"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"Gürgentepe C. Başsavcılığı'nın 22.07.1998 tarihli iddianamesiyle suç tarihinde mağdurlar Fatma ve Arzu'yu "Size iş bulacağız" diye kandırarak sanıklar Çamaş ilçesinde bir Cafeteryaya götürdükleri, kendilerini beklemelerini söyleyerek Cafeteryadan sanıkların gittiği, birsüre sonra İsmet isimli şahıs mağdurelerin yanına gelerek "bizi bekleyen bayanlar sizler misiniz" dedikleri, mağdurelerin ise "biz sizi beklemiyoruz" deyip Jandarma'ya bilgi verdikleri, sanıkların mağdureleri fuhuş için kadın tedarik ettiklerinden bahislecezalandırılmaları için kamu davası açmıştır.
Sanıklardan Ahmet Turan Marun ve sanık Uğur Kutlu'nun talimat mahkemesince savunmaları alınmış, ayrıca mağdur Arzu Arslan'ında talimat mahkemesince alınmıştır.
Mahkememizce Tanık Hasan Arslan dinlenilerek bilgisi zapta geçirilmiştir.
Mahkememizce yargılama devam ederken C. Savcısının TCK.nun 436/1-2 maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu yönünde mütaalası alınarak Mahkememizce Anayasa Mahkemesince karar verilene kadar durma kararı verilmiştir.
Dosya içeriği ve TCK.nun 436/1-2. maddeleri kanuni yorum ve içeriği dikkate alınarak incelendiğinde; TCK.nun 436/1-2. maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır. Şöyle ki; TCK.nun 8. babının 2. ve 3. fasıllarında düzenlenen TCK.nun 429/1, 430/1 ve436/1-2 maddeleri birlikte değerlendirildiğinden "cebir, şiddet, hile ve nüfus icrası" unsur olarak belirtilmiş, TCK.nun 429/1 ve 430/1. maddelerinde kaçırma ve alıkoyma şehvet hissi ve evlenme maksadıyla olması şartına bağlanmış, TCK.nun 436/1-2 maddelerinde ise kaçırılan ve alıkonulan kadının veya bakirin başkası için iğfal veya tedarik veyahut sevk ve bir yerden bir yere nakletme şartına bağlanmıştır.
Eğer sanık şehvet hissi veya evlenmek maksadıyla cebir, şiddet veya tehdit veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadıyla bir kadını kaçırırsa TCK.nun 429/1 veya 430/1. maddeleri uyarınca 3-10 yıl veya 5-10 yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırken eğer; kaçırma ve alıkoyma Sanık tarafından cebir, şiddet veya tehdit veya nüfus icraası yahut hile ile işlenirse TCK.nun 436/1-2 maddeleri uyarınca 1-3 yıla kadar hapis ve 50.-TL'den 500.000.TL'ye kadar ağır para veya 2-5 seneye kadar hapis ile cezalandırılacaktır.
1982 tarihli TC. Anayasamızın başlangıç kısmında "Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerde eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;" ve kanun önünde eşitlik başlıklı 1982 TC. Anayasasının 10. maddesi uyarınca "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir" hükümleri gözetildiğinde ve yine İnsanHakları Beyannamesinin 7. maddesi uyarınca "Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit konulmasından istifade hakkına haizdir. Herkesin işbu beyannameye aykırı her türlü ayırtedici muameleye karşı ve böyle bir ayırt edici muamele için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır:" hükümleri ve Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'nızın çok yerinde olan TCK.nun 438. maddesinin iptali ile ilgili kararı da birlikte değerlendirilip gözetildiğinde TCK.nun 436/1-2 maddelerindeki fuhuş amacıyla cebir, şiddet veya hileyle veya nüfus icraası ile bir kadının kaçırılması, alıkonulmasının TCK.nun 429/1 ve 430/1. maddelerinde öngörülen cezalardan daha hafif cezalar öngörülmüş olması, yukarıda belirtilen Anayasa'mızın başlangıç hükmüne 10. maddesine ve Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin 7. maddesine aykırı olduğu böylece TCK.nun 436/1-2 maddelerinin iptali için Anayasa'mızın 152/1. maddesi uyarınca TC. Anayasa Mahkemesi'ne başvurmamız kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Hüküm: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
Her ne kadar sanıklar hakkında TCK.nun 436/1- son maddeleri gereğince cezalandırılmaları için kamu davası açılmış ise de; TCK.nun 436/1-2 maddelerinin 1982 Anayasa'mızın başlangıç hükümleri ve 10. maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından TC. 1982 tarihli Anayasa'mızın 152 ve CMUK. 253. maddesine göre davanın Anayasa Mahkemesi Başkanlığı kararının sonucuna kadar ESASTAN DURMASINA,
Dosyamızın kül halinde C. Başsavcılığı kanalı ile Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na gönderilmesine...""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1999/17
Karar Sayısı : 1999/35
Karar Günü : 14.9.1999
R.G. Tarih-Sayı :19.04.2000-24025
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Gürgentepe Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 1.3.1926 günlü, 765 sayılı "Türk Ceza Kanunu"nun 436. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının Anayasa'nın başlangıcının altıncı paragrafı ile 10. maddesine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sanıklar hakkında fuhuş için kadın tedarik etmek suçundan açılan kamu davasında mahkeme, Türk Ceza Kanunu'nun 436. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının Anayasa'nın Başlangıç Bölümü ile 10. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek iptali istemiyle doğrudan başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 436. maddesinin itiraz konusu birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
"MADDE 436- Her kim fuhuş zımmında rızasile olsa bile henüz yirmibir yaşını bitirmeden bir bakiri veya bir kadını yahut cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfus icrası yahut hile ile yirmibir yaşını bitiren bir bakir veya kadını başkası için iğfal ve tedarik veyahut sevk veya bir yerden diğer yere naklederse bir seneden üç seneye kadar hapis ve elli liradan beşyüz liraya kadar ağır para cezasile cezalandırılır.
Bu fiil yirmibir yaşını doldurmıyan bakir veya kadın hakkında iğfal veya cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfus icrasile yahut kardeş veya usul sıhrî usulden yahut koca veya veli veya vasi veya muallim veya mürebbi veya hizmetkârları yahut nezaretleri altına verilen sair kimseler tarafından yapılırsa iki seneden beş seneye kadar hapsolunur"
B- İlgili Yasa Kuralları
Türk Ceza Kanunu'nun ilgili görülen 429. ve 430. maddeleri şöyledir:
1- "MADDE 429- Her kim cebir ve şiddet veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadiyle reşit olan veya reşit kılınan bir kadını kaçırır veya bir yerde alıkorsa üç seneden on seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
Kaçırılan kadın evli ise ağır hapis cezası yedi seneden aşağı olamaz"
2- "MADDE 430- Her kim cebir ve şiddet veya tehdit veya hile ile şehvet hissi veya evlenme maksadiyle reşit olmıyan bir kimseyi kaçırır veya bir yerde alıkorsa beş seneden on seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.
Eğer reşit olmıyan kimse, cebir ve şiddet veya tehdit veya hile olmaksızın kendi rızası ile şehvet hissi veya evlenme maksadile kaçırılmış veya bir yerde alıkonulmuş ise ceza altı aydan üç seneye kadar hapistir"
C- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- Anayasa'nın başlangıcının altıncı paragrafı: "Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu..."
2- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Ahmet Necdet SEZER, Güven DİNÇER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Lütfi F. TUNCEL, Mustafa YAKUPOĞLU, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK ve Rüştü SÖNMEZ'in katılmalarıyla 3.5.1999 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenilen ve ilgili görülen yasa kurallarıyla, Anayasa'ya aykırılık savına dayanak yapılan Anayasa kuralları ve bunlarla ilgili gerekçeler ile dosyada bulunan tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
TCK'nun ikinci kitabının "Adab-ı Umumiye ve Nizam-ı Aile Aleyhinde Cürümler" başlıklı 8. babının "Fuhşiyata Tahrik" başlıklı 3. faslında düzenlenen 436. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
"Her kim fuhuş zımnında rızasile olsa bile henüz yirmi bir yaşını bitirmeden bir bakiri veya bir kadını yahut cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfus icrası yahut hile ile yirmi bir yaşını bitiren bir bakir veya kadını başkası için iğfal veya tedarik veyahut sevk veya bir yerden diğer yere naklederse bir seneden üç seneye kadar hapis ve elli liradan beşyüz liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır.
Bu fiiller yirmibir yaşını doldurmayan bakir veya kadın hakkında iğfal veya cebir ve şiddet veya tehdit veya nüfuz icrasile yahut kardeş veya usul veya sıhrî usulden yahut veya koca veya veli veya vasi veya muallim veya mürebbi veya hizmetkarları yahut nezaretleri altına verilen sair kimseler tarafından yapılırsa iki seneden beş seneye kadar hapsolunur".
Maddenin birinci fıkrasında, failin amacı ile suçun maddî unsuru aynı, ancak mağdurların yaşı ile maddî unsuru oluşturan fiili işlemek için başvurulan yöntemi farklı iki suç düzenlenmiştir. Birinci suç, yirmibir yaşını bitirmeyen bakir veya kadını rızası ile de olsa fuhuş maksadıyla başkası için iğfal, tedarik, sevk veya bir yerden diğer yere nakletmektir. Bu "fuhuş için aracılık" suçunu oluşturmaktadır. İkinci suç, yirmibir yaşını bitirmiş bakir veya kadını cebir, şiddet, tehdit, nüfus icrası, hile ile fuhuş amacıyla başkası için iğfal, tedarik, sevk veya bir yerden diğer yere nakletmektir. Bu da "kadın ticareti suçu"nu oluşturmaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında, suçun icrasında kullanılan araçlara veya failin sıfatına bağlı olarak "fuhuş için aracılık" suçunun ağırlaştırıcı sebepleri düzenlenmiştir.
Fuhuş, geniş anlamıyla, başkalarının cinsel ihtiraslarını tatmin için menfaat karşılığı vücudunu kullandırmaktır. Yasa "fuhuş için aracılık" ve "kadın ticareti" eylemlerini suç sayıp yaptırıma bağlamıştır.
Fuhuş için aracılık suçunda maddî unsur, erkek veya kadın olan fail tarafından rızasıyla da olsa henüz yirmibir yaşını bitirmeyen bir kadın veya kızın fuhuş zımnında iğfal veya tedarik yahut sevk veyahut bir yerden diğer bir yere nakledilmesidir. Suçun manevî unsuru olan genel kast yanında ayrıca özel kast da aranır. Failin iğfal veya tedarik yahut sevk veyahut bir yerden diğer bir yere nakletmek hareketlerini, hem bilerek ve isteyerek hem de "fuhuş zımnında başkalarının arzularını tatmin amacıyla" yapması gerekir. Bu suçlarda manevî unsur, genel kastın yanında başkasının şehvet duygusunu tatmin etmek özel kastıdır.
İtiraz konusu kural ile korunmak istenen yarar, toplumdaki genel adap hissi ve aile nizamıdır. "Aracılık etmek fiili" fuhşun gerçekleşmesinde rol oynadığı gibi toplumdaki davranış kurallarının bozulup yıkılmasına da sebep olmaktadır. Bu nedenle, ceza fuhuş ve bunun için yapılan aracılığın yayılmasını önleme amacına yöneliktir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
İtiraz yoluna başvuran mahkeme, TCK'nun 429. ve 430. maddelerinin birinci fıkraları ile aynı Yasa'nın 436. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birlikte değerlendirildiğinde "cebir, şiddet, hile ve nüfuz icrası"nın unsur olarak belirtildiğini, TCK'nın 429. ve 430. maddelerinin birinci fıkralarında kaçırma ve alıkoymanın şehvet hissi
ve evlenmek maksadıyla olması halinde sırasıyla üç seneden on seneye ve beş seneden on seneye kadar ağır hapis cezası, TCK'nun 436. maddesinde tanımlanan "fuhuş için aracılık" ve "kadın ticareti" suçlarında ise bir seneden üç seneye ve iki seneden beş seneye kadar hapis ve para cezası öngörüldüğünü ileri sürerek, benzer suçlardaki bu yaptırım farkının Anayasa'nın başlangıcının altıncı paragrafına, 10. maddesindeki eşitlik ilkesine ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 7. maddesine aykırılığı savıyla iptalini istemiştir.
Anayasa'nın başlangıcının 6. paragrafında, "Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu" açıklanmış, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 7. maddesine koşut düzenleme içeren 10. maddesinde ise, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" denilmiştir.
Yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Anayasa'nın amaçladığı eylemli değil hukuksal eşitliktir. Eşitlik ilkesi, birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve topluluklar yaratılmasını engeller. Aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme Anayasa'ya aykırılık oluşturur. Ancak, durumlarındaki farklılık, değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Bu durumda eşitlik ilkesi zedelenmez.
Yasama organı, kamu düzeninin korunması için ceza hukuku alanında düzenleme yaparken, ceza hukukunun genel ilkelerine bağlı kalmak koşulu ile anayasal sınırlar içinde toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağını, suç sayılanların hangi tür ve ölçüde yaptırıma bağlanacağını, hangi durum ve davranışların ağırlaştırıcı ya da hafifletici unsur olarak kabul edileceğini belirleyebilir.
TCK'nun 429. ve 430. maddeleri Yasa'nın ikinci kitap sekizinci babının "Kız ve Kadın ve Erkek Kaçırma" başlıklı ikinci faslında, itiraz konusu 436. maddesi ise aynı kitabın aynı babının "Fuhşiyata Tahrik" başlıklı üçüncü faslında düzenlenmiştir. Başvuru kararında karşılaştırılan suçlar birlikte incelendiğinde, korunan hukukî yarar ve unsurlarındaki benzerliklere karşın, maddelerin yasadaki yerleri, suçun unsurları, cezaları, türleri, artırıcı-indirici nedenleri yönünden tümüyle farklı oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, farklı suç işleyen sanıkların aynı konumda oldukları kabul edilemeyeceğinden farklı yaptırımlar öngören söz konusu maddelerin Anayasa'nın eşitlik ilkesi yönünden karşılaştırılmalarına olanak yoktur.
Bu nedenlerle, ayrı suçlara farklı cezalar öngörülmesi Anayasa'nın başlangıcının altıncı paragrafına ve 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. İtirazın reddi gerekir.
VI- SONUÇ
1.3.1926 günlü, 765 sayılı "Türk Ceza Kanunu"nun 436. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 14.9.1999 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet SEZER
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Mustafa BUMİN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Lütfi F. TUNCEL
Fulya KANTARCIOĞLU
Mahir Can ILICAK
Rüştü SÖNMEZ