10.1963 günlü, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve
Yargılama Usulü Kanunu'nun 29.06.2006 günlü, 5530 sayılı Kanun'un 61 inci
maddesi ile değiştirilen Ek Madde 1 şöyledir:
'Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde Ceza Muhakemesi
Kanununun adlî kontrole ilişkin 109ilâ115,değerlendirme
raporu yetkisine ilişkin 166 ve istinafailişkin 272 ilâ 285 incimaddeleri
hükümleri hariç olmaküzerediğer hükümleri askerî yargıda da uygulanır.
Bu Kanunun uygulanmasında, atıf yapılan hükümlerde yer alan,
Adalet Bakanı, Millî Savunma Bakanını; Yargıtay, Askerî Yargıtayı; mahkeme,
askerî mahkemeyi; hâkim ve sulh ceza hâkimi, askerî hâkimi; mahkeme başkanı,
duruşma hâkimini; Cumhuriyet Başsavcılığı, askerî savcılığı; Cumhuriyet
savcısı, askerî savcıyı ifade eder.'
b- 17.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
02.07.2012 günlü, 6352 sayılı Kanun'un 98 inci maddesi ile değişik adli
kontrolü düzenleyen 109 uncu maddesi şöyledir:
'(1) (Değişik Birinci Fıkra: 2.7.2012-6352/98 md.) Bir suç
sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama
sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol
altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, afilî
kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden
fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde
düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve
gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki
kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve
gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol
bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene
tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı
ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının
isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip
olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı
ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına
almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar
gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair
güvence vermek.
J) (Ek:2.7.2012-6352/98 md.) Konutunu terk etmemek,
k) (Ek:2.7.2012-6352/98 md.) Belirli bir yerleşim bölgesini terk
etmemek,
I) (Ek:2.7.2012-6352/98 md.) Belirlenen yer veya bölgelere
gitmemek.
(4) (Mülga:2.7.2012-6352/98 md.)
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen
yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına
sürekli veya geçici olarak izin verebilir.
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama
sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının
(e) bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz.
(7) (Değişik:2.7.2012-6352/98 md.) Kanunlarda öngörülen
tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında adli kontrole
ilişkin hükümler uygulanabilir.'
B. Dayanılan Anayasa Kuralları
Yukarıda anılan 353 sayılı Kanun'un Ek Madde 1'de geçen, 5271
sayılı CMK'nun 109 uncu maddesinin askeri yargıda uygulanmayacağına ilişkin
kısmın Anayasa'nın 2, 5, 10, 19 ve 36 ncı maddelerine aykırı olduğu kanaatine
varılmıştır.
2. Anayasa'ya Aykırılığın Değerlendirilmesi :
Rüşvet vermek suçu tutuklu sanıklarından P.Uzm.Çvş. ...,
P.Uzm.Çvş. ... ve P.Uzm.Çvş. ... yargılama sürecinde birlik komutanlıklarınca
yerine getirilen sözleşmelerinin feshi idari işlemlerini müteakip asker kişi
sıfatlarını kaybettikleri, ancak As.C.K.nun 135 inci maddesi delaletiyle askeri
suç halini alan TCK nun 252/1 inci maddesinde düzenlenen rüşvet vermek suçu
isnadı ile yargılanan sanıklar hakkında yargılama yerinin askeri yargı olması
nedeniyle yargılamaya devam edildiği, bununla birlikte sanıkların tutukluluk
hallerinin ele alındığı 05.10.2012 tarihli duruşmada sanıkların rüşvet vermek
suçunu işlediklerine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu ve bu haliyle CMK'nun
100/2-b/1 ve 2 maddelerinde izah edilen tutuklama sebeplerinin var olduğu
kanaatine varılmakla birlikte sanıkların tutukluluk hallerinin devamı yerine
adli kontrol altına alınmalarının yeterli olacağı kabulü ile sanıkların
tahliyesine, bu doğrultuda CMK'nun 109/1,3-a,b maddeleri uyarınca yurt dışına
çıkmamalarına ve her hafta pazartesi günü adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde
geçen adresleri itibariyle ilçe emniyet müdürlüğüne giderek adreslerinde
bulunduklarını imza karşılığı ispat etmelerine karar verildiği, adli kontrolün
infazına ilişkin Askeri Savcılığa yazılan müzekkereye istinaden gelen
09.10.2012 tarihli cevabi yazıda 353 sayılı Kanun'un Ek Madde 1'e göre CMK'nun
adli kontrole ilişkin 109 uncu maddesinin askeri yargıda uygulama imkanı
bulunmadığından tavzih kararı istendiği, 13.11.2012 tarihli duruşmada adli
kontrole ilişkin müzekkerenin infazının durdurulmasına ve anılan maddenin
Anayasaya aykırılık iddiası ile iptal istemiyle itiraz yoluna gidilmesine karar
verildiği görülmektedir.
353 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde düzenlenen 'Askeri
mahkemelerde yargılamayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen
suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun;
askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde askeri
mahkemenin görevi sona erer' hükmünün, Anayasa'nın 145/2 maddesinde düzenlenen
'Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz'
maddesine aykırı olmadığı Anayasa Mahkemesi'nin 11.04.2012 gün ve 2012/108-55
E.K. sayılı ilamı ile tespit edilmiştir. Hal böyle iken askeri yargıda, suç
işlediği tarihte asker kişi statüsünü taşıyor olmak kaydı ile askeri suç isnadı
ile yargılanan kişilerin yargılama sürecinde asker kişi sıfatlarını kaybetmeleri
-sivil kişi olmaları- durumunda da askeri yargıda yargılamalarına devam
edileceği anlaşılmaktadır. Görülmekte olan kamu davasında da haklarında adli
kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar verilen sanıklar karar tarihi
itibariyle sivil kişilerdir.
CMK nun 109 ve devamı maddelerinde düzenlenen adli kontrol
kurumunun askeri yargıda uygulanmayacağını hükmeden 29.06.2006 günlü ve 5530
sayılı Kanunun 61 inci maddesinin gerekçesine bakıldığında'353 sayılı kanunda
aksine hüküm bulunmayan hallerde CMK'na genel atıf yapıldığı, askeri yargıda
uygulama olanağı bulunmayan CMK hükümlerinin ayrık tutulduğu'belirtilmiş, ancak
neden uygulama olanağının bulunmadığı açıklanmamıştır. Bu haliyle yasamanın
gerekçesini anlayabilmek mümkün olmamıştır.
5271 sayılı CMK nun adli kontrol kurumunu düzenleyen 109 uncu
madde gerekçesinde ise 'Kurumun ilgiliyi özgürlüğünden yoksun kılmamakla
birlikte gözlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılan tedbirlere tabi kıldığı,
getirilen bu yeni kurumun hem özgürlükçü hem de kamu düzenini koruyucu
nitelikte bulunduğunun söylenebileceği, bu kurumdan sonra tutukluluk
uygulamasının istisnai hale geleceği' belirtilmiştir.
Anayasa'nın 90/5 inci maddesinde 'temel hak ve özgürlüklere
ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler
içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma
hükümleri esas alınır' hükmüne yer verilmiştir. Temel hak ve özgürlüklere
ilişkin bir alanda düzenleme yaptığı izahtan vareste olan adli kontrol
kurumunun mesnetsiz kaygılarla askeri yargıda uygulanmaması Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 'özgürlük ve güvenlik hakkı'nı düzenleyen 5 inci
maddesine ve 'adil yargılanma hakkı'nı düzenleyen 6 ncı maddesine aykırılık
oluşturduğu değerlendirilmektedir.
Devletin temel amaç ve görevlerinin ifade bulduğu Anayasa'nın 5
inci maddesinde kişinin temel hak özgürlüklerini sınırlayan engelleri
kaldırmanın ve insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmanın devletin temel amaç ve görevleri arasında
bulunduğu belirtilmiştir. Salt askeri yargıda yargılanması nedeniyle kişinin
adli kontrol tedbiri uygulanabilecek iken hürriyetinden yoksun bırakılacak
şekilde tutuklu yargılanması, bu minvalde Anayasa'nın 5 inci maddesinin amacına
aykırı olduğu görülmektedir. Zira kişi tutuksuz yargılandığı takdirde sosyal
yaşantısında kendisine, ailesine ve topluma katkı sağlama imkânı bulabilecek,
bunun neticesinde maddi ve manevi yönden bireysel ve sosyal gelişimini sağlayabilecektir.
Bununla birlikte kişi tutuklu kalması nedeniyle toplum nazarında uğrayacağı
itibar kaybından ve bunun neticesi olan maddi ve manevi zararlardan kısmen uzak
kalabilme imkanına sahip olabilecektir.
Anayasa Mahkemesi'nin farklı bir istem çatısı altında incelediği
ilamında adli kontrol kurumu (Anayasa Mahkemesi 28.01.2010 gün ve 2008/70 E.,
2010/21 K. Sayılı kararı), Ceza Muhakemesi Kanunu ile Türk Ceza Yargılaması
sistemine getirilen, serbest bırakılma ile tutuklama arasında etkinliğe sahip
olan koruma tedbiri niteliğindeki çağdaş bir kurum olarak tanımlanmaktadır.
İlamda ayrıca bu kurum ile yasa koyucunun sosyal düzenin korunması ile bireyin
temel hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurarak ceza yargılamasının
sağlıklı bir şekilde gerçekleştirildiği de vurgulanmıştır.
Anayasa'nın 19 uncu maddesi herkesin kişi hürriyeti ve
güvenliğine sahip olduğuna amirdir. 353 sayılı Kanun'un Ek Madde 1'de dar
anlamdaki 'asker kişi' sınırlaması dahi olmaksızın, genel anlamda askeri
yargıda adli kontrol tedbirlerinin uygulanmayacağına hükmetmenin yargılanan
kişiler bakımından kişi hürriyetine yönelik haksız bir düzenleme olduğu
görülmektedir.
Kanun önünde eşitliğin tanımının yapıldığı Anayasa'nın 10 ncu
maddesindeherkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din
mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve
hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı
belirtilmiştir.
Yine benzer bir davada Anayasa Mahkemesi'nce (Anayasa Mahkemesi
11.06.2009 gün ve 2006/42 E., 2009/73 K. Sayılı ilamı) 5402 sayılı Kanun'un 2
nci maddesinin (2) numaralı fıkrasını iptal kararında, asker kişiler ile
siviller arasında yapılan ayrımın 'asker kişi'lerce yapılan hizmetin niteliğine
ve bunun gereklerine dayandığı, asker kişilerin durum ve konumlarındaki
özellikler sebebiyle bazı konularda değişik kuralların getirilmesinin ve
değişik uygulamaların benimsenmesinin gerekli olduğu kabul edilebilir ise de
itiraz konusu kuralın askeri hizmetin bir gereği olması gerektiği
vurgulanmıştır. Anılan kabul doğrultusunda, Ek Madde 1 hükmünde olduğu şekilde,
adli kontrol kurumunun uygulamasının askeri yargıda, yargılaması devam eden
sivil kişileri de kapsayacak şekilde tümden ortadan kaldırılmasının askeri
hizmetin bir gereği olamayacağı, askeri yargıda yargılanan asker kişiler
bakımından da özellikle tutukluluk gibi hürriyeti tehdit edici bir kurum yerine
getirilen sistemin askerlik hizmetinin uygun olmayacağının kabulü asker kişiler
ile sivil kişiler arasında eşitsizlik yaratmakta ve özgürlüklerinden mahrum
kalmalarına neden olduğu aşikardır. Bu haliyle mevcut uygulamanın Anayasa'nın
10 ncu maddesinde tanımlanan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu
kanaati hasıl olmuştur.
Anayasa'nın 2 nci maddesinde tanımlanan cumhuriyetin
niteliklerinden, hukuk devleti,'insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı
durumlardan ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan,
Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan
devlettir.'
Anayasa Mahkemesi'nin, 353 sayılı Kanun'un bazı maddelerine
ilişkin iptal kararı verdiği bir kararında ise (Anayasa Mahkemesi 05.07.2012
gün ve 2012/9 E., 2012/103 K. Sayılı ilamı) askeri ceza hukukunun da hukuk
devletinin temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu, bu
ilkenin elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden
oluştuğu vurgulanarak askeri ceza hukukunun tarif edilen ölçülülük ilkesine
bağlılığının gerekliliği izah edilmiştir. Hakimin kararına bağlı olmakla
birlikte hürriyeti tahdit ile özgürlük, sanık ile kamu düzeni arasında adil bir
denge kurulmasına yardımcı olan ve çağdaş ceza hukukunda varlık alanı bulan
Adli Kontrol Kurumunun askeri yargıda uygulanmaması halinin gerekçesizliği de
nazara alındığında ölçülülük ilkesinden uzak olduğu düşünülmektedir.
İlk bakışta aralarındaki irtibat zayıf gibi gözüküyor ise de adli
kontrol tedbiri uygulanabilecek bir kişinin salt kanuni imkansızlık nedeniyle
tutukluluk halinin devam etmesi Anayasa'nın 36 ncı maddesi ile düzenlenen hak
arama hürriyetine de aykırılık oluşturduğu anlaşılmaktadır. Zira tutuksuz bir
sanığın tutuklu sanığa kıyasla savunma hakkını daha sağlıklı kullanabileceği ve
bu doğrultuda hakkını aramakta zafiyete düşmeyeceği şüphesizdir.
Yukarıda izah edilen hususlar doğrultusunda, 353 sayılı Askeri
Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun Ek Madde 1'de geçen 'Bu
kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanununun adli
kontrole ilişkin 109 ila .... maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer
hükümleri askeri yargıda da uygulanır' hükmünün, kanun önünde eşitliğe, kişinin
temel hak özgürlüklerini sınırlayan engelleri kaldırma ve kişinin maddi ve
manevi yönden bireysel ve sosyal gelişimini sağlama yükümlülüğüne, hukuk
devleti niteliğine, kişinin hürriyetine sahip olmasına ve hak arama hürriyetine
aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla, anılan hükmün Anayasa'nın 2, 5, 10, 19 ve
36 ncı maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'nın 152 nci maddesi uyarınca iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi
nezdinde itiraz yoluna başvurulmasına oybirliği ile karar verildi.
IV. SONUÇ VE KARAR:
1. 25.10.1963 tarihli ve 353 Sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve
Yargılama Usulü Kanununun Ek Madde 1 hükmünde geçen 'Bu kanunda aksine hüküm
bulunmayan hallerde Ceza Muhakemesi Kanununun adli kontrole ilişkin 109 ila
.... maddeleri hükümleri hariç olmak üzere diğer hükümleri askeri yargıda da
uygulanır' hükmünün halen görülmekte olan davada uygulama alanı bulan adli
kontrole ilişkin CMK.nun 109 ncu maddesinin askeri yargıda uygulanamayacağı
bölümünün Anayasa'nın 2, 5, 10, 19 ve 36 nci maddelerine aykırı olduğu
kanaatine varıldığından anılan bölümün iptal istemiyle Türkiye Cumhuriyeti
Anayasanın 152 nci maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna
başvurulmasına, gereği için dava dosyasında bulunan ve itiraz yoluna başvurulan
konu ile ilgili belgelerin onaylı suretlerinin Anayasa Mahkemesine
gönderilmesine
2. Anayasa Mahkemesine iptal istemiyle itiraz yoluna başvurulan
kanun maddesinin görülmekte olan davada esasa ilişkin olmayıp usule ilişkin bir
konu olması nedeniyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun sonucunun
beklenilmesine yer olmadığına oybirliğiyle karar verilip açıklandı.'"