ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 2004/87
Karar Sayısı : 2009/5
Karar Günü : 8.1.2009
R.G. Tarih-Sayı :05.03.2009-27160
İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Üyeleri Kemal ANADOL, Kemal KILIÇDAROĞLU ve 118 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU: 16.7.2004 günlü, 5230
sayılı Pamukbank Türk Anonim Şirketinin Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketine
Devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un;
1- 5. maddesinin;
a- İkinci fıkrasında yer alan "... benzeri ..."
sözcüğünün,
b- Dördüncü fıkrasının,
2- 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 15.11.2000 günlü,
4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim
Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un 1 inci
maddesinin (5) numaralı fıkrasına "bankalar hakkında
uygulanmaz" ibaresinden önce gelmek üzere
eklenen "... ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname" ibaresinin,
Anayasa'nın 2., 10., 11., 90. ve 128. maddelerine aykırılığı
savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi
istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- Dava Konusu Yasa Kuralları
16.7.2004 günlü, 5230 sayılı Pamukbank Türk Anonim Şirketinin
Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketine Devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun'un iptali istenen kuralları da içeren maddeleri
şöyledir:
1- "MADDE
5.- 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanuna
tâbi bankalarda çalışanlar ile Pamukbanktan Halkbanka devrolunacak personelden;
tâbi oldukları sosyal güvenlik kuruluşlarına bakılmaksızın, emeklilik hakkını
kazanmış olanlara, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde talep
etmeleri halinde emekli ikramiyeleri veya İş Kanunu hükümlerine göre
hesaplanacak kıdem tazminatları % 20 fazlasıyla ödenir. Bu süreyi üç ay daha
uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu kapsamda emekli olan personel, bu
bankalarda yeniden istihdam edilemez.
Bu Kanunun 3 üncü maddesi gereğince devir işleminin tamamlanması
ile birlikte; Halkbankın, 4603 sayılı Kanun ile belirlenen, çağdaş bankacılığın
ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmasını ve özelleştirmeye
hazırlanmasını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması amacı gözetilerek
oluşturulacak plân çerçevesinde, hedeflenen şube sayısı ve norm kadro ile
ekonomik, teknolojik nedenler ve organizasyon değişikliği sonucu
doğabilecek benzeri nedenlerle personelin mevcut iş
sözleşmelerini feshetmeye Halkbank Yönetim Kurulu yetkilidir.
Halkbank Yönetim Kurulu, bu yetkilerini 6762 sayılı Türk Ticaret
Kanunu hükümlerine istinaden diğer organlarına devredebilir.
İkinci fıkra kapsamında yapılacak fesih işlemleri hakkında
İş Kanununun 29 uncu maddesinde yer alan bildirimlere ilişkin hüküm uygulanmaz."
2- "MADDE 7.- 15.11.2000
tarihli ve 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası
Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun;
a) 1 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasına "bankalar
hakkında uygulanmaz" ibaresinden önce gelmek üzere "2946 sayılı Kamu
Konutları Kanunu, 195 sayılı Basın İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun ve
631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Malî ve Sosyal Haklarında
Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ibareleri eklenmiştir.
b) 2 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan "üç
yıl" ibaresi "beş yıl" olarak değiştirilmiştir.
c) 3 üncü maddesine aşağıdaki (5) numaralı fıkra eklenmiştir.
5. Bankalarda 4857 sayılı İş Kanununa tâbi olarak çalışanlarla
bankalar arasında çıkacak ihtilaflarda iş mahkemeleri görevlidir.
d) Geçici 3 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının birinci cümlesine
"Kanuni takibe intikal etmiş alacaklar" ibaresinden sonra gelmek
üzere ", memur maaşına ve TÜFE'ye endeksli yuva kredileri" ibaresi
eklenmiştir.
e) Geçici 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tâbi olmakla
birlikte halen bankalarda çalışmakta olup başka kurumlara nakli sağlanamayan
personel, bu Kanunun geçici 1 inci maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca
işlem tesis edilmek üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir."
B- Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde Anayasa'nın 2., 10., 11., 90. ve 128.
maddelerine dayanılmış, 48. maddesi ise ilgili görülmüştür.
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Mustafa BUMİN,
Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU,
Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fazıl SAĞLAM, A. Necmi ÖZLER ve Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla 6.10.2004 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİ
16.7.2004 günlü, 5230 sayılı Pamukbank Türk Anonim Şirketinin
Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketine Devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun'un;
1- 5. maddesinin, ikinci fıkrasında yer alan "...
benzeri ..." sözcüğü ve dördüncü fıkrasının,
2- 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile
15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında
Kanun'un 1 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasına "bankalar hakkında
uygulanmaz" ibaresinden önce gelmek üzere eklenen "... ve 631 sayılı
Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname" ibaresinin,
YÜRÜRLÜKLERİNİN DURDURULMASI İSTEMİNİN REDDİNE, 6.10.2004
gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenen yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Genel Açıklama
15.11.2000 günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası,
Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi
Hakkında Kanun, kapsamındaki bankaların çağdaş bankacılığın ve uluslararası
rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını
sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisselerinin tamamına
kadarının gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesi amacıyla
çıkarılmış, iktisadi devlet teşekkülü statüsünde bulunan söz konusu bankalar,
4603 sayılı Yasa'yla birlikte, Bankalar Kanunu ve genel hükümlere bağlı anonim
şirket statüsüne geçirilmiştir.
4603 sayılı Yasa'da 4684 ve 4743 sayılı Yasalarla yapılan
düzenlemeler sonucunda, bu bankalardaki tüm personel özel hukuk hükümlerine
tabi olarak çalıştırılmaya başlanmış, 31.12.2002 tarihinden sonra ise özel
hukuk hükümlerine tabi olmayan personelin çalıştırılmayacağı ayrıca hüküm
altına alınmıştır. 4603 sayılı Yasa'nın 2. maddesinin (3) numaralı fıkrasında
5626 sayılı Yasa'yla yapılan değişiklikle, personel konusunda tamamıyla
bankaların genel kurulları yetkili kılınarak bu yetkinin yönetim kurullarına
devredilebileceği belirtilmiştir.
Hisseleri, yönetimi ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
intikal etmiş olan Pamukbank'ın, 5230 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle,
bilançosundaki tüm aktifleri ve pasifleri ile bilanço dışı yükümlülükleri,
Pamukbank, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Halkbank arasında düzenlenecek bir
protokol ile başka bir işleme gerek kalmaksızın Halkbank'a devredileceği
öngörülmüş, aynı Yasa'yla Pamukbank'tan Halkbank'a devrolunacak personel
konusunda da hükümler getirilmiştir.
B- Yasa'nın 5. Maddesinin İkinci Fıkrasında Yer Alan "...
benzeri ..." Sözcüğünün İncelenmesi
Dava dilekçesinde, sözleşmelerin feshinde geçerli bir son verme
nedeni gösterilmesi yerine benzeri sözcüğünün kullanılmasının belirsiz ve soyut
olduğu, idareye takdir yetkisinin verildiği, hukuk devletinin hukuk güvenliği
ilkesine aykırı olarak fesih hallerinin kapsamını genişletmeye yönelik
bulunduğu, bunun 158 sayılı ILO Sözleşmesi'ne aykırılık oluşturduğu ve hukuk güvenliğinin
bir sonucu olan ahde vefa ilkesini zedelediği, uluslararası sözleşmeye aykırı
bir düzenlemenin Anayasa'nın 90. maddesiyle de çeliştiği, bu nedenle kuralın
Anayasa'nın 2., 11. ve 90. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devletinin temel
ilkelerinden biri hukuk güvenliği ilkesidir. Buna göre yasal düzenlemeler,
herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirli, açık, net,
anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olmalıdır.
Yasa'nın dava konusu "benzeri" sözcüğünü içeren 5.
maddesinin ikinci fıkrasında, Pamukbank'ın Halkbank'a devir işleminin
tamamlanmasıyla birlikte, 4603 sayılı Yasa'yla belirlenen, çağdaş bankacılığın
ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmasını ve özelleştirmeye
hazırlanmasını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması amacı gözetilerek
oluşturulacak plan çerçevesinde, hedeflenen şube sayısı ve norm kadro ile
ekonomik, teknolojik nedenler ve organizasyon değişikliği sonucu doğabilecek
benzeri nedenlerle personelin mevcut iş sözleşmelerini feshetmeye Halkbank
Yönetim Kurulu yetkili kılınmıştır.
Yasa koyucu ikinci fıkrada sözleşmenin feshine ilişkin nedenleri
saydıktan sonra, "benzeri" sözcüğünü kullanmak suretiyle, bu fıkrada
belirtilenlere benzer nitelikteki fesih nedenlerini amaçlayarak bu sözcüğü
sayılan nedenlerden bağımsız olarak kullanmamıştır. Dava konusu sözcüğün yer
aldığı kuralda, Halkbank personelinin mevcut iş sözleşmelerinin Banka Yönetim
Kurulu tarafından feshedilebilmesinin belli başlı ana nedenleri gösterilerek,
temel hukuki çerçevesi çizilmiştir. Halkbank Yönetim Kurulu, 4603 sayılı
Yasa'yla belirlenen bankaların yeniden yapılandırılması amacı doğrultusunda
oluşturulacak plan çerçevesi dışına çıkamayacak ve fıkrada sayılanlarla
bağdaşmayan fesih nedenleri getiremeyecektir. Bu nedenle "benzeri"
sözcüğünün belirsiz, soyut olduğundan ve idareye sınırsız takdir yetkisi
verildiğinden söz edilemez. Kaldı ki hukuk devletinde hukuka aykırı işlemlerin
yargı denetimine bağlı olmasının da önemli bir güvence olduğu açıktır.
Açıklanan nedenle sözcük Anayasa'nın 2. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Konunun Anayasa'nın 11. ve 90. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
C- Yasa'nın 5. Maddesinin Dördüncü Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Türkiye'nin 158 sayılı ILO Sözleşmesi'yle
yükümlülük altına girdiği, Sözleşme'nin 13. ve 14. maddelerine aykırı
olarak Banka personelinin toplu işten çıkarılmasında sonradan sözleşmelerin
bildirimsiz feshinin öngörülmesinin ahde vefa ilkesini zedelediği,
Sözleşme'ye aykırı olan bir kuralın aynı zamanda Anayasa'nın 90. maddesiyle
çeliştiği, İş Kanunu kapsamında diğer çalışanlara bildirim uygulandığı halde
Halkbank personeli hakkında bunun uygulanmamasının eşitsizlik oluşturduğu, bu
nedenlerle kuralın Anayasa'nın 2., 10., 11. ve 90. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanunu'nun 29. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi yasaların Anayasa'ya
aykırılığı hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere bağlı
kalmak zorunda olmadığından kural ilgisi nedeniyle Anayasa'nın 48. maddesi
yönünden de incelenmiştir.
5230 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin dava konusu dördüncü
fıkrasında, Halkbank Yönetim Kurulu tarafından aynı maddenin ikinci fıkrası
kapsamında yapılacak fesih işlemleri hakkında İş Kanunu'nun 29. maddesinde yer
alan bildirimlere ilişkin hükmün uygulanmayacağı öngörülmüştür.
İş Kanunu'nun 29. maddesinde "toplu işçi çıkarma"ya
ilişkin düzenlenme yapılmıştır. Maddede işverenin, ekonomik, teknolojik,
yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi
çıkarmak istediğinde bunu en az otuz gün önceden bir yazıyla işyeri sendika
temsilcilerine, ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumu'na bildirilmesi
esası kabul edilmiştir. Bu bildirimde, işçi çıkarmanın sebepleri, bundan
etkilenecek işçi sayısı ve grupları ile işe son verme işlemlerinin hangi zaman
diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin bulunması zorunludur. Bildirimden
sonra işyeri sendika temsilcileri ile işveren arasında yapılacak görüşmelerde,
toplu işçi çıkarmanın önlenmesi ya da çıkarılacak işçi sayısının azaltılması
yahut çıkarmanın işçiler açısından olumsuz etkilerinin en aza indirilmesini
sağlamaya yönelik konuların ele alınması ve toplantının yapıldığını gösteren
bir belge düzenlenmesi öngörülmüştür. Ayrıca işyerinin bütünüyle kapatılarak
kesin ve devamlı suretle faaliyete son verilmesi halinde işverenin, sadece
durumu en az otuz gün önceden, ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumu'na
bildirerek bunu işyerinde ilan etmekle yükümlü olduğu, toplu işçi çıkarmanın
kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde aynı nitelikteki iş için yeniden işçi
almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları tercihen işe çağırması
gerektiği belirtilmiştir.
Halkbank Yönetim Kurulu dava konusu kuralla, toplu işçi çıkarmada
önceden bildirim yükümlüğünün dışında tutulmuştur. Buna göre, 4603 sayılı
Yasa'nın bankaların yeniden yapılandırılması amacı gözetilerek oluşturulacak
plan çerçevesinde ve Yasa'da belirtilen nedenlerle Banka Yönetim Kurulu'nca
yapılacak toplu işçi çıkarmada işyeri sendika temsilcilerine,
ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumu'na bildirim yapılmayacak ve buna
bağlı olarak görüşme, belge düzenleme ve tercihen işe çağırma gibi diğer
hususlar uygulanmayacaktır.
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devletinde uyulması zorunlu temel ilkelerden biri de "hukuk güvenliği
ilkesi"dir. Anayasa'da öngörülen temel hak ve özgürlüklerin
kullanılmasının ve insan haklarının yaşama egemen kılınmasının önkoşulu olan
hukuk güvenliği ilkesine göre hukuk normlarının öngörülebilir olması,
bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesi, devletin de
yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması
gerekir. Hukuk devletinde hukuk güvenliğinin sonucu olan ahde vefa ilkesi de
sözleşme özgürlüğünün korunmasını zorunlu kılar.
Anayasa'nın "Çalışma ve sözleşme hürriyeti" başlıklı 48.
maddesinde, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğüne sahip
olduğu belirtilmiştir.
Sözleşme özgürlüğü, özel hukuktaki irade özerkliği ilkesinin
Anayasa hukuku alanındaki dayanağıdır. Özel hukukta irade özerkliği, kişilerin
yasal sınırlar içerisinde istedikleri hukuki sonuca bu yoldaki iradelerini
yeterince açığa vurarak ulaşabilmelerini ifade etmektedir. Anayasa açısından
sözleşme özgürlüğü ise Devlet'in, kişilerin istedikleri hukukî sonuçlara
ulaşmalarını sağlaması ve bu bağlamda kişilerin belli hukukî sonuçlara yönelen
iradelerini geçerli olarak tanıması, onların iradelerinin yöneldiği hukukî
sonuçların doğacağını ilke olarak benimsemesi ve koruması demektir. Sözleşme
özgürlüğü uyarınca kişiler, hukuksal ilişkilerini özgür iradeleriyle
düzenlemekte serbesttir. Anayasa'da koruma altına alınan sözleşme özgürlüğü,
sözleşme yapma serbestisinin yanı sıra, yapılan sözleşmelere dışarıdan müdahale
yasağını ve sözleşme hükümlerinin esas alınmasını da içerir.
Dava konusu kuralda, kapsamdaki Banka tarafından toplu işçi
çıkarılmasında sözleşmelerin bildirimsiz feshedilmesi öngörülmekle bu kuralın
yürürlüğe girdiği tarihten önce ortaya çıkan ve herhangi bir istisna olmaksızın
İş Kanunu hükümlerinin uygulandığı sözleşmelere müdahale edilerek, personel,
hukuksal güvenceden mahrum bırakılmış, böylece hukuk devleti ilkesi
zedelenmiştir. Tarafların özgür iradeleri ile düzenlenen ve hukuken geçerli
olan sözleşmelerin, akdedildiği tarihte yürürlükte olmayan ve sonradan
getirilen yasa kuralıyla kimi hükümlerinin uygulanamaz hale getirilmesi hukuk
güvenliği ilkesine ve sözleşme özgürlüğüne aykırıdır.
Öte yandan toplu işçi çıkarma yönünden İş Kanunu kurallarına tabi
olan diğer iş yerlerinde çalışan işçilerle aynı statüde bulunan banka
çalışanlarına bildirimsiz fesih uygulanmasını öngören dava konusu kural
Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu kural Anayasa'nın 2., 10. ve 48.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Haşim KILIÇ ve Serruh KALELİ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa'nın 11. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
D- Yasa'nın 7. Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) Bendi ile
4603 Sayılı Yasa'nın 1 inci maddesinin (5) numaralı Fıkrasına
"bankalar hakkında uygulanmaz" İbaresinden Önce
Gelmek Üzere Eklenen "... ve 631 sayılı Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname" İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 631 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin 4603 sayılı Yasa kapsamındaki bankalar hakkında uygulanmamasının,
bu bankalardaki personelin Anayasa'nın 128. maddesindeki güvenceden yoksun
bırakılmasına yol açtığı, bu nedenle kuralın Anayasa'nın 11. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
4603 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin (5) numaralı fıkrasında,
kapsamdaki bankalar hakkında uygulanmayacak kanun ve KHK'ler belirtilmiştir.
5230 sayılı Yasa'nın 7. maddesiyle bu fıkraya "bankalar hakkında
uygulanmaz" sözcüklerinden önce gelmek üzere eklenen dava konusu ibareyle
631 sayılı KHK'nin de bu bankalar hakkında uygulanmayacağı öngörülmüştür.
631 sayılı KHK, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin mali ve
sosyal haklarında düzenlemeler yapmak amacıyla çıkarılmıştır.
Anayasa'nın 128. maddesinde, Devlet'in, kamu iktisadi teşebbüsleri
ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerinin memurlar
ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütüleceği, bu kapsama giren personelin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülüklerinin de
Yasa'yla düzenleneceği belirtilmiştir.
4603 sayılı Yasa kapsamındaki bankaların personeline ilişkin
kuralların incelendiği, 19.6.2002 günlü, E.2001/33, K.2002/56 sayılı; 25.6.2002
günlü, E.2002/31, K.2002/58 sayılı ve 6.11.2008 günlü, E.2007/73,
K.2008/158 sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi söz
konusu bankalar, Bankacılık Kanunu ve özel hukuk hükümlerine göre
çalıştığından, bu bankaların personelinin hizmeti de Anayasa'nın 128. maddesi
kapsamında genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli
görevlerden sayılmaz ve personel de aynı madde kapsamında kamu görevlisi olarak
nitelendirilemez.
4603 sayılı Yasa uyarınca özel hukuk hükümlerine bağlı olarak
çalıştırılan ve Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında olmayan personel hakkında,
631 sayılı KHK'nin uygulanmamasının Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 128. maddesine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın Anayasa'nın 11. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
16.7.2004 günlü, 5230 sayılı Pamukbank Türk Anonim Şirketinin
Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketine Devri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun'un:
1- 5. maddesinin;
a- İkinci fıkrasında yer alan "... benzeri ..."
sözcüğünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
b- Dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
Haşim KILIÇ ile Serruh KALELİ'nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 15.11.2000
günlü, 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası
Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un
1 inci maddesinin (5) numaralı fıkrasına "bankalar hakkında
uygulanmaz" ibaresinden önce gelmek üzere
eklenen "... ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Malî ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ibaresinin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
8.1.2009 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit
ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet
AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet
ERTEN
|
Üye
A.
Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket
APALAK
|
Üye
Serruh
KALELİ
|
Üye
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
KARŞIOY
YAZISI
Dava konusu 5230 sayılı Yasa, hisseleri, yönetimi, denetimi
ve 19.6.2002'den beri T.M.S.F.nun bünyesinde bulunan Pamukbank'ın,
HALKBANK'a devri ve buna ilişkin usul ve esasları düzenlemekte, devirden sonra
Halkbank personelinin gerektiğinde iş sözleşmelerinin feshi ve bu fesih
işleminde, iptali istenen (5. maddenin dördüncü fıkrası) kural ile İş
Kanunu'nun 29. maddesindeki bildirimlere ilişkin hükmün uygulanmaması istemini
içermektedir.
İptali istenen kuralla, uygulanmaması
öngörülen İş Kanunu'nun 29. maddesinde, toplu işçi çıkarma isteğinin en az 30
gün önceden,
-İşyeri temsilcisine, ilgili bölge müdürlüğüne, Türkiye İş
Kurumu'na bildirilmesi ile çıkarılan işçi yerine yeniden işçi alımında niteliği
uygun olanı tercihen çağırma hususları belirtilmektedir.
İptal kararını oluşturan çoğunluk görüşünde bu
bildirimlerin yapılmayacak olmasının, bireyin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete
güveni sağlayan "hukuk güvenliği" ilkesi ve işçinin sözleşme
özgürlüğü kapsamında, sahip olduğu yazılı sözleşmesine dışardan
müdahalenin belli hukuki sonuca yönelmiş iradeyi ve hukuksal ilişkiyi
zedelediği, diğer iş yerlerinde çalışan işçilere yapılacak uygulama yönünden
eşitsizlik yaratıldığı belirtilmektedir.
Karşılaştıkları ekonomik ve sosyal güçlükler karşısında
çalışanının hak ve özgürlüklerinin korunması ve kamusal yarar gözetilerek
Pamukbank, T.M.S.F'na devredilmiş, bilahare 4603 sayılı Yasa ile kamu iktisadi
teşebbüsü ve buna bağlı kamu tüzelkişiliği statüsünden çıkarılarak özel
hukuk hükümlerine tabi anonim şirket statüsündeki Türkiye Halk Bankası'na
(Tüm aktif, pasif, bilanço dışı yükümlülükleri ve personeli ile birlikte)
16.7.2004 gün ve 5230 sayılı Yasa gereğince devredilmiştir.
Özel hukuk hükümlerine tabii A.Ş. statüsündeki Pamukbank
personelini korumak ve çağdaş bankacılık ve uluslararası rekabetin gereklerine
göre çalıştırılmak üzere yeniden yapılandırılmıştır.
4603 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 25.11.2000 tarihi
itibari ile mevcut personelin, aylık, özlük, emeklilikleri yönünden tabii
oldukları mevzuatın uygulanmasına devam olunacağı, personelden uygun
görülenlerin istekleri halinde emeklilik statüleri devam etmek üzere özel hukuk
hükümlerine göre çalıştırılabilecekleri, emeklilik hakkı kazanmışlara teşvikli
emekli ikramiyesi ve bankacılık tazminatı ödenmesi öngörülmüş, yeniden
yapılandırma sürecinde özel hukuk hükümlerine göre yeni istihdam edilecek
personele ilişkin usul ve esas belirleme yetkisini Bakanlar Kurulu'na
bırakmıştır.
Yeniden yapılandırma ile ilgili personel statüsünün
değiştirilmesi işlemlerinin 4046 sayılı Yasa çerçevesinde sonuçlandırılmasına
ilişkin 4603 sayılı Yasa'nın kimi kurallarının iptali istemleri ile açılan
iptal davası da Anayasa Mahkemesi'nce red edilmiştir. (AYMK.15.2.2002
E.2001/33, K.2002/56)
Öte yandan yeniden yapılandırılan banka personelinin özel
hukuk hükümlerine göre çalıştırılması, bunlarla yapılacak sözleşme ile sözleşme
yapmayanların başka kurumlara nakli, aylık ve özlük haklarının düzenlendiği
4603 sayılı Yasa'da değişiklik yapan 4743 sayılı Yasa'nın dava konusu edilen
kuralları da Anayasa'ya aykırı görülmemiştir. (AYMK 25.6.2002, E:2002/31,
K.2002/58)
Halkbank'ın yeniden yapılandırılmış personel statüsü
hakkında yukarıda sayılan Anayasal denetimden de geçmiş hukuki durumu dikkate
alındığında, bu bankaya 5230 sayılı Yasa ile devredilen Pamukbank personelinin
tâbi oldukları sosyal güvenlik kurumlarına bakılmaksızın emeklilik hakkı
kazanmış olanlara emekli ikramiyeleri ve kıdem tazminatları %20 fazlası ile
ödeneceği söylenmiş ve 4603 sayılı yapılandırma yasası gerekleri
çerçevesinde hedef şube sayısı, norm kadro, ekonomik, teknolojik nedenler ile
personelin iş sözleşmelerini feshetmeye Halk Banka Yönetim Kurulu yetkili
kılınmış ve toplu fesih olacak ise İş Kanunu'nun 29. maddesinin bildirimlere
ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı iptali istenen 5230 sayılı Yasa'nın 5.
maddesinin dördüncü fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere işçinin sözleşme özgürlüğü kapsamında
Pamukbank personeli iken sahip olduğu sözleşme ile korunan hakları yasal
güvenceye bağlanmış ve Anayasa Mahkemesi'nden de geçerek özel hukuk hükümlerine
tabii kılınmıştır.
Anılan Pamukbank personelinden T.M.S.F. kapsamında iken
Halkbank'a devredilecek olanlardan bazıları bir başka emsaline göre teşvikli
kıdem tazminatı almış, diğerleri de 4603 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan
bankaların tabi olduğu yasa kapsamındaki hak ve mükellefiyetler ile yeni
statüdeki işlerine devrolunmuşlardır.
Bu yasal gelişim sürecinde somut olaya konu personelin, hak
ve özgürlüğü korunan, adaletli bir hukuk düzeni yaratmak, kişinin refah huzur
ve mutluluğunu sağlamak ödevi bulunan sosyal hukuk Devletinin amaçladığı
hedefin dışında kaldığı ve zarar gördüğü söylenemez.
Bu kapsamda bireyin maddi ve manevi varlığının ülke
kaynakları ile gelişmesinden sorumlu Devlet önceliğini kamusal yarara ayırarak
hızlı değişim, adaptasyon ve çağı sektörel bazda yakalamak için yasal
düzenlemeler getirmiştir.
Hak mağduriyeti yarattığı söylenen toplu işçi çıkarmada
uygulanması istemeyen bildirimler pozitif temel hukuk kuralları olmayıp, işçi
çıkarma kararı sonrası, ilgili sosyal kurumlar arası bilgilendirmeye dayalı,
yaptırım niteliği bulunmayan kurumsal yükümlülük olup, işçinin işten
çıkarılması ile ilgili hak ve özgürlüğünü ihlal eden ya da sınırlama getiren,
hak mağduriyeti yaratan, çıkarılan işçinin geri getirilmesine ya da işçi
çıkarma kararının haksız ve kanunsuz olduğunun nitelenmesine yarayacak normlar
değildir.
Kaldı ki kural işten çıkarılan işçiye, yasal haklarını
kullandırmaya yönelik bildirim hakkını engellememekte, bildirimlerin yapılması
halinde işvereni tarafından engellemeye yönelik yasal bir hakta
bulunmamaktadır, haksız fesihe karşı işçinin iş güvencesine ilişkin İş
Kanunu'nun 18., 19., 20. ve 21. maddelerine dayanarak hak aramalarına bir engel
bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmadık.
Başkan
Haşim
KILIÇ
|
Üye
Serruh
KALELİ
|