logo
Norm Denetimi Kararları Kullanıcı Kılavuzu

(AYM, E.2012/4, K.2012/130, 27/09/2012, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

 

Esas Sayısı : 2012/4

Karar Sayısı : 2012/130

Karar Günü : 27.9.2012

R.G Tarih-Sayı : 10.12.2013-28847

 

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Pazarcık Asliye Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 29. maddesinin  'Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.' biçimindeki ikinci fıkrasının Anayasa'nın 2., 36. ve 38. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.

I- OLAY

Velayeti talep edilen küçüğün, sürekli dövüldüğü ve kötü muamelede bulunulduğu iddiasıyla açılan velayetin değiştirilmesi davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

6100 sayılı Kanun'un itiraz konusu kuralı da içeren  'Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü' başlıklı 29. maddesi şöyledir: 

'(1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar.   

(2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.'

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında, Anayasa'nın 2., 36. ve 38. maddelerine dayanılmıştır.

IV- İLK İNCELEME

 

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 8. maddesi uyarınca Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN'ın katılımlarıyla 12.1.2012 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir. 

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Hamit YELKEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Başvuru kararında, hukuk davalarında tarafları doğruyu söyleme yükümlülüğü altına sokan itiraz konusu kuralın, kişileri kendileri aleyhine suç oluşturabilecek şekilde beyanda bulunmaya zorladığı belirtilerek Anayasa'nın 2., 36. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

İtiraz konusu kuralda, hukuk mahkemelerinde, tarafların, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.

Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir.

Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir' denilmektedir. Bu maddeye, 2001 değişiklikleriyle eklenen 'adil yargılanma' ibaresine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Bu sözleşmelerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi uygulamasındaki adil yargılanma ölçütleri içerisinde 'susma ve kendini suçlamama' hakkı da bulunmaktadır.

Anayasa'nın 38. maddesinin beşinci fıkrasında ise hiç kimsenin, kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamayacağı belirtilmek suretiyle adil yargılanma hakkının unsurlarından olan 'susma ve kendini suçlamama' hakkı açıkça güvence altına alınmıştır. 

Belirtilen Anayasa hükümleriyle korunan 'susma ve kendini suçlamama' hakkının ihlalinden söz edilebilmesi için kişinin, kendisini veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanması gerekir.

İtiraz konusu kuralda, hukuk mahkemelerinde tarafların davanın dayanağını oluşturan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun şekilde yapma yükümlülükleri düzenlenmiştir. Medeni usul hukukunda kural olarak taraflarca hazırlama ilkesi geçerlidir. Bu çerçevede davanın usul ekonomisi ile hukuk ilkelerine uygun ve adil bir şekilde sonuçlanabilmesini sağlamak ve güvenilir bir yargılamayı teminat altına almak için taraflara yükümlülükler düşmektedir. Doğruyu söyleme yükümlülüğü de bunlardan biridir.

Bu yükümlülük, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin olarak tarafları gerçek dışı beyan ve delilleri ileri sürmeme ödevi altına sokmaktan ibaret olup bunun taraflara kendi aleyhlerine olan hususları mahkemeye sunma veya aleyhlerine ileri sürülen hususları kabul etme ödevini yüklemediği açıktır. Bir başka ifadeyle, taraflar aleyhlerine olan veya kendileri hakkında suç teşkil eden bir konuda açıklama yapmama hakkına sahip olup kuralın tarafları buna zorlayan bir yönünün bulunduğu söylenemez. 

Öte yandan kuralla, taraflara yüklenen doğruyu söyleme ödevi, cezai yaptırımı olmayan usuli bir yükümlülüktür. Nitekim, madde gerekçesinde, 'Bu ödeve aykırılık hâlinde beyanlar dikkate alınmayacak ve değerlendirilmeyecektir.' denilmek suretiyle bu yükümlülüğe aykırı davranışın 'beyanların dikkate alınmaması' dışında herhangi bir hukuki sonucunun olmayacağı açıkça belirtilmiştir. Gerçeğe aykırı beyanların dikkate alınmaması ise cezai bir yaptırım olmayıp yargılama hukukunun doğal bir gereğidir.

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2., 36. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

VI- SONUÇ

12.1.2011 günlü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 29. maddesinin  'Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.'  biçimindeki ikinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 27.9.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

Başkanvekili

Serruh KALELİ

Başkanvekili

Alparslan ALTAN

Üye

Fulya KANTARCIOĞLU

 

 

Üye

Mehmet ERTEN

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Üye

Zehra Ayla PERKTAŞ

Üye

Recep KÖMÜRCÜ

Üye

Burhan ÜSTÜN

 

 

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Nuri NECİPOĞLU

Üye

Hicabi DURSUN

 

 

Üye

Celal Mümtaz AKINCI

Üye

Erdal TERCAN

 

 

Üye

Muammer TOPAL

Üye

Zühtü ARSLAN

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Dönemi 1982
Karar No 2012/130
Esas No 2012/4
İlk İnceleme Tarihi 12/01/2012
Karar Tarihi 27/09/2012
Künye (AYM, E.2012/4, K.2012/130, 27/09/2012, § …)    
Dosya Sonucu (Karar Türü) Esas - Ret
Başvuru Türü İtiraz
Başvuran (Genel) - Başvuran (Özel) Asliye Hukuk Mahkemesi - Pazarcık
Sınırlama Var
Resmi Gazete 10/12/2013 - 28847
Üyeler Haşim KILIÇ
Serruh KALELİ
Alparslan ALTAN
Fulya KANTARCIOĞLU
Mehmet ERTEN
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Zehra Ayla PERKTAŞ
Recep KÖMÜRCÜ
Burhan ÜSTÜN
Engin YILDIRIM
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Celal Mümtaz AKINCI
Erdal TERCAN
Muammer TOPAL
Zühtü ARSLAN
Raportör Hamit YELKEN

II. İNCELEME SONUÇLARI


6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 29/2 Esas - Ret Anayasaya esas yönünden uygunluk 1982/91 yok

T.C. Anayasa Mahkemesi