ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2008/31
Karar Sayısı : 2011/94
Karar Günü : 9.6.2011
R.G. Tarih-Sayı :
21.10.2011-28091
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet
(Cumhuriyet Halk) Partisi TBMM Grubu adına Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha OKAY
ile Kemal KILIÇDAROĞLU
İPTAL DAVASININ KONUSU: 12.3.2008 günlü, 5748
sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un
1- 1. maddesiyle değiştirilen 7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık
Hizmetleri Temel Kanunu'nun Ek 1. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü
ve beşinci tümcelerinin,
2- 1. maddesiyle 7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunu'nun Ek 1. maddesine eklenen üçüncü fıkranın üçüncü, dördüncü ve
beşinci tümcelerinin,
3- Geçici 1. maddesinin,
Anayasa'nın 2., 7., 8., 11., 128., 138. ve 153. maddelerine
aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmalarına karar
verilmesi istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
İptal istemine konu kuralların da içinde bulunduğu 5710 sayılı
Yasa'nın 1. maddesi ile Geçici 1. maddesi şöyledir:
'MADDE 1- 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel
Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş
ve bu fıkradan sonra gelmek üzere maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
'Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde tıpta
uzmanlık eğitimi klinik şefi, klinik şef yardımcısı, ilgili dalda profesör ve
doçent unvanına sahip kişiler tarafından verilir ve bu kişiler eğitim sorumlusu
olarak nitelendirilir. Klinik şefi, klinik şef yardımcısı, başasistan ve
asistan kadrolarına açıktan atama izni alınmaksızın ilgili mevzuatı
çerçevesinde atama yapılır. Klinik şefi, klinik şef yardımcısı ve
başasistan kadrolarına atamalar, ilgili dalda uzman olan tabipler arasından
Bakanlıkça yapılacak veya yaptırılacak yazılı ve sözlü mesleki sınav
sonuçlarına göre yapılır. Bu sınavlara mesleki çalışma, bilimsel yayın ve
yabancı dilde yeterliliği bulunanlar katılabilir. Yeterlilik kriterleri ile
sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelik ile düzenlenir.
Profesör veya doçentlerden klinik şefi veya klinik şef yardımcısı
kadrolarına atanmak isteyenler için mevcut toplam kadroların % 35'ini geçmemek
üzere kadro ayrılabilir. İlgili uzmanlık alanlarında profesör veya doçentlik
unvanını almış olanlar Bakanlıkça yapılacak ilanda belirtilen kadrolardan
sadece birisine müracaat edebilirler. Müracaat eden adayların bilimsel
çalışmalarını ve eğitimci niteliklerini değerlendirmek üzere Bakanlık
tarafından, ilgili uzmanlık alanlarında üç profesör veya klinik şefi tespit
edilir. Bu profesör veya klinik şefleri, adaylar hakkında mütalaalarını,
öncelik sıralaması yaparak ayrı ayrı Bakanlığa bildirirler. Bakanlık bu
mütalaalara göre atamaları yapar.
Klinik ve laboratuvar şefi veya şef yardımcısı tabipler ile tıp
alanında doçent veya profesör unvanlı tabipler eğitim ve araştırma
hastanelerine; uzman tabipler veya tıp alanında doktora yapmış tabipler veyahut
hukuk, kamu yönetimi, işletme ve sağlık yönetimi alanında lisans, yüksek lisans
veya doktora eğitimi almış tabipler diğer hastanelere baştabip olarak
atanabilirler. Ancak yüz yatağın altındaki hastanelerin baştabipliklerine
atamada tabip olma şartı dışında, diğer şartlar aranmaz.'
'GEÇİCİ MADDE 1- Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma
hastanelerinde en az altı ay klinik şefliği veya klinik şef yardımcılığı
görevini yürütmüş profesör ve doçentlerden, bu Kanunun yayımını takip eden bir
ay içinde bu görevlere atanma talebinde bulunanlar, Bakanlık tarafından ilgili
uzmanlık alanlarında tespit edilecek üç profesör veya klinik şefi tarafından,
bilimsel çalışmaları ve eğitimci nitelikleri yönünden değerlendirilir. Bu
değerlendirme sonucunda yeterli bulunanların fiilen yürüttükleri görevlere ait
kadro unvanlarına göre atamaları yapılır.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın 2., 7., 8., 11., 128., 138. ve 153.
maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın katılımları ile 8.4.2008 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
oybirliği ile karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen Kanun kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
1- 12.3.2008 günlü, 5748 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un
a) 1. Maddesiyle Değiştirilen 7.5.1987 günlü, 3359 Sayılı Sağlık
Hizmetleri Temel Kanunu'nun Ek 1. Maddesinin İkinci Fıkrasının Üçüncü, Dördüncü
ve Beşinci Cümleleri Yönünden
Dava dilekçesinde, kurallarda Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma
hastanelerindeki klinik şefi, klinik şef yardımcısı ve başasistan kadrolarına
atanabilmek için Bakanlıkça yapılacak veya yaptırılacak yazılı ve sözlü mesleki
sınavlara ve bu sınavlara katılım bakımından gerekli olan mesleki çalışma,
bilimsel yayın ve yabancı dil yönünden aranacak kriterlere ilişkin temel
ilkelerin konulmadığını; atanacak kişilerin birer kamu görevlisi olmaları
nedeniyle statü esasları ile sınav ve atamalarına ilişkin usûl ve esasların
belirlenmesi yetkisinin çerçevesi çizilmeden yönetmeliğe ve dolayısıyla da
idareye bırakıldığını; bu nedenle kuralın Anayasa'nın 2., 7., 8., 11. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5748 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesinin ikinci fıkrasının iptali
istenilen cümlelerinde, eğitim ve araştırma hastanelerinde eğitim
sorumlularından olan klinik şefliği ve şef yardımcılığıyla başasistan
kadrolarına yapılacak atamalara ilişkin temel ilkeler yer almaktadır. Kurala
göre, ilgili dalda uzman olan hekimlerin Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma
hastanelerinde klinik şefi, klinik şef yardımcısı ya da başasistan kadrolarına
atama için açılacak olan sınavlara, ilgili dalda uzmanlık eğitimini tamamlamış,
mesleki çalışma, bilimsel yayın ve yabancı dilde yeterlilikleri olan uzman
hekimler katılabilecektir. Bu kadrolara atamalar, Bakanlığın kendisinin
yapacağı ya da başka bir kuruma yaptıracağı yazılı ve sözlü sınavların
sonuçlarına göre gerçekleştirilecektir. Ayrıca kural, bu sınavlara ilişkin
yeterlilik ölçütleri ile usûl ve esasların çıkarılacak yönetmelik ile
belirlenmesini öngörmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında
sayılan Hukuk Devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan, adaletli
bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem
ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan Devlettir. Böyle bir düzenin
kurulması, yasama, yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk
kuralları içinde kalması, temel hak ve özgürlüklerin, Anayasal güvenceye
bağlanmasıyla olanaklıdır.
Anayasa'nın 7. maddesinde 'Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.' denilmektedir.
Buna göre, yasakoyucunun temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vermemesi, sınırsız ve belirsiz bir alanı yürütmenin düzenlemesine
bırakmaması gerekir. Yasa ile yetkilendirme Anayasa'nın öngördüğü biçimde yasa
ile düzenleme anlamına gelmez. Yasakoyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek
koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir. Bu bağlamda, sık
sık değişik önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen
ekonomik, teknik veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra
ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi, yasama yetkisinin devri olarak
nitelendirilemez.
Anayasa'nın 8. maddesinde ise yürütme yetkisi ve görevi
düzenlenmiştir. Yasakoyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak, çerçeveyi
çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse, onların uygulanması yolunda sınırları
belirlenmiş alanlar bırakacak, idare ancak o alanlar içinde takdir yetkisine
dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak
Yasa'nın uygulanmasını sağlayacaktır. Esasen Anayasa'nın 8. maddesinin, yürütme
yetkisi ve görevinin Anayasa'ya ve yasalara uygun olarak kullanılır ve yerine
getirilir hükmünün anlamı budur. Bu kurallara göre yasakoyucunun genel
kuralları koyup, düzenlenecek olan alanın esaslı konularının kanunda yeterince
belli edilmiş, amaç ve hedefin açıklanmış, sınırlarının ve çerçevesinin
yeterince belirlenmiş olması, yürütmenin yapacağı düzenlemenin ölçüsünü
vermesi, Anayasa'nın öngördüğü yürütmenin yargısal denetiminin etkinliğini
engellemeyecek nesnel kurallara bağlaması gerekmektedir. Böyle bir kanuna dayanarak
yürütme organının yapacağı işlemler de, objektif nitelik taşımalı, keyfi
uygulamalara sebep olacak çok geniş takdir yetkisi vermemelidir. Bu bağlamda,
yürütmenin tüzük ve yönetmelik çıkarmak gibi klasik düzenleme yetkisi, idarenin
yasallığı ilkesi içerisinde sınırlı ve tamamlayıcı bir yetki durumundadır.
Anayasa'da belirtilen kimi ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir
alanda yürütmenin öznel hakları etkileyen bir kural koyma yetkisi
bulunmamaktadır. Yasa ile yetkili kılınmış olması da yasama organının
belirlediği kapsam ve sınırlar içinde türevsel bir yetkinin kullanılması
anlamına gelir. Bu çerçevede yönetime bırakılan yetkinin, yasada amacının ve
sonuçlarının belirlenmiş, teknik ya da ayrıntıya ilişkin konulara dair olması
gerekmekte olup, bu koşulları sağlayan kurallar, yasama yetkisinin devri
anlamına gelmemektedir.
Anayasa'nın 128. maddesinde 'Devletin, kamu iktisadî
teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli
görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve
diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir. Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla
özel olarak düzenlenir.' denilmektedir. Maddenin birinci fıkrası
kapsamındaki görevleri yürüten bütün personelin nitelikleri, atanmaları, görev
ve yetkileri, hakları ve yükümlülüklerinin kanunla düzenlenmesi gerekir.
Dava konusu kural, Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma
hastanelerinin klinik şefliği, şef yardımcılığı ve başasistan kadrolarına
objektif ve bilimsel kriterlere göre atama yapılması amacıyla yazılı ve sözlü
sınav koşulu getirilmiş ve mesleki çalışma, bilimsel yayın ve yabancı dilde
yeterlilik sahibi bulunmak ise bu sınava katılabilmek için ön koşul olarak
benimsenmiştir. Eğitim ve araştırma hastanelerindeki eğitim sorumlusu
kadrolarına atanacakları belirlemek amacıyla yapılacak olan yazılı ve sözlü
sınavlara katılmanın koşulları olarak belirlenen, ilgili dalda uzmanlık, yabancı
dilde yeterlilik, bilimsel yayın ve mesleki çalışma kavramlarının açık,
objektif ve çerçevesi belirlenmiş kavramlar olduğu görülmektedir. Kuralla, söz
konusu kadrolara atanmada belirleyici olan sınavların yazılı ve sözlü olarak
Bakanlık tarafından bizzat yapılmasına ya da uzman bir başka kuruma
yaptırılabilmesine olanak tanınarak bu hususa ilişkin temel ilkeler
konulmuştur. İlgili dalda uzman olan hekimlerin, eğitim ve araştırma
hastanelerinde başasistan, klinik şef yardımcısı ya da klinik şefliği kadrolarına
atanabilmeleri için getirilen sınavların usulü ile katılma koşulları konusunda
açık ve belirgin bir yöntemin getirildiği, atama yetkisinin öznel ve sunulacak
hizmetin gerekleri ile bağdaşmayan etkilere açık olarak kullanılmasını
engelleyecek biçimde atamalarda belirleyici olan sınavlara ilişkin ölçütlerin
konulduğu anlaşılmaktadır. Sınavların usûl ve esaslarına ilişkin Kanun'da temel
ilkelere yer verildikten sonra, uzmanlık gerektiren ve teknik konulara ilişkin
ayrıntıların düzenlenmesinin idarece çıkarılacak yönetmeliğe bırakılması,
yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez.
Açıklanan nedenlerle kurallar, Anayasa'nın 2., 7., 8. ve 128.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların, Anayasa'nın 11. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ve Zehra Ayla PERKTAŞ beşinci
cümle yönünden bu görüşe katılmamışlardır.
b) 1. Maddesiyle 3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun Ek
1. Maddesine Eklenen Üçüncü Fıkranın Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci Cümleleri
Yönünden
Dava dilekçesinde, eğitim ve araştırma hastaneleri klinik şefi
veya klinik şef yardımcılığı kadrolarına müracaat eden ilgili dalda profesör
veya doçentlerin bilimsel çalışmalarının ve eğitimci niteliklerinin
değerlendirilmesi yöntemi ve öncelik sıralamasına ilişkin esasların Kanun'da
düzenlenmediği; kuralın, profesör ve doçentlerin eğitim ve araştırma hastanelerindeki
klinik şefliği ve şef yardımcılığı kadrolarına doğrudan Bakanlık tarafından
atanmasına olanak tanıyan 5413 sayılı Kanun'un 6. maddesine yönelik Anayasa
Mahkemesinin yürürlüğün durdurulması ve ayrıca bu süreçte görev alan jürinin
belirlenmesine ilişkin Tababet Uzmanlık Yönetmeliği'ndeki değişikliklerin ve
bunlara dayanılarak yapılan idari işlemlerin Danıştay tarafından hukuka
aykırılığının tespit edilerek iptallerine ilişkin kararları etkisiz ve sonuçsuz
kılmaya yönelik olduğu bu nedenlerle Anayasa'nın 2., 7., 8., 128., 138. ve 153.
maddesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
İptal başvurusuna konu kurallarda, ilgili dalda profesör ve
doçentlerden Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şefi
veya klinik şef yardımcısı kadrolarına atanmak isteyenler için toplam mevcut
kadroların % 35'ini geçmemek üzere ayrılan ve Bakanlıkça ilân edilen kadrolara
atanmak için başvuranların bilimsel çalışmalarının ve eğitimci niteliklerinin
değerlendirilmesi ve atanmaları yöntemi düzenlenmiştir. Buna göre, söz konusu
kadrolara atanmak isteyen ilgili uzmanlık alanındaki profesör ya da doçentlerin
bilimsel çalışmaları ve eğitimci nitelikleri, Bakanlığın ilgili uzmanlık
alanlarından tespit edeceği üç profesör veya klinik şefi tarafından değerlendirilip
öncelik sıralaması yapılarak ayrı ayrı Bakanlığa bildirilecektir. Bu amaçla
oluşturulacak jürilerde görev alacakların ilgili uzmanlık alanında profesör ya
da klinik şefi olmaları ve Bakanlıkça görevlendirilmeleri esası getirilmiş;
jüride görev alan her bir klinik şefi ya da profesörün adaylar hakkındaki
değerlendirmelerinin birbirinden bağımsız olması, Bakanlığa sundukları
mütalaalarında adaylar arasında öncelik sıralaması yapmaları ve atama işleminin
bu mütalaalara uygun olarak Bakanlıkça yapılması öngörülmüştür.
Kurallarda, ilgili uzmanlık alanında profesör veya doçent olan
kişilerin, eğitim ve araştırma hastanelerine klinik şefi ya da şef yardımcısı
olarak atanabilmelerine ilişkin temel alınacak ölçütler, kadro durumu, ilân,
başvurular, değerlendirmeyi yapacak jürinin belirlenmesi, değerlendirme ve
atama yöntemleri gösterilmiştir. Bu nedenle anılan hükmün kural koymadan,
çerçevesini çizmeden ve yürütmenin takdir yetkisini sınırlandırmadan, sınırsız
bir alanda ve sınırsız bir biçimde yürütme organına yetki tanıdığının
söylenmesine olanak bulunmamaktadır.
Akademik unvanların en üst düzeyini ifade eden profesörlük ve
doçentlik, tıp fakültelerinde aynı zamanda bir kadroyu da temsil etmektedir. Bu
akademik unvan ve kadronun ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, çok sayıda
sınavlardan başarıyla geçmek ve uzun yıllar süren bilimsel ve akademik
çalışmaları başarıyla tamamlamak suretiyle iktisap edilebildiği dikkate
alındığında, bu kişilerin ilgili dalda uzman hekimlerden farklı olarak yazılı
ve sözlü sınava tâbi tutulmamaları doğaldır. Söz konusu kadrolara atanabilmek
için gerekli niteliklerin ve atama sürecinin Anayasa'nın 128. maddesinde
konulmuş bulunan ilkelere uygun olduğu anlaşılmaktadır.
İlgili dalda profesör veya doçent olan kişilerin aldıkları eğitim
ve mesleki deneyim nedeniyle, eğitim ve araştırma hastanelerinde eğitim
sorumluluğu görevini ifa konusunda yetkinliklerine ilişkin duraksama
bulunmamaktadır. Ancak, açık bulunan bir klinik şefliği ya da klinik şef
yardımcılığına atanabilmek için birden çok profesör ya da doçentin başvurması
hâlinde, bu göreve atanmak üzere, adaylar arasında mesleki bilgi, beceri,
eğitim öğretim yeteneği bakımından en başarılı olanın belirlenmesi zorunluluğu
bulunmaktadır. Bu aynı zamanda kamu yararının da bir gereğidir.
Öte yandan, Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa
Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim
makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural
gereğince yasakoyucu, yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda
verilen Anayasa Mahkemesi kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları
etkisiz bırakacak biçimde yeni yasa çıkarmamak ve Anayasa'ya aykırı bulunarak
iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir.
5413 sayılı Yasa'nın 6. maddesiyle, 3359 sayılı Sağlık
Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 1. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna eklenen
cümlelerin yer aldığı fıkraya ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin
12.12.2005 gün ve E. 2005/145, K. 2005/23 sayılı kararıyla kuralın yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilmiş ise de, kural 22.3.2008 tarihinde yürürlüğe
giren 5748 sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle değiştirildiğinden, 23.7.2010 gün,
E.2005/145, K. 2009/112 sayılı kararıyla bu cümlelere ilişkin, konusu kalmayan
iptal istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 5413
sayılı Kanun'un anılan fıkrasına ilişkin verilen iptal kararı bulunmadığından,
kuralın Anayasa Mahkemesinin kararlarını etkisiz bırakmak, onların
bağlayıcılığını tanımamak amacıyla yasalaştırıldığı söylenemez.
Bu nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 2., 7., 8., 128.
ve 153. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralların Anayasa'nın 11. ve 138. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ve Zehra
Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
2- 12.3.2008 günlü, 5748 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un Geçici 1. Maddesi Yönünden
Dava dilekçesinde, 20.10.2005 gün, 5413 sayılı Kanun'un 6.
maddesinin yürürlüğünün, Anayasa Mahkemesinin 12.12.2005 gün, E.2005/145, K.
2005/23 (Y.D) sayılı kararı ile durdurulduğu, ancak Yasa'nın yayımından
yürürlüğünün durdurulması kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihe kadar
geçen sürede çok sayıda klinik şefi ve şef yardımcısının atamasının yapıldığı,
bu atamaların nesnel ve bilimsel ölçütlere dayanmadığı ve hukuksal temelinin
olmadığı; kuralın yasaların genelliği ilkesine uymadığı ve bu kişilerin söz
konusu görevlere yeniden atanmalarının yolunun açılarak yargı kararlarının
işlevsizleştirildiği, ayrıca bu kişilerin atanması yönteminin 5748 sayılı
Yasa'nın 1. maddesiyle 3359 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesine eklenen üçüncü
fıkra ile aynı olması itibarıyla, bu hükme ilişkin ileri sürülen gerekçelerle
Anayasa'nın 2., 7., 8., 11., 128., 138. ve 153. maddelerine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Anayasa'ya aykırılığı savıyla iptali istenen kural ile ilgili
dalda profesör veya doçent olup eğitim ve araştırma hastanelerinde en az 6 ay
süreyle klinik şefliği veya şef yardımcılığı görevlerini sürdürenlere bu kadro
ve görevlere atanabilme imkânı tanınmıştır. Bu durumdaki kişilerden Kanun'un
yayımından başlamak üzere bir aylık süre içinde başvuranların durumlarının 3359
sayılı Kanun'un Ek 1. maddesine eklenen üçüncü fıkra hükmünde gösterilen
yönteme göre değerlendirilmesi sonucunda, mesleki çalışma ve eğitimci
kişilikleri bakımından bu görevlere atanmada yeterli olduğu tespit olunanların
bu kadro ve görevlere atanacakları öngörülmüştür. Anılan fıkrada düzenlenen
atama yönteminden farklı olarak maddede, asgari 6 ay süreyle eğitim ve
araştırma hastanelerinde klinik şefliği veya şef yardımcılığı görevini yapan
profesör ve doçentlerden bu kadrolara atanma isteğinde bulunanların, Yasa'da
belirlenen yönteme göre bilimsel çalışmaları ve eğitimci kişilikleri açısından
değerlendirmeye tâbi tutularak, yeterli bulunmaları durumunda bu görevlere
atanabilmelerine olanak tanınmıştır. Bu durumda söz konusu kadrolara ilişkin
ayrıca bir ilân yapılmamakta ve diğer profesör, doçent ya da uzmanların bu
kadrolara atanma istemiyle müracaat edebilme olanağı da kalmamaktadır.
İptal istemine konu kuralın yasalaştırılmasındaki amacın, Anayasa
Mahkemesinin 5413 sayılı Yasa'ya ilişkin 12.12.2005 günlü yürürlüğü durdurma
kararının Resmî Gazete'de yayımından önceki dönemde yapılan atamalarla ilgili
olası duraksamaları gidermek ve belirsizlikleri ortadan kaldırmak olduğu yasa
gerekçesinde belirtilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri
arasında sayılan Hukuk Devleti ilkesi, hukuk güvenliğinin ve adaletin
sağlanmasına yönelik hukuk anlayışını yansıtmakta, yasaların kamu yararı
amacıyla çıkarılmasını zorunlu kılmaktadır. Hukuk güvenliği ve adalet
kavramları ile istikrar arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Hukuk güvenliği ve
adalet, çağdaş kamu yönetimi anlayışında, istikrar olgusunun temelini
oluşturmaktadır. Hukuk güvenliği, kamu görevlileri yönünden önemli bir
güvencedir.
Öte yandan, yasaların ve bu yasalarla getirilen kuralların genel
olması hukuk devleti ve yasa önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur.
Kanunların genelliğinden anlaşılan, belli kişileri hedef almayan, özel bir
durum gözetmeyen, önceden saptanıp, soyut biçimde herkese uygulanabilecek
kurallar içermesidir. O hâlde yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte
olması, herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda
bulunan kişilere ayrım gözetmeksizin uygulanabilir olması gerekir. Geçici
nitelikteki bu kural, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde
Kanun'un yayımı tarihinden önceki mevzuata dayalı olarak klinik şefliği ya da
klinik şef yardımcılığı görevlerine atanmış ve en az 6 ay süreyle bu görevleri
yürütmüş bulunan profesör veya doçent unvanlı herkesi içine alan genel,
objektif durum yaratan ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayrım gözetmeden
uygulanabilecek niteliktedir.
Kuralda, ilgili uzmanlık alanında profesör veya doçent olan
kişilerin, önceden asgari 6 ay süreyle klinik şefi ya da şef yardımcısı olarak
görev yaptıkları eğitim ve araştırma hastanelerine klinik şefi ve şef
yardımcısı olarak atanabilmelerine ilişkin temel alınacak ölçütler, kadro
durumu, başvurular, değerlendirmeyi yapacak jürinin belirlenmesi, değerlendirme
ve atama yöntemleri gösterilmiştir. Bu nedenle anılan hükmün kural koymadan,
çerçevesini çizmeden ve yürütmenin takdir yetkisini sınırlandırmadan, sınırsız
bir alanda ve sınırsız bir biçimde yürütme organına yetki tanıdığının
söylenmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumdaki kişilerin ilgili uzmanlık alanlarında profesör ya da
doçent olmaları, bilimsel çalışmaları ve eğitimci kişilikleri ile bu görevi
fiili olarak asgari 6 ay yürütmüş bulunmaları sebebiyle sahip bulundukları
deneyimleri dikkate alındığında, fiili olarak yürüttükleri görevlere atanmaları
yönteminin, kamu düzeni ve yararı, hizmet kalitesi ve verimliliği ile işyeri
huzuru, çalışma barışı ve hizmetin gerekleri ilkelerine uygun bir düzenleme
olduğu anlaşılmaktadır.
İdarenin işlemlerinde yasaya uygunluk karinesi geçerli olup,
klinik şefliği ve klinik şef yardımcılığı kadrolarına ilgili mevzuat
hükümlerine göre yetkili organlarca atanmalarının ardından, belli süreler fiili
olarak görev yapmış olan kişilerin sahip bulundukları deneyimlerin yasakoyucu
tarafından dikkate alınarak, bilimsel çalışma ve eğitimci kişilik bağlamında
gerekli ölçütlere uygun olduklarının belirlenmesi durumunda bu görevleri
sürdürmelerine olanak tanınması, Mahkemenin kararını işlevsizleştirmeye yönelik
bir düzenleme olarak değerlendirilemez.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasına göre; 'Yasama ve
yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar
ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez.'
Kuralla, daha önce idarî davalara konu olan Sağlık Bakanlığı
eğitim ve araştırma hastanelerine klinik şefi ve klinik şef yardımcılığı
görevlerine atamalarla ilgili husus, yasal düzenleme konusu yapılmıştır.
Yasamanın genelliği ilkesi uyarınca yasakoyucunun Anayasa'ya aykırı olmamak
kaydıyla her konuyu kanunla düzenleyebileceği kuşkusuzdur. Bu kapsamda
yasakoyucu tarafından getirilen ve genel, objektif nitelik taşıdığı görülen
kuralın, Anayasa'nın 138. maddesine aykırılığından söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2., 7., 8., 128. ve 138.
maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 11. ve 153. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ve Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe
katılmamışlardır.
V- YÜRÜRLÜĞÜ DURDURMA İSTEMİ
12.3.2008 günlü, 5748 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un:
1- 1. maddesiyle;
a- 7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun
Ek 1. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci
cümlelerine,
b- 3359 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesine eklenen üçüncü fıkranın
üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerine,
2- Geçici 1. maddesine,
yönelik iptal istemleri, 9.6.2011 günlü, E. 2008/31, K. 2011/94
sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde ve cümlelere ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN
DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 9.6.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
VI- SONUÇ
12.3.2008 günlü, 5748 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un:
1- 1. maddesiyle;
a- 7.5.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun
Ek 1. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının;
aa- Üçüncü ve dördüncü cümlelerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına
ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
bb- Beşinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b- 3359 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesine eklenen üçüncü
fıkranın üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına
ve iptal isteminin REDDİNE, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Geçici 1. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Zehra Ayla PERKTAŞ'ın
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
9.6.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh
KALELİ
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY YAZISI
5748 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun'un 1. maddesiyle 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel
Kanunu'nun Ek 1. maddesine eklenen üçüncü fıkranın üçüncü, dördüncü ve beşinci
cümleleri klinik şefi veya klinik şef yardımcısı kadrolarına atanmak isteyen
profesör veya doçentlerin bilimsel çalışmalarını ve eğitimci niteliklerini
değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından, ilgili uzmanlık alanlarında üç
profesör veya klinik şefi tespit edilmesini, bu profesör veya klinik şeflerinin
adaylar hakkında mütalaalarını, öncelik sıralaması yaparak ayrı ayrı Bakanlığa
bildirmelerini, Bakanlığın bu mütalaalara göre atamaları yapmasını
öngörmektedir.
Anayasa'nın 128. maddesi gereğince atanma usulleri kanunla
düzenlenmesi gereken klinik şef ve şef yardımcılarının, profesör ve doçentler
yönünden bilimsel çalışmalarını ve eğitimci niteliklerini değerlendirmeye ehil
kişilerce belirlenmesi gerekirken, sadece uzman tabip olan kinik şefleri
tarafından verilecek mütalaaya göre Bakanlıkça atanmaları, basit bir tavsiye
yönteminden farklı olmayan, Anayasa'nın öngördüğü anlamda 'yasa ile düzenleme'
niteliği taşımayan bir uygulamadır.
Bu nedenle kural, Anayasa'nın 128. maddesine aykırıdır.
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Kanunu'nun Ek 1. maddesinin
12.3.2008 günlü 5748 sayılı Yasa ile değiştirilen ikinci fıkrasında, klinik
şefi, klinik şef yardımcısı ve başasistan kadrolarına yapılacak atamalara
ilişkin sınavlara katılacaklarda aranacak yeterlik kriterleri ile sınavlara
ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği, Madde'ye aynı Yasa ile
eklenen üçüncü fıkranın üç, dört ve beşinci tümcelerinde de müracaat eden
adayların bilimsel çalışmalarını ve eğitimci niteliklerini değerlendirmek üzere
Bakanlık tarafından, ilgili uzmanlık alanlarında üç profesör veya klinik
şefinin tespit edileceği, bu profesör ve klinik şeflerinin, adaylar hakkındaki
mütalâalarını, öncelik sıralaması yaparak ayrı, ayrı Bakanlığa bildirecekleri,
Bakanlığın bu mütalâalara göre atamaları yapacağı, Yasa'nın Geçici 1.
maddesinde de Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde en az altı ay
klinik şefliği veya klinik şef yardımcılığı görevini yürütmüş profesör ve
doçentlerden, bu Kanun'un yayımını takip eden bir ay içinde bu görevlere atanma
talebinde bulunanların, Bakanlık tarafından ilgili uzmanlık alanlarında tespit
edilecek üç profesör veya klinik şefi tarafından, bilimsel çalışmaları ve
eğitimci nitelikleri yönünden değerlendirileceği, bu değerlendirme sonucunda yeterli
bulunanların fiilen yürüttükleri görevlere ait kadro unvanlarına göre
atamalarının yapılacağı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, memurların ve diğer
kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülüklerinin, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla
düzenleneceği öngörülmüştür. Buna göre, klinik şefi, klinik şef yardımcısı ve
başasistan kadrolarına atanacakların, niteliklerinin belirlenmesine ilişkin
kriterlerin Yasa ile düzenlenmesi gerekir. Bu hususlara ilişkin esasların
yönetmelikle veya idare tarafından seçilen kişilerce belirlenmesi olanaklı
değildir. Ayrıca profesör ve doçentlerden Yasada gösterilen görevlere
atanacakların nitelikleri ile müracaat eden adayların bilimsel çalışmalarını ve
eğitimci niteliklerini değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından
görevlendirilecek profesör ve klinik şeflerinin, hangi ölçütler esas alınarak
belirleneceklerinin de Yasada gösterilmesi gerekir. Sınırları Yasa ile
çizilmemiş yetkilerin idareye bırakılmasının, keyfi uygulamalara yol açacağı,
bu durumun ise eşitlik ve adaleti temel alan hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmayacağı açıktır.
Öte yandan, Geçici 1. madde uyarınca, Sağlık Bakanlığı eğitim ve
araştırma hastanelerinde belirli bir süre klinik şefliği veya klinik şef
yardımcılığı görevini yürütmüş profesör ve doçentlerin talepleri halinde
yürüttükleri göreve atanmaları sağlanarak, bunlara ayrıcalık tanınması, aynı
niteliklere sahip kişiler arasında eşitlik ve rekabeti bozacağından Anayasa'nın
10. maddesinin ihlâli sonucunu doğuracaktır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu kuralların Anayasa'ya aykırı
olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun;
Ek 1. maddesinin,
İkinci fıkrasının iptali istenen beşinci tümcesinde 'Yeterlilik
kriterleri ile sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelik ile düzenlenir',
Üçüncü fıkrasının iptali istenen üçüncü, dördüncü ve beşinci
tümcelerinde 'Müracaat eden adayların bilimsel çalışmalarını ve
eğitimci niteliklerini değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından, ilgili
uzmanlık alanlarında üç profesör veya klinik şefi tespit edilir. Bu profesör
veya klinik şefleri, adaylar hakkında mütalaalarını, öncelik sıralaması yaparak
ayrı ayrı Bakanlığa bildirirler. Bakanlık bu mütalaalara göre atamaları yapar'
denilmiş,
İptali istenen geçici 1. maddesinde de 'Sağlık
Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde en az altı ay klinik şefliği veya
klinik şef yardımcılığı görevini yürütmüş profesör ve doçentlerden, bu Kanunun
yayımını takip eden bir ay içinde bu görevlere atanma talebinde bulunanlar,
Bakanlık tarafından ilgili uzmanlık alanlarında tespit edilecek üç profesör
veya klinik şefi tarafından, bilimsel çalışmaları ve eğitimci nitelikleri
yönünden değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda yeterli bulunanların
fiilen yürüttükleri görevlere ait kadro unvanlarına göre atamaları yapılır' kuralına
yer verilmiştir.
Anayasa'ya aykırı oldukları ileri sürülen kuralların Sağlık
Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine atanmak isteyen klinik şefi, klinik
şef yardımcısı ve başasistanları kapsayan düzenlemeler olduğu, klinik şefi,
klinik şef yardımcısı ve başasistanların da Anayasa'nın 128. maddesinde
belirtilen kamu görevlileri oldukları konusunda kuşku bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında 'Memurların
ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir' denilerek, kamu personeline ilişkin statü esaslarının
kanunla düzenlenmesi gereğine işaret edilmiştir. Buna göre, hizmete atanmaya
ilişkin kuralların kanunla düzenlenmesi Anayasal zorunluluk halini almıştır.
Anayasa Mahkemesi kararlarında, kanunla düzenlemenin belirli
konulardan kavram, ad ve kurum olarak söz etmek olmayıp, düzenlenen alanda
temel ilkelerin konularak çerçevesinin çizilmiş olması gerektiğine, kanunda
temel esaslara yer verilip çerçevesinin çizilmiş olması koşuluyla uzmanlık ve
teknik gerektiren konulara ilişkin ayrıntıların yürütme organın yetkisine
bırakılabileceğine işaret etmiştir.
Anayasa'nın 7. maddesinde 'Yasama yetkisi Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez' kuralına
yer verilerek kanun yapma yetkisinin devredilemeyeceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir' denilerek, hukuk
devletinin tanımı yapılmıştır. Bu maddede yer verilen hukuk devletinin
unsurlarından biri de vatandaşların hukuk güvenliğini sağlamaktır. Hukuk
güvenliği ise kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir. Bu durum,
yargı denetiminin sağlanması için de zorunludur.
İptali istenilen;
Beşinci tümcedeki kuralda, yeterlilik kriterlerinin ve sınavlara
ilişkin usul ve esasların yönetmelik ile düzenleneceği öngörülerek, hizmete
atanmalarında esas alınacak yeterlilik kriterleri ile sınavlara ilişkin usul ve
esasların temel ilkeleri saptanıp çerçevesi çizilmeden tümünün yönetmelikle
düzenlenebilmesine imkân verilmek suretiyle idarenin yetkisine terk edilmiştir.
Bu durum, Anayasa'da öngörülün kamu görevlileriyle ilgili statüye ilişkin
esasların kanunla düzenlenmesi gereğine ve kanun yapma yetkisinin
devredilmezliği ilkesine aykırıdır.
Üçüncü, dördüncü ve beşinci tümcelerdeki kurallarda, hekim olan
profesör ve doçentlerin Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerindeki
klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına Bakanlığın tespit edeceği üç
kişiden oluşan kurulun, adaylar için öncelik sıralaması yaparak bildirecekleri
görüş doğrultusunda, sınavsız olarak atanabilmelerine imkân tanınarak, müracaat
eden adayların kamu görevlisi olarak atanmalarında dikkate alınacak olan
bilimsel çalışmalarının ve eğitimci niteliklerinin değerlendirilmesindeki usul
ve esaslar ile Bakanlıkça seçilen kurulun bildireceği görüşlerle ilgili öncelik
sıralamasındaki usul ve esaslara yer verilmemek suretiyle belirsiz ve
öngörülemeyen bir alan bırakılmıştır. Kural bu haliyle hukuk devletinin
unsurlarından olan hukuk güvenliğini sağlayan öngörülebilirlik ve belirlilik
koşullarını taşımadığı gibi yargısal denetimin etkisiz kalmasına da neden
olacak niteliktedir. Bu nedenlerle Anayasa'da öngörülen hukuk devleti ilkesine
aykırıdır.
Geçici 1. maddedeki kuralda, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma
hastanelerinde en az altı ay klinik şefliği veya klinik şef yardımcılığı
görevini yürütmüş profesör ve doçentlerden, bu Kanunun yayımını takip eden bir
ay içinde başvuranların bu görevlere sınavsız olarak atanmaları düzenlenmiştir.
Bu kural da, yukarda üçüncü, dördüncü ve beşinci tümceler için
belirtilen gerekçeler uyarınca Anayasa'da öngörülen hukuk devleti ilkesine
aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 2., 7. ve 128. maddelerine aykırı
olan kuralların iptalleri gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılmadım.
KARŞIOY GEREKÇESİ
12.03.2008 günlü 5748 sayılı Kanunla değiştirilen 07.05.1987
günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 1. maddesinin;
1) İkinci fıkrasının beşinci cümlesinde; 'yeterlilik
kriterleri ile sınavlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelik ile düzenlenir.'
denilmektedir.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında; 'Memurların ve
diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla
düzenlenir.' hükmü yer almıştır.
Anayasa'nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türk devleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği
öngörülmektedir. Buna göre, yürütme organına genel, sınırsız, esasları ve
çerçevesi belirlenmemiş bir düzenleme yetkisi verilemez. Ayrıca Anayasa'nın 8.
maddesi uyarınca yürütme yetkisi ve görevi Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak
kullanılıp yerine getirileceğinden, idarenin kaynağını yasadan almayan yetki
kullanamayacağı açıktır.
Bu durumda Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde
klinik şefi, klinik şef yardımcısı ve başasistan kadrolarına atamalarda
yeterlilik kriterleri ve sınavlara ilişkin usul ve esasların yönetmelikle
düzenleneceği yolundaki düzenleme, Anayasa'nın 128. maddesine göre bu hususların
yasa ile belirlenmesi ilkesine aykırıdır.
2) Üçüncü fıkrasının üçüncü, dördüncü ve beşinci
cümlelerinde; 'Müracaat eden adayların bilimsel çalışmalarını ve eğitimci
niteliklerini değerlendirmek üzere Bakanlık tarafından, ilgili uzmanlık
alanlarında üç profesör veya klinik şefi tesbit edilir. Bu profesör veya klinik
şefleri adaylar hakkında mütalalarını, öncelik sıralaması yaparak ayrı ayrı
Bakanlığa bildirirler. Bakanlık bu mütalalara göre atamaları yapar.'
denilmektedir.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer
kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve
yükümlülükleri kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Kuralda ise Sağlık
Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine profesör veya doçentlerden klinik
şefi veya klinik şef yardımcısı kadrosuna atanmak için müracaat eden adayların
niteliklerini değerlendirmek üzere Bakanlıkça bir komisyon oluşturulacağı, bu
komisyonda bulunan kişilerin adaylar hakkında öncelik sıralaması yaparak ayrı
ayrı bildirdikleri mütalalara göre atama yapılacağı belirtilmektedir.
Bu durumda kural Anayasa'nın 128. maddesinde belirtilen kamu
görevlilerinin atanma esaslarının kanunla düzenleneceği ve atamaya esas olacak
koşulların önceden nesnel biçimde yasa ile belirlenmesi esaslarına aykırıdır.
3) Geçici madde 1- 'Sağlık Bakanlığı
eğitim ve araştırma hastanelerinde en az altı ay klinik şefliği veya klinik şef
yardımcılığı görevini yürütmüş profesör ve doçentlerden, bu Kanunun yayımını
takip eden bir ay içinde bu görevlere atanma talebinde bulunanlar Bakanlık
tarafından ilgili uzmanlık alanlarında tespit edilecek üç profesör veya klinik
şefi tarafından, bilimsel çalışmaları ve eğitimci nitelikleri yönünden
değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda yeterli bulunanların fiilen
yürüttükleri görevlere ait kadro unvanlarına göre atama yapılır.' hükmü yer
almıştır.
Madde hükmü ile eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şefliği
ya da şef yardımcılığı görevlerini en az altı ay süre ile yürütmüş profesör ve
doçentlerin bu görevlere atanmalarında Kanun'un 1. maddesinin üçüncü fıkrasında
belirtilen şekilde Bakanlıkça oluşturulan komisyonlar tarafından yapılan
değerlendirmelerin esas alındığı atama yöntemi öngörülmektedir.
Bu durumda kural Anayasa'nın 128. maddesinde belirtilen kamu
görevlilerinin atanma esaslarının kanunla düzenleneceği ve atamaya esas
alınacak koşulların önceden nesnel biçimde yasa ile belirlenmesi esaslarına
aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle 07.05.1987 günlü, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunu'nun ek 1. maddesinin değiştirilen ikinci fıkrasının beşinci
cümlesi ile eklenen üçüncü fıkranın üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerinin ve
geçici 1. maddesinin Anayasa'nın 7., 8. ve 128. maddesine aykırı olduğu ve
iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.