"...
II- İTİRAZLARIN GEREKÇELERİ
- İvrindi Sulh Ceza Mahkemesi'nin gerekçe bölümü şöyledir:
“Orman Kanunu (6831 SY) nun m. 91/1, 2, 3, 5, 9, 10
fıkralarının düzenlenmesi ile, bu maddenin, dikiliden yapacak veya yakacak
nitelikte emval kesmenin, 6831 SY m. 93/1 fıkrasındaki orman alanını işgal
suçunun ve 93/2 deki açma suçunun unsurları olmasına rağmen, unsur suçunun
(madde 91) cezası, üst norm olan mürekkep suçun cezasını yaklaşık 12 kat
aşabilmekte, korunan hukuksal değerin ihlali işgal ve açma suçlarında (m93/1,
2) sadece dikiliden orman emvali (yapacak veya yakacak) kesme (m 91/1, 2)
suçlarına göre çok çok ağır olduğu halde normların hukuka aykırı iradi edimlere
koydukları cezalarının da çok açık, çok fahiş, çok adaletsiz ve çelişkili
düzenleme ile üst normun (m 93/1, 2) cezası, unsur suçun (sadece kesme m.91)
cezasına göre kat hafif olabilmekte, insanları, suç işleyecekse kat kat ağır
neticesi olan suç işlemeye ve hukuka aykırılığı çok hafif olan suça göre tam
tersine kat kat düşük ceza almaya teşfik etmektedir.
Yani maddeler arasındaki açık, bariz, hakkaniyete, nisfete
aykırı düzenleme şudur; hayvanına yedirmek kastı ile 8 CM orta kuturdan küçük,
1 emvali dikiliden; motorlu testere ile keserse, emval yakacak nitelikte ise 72
ay, emval yapacak nitelikte ise 144 ay hapis cezası ile cezalandırılırken, aynı
sanık, aynı suça konu yerden, 1000 adet yakacak veya yapacak fidanı, motorlu
testere ile kesse ve hayvanlara yedirse ve bu beş dönüme kadar olan yerin tüm
orman örtüsünü kaldırarak, ekip sürse, sahiplense, alacağı ceza, cezanın alt haddinden
6831 SY m. 93/2'ye göre 1 yıl m.93/1'e göre de 6 aydır. Çünkü orman örtüsünü
tahrip ederek sahiplenmek kastı ile beş dönümü aşan açma suçlarında Kanun
m.93/3'te teştit halini düzenlediğinden genelde ceza tayini alt hatten
yapılmakta olup, unsur suçun (m.91/1, 2...) cezası, üst normun, mürekkep suçun
(6831 SY m. 93) cezasına göre çok hafif kalmakta olup, sanıkları davaya esas
dosyada olduğu gibi unsur suçun cezasından kurtulmak için daha ağır suçu
işlemeye, orman alanlarını tahrip ettirmeye teşfik etmektedir. Bu ceza
Hukukunun ne hareket, ne netice ne de irade teorileriyle bağdaşmamaktadır.
I) a- Düzenleme Ceza Hukukunun Genel Teorisine aykırıdır;
İki suçun, hareket ve irade yönlerinden ve oluşan
kanunkoyucunun korunmasını öngördüğü hukuksal değeri (orman alanlarının
korunması) ihlal neticesine göre ve normların edimlere öngördüğü cezalar çok
adaletsiz, hukuk devleti ilkesine (AY m.2) aykırıdır. Sanık bir fidanı, kesip
144 aya varan ceza yiyeceğine, 4 dönüm orman alanındaki tüm dikili ağaçları keserek
ve suça konu yeri sahiplenmek kastı ile sürüp ekmek isteyerek bir yıl ceza ile
kurtulmak istemesi, bunu teşvik edici çelişkili, adaletsiz, edimler ile
cezaların arasındaki fark aşırı, bariz adaletsiz, hakkaniyete ve nısfete
aykırıdır.
b- Unsur olan alt suçun yaptırımı (m. 91), unsuru olduğu
üst suçun (m.93) yaptırımlarını 12 kat aşması kanun yapma tekniği yönünden Ceza
Hukukunun ve AY nın eşitlik, adalet, hakkaniyet ilkelerine aykırıdır.
II) Anayasa'yı Esas Yönünden ihlal etmektedir;
a) Sebep Unsuru: Normun düzenlenmesinde kanunkoyucunun 6831
SY 91 ve 93 normlarında korunmasını, istediği hukuksal yarar ormanların
korunması olup, 6831 SY nın cezaların gerek caydırıcılık gerekse ıslah edici
unsurunun sağlanması için, özel kasıtla normların ceza yaptırımı
arttırılmıştır. Yasanın gerekçe kısmında da belirtildiği gibi sebep: Ormanların
tahrip edilmesini engellemek iken, düzenleme sebebine aykırı olarak üst norm
(m.93) un yaptırımı unsur normun (m 91/1) edimi, yaptırımı karşısında çok çok
hafif kalması, sebep unsura aykırıdır.
b- Yasanın Amaç (maksat) Unsuru: Kamu yararını
gerçekleştirmek olması gerekirken, çelişkili düzenleme bu unsurun korunmasına
engeldir. Kanunun kamu yararına olup olmadığının denetimi yerindelik denetimini
doğurur ise de; kamu yararına yapılması gereken düzenlemenin tutarsız ve
çelişkili olması nedeniyle bu ilke temelden zedelenmiş olup, düzenlemelerdeki
çelişki esas yönünden Anayasa'ya aykırıdır.
- Çelişkili düzenleme “genel hukuk ilkelerine” ve
“demokratik toplum düzeni gereklerine” de (AY m.13/2) aykırıdır.
- Düzenleme özünde ve sözünde çelişkilidir.
Yasa'nın düzenleme amacı dışına çıkarak, orman tahribatını
teşvik edici mahiyete dönerek, bir adet fidan keseceğine ve karşılığında 144
aya varan ceza alacağına, dört dönüm orman alanını tümden tahrip ederek tüm
orman örtüsünü kaldırarak, binlerce ağacı kesse ve sahiplenmek kastı ile ekip
sürse, alacağı ceza 6831 SY m. 93/1 uyarınca 6 ay 93/2 uyarınca 1 yıl olup
(kesme, açmanın unsurudur) düzenleme hakkaniyet ve nısfet ilkelerine de
aykırılık oluşturmuştur.
c- Konu Unsuru: 6831 SY m. 91 ve 93 normlarının çelişkili
düzenlemesi, hukuki çelişki, tezat ve adaletsizlik yaratmış olup, hukuki sonuç
ve içerik yönünden de Anayasa'ya aykırılık oluşturmaktadır. Düzenleme mahiyeti
itibariyle Anayasa'nın eşitlik, kanunilik, hakkaniyet ve nısfet ilkelerine
aykırı yapılmıştır.
“Kimseye hak ettiğinden fazla ceza verilemez. Cezaların
ağırlık derecesi, kanunkoyucunun takdirinde ise de, takdir korunan hukuksal
değeri ihlal derecesine göre olmalıdır. Aynı konuda ki düzenleme, ihlal
derecelerine göre yaptırım ve ceza yönünden adaletli, mantıklı, hakkaniyete
uygun olmalıdır. Cezaların ağırlığı ihlal ettikleri neticeyle orantılı olması
gerekirken, dava dosyamızda olduğu gibi tam tersine, neticesi çok ağır olan
suçun (m. 93/1, 2) cezası, neticesi kat kat hafif olan (m. 91/1, 2...) aynı tür
suçun cezasına, yaptırımına göre kat kat hafif kalmamalıdır. Hukukta hele hele
maddi hakikatın arandığı Ceza Hukukunda keyfiyet yoktur.” Kanunkoyucunun;
“Orman suçu işleyeceksen; orta kuturu, 8 cm.den küçük, yapacak vasıfla birtane
fidanı, orman içi olmayan bir köyde, motorlu testere ile kesip hayvanlarına
yedirip 144 ay hapis cezası alacağına, aynı orman içi olmayan köyde 5 dekar
orman alanını sahiplen, binlerce fidanı motorlu testere ile kes, 1 yıl hapis
cezası ile kurtul...” anlamına gelecek bir düzenleme kastı olamaz. Çelişkili
kanun yapma tekniğindeki bir hata olup, teorinin uygulamaya aktarılmasında
ortaya çıkan bir tezatlık ve adaletsizliktir. Hızla tahrip edilen ve yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya olan ormanlarımızın, daha etkin ama adaletli ve
hakkaniyete uygun korunabilmesi için, düzenlemeler arasındaki çelişki
giderilmelidir.
Kanunkoyucunun eksik ve çelişkili, adaletsiz, hakkaniyete
aykırı düzenlemesi Anayasa'nın emredici ilkelerine, eşitlik ilkesine aykırıdır.
Düzenleme Anayasa'nın demokratik hukuk devleti ilkesine
(m2) aykırıdır.
Düzenleme Anayasa'nın genel yapısına ve TCK nın ruhuna
aykırıdır.
Kanunkoyucunun bu düzenlemesi Anayasa'nın “makul ve kabul
edilebilir ölçülerin aşılmaması” ilkesini zedelenmiştir.
NETİCEİ TALEP; Yukarıda belirtilen gerekçe uyarınca veya
Yüce Mahkemenin re'sen bulacağı gerekçelerle; Anayasamıza esas, maksat, amaç
unsurları yönünden aykırı, Türk Ceza Kanununun ve Anayasa'nın eşitlik,
hakkaniyet, nısfet ilkelerini ihlal eden, Ceza Hukuku Genel teorisinin ne
irade, ne hareket, ne de netice teorileriyle bağdaşmayan 6831 SY Orman
Kanununun birbiri ile çelişkili, bağımsız olarak da adaletsiz normları
dikiliden ağaç kesme suçunu düzenleyen madde 91/1, 2, 3, 5, 9, 10 ve devlet
ormanını sahiplenmek kastı ile işgal suçunu düzenleyen madde 93/1 ve açma
suçunu düzenleyen madde 93/2 nin iptalleri. 17.09.2001”...
- Gülnar Sulh Ceza Mahkemesi'nin gerekçe bölümü şöyledir:
“Gülnar Cumhuriyet Başsavcılığının 17.08.2001 tarih
2001/261 esas sayılı iddianamesi ile sanığın Devlet Ormanından dikiliden ağaç
kestiği iddiası ile yargılamasının yapılarak 6831 sayılı Orman Kanununun 91/1,
91/1 son cümle, 91/3, 91/son maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu
davası açılmıştır.
Yargılama esnasında sanığın nüfus ve sabıka kaydı, suça
konu yerin orman içi köy olup olmadığı, sanığın ikamet ettiği yere ilişkin
belgeler, dosyanın içerisine konmuştur. Suç mahallinde keşif yapılmış orman
bilirkişisi raporunu dosyamız içerisine ibraz etmiştir.
17 Ekim 2001 tarih 24556 mükerrer sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 4709 sayılı“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı maddelerinindeğiştirilmesi
hakkında kanunun”34. maddesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının geçici 15.
maddesinin son fıkrasının madde metninden çıkarmıştır. Bu değişikliğe göre
23.09.1983 gün ve 2893 sayılı Yasanın 36. maddesi ile değiştirilen 6831 sayılı
Yasanın 91. maddesinin son fıkrasının Anayasaya aykırılık savı ile itiraz yolu
açılmıştır.
Mahkememiz re'sen Anayasanın 152/1 maddesi uyarınca 6831
sayılı yasanın 2893 sayılı Yasa ile değişik 91. maddenin son fıkrasının
Anayasanın 169. maddesinin 3. fıkrasının ilk cümlesi ve 10. maddelerine aykırı
olduğu kanısına varmıştır.
6831 sayılı Kanunun 31 ve 44. maddeleri orman içinde ve
civarında yaşayan vatandaşların zati, müşterek, yakacak ve yapacak
ihtiyaçlarının temini hususlarını düzenlemiştir. Orman köylülerinin yapacak ve
yakacak ihtiyaçlarının karşılanmasında diğer vatandaşlara göre belirli
kolaylıklar sağlanmıştır.
Anayasanın 169. maddenin 3. fıkrasının birinci
cümlesinde“Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade
edilemez”denilmektedir. Yukarıda da izah edildiği gibi 6831 sayılı Orman Kanunu
orman köylülerinin belli ihtiyaçları Devlet tarafından karşılandığı halde aynı
Kanunun 91/son fıkrasında“Suçun işlendiği orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve
fiilen bu köyde oturanlar dışındakilerin işlemesi halinde yukarıdaki cezalar
iki misli artırılır”denilmekte, orman köylüsü olmayanların şedit şekilde
cezalandırılmaları öngörülmektedir. 6831 sayılı Kanundaki 31-44 numaralı
maddeler arasında orman köylülerinin ihtiyacı karşılanırken kanun koyucunun
amacı“Ben senin ihtiyaçlarını meşru yollardan karşılıyorum bunun karşılığında
sende ormanları koru”olması gerekir. Hal böyle iken ormanları orman köylüsüne
bırakmışken sen kes cezan daha az gibi bir mana çıkmaktadır. Buda Anayasanın
169/3 maddesindeki ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme
müsaade edilemez hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.
Orman köylüsünün dışındaki kişilerin 6831 sayılı Kanunun
91. maddedeki eylemleri gerçekleştirmesi halinde aynı Kanunun 91/son fıkrası
ile iki misli artırım yapılması Anayasanın 10. maddesindeki kanun önünde
herkesin eşit olduğu hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir. Anayasanın 10.
maddesi ile kanunların herkese ayrım gözetmeksizin eşit şekilde uygulanması
emredilirken orman köylüsü ağaç kestiğinde 6831 sayılı Yasanın 91/1 maddesi
uyarınca iki ay hapis cezası görürken, orman köylüsü olmayan kişinin işlemesi
halinde alacağı ceza aynı Kanunun 91/1 ve son maddeleri uyarınca 6 ay hapis
cezası alacaktır. Eylem aynı olmasına karşın alacağı ceza farklı olmaktadır.
Anayasanın ön gördüğü eşitlik, aynı hukuksal durum içinde
bulunanların aynı kurallara, aykırı durumdakilerin ayrı kurallara taabi
olmasıdır. Kişisel niteliklerin ve durumların özdeş olanlar arasındayasalara
konulan hükümlerle değişik uygulamalar yapılamaz. “Orman içi köy”ile“Orman içi
olmayan köy”ayrımı açıklandığı üzere Anayasanın 10. maddesine kesin aykırılık
oluşturur.
6831 sayılı Yasanın 91/son maddesindeki kuralın
konulmasının haklı bir nedeni yoktur. Ayrıca kamu yararı da yoktur. Maddenin
gerekçesinde de bu ceza farklılığının neden konulduğu açık olarak
açıklanmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklandığı üzere;
6831 sayılı yasanın 2893 sayılı Yasa ile değişip 91/son
fıkrasının Anayasanın 169/3. maddesi ile 10. maddesine aykırı olması nedeni ile
İPTALİNE, ... ”
- Biga Sulh Ceza Mahkemesi'nin gerekçe bölümü şöyledir:
“OLAY
Sanıklar Cengiz Demirdöven, Haşim Özüak, Halit Kaçar ve
Adnan Demirkesen hakkında Biga C. Başsavcılığı'nın 27.02.2002 tarih ve 2002/38
Hazırlık sayılı iddianamesi ile “Sanıkların Biga serisi 40 nolu bölmeden pırnal
çırpısı kesmek suretiyle” 6831 Sayılı Orman Kanununun 91/2,114 ve TCK.nun 36.
maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için kamu davası açılmıştır.
Mahkememizde yapılan yargılamadaalınan savunmalar yapılan
keşif ve bilirkişi raporu ile sanıkların suçu işledikleri yer, nüfus kayıtları
hep birlikte incelendiğinde, suç yerininin ilçe belediye sınırlarında olması ve
sanıkların nüfusa kayıtlı oldukları yer itibariyle sanıklara isnad edilen suç
sabit olduğu taktirde 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 91. maddesinin son fıkrası
sanıklar hakkında uygulanması gerekeceğinden ek savunmaları alınmış, ancak 6831
Sayılı Yasanın 91. maddesinin son fıkrası Anayasa'nın 2, 10 ve 38. maddelerine
aykırı olduğu görülmekle yine Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca 6.6.2002
tarihli celsede iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar
verilmiştir.
İTİRAZIN GEREKÇESİ
6831 sayılı Orman Kanunu'nun 91. maddesinin son fıkrası T.
C. 1982 Anayasası'nın 2, 10 ve 38. maddelerine aykırıdır.
Şöyle ki:
Bilindiği üzere 6831 sayılı Yasanın 91. maddesinin son
fıkrası “14. maddedeki suçları, suçun işlendiği orman içi köy nüfusuna kayıtlı
ve fiilen bu köyde oturanlar dışındakilerin işlemesi halinde yukarıdaki
cezalar iki misli arttırılır” hükmünü içermektedir. Buna göre Orman Yasasının
l4. maddesindeki suçların yaptırıma bağlandığı 91. maddenin 1. fıkrasından
itibaren diğer fıkralardaki suçları işleyenlere Yasanın son fıkrasında yer alan
“iki misli arttırımın” uygulanmaması için şu dört şartın hepsinin bir arada
bulunması aranmaktadır. Bu dört şart:
1) Sanığın suçu işlediği yerin, köyü mülki hudutları dahilinde
kalması,
2) Sanığın bu köy nüfusuna kayıtlı olması,
3) Sanığın fiilen bu köyde ikamet ediyor olması,
4) Sanığın suçu işlediği, nüfusuna kayıtlı olup ikamet
ettiği köyün orman içi köy olması,
Belirtilen dört unsurdan birinin yokluğu halinde sanığa
6831 sayılı Yasa'nın 91. maddesinin son fıkrası uygulanacaktır.
İlk önce şunu belirtmek gerekir ki, 6831 sayılı Orman
Kanunu'nun 91. maddesinde belirtilen suçlara yine aynı fıkralarda cezayı
artırıcı düzenlemeler getirilmiştir ve her cezayı arttırma işlemi bir önceki
ceza miktarından yapılmakta bu durumda da asgari hadden tayin edilecek
hürriyeti bağlayıcı ceza 72 aya kadar çıkabilmektedir. Oysa Orman Kanunu'nda
kasten ve terör amaçlı orman yakma suçları ayrık olmak üzere, orman alanında
yapılan tahribatın en ağır cezalandırıldığı madde, Yasanın 93/2 maddesindeki
açma suçlarıdır. Zira sanık ormanlık alanda 3 adet ağaç kestiğinde eylemi 31.
madde kapsamında iken toprağın üretim gücünden faydalanmak amacıyla orman
bitki örtüsünü tamamen kaldırdığında eylemi açma suçu kapsamında kalmakta, bu
durumda da verilen ceza asgari bir yıldan en fazla yarı oranında artarak bir
buçuk yıl olmaktadır.
Diğer yandan Orman Kanununda belirtilen orman içi köy
“Evlerin toplu bulunduğu yerleşim alanlarında aralıksız olarak devam eden,
arazi topluluğunu, dört yandan ormanlarla çevrili olan” köylere denilmektedir.
(Orman Köylüleri Kalkındırma Fonu Yönetmeliği, m.5.) Bunlar daha çok dört bir
tarafı verimli devlet ormanları olan köylerdir. Buna göre Orman Yasası'nın 91.
maddesinin son fıkrasındaki 4 şartı da taşıyan bir kimse etrafındaki verimli
devlet ormanından ağaç kestiğinde cezası arttırılmamakta, orman içi köy
olmayıp, orman kenar köyü olan yahut belde olan yerdeki ormanlık sahadan ağaç
kesilmesinde veya dava dosyasında olduğu şekilde ilçe sınırları içindeki
verimsiz ormanlık sahadan ağaççık cinsinden meşe çırpısı kesildiğinde ceza 2
misli arttırılmaktadır. Öncelikle korunması gereken verimli devlet ormanına
verilen tahribat daha az cezalandırılmaktadır. Bu konuda örnek vermek gerekirse
A orman içi köyde yıllarca oturan iki kişiden birisi ormanlık sahadan 10 adet
yapacak vasıflı emval kestiğinde kişi aynı zamanda A köyü nüfusuna kayıtlı ise
6831 sayılı Yasanın 91/1 maddesi uyarınca asgari 2 ay hapis cezası ile
cezalandırılacak, ancak aynı köyden diğer şahıs belirtilen ormandan bir adet
ağaç kestiğinde eğer bu kişi diğer şartların dışında sadece bitişikteki B köyü
nüfusuna kayıtlı ise cezası 6831 sayılı Kanunun 91. maddesinin son fıkrası
uyarınca asgari hadden verilecek ceza 2 misli arttırılarak 6 ay hapis cezası
ile cezalandırılacak, adeta kişinin ormana verdiği zarar değil, suç yeri
nüfusuna kayıtlı olmaması cezalandırılmış olacak diğer kişinin verdiği zarar
gözönünde alındığında adeta ilk sanık ödüllendirilmiş olacaktır. Türk Hukuk
Mevzuatında kişinin nüfusa kayıtlı olduğu, yer sebebiyle ve hemde asıl cezadan
çok daha fazla ceza ile cezalandırıldığı hiçbir hukuki düzenleme yoktur.
Böylece, 1982 Anayasasının 2. maddesindeki “hukuk devleti ve adalet anlayışı”
ilkelerine aykırı olarak, toplum yaşamında adalet ve eşitliğe uygun bir hukuk
düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle yükümlü sayan bir devlet düzeninde aynı
köyde yaşayan ve ortak yaşamı paylaşan kişiler arasında cezalandırma yönünden
adaletsizlik meydana getirilmekte, yine Anayasa'nın 10. maddesindeki “eşitlik”
ilkesine aykırı olarak “orman içi köy nüfusuna kayıtlı ve aynı köyde oturan”
kişi ve topluluk yaratılmış olmaktadır.
Diğer yandan bir ülkenin sahip olması gereken kaynakların
başında gelen ve gelecek nesillere bırakılacak olan doğal servetimiz olan
ormanlara verilen tahribatla ters orantılı aşağıdaki cezalandırma örneği de
yukarıdaki açıklanan ilkeler ışığında gayet dikkat çekicidir. Örneğin A orman
içi köyde oturup, bu yer nüfusuna kayıtlı olan bir kimsenin içinde bulunduğu
ormanı en fazla kendisinin koruması gerekirken, bulunduğu yer ormanından 10
adet yapacak vasıflı ağacı balta ile kestiğinde verilecek ceza 6831 sayılı
Kanunun 91/1. maddesi uyarınca asgari 2 ay hapis olup, 91. maddesinin son
fıkrası kendisine uygulanmayacak, oysa yine A köyü nüfusuna kayıtlı olupta
hemen bitişikteki B köyünde ikamet eden bir kimse belirtilen yerden bir adet
ağacın dalını kestiğinde eylemi Orman Kanunu'nun 91. maddesinin 5. fıkrasındaki
suç kapsamında kalacak (kaldı ki bu fıkra ön ödemelik suç iken 91. maddenin son
fıkrası uygulandığında ön ödemelik suç kapsamından çıkmakta), kendisine tayin
edilecek asgari l ay hapis cezası iptali maddenin son fıkrası ile ikametgah
farklı olduğundan iki misli arttırılarak 3 ay hapis cezasına çıkacaktır.
Belirtilen örnekleri özellikle orman sınırlarının nerede
başlayıp nerede bittiği, köy mülki hudutları ile orman sınırlarının birbirine
karıştığı, tam ve kesin tesbitinin güçleştiği durumlar gözönüne alındığında
sayısız şekilde çoğaltmak mümkün olduğu, gibi temel cezanın asgari hadden
uzaklaşılarak tayin edildiği hallerde Yasanın 91. maddesinin son fıkrasının
uygulandığı durumlarda, cezalar arasında meydana gelecek açık oransızlıklar
izahtan verestedir.
Bu konuda bir başka Anayasaya aykırılık sorunu da şudur.
Bir yerin köy, orman içi köy, orman kenar köyü veya köy iken belde yahut
belediye olması idarenin tasarrufu ile değişebilmektedir. Buna göre A orman içi
köyün, idari tasarrufla orman kenar köyü haline getirilmesinde, yahut belde
olması halinde, bu durum da Yasanın iptali istenen 91. maddesinin son fıkrası
ile ceza iki misli arttırılacak önceden uygulanmayan müeyyide, idari
tasarruftan sonra işlenen suçlarda gündeme gelecektir ki, bu durum da
Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı
olarak belirtilen orman suçuna verilecek ceza idarenin tasarrufuyla
ağırlaştırmış olacaktır.
Herne kadar iptali istenen 6831 sayılı Orman Yasası'nın
23.09.1983 günlü 2896 sayılı Yasa ile değişik 91. maddesinin son fıkrası
Anayasa'nın geçici 15. maddesinin son fıkrası kapsamında ise de,
Anayasa'nın geçici l5. maddesi 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanunun
34. maddesi ile kaldırılmış olmakla, itiraz yolu ile Anayasaya aykırılık
iddiasında bulunulabileceği anlaşılmıştır.
SONUÇ
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1) 6831 Sayılı Orman Kanunu'nun 91. maddesinin son fıkrasının
T.C. 1982 Anayasası'nın 2, 10 ve 38. maddelerine açıkça aykırı olduğundan
iptaline karar verilmesi için itiraz yoluna başvurulmasına,
2) Dosyanın tasdikli suretinin Anayasa Mahkemesine gönderilmek
üzere Biga C. Başsavcılığına tevdiine,
Anayasa Mahkemesine itiraz yolu ile yapılan iptal
başvurusunun dava dosyası için bekletici mesele yapılmasına, bu sebeple
duruşmanın 14.11.2002 günü saat 9.30'a bırakılmasına karar verildi. 06.06.2002”
...
- Kınık Sulh Ceza Mahkemesi'nin gerekçe bölümü şöyledir:
“İPTAL İSTEMİNİN GEREKÇESİ
6831 sayılı Kanunun muhtelif cezai hükümleriyle ormanlar,
Anayasanın 169 ve 170 maddelerine dayanarak ormanları koruma altına almıştır.
Kanun koyucu, ormanları koruma altına alırken yer yer adalet duygusuyla
bağdaşmayacak derecede sert ve ağır yaptırımlar öngörmüştür. Bu yaptırımlardaki
sertlik ve aşırılık Yargıtay tarafından bazen korunmuş bazen de kanunun açık
metnine rağmen giderilmeye çalışılmıştır. Bu durum genel; hukuk anlayışı,
erkler arasında yetki aşımı ve kanunlar arasında ihtilaflı yorumlan
doğurmuştur. Sözgelimi TCK 503/1 maddesinde yer alan “... misli...” tabiri, 6.
CD 25.04.2000 tarih ve 2704/2990 sayılı kararına göre haksız menfaatin
kendisini anlatmaktadır. 6831 sayılı Yasanın değişik maddelerinde geçen
“...misli...” tabiri ise cezanın katsayısı gibi değerlendirilmektedir. Bundan
başka 6831 sayılı Yasanını 10/son maddesi, adı geçen maddede yazılı cezalar
için 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanmayacağını amir iken, Yargıtay
belirtilen cezaların ve tebdire çevirmeme şeklindeki düzenlemenin en azından
taksirli suçlar için ağır olduğunu ve kanun metnine rağmen uygulanmasını kabul
etmektedir.
Ormanları korumak amacıyla yapılan ve yukarıda oldukça kısa
anlatılan genel hukuk ilkeleri ve eşittik anlayışıyla bağdaşmayan bir düzenleme
de 6831 sayılı Yasanın 91/son fıkrasıdır. Mezkur fıkraya göre 6831 sayılı
Yasanın 14. maddesinde yazılı suçları işleyen
1- Sanığın suçu işlediği yerin köyü mülki hudutları içinde
kalması
2- Sanığın suçun işlendiği bu köy nüfusuna kayıtlı olması
3- Sanığın fiilen bu köyde oturuyor olması
4- Sanığın suçu işlediği, nüfusuna kayıtlı olduğu ve ikamet
ettiği bu köyün orman içi köy olması halinde 91/son maddesi uygulanmayacaktır.
Sayılan bu dört şarttan birisi gerçekleşmemişse sanık hakkında 91/son fıkrası
gereğince cezada artırım yapılacaktır. (Mestav Mehmet Orman Kanunu ve İlgili
Mevzuat Ankara 2001 s. 482 ; Aras Celal Orman Kanunu Ankara 2002 s. 415 ; Günay
Erhan, Orman Ceza Davaları Usul ve Esasları, Ankara 2001 s. 59 ; CGK 12.03.1996
3-36/42 ; CGK 12.12.1988-480/530)
6831 sayılı Yasanın 91/son fıkrası, cezayı, sanığın
ikametgahına, nüfusunun kayıtlı olduğu yere, suçun işlendiği yere göre
belirlemektedir. 6831 sayılı Yasanın 91/son fıkrasında belirtilen esasları
Anayasa açısından teker teker incelersek;
A) Suç yeri açısından
6831 sayılı Yasanın 91/son fıkrasının uygulanmaması için
sanığın aynı Yasanın 14 maddesinde sayılan eylemleri nüfusuna kayıtlı olduğu,
fiilen oturduğu orman içi köy mülki hudutlarında işlenmiş olmalıdır. 6831
sayılı Yasanın, Anayasanın 169 ve 170 maddelerinin amacı ormanları korumaktır.
Bu açıdan suç yerinin neresi olduğu cezayı artırıcı bir durum oluşturmamalıdır.
Suç yeri neresi olursa olsun, eylem aynıdır. Aksi kabul hukuk devleti, adalet
anlayışı ve eşitlik ilkesi ile bağdaşmaz.
6831 sayılı Yasanın 91/son fıkrası “...orman içi köy...”
tabirini kullanmaktadır. Bu tabir 16.03.1977 tarih ve 15880 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan Orman Köylüleri Kalkındırma Fonu Yönetmeliğinin 5.
maddesine göre kısaca “dört tarafı ormanlarla çevrili köy” olarak tanımlanmaktadır.
Dört tarafı değil de üç tarafı yada iki tarafı ormanlarla çevrili köylerde
suçun işlenmesi halinde 91/son fıkrası uygulanarak ceza artırılacaktır. Amaç
ormanı korumaksa, sanığın oturduğu, nüfusuna kayıtlı olduğu köyün dört
tarafının ormanlarla çevrili olup olmamasının, cezanın artırılıp artırılmaması
ile ilgisi olmamalıdır.
B) Sanığın ikametgahı açısından
Anayasanın 23. maddesine göre herkes yerleşme ve seyahat
hürriyetine sahiptir. 6831 sayılı Yasanın 91/son maddesine göre sanık, suç
yerine çok yakın da olsa başka bir mülki birimde oturuyorsa, suçu işlediği
köyün nüfusuna da kayıtlı olsa cezada artırım yapılacaktır.
Orman köylerinde geçim şartlarının ağırlığı, üretim
imkanlarının darlığı, bu köylerde yaşayanları başka yerlere, özellikle yakın yerlerdeki
ilçelere/illere/kasabalara yönlendirmektedir. Sanığın aslen kendi köyü olan
ancak iş imkanı olmadığı için ayrılmış olduğu köyünde suç işlemesi halinde,
sadece o köyde oturmaması gerekçesiyle cezada artırım öngörmesi adil değildir.
İkametgahın farklılığı, suçun niteliğine tesir eden bir sebep olmadığı gibi,
ormanları korumayla da ilgili değildir. Bu açıdan suçun niteliğine etkili
olmayan bir durumun, cezaya etkili olması adaletle bağdaşmaz.
C) Sanığın Nüfusa kayıtlı olduğu yer açısından
Hiç kimse doğarken nerede doğacağını ve nere nüfusuna
kaydolacağını belirleyemez. Başkaları tarafından belirlenmiş doğum yeri ve
nüfusa kayıtlı olunan yer nedeniyle de bir kişinin cezasının artırılması
eşitlik ilkesi, hukuk devleti ve adalet anlayışıyla bağdaşmaz.
Açıklanan gerekçelerle 6831 sayılı Yasanın 91/son fıkrası
Anayasaya aykırıdır.
IV- USUL SORUNU
6831 sayılı Yasanın 91/3-4-son maddelerinin Anayasaya
aykırı olduğu Kaş Sulh Ceza Mahkemesi tarafından daha önce ileri sürülmüştü.
Anayasa Mahkemesi başvuru üzerine 26.03.1997 tarihli kararında özetle; “6831
sayılı Yasanın 91/3-4-son fıkralarının Anayasanın geçici 15. maddesi kapsamında
olduğunu ileri sürerek Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacağı”
kararına varmıştı.
Kaş Sulh Ceza Mahkemesinin başvurusu zamanında Anayasanın
geçici 15. maddesi yürürlükte idi. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi iptal
başvurusunun esastan inceleyip red kararı vermemiştir. Geçici 15 maddenin son
fıkrası Anayasa metninden çıkarıldığı için Anayasanın 152/3 fıkrası gereğince iptal
başvurusunda bulunmak mümkün olmalıdır.
V- SONUÇ
Açıklanan gerekçelerle 6831 sayılı Orman Kanununun 91/son
fıkrasının Anayasanın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ve iptali için
Anayasa Mahkemesine başvurma zarureti doğmuştu.
Açıklanan gerekçelerle
1. Sanıklar hakkında devlet ormanlarından dikiliden, yaştan
kaçak olarak ağaç kesme suçlamasıyla 1.3.2001 tarihinde 2001/81 nolu iddianame
ile açılan kamu davasında uygulanılması istenilen 6831 sayılı Kanunun 91/son
fıkrasının Anayasanın 2. 10. maddelerine aykırı görülmesi nedeni ile Anayasanın
152, 2949 sayılı Yasanın 28/1-2 maddeleri gereğince 6831 sayılı Yasanın 91/son
fıkrasının iptali istemiyle re'sen Anayasa Mahkemesine iptali istemiyle
başvurulmasına
2. Anayasanın 152, 2949 sayılı Yasanın 28, CMUK 253.
maddeleri gereğince yargılamanın durdurulmasına
3. 2949 sayılı Yasanın 28. maddesi gereğince dosya içinde
iptal başvurusu ile ilgili olabilecek evrakların onaylı suretleri ile başvuru
gerekçesinin Anayasa Mahkemesine gönderilmesi için C. savcılığına tevdiine
4. Bu nedenlerle yargılamanın 19.07.2002 günü saat 09.00 da
yapılmasına karar verildi. 07.06.2002”"