ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2008/35
Karar Sayısı : 2011/65
Karar Günü : 14.4.2011
Resmi Gazete: 23.7.2011 -
28003
İPTAL DAVASINI AÇAN: Anamuhalefet (Cumhuriyet
Halk) Partisi TBMM Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Hakkı Suha OKAY, Kemal
KILIÇDAROĞLU ile Kemal ANADOL
İPTAL DAVASININ KONUSU: 26.3.2008 günlü, 5751 sayılı
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun'un 2. maddesiyle 3.7.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve
Arazi Kullanımı Kanunu'na eklenen Geçici 4. Madde'nin Anayasa'nın Başlangıç'ı
ile 2., 8., 10., 11., 45. ve 138. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve
yürürlüğünün durdurulması istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
3.7.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanunu'na 26.3.2008 günlü, 5751 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle eklenen ve iptali
istenilen Geçici 4. madde şöyledir:
'Geçici Madde 4- (Ek: 26/3/2008-5751/2 md.)
11/10/2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı
amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise
istenilen amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl
içerisinde Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine
uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş
Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir.
Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için
çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Bakanlığa
başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru
sahipleri faaliyetlerine devam ederler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri
alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur.
Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca
başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştirir.'
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 8., 10., 11.,
45. ve 138. maddelerine dayanılmıştır.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın katılımlarıyla 29.4.2008 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından sonra karara
bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Geçici 4. Maddenin Birinci Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenilen kural ile 11.10.2004
tarihinden önce gerekli izinleri almadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma
açan özellikle belli bir yabancı şirketin tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi
tesislerine, izin, onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip
edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini sürdürme olanağı getirilerek
yargı kararlarının etkisiz kılındığı, iptali istenilen kuralın belirlilik,
genellik, soyutluk ve öngörülebilirlik özelliklerini taşımadığı gibi kamu
yararı amacıyla da çıkarılmadığı, kuralda amaç dışı kullanılan tarım
arazilerine, her metrekaresi beş Yeni Türk Lirası karşılığında izin
verilmesinin öngörülmüş olması nedeniyle maddi olanakları olmayanların bu aftan
yararlanamayacağı, ayrıca Anayasa'nın Devlet'e, tarım arazilerinin endüstri
sebebiyle yok edilmesini önlenme görevini vermiş olmasına karşın, bu düzenleme
ile verilen görevin tam aksine olarak birinci sınıf tarım arazilerinin endüstriye
feda edildiği belirtilerek kuralın, Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 8., 10.,
11., 45. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa'nın iptali istenen Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasında;
11.10.2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı
kullanıma açılmış bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise istenilen
amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde
Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım
dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası
ödenmesi şartıyla izin verileceği öngörülmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan
haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku
tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan,
yargı denetimine açık olan devlettir. Yasaların kamu yararının sağlanması
amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet
ölçütlerini gözetmesi de hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, yasa
koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal
sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde
tutarak kullanması gerekir.
Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de 'belirlilik'tir. Bu
ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi
bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve
uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı
koruyucu önlem içermesi gereklidir. Belirlilik ilkesi, bireylerin hukuksal
güvenliğinin sağlanması bakımından da önem arz etmektedir.
Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen yasa önünde eşitlik ilkesi,
hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil,
hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı hukuksal
durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve yasalarla
kişiler arasında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu
ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar
uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır.
Anayasa'nın 'Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında
çalışanların korunması' başlıklı 45. maddesinde, 'Devlet tarım
arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek
'için gereken tedbirleri alır' hükmüne yer verilmiş, ancak bu
tedbirlerin türü ile uygulanma yöntemi yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun birinci
maddesinde Yasa'nın amacının; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve
niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre
öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, plânlı arazi
kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemek olduğu, 2. maddesinde ise
Yasa'nın kapsamının; arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun
olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması,
koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının
katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların
önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk,
görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usûl ve esaslar olduğu hüküm altına
alınmıştır.
Anayasa, yasa koyucuya, toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda
tarımsal alanlarda düzenleme yapma yetkisi vermektedir. Bu bağlamda, yasa
koyucu tarafından tarım alanlarının korunması ve amacına uygun olarak
kullanılmasını sağlamak için Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çıkarılmış
bulunmaktadır. Söz konusu Yasa'da yer alan iptali istenen kuralın da tarım
arazisi niteliğini kaybetmiş, toprak vasfını tekrar kazanması mümkün olmayan
arazilerin yasal statüye kavuşturulup ekonomiye kazandırılması ve bu gibi
arazilerde yatırım yapmış olan vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi için
kamu yararı amacıyla öngörüldüğü, bu düzenlemenin de anayasal sınırlar içinde
yasa koyucunun takdirinde olduğu açıktır.
Ayrıca, iptali istenilen kuralda tarım arazilerinin tarım dışı
amaçlı olarak kullanılabilmesi için gerekli olan koşullar açık, net, anlaşılır
ve nesnel bir şekilde belirtildiğinden, kuralda belirsizlik ve hukuk devletine
aykırılık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, tarım arazilerinin tarım dışı amaçlı
kullanılabilmesi için iptali istenilen kuralda belirtilen diğer koşulların
yanında tarım arazisinin tarım dışı kullanımının tarımsal bütünlüğü bozmaması
ve hazırlanacak olan toprak koruma projesine uyulması gerekmekte ve bu şartlar
gerçekleşmedikçe de tarım arazisinin tarım dışı amaçla kullanılmasına izin
verilmesi söz konusu olmamaktadır. Bu açıdan bakıldığında, belirtilen koşullar
tarım arazilerinin korunmasını ve planlı arazi kullanımını sağlamaya yönelik
olduğundan, iptali istenilen kural Anayasa'nın 45. maddesine de aykırı
değildir.
Öte yandan, yasaların ve yasalarla getirilen kuralların genel
olması, hukuk devleti ve yasa önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur. Yasanın
genelliğinden anlaşılan, belli bir kişiyi hedef almayan, özel, aktüel, geçici
bir durumu gözetmeyen, önceden saptanıp, soyut biçimde herkese uygulanabilecek
kurallar içermesidir. Buna göre, yasa kurallarının her şeyden önce genel
nitelikte olması, herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki
durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir.
Bu anlamda iptali istenilen kural, yasada öngörülen koşulları yerine getiren
herkese aynı olarak uygulanacağından yasaların genelliği ve eşitlik ilkelerine
aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2., 10. ve 45. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fettah OTO ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa'nın Başlangıç'ı, 8., 11. ve 138. maddeleri ile bir
ilgisi görülmemiştir.
B- Geçici 4. Maddenin İkinci Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenilen kural ile 11.10.2004
tarihinden önce gerekli izinleri almadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma
açan özellikle bir yabancı şirketin, tarım arazilerinde kurulu kimi sanayi
tesislerine, izin, onay ve ruhsatlarının yargı kararıyla iptal edilip
edilmediğine bakılmaksızın üretim etkinliklerini 5578 sayılı Yasa'nın yayımı
tarihinden itibaren toplam 3 yıl sürdürme olanağı getirildiği, kuralın
belirlilik, genellik, soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması
nedeniyle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, kamu yararı amacıyla da
çıkarılmadığı belirtilerek, kuralın Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 8., 10.,
11., 45. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenilen kuralın ikinci fıkrasında; söz konusu arazi ve
tesislerin yani 11.10.2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım
dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan araziler ve bunlar üzerindeki tesislerin
istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat,
izin gibi işlemlerin, Bakanlığa başvuru tarihinden itibaren iki yıl içerisinde
tamamlanıncaya kadar başvuru sahiplerinin faaliyetlerine devam edeceği, bu
süreler içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetlerinin ilgili
idarelerce durdurulacağı öngörülmektedir.
Yasa koyucunun iptali istenilen kural ile tarım arazilerini tarım
dışı amaçlı kullanıma açmış bulunan kişilere gerekli ruhsat ve izinleri
Bakanlığa başvuru tarihinden itibaren iki yıllık süre içerisinde almaları
zorunluluğu getirerek bu sürecin uzamasını önlemeyi, süresi içerisinde
gerekli izinleri alamayanların üretim faaliyetlerinin ilgili
idarelerce durdurulmasını öngörerek de tarım dışı kullanıma açılamayacak olan
tarım arazilerinin niteliğinin bozulmasını engellemeyi amaçladığı
anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, tarım arazilerinin korunması yönünde Devlet'e
verilen görevin bir gereği olarak, belirli ruhsat ve izinlerin alınması için
bir süre belirlenerek bu süre zarfında işlemler tamamlanıncaya kadar başvuru sahiplerinin
faaliyetlerine devam edeceğinin öngörülmesi ve belirtilen süre içerisinde
gerekli izinler alınamadığı takdirde üretim faaliyetlerinin ilgili idarelerce
durdurulacağının belirtilmesi yasa koyucunun sahip olduğu takdir yetkisi
kapsamındadır.
Öte yandan, iptali istenilen kuralda ruhsat ve izin gibi işlemler
için gerekli olan süre, bu sürenin ne zaman başlayacağı, ruhsat ve izin gibi
işlemler tamamlanıncaya kadar başvuru sahiplerinin faaliyetlerini sürdürüp
sürdürmeyeceği ve bu süre içerisinde gerekli izinleri alamayanların üretim
faaliyetlerine devam edip etmeyeceği açık, net, anlaşılır ve nesnel bir şekilde
belirtildiğinden, yasa kuralının uygulanacak kişi ve kurumlar açısından belirli
ve öngörülebilir olmadığından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. ve 45. maddelerine
aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fettah OTO ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa'nın Başlangıç'ı, 8., 10., 11. ve 138. maddeleri
ile bir ilgisi görülmemiştir.
C- Geçici 4. Maddenin Üçüncü Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptali istenen hükmün Anayasa'nın Başlangıç'ı
ile 2., 8., 10., 11., 45. ve 138. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenilen kuralda, tarım arazisi vasfından çıkarılan
arazilerin ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını
değiştireceği belirtilmektedir.
İptali istenilen kuralın, tarım arazisi niteliğinden
çıkarılan arazilerin bazı ilgili kuruluşlarca tarım arazisi olarak
değerlendirilmeye devam etmesi nedeniyle karışıklığın giderilmesi ve yeknesak
bir uygulamanın sağlanması için kamu yararı amacıyla öngörüldüğü
anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin de anayasal sınırlar içinde yasa koyucunun
takdir yetkisi kapsamında olduğu kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fettah OTO ile Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın, Anayasa'nın Başlangıç'ı, 8., 10., 11., 45. ve 138.
maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
V- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
26.3.2008 günlü, 5751 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 2. maddesiyle,
3.7.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na eklenen
Geçici 4. maddeye yönelik iptal istemi, 14.4.2011 günlü, E. 2008/35, K. 2011/65
sayılı kararla reddedildiğinden, bu maddeye ilişkin YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI
İSTEMİNİN REDDİNE, 14.4.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
VI-
SONUÇ
26.3.2008
günlü, 5751 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 2. maddesiyle, 3.7.2005 günlü, 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na eklenen Geçici 4. maddenin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Fettah OTO ile Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 14.4.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
AYRIŞIK OY GEREKÇESİ
26.3.2008 günlü, 5751 sayılı 'Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanunu ile Mera Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun' un 2.
maddesiyle 3.7.2005 günlü 5403 sayılı 'Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanunu'na Geçici 4. madde eklenmiştir.
İptal başvurusuna konu geçici 4. maddede; '11/10/2004
tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış
bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise istenilen amaçla kullanımı
için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde Bakanlığa
başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı
kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi
şartıyla izin verilir.
Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için
çeşitli kurumlardan alınması gereken ruhsat, izin gibi işlemler, Bakanlığa
başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru
sahipleri faaliyetlerine devam ederler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri
alamayanların üretim faaliyetleri idarelerce durdurulur.
Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca
başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştirir.' hükmü
yer almaktadır.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu 19.7.2005
tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu Yasa yürürlüğe
girmeden önce, toprak ve arazi sınıflandırılması konusunda herhangi bir yasal
düzenleme yapılmamıştır. Araziler tapu kayıtlarında tarım arazisi olarak
belinlendiği takdirde buraları tarım arazisi olarak nitelendirilmekte, eğer
herhangi bir şekilde arazinin vasfında belirlilik yoksa, bu arazinin işletmeye
açılışı sırasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından arazinin tarım
arazisi olup olmadığı saptanmaktadır. Tarım dışında kullanılmaya tahsis
edilecek arazileri tespit ve bunların kullanılmasına izin verilmesinin, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığının görevleri arasında olduğu ilgili mevzuatta
belirtilmektedir (ilgili mevzuat; 441 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2.
maddesinin (i) ve (t) fıkraları ile Tarım Arazilerinin Korunma ve
Kullanılmasına Dair Yönetmelik hükümleri),
İptali istenen Geçici 4. madde hükmü ile benzer ilk düzenleme,
5403 sayılı Yasa'nın Geçici 1. Maddesiyle getirilmiştir. Maddede, '11.10.2004
tarihinden önce tarım arazileri; gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı
kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise, söz konusu arazinin
istenilen amaçla kullanımı için, altı ay içerisinde Bakanlığa müracaat
edilmesi, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı
kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası
ödenmesi şartıyla izin verilir.' denilmektedir.
5403 sayılı Yasa'nın Geçici 1. maddesi ile iptal istemine konu
5403 sayılı Yasa'ya 5751 sayılı Yasa'nın 2. Maddesiyle eklenen Geçici 4.
Maddenin birinci fıkrası benzer niteliktedir. Fark olarak; Geçici 1. Maddede
yer alan altı aylık başvuru süresi, Geçici 4. Maddede bir yıl olarak
belirlenmiştir. Geçici 4. Maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları da Geçici 1.
Maddede bulunmamaktadır. 5403 sayılı Yasa'nın Geçici 1. maddesinin iptali için
Anayasa Mahkemesine başvurulmuş, Anayasa Mahkemesi'nin 22.12.2006 günlü,
E:2005/89, K:2006/120 sayılı Kararı ile iptal isteminin REDDİNE karar
verilmiştir. Karar gerekçesinin konumuz yönünden önemli bölümü şöyledir:
'Söz konusu yerlerin korunması ve amacına uygun kullanılmasını
sağlamak için iptali istenen maddenin de yer aldığı 5403 sayılı Toprak Koruma
ve Arazi Kullanım Kanunu çıkartılmış bulunmaktadır. Kanunda bu konu ile ilgili
düzenlemeler yer almış ve iptali istenen hüküm ile de tarım arazisi olan ancak,
tarım dışı amaçla kullanılan arazilerin belirli şartların gerçekleştirilmesi
halinde kullanılmasına izin verilmiştir. Geçici 1. Maddede belirtilen iznin
verilebilmesi için diğer koşulların yanında tarım arazisinin tarım dışı
kullanımının tarımsal bütünlüğü bozmaması, hazırlanacak olan toprak koruma
projesine uyulması şartları öngörülmüştür. Konulan bu şartlar tarım
arazilerinin korunmasını sağlamaya yönelik olup, bunlar gerçekleşmedikçe tarım
arazisinin tarım dışı amaçla kullanılmasına izin verilmesi söz konusu
olmayacaktır.'
Kararda, tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanılabilmesi
için belirli koşulların yanında, tarımsal bütünlüğün bozulmamasının ve
hazırlanacak toprak koruma projesine uyulmasının gerektiğinin belirtilmesinin
iptali istenen hükmün kamu yararı amacı ile çıkarıldığını gösterdiği de
vurgulanmaktadır.
Geçici 1. Maddede belirtilen altı aylık süre geçtikten sonra
31.1.2007 günlü, 5578 sayılı Yasa ile 5403 sayılı Yasa'ya eklenen Geçici 3.
Maddede, Geçici 1. Madde ile aynı konuyu düzenlemiştir. Ancak bu düzenlemede
ilk düzenlemenin aksine 'tarımsal bütünlüğün bozulmaması' şartı
çıkarılmış, ayrıca önceki hükümden farklı olarak iki ayrı fıkra eklenmiştir. Bu
hüküm ile ilgili olarak ta Anayasa Mahkemesine iptal ve yürürlüğünün
durdurulması istemiyle yapılan başvuruda Anayasa Mahkemesi tarafından 19.2.2007
tarihinde Geçici 3. Maddenin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir.
Geçici 3. Maddenin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesinden
sonra 26.3.2008 günlü, 5751 sayılı Yasa'nın 2. Maddesi ile 5403 sayılı Yasa'nın
Geçici 3. Maddesi yürürlükten kaldırılmış ve iptal istemine konu Geçici 4.
Madde hükmü eklenmiştir. Geçici 4. Madde, Geçici 3. Madde hükmü ile aynı
hususları kapsamaktadır. Farkı, birinci fıkraya 'tarımsal bütünlüğü
bozmuyor ise' ibaresinin eklenmiş olmasıdır.
Dava dilekçesinde dayanılan temel gerekçelerden biri dava konusu
Maddenin çıkarılmasında 'kamu yararı'nın bulunmadığına ilişkindir.
Anayasa Mahkemesine göre, kamu yararı, bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve
bunlara üstün olan toplumsal yarardır. Kanunun amaç ögesi bakımından anayasaya
uygun sayılabilmesi için kamu yararı dışında bir amaç gözetilmeden çıkarılmış
olması gerekir.
Anayasa Mahkemesinin 5.1.2006 günlü, E. 2005/55 Esas, K.2008/4
sayılı kararında, 'Yasaların kamu yararını sağlaması amacına yönelik
olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini
gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, yasa koyucunun hukuki
düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde
adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması
gerekir. Buna göre, kamu yararı düşüncesi olmaksızın, diğer bir
anlatımla, yalnız özel çıkar veya belli kişiler için bir yasa kuralı
konulamaz.' 28.1.2008 günlü E.2007/76, K.2008/46 sayılı kararında
da, 'Hukuk devleti, yasaların kamu yayarına dayanması ilkesini de
içerir. Buna göre, özel çıkarlar için veya yalnızca belli kişilerin yararına
olarak herhangi bir yasa konulamaz. Hukuk devletinde yasaların genel,
eşit, nesnel kurallar içermesi ön koşuldur.' denilmektedir.
Öğretide de, Anayasa Mahkemesi kararlarına uygun görüşler dile
getirilmiştir. Örneğin Prof. Dr. Erdoğan TEZİÇ'e göre '' Kanunların
hangi amaçlarla yapılacağı anayasada belirtilir. Bütün kamusal işlemler
gibi, kanunun amacı da kamu yararını gerçekleştirmek olmalıdır.
Anayasada belirtilen amacı, ya da kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla, kanun
koyucu belli bir sonuca ulaşmak için değişik yolların seçimini siyasi
tercihlerine göre yapmakta serbesttir. Burada da takdir yetkisi kanun
koyuculara aittir ve bu husus Anayasa Mahkemesi'nin denetimine girmez. Fakat
kanun koyucunun kişisel, siyasal ya da saklı bir amaç güttüğü durumlarda, yani
başka bir amaca ulaşmak için bir konuyu kanunla düzenlediği durumlarda,
ortada teknik anlam ile bir yetki saptırması, giderek de amaç
unsuru bakımından Kanunun sakatlığı söz konusu olur. Kuşkusuz kanun
koyucu, kendi siyasi tercihlerine göre neyin kamuya yararlı olup olmadığını
takdir etmekte serbesttir. Bu bakımdan kamu yararı kavramı, kanunun yöneldiği
amacı saptamak açısından ağırlık kazanır. Anayasa Mahkemesi denetimini
yaparken, kanunun kamuya yararlı olup olmadığını değil, fakat kanunun gerçekten
kamu yararı amacı ile yapılıp yapılmadığını denetleyebilir.' [1]
Burada iptali istenilen hükmün kamu yararı amacıyla mı, yoksa özel
çıkarları korumak için mi düzenlendiği konusunun değerlendirilmesi
gerekmektedir.
751 sayılı Yasanın Meclis görüşmeleri sırasında açıklanan;
Başkanlıktan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderilen, 28 Nisan 2006 tarihli
ve B.02.0.HUK.641.02S-2005-1666/3020 sayılı Resmi Yazıda, 'Bursa İli
Orhangazi İlçesi Gemiç ve Gürle Köyleri Karapınar mevkiinde kurulu bulunan
Cargill Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş.'e ait mısır işleme tesislerinin
kurulmasına ve faaliyetine imkan veren işlemlerin iptali talebiyle Bursa
İlindeki bazı meslek kuruluşları ve şahıslar tarafından gerek İdare Mahkemeleri
gerekse Danıştay nezdinde açılan davarların idare aleyhine sonuçlanmakta olduğu
malumlarınızdır.
Son olarak, fabrikanın kurulu bulunduğu alanın Bakanlar Kurulu'nun
05.5.2005 tarih ve 2005/8944 sayılı Kararıyla Özel Endüstri Bölgesi olarak ilan
edilmesine ilişkin işlemin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle
Danıştay 10. Dairesinin 2005/6613 ve 2006/36 esasında iki ayrı dava açılmıştır.
Bunlardan 2005/6613 esasında açılan davada, dava konusu işlemin yürütmesinin
durdurulmasına hükmedilmiştir. Bunun üzerine, davalara karşı hazırlanacak
dilekçelerde izlenecek stratejiyi belirlemek ve yargı süreci sonunda
verilebilecek olası bir aleyhe karara karşı izlenecek yol ve yöntemleri tespit
etmek üzere Başbakanlıkta, 10.4.2006 tarihinde Müsteşar Yardımcısı Mustafa
Çetin'in Başkanlığında Başbakanlık, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve Cargill Firması
yetkililerinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilmiştir.
Yapılan toplantıda, Danıştay 10. Dairesince verilen yürütmenin
durdurulması kararının tesisin faaliyetlerini durduracak nitelikte olduğu
belirtilerek tesisin faaliyetine devamının sağlanabilmesi için hukuki yönden
neler yapılabileceği tartışılmış, sonuçta Bakanlığınızın faaliyet alanı ile
ilgili olarak;
1- 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
yapılacak bir değişiklikle, ildeki kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite temsilcileri
yanında sivil tolum örgütü temsilcilerinin katılımıyla oluşan Toprak Kurulunun,
bu Kanundan kaynaklanan yetkisinin, tarım ürünü işleyen ve ileri teknoloji
kullanan mevcut tesislerin bulunduğu alanlar için Tarım ve Köyişleri
Bakanlığına devredilmesinin sağlanabileceği ve böylece sivil toplum
örgütlerinin bu konudaki olumsuz tutumlarının bertaraf edilebileceği,
2- 5403 sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesinde yer alan, gereli
izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü
bozmayan tarım arazilerinin istenilen amaçla kullanımı için Bakanlığa
müracaatta tanınan 6 aylık sürenin, yapılacak bir Kanun değişikliği ile altı ay
daha uzatılmasının Şirketin izinlerini yenileyebilmesine imkân vereceği ve
böylece faaliyetine devamını sağlayabileceği görüşleri ortaya konmuştur.
Belirtilen bu görüşlerin Bakanlığınızca incelenerek, sorunların
aşılması için gerektiği düşünülen çalışmaların hususunu değerlendirmelerinize
ve bilgilerinize rica ederim.' denilmektedir. Başbakan
adına Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetin tarafından imzalanan bu yazının
Başbakanlığın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına verdiği 'Bu Firmayla
ilgili kanun tasarısı hazırlayın' yolunda bir talimat olduğu
kuşkusuzdur.
Öte yandan, iptali istenen hükümle ilgili Çevre Komisyonu
Raporunda da, bu düzenleme ile yabancı bir şirketin tarım arazileri üzerindeki
sanayi yatırımlarının kurtarılmaya çalışıldığı, bu şirketin yasal olmadığı
halde iki yıldır faaliyetlerine devam ettiği ve bu tür yatırımların çevre
kirliliğine neden olduğu belirtilmektedir.
T.B.M.M. belgeleri incelendiğinde, Meclis görüşmelerinde Geçici 1.
Madde hükmünün kamu yararı amacı dışında çıkarıldığına ilişkin herhangi bir
tartışma ve tespitin yapılmadığı; Geçici 3. ve Geçici 4. Maddelerde ise, bu
düzenlemelerin Cargill Firması (Cargill Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş) için
çıkarıldığı konusunda Meclis'te yoğun tartışmaların yaşandığı görülmektedir.
Başbakanlıktan Tarım ve Köyişleri Bakanlığına gönderilen 28 Nisan
2006 tarih ve 3020 sayılı Resmi Yazıda, yapıldığı açıklanan Resmi Toplantıya
Cargill Firmasının katılması, ayrıca bu Firma için altı aylık başvuru süresinin
altı ay daha uzatılmasının istenmesi ve gerçekten Geçici 3. ve Geçici 4.
Maddelerle getirilen düzenlemelerde de bu istem doğrultusunda başvuru süresinin
altı ay daha uzatılarak bir yıla çıkarılması, yukarıda belirtilen Çevre
Komisyonu Raporunda yer alan görüşler, Meclis görüşmelerinde öne sürülen, bu
yasal düzenlemelerin Cargill Firmasının çıkarlarının korunması amacıyla
getirildiğine ilişkin iddiaların doğruluğunu ortaya koymaktadır. Açık
kanıt niteliğindeki bu belgeler ve Meclis görüşmeleri görmezden gelinerek bu
düzenlemenin kamu yararı amacıyla çıkarıldığı söylenemez. Bu nedenle
iptali istenen Geçici 4. Madde hükmünün 1. fıkrası, Anayasa'nın 2. maddesinde
belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında, 'Yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve
idare, mahkeme karalarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez.' hükmü bulunmaktadır.
19.12.1990 onay tarihli 1/25.000 ölçekli İznik Gölü Çevre Düzeni
İmar planında, Cargill Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş'ye ait Tarımsal Sanayi
Amaçlı Nişasta fabrikasının üzerinde bulunduğu 212.240 m2 olan
alanın,1. sınıf tarım arazisi ve tarımsal niteliği korunacak sulama ve uzun
mesafeli koruma alanı olduğu belirtilmektedir. Bu planda, çevre etki
değerlendirme raporu dahi alınmadan yapılan, bu arazinin 'Tarımsal Amaçlı Mısır
İşleme Tesisleri' alanına dönüştürülmesine ilişkin plan değişikliği, Danıştay
Altıncı Dairesinin 26.11.2002 günlü, E.2002/4839, K.2002/5652 sayılı kararıyla,
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nun bozma kararı doğrultusunda iptal
edilmiştir. Bakanlar Kurulu'nun 5.5.2005 tarih ve 2005/8944 sayılı kararıyla
söz konusu alanın 'Özel Endüstri Bölgesi' olarak ilan edilmesine ilişkin
işlemin iptal isteğiyle açılan dava da, Danıştay 10. Dairesinin 8.2.2006 gün
E.2005/6613 sayılı kararı ile sonuç olarak 'söz konusu alanın endüstri
bölgesi olarak ilan edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir' gerekçesiyle
yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. Ayrıca, Bursa Üçüncü İdare
Mahkemesinin, Cargill A.Ş.'nin İznik Gölü'nü besleyen su kaynaklarını tükettiği,
tesisin kurulu bulunduğu alanın 1. sınıf tarım arazisi olduğu ve atıklarını
Karsak Deresi yolu ile Gemlik Körfez'ine boşalttığı hususlarını göz önüne
alarak tesisin işletme faaliyetlerinin iptal edilmesine ilişkin dört kararı
bulunmaktadır.
Gerek Başbakanlığın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına yazdığı
yukarıda sözü edilen yazısı ve gerekse anılan Yargı Kararları dikkate
alındığında, iptale konu yasal düzenlemeyle Anayasa'nın 138. Maddesine aykırı
olarak Yargı Kararlarının etkisiz hale getirildiği, Cargill Firmasına af
niteliğinde hukuka uygun bir zemin hazırlandığı açık olarak görülmektedir.
Anayasa'nın 45. Maddesi yönünden inceleme; Anayasa'nın 45.
maddesinde 'Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı
kullanılmasını ve tahribini önlemek'. için gereken tedbirleri alır' hükmüne
yer verilmiştir. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, tarım
arazilerinin korunması ve amacına uygun kullanılması için çıkarılmıştır. 5403
sayılı kanunun amacı 1. maddesinde, kapsamı da 2. maddesinde gösterilmiştir.
Kanunun amacı ile kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Yasa Koyucunun 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununu çıkarma amacının, Anayasanın
45. maddesinde yer alan hükme uygun olarak toprağı korumak ve geliştirmek, amaç
dışı ve yanlış kullanımlarını önlemek, çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma
ilkesine uygun olarak, planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları
belirlemek olduğu anlaşılmaktadır.
İptali istenen düzenlemede ise, tarım dışı amaçla kullanımına çok
zor koşullarda izin verilen tarım için en değerli arazilerin, tarım dışı amaçlı
kullanıma açıldığı görülmektedir. Tarım için değerli kabul edilen bu
arazilerin, tarım dışı amaçlı kullanıma açılmasıyla, bu araziler tekrar tarım
arazisi vasfına dönüştürülemeyecek şekilde tarımsal özelliklerini kaybedecek
hale gelecektir. Dolayısıyla bu arazilerin daha çok tahrip edilmesinin yolu da
açılmış olacaktır. Yukarıda belirtilen Anayasa'nın 45. maddesi Devlete tarım
arazilerinin koruma ve gerekli tedbirleri alma görevi yüklemiştir. Görüldüğü
gibi iptali istenen düzenleme Anayasanın belirtilen hükmüne aykırı olduğu gibi,
5403 sayılı Kanunla getirilen toprağı korumak ve geliştirmek, amaç dışı
kullanımını önlemek amaçlarına da ters düşmektedir.
Öte yandan, iptali istenilen Geçici 4. Madde hükmü ile ilgili
Meclis görüşmelerinden, daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğünün
durdurulmasına karar verilen Geçici 3. Madde hükmünün, getirilen Geçici 4.
Madde düzenlemesiyle Anayasaya Mahkemesinin Geçici 1. Maddenin iptali istemi
hakkında açılan davada vermiş olduğu 'RED' kararına uygunluğun sağlanması
olduğu anlaşılmaktadır. Bu uygunluğun geçici 1. Maddede yer alan, ancak geçici
3. Maddeden çıkarılan 'tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise' ibaresinin
Geçici 4. Maddeye tekrar yerleştirilmesiyle sağlanacağı düşünülmüştür. Ancak
Maddeye yerleştirilen 'tarımsal bütünlüğün bozulmaması'ibaresi
yürütme organı tarafından değerlendirilecek istismara açık bir hüküm
görünümündedir. Nitekim dosyadaki bilgilere göre, bu konunun iki ziraat mühendisi
tarafından hazırlanan rapor ile çözümlenebileceğinin öngörüldüğü görülmektedir.
Diğer bir anlatımla iki ziraat mühendisinin düzenleyeceği raporla 1. sınıf
tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanılmasının yolu açılmıştır. Ayrıca
Maddede tarım dışı kullanıma açılacak arazilerin niteliği ve miktarı konusunda
somut bir kurala yer verilmediği gibi, bu konularla ilgili idarenin takdir
yetkisini sınırlayacak tüzük veya yönetmelik gibi alt düzenlemelerin yapılması
da öngörülmemiştir. Bu durumda 'tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise' ibaresinin
geçici 4. maddeye yerleştirilmesiyle hükmün Anayasaya uygun hale getirildiğini
kabul etmenin doğru bir yorum olmadığı ortadadır.
Geçici 4. maddenin 2. fıkrasına gelince; Yukarıda Anayasa'nın 45.
Maddesi ve 5403 sayılı Yasa hükümlerine göre, tarım arazilerinin tarım dışı
amaçla kullanılmasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştik. Geçici 4. Maddenin
2. fıkrasındaki hükümle kurumlardan alınması gerekli izin ve ruhsat gibi
işlemlerin sonuçları belli oluncaya kadar hukuka aykırı durumun devam etmesine
izin verilmektedir. Bu süre başvuru tarihine göre iki yıl, Maddenin 1.
fıkrasındaki bir yıllık sürede eklendiğinde üç yıllık süreyi kapsamaktadır.
Başvuran kişi veya kurum sözü edilen ruhsatı alamayacak durumda olsa bile, hukuka
aykırı durum ve hukuki belirsizlik üç yıl sürebilecektir. Bu durumun hukuk
devleti ilkesine aykırı olduğu açıktır.
Geçici 4. maddenin üçüncü fıkrasının uygulanması, Maddenin birinci
ve ikinci fıkraları ile bağlantılıdır. Yukarıda anlatılan gerekçelerle bu
fıkrada Anayasa'nın ilgili hükümlerine aykırıdır. Maddenin birinci ve ikinci
fıkralarının iptali halinde üçüncü fıkranın uygulanma olanağı kalmayacağı için,
bu fıkranın da 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanunu'nun 43. maddesinin 4. fıkrası uyarınca iptali gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenlemenin Anayasa'nın 2.,
45., ve 138. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle
çoğunluk görüşüne karşıyım.
KARŞIOY GEREKÇESİ
2.4.2008 günlü, 5751 sayılı Kanun ile 3.7.2005 günlü ve 5403
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'na eklenen geçici 4. maddede;
'11.10.2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı
kullanıma açılmış bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise istenilen
amaçla kullanımı için, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde
Bakanlığa başvurulması, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım
dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş yeni Türk lirası
ödenmesi şartıyla izin verilir.
Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için
çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler, Bakanlığa
başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde tamamlanıncaya kadar başvuru
sahipleri faaliyetlerine devam ederler. Bu süreler içerisinde gerekli izinleri
alamayanların üretim faaliyetleri ilgili idarelerce durdurulur.
Tarım arazisi vasfından çıkarılan araziler, ilgili kuruluşlarca
başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfını değiştirir.' hükmü yer almıştır.
Görüldüğü gibi madde hükmü ile 11.10.2004 tarihinden önce gerekli
izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin
tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise istenilen amaçla kullanımı için, bu kanunun yayımı
tarihinden itibaren bir yıl içinde Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na
başvurulması ve hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı
kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş yeni Türk lirası
ödenmesi şartıyla izin verileceği belirtilmektedir.
Anayasa'nın 45. maddesinde 'Devlet tarım arazileri ile çayır ve
meralarının amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim
planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak
maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve
diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır.
Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve
gerçek değerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır' hükmü
yer almıştır.
Anayasa'da yer alan bu düzenleme ile tarım arazilerinin ülke
yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek korunmaları ve genişletilmeleri
konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu özel ve ayrıntılı
düzenleme ile bir tarım ülkesi olan ülkemizde tarım arazilerinin yok
edilmesinin önlenmek istendiği açıktır.
Maddenin gerekçesinde ise 'Madde, Devlete tarım arazilerinin ve
çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevini yüklemektedir. Bu
ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok
edilmesinin önlenmesidir. Devlet bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır.'
denilmektedir.
Nitekim 03.07.2005 günlü, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi
Kullanımı Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacı toprağın doğal veya yapay
yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını,
geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun
olarak planlı arazi kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olarak
tanımlanmıştır. Aynı Yasa'nın 13. maddesinde ise; mutlak tarım arazileri, özel
ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve sulu tarım arazileri tarımsal üretim
amacı dışında kullanılamayacağı; ancak alternatif alan bulunmaması ve kurulun
uygun görmesi şartıyla maddede tek tek sayılan faaliyet ve amaçlarda
kullanılmak üzere tarım arazilerinin kullanılabileceği belirtilmektedir. Buna
göre tarım arazilerinin tarım dışı amaçla kullanımı ancak bu faaliyetle ilgili
alternatif alan bulunmaması halinde mümkün bulunmaktadır .
İptali istenilen düzenleme ile gerekli izinler alınmadan tarım
dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin tarımsal bütünlüğü bozmuyor
ise istenilen amaçla kullanılması imkanı verildiğinden, 5403 sayılı Yasada
aranan koşullara göre daha farklı ve kolay koşullarla tarım arazilerinin tarım
dışı amaçla kullanılmaları olanaklı hale gelmektedir.
Anayasa'nın 45. maddesinde Devlete tarım arazilerinin amaç dışı
kullanımını ve tahribini önleme görevi verilmiş olup, maddenin gerekçesinde ise
'devlet bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır.' denilmek suretiyle bu görevin
nasıl yapılacağı da açıkça belirtilmiştir.
Bu durumda tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanımını
kolaylaştıran dava konusu düzenleme, bu haliyle tarım arazilerinin nitelik
değiştirmelerine ve sonuçta zaman içerisinde azalmasına neden olacağı göz
önünde bulundurulduğunda; düzenleme ile Anayasa'nın 45. maddesine göre devlete
tarım arazilerini koruma ve gerekli tedbirleri alma konusunda verilen ödevin
ihlal edildiği açıktır.
Belirtilen nedenlerle 2.4.2008 günlü 5751 sayılı Kanun ile
3.7.2005 günlü ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa eklenen
geçici 4. maddenin, iptali gerektiği oyu ile çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
[1] Prof. Dr. Erdoğan TEZİÇ, Anayasa Hukuku. 13. Baskı. Beta
yayınları. Sy.199-200