"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Mahkeme'nin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"5435 sayılı Kanunla değişik 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunun 15. maddesinin 2. fıkrasında "birinci sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren 3 yıl süre ile başarılı görev yapmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini yitirmemiş hakim ve savcılar birinci sınıf olurlar" hükmü yer almaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden davacının birinci sınıfa ayrıldıktan sonra 3 yıl 7 ay 17 gün çalıştıktan sonra birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmeden emekliye ayrıldığı ve birinci sınıf savcı olma hakkını kazandığı anlaşılmaktadır.
Birinci sınıf olarak 7 ay görev yapan davacı 5800 ek gösterge ile emekli olurken 3 yıl görev yapan birinci sınıf birhakimveya savcı 7600 ek gösterge ile emekli olmaktadır. Her iki durumda da emekli olan kişiler birinci sınıf olmasına rağmen ek göstergeleri farklı olmaktadır. Birinci sınıf olan birhakimveya savcı haklarını elde etmek için 3 yıl beklemek zorunda bırakılmaktadır. T.C Devletindehakimve savcılar haricinde hiçbir kamu görevlisi atandığı veya terfi ettiği kadronun ek göstergesini üç yıl sonra elde etmemektedir. Anayasanın Kanun önündeeşitlikbaşlıklı 10. maddesinde:
"Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Ek: 7.5.2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliği yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." hükmü yer almaktadır.
Kanun önünde eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmasını sağlamak ve yurttaşlara, kanun karşısında dil, ırk cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrımlı davranılmasını önlemek olduğu Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında vurgulanmıştır.
Bu ilkeile,birbirleriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesinin zedelenmeyeceği açıktır. Kanunda bütün 1. sınıfhakimleraynı hukuksal durumda olmasına rağmen farklı kurallara tabi tutulmaktadır. Kanunda 1. sınıfHakimleriçin getirilen 3 yıl çalışıp 7600 ek gösterge alma hakkı tanınması aynı durum ve konumda olan kişiler için değişik kurallar ve değişik uygulamalar gerektirecek nitelikte değildir.
Yasaların, kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini Anayasa sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir.
Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme, eşitliğe aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle 5435 sayılı Kanunun 42. maddesiyle değişik 2802 sayılı Kanuna ekli 1 sayılı ek gösterge cetveli Anayasanın Kanun önünde eşitlik başlıklı 10. maddesine aykırı olduğu sonucuna varıldığından, TC. Anayasası'nın 152. maddesi uyarınca bu konuda bir karar verilmek üzere konunun Anayasa Mahkemesine götürülmesine, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına, 24.05.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
EsasSayısı : 2006/148
KararSayısı: 2007/16
Karar Günü : 7.2.2007
Resmi Gazete Tarih-Sayısı :29.12.2007 - 26741
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Sekizinci İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 24.2.1983 günlü, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 22.12.2005 günlü, 5435 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 42. maddesi ile değiştirilen "I SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ"nin, Anayasa'nın 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
31.8.1996 tarihinde birinci sınıfa ayrılan ve bu tarihten itibaren 3 yıl 7 ay 17 gün çalıştıktan sonra Kırıkkale Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta iken 17.4.2000 tarihinde emekliye ayrılan davacıya Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından 5800 ek gösterge üzerinden emekli aylığı bağlanmıştır.
Davacı 22.12.2005 günlü, 5435 sayılı Kanunla değişik 2802 sayılı Kanunun 15. maddesinin ikinci fıkrasındaki, "Birinci sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren üç yıl süre ile başarılı görev yapmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini yitirmemiş hâkim ve savcılar birinci sınıf olurlar." hükmü gereğince birinci sınıf savcı olma hakkını kazandığı ve 5800 ek gösterge rakamının 7600 olarak uygulanması gerektiği talebiyle Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne başvuruda bulunmuş, talebin reddi üzerine redde ilişkin işlemin iptali istemiyle Ankara Sekizinci İdare Mahkemesi'nde açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Kural
İtiraz konusu yasa kuralı 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 22.12.2005 günlü, 5435 sayılı Kanunun 42. maddesi ile değiştirilen,
"I SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ
UNVAN
DERECE
EK
GÖSTERGE
a) Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Birinci Başkanı, Danıştay Başkanı, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay Başsavcısı
1
8000
b) Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yargıtay üyeleri, Danıştay üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili, birinci sınıf hakim ve savcılıkta üç yılını doldurup Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme hakkını kaybetmemiş olanlar, Adalet Bakanlığı Müsteşarı
7600
c) Birinci sınıfa ayrılmış, bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte üç yılını doldurmuş, Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme hakkını kazanmış birinci sınıf hakim ve savcılar
5800
d) Bu Kanuna göre birinci sınıfa ayrılmalarına karar verilmiş olup da birinci derece aylığını almış olan hakim ve savcılar
4800
e) Diğer hakim ve savcılar
4000
2
3600
3
3000
4
2300
5
2200
6
1600
7
1500
8
şeklindeki "I SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ"dir.
B- Dayanılan Anayasa Kuralı
İptali istenilen kuralın Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca, Tülay TUĞCU, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK ve Serruh KALELİ'nin katılmalarıyla 22.11.2006 günü yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural konusu ele alınmıştır.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, mahkemeler bakmakta oldukları davalarda uygulanacak yasa ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidirler. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralların da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
Buna göre, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 5435 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 42. maddesi ile değiştirilen "I SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ"nin; (a), (d) ve (e) bentlerinin,itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanacak kural olmadığı anlaşıldığından, bu bentlere ilişkin başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE OY BİRLİĞİ ile, (b) ve (c) bentlerinin, dosyada eksiklik bulunmadığından ESASININ İNCELENMESİNE, Mehmet ERTEN'in "(c) bendinin esasına geçilmemesi gerektiği" yolundaki karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kural, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
Başvuru kararında, 24.2.1983 günlü, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 22.12.2005 günlü, 5435 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 42. maddesi ile değiştirilen "I SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ"nin tamamının iptali istenmiştir. Davacı tarafından statüleri aynı olan birinci sınıf hakimler arasında bu sınıfta üç yılını doldurup doldurmadığına bakılarak farklı ek gösterge düzenlenmesinin anayasal eşitliği bozduğu iddia edilmektedir. Bu nedenle Cetvel'in (b) bendine ilişkin esas incelemenin, "...üç yılını doldurup..." ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına karar verilmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında, itiraz konusu kural ile, birinci sınıf olduğu halde bu sınıfta üç yılını doldurmamış bulunan bir hakim ve savcı ile yine birinci sınıf olup bu sınıfta üç yılını doldurmuş bulunan bir hakim ve savcı arasında ek gösterge yönünden bir eşitsizlik yaratıldığı, halbuki tüm birinci sınıf hakim ve savcıların aynı hukuki konumda oldukları, dolayısıyla söz konusu kuralın aynı durumda olanlara farklı düzenleme içerdiğinden eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağı ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesinde, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." denilerek hukukun temel ilkelerinden olan eşitlik ilkesine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin değişik kararlarında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik; herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Yasaların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılması Anayasa katında geçerli görülemez. Bu mutlak yasak, birbiriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir. Aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur. Anayasa'nın amaçladığı eşitlik, eylemli değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz.
Devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin aylıklarının ödenmesinde esas unsur olarak derece ve kademelerine göre belirlenmiş göstergeler esas alınmaktadır. Derece ve kademelerin belirlenmesinde temel unsur ise hizmet süresidir. Nitekim kademe ilerlemesi yapılabilmesi için bulunulan kademede bir yıl çalışmış olmak öncelikli şarttır. Derece yükselmesinde ise bulunulan derecede memurlar için üç yıl, hakim ve savcılar için iki yıl çalışmış olmak gereklidir. Dolayısıyla memur ve diğer kamu görevlilerinin aylıklarının ödenmesinde, görevlerinin niteliği, ünvanları da önemli olmakla birlikte aslolan kamu hizmetinde geçirdiği süredir.
Birinci sınıf hakim ve savcı ile birinci sınıfta üç yılını doldurmuş bir hakim ve savcının kamu hizmetinde geçirdikleri süre ve meslek kıdemleri göz önünde tutulduğunda aynı hukuksal konumda bulunmadıkları açıktır.
Bu nedenle, aynı hukuksal konumda bulunmayan birinci sınıf hakim ve savcı ile birinci sınıfta üç yılını doldurmuş bulunan hakim ve savcı için farklı ek göstergeler düzenlenmesi Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacağından itirazın reddi gerekir.
VI- SONUÇ
24.2.1983 günlü, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 22.12.2005 günlü, 5435 sayılı, Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 42. maddesiyle değiştirilen "I SAYILI EK GÖSTERGE CETVELİ"nin, (b) bendinde yer alan "...üç yılını doldurup..." ibaresi ile (c) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 7.2.2007 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Tülay TUĞCU
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Fulya KANTARCIOĞLU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN
Mustafa YILDIRIM
A. Necmi ÖZLER
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
KARŞIOY YAZISI
Başvuru kararında, 5435 sayılı Kanun'un 42. maddesiyle getirilen 2802 sayılı Kanuna ekli 1 sayılı ek gösterge cetvelinin, Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
1 sayılı ek gösterge cetveli, a), b), c), d) ve e) bentlerinden oluşmaktadır. Davacı, almakta olduğu c) bendindeki 5800 ek göstergenin, b) bendindeki 7600 ek göstergeye yükseltilmesini istemiştir. Bu istemi, b) bendinde öngörülen şartları taşımadığı öne sürülerek idarenin 8 Şubat 2006 günlü ve B.07.1.EMS.1.0.03.01./47.552.197 sayılı işlemiyle reddedilmiştir. Başvuru kararındaki bilgilerden, davacının, b) bendinde aranan diğer koşullardan biri olan üç yılı doldurma şartını taşımadığı için bu istemi idarece reddedilmiştir. Buna göre, davacının 7600 ek göstergeyi almasına engel teşkil eden kural 1 sayılı ek gösterge cetvelinin b) bendindeki düzenlemedir. Olayın çözümünde uygulanacak kural olduğu için de esasının incelenmesi gerekir. Çoğunluğun, b) bendi ile birlikte uygulanacak kural olduğunu kabul ederek esasının incelenmesine karar verdiği 1 sayılı ek gösterge cetvelinin, c) bendi ise öngördüğü şartlar bakımından davacının durumuna uymakta ve davacı c) bendinde yer alan 5800 ek gösterge üzerinden zaten emekli maaşı almaktadır. Bu nedenle söz konusu kuralın incelenmesi sonucu verilecek olan kararın, davacının durumunu değiştirmeyeceği açıktır. Dolayısıyla ihtilafın çözümüne yardımcı olmayan c) bendindeki düzenleme somut olayda uygulanacak kural değildir. Bu bende yönelik başvurunun da a), d) ve e) bentlerinde olduğu gibi yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenle çoğunluk kararına katılmadım. 23.11.2006