ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2012/158
Karar Sayısı : 2013/55
Karar Günü : 10.4.2013
R.G. Tarih-Sayı :
18.01.2014-28886
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İzmir
1. Vergi Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 26.5.1981
günlü, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun, 30.12.2004 günlü, 5281 sayılı
Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun'un 20. maddesiyle değiştirilen 60. maddesinin
Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline
karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Davacı Şirket tarafından, 2012 yılında “Tatil Günlerinde
Çalışma Ruhsatı” alabilmek için yapılan başvuru üzerine, 2464 sayılı
Kanun'un 60. maddesi uyarınca davalı Belediye Meclisince harç miktarının
belirlendiği kararda yer alan “Belediyenin belirlemiş olduğu”
biçimindeki ibarenin iptali istemiyle açılan davada, dava konusu harcın
dayanağı olan itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan
Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
2464 sayılı Kanun'un itiraz konusu kural olan 60. maddesi
şöyledir:
“Madde 60- Tatil Günlerinde
Çalışma Ruhsatı Harcı, işin mahiyetine göre yılda 20 YTL'den az, 800 YTL'den
çok olmamak üzere bu Kanunun 96 ncı maddesine göre tespit edilir.”
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 10. ve 73.
maddelerine dayanılmış, 127. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ,
Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep
KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal
Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü ARSLAN'ın katılımıyla
17.1.2013 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Murat ARSLAN tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan ve
ilgili görülen Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, alt ve üst sınır arasında idareye bırakılan
takdir alanının geniş, sınırsız ve ölçüsüz olduğu, bu bakımdan kuralın belirli
ve öngörülebilir olmadığı, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin
muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde Kanun'un
belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak konusunda Bakanlar
Kuruluna yetki verilebileceği, belediye meclislerine harcın tarifesini
belirleme konusunda yetki veren kuralın, Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 43. maddesi uyarınca, itiraz konusu kural ilgisi nedeniyle,
Anayasa'nın 127. maddesi yönünden de incelenmiştir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 58. maddesi uyarınca,
hafta tatili ve ulusal bayram günlerinde çalışmaları belediyelerce izne bağlı
işyerlerine ruhsat verilmesi, Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcına tabi
kılınmış, aynı Kanun'un 60. maddesinde de Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı
Harcının tarifesi belirlenmiş ve bu Harcın, işin mahiyetine göre yılda 20
YTL'den az, 800 YTL'den çok olmamak üzere belediye meclislerince tespit
edileceği belirtilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun gerekçesinde, “fertlerin özel
menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kurumları ve hizmetlerinden yararlanmaları
karşılığında yaptıkları ödeme” biçiminde tanımlanan harçların, vergi gibi
anayasal sınırlar içinde kanunla konulması zorunluluğunun bulunduğu açıktır.
Anayasa'nın 73. maddesinde, herkesin, kamu giderlerini karşılamak
üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu, vergi yükünün adaletli
ve dengeli dağılımının, maliye politikasının sosyal amacı olduğu, vergi, resim,
harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya
kaldırılacağı öngörülerek Anayasa'nın 2. maddesinde nitelikleri belirtilen
hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile
getirilmiştir.
Bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi
uygulamalara neden olmaması için, vergilendirmede, vergiyi doğuran olayın ve
vergilerin matrah ve oranlarının, yukarı ve aşağı sınırlarının, tarh ve
tahakkuklarının, tahsil usullerinin, yaptırımlarının ve zamanaşımı gibi belli
başlı temel ögelerinin kanunlarla belirlenmesi gerekir. Ancak, kanun ile her
konuyu bütün kapsam ve ayrıntılarıyla düzenlemenin olanaklı bulunmadığı
durumlarda çerçevesi çizilerek bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla uygulamaya
ilişkin konularda yürütme organına açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte
düzenleyici idari işlem yapma yetkisi verilebilir.
İtiraz konusu kuralda, belediye gelirleri arasında yer alan Hafta
Sonu Çalışma Ruhsatı Harcının maktu tarifelerini, Kanun'da belirlenen alt ve
üst sınırlar arasında kalmak kaydıyla belirleme yetkisi belediye meclislerine
verilmiştir.
Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Vergi, resim,
harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle
oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar
içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.”
denilmektedir. Buna göre, Bakanlar Kurulu, kanunun belirttiği alt ve üst
sınırlar içinde değişiklik yapabilecek, ancak bu sınırları aşacak biçimde
herhangi bir düzenleme getiremeyecektir. Bakanlar Kuruluna verilen bu yetki
istisnai bir yetkidir. Vergilendirmede esas kural, vergilerin kanunla konulup,
kaldırılması ve değiştirilmesidir. Dolayısıyla, bu konularda yukarı ve aşağı
sınırları belirleme yetkisi kanun koyucuya aittir. Bu sınırlar içinde
değişiklik yapma yetkisi ise kanunun öngörmesi koşuluyla Bakanlar Kuruluna
verilebilir.
Anayasallık denetiminde, Anayasa'nın 73. maddesinde öngörülen
vergilendirmeye ilişkin hükümler, mahalli idareler yönünden, Anayasa'nın 127.
maddesinde belirtilen kurallarla birlikte ele alınıp yorumlanmalıdır.
Anayasa'nın 127. maddesinin birinci fıkrasında, mahalli idarelerin
il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları yine kanunda gösterilen
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri oldukları ifade edilmiştir.
Anayasa'da merkezi yönetim - yerel yönetim ayrımının yapılması, yerel
yönetimlerin organlarının seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi, seçimlerinin
süreli olması, kararlarını kendi organları eliyle alması ve uygulatması,
kendilerine özgü bütçelerinin bulunması, görevleri ile orantılı gelir
kaynakları sağlanması gibi yetki ve ayrıcalıkların tanınmış olması, bu
idarelerin özerkliklerinin göstergeleridir. Anayasa'nın 127. maddesinde
öngörülen “yerel yönetimlerin özerkliği” ilkesi, yerinden yönetimin
varlık şartlarından olan mali özerkliği de kapsamaktadır. Mali özerklik kavramı
ise mahalli idarelerin mali kaynaklarının bir bölümünü yerel vergi ve
harçlardan oluşturmalarını, gelirlerini ve varlıklarını kendi amaçlarına uygun
bir biçimde kullanabilmelerini ve esnek bir bütçe sistemine sahip olmalarını
öngörmektedir. Diğer bir ifade ile mahalli idarelerin mali özerkliği, merkezi
yönetimin malvarlığından ayrı malvarlığı, bağımsız gelir kaynakları ve
bütçeleri olması esasına dayanır. Nitekim Anayasa'nın 127. maddesinin altıncı
fıkrasının son cümlesinde de “Bu idarelere görevleri ile orantılı gelir
kaynakları sağlanır.” hükmüne yer verilmek suretiyle mahalli idarelerin
mali özerkliği teminat altına alınmıştır.
Anayasa'nın 127. maddesi uyarınca mahalli idarelerin kuruluş amacı
olarak gösterilen mahalli müşterek ihtiyaç, herhangi bir yerel yönetim
biriminin sınırları içinde yaşayanların, aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan
somut durumların yarattığı, yoğunlaştırdığı ve sürekli güncelleştirdiği, özünde
etkinlik, ölçek ve sağladığı yarar bakımından yerel sınırları aşmayan,
bölünebilir ve rekabet konusu olabilen yerel ve kamusal hizmet karakterinin
ağır bastığı ortak beklentilerini ifade etmektedir. Anayasa'da il, belediye ya
da köy halkının yerel ortak ihtiyaçlarının neler olduğu belirlenmemiş, bunun
saptanması kanuna bırakılmıştır. Bu durumda kanun, kamu yararını gözeterek,
anayasal sınırlar içinde merkezi yönetimle yerel yönetim arasındaki görev
sınırlarını belirleyebilir.
Anayasa'nın 73. maddesinin dördüncü fıkrasında, Bakanlar Kuruluna
tanınan yetki, etki ve sonuçları itibariyle bölünebilir
olmayan, merkezi idare tarafından ülke çapında uygulanan vergilere ilişkin
bir yetkidir. 2464 sayılı Kanun'da yer alan vergi, resim, harç ve benzeri
mali yükümlülüklere bakıldığında ise hepsinin mahalli niteliğinin öne çıktığı
görülmektedir. Anılan dördüncü fıkrada Bakanlar Kuruluna verilen yetki,
mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması amacıyla yerel bazda yerel
yönetimlerin yetkilendirilmesine engel teşkil etmemektedir. Esasen mahalli
idarelerin yerel düzeydeki müşterek ihtiyaçlarının karşılanmasında kendilerine
bir takım mali yetkiler tanınması Anayasa'nın 127. maddesinde belirtilen idari
ve mali özerkliklerinin gereğidir. Bir başka ifadeyle yerel özelliği baskın olan
vergi, resim ve harçların, sınırları belli edilmek kaydıyla yerel idarelerin
yetki alanları içinde bırakılması demokratik devlet ilkesine uygun düşmektedir.
Sürekli gelişen bilim ve teknolojinin hızla ürettiği yenilikler ve
hukuk evrimi sonunda çok çeşitlenen ve yaygınlaşan bireysel ya da toplumsal
gereksinimleri karşılamaya yönelik devlete ait tüm görevleri ülke düzeyinde tek
bir merkezden, zamanında, sağlıklı, verimli ve etkin biçimde yerine getirebilme
olanaksızlığı, bunların bir bölümünün yerel idareler tarafından yerine
getirilmesini zorunlu kılmaktadır. Merkezi yönetim, yerel gereksinimleri anlama
ve değerlendirme yönünden yetersiz kalma riski taşımakta ve yerel idareler gibi
dinamizm ve hareketlilik gösterememektedir. Yerel yönetimler, yerel çıkarlara,
ekonomik ve coğrafî duruma göre değişken koşullara daha iyi uyabilme olanağına
sahiptir. Bu yönüyle düzenlemenin, merkezden yönetimin görev yükünü
hafifletmeyi de amaçladığı anlaşılmaktadır.
Günümüzde şehirleşme hareketlerinin gelişmesi, şehir niteliğindeki
yerleşim alanlarında yaşayan nüfusun hızla artması, şehir halkının giderek
sosyal, ekonomik ve kültürel ihtiyaçlarının çoğalması ve şehirlerin çağın
gereklerine göre yeniden tanzim ve imar çabaları, bu konudaki giderlerin geniş
ölçüde artması sonucunu doğurmuş ve bu durum eski şartlara ve anlayışlara göre
kurulmuş olan yerel yönetim finans sistemlerinin yeni ve doyurucu kaynaklara
sahip olacak biçimde geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Her bir ilin yerleşim
alanı, kent ve kırsal nüfus oranları, yüzölçümleri, hizmet sunum alanları,
nüfusları, yöredeki sanayi yoğunluğu, üretim ve tüketim kapasitesi, ekonomik
faktörler ve gelişmişlik düzeyi birbirinden oldukça farklı olduğundan, yerel
ihtiyaçları karşılayacak yerel gelirlerin belirlenmesinin merkezi yönetim
tarafından yapılmasının zorluğu ortadadır. Sayılan etkenler gözetildiğinde
belediyelerin hizmet maliyetlerinin ve buna karşılık gelirlerinin bir kısmının
kendi yetkili organları tarafından belirlenmesi, Anayasa'nın 127. maddesinde
ifade edilen “yerel yönetimlerin özerkliği” ilkesine de uygundur.
Vergilendirme yetkisinin sahibi olan Devletin, bu yetkisini uygun
göreceği sınırlar içinde ülke çapında uygulanan vergiler yönünden Bakanlar
Kurulu eliyle kullanması Anayasa'nın 73. maddesinin gereğidir. Ancak yerel
idarelere vergilendirme konusundaki yasama yetkisi devredilmeksizin, bir kısım
vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler bakımından yerel idarelere kanunda
tespit edilmiş sınırlar içinde belirleme yetkisinin verilmesini öngören
kuralda, Anayasa'nın 73. ve 127. maddelerine aykırı bir durumun bulunmadığı
açıktır.
Nitekim Türkiye'nin de onaylamış olduğu Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı'nın 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da, “Yerel
makamların mali kaynaklarının en azından bir bölümü, kanunun koyduğu sınırlar
dâhilinde, oranlarını kendilerinin belirleyebilecekleri yerel vergi ve
harçlardan sağlanacaktır.” biçiminde bir düzenleme yer almaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 73. ve 127.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa'nın 2. ve 10. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
Bu görüşe, Mehmet ERTEN, Zehra Ayla PERKTAŞ, Engin YILDIRIM, Erdal
TERCAN ile Zühtü ARSLAN katılmamıştır.
VI- SONUÇ
26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun,
30.12.2004 günlü, 5281 sayılı Vergi Kanunlarının Yeni Türk Lirasına Uyumu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 20. maddesiyle
değiştirilen 60. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
Mehmet ERTEN, Zehra Ayla PERKTAŞ, Engin YILDIRIM, Erdal TERCAN ile Zühtü
ARSLAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 10.4.2013 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
Başkanvekili
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Muammer TOPAL
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Belediye Gelirleri Kanunu'nun itiraz konusu 60. maddesinde “Tatil
Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcı, işin mahiyetine göre yılda 20 YTL'den az; 800
YTL'den çok olmamak üzere belediye meclislerince tespit edilir.”denilmektedir.
Anayasa'nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında “Vergi,
resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır.”, dördüncü fıkrasında da “Vergi, resim, harç ve benzeri malî
yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin
hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik
yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.”hükümleri yer almaktadır
Kuralda, Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcının kanunda
belirtilen alt ve üst sınırlar arasında kalmak koşuluyla
miktarının belediye meclislerince saptanacağının öngörüldüğü ve söz konusu
ruhsat harcının Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen vergi, resim,
harç ve benzeri malî yükümlülükler kapsamında olduğu konusunda duraksama
bulunmamaktadır
Anayasa'nın 73. maddesi, vergi, resim ve harçların oran ve
tarifelerinde belirtilen sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisinin sadece
Bakanlar Kuruluna verilebileceğini hükme bağlamıştır. Bu yetkinin, Bakanlar
Kurulu haricinde başka bir makama ya da belediye meclislerine verilmesinin
Anayasal dayanağı bulunmamaktadır.
Öte yandan kural, Anayasa ile sadece Bakanlar Kurulu için
öngörülen yetkiyi belediye meclislerine de vermek suretiyle Anayasa ile
Bakanlar Kuruluna verilen yetkiyi yasa ile Anayasaya aykırı olarak
daraltmaktadır.
Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi, 19.05.2012-28297 Tarih-Sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan E:2010/62, K:2011/175 olan 29.12.2011 günlü
kararında benzer bir düzenlemeyi Anayasa'nın 73. maddesine aykırı bularak
oybirliği ile iptal etmiştir. Sözü edilen bu karardan vazgeçmeyi gerektirecek
yasal bir değişiklik de bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kural Anayasa'nın 73. maddesinin son
fıkrasına aykırıdır. İptali gerekir.
KARŞIOY GEREKÇESİ
26.5.1981 günlü, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun,
30.12.2004 günlü, 5281 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile değiştirilen 60.
maddesinde “Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcı, işin mahiyetine göre yılda
20 YTL'den az; 800 YTL'den çok olmamak üzere belediye meclislerince tesbit
edilir.” denilmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir
hukuk devletidir. Buna göre Devletin tüm organları Anayasa ve hukukun üstün
kuralları ile bağlı olup, görev ve yetkilerinin bu çerçevede konulan yasalarla
belirlenmesi ve yürütme organına bırakılan yetkilerin sınırlarının açıkça
gösterilmesi gerekmektedir. Öte yandan “hukuk devleti” ilkesi yürütme organının
faaliyetlerinin “belirlilik” dolayısıyla “hukuki güvenlik ilkesi” sonucunda “öngörülebilir
olmasını” gerektirmektedir.
Anayasa'nın “vergi ödevi” başlıklı 73. maddesinin üçüncü
fıkrasında; “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur,
değiştirilir veya kaldırılır.” dördüncü fıkrasında ise; “Vergi, resim, harç ve
benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimlerle oranlarına
ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde
değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” denilmektedir. Madde
hükmü ile “vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin” kanunla
konulacağı, değiştirileceği ve kaldırılacağı öngörülerek Anayasa'nın 2.
maddesinde nitelikleri belirtilen “hukuk devleti” ilkesi vergilendirme ilkeleri
yönünden somut biçimde dile getirilmiştir.
Bu anayasal düzenlemeler karşısında verginin kanuniliği ilkesi
gereği verginin konulması, değiştirilmesi ve kaldırılması yetkisi yasama
organına aittir ve ancak kanunla yapılabilir. Anayasa'nın 73. maddesinin
dördüncü fıkrasında Bakanlar Kuruluna verilen yetki istisnai bir yetki olup
Bakanlar Kuruluna “muaflık, istisna ve indirimlerle oranlarına ilişkin”
değişiklik yapma yetkisi verilirken bu yetkinin “Kanunun belirttiği yukarı ve
aşağı sınırlar içinde” kullanılabileceği öngörülmektedir. Belirtilen Anayasa
hükümleri karşısında Bakanlar Kurulu dışında herhangi bir merciin bu yetkiyi
kullanması mümkün değildir.
Açıklanan nedenle; belediye meclislerine tatil günlerinde çalışma
ruhsatı harcı tarifesini belirleme yetkisi veren kural, Anayasa'nın 2. ve 73.
maddelerine aykırı olup iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 60. maddesi uyarınca
“Tatil Günlerinde Çalışma Ruhsatı Harcı, işin mahiyetine göre yılda 20 YTL'den
az; 800 YTL'den çok olmamak üzere belediye meclislerince tespit edilir.” Bu
hükmün Anayasa'nın 2., 10. ve 73. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptali
istenmiştir.
Mahkememiz çoğunluğu, Anayasa'nın 73. maddesinde vergilendirmeye
ilişkin hükümlerin Anayasa'nın 127. maddesinde düzenlenen mahalli idareler
hakkındaki kurallarla birlikte değerlendirilmesi gerektiği, 127. maddede
ifadesini bulan yerel yönetimlerin özerkliği ilkesinin mali özerkliği de
kapsadığı, bu anlamda Bakanlar Kuruluna verilen “ülke çapında uygulanan
vergiler”e ilişkin yetkinin, mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması
amacıyla yerel yönetimlere yetki verilmesine engel teşkil etmediği
gerekçeleriyle iptali istenen kuralın Anayasa'ya uygun olduğu sonucuna
varmıştır.
Anayasa'nın “Vergi ödevi” başlıklı 73. maddesine göre, “Vergi,
resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır.” Verginin kanuniliği ilkesini ifade eden bu anayasal hüküm gereği
vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ancak yasama organı tarafından
konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Bununla birlikte, aynı maddenin dördüncü
fıkrasında pratik zorunluluklar dikkate alınarak istisnai durumlarda vergi ve
benzeri mali yükümlülükler konusunda, kanunun belirlediği yukarı ve aşağı
sınırlar içinde Bakanlar Kuruluna yetki verilebileceği kabul edilmiştir. 73.
maddenin gerekçesinde “Vergi yükünün muaflığı ve istisnaların zamanla artan
oranla düşmesini engellemek üzere, kanunla Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi
ilkesi”nin kabul edildiği ifade edilmiştir.
Bu çerçevede Anayasa'nın 73. maddesi uyarınca vergi ve benzeri
mali yükümlülüklerle ilgili düzenlemeler kural olarak kanunla yapılır, ancak
mali yükün güncellenmesi anlamında Bakanlar Kuruluna kanunla belirlenen yukarı
ve aşağı sınırlar içinde kalarak değişiklik yapma yetkisi verilebilir. Bakanlar
Kuruluna verilen bu yetki de istisnai ve sınırlı bir yetkidir. Görüldüğü üzere
Anayasa, ülke çapında-yerel düzeyde ayrımı yapmaksızın Bakanlar Kurulu dışında
hiçbir organa vergi ve benzeri mali yükümlülükler hakkında düzenleme yapma
yetkisi vermemektedir. Bakanlar Kuruluna tanınan bu yetkiyi kanunda belirlenen
alt ve üst harç miktarları arasında kalmak şartıyla belediye meclislerine de
teşmil eden kuralın, 73. maddenin dördüncü fıkrasının açık hükmü karşısında
Anayasa'ya uygun olduğu söylenemez.
Diğer yandan, Anayasa'nın 127. maddesinden hareketle itiraz konusu
kuralın Anayasaya uygun olduğunu savunmak, doğrudan ilgili ve özel düzenleme
olan 73. madde karşısında mümkün görünmemektedir. 127. madde mahalli idarelerin
görev ve yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla
düzenleneceğini belirtmektedir. Ancak, bu kanuni düzenlemelerin sadece 127.
maddeye değil, Anayasa'nın diğer maddelerine de uygun olması gerekmektedir.
Bir kural Anayasa'nın bir hükmüne uygun, diğerine aykırı olabilir.
Bu bağlamda iptali istenen kuralın Anayasa'nın 127. maddesine uygun olması,
aynı zamanda 73. maddesine de uygun olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki,
Anayasa'nın 127. maddesi mahalli idarelerin görevleriyle orantılı gelir
kaynaklarına sahip olacağını belirtmekte, ancak gelir kaynaklarının nasıl
sağlanacağını kanuna bırakmaktadır.
Tatil günlerinde çalışma ruhsatı harcının belediye meclisleri
tarafından belirlenmesinin daha pratik ve yerinden yönetim ilkesine daha uygun
olduğu düşünülebilir. Nitekim, yeni anayasa çalışmaları kapsamında siyasi
partilerin bu yönde önerilerde bulundukları bilinmektedir. Ayrıca, Türkiye'nin
de onaylamış olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'nın 9. maddesinin 3.
fıkrasına göre “Yerel makamların mali kaynaklarının en azından bir bölümü,
oranlarını kanunun koyduğu sınırlar dahilinde kendilerinin belirleyebilecekleri
yerel vergi ve harçlardan sağlanacaktır.”
Ancak “olması gereken”e ilişkin yapılan değerlendirmeler,
kanunların anayasallık denetiminin mevcut Anayasa hükümleri çerçevesinde
yapılması zorunluluğunu değiştirmemektedir. Anayasa'nın vergi, resim, harç ve
benzeri mali yükümlülüklere dair özel düzenlemesi olan 73. maddesinin dördüncü
fıkrasının gerek lafzı, gerekse madde gerekçesinde ifadesini bulan amacı
dikkate alındığında, belediye meclislerine tatil günlerinde çalışma ruhsatı
harcını belirleme yetkisi veren kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu açıktır.
Bu gerekçelerle, çoğunluğun red yönündeki görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Üye
Zühtü ARSLAN
|