"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
İtirazın gerekçe bölümü şöyledir:
“Hernekadar sanık hakkında 1593 sayılı Hıfzıssıhha Kanunu'nun 246 ncı maddesine muhalefetinden bahisle aynı Yasa'nın 282 nci maddesi gereğince tecziyesi istemiyle kamu davası açılmış ise de; yapılan yargılama sırasında aynı Yasa'ya muhalefet suçundan yüzlerce benzer sanıklar hakkında tecziyesi ciheti ile kamu davası açılmış olup, sanık savunmalarında geleneksel olarak yüzlerce yıldan beri aynı bölgede hayvancılık yapmak suretiyle aile ve memleket ekonomisine katkıda bulunduklarını, suça konu yerlerin kanun anlamında şehirle ilgisinin bulunmadığını, suç tarihine kadar kendilerine buralarda hayvan beslemenin yasak olduğuna ve yasaklandığına dair herhangi bir hükümet emrinin gelmediğini, suça konu yerlerin tamamen tarım alanları ve hayvan besleme bölgeleri olup, adeta hayvan besleme sektörünün oluştuğu, komşu şehir ve kasabalarda ya da aynı şehrin muhtelif bölgelerinde farklı idari uygulamalarla karşı karşıya geldiklerini, kendilerine haksızlık yapıldığını, ileri sürüp beraetlerini istemişlerdir.
Dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere, Mahkememiz; Hıfzıssıhha Kanunu'nun 246 ncı maddesini ve buna bağlı Bakanlık genelgelerini incelediğinde: Hukuka ve Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı düşen farklı yaptırımların olduğunu gözlemiştir. Söz konusu Yasa'nın 246 ncı maddesinde; “20.000'den fazla nüfusu olan şehirlerde umumi caddelerde veya belediyelerce tayin edilecek bölgeler içinde hayvan ahırı bulundurulması yasaktır” demek suretiyle nüfusu 20.000'den aşağı olan yerleşim birimlerinde ise hayvan ahırı bulundurmanın yasak olmadığı anlamını ortaya çıkarmaktadır. Böylece Devlet Genel Sağlık Hizmetlerini yerine getirirken nüfus kıstasına gidilmiş olacaktır ki, bu husus öncelikle Anayasa'mızın 56 ncı maddesine aykırı düşmektedir. Nüfus hareketlerinin yoğun olduğu ülkemizde bu Yasa maddesinin uygulanması yurttaşlar arasında hakların kullanılmasında eşitsizlikler yaratabileceği gibi uygulamada da içinden çıkılmaz çelişkiler ve güçlüklerle karşı karşıya kalınacağı bir gerçektir. Hal böyle olunca anılan Yasa maddesi Anayasa'mızın 2 ve 10 uncu maddelerine de aykırı düşmektedir. Nüfusu 20.000'den aşağı olan yerleşim birimlerinin sağlık sorunları ile ilgilenilmeyeceği anlamı ortaya çıkmaktadır ki, Devletimiz temel sağlık hizmetlerini yerine getirirken nüfus kıstasını ölçü olarak alamayacağı bu hususun belirttiğimiz gibi Anayasa'mızın belirtilen maddelerine aykırı düşeceği bu nedenle kanunkoyucu itiraza konu Yasa maddesinin günümüz ihtiyaçlarını ve Anayasa'mız da öngörülen fırsat eşitliği kurallarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
Belirttiğimiz gerekçe ve nedenlerle anılan Yasa maddesinin (246) Anayasa'mızın 2, 10 ve 56 ncı maddelerine aykırılığı görüşünde olduğundan Anayasa'nın 152 nci maddesi gereğince bu Kanun maddesinin iptali istemine gidilmesine,
Dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine,
Bu yönde Anayasa Mahkemesi Kararı'nın dönüşünün beklenmesine dair verilen karar, Yasa yolları açık olmak üzere açıktan okundu-anlatıldı. 13/06/2002”"
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2002/131
Karar Sayısı : 2004/ 87
Karar Günü : 23.6.2004
Resmi Gazete Tarih-Sayısı : 19.02.2005 – 25732
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Edirne Sulh Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 24.4.1930 günlü, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 246. maddesinin, Anayasa'nın 2., 10. ve 56. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sanığın ikametgahının müştemilatındaki ahırda büyük baş hayvan beslediğinin tespiti üzerine, 1593 sayılı Yasa'nın 246. maddesine aykırılık nedeniyle 282. maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
1593 sayılı Yasa'nın 246. maddesi şöyledir :
“Yirmi binden fazla nüfusu olan şehirlerde umumi caddelerde veya belediyelerce tâyin edilecek mıntakalar içinde hayvan ahırı bulundurulması memnudur.”
B- İlgili Yasa Kuralı
1593 sayılı Yasa'nın 282. maddesi şöyledir :
“Bu Kanunda yazılı olan yasaklara aykırı hareket edenler veya zorunluluklara uymayanlar hakkında; Kanunda ayrıca bir ceza hükmü gösterilmediği ve fiilleri Türk Ceza Kanununda daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif hapis cezası ve beşbin liradan otuzbin liraya kadar hafif para cezası verilir. Ayrıca, fiilin işleniş şekli ve niteliğine göre failin suça vasıta kıldığı meslek ve sanatın yedi günden üç aya kadar tatiline ve aynı süre kadar işyerinin kapatılmasına da hükmedilebilir.”
C- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın 2., 10. ve 56. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Nurettin TURAN, Aysel PEKİNER, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Enis TUNGA ve Mehmet ERTEN'in katılmalarıyla 11.9.2002 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ve ilgili görülen yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru gerekçesinde itiraz konusu kurala göre, nüfusu 20.000'den fazla olan şehirlerin genel caddelerinde veya belediyelerce tayin edilecek bölgeler içinde hayvan ahırı bulundurulmasının yasaklanmış olmasının, daha az nüfuslu yerleşim birimlerinde böyle bir yasağın uygulanamayacağı anlamına geleceği, nüfus hareketlerinin yoğun olduğu ülkemizde hakların kullanılmasında eşitsizlikler yaratacağı belirtilerek, anılan kuralın Anayasa'nın 56., 10. ve 2. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralla nüfusu 20.000'den fazla olan şehirlerin genel caddelerinde veya belediyelerce tayin edilecek bölgeler içinde hayvan ahırı bulundurulmasının yasaklanmış olması, yasanın çıkarıldığı dönemde Türkiye gerçekleri gözönünde tutularak getirilmiş bir düzenlemedir. Yasakoyucunun ülkenin ekonomik ve sosyal yapısı, nüfusun dağılımı, uğraş alanları gibi nedenleri bir arada değerlendirerek, nüfusu 20.000'den fazla olan şehirler için yasağın konulmasını gerekli gördüğü anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın 56. maddesiyle, kişinin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak hakkını güvence altına alınmış, devlete ve vatandaşlara çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek ödevi yüklenmiştir. Aynı maddede herkesin yaşamını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak amacıyla gerekli önlemleri alma, sağlık kuruluşlarını planlama, düzenleme ve denetleme de devletin ödevleri arasında sayılmıştır.
Bu ödevler çeşitli yasalarla yaşama geçirilmiştir.
1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 20. maddesinde, umumi mahallerde halkın sağlığına zarar veren etkenleri yok etme, belediyelerin görevleri arasında yer almıştır.
1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 13. bendinin son cümlesinde de yeniden yapılacak umumi ahır ve samanlıkların yerini belirlemek ve mevcut olanları sağlık kayıtlamalarına bağlı kılmak, belediyelere görev olarak verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 1. maddesi yasanın amacını, “yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; … sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak” olarak belirlemiştir. Aynı Yasa'nın, 40. maddesinde ise “Arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumun sağlık ve selametini ihlal eden, ... birikintilerin, ... hususi mecra, lağım, çukur, kuyu; mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan verilmemesi ilgililere tebliğ edilir” denilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 1. maddesinde yasanın amacı, “...bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi; kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması; su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi; ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerinin korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukuki ve teknik esaslara göre düzenlemek …” olarak belirtilmiş; anılan Yasa'nın 3. maddesinde, çevre korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler tespit edildikten sonra üçüncü bölümde, çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin önlemlere ve yasaklara ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Bütün bu yasal düzenlemelerin nüfusu 20.000'in altındaki yerleşim birimleri için de geçerli olduğu açıktır. Ancak kimi önlemlerin uygulanacakları yöre ve olayların özelliğine göre sınırlandırılması, Anayasa'nın 56. maddesiyle Devlete verilen görevlerin yerine getirilmediği anlamına gelmez.
Öte yandan yasa önünde eşitlik ilkesi, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
İtiraz konusu kuralla, belli bir nüfusun üzerindeki yerleşim birimlerinde yaşayanlar için yasak getirilirken, bunun altındakilerin farklı konumları gözetilerek genel sağlık düzenlemelerinin ve bunları uygulayacak olan idarenin korumasına bırakılmalarının eşitlik ilkesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 56, 10 ve 2. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
24.4.1930 günlü, 1593 sayılı “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu”nun 246. maddesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 23.6.2004 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Mustafa BUMİN
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Fulya KANTARCIOĞLU
Ertuğrul ERSOY
Tülay TUĞCU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN
Mustafa YILDIRIM
Fazıl SAĞLAM
A. Necmi ÖZLER