ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2009/62
Karar Sayısı : 2011/96
Karar Günü : 9.6.2011
R.G. Tarih-Sayı :
21.10.2011-28091
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet (Cumhuriyet
Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri Kemal ANADOL, Hakkı Süha
OKAY ve Kemal KILIÇDAROĞLU
DAVANIN KONUSU: 16.6.2009 günlü, 5904 sayılı
Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un;
1- 12. maddesiyle, 25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendinin,
2- 18. maddesiyle, 6.6.2002 günlü, 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanunu'nun 7. maddesinin değiştirilen (3) numaralı fıkrasının (b)
bendinin,
3- 35. maddesiyle, 19.3.1969 günlü, 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu'nun 168. maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere eklenen cümlenin,
Anayasa'nın 2., 73., 135. ve 138. maddelerine aykırılığı savıyla
iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
1) 16.6.2009 günlü, 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değiştirilen 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun iptali istenilen kuralın yer aldığı 13. maddesi
şöyledir:
Madde 13- Aşağıdaki teslim ve hizmetler
vergiden müstesnadır.
a) Faaliyetleri kısmen veya tamamen deniz, hava ve demiryolu
taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması veya çeşitli
şekillerde işletilmesi olan mükelleflere bu amaçla yapılan deniz, hava ve
demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçlarının teslimleri, bu
araçların imal ve inşaası ile ilgili olarak yapılan teslim ve hizmetler ile
bunların tadili, onarım ve bakımı şeklinde ortaya çıkan hizmetler,
b) Deniz ve hava taşıma araçları için liman ve hava meydanlarında
yapılan hizmetler,
c) Altın, gümüş, platin arama, işletme,
zenginleştirme, rafinaj ve Türk Petrol Kanunu hükümlerine göre petrol arama
faaliyetlerine ilişkin olmak üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim
ve hizmetler ile aynı Kanun hükümlerine göre boru hattıyla taşımacılık
yapanlara bu hatların inşa ve modernizasyonuna ilişkin yapılan teslim ve
hizmetler,
d) Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki
makina ve teçhizat teslimleri (Şu kadar ki, yatırım teşvik belgesinde
öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi
alıcıdan, vergi ziyaı cezası uygulanarak gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilir. Zamanında alınmayan vergiler ile vergi cezalarında zamanaşımı, verginin
tarihini veya cezanın kesilmesini gerektiren durumun meydana geldiği tarihi
takip eden takvim yılının başından itibaren başlar).
e) Limanlara bağlantı sağlayan demiryolu hatları, limanlar ve hava
meydanlarının inşası, yenilenmesi ve genişletilmesi işlerini fiilen kendisi
yapan veya yaptıran mükellefler ile genel bütçeli idarelere bu işlere ilişkin
olarak yapılan mal teslimleri ve inşaat taahhüt işleri,
f) Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğüne
milli savunma ve iç güvenlik ihtiyaçları için uçak, helikopter, gemi,
denizaltı, tank, panzer, zırhlı personel taşıyıcı, roket, füze ve benzeri
araçlar, silah, mühimmat, silah malzeme, teçhizat ve sistemleri ile bunların
araştırma-geliştirme, yazılım, üretim, montaj, yedek parça, bakım-onarım ve
modernizasyonuna ilişkin olarak yapılan teslim ve hizmetler ve bu teslim ve
hizmetleri gerçekleştirenlere bu kapsamda yapılacak olan, miktarı ve
nitelikleri yukarıda sayılan kuruluşlarca onaylanan teslim ve hizmetler.
g) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan malların, Başbakanlık merkez
teşkilatına teslimi,
ğ) 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanununa göre
düzenlenen ürün senetlerinin, ürün ihtisas borsaları ile Sanayi ve Ticaret
Bakanlığından ürün senedi alım-satımı konusunda izin alan ticaret borsaları
aracılığıyla ilk teslimi.
Bakanlar Kurulu, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci
maddesinde yer alan ve ilgili yılda uygulanmakta olan haddi, istisna
uygulamasında asgari tutar olarak belirlemeye ve belirlenen bu tutarı iki
katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Maliye Bakanlığı,
istisna kapsamına girecek teslim ve hizmetleri tanımlamaya, istisnaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
2) 16.6.2009 günlü, 5904 sayılı Kanun ile değiştirilen 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun iptali istenilen kuralın yer aldığı 7. maddesi
şöyledir:
Madde 7- Bu Kanuna ekli;
1. (I) sayılı listede yer alan malların;
a) Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilâtının ihtiyacı için bu
kuruluşlara veya bunların gerek göstermeleri üzerine ve işlemlerin bu
kuruluşlar adına yapılması koşuluyla akaryakıt ikmalini yapanlara teslimi,
b) 6326 sayılı Petrol Kanunu hükümlerine göre petrol arama ve
istihsal faaliyetlerinde kullanılmak üzere bu faaliyetleri yapanlara teslimi,
c) 4458 sayılı Gümrük Kanunu uyarınca tasfiyelik hale gelenlerinin
tabiî afetler, bulaşıcı hastalıklar ve benzeri olağanüstü durumlarda genel ve
katma bütçeli dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların
teşkil ettikleri birliklere bedelsiz teslimi,
2. (II) sayılı listede yer alan kayıt ve tescile tâbi mallardan;
a) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04
(motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P.
numaralarında yer alanların, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malûl
ve engelliler tarafından,
b) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04
(motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P.
numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket
ettirici özel tertibat yaptıran malûl ve engelliler tarafından,
c) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04
(motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P.
numaralarında yer alanların, bu bendin (a) ve (b) alt bentlerinde belirtilen
malûl ve engelliler tarafından ilk iktisabından sonra deprem, heyelan, sel,
yangın veya kaza sonucu kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle hurdaya
çıkarılmasında, bu G.T.İ.P. numaralarında yer alan malları hurdaya çıkaran
malûl ve engelliler tarafından,
Beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı,
3. a) (II) sayılı listede yer alan mallardan; uçak ve
helikopterlerin Türk Hava Kurumu tarafından ilk iktisabı,
b) (II) sayılı listede yer alan malların, Başbakanlık merkez
teşkilatı tarafından ilk iktisabı,
4. (IV) sayılı listedeki 9302.00 ve 93.03 tarife pozisyonunda yer
alan malların Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı, Milli İstihbarat Teşkilâtı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğüne teslimi veya bunlar tarafından ithali,
5. (IV) sayılı listede yer alan malların genel ve katma bütçeli
dairelere, il özel idarelerine, belediyelere, köylere ve bunların teşkil
ettikleri birliklere bedelsiz teslimi veya bunlar tarafından bedelsiz olarak
ithali,
6. Kanuna ekli listelerdeki mallardan 4458 sayılı Gümrük Kanununun
167 nci Maddesi [(5)numaralı fıkrasının (a) bendi ile (7) numaralı fıkrası
hariç], geçici ithalat ve hariçte işleme rejimleri ile geri gelen eşyaya
ilişkin hükümleri kapsamında gümrük vergisinden muaf veya müstesna olan eşyanın
ithali (Bu Kanunun 5 inci Maddesinde düzenlenen ihracat istisnası ile 8 inci
Maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen ihraç kaydıyla teslimlerde
verginin tecil ve terkin edilmesi uygulamasından yararlanılarak ihraç edilen,
ancak 4458 sayılı Gümrük Kanununun 168, 169 ve 170 inci Maddelerinde
belirtildiği şekilde geri gelen eşyanın ithalat istisnasından faydalanabilmesi
için, bu eşya ile ilgili olarak ihracat istisnasından veya tecil-terkin
uygulamasından faydalanılan miktarın gümrük idaresine ödenmesi veya bu miktar
kadar teminat gösterilmesi şarttır.),
7. 4458 sayılı Gümrük Kanununun transit, gümrük antrepo, dahilde
işleme, gümrük kontrolü altında işleme rejimlerine tâbi tutulanlar ile serbest
bölgeler ve geçici depolama yerleri hükümlerinin uygulandığı mallar,
Vergiden müstesnadır.
3- 16.6.2009 günlü, 5904 sayılı Kanun ile değiştirilen 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu'nun iptali istenilen kuralın yer aldığı 168. maddesi şöyledir:
Madde 168- Baronun yönetim kurulları, her yıl
Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden
alınacak avukatlık ücretinin asgarî hadlerini gösteren birer tarife
hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler.
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim
kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o
yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Şu
kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere
ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve
cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için
avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet
Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar
verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı
uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle
birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife,
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul
edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye
Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. 8 inci maddenin
altıncı fıkrası hükümleri kıyasen uygulanır.
Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya
dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 73., 135. ve 138. maddelerine
dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Cafer
ŞAT, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın katılımlarıyla 9.9.2009 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında; dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
yürürlüğü durdurma isteminin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, dava konusu
Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A) 5904 sayılı Kanun'la Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 13.
maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendi ile Özel Tüketim Vergisi
Kanunu'nun 7. maddesinin değiştirilen (3) numaralı fıkrasının (b) bendinin
incelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenilen kurallar ile Özel Tüketim
Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan malların Başbakanlık merkez
teşkilatına teslimi işleminin Katma Değer Vergisinden ve bu malların
Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ilk iktisabının Özel Tüketim
Vergisinden istisna edildiği, vergilendirmede genel kuralın yasayla belirlenmiş
konu ve kişilerden vergi, resim ve harç alınması olduğu, yasakoyucunun kimi
durumlarda vergi kapsamına alınan konuyu, kimi durumlarda da kişileri vergi
dışında tutabileceği gibi verginin tümünden ya da bir bölümünden vazgeçebileceği,
sosyal, ekonomik, mali ve kültürel amaçlı birtakım muaflık, istisna ve
indirimler getirilmesinin yasakoyucunun takdirine bağlı bir konu olduğu,
muaflık, istisna ve indirimlerin 'mali güce göre vergilendirme' ile 'vergi
yükünün adaletli ve dengeli dağılımı'nın sağlanmasının araçları olduğu, Anayasa
Mahkemesince vergilemede aranan temel ilkelerin muafiyet, istisna ve indirim
için de geçerli kabul edildiği ve bu düzenlemelerde kamu yararı, sosyal ve
ekonomik amaç, kamu hizmetinin en iyi biçimde görülmesi gibi 'haklı nedenlerin'
de arandığı, dava konusu kurallarla Devlet tüzel kişiliği içinde sadece
Başbakanlık merkez teşkilatına tanınan bu istisnaların hiçbir ekonomik ve
sosyal gerekçesinin gösterilmediği, hangi amaçla ve niçin yapıldığına dair bir
açıklığın da bulunmadığı, bu düzenlemelerin kamu hizmetinin daha iyi bir
şekilde yerine getirilmesine yönelik düzenlemeler olmadığı ve Anayasanın 73.
maddesinde öngörülen 'mali güce göre vergilendirme' ve 'vergi yükünün adaletli
ve dengeli dağılımının sağlanmasının' aracı olarak da getirilmediği, vergide
muafiyet ve istisnalar getirilirken bunlarla hizmet arasında gerçeklere uygun
nesnel ve zorunlu bir neden sonuç bağının bulunması gerekirken dava konusu
kurallarda bu bağın bulunmadığı, belirtilen nedenlerle Anayasanın 2. ve 73.
maddelerine aykırı oldukları ileri sürülmüştür.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (II) sayılı listede, çeşitli
hava, kara ve deniz taşıtlarına yer verilmiş, dava konusu kurallar ile de söz
konusu listede yer alan malların Başbakanlık merkez teşkilatına teslimi işlemi
katma değer vergisinden ve bu malların Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından
ilk iktisabı ise özel tüketim vergisinden istisna edilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, bütün
faaliyetlerini hukuk kurallarına uygun yürüten ve kendini hukuk kurallarıyla
bağlı sayan devlettir.
Anayasa'nın 73. maddesinde, "Herkes, kamu giderlerini
karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün
adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi,
resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya
kaldırılır..." denilmiştir.
Vergilendirmede genel kural, yasayla belirlenmiş konu ve
kişilerden vergi, resim ve harç alınmasıdır. Yasakoyucu, kimi durumlarda vergi
kapsamına alınan konuyu, kimi durumlarda kişileri vergi dışında tutabileceği
gibi, verginin tümünden ya da bir bölümünden de vazgeçebilir. Vergi, resim ve
harç yasalarında sosyal, ekonomik, mali ve kültürel amaçlı birtakım muaflık,
istisna ve indirimler getirilmesi, yasakoyucunun takdirine bağlı bir konudur.
Verginin, devletin egemenlik gücüne dayanarak ve kamu giderlerini
karşılamak amacıyla kişi ve kurumlara yüklenen bir kamu alacağı olduğu
gözetildiğinde, iptali istenen kurallarla, Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli
(II) sayılı listede yer alan malların devlet tüzel kişiliği içinde yer alan
Başbakanlığın merkez teşkilatına teslimi işleminin katma değer vergisinden ve
bu malların Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ilk iktisabının özel
tüketim vergisinden istisna edilmesi yolunda getirilen düzenleme, yasa
koyucunun vergilendirme alanındaki takdir yetkisine dayanmakta ve Anayasa'ya
aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ve Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
B) 5904 sayılı Kanun'la, Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinin
ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümlenin
incelenmesi
Dava dilekçesinde, Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesi gereğince
avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren tarifenin Türkiye Barolar Birliği
Yönetim Kurulunca hazırlandığı, iptal istenilen kuralla Barolar Birliği Yönetim
Kurulunun vergi mahkemelerinde görülen davalarda tarife belirleme yetkisine son
verilerek bu uyuşmazlıklarda avukat ücretinin maktu olarak belirlenmesini
sağlayacak yasal bir düzenleme yapıldığı, dava konusu kural öncesinde vergi
mahkemelerindeki vekalet ücretinin asıl olarak maktu, sınırlı olarak da nispi
belirlenmesine ilişkin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükmünün Danıştay
Sekizinci Dairesince iptal edildiği ve iptal kararı uyarınca tarifede vergi
davalarında nispi vekalet ücreti düzenlemesi yapıldığı, iptal kararının temyiz
edildiği ve yasa koyucu tarafından yargılama sürecinin sonucu beklenilmeden
vergi mahkemelerinde avukat ücretinin maktu olarak belirlenmesini sağlayacak
yasal düzenleme yapıldığı, bu düzenlemenin öncelikle Anayasanın 138. maddesinin
dördüncü fıkrasına aykırı olduğu, Anayasanın 135 inci maddesi gereği kamu
kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşunun üst birliği olan Türkiye Barolar
Birliği'ne Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesi ile verilen düzenleme yetkisinin
dava konusu kural ile adil ve makul olmayan bir şekilde elinden alındığı, kamu
hizmetinin gerekleriyle de bağdaşmayan bu düzenlemenin kamu yararına aykırı
olduğu ve istikrar, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri ile bağdaşmadığı,
belirtilen nedenlerle kuralın Anayasanın 2., 135. ve 138. maddelerine aykırı
olduğu ileri sürülmüştür.
Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinde Türkiye Barolar Birliği
Yönetim Kurulunca hazırlanacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren
tarifenin her yıl Ekim ayı sonuna kadar Adalet Bakanlığına gönderileceği
belirtildikten sonra iptali istenilen kuralda, genel bütçeye, il özel
idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali
yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından
doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının bu tarifede maktu
olarak belirleneceği öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti
olduğu belirtilmiş, 135. maddesinde de kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ve üst kuruluşları, belli bir mesleğe mensup olanların müşterek
ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel
menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri
ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere
meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları
kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi
altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Barolar Birliği, kamu kurumu niteliğindeki bir meslek
kuruluşudur. Avukatlık asgari ücret tarifesi, avukat ile iş sahipleri arasında
geçerli ücret sözleşmesi yapılmamış olan veya avukatlık ücretinin kanun gereği
karşı tarafa yükletilmesi gereken durumlarda uygulanmakta ve Türkiye Barolar
Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanmaktadır.
Yasamanın genelliği ilkesi uyarınca yasa koyucu,
Anayasa'ya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla her türlü
düzenlemeyi yapmak yetkisine sahiptir. Türkiye Barolar Birliğinin kamu
kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olması ve Avukatlık Kanunu ile genel
olarak avukatlık asgari ücret tarifesini belirleme yetkisinin Türkiye Barolar
Birliğine verilmiş olması, belirli uyuşmazlıkların niteliklerinin yasa koyucu
tarafından gözetilerek bunlara ilişkin davalarda avukatlık asgari ücretinin
maktu olarak belirleneceği yolunda yasal bir düzenleme yapılmasına engel
oluşturmamaktadır.
Müddeabihin değerinin yüksek olması ve davayı kaybetmeleri halinde
yargılama gideri olarak ödemekle yükümlü olacakları avukatlık ücretini
gözeterek kişilerin dava açma yoluna başvurmaktan kaçınabilecekleri dikkate
alınarak, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi,
resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile
tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar yönünden avukatların
emeklerinin karşılığı olarak alacakları ücret ile kişilerin hak arama
özgürlükleri arasında bir denge gözetilerek bu davalarda avukatlık asgari
ücretinin maktu olarak belirlenmesinin öngörülmesinde hukuk devleti ilkesine
aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki bu davalarda uygulanacak maktu avukatlık ücretinin
miktarı yine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca hazırlanan tarifede
belirlenmeye devam etmektedir. Öte yandan, söz konusu davalar yönünden
avukat ile iş sahipleri arasında yapılacak avukatlık sözleşmelerinde nispi
ücret belirlenmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 138. maddesinde de ''Yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve
idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez' denilmiştir.
Kuralla, daha önce idari davalara da konu olan Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesi ile ilgili bir husus, yasal düzenleme konusu yapılmıştır.
Yukarıda da ifade edildiği üzere, yasamanın genelliği ilkesi uyarınca yasa
koyucunun Anayasa'ya aykırı olmamak kaydıyla her konuyu kanunla
düzenleyebileceği kuşkusuzdur. Bu kapsamda yasa koyucu tarafından getirilen ve
genel, objektif nitelik taşıdığı görülen kuralın, Anayasa'nın 138. maddesine
aykırılığından söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2., 135. ve 138.
maddelerine aykırı değildir. İptal istemin reddi gerekir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serdar ÖZGÜLDÜR ve Celal Mümtaz AKINCI bu
görüşe katılmamışlardır.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
16.6.2009 günlü, 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un;
1- 12. maddesiyle, 25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendine,
2- 18. maddesiyle, 6.6.2002 günlü, 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanunu'nun 7. maddesinin değiştirilen (3) numaralı fıkrasının (b)
bendine,
3- 35. maddesiyle, 19.3.1969 günlü, 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu'nun 168. maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere eklenen cümleye,
yönelik iptal istemleri, 9.6.2011 günlü, E. 2009/62, K. 2011/96
sayılı kararla reddedildiğinden, bu bentlere ve cümleye ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN
DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 9.6.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VI- SONUÇ
16.6.2009 günlü, 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un;
1- 12. maddesiyle, 25.10.1984 günlü, 3065 sayılı Katma Değer
Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendinin,
2- 18. maddesiyle, 6.6.2002 günlü, 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanunu'nun 7. maddesinin değiştirilen (3) numaralı fıkrasının (b)
bendinin,
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- 35. maddesiyle, 19.3.1969 günlü, 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu'nun 168. maddesinin ikinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek
üzere eklenen cümlenin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serdar ÖZGÜLDÜR ile Celal Mümtaz AKINCI'nın karşıoyları
ve OYÇOKLUĞUYLA,
9.6.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY YAZISI
5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında 13. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendine ve 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 7. maddesinin değiştirilen (3) numaralı
fıkrasının (b) bendine ilişkin karşıoy gerekçelerimiz:
Her iki kuralla, Başbakanlık merkez teşkilatı için alınacak binek
aracı, uçak ve yat gibi lüks ve pahalı birtakım taşıtların ilk iktisabında ve
tesliminde vergi muafiyeti getirilmiştir. Buna göre, Başbakanlık merkez
teşkilatı diğer kamu kurumlarına ve gerçek kişilerin yanı sıra özel hukuk tüzel
kişilerine kıyasla aynı değerdeki araçları çok daha ucuza edinme olanağına
kavuşturulmuştur.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti bütün
faaliyetlerini hukuk kurallarına uygun yürüten ve kendisini hukuk kurallarıyla
bağlı sayan devlettir. Anayasanın 73. maddesinde yer alan vergi ödevi, herkesin
kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemesini gerektirir.
Her ne kadar yasakoyucu kamu yararını gözeterek bazı durumlarda
belli konu veya kişilerden vergi alınmamasını öngörebilir, muafiyet ve
istisnalar tanıyabilir ise de iptali istenen kuralların sağladığı şekilde
Başbakanlık merkez teşkilatına diğer kamu kurumlarına ve kişilere oranla
ayrıcalık tanımanın haklı bir gerekçesi bulunmamaktadır. Başbakanlık merkez
teşkilatının sağlık, eğitim, adalet gibi alanlarda kamu hizmetini yaparken aynı
tür araçları vergili olarak almak durumunda bulunan diğer devlet birimlerine
göre neden böyle bir avantaja sahip olması gerektiğine dair haklı bir neden
olmaksızın getirilen kural, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırıdır.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1- İptal davasına konu kuralla, yasakoyucu Türkiye Barolar
Birliği'nin Avukatlık Ücret Tarifesinin hazırlanması konusundaki yetkisine bir
istisna getirmiş ve hazırlanacak tarifede genel bütçeye, il özel idarelerine,
belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali
yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin
davaların ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun Uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık
ücret tutarının 'maktu' olarak belirleneceğini hükme bağlamıştır.
2- Kural olarak yasakoyucunun avukatlık ücret tarifesinin
belirlenmesi konusunda bir takdir hakkının bulunduğu açıktır. Ne var ki, bu
konudaki yetki kullanılırken Anayasa'nın öngördüğü kimi ilkelere de uygun
davranılması şarttır. Genel bütçeye, il özel idarelerine, belediye ve köylere
ait (bunların taraf olduğu) tüm davaların avukatlık ücreti yönünden 'maktu
harca' tâbi tutulması istenirse, bunun yasaya konulmasında Anayasa'ya aykırı
bir yönden söz edilemez. Ancak, salt 'bu tür davalarda hükmedilen nispi vekâlet
ücretleri maddi olarak Devleti sıkıntıya sokuyor' şeklindeki bir düşünce ve
değerlendirmeden hareket edilerek, 'kamunun' taraf olduğu davalardan bir bölümü
bakımından farklı, diğerleri bakımından da değişik düzenleme yapılması sonucunu
doğuran kural, bu mahiyeti itibariyle Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik
ilkesine aykırıdır.
3- 'Savunma', yargı ve davacı/sanıklarla birlikte adalet
sisteminin üç ayağından biridir. Adil yargılanma hakkının açılımında da,
savunmanın bu özelliği her zaman dikkate alınmak durumundadır. Avukatlık
(savunma) hizmetinin önemli unsurlarından biri de vekâlet ücretidir. Müvekkil
ile avukat arasında serbestçe belirlenen avukatlık ücretinin yanı sıra,
yargılamada sarfedilen savunma mesaisi ve haklılık unsurları gözetilerek,
ayrıca mahkemece hükmedilen 'ücreti vekâlet'in, adil yargılanmaya doğrudan
etkisi yadsınamaz. Davanın taraflarından birisinin genel olarak 'kamu' olması
halinde ve iptal konusu dava türleri sözkonusu ise avukatın haklı çıktığı
davada sarfettiği yoğun mesainin karşılığı olması gereken 'nispi vekâlet
ücreti'nden mahrum bırakılması; bu tür davalar yönünden savunmanın
zayıflatılması onun bir haktan mahrum bırakılmasına yol açan sonucu itibariyle
adil yargılanma hakkının da ihlâli demektir. Burada, 'kamu' bakımından da maktu
ücrete hükmedilecek olması itibariyle, taraflar arasında bir eşitsizlik yokmuş
gibi bir düşünce söz konusu olabilirse de; dava açılması sırasında müvekkil ve
vekilin bu konuyu (davanın kaybedilmesi halinde aleyhe nispi ücreti vekâlete
hükmedileceğini) bilerek, düşünerek ve öngörerek talepte bulundukları gerçeği
karşısında, davanın her iki tarafının bu yönden eşit muameleye tâbi tutulduğu
savına hukuken geçerlilik atfedilemez. Bu bakımdan, kural aynı zamanda
Anayasa'nın 36. maddesine de aykırıdır.
4- Evvelce Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenmesi ve bir
idari işlem olan mahiyeti itibariyle idari yargı denetimine tâbi olan
'maktu-nispi' avukatlık asgari ücretinin saptanması imkânı; dava konusu
bakımından yasayla tahdid sistemine geçilmesi nedeniyle artık ortadan kalkmış
olduğundan, kuralın hukuk devleti bakımından da Anayasa'ya uygun düştüğünden
sözedilemez.
5- Açıklanan nedenlerle, Anayasa'nın 2., 10. ve 36. maddelerine
aykırı olan kuralın iptali gerektiği kanısında olduğumuzdan, çoğunluğun aksi
yöndeki kararına katılmıyoruz.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin birinci
fıkrasına 16.6.2009 günlü, 5904 sayılı Yasa'nın 12. maddesi ile eklenen (g)
bendi ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (II) sayılı listede yer alan
malların, Başbakanlık merkez teşkilâtına teslimi katma değer vergisinden; 4760
sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 7. maddesinin 5904 sayılı Yasa'nın 18.
maddesiyle değiştirilen (3) numaralı fıkrasının (b) bendiyle de Özel Tüketim
Vergisi Kanunu'na ekli (II) sayılı listede yer alan malların, Başbakanlık
Merkez Teşkilâtı tarafından ilk iktisabı, özel tüketim vergisinden istisna
tutulmuştur. Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli II sayılı listede ise çeşitli
motorlu taşıtlara yer verilmiştir.
Anayasa'nın 73. maddesinde vergide genellik ve eşitlik ilkeleri
vurgulanarak herkesin mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu
belirtilmesine karşın, Başbakanlık merkez teşkilâtına söz konusu vergiler için
istisna getirilerek yaratılan ayrıcalığın Anayasal dayanağı ve gerekçesi,
yasama belgelerinde açıklanmamıştır. Bu durumda Başbakanlığı diğer kamu kurum
ve kuruluşları ile öteki mükelleflerden farklı kılan özelliğin ne olduğu
anlaşılamamıştır.
Anayasa'yı etkili ve egemen kılmakla yükümlü olan hukuk devletinde
Anayasal dayanaktan yoksun kurallara yer verilemeyeceğinden, dava konusu
kuralların Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği
düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Dava dilekçesinde, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin
birinci fıkrasına eklenen (g) bendiyle Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun 7.
maddesinin değiştirilen (3) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan
kuralların iptali istenilmektedir.
Söz konusu kurallar ile Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (II)
sayılı listede yer alan malların Başbakanlık merkez teşkilatına teslimi işlemi
katma değer vergisinden (KDV) ve bu malların Başbakanlık merkez teşkilatı
tarafından ilk iktisabı özel tüketim vergisinden (ÖTV) muaf tutulmuştur.
Anayasa'nın 'vergi ödevi' başlıklı 73. maddesindeki genel kural,
kanun ile belirlenen konu ve kişilerden vergi alınmasıdır. Kanun koyucu vergiyi
belirlerken sosyal, ekonomik, mali ve kültürel amaçlı ya da benzer nedenlerle
konu ve kişileri vergiden muaf veya müstesna kılabilir. Bu onun Anayasa'nın 73.
maddesinde belirtilen kurallara bağlı kalması koşulu ile takdir yetkisi
içindedir.
Vergilendirmede adalet ve eşitlik, yükümlülerin vergi ödeme
güçleri dikkate alınarak vergilendirmenin yapılması ile vergide genellik ise
ayırım yapılmaksızın herkesin mali gücüne göre vergi yüküne katılması ile
sağlanabilir.
Kanun koyucu vergi koyma, kaldırma, istisna tutma ve muafiyetten
yararlandırma gibi düzenlemeler sırasında takdir yetkisini kullanırken, kamu
yararı, mali güç, sosyal ve ekonomik amaç, kamu hizmetinin en iyi biçimde
görülmesi gibi haklı nedenlere dayanması gerektiğini ve ancak bu suretle
vergide adalet ve eşitlik ile genellik ilkesinin korunabileceğini gözetmesi
gerekir.
İptali istenilen kurallarla Devlet tüzel kişiliği içinde yer alan
kamu kurumlarından sadece Başbakanlık merkez teşkilatı tarafından ithal edilen
motorlu taşıtlar için getirilen bu KDV ve ÖTV ye ilişkin muafiyetlerin,
getiriliş gerekçesi gösterilmediği gibi hangi amaçla ve niçin yapıldığı da
anlaşılamamıştır. Kural bu haliyle Anayasa'nın 73. maddesine aykırıdır.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan
hukuk devletini; bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu
başlıca geçerlik koşulu sayan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı
amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukuk
kurallarına bağlılığa özen gösteren, devlet olarak tanımlamıştır.
Devlet tüzel kişiliği içindeki diğer kamu kurumlarını dışlayan,
sadece Başbakanlık merkez teşkilatını muafiyet kapsamına alan ve hangi amaçla
niçin yapıldığı da anlaşılamayan kurallar, hukuk devletine uygun adil bir
düzenleme olmadığı gibi yine hukuk devletinde, hukukun tüm devlet organlarına
hâkim kılınması gereğine de uymamaktadır.
Belirtilen nedenlerle kurallar, Anayasa'nın 2. ve 73. maddelerine
aykırıdır.
İptalleri gerekir.
KARŞIOY GEREKÇESİ
16.06.2009 gün ve 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun'un 12. maddesi ile 3065 sayılı
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g)
bendi; 18. maddesi ile değiştirilen 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun
7. maddesinin 3 numaralı fıkrasının (b) bendi ile 4760 sayılı Özel Tüketim
Vergisi Kanunu'na ekli (II) sayılı listede yer alan (otobüs, minibüs, binek
otomobilleri, arazi taşıtları, uçak, yat gibi malların) Başbakanlık Merkez
Teşkilatına teslimi işlemi katma değer vergisinden ve özel tüketim vergisinden
istisna edilmiştir.
Anayasa'nın 'vergi ödevi' başlıklı 73. maddesinde 'Herkes, kamu
giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi
yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük kanunla konulur, değiştirilir
veya kaldırılır.' denilmektedir. Madde hükmü ile vergilendirmede vergi yükünün
adaletli ve dengeli dağılımı öngörülmekte olup, vergide genellik ve eşitlik
ilkesi uyarınca herkesin herhangi bir ayırım yapılmaksızın mali gücüne göre
vergi ödemesi gerektiği belirtilmektedir.
İptali istenilen kurallarda ise, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunu'nda ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda yapılan
değişikliklerle Başbakanlık Merkez Teşkilatına ait motorlu taşıtlar için katma
değer vergisi ve özel tüketim vergisi istisnası getirilmiş olup, bu istisnanın
Devlet tüzel kişiliği içinde sadece Başbakanlık Merkez Teşkilatına tanınmasının
sosyal veya ekonomik gerekçeleri gösterilmemiştir.
Bu durumda düzenlemenin Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen
verginin genelliği ilkesine göre vergi yükünün adaletli dağılımının sağlanması
esaslarına uygun olmadığı açık olup iptali gerektiği düşüncesiyle bu konudaki
çoğunluk görüşüne katılmıyorum.