"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"...Sanıkların eylemlerinin 551 sayılı markalar yasasına aykırılık teşkil ettiği iddia edilerek haklarında mahkememize kamu davası açılmıştır. Dolayısı ile sanıkların eylemleri 551 sayılı markalar yasası ve bu yasanın cezai hükümlerini kaldıran, cezalarla ilgili yeni yaptırımlar koyan 556 sayılı K.H.K. ve bunda değişiklik yapan 4128 sayılı yasa hükümleri uygulanacaktır. 12.3.1965 tarihinde yürürlüğe giren 551 sayılı markalar yasasının ceza hükümleri dışındaki maddeleri 24.6.1995 gün 556 sayılı markaların korunması hakkı da K.H.K.'nın 82. maddesi yürürlükten kaldırılmış, ceza hükümleri ile ilgili maddeleri 3.11.1995 tarihinde yürürlüğe giren 4128 sayılı yasanın 5. maddeleri ile 556 sayılı K.H.K.'ye eklenen 61/A maddesi ile yeni ceza hükümleri konulmuştur.
7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin vereceği yetkiye göre Bakanlar Kurulu'na bazı hallerde yasa gücünde kararname çıkarma olanağı tanınmıştır. Yasa çıkarılmasının zaman bakımından güçlüğü dikkate alınarak Devletin acil ve önemli işlerinin görülmesi için Yasa Koyucu öyle bir yol benimsemiştir. Ancak zaman zaman bir çok konuda düzenlemelerin Yasa Gücü de Yasa yolu ile düzenlendiği görülmektedir.
Anayasamızın 7. maddesine göre Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Devredilemez.
Yine anayasamızın 38. maddesinin 3. fıkrasında "Ceza ve Ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konur." hükmünü taşımaktadır.
Bu düzenleme suçların ve cezaların yasallığı ilkesinin sonucudur.
Öte yandan Türkiye Büyük Millet Meclisinin Görev ve Yetkilerini düzenleyen Anayasa7nın 87. maddesinin de; Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmakta meclisin görevleri arasında sayılmıştır.
Her ne kadar 556 sayılı K.H.K.'ye cezai hükümler yasa ile eklenmişse de; bu durum normlar hiyerarşisine uygun olmadığı gibi 551 sayılı yasanın Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarılan K.H.K. ile yürürlükten kaldırılması Anayasa'nın 7., 38. ve 87. maddelerine aykırıdır.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 4250 sayılı ispirto ve ispirtolu içkileri Tekeli hakkında yasanın cezai hükümlerini düzenleyen 31. maddesinin 560 sayılı K.H.K. ile kaldırılmasının Anayasanın 7., 38. ve 87. maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile 31. maddesinin halen yürürlükte bulunduğuna karar vermiştir. (Yargıtay Ceza Kurulu 2.6.1998 gün 1998/7-135-200 sayılı kararı -Yargıtay Kararları Dergisi Cilt: 24, Sayı: 11 Sahife: 1668)
Bu neden ve açıklamalar karşısında belirtilen K.H.K. ve buna eklenen yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmak gerekmiştir..."."
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2000/38
Karar Sayısı : 2003/66
Karar Günü : 18.6.2003
Resmi Gazete tarih/sayı: 26.12.2003/25328
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Bergama Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 24.6.1995 günlü, 556 sayılı "Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye 4128 sayılı Yasa'nın 5. maddesiyle eklenen 61/A madde ile aynı Kararname'nin değişik 82. maddesinin, Anayasa'nın 7., 38. ve 87. maddelerine aykırı olduğu savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sanıkların, sahibi bulundukları işyerlerinde yapılan aramalar sırasında sahte Çaykur paketleri içerisinde çeşitli cins ve miktarlarda çayın ele geçirilmesi üzerine, açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırılık iddialarını ciddî bulan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
24.6.1995 günlü, 556 sayılı "Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye 3.11.1995 günlü, 4128 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen itiraza konu 61/A madde ile aynı Kararname'nin değişik 82. maddeleri şöyledir:
"Madde 61/A- (Ek: 3/11/1995 - 4128/5 md)
a) Marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildirimini gerçeğe aykırı olarak yapanlar, marka koruması olan bir eşya veya ambalajı üzerine konulmuş, marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıranlar, kendisini haksız olarak marka başvurusu veya marka hakkı sahibi olarak gösterenler hakkında, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasına ve üçyüzmilyon liradan altıyüz milyon liraya kadar para cezasına,
b) Hak ve alakası olmadığını veya tasarruf yetkisi bulunmadığını bilmesi gerektiği halde, marka korunmasına ilişkin mevzuatın devir ve intikal, rehin ve haciz ile ilgili maddelerinde yazılı haklardan birini veya bu hakla ilgili lisansı başkasına devreden, veren, rehneden, bu haklar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunanlar ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresinin bittiği veya marka hakkının hükümsüzlüğü veya marka korumasından doğan hakkının sona ermesi durumlarında; kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir marka hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde, işaretler koyan veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda, bu tarzda yazı, işaret veya ifadeleri kullananlar hakkında, iki yıldan üç yıla kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına,
c) 61 inci maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten men edilmelerine,hükmolunur.
Yukarıda yazılı suçlar hizmetlerini yaptıkları sırada bir işletmenin çalışanları tarafından doğrudan doğruya veya emir üzerine işlenmişse çalışanlar ve suçun işlenmesine mani olmayan işletme sahibi, müdür veya temsilcisi ve hangi unvan ve sıfatla olursa olsun işletmeyi fiilen yöneten kişi de cezalandırılır. Bir tüzelkişinin işleri yürütülürken bu maddede sayılan suçlardan biri işlenirse, tüzelkişi, masraflar ve para cezasından müteselsilen sorumlu olur. Fiile iştirak edenler hakkında olayın mahiyetine göre Türk Ceza Kanununun 64, 65, 66 ve 67 nci maddeleri hükümleri uygulanır. Bu maddede sayılan suçlardan dolayı kovuşturma şikayete bağlıdır. Bu madde hükümlerinin uygulanmasında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 344 üncü maddesinin birinci fıkrasının 8 numaralı bendi uygulanmaz. Marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayandan başka, 61 inci maddede sayılanlar dışında kalan suçlarda Enstitü; marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildiriminin gerçeğe aykırı olarak yapılması ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresi bittiği veya herhangi bir sebeple marka hakkının hükümsüzlüğü veya marka korumasından doğan hakkının sona ermesi durumlarında; kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir marka hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde, işaretler koyma veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda bu tarzda yazı, işaret veya ifadelerin kullanılması durumlarında 5590 veya 507 sayılı kanunlara tabi kuruluşlar ve Tüketici Dernekleri de şikayet hakkına sahiptir. Şikayetin fiil ve failden haberdar olma tarihinden itibaren iki yıl içinde yapılması gerekir. Bu kapsamdaki suçlarla ilgili şikayetler acele işlerden sayılır. Bu Kanun hükümlerine göre marka hakkı başvurusu veya marka korumasından doğan haklara tecavüz dolayısıyla üretilmesi cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç, cihaz, makine gibi vasıtaların zaptedilmesi veya elkoyulması veya yokedilmesinde Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesi hükmü ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Madde 82- (Değişik: 3/11/1995 - 4128/5 md) 3.3.1965 tarihli ve 551 sayılı Markalar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır."
B- İlgili Yasa Kuralı
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ilgili görülen 61. maddesi şöyledir:
"Madde 61 - Aşağıda yazılı fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) 9 uncu maddenin ihlali,
b) Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak,
d) Marka sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devir etmek,
e) (a) ila (c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak,
f) Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak."
C- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa'nın 7., 38. ve 87. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi hükmü uyarınca, Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Mustafa YAKUPOĞLU, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK, Rüştü SÖNMEZ, Ertuğrul ERSOY ve Tülay TUĞCU'nun katılmalarıyla 20.6.2000 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve oyçokluğuyla, sınırlama ve uygulanacak kural sorunlarının esas inceleme evresinde ele alınmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddî olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, Anayasa'ya aykırı bulduğu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte kurallardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkemede bakılmakta olan davanın konusu Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına markaları tescilli olan Çaykur paketleri yerine taklit edilmiş paketler içindeki çayların satılması ve ticari amaçla elde bulundurulması suretiyle marka hakkına tecavüz etmek suçudur. Bu suçun unsurları 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin "Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller" başlığını taşıyan 61. maddesinin (c) fıkrasında düzenlenmiştir.
27 Haziran 1995 günlü ve 22326 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 3.11.1995 günlü, 4128 sayılı Yasa ile değişik 82. maddesi ile 3.3.1965 tarihli ve 551 sayılı Markalar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
24.5.1999 günü işlendiği ileri sürülen suça 3.11.1995 tarihinde yürürlükten kaldırılan Markalar Kanunu'nun uygulanma olanağı bulunmadığından, söz konusu Yasa'yı yürürlükten kaldıran 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4128 sayılı Yasa'yla değişik 82. maddesi Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanacak kural değildir. Bu nedenle, kurala ilişkin iptal isteminin, başvuran Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.
B- Sınırlama Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlı tutulmuştur.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye 4128 sayılı Yasa'yla eklenen 61/A maddesinin (c) bendinde, "61 inci maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına ve altıyüzmilyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten men edilmelerine hükmolunur" denilmiştir.
İşlendiği ileri sürülen suç 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 61. maddesinin (c) bendinde tanımlanan nitelikte olduğundan bu suça 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 4128 sayılı Yasa'yla eklenen 61/A maddenin (c) bendinde öngörülen cezanın uygulanması gerekir. Bu nedenle, inceleme anılan bentle sınırlı olarak yapılması gerekir.
C- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Başvuran Mahkeme, kanun hükmünde kararnamelere yasalarla ceza hükümleri eklenmesinin normlar hiyerarşisine uygun olmadığını, 4128 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen 61/A maddenin (c) bendinin, Anayasa'nın 7., 38. ve 87. maddelerine aykırı olduğunu belirterek iptalini istemiştir.
İtiraz konusu bentde, "61 maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına ve altıyüzmilyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten men edilmelerine hükmolunur" denilmektedir.
Anılan Yasa'nın gerekçesinde de, Anayasa'nın 91 inci maddesine göre temel haklar, kişinin hakları ve ödevleri ile bunların korunmasına ilişkin hususların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek konulardan olduğu, bu alanların mutlaka kanunla düzenlenmesinin gerektiği, Parlamentonun normlaşma sürecinin her safhasına hakim olduğu, mali ve diğer cezai hükümlerin kişilerin haklarına taalluk eden özelliklere sahip olduğu şeklindeki düşüncelerden hareketle, 560 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin etkin uygulanmasını temin bakımından ve onu tamamlayan bir düzenleme olarak söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin bazı maddelerinde değişiklik yapılması ve muhtelif ceza hükümlerinin ortaya konmasını temin maksadıyla 4128 sayılı Yasa'nın çıkarıldığı belirtilmiştir.
Yasakoyucu, ceza hukuku alanında yasama yetkisini kullanırken Anayasa'ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmaması, suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımları ile karşılanmaları gerektiği ve hangi hal ve hareketlerin ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edileceği konularında takdir yetkisine sahiptir.
Zaman içinde toplumsal gereksinimleri karşılamak, kişi ve toplum yararının zorunlu kıldığı düzenlemeleri yapmak, toplumdaki değişikliklere koşut olarak alınan önlemlerin etkisini artırmak ya da bunları hafifletmek veya ortadan kaldırmak yetkisi yasakoyucuya aittir.
Anayasa'nın 38. maddesinde, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik önlemlerinin ancak yasayla konulacağı belirtilmiş, 91. maddesinin ilk fıkrasında da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği öngörülmüştür. Suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38. madde Anayasa'nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile yapılması olanaklı değildir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 61/A maddesinin (c) bendi, 4128 sayılı Yasa ile eklendiğinden Anayasa'nın cezaların yasa ile düzenlenmesi gereğine uyulmuştur. Ayrıca, Anayasa'da Kanun Hükmünde Kararnamelerin yasayla değiştirilmesini veya bunlara madde eklenmesini engelleyen bir kural da bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, itiraz konusu (c) bendi Anayasa'nın 38. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Konunun Anayasa'nın 7. ve 87. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
24.6.1995 günlü, 556 sayılı "Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin 4128 sayılı Yasa ile eklenen 61/A maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 18.6.2003 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Mustafa BUMİN
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Samia AKBULUT
Yalçın ACARGÜN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Fulya KANTARCIOĞLU
Ertuğrul ERSOY
Tülay TUĞCU
Ahmet AKYALÇIN
Mehmet ERTEN