ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2003/40
KararSayısı : 2007/96
Karar Günü : 12.12.2007
Resmi Gazete Tarih ve Sayısı : 31.01.2008 - 26773
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 1 Nolu İdare
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 13.4.1994 günlü, 3984
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4756 sayılı
Yasa ile değiştirilen 13. maddesinin ikinci fıkrasının "...ödeme
yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar verilir. Yukarıdaki fıkrada
belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca
yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir..." bölümünün,
Anayasa'nın 10. ve 26. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Davacı televizyon kanalının 2002 Mayıs ayına ait Üst Kurul payı,
eğitime katkı payı ve özel işlem vergisi tutarının ödenmesi ile ilgili yazının
tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde gönderilmemesi halinde yedinci günü
takip eden gün saat 00.00'dan başlayarak borcun tamamı ödeninceye kadar yayının
durdurulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, itiraz konusu
kuralın Anayasa'ya aykırılığı savını ciddi bulan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanun'un 4756 sayılı Yasa ile değiştirilen itiraz konusu kuralı da içeren 13.
maddesi şöyledir:
"12 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde
öngörülen reklam gelirlerinden ayrılacak paylar, elde edildikleri ayı
takip eden ayın en geç 20'sinde; (a) bendine göre ödenecek TV kanal ve radyo
frekansı yıllık kira bedeli her yılın Ocak ayının en geç 20'sinde; 33 üncü
maddede belirtilen idarî para cezaları da cezaların tahakkukunu müteakip ilgili
yayın kuruluşları tarafından ödenir.
Ödemede gecikilmesi halinde, ilgili yayın kuruluşu uyarılarak yedi
gün içinde ödeme yapması istenir. Yapılacak ihtara rağmen ödeme yapılmaması
halinde, Üst Kurulca ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına
karar verilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren iki ay içinde
ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline karar verilir ve
ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla tahsil olunur. Gecikilen ödemeler için 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri
uygulanır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa'nın 10. ve 26. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Haşim
KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali
HÜNER, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Enis
TUNGA ve Mehmet ERTEN'inkatılımlarıyla 27.5.2003 gününde yapılan ilk
inceleme toplantısında davada uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
Anayasa'nın 152., 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddeleri uyarınca bir davaya
bakmakta olan mahkemenin bir kanun veya kanun hükmünde kararname kuralını Anayasa'ya
aykırı görmesi ya da davanın taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık
iddiasının ciddî olduğu kanısına varması durumunda itiraz yoluna başvurabilmesi
için o kuralın bakılmakta olan davada uygulanacak kural olması zorunludur.
Uygulanacak yasa kuralından amaç, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan
sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde
etki yapacak nitelikte bulunan yahut tarafların istek ve savunmaları
çerçevesinde bir karar vermek için gözönünde bulundurulması gereken
kurallardır.
Başvuran Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı kural,
dava konusu işlemin, borcun tamamı ödeninceye kadar yayının durdurulmasına
ilişkin olması ve ikinci tümcenin davanın açıldığı tarihte uygulanmasının söz
konusu olmaması nedeniyle, itiraz konusu kuralın "...ödeme
yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar verilir." bölümüdür.
Fıkranın devamındaki "Yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden itibaren
iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın iptaline
karar verilir" bölümü itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin davada
uygulayacağı kural değildir.
Bu nedenle, 13.4.1994 günlü, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4756 sayılı Yasa ile değiştirilen 13.
maddesinin ikinci fıkrasının "...Yukarıdaki fıkrada belirtilen tarihlerden
itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin ve lisansın
iptaline karar verilir..." bölümünün, itiraz başvurusunda bulunan
Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu bölüme
ilişkin başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, dosyada eksiklik
bulunmadığından, 13. maddenin ikinci fıkrasının "...ödeme yapılıncaya
kadar yayının durdurulmasına karar verilir." bölümünün esasının
incelenmesine, oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz
konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile
diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun'un Devlet, il özel idareleri ve belediyelere ait resim, harç,
ceza tahkik ve takiplerine ait mahkeme masrafı, vergi cezası, gecikme zammı
gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin, akitten, haksız fiilden ve
haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından
mütevellit olan alacakları ile bunların takip ve masrafları hakkında
uygulandığı, oysa, RTÜK'ün bir kamu tüzel kişisi ise de, 6183
sayılı Yasa kapsamına alınan Devlet, il özel idaresi ve belediyelerin işlev ve
özelliklerine sahip olmadığı, bu nedenle Üst Kurulu, benzer statü ve
nitelikteki çok sayıda diğer kamu tüzel kişiliklerinden ayırarak farklı
statüdeki Devlet, il özel idaresi ve belediye ile aynı kategoriye koymanın eşitlik
ilkesi ve haber ve düşünceleri yayma araçlarının yayımını engellememek ilkeleri
ile bağdaşmadığı, bu nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 10. ve 26.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralda, RTÜK'e ait gelir ve cezaların tahsili
ile ilgili hükümler düzenlenmekte olup, birinci fıkrada belirtilen tarihlerde
ödenmesi gerekli gelir ve cezaların, bu hükme uyulmayarak ödemede gecikilmesi
halinde, ilgili yayın kuruluşunun RTÜK tarafından uyarılarak 7 gün içinde ödeme
yapılmasının isteneceği, yapılan bu uyarıya rağmen ödeme yapılmaması halinde
ise ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar verileceği
belirtilmektedir.
Anayasa'nın 13. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamanın Anayasa'nın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Sınırlama, belirli bir temel hak ve özgürlüğün Anayasa'da
öngörülen ya da belirlenen alanı içinde kişiye sağlanan olanakların yasakoyucu tarafından
daraltılmasıdır. Başka bir anlatımla, sınırlamada, belirli bir temel hak ve
özgürlüğün kullanım olanakları sınırlamadan sonra da devam eder. Buna karşılık,
temel hak ve özgürlüklerin durdurulması, bunlardan belirli bir süre içinde
yararlanma veya kullanılmalarının olanaksızlığını anlatır.
Anayasa'nın "Düşünceyi açıklama ve yayma
hürriyeti" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında, "Herkes,
düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya
toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların
müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de
kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan
yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir" denilerek
düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kapsamı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen "düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti"nin sınırları ise maddenin ikinci
fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre, bu özgürlüklerin kullanılması, milli
güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve
Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların
önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce
belirtilmiş bilgililerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının,
özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması
veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla
sınırlanabilir.
İtiraz konusu kural uyarınca ödeme yapılıncaya kadar yayının
durdurulmasına karar verilmesi, Anayasa'nın 26. maddesinin güvence altına
aldığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine yapılmış açık bir müdahale
niteliğindedir. Böyle bir sınırlamanın her şeyden önce Anayasa'nın ilgili
maddesinde belirtilen nedenlerden birine dayandırılmış olması gerekir. Oysa, itiraz
konusu kural Anayasa'nın 26. maddesinde belirtilen sınırlama nedenlerinden
herhangi birine dayanmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa'nın 26.
maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR ve Serruh KALELİ karara
değişik gerekçelerle katılmışlardır.
Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ve
Zehra Ayla PERKTAŞ bu görüşe katılmamışlardır.
İptali istenilen kuralın Anayasa'nın 10. maddesiyle ilgisi
görülmemiştir.
VI- İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, yasanın belirli
kurallarının iptali, diğer kimi kurallarının veya tümünün uygulanmaması
sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi'nce iptaline
karar verilebileceği öngörülmektedir.
13.4.1994 günlü, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanun'un 4756 sayılı Yasa ile değiştirilen 13. maddesinin
ikinci fıkrasının ikinci tümcesindeki "...ödeme yapılıncaya kadar yayının
durdurulmasına karar verilir."bölümünün iptali nedeniyle, aynı tümcenin
kalan, "Yapılacak ihtara rağmen ödeme yapılmaması halinde, Üst
Kurulca..." bölümünün uygulama olanağı kalmadığından 2949 sayılı Yasa'nın
29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptali gerekir.
VII- SONUÇ
13.4.1994 günlü, 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 15.5.2002 günlü, 4756
sayılı Yasa ile değiştirilen 13. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci tümcesinin;
A- "... ödeme yapılıncaya kadar yayının
durdurulmasına karar verilir." bölümünün Anayasa'ya aykırı olduğuna
ve İPTALİNE, Fulya KANTARCIOĞLU, A. Necmi ÖZLER, Şevket APALAK ile
Zehra Ayla PERKTAŞ'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- İptal edilen bölümü nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan
kalan bölümünün de 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
12.12.2007 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
Üye
A. Necmi ÖZLER
|
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Şevket APALAK
|
Üye
Serruh KALELİ
|
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanun'un 15.5.2002 günlü 4758 sayılı Yasa ile değiştirilen 13.
maddesinin ilk fıkrasında, ilgili yayın kuruluşlarına, Madde'de
belirtilen reklam gelirlerinden ayrılacak payları, TV kanal ve radyo
frekans yıllık kira bedeli ve idari para cezalarını belli sürelerde ödeme
yükümlülüğü getirilmiş, ikinci fıkrada da ödemede gecikilmesi halinde, ilgili
yayın kuruluşu uyarılarak yedi gün içinde ödeme yapması istenir. Yapılacak
ihtara rağmen ödeme yapılmaması halinde, Üst Kurulca ödeme yapılıncaya kadar
yayının durdurulmasına karar verilir..." denilmiştir. İtiraz yoluna
başvuran Mahkeme'nin Anayasa'ya aykırılık savı, davada uygulayacağı kural olan "ödeme
yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar verilir" bölümü ile sınırlı
olarak incelenmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin bir çok kararında da belirtildiği
gibi, yasa koyucu Anayasa'nın 7. maddesiyle kendisine verilen yasama yetkisi
bağlamında toplumsal gereksinmelerin zorunlu kıldığı adli veya idari suç ve
cezaları düzenlerken Anayasa'nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı
kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı, bunlara uygulanacak
yaptırımların türü ile nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak
kabul edileceği, ya da hangi eylemlerin idari yaptırıma bağlanacağı konularında
takdir yetkisine sahiptir.
Yasa'nın, itiraz konusu kuralın yer aldığı 13. maddesinin ilk fıkrasında
belirtilen gelir ve cezalar Üst Kurul'un gelir kaynakları olduğundan bunların
diğer alacaklarla aynı tahsil usulüne bağlı tutulmasının söz konusu gelirlerin
sağlanmasında gecikmelere yol açacağı bunun da Kurul'un faaliyetlerini olumsuz
yönde etkileyeceği kuşkusuzdur. Bu nedenle tahsilâtı hızlandırmak amacına
yönelik olarak yapılan uyarıya karşın yükümlülüğünü yerine getirmeyen yayın
kuruluşlarına bu yükümlülüklerini yerine getirinceye kadar "yayının
durdurulması" yaptırımı uygulanmasının hukuk devletinde suç ile ceza
arasında bulunması gereken adil dengeyi bozduğu kabul edilemez.
Öte yandan, ilgili yayın kuruluşlarına uygulanan yaptırımın,
Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün
sınırlandırılması veya durdurulması olarak değerlendirilmesi olanaklı değildir.
Çünkü her ceza doğası gereği bir kısıtlama içerir. Kuralın içerdiği
kısıtlamanın, özgürlük sınırlaması sayılabilmesi için bir yükümlülüğe uyulup
uyulmamasına bağlı olmaksızın özgürlükten yararlanabilecek herkes için aynı
kısıtlamayı getirmesi gerekir. Özgürlüğün itiraz konusu kuralda olduğu gibi,
bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi veya bir yasağa uyulmaması sonucu
kısıtlanması durumunda, şarta bağlı bir kısıtlama söz konusudur. Bu ise bir suç
ve ceza ilişkisi olup, çoğunluk gerekçesinde belirtildiği gibi özgürlük
sınırlaması olarak algılanamaz.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın hukuk
devleti ilkesinin yer aldığı 2. maddesi ile suç ve cezalara ilişkin esasları
belirleyen 38. maddesine aykırı bir yönü bulunmadığından iptal isteminin reddi
gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
DEĞİŞİK
GEREKÇE
3984 sayılı Kanunun "Gelir ve cezaların
tahsili" başlıklı, itiraz konusu kuralın da bulunduğu 13.
maddesinde;
"12 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde
öngörülen reklam gelirlerinden ayrılacak paylar, elde edildikleri ayı
takip eden ayın en geç 20'sinde; (a) bendine göre ödenecek TV kanal ve radyo
frekansı yıllık kira bedeli her yılın Ocak ayının en geç 20'sinde; 33 üncü
maddede belirtilen idari para cezaları da cezaların tahakkukunu müteakip ilgili
yayın kuruluşları tarafından ödenir.
Ödemede gecikilmesi halinde, ilgili yayın kuruluşu uyarılarak
yedi gün içinde ödeme yapması istenir. Yapılacak ihtara rağmen ödeme
yapılmaması halinde, Üst Kurulca ödeme yapılıncaya kadar yayının
durdurulmasına karar verilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen
tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin
ve lisansın iptaline karar verilir ve ödenmeyen kurum geliri icra yoluyla
tahsil olunur. Gecikilen ödemeler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunhükümleri uygulanır" denilmektedir.
Buna göre, birinci fıkrada sayılan gelirlerin ödenmesinde
gecikilmesi halinde ilgili yayın kuruluşu uyarılarak yedi gün içinde ödeme
yapması istenecek, bu uyarıya rağmen ödeme yapmaması durumunda ise Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu, ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar
verebilecektir.
Yasa koyucu, ceza hukuku ile ilgili düzenlemeler yaparken
Anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla suç
sayılacak eylemleri, bu suçlara uygulanacak cezaların tür ve miktarı ile
ağırlaştırıcı ve hafifletici sebepleri belirleme konusunda takdir yetkisine
sahiptir.
Anayasanın 38. maddesinde, suç ve cezaların temel ilkeleri genel
olarak gösterilmiş, idari ceza ile adli ceza arasında bir ayırım yapılmamış,
sadece, idareye, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir yaptırımı
uygulama yasağı getirilmiştir. Bu bakımdan, suç ve cezalara ilişkin temel
ilkeler idari ve adli yaptırım ayırımı yapılmaksızın her ikisi için de geçerli
kılınmıştır.
İdari yaptırımların ve bunları uygulanma yetkisinin idareye
verildiğinin yasada açıkça gösterilmesi gerekir. Yayın durdurma kararı da 3984
sayılı Kanunun 13. maddesinde gösterilmiş ve uygulama yetkisi de Radyo ve
Televizyon Üst Kuruluna verilmiş idari bir yaptırımdır. Yasa koyucunun böyle
bir düzenlemeyi Anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı olmamak
şartıyla yapma yetkisinin bulunduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak;
bir Kurumun diğer yasalarla da tahsili mümkün olan reklam gelirinin,
yapılan uyarıya ve verilen süreye rağmen ödenmemesi fiilinin kamu düzeninde
kaybına neden olduğu hukuki yararla ödeme yapılıncaya kadar çalışma ve haber
alma özgürlüğünü sınırlayacak biçimde ilgili yayın kuruluşunun yayınının
durdurulmasına ilişkin idari yaptırımın kaybına neden olduğu hukuki yarar
karşılaştırıldığında, Devletin cezalandırma yetkisi bakımından suç ve ceza arasında
kurulması gereken adil dengeyi tesis ettiğinden söz etmek olanaksızdır. Suç
sayılan fiil ile bunun için öngörülen ceza arasında adil dengenin tesis
edilmesi ceza siyasetinin ve aynı zamanda da hukuk devleti olmanın temel
gereklerindendir.
Bu nedenle adil olmayan kural Anayasanın 2. maddesine aykırıdır.
İptale ilişkin çoğunluk kararına bu gerekçeyle katılıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Radyo ve televizyon yayınlarının özelliği, bunların kullanımı ve
denetimi konusunda farklı düzenlemeler yapılmasını gerektirdiğinden, Anayasanın
133. maddesinde yapılan değişiklikle Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun
oluşturulması, görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesi öngörülmüş, Üst
Kurul, görevinin niteliği gereği 3984 sayılı Yasa ile özerk ve tarafsız bir
kamu tüzel kişiliği olarak kurulmuştur.
Kurumun mali kaynakları ve bütçesi 3984 sayılı Yasanın 12. maddesinde
düzenlenmiştir. Bu maddede gösterilen kurum gelirleri incelendiğinde; (a)
bendinde belirtilen "Özel radyo ve televizyon kuruluşlarından alınacak TV
kanal ve radyo frekansı yıllık tahsis bedelleri" ile (b) bendinde
belirtilen "Özel radyo ve televizyon kuruluşlarının yıllık brüt reklam gelirlerinden
%5 oranında ayrılacak payların" önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bu
nedenle de Yasanın 13. maddesinin birinci fıkrasında anılan (b) bendindeki
payların elde edildikleri ayı takip eden ayın en geç 20'sinde, (a) bendindeki
yıllık kira bedelinin her yılın Ocak ayının en geç 20'sinde, Yasanın 33.
maddesinde belirtilen idari para cezalarının da tahakkukunu müteakip ödenmesi
öngörülmüştür. İtiraz konusu kuralın da yer aldığı 13. maddenin ikinci
fıkrasına göre, bu ödemelerde gecikilmesi halinde, ilgili yayın kuruluşu
uyarılarak yedi gün içinde ödeme yapılması istenilmekte ve yapılacak ihtara
rağmen ödeme yapılmaması halinde de Üst Kurulca ödeme yapılıncaya kadar yayının
durdurulmasına karar verilmektedir.
3984 sayılı Yasanın 33. maddesinde, yükümlülüklerini yerine
getirmeyen, izin şartlarını ihlal eden, yayın ilkelerine ve mevzuata aykırı
yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarına para cezası haricinde
"uyarı, yayın durdurma ve yayın lisans izninin iptali" gibi
yaptırımların uygulanabileceği kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 21.9.2004
günlü ve E.2002/100-2004/109 sayılı kararı ile bu yaptırımlar anayasaya aykırı
bulunmamıştır.
Ödenmesi gereken kurum gelirinin uyarıya rağmen ödenmemesi
halinde uygulanan yayın durdurma yaptırımı da idari bir yaptırım
niteliğindedir. Düzenlemenin cezaların düzenlendiği 33. maddede yer
almamış olması veya yaptırımın nedeninin farklılığı bunun idari bir yaptırım
olmadığı anlamına gelmez. Ödenmeyen gelirin öncelikle diğer takip usulleri ile
tahsili öngörülmeyerek itiraz konusu kuraldaki düzenlemenin yapılmış olması,
kitle haberleşme aracı olarak radyo ve televizyon yayınları yapan kuruluşların
özel durumu ile Üst Kurulun görev ve yetkilerinin niteliği gözetildiğinde yasakoyucunun takdir
yetkisi içerisinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, kuralın anayasaya aykırı olmadığı görüş ve
düşüncesinde olduğum için aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmadım.
DEĞİŞİK
GEREKÇE
1- Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin, Anayasa'nın 26.
maddesinde belirtilen sınırlama nedenleri gözetilerek yasakoyucu tarafından
sınırlanması mümkün olup, itiraz konusu hükümle getirilen yaptırımın "kamu
düzenini" sağlamak amacıyla yasakoyucu tarafından getirilen bir
sınırlama niteliğinde bulunduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, bir "idari yaptırım" niteliğindeki söz
konusu kuralın, yasakoyucunun hangi eylemleri idari yaptırıma bağlama
konusundaki sahip olduğu takdir yetkisi gözetildiğinde, salt bu özelliği
nedeniyle Anayasa'ya aykırı düştüğü söylenemez. Dolayısıyla, Anayasa'nın 38.
maddesi çerçevesinde bir Anayasa'ya aykırılık söz konusu edilemez. Ne var ki,
devletin cezalandırma yetkisi bakımından, ihdas edilen suç (ya da kabahat) ile
öngörülen ceza (ya da idari yaptırım) arasında adil bir dengenin bulunması
gerektiği de kuşkusuzdur. Vergi benzeri bir mali yükümlülük mahiyetindeki dava
konusu "İlgili yayın kuruluşu tarafından ödenmesi gerekli reklâm gelirleri
üst kurul payının" (bu konudaki yükümlülüğün) yerine getirilmesini
sağlamak amacıyla yasakoyucu tarafından idari yaptırım öngörülmesi
-aşağıda incelenecek olan ölçülülük ilkesine aykırı düşmemek koşuluyla-
Anayasa'nın 2., 26. ve 38. maddelerine aykırı düşmez.
2- 3984 sayılı Kanun'un 13. maddesinin ikinci fıkrasında
öngörülen "...ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulmasına karar
verilir..." şeklindeki kuralın konusu ile aynı kanunun Anayasa
Mahkemesi'nin 21.9.2004 günlü, E.2002/100, K.2004/109 sayılı kararıyla
Anayasa'ya aykırı görülmeyen 33. maddesindeki "bir ile on iki kez yayın
durdurma" yaptırımının konusu aynı değildir. Mahkememizce hukuki
denetimden geçen anılan kural kitle iletişim özgürlüğünün (haber ve düşünceleri
yayma araçları yoluyla) özü ile ilgili bir davranış biçimine yayın durdurma
idari yaptırımı öngörülürken, iptale konu kural bu özgürlük alanı dışında bir
konuda (RTÜK reklam gelirleri payını uyarıya rağmen ödememe), borcun
tahsiline zorlamak için aynı idari yaptırımı -yayın durdurma-
öngörmektedir. Oysa, bir borcun tahsili ile ilgili olağan usul icra
yolu ile borçluyu buna zorlamaktan ibarettir.
3- Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen "ölçülülük"
ilkesi yönünden yapılan değerlendirmede; yayın durdurma şeklindeki yaptırımın
konulma amacının bir an önce alacağın tahsilini sağlamaya yönelik olduğu
görülmektedir. Bu durumda, bu yasal sınırlayıcı önlemin, sınırlama amacına
ulaşma bakımından zorunlu olup olmadığının saptanması gerekmektedir. Oysa, yukarıda
işaret edildiği üzere, bu alacağın olağan tahsil yöntemi olan icra yoluyla
ödettirilmesi yerine bu yola hiç başvurmadan yayın durdurma şeklinde bir
yaptırım öngörülmesi karşısında, kuralın sınırlama amacına ulaşma bakımından
elverişli olsa da zorunlu olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle,
söz konusu yaptırım amacına ulaşma bakımından demokratik hak düzeni sayılan
takip hukuku önüne koymak çerçeveyi aşan orantısız bir sınırlamadır.
4- Sonuç olarak, iptale konu kuralın Anayasa'nın 26., 2.,
13. ve 38. maddeleri uyarınca bir idari kabahat olarak öngörülüp idari
yaptırıma bağlanması yasakoyucunun takdirinde ise de, bu yapılırken
ölçülülük ilkesine aykırı biçimde yayın durdurma yaptırımının konulması
Anayasa'ya aykırı olduğundan; bu nedene dayalı biçimde kuralın iptali gerektiği
kanısında olduğumuzdan, çoğunluk kararına bu gerekçeyle katılmıyoruz.
Üye
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Serruh KALELİ
|
AZLIK
OYU
3984 sayılı Yasa'nın 5. maddesine göre kurulan, 8. maddesinde
öngörülen görevleri yürüten Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, görsel ve duyusal
iletişim alanında sağlıklı bir yayın sürdürülmesini sağlayan özerk bir kamu
tüzelkişisidir. Belirtilen amaçların yerine getirilmesi için Kurul'un
gelirleri arasında özel televizyon ve radyo kuruluşlarından alınacak TV kanal
ve radyo frekansı yıllık tahsis bedelleri ile yıllık reklam gelirlerinden
alınacak %5 payda bulunmaktadır.
Üst Kurul'un yaşaması ve sağlıklı bir iletişim ortamının
sürdürülmesi, belirtilen gelirlerin ödenmesine bağlıdır. Ödemelerin disiplin
içinde yürütülmesi de bazı önlemlerin alınmasını gerektirir.
Bu bakımdan TV ve radyo yayınlarından gelir elde eden özel kuruluşların
değinilen ödemeleri yapmalarını kendi tutumlarına bırakmadan ve yasal yollara
başvurup gecikme ve ek ödemelere neden olmadan yönetsel önlemler geliştirerek
gerçekleştirmek kamu düzenine ve kamusal yarara uygun düşmektedir.
Belirtilen nedenlerle, Anayasa'nın 26. maddesinde öngörülen
sınırlamalarla çelişmeyen kuralda Anayasa'ya aykırılık yoktur. Davanın reddi
gerekir. Karara bu gerekçeyle karşıyım.
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraza konu kural 13.4.1994 gün ve 3984 sayılı "Radyo ve
Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 7.6.2001 gün, 4676 sayılı
Yasa ile değiştirilen 13. maddesinin ikinci fıkrasının "... ödeme yapılıncaya
kadar yayının durdurulmasına karar verilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen
tarihlerden itibaren iki ay içinde ödeme yapılmazsa, Üst Kurulca yayın izninin
ve lisansın iptaline karar verilir..." bölümüdür.
Özerk idari otoritelerin ortak özelliği kamu kurumu olmakla
birlikte mali yönden bağımsızlıklarını pekiştiren kendilerine ait kamu
gelirlerinin olması ve bu gelirlerin tahsil edilebilmesi için özel idari
yaptırım imkanlarının bulunmasıdır. Bu bağlamda 3984 sayılı Yasanın
5. maddesinde Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) özerk ve tarafsız bir kamu
tüzel kişiliği olarak radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek amacıyla
kurulduğu, 12. maddesinde mali kaynaklarının tek tek sayıldığı, 13.
maddesinde ise gelir ve cezalarının tahsili ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler
getirildiği görülmektedir.
Anayasa'nın 73. maddesinin başlığında ve ilk iki fıkrasında
"vergi"den söz edilmekte, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise
"resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler" yer almaktadır. Madde de
sözü geçen "ve benzeri mali yükümlülükler" vergi, resim ve harçtan
hangisinin benzeri ise onun tabii olduğu ilkelere tabi olacağı kuşkusuzdur.
Ancak hepsinin ortak özellikleri yasayla konulmaları ve kamu gücüne dayanılarak
gerektiğinde zorla alınmalarıdır.
3984 sayılı Yasa'nın 12. maddesinin (b) bendine dayalı olarak
ilgili yayın kuruluşlarından kazandıkları reklam gelirlerinin % 5'i
oranında alınan üst kurul payının ödenmesi ilgili yayın kuruluşları için bir
yükümlülük olup, bu yükümlülüğe uyulmadığı takdirde, ödenmeyen kurum gelirinin
icra yoluyla tahsil olunacağı, gecikilen ödemeler için ise 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı gözönüne alındığında
"vergi benzeri mali yükümlülük" olduğu anlaşılmaktadır.
Ödenmesi gereken reklam geliri üst kurul payının
ödenmemesi ve yapılan uyarıya rağmen verilen süre içerisinde ödeme yapılmaması
halinde RTÜK tarafından uygulanacak olan "ödeme yapılıncaya kadar yayının
durdurulmasına karar verilir" hükmü, idari bir yaptırımdır. RTÜK'nun yaptırım
uygulama yetkisi 3984 sayılı Yasadan doğmakta ve yaptığı işlemlerin idari işlem
niteliğinde olması nedeniyle de bu işlemlere karşı idari yargıda dava
açılabilmektedir.
Anayasa'nın 26. maddesinin birinci fıkrasında "düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti"nin kapsamı açıklandıktan sonra aynı fıkranın
son cümlesinde "Bu fıkra hükmü radyo televizyon, sinema veya benzeri
yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir."
denilmekte olup, 133. maddesinin birinci fıkrasında ise; "Radyo ve
televizyon istasyonları kurmak ve işletmek kanunla düzenlenecek şartlar
çerçevesinde serbesttir." hükmü yer almıştır.
Bu hükümler gözönüne alındığında konu ile ilgili olarak
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un çıkarıldığı
görülmektedir. Sözü geçen Yasada; RTÜK gelirlerinin tek tek sayıldığı
bu gelirlerin tahsilinin ne şekilde olacağı açık bir şekilde belirtilmiş olup,
bu koşullara uyulduğu takdirde yayının durdurulması söz konusu olmayacağına
göre, itiraz konusu hükmün Anayasa'nın yukarıda yer alan hükümleri çerçevesinde
düzenlendiği kuşkusuzdur. Öte yandan Yasanın verdiği yetkiye dayanarak idarenin
uyguladığı yaptırımların bir tür ceza olması ve bu amaçla uygulanması ve
Mahkemenin suça değil, cezaya ilişkin kurala itiraz etmesi nedeniyle konunun
Anayasa'nın temel hak ve özgürlüklere ilişkin 26. maddesi ile ilgisi
bulunmamaktadır.
Netice olarak 3984 sayılı Yasa uyarınca özerk ve tarafsız bir kamu
tüzelkişiliği olarak kurulmuş bulunan Radyo Televizyon Üst Kurulunun, Yasada
sayılan gelirleri arasında yer alan reklam gelirlerinin % 5'i
oranındaki üst kurul payının yapılan uyarıya ve verilen süreye rağmen
ödenmemesi üzerine "ödeme yapılıncaya kadar yayının durdurulması"
şeklinde bir idari yaptırım öngörülmesinde hukuk devleti ilkesine aykırılık
bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle 13.04.1994 günlü, 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 4756 sayılı Yasa ile
değiştirilen 13. maddesinin 2. fıkrasının "...ödeme yapılıncaya kadar
yayının durdurulmasına karar verilir." bölümünün Anayasaya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle
verilen karara karşıyım.