ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2009/57
Karar Sayısı : 2011/33
Karar Günü : 3.2.2011
R.G. Tarih-Sayı :
14.04.2011-27905
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Danıştay Onbirinci
Dairesi
İTİRAZIN KONUSU: 26.10.1990 günlü, 3671
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve
Emekliliklerine Dair Kanun'un 6. maddesinin üçüncü cümlesinde yer alan ''ve
çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi'' ibaresinin, Anayasa'nın
Başlangıcı ile 2., 10. ve 55. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
22.7.2007 tarihinde yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi genel
seçimlerinden bir hafta önce Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine üç aylık
ödenek ve yolluk ödenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada,
itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Danıştay
Onbirinci Dairesi iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk
ve Emekliliklerine Dair Kanun'un itiraz konusu ibareyi de içeren 6. maddesi
şöyledir:
' Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri bu sıfatı iktisap ettikleri
aydan itibaren, bu Kanunda belirtilen ödeneklere ve yolluklara hak kazanırlar.
Herhangi bir nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sıfatı kalkanların
istihkakları, bu sıfatın kalktığı ayı takip eden aybaşından itibaren verilmez.
Ancak, ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde
önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yolluklar geri alınmaz. Aylık ödenek ve
yollukların üç aylığı peşin olarak ve çekle ödenir.'
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın Başlangıcı ile 2., 10. ve 55.
maddelerine dayanılmış, 86. maddesi ise ilgili görülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Haşim KILIÇ,
Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Cafer
ŞAT, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra
Ayla PERKTAŞ'ın katılmalarıyla 9.9.2009 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu Yasa kuralı, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve bunların
gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, Anayasa'nın 55. maddesinde ücretin emeğin
karşılığı olduğu kuralı ile Devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli
bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için
gerekli tedbirleri alacağı kuralının yer aldığı, Devletin temel organları
içerisinde sayılan yasama, yürütme ve yargı erkinde atama ve seçilme yoluyla
göreve gelenlerin ortak amacının kamu yararı olduğunun kuşkusuz olduğu, fiilen
çalışma karşılığı ödenecek aylık ve ödeneklerin miktarı ile ödenme şeklinin
yasalarla düzenlendiği ve ilke olarak kamu görevlilerine peşin ödeme yapıldığı,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 164. maddesinde memurlara aylıklarının
peşin olarak ödeneceği ve emekliye ayrılma ile ölüm hallerinde o aya ilişkin
peşin ödenen aylıkların geri alınmayacağı hükmünün bulunduğu, 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 145. maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve
Savcılar Kanunu'nun 108. maddesinde de aynı hükme yer verildiği, ölüm ve
emekliye ayrılma halleri dışında her ne suretle olursa olsun peşin ödenen
aylıkların ilgililerden tahsil edildiği, TBMM üyeliği sıfatının seçim yoluyla
kazanıldığı, seçimlerin yenilenmesi kararı alındıktan sonra ödenen üç aylık
ödenek ve yollukların seçimlerden sonra TBMM üyeliği sıfatı sona erenlerden
geri alınmasını engelleyen itiraz konusu kuralın Anayasa'nın Başlangıç bölümüne
ve 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların, kanun
hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğü'nün Anayasa'ya aykırılığı konusunda
ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle
bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık incelemesi
yapabileceğinden, iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 86.
maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır.
3671 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde, aylık ödenek ve yollukların üç
aylığının peşin olarak ve çekle ödeneceği, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren bu ödenek ve yolluklara
hak kazanacakları ve bu sıfatı herhangi bir nedenle kalkanların istihkaklarının
bu sıfatın kalktığı ayı takip eden aybaşından itibaren verilmeyeceği, ancak
ölüm halinde ve itiraz konusu ibareyi oluşturan 'çeşitli sebeplerle genel
seçimin yenilenmesi' halinde önceden ödenen üç aylık ödenek ve yollukların geri
alınmayacağı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 'Ücrette adalet sağlanması' başlıklı 55.
maddesinde 'Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları
işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan
yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır. Asgarî ücretin tespitinde
çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde
bulundurulur.' denilmektedir. Anayasa'nın 55. maddesi, emeğin
karşılıksız bırakılmamasını ve emeğin karşılığının ücret olarak verilmesini
amaçlamaktadır.
Anayasa'nın 'Ödenek ve yolluklar' başlıklı 86. maddesinde de 'Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve emeklilik işlemleri
kanunla düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı en yüksek Devlet memurunun almakta
olduğu miktarı, yolluk da ödenek miktarının yarısını aşamaz. Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde ilgileri devam
eder. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödenecek ödenek ve yolluklar,
kendilerine T.C.Emekli Sandığı tarafından bağlanan emekli aylığı ve
benzeri ödemelerin kesilmesini gerektirmez. Ödenek ve yollukların en çok üç
aylığı önceden ödenebilir.' hükmü yer almaktadır.
Anayasa'nın 86. maddesi ile ödenek ve yolluklar konusunda yasa
koyucuya tanınan takdir yetkisi, 26.10.1990 günlü,
3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve
Emekliliklerine Dair Kanun'la ödenek ve yollukların üç aylığının peşin olarak
ödenmesi yönünde kullanılmış, ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde önceden ödenen üç aylık ödenek ve yollukların ise geri
alınmayacağı kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yolluklarının üç
aylığının peşin olarak ödenmesinin öngörülmesi, yasa koyucu tarafından ödenek
ve yolluklar bakımından üçer aylık dönemlerin esas alındığını göstermektedir.
Bir başka deyişle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine ödeme yapılan her bir
dönem, üç aylık bir süreyi kapsamakta ve bu süre bir bütünlük arz etmektedir.
Bu çerçevede, üç aylık bir döneme ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerine yapılan ödemenin genel seçimin yenilenmesi halinde geri alınmaması,
yasa koyucunun bu konudaki takdirini yansıtmakta olup, emeğin karşılıksız
bırakılmamasını amaçlayan Anayasa'nın 55. maddesine aykırı bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk
Devleti olduğu belirtilmiş, 10. maddesinde de herkesin dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım
gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ile idare makamlarının bütün
işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda
oldukları ifade edilmiştir.
Anayasanın 10. maddesinde öngörülen 'yasa önünde eşitlik ilkesi',
hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil,
hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda
bulunanlar kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle,
aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa
karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin geniş anlamda kamu
görevlisi olarak kabul edilebilmesi mümkün olmakla birlikte statülerinin ve
görevlerinin özellikleri dolayısıyla diğer kamu görevlilerinden farklı bir
hukuki konumda bulundukları kuşkusuzdur. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği
statüsünün kazanılması ve kaybedilmesi, yasama dokunulmazlığı, çalışma düzeni
ve mali haklar gibi birçok konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri,
kendilerine özgü hukuki konumlarına bağlı olarak farklı kurallara tâbi
tutulabilirler. Bu nedenle ödenek ve yollukları Anayasa'da özel olarak
düzenlenen Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin bu yönden diğer kamu
görevlilerinden farklı kurallara tabi tutulmasında 'yasa önünde eşitlik
ilkesi'ne aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 2., 10., 55.
ve 86. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Fettah OTO, Serruh KALELİ, Zehra
Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN ve Erdal TERCAN bu görüşe
katılmamıştır.
İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın Başlangıcı ile ilgisi
görülmemiştir.
VI- SONUÇ
1- 7.5.2010 günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca,
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmadan, Mahkeme'nin çalışıp
çalışamayacağına ilişkin ön meselenin incelenmesi sonucunda; Mahkeme'nin
çalışmasına bir engel bulunmadığına, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN, Fettah
OTO, Zehra Ayla PERKTAŞ ile Celal Mümtaz AKINCI'nın, gerekçesi 2010/68 esas
sayılı dosyada belirtilen karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 26.10.1990 günlü, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun'un 6. maddesinin üçüncü
cümlesinde yer alan '' ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi '' ibaresinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet
AKYALÇIN, Fettah OTO, Serruh KALELİ, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ,
Alparslan ALTAN ile Erdal TERCAN'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3.2.2011 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
Üye
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan
ALTAN
|
Üye
Burhan
ÜSTÜN
|
Üye
Engin
YILDIRIM
|
Üye
Nuri
NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi
DURSUN
|
Üye
Celal
Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal
TERCAN
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve
Emekliliklerine Dair Kanun'un 6. maddesinde, 'Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyeleri bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren, bu Kanunda
belirtilen ödenek ve yolluklara hak kazanırlar. Herhangi bir nedenle Türkiye
Büyük Millet Meclisi Üyeliği sıfatı kalkanların istihkakları, bu sıfatın
kalktığı ayı takip eden aybaşından itibaren verilmez. Ancak, ölüm ve çeşitli
sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek
ve yolluklar geri alınmaz. Aylık, ödenek ve yollukların üç aylığı peşin olarak
çekle ödenir' denilmiş, itiraz başvurusunda bulunan
Danıştay Onbirinci Daire tarafından bu kuralın 've çeşitli
sebeplerle genel seçimin yenilenmesi' bölümünün, böyle bir
durumda, TBMM üyelerinin önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yolluklarının
geri alınmamasının, Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali
istenmiştir.
Anayasa'nın ödenek ve yolluklara ilişkin 86. maddesinin, 2.11.2001
günlü 4720 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önceki birinci fıkrası, 'Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek ve yollukları kanunla düzenlenir. Ödeneğin
aylık tutarı en yüksek Devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yolluk da
ödenek miktarının yarısını aşamaz' biçimindeyken, değişiklikten sonra 'Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emeklilik işlemleri kanunla
düzenlenir. Ödeneğin aylık tutarı, en yüksek Devlet memurunun almakta olduğu
miktarı, yolluk da ödenek miktarının yarısını aşamaz. Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri ile bunların emeklileri T.C. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilirler ve üyeliği sona erenlerin istekleri halinde ilgileri devam
eder' şeklini almış, böylece TBMM üyelerinin yalnız ödenek ve
yollukları değil emeklilik hakları da Anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. Bu
değişikliğin nedeni ise TBMM üyeleri ile ilgili olarak T.C. Emekli Sandığı'nın
öbür iştirakçilerine göre farklı düzenlemeler getiren dokuz yasanın (25.2.1966
günlü, 751 sayılı; 8.7.1971 günlü ve 1425 sayılı; 25.12.1979 günlü, 2254
sayılı; 7.5.1986 günlü, 3284 sayılı; 21.4.1988 günlü, 3430 sayılı; 26.10.1990
günlü, 3671 sayılı; 3.12.1992 günlü, 3855 sayılı; 24.11.1994 günlü, 4049
sayılı; 4.4.1995 günlü 4104 sayılı) konuya ilişkin kurallarının, söz konusu
kişilerin, öteki iştirakçilerin hiçbirisi için tanınmayan bazı imtiyazlarla
donatılmalarının eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açtığı gerekçesiyle Anayasa'nın
'eşitlik' ilkesine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş
olmasıdır.
Anayasa Mahkemesi'nin pek çok kararında belirtildiği gibi,
Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk
devleti ilkesinin gereği olarak yasa koyucu, sadece Anayasa ve yasalara değil,
onların da üstünde bulunan ve zaman içinde evrensel bir özellik kazanıp, çağdaş
demokrasilerde ortak değerler olarak kabul gören hukukun genel ilkelerine de
uymakla yükümlüdür. Bu nedenle bir kuralın, Anayasa Mahkemesi tarafından
verilen iptal kararının etkisiz kılınması amacıyla Anayasa'ya taşınması, o
kuralın Anayasal meşruiyetini sağlasa da 'eşitlik' gibi hukukun genel ilkeleri
arasında yer alan bir ilkeye aykırılığını ortadan kaldıramaz. Bunun sonucu olarak
da her alanda eşitlik temelinde, adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdürmekle yükümlü olan hukuk devletinin varlığından söz
edilemez.
Anayasa'nın 10. maddesinde herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım
gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda
oldukları, 55. maddesinde de ücretin emeğin karşılığı olduğu belirtilmiştir.
55. maddenin gerekçesinde ise 'Bu madde, bütün
çalışanlara, çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret, aylık
ikramiyeler ve sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını öngörmektedir.
Bu esaslardan ilki, ücret, aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar ancak 'fiilen
çalışma' karşılığı ödenecektir, bunun için de iş süreleri, işin verimi ve
değeri ve niteliği dikkate alınacaktır. İkinci esas, kamu kesiminde çalışanlar
ile özel kesimde çalışanlar arasında ister işçi, ister memur olsunlar ücret,
aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar bakımından hakkaniyet ve denge
sağlamasıdır. Amaçlanan fiilen çalışılmadan çalışmada geçmeyen süreler için
ödeme yapılmamasıdır.' Milletvekillerinin aldıkları ödenek
ve yollukların da bu madde ve gerekçesinde belirtilen ücret kapsamında
bulunduğu ve fiilen çalışmalarının karşılığı olduğu açıktır. Buna göre, TBMM
üyeliği sıfatının sona ermesinden sonra çalışılmayan bir süreye ait mali
hakların, ödenmemesi, ödenmiş ise geri alınması gerekir. Anayasa'da
milletvekilleri için getirilen farklı düzenlemelerin amacının, onlara eşitlik
ilkesini ihlâl edecek biçimde ayrıcalık ve imtiyaz tanınması değil, ulusu
temsil etme görevlerinin gereği gibi yerine getirilmesi olduğunda duraksamaya
yer yoktur. Bu durumda, milletvekilliği sıfatı sona erenlerin, bu görevle
ilişkilerinin kesilmesine karşın, önceden aldıkları üç aylık ödenek ve
yolluklarının geri alınmamasının, Anayasal meşruiyeti bulunmadığı gibi hak,
adalet ve eşitlik bağlamında hukukun genel ilkeleriyle de bağdaşır bir yönü
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle TBMM üyelerine fiilen çalışmadıkları dönem
için yapılan ve onların diğer çalışanların sahip olmadıkları bir ayrıcalık ve
imtiyazdan yararlanmalarına yol açan ödemelerin kaynağını oluşturan ve
Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılan itiraz
konusu kuralın iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Fettah
OTO
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞI OY
Anayasa'nın 'Ödenek ve Yolluklar' başlıklı 86. maddesinde, TBMM
üyelerinin ödenek ve yolluklarının üst sınırları belirtilmek suretiyle kanunla
düzenleneceği ve en çok üç aylığının önceden ödenebileceği kurala bağlanmıştır.
Genel olarak bir iş için ayrılan belirli bir parayı ve tahsisatı
ifade eden 'ödenek' kavramı kamu personeli hukuku yönünden, devlet personel
sisteminde kimi kamu görevlilerine, görevin niteliğine bağlı olarak her ay brüt
aylıklarının ya da en yüksek devlet memuru aylığının belli bir oranında
aylıkları dışında ödenen para olarak tanımlanmaktadır.
Milletvekilleri, seçilmeleri, görev ve yetkileri, yasama
sorumsuzluğu ve dokunulmazlıkları gibi Anayasa'da yer alan özel kurallara tâbi
olan ve geniş anlamda kamu görevlisi olarak nitelendirilebilecek kişilerdir.
Bir kamu görevlisinin, görevini ifa için sürekli veya geçici
olarak görev
yerlerinden ayrılmaları halinde kendilerine ödenen yol giderleri ve gündelikler
'yolluk' olarak adlandırılmaktadır.
İtiraz konusu kuralda, ödenek ve yolluklarını üç aylık peşin
olarak alan TBMM üyelerinin ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri
alınamayacağı düzenlenmiştir.
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar, milletvekillerinin
mali hakları kapsamında yer almakta olup bu hakların milletvekilliği
statüsünden kaynaklandığı, bu statünün devamı süresince söz konusu ödenek ve
yolluklara hak kazanılmış olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'nın 55. maddesinde, ücretin emeğin karşılığı olduğu açıkça
belirtilmiştir. Ücretin emeğin karşılığı olması ve fiilen çalışma karşılığı
ödenmesi hususları gözetildiğinde TBMM statüsünün sona ermesinden sonra, bu
statüye bağlı bir çalışma ve emekten söz edilemeyeceği gibi, bulunulmayan bir
statüye ve çalışılmayan bir süreye ait mali haktan da bahsedilemez. Önceden
ödenmiş de olsa, ödemeye esas olan statünün kaybından sonraki aylar için bu
statüye bağlı olarak yapılan ödemelerin Anayasa'da öngörülen emeğin karşılığı
olduğundan söz edilemez.
Öte yandan, yasaların adil kurallar içermesi ve hakkaniyet
ölçütlerini gözetmesi Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti
olmanın bir gereğidir. Yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan
takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet ve hakkaniyet ölçütlerini göz
önünde tutarak kullanması gerekir. Bu nedenle çeşitli sebeplerle genel seçimin
yenilenmesi halinde milletvekillerinin önceden aldıkları üç aylık ödenek ve
yollukların geri alınamayacağını öngören itiraz konusu kuralın hukuk devleti
ilkesine açıkça aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle Anayasa'nın 2. ve 55. maddesine aykırı olan
itiraz konusu kuralın iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde oluşan
çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
KARŞI OY
Danıştay Onbirinci Dairesi itiraz başvurusunda; 've çeşitli
sebeplerle genel seçimin yenilenmesi' halinde TBMM üyelerinin önceden aldıkları
üç aylık ödenek ve yollukların geri alınmamasını, Anayasa'ya aykırı bularak
iptalini istemiştir.
Anayasa'nın 55. maddesinde ücretin emeğin karşılığı olduğu
belirtilmiştir.
Anayasa'nın 86. maddesi, TBMM üyelerinin ödenek, yolluk ve
emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir.
Milletvekillerine tanınan bu mali haklar milletvekilliği
statüsünden dolayıdır. Statünün kaybından sonraki aylar için bu statüye göre
verilen ödemelerin iadesi gerekir.
Çağdaş demokratik rejimlerin temel ilkelerinden biri olan 'hukuk
devleti' Anayasa'nın 2. maddesinde 'Cumhuriyetin nitelikleri' arasında
sayılmıştır.
Gerek 1961 (m, 2) gerekse 1982 (m, 2) Anayasaları Cumhuriyetin
niteliklerini açıklarken Türkiye Cumhuriyetinin bir 'Hukuk Devleti' olduğunu
belirtiyorlar. Hukuka bağlı bir devlete, egemenliğin kullanılması da hukuk
çerçevesi içindedir.
Anayasa madde 10'da 'Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din mezhep vb. sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir' denilerek eşitlik ilkesi kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2, 10 ve
55. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz konusu kural, ödenek ve yolluklarını üç aylık peşin olarak
alan TBMM üyelerinin çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde
önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri alınamayacağını
düzenlemektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk
Devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak
ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her
alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık,
Anayasa'nın ve yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk
ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar, milletvekillerinin
mali hakları kapsamında yer almaktadır ve milletvekilliği statüsünden
kaynaklanmaktadır. Bir başka deyişle bu statünün devamı süresince söz konusu
ödenek ve yolluklara hak kazanılmış olmaktadır. Bu nedenle ödenek ve
yollukları, milletvekilliği statüsüne bağlı mali haklar olarak nitelendirmek de
mümkündür. Ödenek ve yollukların hak edilmesi, milletvekili statüsünde
bulunulmasına bağlı olduğundan, bu statünün sona ermesinden sonra bu statüye
bağlı bir ödeme yapılması olanaklı değildir. Bu anlamda yapılan ödemenin
tarihinin de bir önemi bulunmamaktadır. İlgiliye milletvekili iken ödeme
yapılmış olsa dahi ödeme konusu mali hakların milletvekili statüsünün kalktığı
tarihten sonraki aylara ait olması halinde, söz konusu statünün kaybı ile
birlikte önceden yapılan ödemenin dayanağı ortadan kalkmış olmaktadır. Hukuki
dayanağının ortadan kalkması ise ilgililerin hak etmedikleri ödenek ve
yollukların iadesini gerektirir.
Anayasa'nın 'Ücrette adalet sağlanması' başlıklı 55. maddesi
şöyledir: 'Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde
etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri
alır.
Asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin
ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur.'
Anayasa'nın 55. maddesinin asıl olarak kamu ve özel kesim
çalışanlarına yönelik olması, 'ücretin, emeğin karşılığı' olduğu yolundaki
genel kuralın milletvekilleri yönünden de geçerli olmasına bir engel
oluşturmamaktadır. Anayasa'nın 55. maddesinin 'Ücret ve aylık, emeğin
karşılığıdır' şeklinde Danışma Meclisi'nden geçen ilk halinde yer alan
've aylık,' ibaresinin Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu'nca madde
metninden çıkarılmasına gerekçe olarak gösterilen, her türlü ödemenin ücret
kapsamına girdiği hususu da bu yaklaşımın doğruluğunu teyit etmektedir: ''bu
fıkranın içeriği yönünden 'ücret' sözcüğü içinde, çalışma ve emek karşılığı
olan aylık gibi her türlü ödemeler de öngörüldüğünden, birinci fıkrada yer alan 've
aylık' sözcükleri metinden çıkarılmıştır.'
55. maddenin gerekçesinde de şu hususlar belirtilmiştir:'Bu
madde, bütün çalışanlara, çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret,
aylık ikramiyeler ve sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını
öngörmektedir.
Bu esaslardan ilki, ücret, aylık, ikramiye ve sosyal yardımlar
ancak 'fiilen çalışma' karşılığı ödenecektir,
bunun için de iş süreleri, işin verimi ve değeri ve niteliği dikkate alınacaktır.
İkinci esas, kamu kesiminde çalışanlar ile özel kesimde çalışanlar
arasında ister işçi, ister memur olsunlar ücret, aylık, ikramiye ve sosyal
yardımlar bakımından hakkaniyet ve denge sağlamasıdır.
Amaçlanan fiilen çalışılmadan çalışmada geçmeyen süreler için
ödeme yapılmamasıdır. Bunu sağlayacak
sistemin usul tesis edileceği kanunda gösterilecektir''
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar da bu anlamda ücret
kapsamına girmektedir.
Ücretin emeğin karşılığı olması ve fiilen çalışma karşılığı
ödenmesi hususları dikkate alındığında TBMM statüsünün sona ermesinden sonra,
bu statüye bağlı bir çalışma ve emekten söz edilemeyeceğinden, bulunulmayan bir
statüye ve çalışılmayan bir süreye ait mali haktan bahsedilemeyecektir. Bu
nedenle, önceden ödenmiş de olsa, ödemeye esas olan statünün kaybından sonraki
aylar için bu statüye bağlı olarak yapılan ödemelerin iadesi gerekir.
Çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde
milletvekillerinin önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yollukların geri
alınmayacağı yolundaki itiraz konusu kural, milletvekillerinin bu statülerinin
sona ermesinden sonraki aylara ilişkin ödenek ve yollukları da kapsayabilecek
nitelikte olduğundan, milletvekili olarak çalışmadıkları aylar için herhangi
bir emeklerinden ve bu emeklerinin karşılığı bir ücretten söz edilebilmesi
olanaklı değildir.
Anayasa'nın 10. maddesinde de herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım
gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda
oldukları belirtilmiştir.
TBMM üyelerinin yaptıkları görevin önemi, ödenek ve yolluklarının
farklı bir düzenlemeye tabi tutulmasını haklı kılmakta ise de bu görev
sonrasında kendilerine ayrıcalık tanınması kabul edilmemektedir. TBMM üyelerine
ayrıcalıklı uygulamanın tipik örneğini oluşturan emeklilik yönünden farklı
kurallara tabi tutulmalarına ilişkin yasal düzenlemeler hakkında daha önce
Anayasa Mahkemesi'nce verilen iptal kararlarının gerekçesini de bu husus
oluşturmaktadır.
Milletvekilliği hizmeti ve sıfatı son bulmuş kişilerin, artık
farklı bir statü içinde değerlendirilebilmelerine olanak bulunmamaktadır.
Milletvekilliği görevinin yerine getirilmesine ilişkin olmayan ve
fakat TBMM üyelerinin imtiyazlı bir durumdan yararlanmaları sonucunu doğuracak
şekilde ve diğer çalışanlardan farklı olarak, çalışmadıkları aylara ilişkin
ödenek ve yolluk almalarını sağlayan itiraz konusu kural Anayasanın 10.
maddesine aykırı bulunmaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin önceki kararlarında da milletvekilleri
yönünden bu statüleri sona erdikten sonraki dönemler için getirilecek ayrıcalık
niteliğindeki düzenlemeler Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmişlerdir.
Belirtilen kararlarda dayanılan gerekçelerden itiraz konusu kural yönünden
ayrılınmasını gerektiren bir durum da bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 2., 10. ve
55. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.
MUHALEFET ŞERHİ
22.07.2007 tarihinde yapılacak genel seçim öncesinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyelerine 15.07.2007 tarihinde üç aylık dönem için peşin
olarak ödenek ve yolluk ödemesi yapılmış, bu işlemin iptali talebiyle dava
açılmış ve davaya bakan mahkeme, 3671 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyelerinin Ödenek, Yolluk ve Emekliliklerine Dair Kanun'un 6. maddesini olaya
uygulanacak kural olarak belirlemiş; ancak bu kuralın üçüncü cümlesinde yer
alan ''. ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi '' ibaresini,
Anayasa'nın 2.,10. ve 55. maddelerine aykırı bularak, iptali talebiyle
başvurmuştur.
İptali talep edilen ibarenin de yer aldığı 3671 sayılı Kanun'un 6.
maddesi şu şekildedir: 'Madde 6 - Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
bu sıfatı iktisap ettikleri aydan itibaren, bu Kanunda belirtilen ödenek ve
yolluklara hak kazanırlar. Herhangi bir nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeliği sıfatı kalkanların istihkakları, bu sıfatın kalktığı ayı takip eden
aybaşından itibaren verilmez. Ancak, ölüm ve çeşitli sebeplerle genel
seçimin yenilenmesihalinde önceden aldıkları üç aylık ödenek ve yolluklar
geri alınmaz. Aylık ödenek ve yollukların üç aylığı peşin olarak ve çekle
ödenir.'
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin, ödenekleri ve yollukları
Anayasa'nın 86. maddesinde düzenlenmiş ve şu hükme yer verilmiştir: 'MADDE
86- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin ödenek, yolluk ve
emeklilik işlemleri kanunla düzenlenir'.
Ödenek ve yollukların en çok üç aylığı önceden ödenebilir.'
Anayasada yer alan bu hükmün gereği olarak milletvekillerinin
ödenek, yolluk ve emeklilik işlemlerini düzenlemek amacıyla 3671 sayılı Kanun
kabul edilmiştir. Söz konusu Kanun'un 6. maddesinde de, milletvekillerinin
ödenek ve yolluklarını ne zaman almaya hak kazanacakları, ödenmesi ve yapılan
ödemelerin hangi hallerde geri alınmayacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda,
çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi halinde de ödenen üç aylık ödenek
ve yollukların geri alınmayacağı öngörülmüştür.
Anayasa m.2'de düzenlenen hukuk devleti ilkesi, temel hak ve
özgürlüklere dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup, güçlendiren, her alanda
eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini görevli
sayan, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa ve temel hukuk kurallarıyla kendini
bağlı sayan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlet
olarak kabul edilmektedir.
Anayasa m.10'da 'Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir' denilerek eşitlik ilkesi kabul
edilmiştir.
Anayasa'nın ücrete ilişkin 55. maddesinde ise 'ücret emeğin
karşılığıdır' denilmiştir. Ücrete ilişkin bu madde, bir yönüyle verilen emek
karşılığında bir ücret ödenmesini düzenlerken, diğer yönüyle de, ödenen bir
ücret karşılığında emek sarfedilmesi gerektiğini de ifade etmektedir. Nitekim,
55. maddenin gerekçesinde, 'bu madde, bütün çalışanlara, çalışmalarının
karşılığı olarak ödenecek olan ücret, aylık ikramiyeler ve sosyal yardımların
belli esasa dayandırılmasını öngörmektedir. Bu esaslardan ilki, ücret, aylık,
ikramiye ve sosyal yardımlar ancak 'fiilen çalışma' karşılığı ödenecektir'.'
Amaçlanan fiilen çalışılmadan çalışmada geçmeyen süreler için ödeme
yapılmamasıdır'' denilmektedir.
Bu açıdan, verilen bir emek karşılığı nasıl ki, emek sahibine bir
ücret ödenmesi onun hakkı ise, ödenen bir ücret karşılığı emek sarfedilmesi de
aynı şekilde, o kişi açısından bir görev; ücret ödeyen açısından da, çalışandan
emeğin sarfedilmesini istemek bir hak olarak kabul edilmelidir. Söz konusu 55.
maddede düzenlenen kural çerçevesinde herkes eşittir. Hiç şüphesiz, çalışanın
eğitim seviyesine, uzmanlığına, kıdemine, işin niteliğine vb. bağlı olarak farklı
miktarlarda ücret ödenebilir, farklı mali haklar sağlanabilir. Ancak, bu durum,
ücretin emek karşılığı olduğu temel kuralını değiştirmemelidir.
Milletvekillerine ödenen ödenek ve yolluklar da, söz konusu
maddede geçen ücret kavramına dahil sayılmalıdır. Milletvekillerine, maaş veya
ücret değil de, 'ödenek' adı altında ödeme yapılması, bu kuralın dışına
çıkılmasını gerektirmemelidir. Keza, milletvekillerine ödenek dışında ayrıca
yolluk ödenmesi de m. 55'in dışına çıkılmasını gerektiren bir durum sayılmamalıdır.
Anayasa m.86'da ve 3671 sayılı Kanun m.6'da milletvekillerinin ödenek ve
yollukları için getirilen özel hükümlerin, milletvekillerine, eşitlik ilkesini
ihlal etmeyi haklı kılacak şekilde, emek karşılığı olmayan bir para ödenmesini
ve bu şekilde imtiyaz tanınmasını sağlamak için değil, milletin vekili olarak
temsil görevlerini daha iyi yerine getirebilmelerini sağlamak için kabul
edildiği açıktır. Milletvekillerinin görevlerinin sona ermesinden sonra ise, bu
farklılığı haklı kılacak bir durum kalmamaktadır. Diğer kamu görevlileri de,
aynı şekilde, görevleri sona erdikten sonraki dönem için yapılan ödemeleri iade
etmek zorunda kalmaktadırlar.
Kamu görevlilerine yapılan aylık ödemelerinin hangi hallerde geri
istenmeyeceği ilgili kanunlarında belirtilmiştir: Buna göre örneğin: 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu m. 164'de ' Memurlara aylıkları her ayın
başında peşin ödenir. Emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde o aya ait peşin
ödenen aylık geri alınmaz.'
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu m.
145'de: 'Subay, astsubay ve askeri öğrencilerin aylık ve harçlıkları,
her ayın başında peşin olarak ödenir. ' Emekliye ayrılma ve ölüm hallerinde, o
aya ait peşin ödenen aylık veya harçlık geri alınmaz.'
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu m. 108'de: Aylık
ve ödenekler her ayın başında peşin olarak ödenir. - Emekliye ayrılma ve ölüm
hallerinde o aya ait peşin ödenen aylık ve ödenekler geri alınmaz.'
denilmektedir.
Görüldüğü gibi, diğer kamu görevlilerinde emekliye ayrılma ve ölüm
halinde o aya ait peşin ödenen aylık ve ödeneğin geri alınmayacağı, bu hallerin
dışındaki, görevden ayrılma yahut diğer sona erme hallerinde ise peşin ödenen
aylık yahut ücretin geri istenmesi kabul edilmiştir. Aynı şekilde
milletvekillerinde de peşin ödenen ödenek ve yolluğun ölüm halinde geri
istenmeyeceği kabul edilmiş, bu açıdan diğer kamu görevlileri ile paralel bir
durum öngörülmüştür. Buna karşılık, genel seçimlerin yenilenmesi halinde de,
milletvekilliği görevi sona ermekle birlikte, bu durum, nitelik olarak ölüm
veya emekliye ayrılma ile aynı değildir. O nedenle, milletvekillerine görevin
sona ermesi halinde, diğer kamu görevlilerine nazaran bir ayrıcalık sağlanmış
olmaktadır. Bu açıdan da, milletvekillerine peşin ödenen üç aylık ödenek ve
yolluğun geri alınmayacağına ilişkin kural eşitlik ilkesine aykırılık teşkil
etmektedir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle, 3671 sayılı Kanun'un 6.
maddesindeki ''ve çeşitli sebeplerle genel seçimin yenilenmesi' ifadesinin,
Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği
kanaatinde olduğumdan, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.