"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargı birliği ilkesini benimsememiş, yargı organlarını adli, idari ve askeri yargı şeklinde ayrıma bağlı tutmuştur. Bu ayrım nedeni ile idari organların kamu gücüne dayalı olarak almış oldukları bir karar, gerçekleştirdikleri idari işlem ve bu idari karar ve işleme aykırılık iddiası ile uygulanmış olan idari yaptırımların yargısal denetiminin idari yargı organlarınca yapılması gerekir.
Anayasamızın 125. maddesi idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu belirtmiş ve bu hüküm Anayasa Mahkemesinin birçok kararında “Anayasanın 125/1. maddesinde öngörülen yargısal denetimin, idari organlarının kamu hukuku alanındaki eylem ve işlemleri için idari yargı denetimi olduğu, idari yargı görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümü için adli yargı alanında yer alan bir mahkemenin görevlendirilmiş olmasının kabulün olanaksız olduğu, bu açıdan mutlaka haklı neden ve kamu yararının bulunmasını bir zorunluluk olduğunu açıklamıştır.”
Yine Anayasa'nın 155. maddesinin birinci fıkrası ile Danıştay'ın, idari mahkemelerce verilen ve yasanın başka bir idari yargı yerine bırakmadığı, karar ve hükümleri son inceleme merci olduğu hükme bağlanarak, adli ve idari yargı ayırımına ilişkin Anayasal bir belirleme yapılmıştır.
1608 sayılı Yasa'nın 5/1. maddesinde, idarenin kamu gücünü kullanarak almış olduğu karara aykırılık gerekçesi ile uygulamış olduğu bir idari yaptırımın denetimi adli yargı yerine bırakılmış ve Anayasamızın 125/1 ve 155/1. maddeleri ile benimsenmiş olan adli yargı, idari yargı ayrımına ilişkin kuralları ihlal edilmiştir. 1608 sayılı Yasa'da yapılmış olan bu düzenlemenin haklı bir neden ve kamu yararına dayalı olduğu kabul edilemeyeceği gibi, idari mahkemelerin ülkede yaygın olarak oluşturulmuş olması ve belediyelerce kamu gücü kullanılarak alınan düzenleyici işlem ve kararların yargısal denetimi bu mahkemelerce yapılmakta iken, bu karar ve işlemlere aykırılık gerekçesi ile verilen idari yaptırımlara karşı başvuruların adli yargı içerisinde yer alan Sulh Ceza Mahkemelerince değerlendirilmesi gerekliliğinden de söz edilemez.
Anayasamızın 2. maddesi, yukarıda da belirtildiği gibi Türkiye Cumhuriyetini Hukuk Devleti olarak tanımlamıştır. Bir çok Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği gibi, Hukuk Devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir. Hukuk Devleti ilkesi, Devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını, yasa koyucunun da her zaman Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir.
1608 sayılı Yasa'nın 5/1. maddesi hükümlerinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'nın 125. ve 155. maddelerine aykırılığı ortaya konulmuş olduğundan, bu hükümlere aykırı olarak yapılmış olan yasal düzenlemenin hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturduğu açıktır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1608 sayılı Yasa'nın 5/1. maddesi hükmünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2., 125., 155. maddelerine aykırı olduğu anlaşılmakla, iptali konusunda Anayasa Mahkemesi'ne başvurularak, başvuru sonucunun 5 ay süre ile beklenmesi gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır.”"
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2006/88
Karar Sayısı : 2006/69
Karar Günü : 6.6.2006
R.G. Tarih-Sayı :01.11.2006'da tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Karşıyaka 1. Sulh Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 15.5.1930 günlü, 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun'un, 2575 sayılı Yasa ile değiştirilen 5. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa'nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Belediye encümeni tarafından 1608 sayılı Yasa'nın 1. maddesi uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasaya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
III- İTİRAZ KONUSU YASA KURALI
15.5.1930 günlü, 1608 sayılı “Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun”un, 2575 sayılı Yasa ile değiştirilen 5. maddesinin iptali istenilen birinci fıkrası şöyledir:
“Ceza kararlarına tebliği tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hâkimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hâkimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir.”
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince yapılan ilk inceleme toplantısında, başvuru kararı ve ekleri, ilk inceleme raporu, itiraz konusu Yasa kuralı ve bunun gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa'ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları, bakılmakta olan davayı yürütmeye, uyuşmazlığı çözmeye, davayı sona erdirmeye veya kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak kurallardır.
Bakılmakta olan dava, belediye encümeni tarafından verilen idari para cezasının kaldırılması istemine ilişkindir. 1608 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin iptali istenilen birinci fıkrasında, bu tür itirazların incelenmesi görevinin Sulh Ceza Mahkemesine ait olduğu belirtilmektedir.
Mahkemenin itiraz başvurusunda bulunduğu 22.5.2006 gününden önce 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, 30.3.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında da idari para cezalarına karşı Sulh Ceza Mahkemesine başvurulabileceği öngörülmüştür.
Anayasa Mahkemesi'nin 1.3.2006 günlü, E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararı ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun, bu Kanun'un genel hükümlerinin diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanacağına ilişkin 3. maddesi iptal edilmiş ise de, bu kararda ayrıca iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş olması nedeniyle Kabahatler Kanunu'nun 3. maddesinin itiraz yoluna başvuran Mahkemenin başvuruda bulunduğu tarih itibariyle yürürlükte olduğu ve 27. ve 28. maddeleri uyarınca da 1608 sayılı Yasa'nın itiraz konusu 5. maddesinin birinci fıkrasının bakılmakta olan davada uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
Şevket APALAK bu görüşe katılmamıştır.
V- SONUÇ
15.5.1930 günlü, 1608 sayılı “Umuru Belediyeye Müteallik Ahkâmı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun”un, 5.7.1934 günlü, 2575 sayılı Yasa ile değiştirilen 5. maddesinin birinci fıkrasının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkraya ilişkin başvurunun Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, Şevket APALAK'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 6.6.2006 gününde karar verildi.
Başkan
Tülay TUĞCU
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN
Mustafa YILDIRIM
A. Necmi ÖZLER
Serdar ÖZGÜLDÜR
Şevket APALAK
Serruh KALELİ
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
AZLIK OYU
Uygulanacak kural kavramının, mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklarda irdeleyecek yasal metinleri içerdiğinde kuşku yoktur.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun diğer kanunlardaki kabahatleri de bu yasa uygulamasına olan 3. maddesi Anayasa Mahkemesi'nce 1.3.2006 günü iptal edilmiştir.
Anayasal kuralların ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı karşısında; Kabahatler Kanunu'nun diğer idari para cezalarıyla ilgili yasaları uygulamadan uzak tutan kuralı tartışılır duruma gelmiştir. Başka bir yaklaşımla, 1608 sayılı Yasa'ya göre alınmış para cezasına ilişkin işlemin irdelenmesinde, Kabahatler Kanunu'nun diğer para cezalarıyla ilgili kapsam alanı değişme olasılığına girmiş, 1608 sayılı Yasa'nın irdelenmesi zorunlu olmuştur.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi kararının ertelenmiş olmasıyla ortaya çıkan bekleme süreci, Anayasa'ya aykırılık nedeniyle yargılamada yapılacak duraklamayı birlikte ele almayı gerektirecektir. Bu süre sonunda yasal gelişim ve Anayasa'ya aykırılık savı belirginlik kazanacaktır.
Bu hukuksal düzlem içinde, ilgili yasaların durumunu ele almak yargı yerince kaçınılmazdır. Başka bir deyişle, kapsamı, yasa ve yargı kararı uyarınca değişmeye uğrayan bir kuralın durumunu belirlemek, o kuralı uygulayacak olmaktır.
Bu görüşle karara karşıyım.