ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2005/15
Karar Sayısı : 2008/2
Karar Günü : 3.1.2008
R.G. Tarih-Sayı :05.07.2008-26927
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Fikrî ve Sınaî
Haklar Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 günlü, 556
sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin, ikinci fıkrasının (b) bendinin; 61. maddesinin
(a) ve (c) bentlerinin; 5194 sayılı Yasa'nın 16. maddesi ile değişik 61/A
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin Anayasa'nın 2., 13., 38., ve 91. maddelerine
aykırılığı savıyla iptalleri istemidir.
I- OLAY
Sanık hakkında müşteki şirket adına tescilli markayı taşıyan
taklit ürünleri satışa arz etmek eyleminden dolayı açılan kamu davasında,
itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme
iptalleri için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
24.6.1995 günlü, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname'nin itiraz konusu kurulları da içeren 9., 61 ve 61/A
maddeleri şöyledir:
"Madde 9- Aşağıda belirtilen hallerde, marka
sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme
yetkisi vardır:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle
ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli
markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri
kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında
bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir
işaretin kullanılması,
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın
kapsamına giren mal veya hizmetlerle benzer olmayan mal veya hizmetlerde
kullanılması halinde, tescili istenen işaretin kullanılmasıyla tescilli
markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın
ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin
kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra uyarınca
yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması,
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla
stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında
hizmetlerin sunulması veya sağlanması,
c) İşareti taşıyan malın ithali (Ek ibare: 03/11/1995 - 4128/5
md.) veya ihracı,
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarda kullanılması.
Markanın sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka
tescilinin yayın tarihi itibariyle hüküm ifade eder. Markanın tescili için
yapılacak başvurunun yayınlanmasından sonra doğabilecek durumlarla ilgili
olarak tazminat talebi yapılabilir. Ancak başvurunun yayını ile doğan haklar,
tescilin yayınıyla birlikte tescilli markadan doğan hakların kapsamı içinde
değerlendirilir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak
tescilin yayınlanmasından önce karar veremez."
"Madde 61- Aşağıda yazılı
fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) 9 uncu maddenin ihlali,
b) Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek
derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak
suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde
tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir
başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya
ticari amaçla elde bulundurmak,
d) (İptal bend : Anayasa Mahkemesinin 2002/92 E, 2004/25 K ve
02/03/2004 tarihli kararı ile )
e) (a) ila (c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım
veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu
fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak,
f) Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir markayı veya ayırt
edilmeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan
malın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak."
Madde 61/A- (Değişik: 5194 - 22.6.2004
/m.16)
Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında;
a) Marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik
bildirimini gerçeğe aykırı olarak yapanlar, marka koruması olan bir eşya veya
ambalajı üzerine konulmuş marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi
olmadan kaldıranlar, kendisini haksız olarak marka başvurusu veya marka hakkı
sahibi olarak gösterenler hakkında, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasına
veya ondörtmilyar liradan yirmiyedimilyar liraya kadar ağır para cezasına veya
her ikisine,
b) Mevcut olmadığını veya üzerinde tasarruf yetkisi
bulunmadığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu Kanun Hükmünde
Kararnamenin devir, intikal, rehin ve haciz ile ilgili maddelerinde yazılı
haklardan birini veya bu hakla ilgili lisansı başkasına devreden, veren,
rehneden, bu haklarla ilgili herhangi bir tasarrufta bulunanlar ile korunan bir
marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresinin bittiği veya marka
hakkının hükümsüzlüğü veya marka korunmasından doğan hakkının sona ermesi
durumlarında; kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı
eşyaya veya ambalajlarına veya ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan
bir marka hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde işaretler koyan
veya bu amaçla ilan ve reklamlarda, bu tarzda yazı, işaret veya ifadeleri
kullananlar hakkında, iki yıldan üç yıla kadar hapis cezasına veya
yirmiyedimilyar liradan kırkaltımilyar liraya kadar ağır para cezasına veya her
ikisine,
c) 61 inci maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında,
iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına veya yirmiyedimilyar liradan
kırkaltımilyar liraya kadar ağır para cezasına veya her ikisine, ayrıca
işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten
men edilmelerine,
Hükmolunur.
(a), (b) ve (c) bentlerinde sayılan suçlar, hizmetlerini
yaptıkları sırada bir işletmenin çalışanları tarafından doğrudan doğruya veya
emir üzerine işlenmişse çalışanlar ve suçun işlenmesine mani olmayan işletme
sahibi, müdür veya temsilcisi ve hangi unvan ve sıfatla olursa olsun işletmeyi
fiilen yöneten kişi de aynı surette cezalandırılır. Bir tüzel kişinin işleri
yürütülürken bu maddede sayılan suçlardan biri işlenirse, tüzel kişi, masraflar
ve para cezasından müteselsilen sorumlu olur. Fiile iştirak edenler hakkında
olayın mahiyetine göre 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 64, 65, 66 ve 67 nci
maddeleri hükümleri uygulanır. Bu maddede sayılan suçlardan dolayı kovuşturma
şikayete bağlıdır.
Bu madde hükümlerinin uygulanmasında 1412 sayılı Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanununun 344 üncü maddesinin birinci fıkrasının (8)
numaralı bendi uygulanmaz. Marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayandan
başka, 61 inci maddede sayılanlar dışında kalan suçlarda Enstitü; marka hakkı
sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildiriminin gerçeğe aykırı olarak
yapılması ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresinin
bittiği veya herhangi bir sebeple marka hakkının hükümsüzlüğü veya marka
korumasından doğan hakkının sona ermesi durumlarında; kendisinin veya
başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya
ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir marka hakkı ile ilgili olduğu
kanısını uyandıracak şekilde işaretler koyma veya bu amaçla ilan ve reklamlarda
bu tarzda yazı, işaret veya ifadelerin kullanılması durumlarında, 08/03/1950
tarihli ve 5590 sayılı Kanun veya 17/07/1964 tarihli ve 507 sayılı Kanuna tabi
kuruluşlar ve tüketici dernekleri de şikayet hakkına sahiptir. Şikayetin fiil
ve failden haberdar olma tarihinden itibaren iki yıl içinde yapılması gerekir.
Bu kapsamdaki suçlarla ilgili şikayet, acele işlerden sayılır.
Marka hakkı başvurusu veya marka korumasından doğan haklara tecavüz dolayısıyla
üretilmesi cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç,
cihaz, makine gibi vasıtaların zapt edilmesi veya el konulması veya yok
edilmesinde, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesi hükmü ile 1412
sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilgili hükümleri uygulanır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın 2., 13., 38. ve 91. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi hükmü uyarınca Mustafa
BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Tülay TUĞCU, Ahmet
AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, Cafer ŞAT, A. Necmi ÖZLER ve Serdar
ÖZGÜLDÜR'ün katılımlarıyla 22.2.2005 günü yapılan ilk inceleme toplantısında,
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu kurallar, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer
yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi'ne
itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlı tutulmuştur.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme 24.6.1995 günlü, 556 sayılı
Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarının (b) bentlerinin, 61. maddesinin (a) ve (c)
bentlerinin ve 5194 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle değiştirilen 61/A maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin Anayasa'ya aykırılığını ileri sürerek iptalini
istemektedir.
Ancak, davada uygulanacak olan 61/A maddesinin (c) bendi, 61.
maddede bentler halinde belirtilen eylemlerin tümü için geçerli ortak kural
niteliği taşımaktadır. Aynı şekilde 61. maddenin (a) bendi de, 9. maddenin
ihlalini suç olarak nitelemektedir. 9. maddedeki ihlal halleri ise iki
fıkra içerisinde toplam yedi bentte sayılmaktadır. Somut olayda dava, 61/A
maddesinin (c) bendinin atıfta bulunduğu 61. maddede belirtilen eyleme ilişkin
bulunduğundan, incelemenin, 61. maddenin (a) ve (c) bentleri ile 61. maddenin
(a) bendinin de 9. maddenin birinci ve ikinci fıkralarının (b) bentleri
yönünden sınırlı olarak yapılması gerekir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuran Mahkeme, kanun hükmünde kararnamelerle suç
oluşturulamayacağını, yasakoyucunun hukuki ve cezai sorumluluklar arasında
temel ilkesel farklılıkları gözeterek, cezai sorumluluk gerektiren eylemleri
yeterince açık bir biçimde düzenlemesi, ayrıca suç ile yaptırım arasında
ölçülü bir denge kurması gerektiğini ileri sürerek 556 sayılı Markaların
Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarının (b) bentlerinin, 61. maddesinin (a) ve (c) bentlerinin ve 5194
sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle değiştirilen 61/A maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin Anayasa'nın 2., 13., 38., ve 91. maddelerine aykırı olduğunu ileri
sürerek iptallerini istemiştir.
1- 9. Maddenin Birinci ve İkinci Fıkralarının (b) Bendiyle
61. Maddenin (a) ve (c) Bentlerinin İncelenmesi
61. maddenin itiraz konusu (a) bendinde 9.maddenin ihlali, (c)
bendinde ise "markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak
suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde
tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir
başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya
ticari amaçla elde bulundurmak" marka hakkına tecavüz sayılan fiiller
arasında gösterilmiştir.
9. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde "markanın tescil
kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile
aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması", ikinci fıkrasının (b)
bendinde de, "işareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla
stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında
hizmetlerin sunulması veya sağlanması" marka tescilinden doğan hakların
kapsamı içerisinde değerlendirilmiştir.
Yasakoyucu, ceza hukuku alanında yetkisini kullanırken toplumda
belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit
ve ölçülerde ceza yaptırımları ile karşılanmaları gerektiği ve hangi hal ve
hareketlerin ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edileceği
konularında takdir yetkisine sahiptir. Ancak bu alandaki takdir yetkisi
sınırsız olmayıp yasakoyucu, Anayasa'ya ve ceza hukukunun temel ilkeleriyle
bağlıdır.
Anayasa'nın 38. maddesinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik
önlemlerinin ancak kanunla konulacağı belirtilmiş, 91. maddesinin ilk
fıkrasında da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Bakanlar Kurulu'na kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği, ancak sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemeyeceği öngörülmüştür.
556 sayılı KHK'nin itiraz konusu 9. ve 61. maddelerinde belirtilen
eylemlere, 5194 sayılı Yasa ile değiştirilen 61/A maddesinde ceza yaptırımı
öngörülmektedir. Suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38. madde
Anayasa'nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki
düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile yapılması olanaklı olmadığı gibi,
bu eylemlere ceza öngören maddenin yasayla düzenlemesi de bu sonucu
değiştirmez.
Bu nedenle, itiraz konusu 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (b)
bentleriyle 61. maddesinin anılan bentler yönünden incelenen (a) bendiyle (c)
bendi Anayasa'nın 38. ve 91. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Mehmet ERTEN, A.Necmi ÖZLER ve Serruh KALELİ bu görüşe
katılmamışlardır.
Kuralların Anayasa'nın 13. maddesi yönünden incelenmesine gerek
görülmemiştir.
2- 61/A Maddesinin (c) Bendinin İncelenmesi
Anayasanın 2. maddesinde Hukuk devleti ilkesi Cumhuriyetin
nitelikleri arasında sayılmış; 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin
özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların
Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı öngörülmüş; 38. maddesinde
de, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulacağı
belirtilmiştir.
Kanun Hükmünde Kararname'nin 61/A maddesinin (c) bendi, 4128
sayılı Yasa ile eklendikten sonra 5194 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle
değiştirilmiş, böylece Anayasa'nın, cezaların yasa ile düzenlenmesine ilişkin
38. maddesine uyulmuştur. Ayrıca, Anayasa'da Kanun Hükmünde Kararnamelerin
yasayla değiştirilmesini veya bunlara madde eklenmesini engelleyen bir kural
bulunmadığından Anayasa'nın 91. maddesine aykırılıktan da söz edilemez.
Öte yandan, yasakoyucu ceza hukuku alanında yetkisini kullanırken,
Anayasa'ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla, toplumda
belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit
ve ölçülerde ceza yaptırımları ile karşılanmaları gerektiği, hangi hâl ve
hareketlerin ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edileceği
konularında takdir yetkisine sahiptir.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin "Marka hakkına
tecavüz sayılan fiiller" başlığını taşıyan 61. maddesi delaletiyle, 61/A
maddesinin itiraza konu (c) bendinde düzenlenen marka hakkına tecavüz
eylemleri, yasakoyucu tarafından suç kabul edilerek yaptırıma bağlanmış ve
yaptırım olarak da iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına veya
yirmiyedimilyar liradan kırkaltımilyar liraya kadar ağır para cezasına veya her
ikisine, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı
süre ticaretten men edilmelerine hükmolunacağı öngörülmüştür. Böylece suçun işlenmesindeki
özelliklere göre hakime farklı cezalar uygulama imkanı sağlanmıştır. Bu
yaptırımın demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olduğunu, hakkın
özüne dokunduğunu, makul ve kabul edilebilir ölçüyü aştığını, ya da yaptırımla
öngörülen amaç arasında makul ve adaletli bir denge bulunmadığını söylemek
mümkün olmadığından, düzenlemenin Anayasanın 13. maddesine aykırı bir
yönü de görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, 556 sayılı KHK'nin 61. maddesinin (a) ve (c)
bentleri yönünden incelenen itiraz konusu 61/A maddesinin (c) bendi Anayasa'nın
2., 13., 38. ve 91. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
C- İptal Kararının Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, kanun
hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi
ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden
başlayarak bir yılı geçemez" denilmekte, 2949 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddesinin
dördüncü fıkrasında da bu kural tekrarlanmaktadır. Maddenin beşinci fıkrasında
ise, Anayasa Mahkemesi'nin, iptal halinde meydana gelecek hukuksal boşluğu kamu
düzenini tehdit veya kamu yararını ihlal edici mahiyette görürse yukarıdaki
fıkra hükmünü uygulayacağı belirtilmiştir.
9. maddenin birinci ve ikinci fıkralarının (b) bentlerinin, bu
bentler yönünden incelenen 61. maddesinin (a) bendinin, aynı maddenin (c)
bendinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu düzenini tehdit
edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla
2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince
gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla iptal kararının Resmi Gazete'de
yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VI- SONUÇ
24.6.1995 günlü, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname'nin:
A) 1- 9. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile ikinci
fıkrasının (b) bendinin,
2- 61. maddesinin;
a- (a) bendinin, 9. maddenin birinci ve ikinci fıkralarının
(b) bentleri yönünden,
b- (c) bendinin,
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mehmet ERTEN, A.
Necmi ÖZLER ile Serruh KALELİ'nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- 22.6.2004 günlü, 5194 sayılı Yasa ile değiştirilen
61/A maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin, 9. maddenin birinci ve ikinci
fıkralarının (b) bentleri ile 61. maddenin (a) ve (c) bentleri yönünden
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B) 9. ve 61. maddelerinin iptal edilen bentlerinin doğuracağı
hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın
153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin
dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince İPTAL HÜKÜMLERİNİN, KARARIN RESMÎ
GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
3.1.2008 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
KARŞI
OY
Sanık hakkında taklit ürün satması nedeniyle 556 sayılı Markaların
Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değişik 61/A-c maddesi gereğince
cezalandırılması talebiyle açılan davada Mahkeme, 556 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname'nin 9. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasının (b) bentleri ile 61.
maddesinin (a) ve (c) bentleri ve değişik 61/A maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinin Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne iptali
yönünde dava açmıştır.
Anayasa'nın 152. maddesi dördüncü fıkrasında "Anayasa
Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede
yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya
aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz." denilmektedir.
Anılan 61/A-c bendi kuralı bir itiraz davasına konu olarak Anayasa
Mahkemesi'nce incelenmiş ve kuralın Anayasa'ya aykırı olmadığı yönünde verilen
kararı 26.12.2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.
Anayasa'nın 152. maddesi yönünden Mahkememizi de bağlayan bu
karara, bu açıdan bakıldığında;
Anayasa Mahkemesi 61/A maddesinin (c) bendinin incelemesinde; bu
değişikliğin 4128 sayılı Yasa ile yapıldığını, Anayasa'da KHK.lerin Yasa ile
değiştirilmesine engel bir halin bulunmadığını, cezaların yasa ile düzenlenmesi
noktasında bendin Anayasa'nın 38. maddesinin aradığı koşula uygun
bulunduğunu, dava konusu olayda suçun, marka hakkında tecavüz sayılan fiiller
başlığı altında sayılan eylem niteliğinde olduğu nedeniyle 61/A-c'nin
Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olmadığının karar altına alındığı görülmüştür.
Dosyadaki olaya baktığımızda da sanığın, tescilli bir markanın
taklit ürünlerini satışa arz ettiği nedeniyle 556 sayılı KHK 61/A-c den
cezalandırılması istemi ile açılan davada mahkeme, eylemin 61/A-c ceza
maddesinin göndermede bulunduğu 61. maddenin a ve c bentleri yani marka hakkına
tecavüz sayılan fiillerden olduğu düşüncesi ile konuyu Anayasa Mahkemesi'ne
taşıdığı görülmektedir.
Önceki Anayasa Mahkemesi kararı da 61/A-c'nin, atfettiği 61.
maddenin marka hakkına tecavüz sayılan fiillerden saydığı bir eyleme
ilişkindir.
Görülüyor ki, her iki olayda da dava, suçun hukuki tasnifinin
(isnadın yapıldığı madde kapsamı) yapılmasına neden olan 61/A-c maddesi
yönünden ortaktır. Bu maddenin içeriğinde ise doğrudan KHK 61. maddesine
"madde de yazılı fiillerden biri" demek suretiyle herhangi bir
sınırlama getirmeyip hepsini aynı nitelikte gördüğünden önceki Anayasa
Mahkemesi Kararının 61/A-c maddesini o davaya konu 61/d yönünden incelenmesi
ile davanın konusu eylemin 61/A-c'nin atfettiği 61. maddenin (c) bendi yönünden
görülmesi arasında hiçbir fark yoktur. Suçu tasnif eden, kapsamını belirleyen,
niteleyen madde 61/A-c'dir ve bu madde 2003 yılında suç ve cezaların kanuniliği
ilkesi yönünden Anayasa'ya aykırı bulunmamıştır.
9. ve 61. maddelerin ilgili bentleri, 61/A-c nedeniyle
incelendiğinden aykırı bulunmayan bu madde nedeniyle suç sayılan fiillerin yer
aldığı maddelerin Anayasa'ya aykırılığının değerlendirilmesine gerek
duyulmamıştır. Anayasa'ya uygun nitelenen 61/A-c'nin uygunluğunun sadece Anayasa'nın
38. ve 91. maddeleri yönünden yapıldığı, davayı getiren Mahkemenin getirdiği
suçla ceza oranı dengesini ifade eden ölçülülük ilkesi yönünden bir
değerlendirmenin yapılmamış olduğu, maddenin 4128 sayılı denetlenmiş
halinin 5194 sayılı Yasa ile yeniden düzenlendiği, bu nedenle on yıllık yasak
kapsamında olmadığı söylenebilir ise de, maddede yapılan değişikliğin suçun
kapsamını belirleyen nitelikleri yönünden olmayıp, sadece yasakoyucunun
takdirindeki para cezası miktarının tayini yönünden olmakla, kanun hükmünün
suçu niteleyen öz'e ilişkin olmaması, aksi halde hapis cezası
yanında ferri'si sayılacak para cezasında miktar değişikliği ile her zaman
Anayasa'nın 152. maddesinin dördüncü fıkrası yönünden yasağın kolayca by-pas
edilmesine olanak sağlanmış olacağı düşünceleri ile iptali istenen kural
yönünden Anayasa'nın 152. maddesi kapsamında kaldığı gerekçesi ile çoğunluk
görüşüne karşıyım.
KARŞI
OY YAZISI
Markalar hakkına tecavüzle ilgili
suç sayılan fiillerin kararname ile düzenlenmesinin, suç ve cezaların
kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülerek 556 sayılı Markaların
Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 9. maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarının (b) bendi ile 61. maddesinin (a) ve (c) bentlerinin itiraz yoluyla
iptalleri istenilmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 14.05.2004
tarih ve 25462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 02.03.2004 gün ve K.2004/25 -
E.2002/92 sayılı kararında yer alan karşı oy yazısındaki gerekçe uyarınca,
24.6.1995 günlü, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname'nin 9. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (b) bendi ile 61.
maddesinin (a) ve (c) bentlerinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptal edilmesi
gerektiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A.Necmi ÖZLER
|