"...
II - İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
"Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Alman Sigorta merci'inden alınan işsizlik yardımının yaşlılık aylığı bağlanmasına engel teşkil edip etmediği üzerine toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.4.1998 tarih ve 1998, 10-281/298 sayılı kararında "... Federal Almanya'da işsizlik sigortasına yardım alınan, kişinin Almanya'da oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir delil ve karine oluşturur. Ancak bu karinenin aksi belirecek somut olayın özellikleri de göz önünde tutularak aynı güçte delillerle kanıtlanabilir. Davacı ikametgah ilmühaberi ibraz etmişse de alınan belgenin her zaman temin edilebileceği mümkün bulunduğundan alınan ilmühaber kuvvetli delil niteliğinde kabul edilemez. Davada, davacının sözü edilen nitelikte herhangi bir delil getiremediği anlaşıldığı halde davanın reddine, karar verilmesi gerekirken..."gerekçesi ile mahkeme kararını bozarken işsizlik sigortasından yardım almasını yurda kesin dönüş yapmadığına karine olarak kabul etmiş iken Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 30.6.1998 tarihli 1998/2897-4993 sayılı kararında ise, "...3279 sayılı Yasa ile 506 sayılı Yasanın 63. maddesinde yapılan değişiklikle işten ayrılma şartı ortadan kaldırılmış ve 3201 sayılı Yasanın işten ayrılma şartına paralel konulan 6/A (a) maddesindeki yurda kesin dönüş fıkrası ilga edilmiştir. Zira sosyal güvenlik yasaları kamu düzenine ilişkindir. Aksinin kabulü ise Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine çalışma hürriyeti ile ilgili 49. maddesine, sosyal güvenlikle ilgili 60-61. maddelerine aykırı olur..." gerekçesi ile yurt dışındaki hizmetin borçlanılmasının yurda kesin dönüş şartına bağlı olmadığını benimsemiştir.
Esasen 3201 sayılı Yasanın 6/A (a) maddesindeki "yurda kesin dönülmüş olması" ve aynı maddenin (B) bendinde belirtilen ve aylık bağlanan kişilerin yurtdışında çalışmaya başlamaları halinde aylıklarının kesileceği hükümlerinin Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine, çalışma hürriyeti ile ilgili 49. maddesine, devletin çalışanların sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri almasını emreden 55. maddesine, sosyal güvenlik hakkı ile ilgili 60. maddesine, yaşlıların devletçe korunacağına dair 61. maddesine, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarına devletin yardımcı olmasına dair 62. maddesine, devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini malî kaynaklarının yeterli ölçüsünde yerine getirmesi gerektiğine dair 65. maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir. Zira 3201 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 22.5.1985 tarihi olup bu yasanın kabul edildiği ve daha önce yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için 506 sayılı Yasanın 62. maddesinde belirtilen şartlardan biri, işçinin işinden ayrılması ve işi ile ilişkisinin kesilmesi iken bu şarta paralel olarak 3201 sayılı Yasanın 6/A(a) maddesinde "yurda kesin dönülmüş olması" şartı konulduğu, ancak 506 sayılı Yasanın 63. maddesinde 29.4.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3279 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle maddeye eklenen (B) bendinde bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıkları ödenmesine devam olunur. Ancak bunlardan...sosyal güvenlik destek primi kesilir şeklinde hüküm konulmuş ve böylece yaşlılık aylığı bağlanan kişilerin tekrar işte çalışmaları yasağı kaldırılmıştır. Böylece işten ayrılmadan yaşlılık aylığı bağlanması için şartlar oluşmuşsa yaşlılık aylığı bağlanabilecektir. Nitekim 1479 sayılı Bağ-Kur Yasasının 35. maddesinde de yaşlılık aylığı bağlanması için işten ayrılma şartı öngörmemiştir. Keza 2926 sayılı Tarım-Bağ-Kur Yasasının 17. maddesinde çalışmakta olanlar yaşlılık aylığı yönünden şartlar oluşmuşsa yaşlılık aylığı alabilecekleri gibi çalışmalarına da devam edebileceklerdir. Yaşlılık aylığı için işten ayrılma şartı aranmamıştır.
Yurt dışında çalışan kişilerin yurtta ikametgâh etmeleri halinde SSK'nca bağlanan yaşlılık aylığının kesilmesi de söz konusu değildir. Yurda kesin dönüş yapan kişinin yurtdışındaki hizmetlerinin borçlanılarak SSK'ndan emekli olma imkanı var iken aynı prim aynı hizmet dikkate alınmasına rağmen ve bu noktada yurda kesin dönüş yapanlar için devletin yükümlülüğü yurda kesin dönüş yapmamış olanlara nazaran daha az değilken yani Devletin maddi ve sosyal katkısı yurda kesin dönüş yapmayana daha fazla olmazken kanunda belirtilen yurda kesin dönüş şartının Anayasa'daki eşitlik ilkesine aykırı olduğu izahat varestedir. Yurda kesin dönüş yapmayan kişinin yurt dışında çalışmasının veya işsizlik yardımı almasının Devletimize herhangi bir yük getirmediği, üstelik döviz getirmeye kısmen katkısı bulunduğu halde illâki işçimize sen yurt dışından herhangi bir yardım almayacaksın diye zorlama yapmanın ve bu hususta bağlanan yaşlılık aylığının kesilmesi yukarda belirtilen Anayasa'nın maddelerini lafzına ve ruhuna aykırıdır. Yurda kesin dönüş yapmayan kişinin vatandaşlık hakkını elinden almadığımıza göre ve diğer sosyal güvenlik kurumlarından emekli olanlara çalışma hakkını kısıtlamamışken yurda dönüş yapan vatandaşlarla yurda dönüş yapmayan vatandaşlar arasında ayrım yapan 506 sayılı Yasanın 6/A(a) maddesi ile 6/B maddesi, Anayasa'nın vatandaşlar arasında eşitlikle muamele yapılması hükmüne ve yukarda belirtilen maddelerine aykırı görülmüştür. Kaldı ki, Almanya mevzuatına göre Alman Sigorta Merci'inden işsizlik sigortasından aylık alınması, ilgilinin Almanya'da ikametgah etmesini gerektirmekte ise de, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesinin 4/a maddesi aynen "bu sözleşmede aksine bir hüküm yoksa bir akit tarafın yardım hakkının doğmasını veya para yardımlarının yapılmasını bu taraf ülkesinde ikamet etme şartına bağlı kılan mevzuatı 4. maddede belirtilen ve diğer akit taraf ülkesinde ikamet eden kimseler hakkında uygulanmayacağını öngördüğünden Alman işsizlik sigortasından para almasını borçlanma işleminin ve bağlanan yaşlılık aylığının iptalini gerektirmez. Yani Alman mevzuatına göre dahi Türkiye'de ikamet edilmesinin mahsuru yok iken bizim mevzuatımızda aylık bağlanmasının Türkiye'de ikamet şartına bağlanması hem Türk vatandaşlarının sosyal haklarını kendi mevzuatımızla kısıtlanması hem de vatandaşlar arasında ayrım durumu doğurur ki, bu husus Anayasa'nın yukarda belirtilen maddelerine açıkça aykırı olur.
Bu durum karşısında 3201 sayılı Yasanın 6/A(a) maddesinde ki "Yurda kesin dönülmüş olması" şartı ile buna bağlı olarak vaaz edilen aynı maddenin (B) bendinde ki hükümlerin Anayasamızın 10., 49., 55., 60., 61., 62. ve 65. maddesine aykırı olduğundan anılan Kanun hükümlerinin iptali gerekir düşüncesiyle ve bu hususta ki davacı vekilinin ciddi bulunan Anayasa'ya aykırılık iddiası nedeniyle, Anayasa'nın 152. maddesi gereğince dosyanın tasdikli örneğinin Anayasa Mahkemesine gönderilmesine...""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1998/47
Karar Sayısı : 1998/84
Karar Günü : 16.12.1998
Resmi Gazete tarih/sayı:16.05.2003-25110
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara Yedinci İş Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 8.5.1985 günlü, 3201 sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"un 6. maddesinin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendi ile (B) paragrafının Anayasa'nın 10., 49., 55., 60., 61., 62. ve 65. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
1 - OLAY
1992 yılında yurt dışından kesin dönüş yaparak, ödemesi gereken prim borcunu döviz cinsinden yatırmak suretiyle yaşlılık aylığı bağlanan davacının, 1994 yılına kadar Almanya'dan işsizlik aylığı aldığının anlaşılması üzerine, yurda kesin dönüş şartının gerçekleşmemesi nedeniyle borçlanma ve tahsis işlemini iptal eden Sosyal Sigortalar Kurumu'nun işlemlerine karşı açtığı dâvâda, Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddî bularak 3201 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendi ile (B) paragrafının iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
3201 sayılı Yasa'nın (A) paragrafının birinci fıkrasının itiraz konusu (a) bendi ile (B) paragrafını da içeren 6. maddesi şöyledir :
"A- Bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için;
a) Yurda kesin dönülmüş olması,
b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması,
c) Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması, Şarttır.
Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere ilgili sosyal güvenlik kurumu kanunu hükümlerine göre bağlanır.
B- Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ay başından itibaren aylıkları kesilir.
Bunlardan yeniden kesin dönüş yapanların, bu hizmetlerini 4 üncü madde hükümleri gereğince borçlanmaları şartıyla aylıkları bu sürelerde dikkate alınarak yeniden hesaplanır. Bu borçlanmayı yapmayanların eski aylıkları yurda kesin dönüş tarihini takip eden ay başından itibaren müracaatları üzerine tekrar ödenmeye başlanır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz konusu kuralların Anayasa'nın 10., 49., 55., 60., 61., 62. ve 65. maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Ahmet N. SEZER, Güven DİNÇER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Lütfi F. TUNCER, Fulya KANTARCIOĞLU, Mahir Can ILICAK ve Rüştü SÖNMEZ' in katılımlarıyla 23.10.1998 günü yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle uygulanacak kural sorunu üzerinde durulmuştur.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddelerine göre, mahkemeler, bakmakta oldukları davalarda uygulayacakları kanun ya da kanun hükmünde kararname kurallarını Anayasa'ya aykırı görürler veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddî olduğu kanısına varırlarsa o hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya yetkilidir. Ancak bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak yasa kuralları, davanın değişik evrelerinde, ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmeleri Hakkında Kanun'un 6. maddesinin (B) paragrafı yurda kesin dönüş yaparak yaşlılık aylığı bağlananların, çalışmak üzere tekrar yurt dışına çıkmaları hâlini kapsamaktadır. Oysa, bakılmakta olan davada uyuşmazlık davalının tekrar yurt dışına çıkmasıyla değil, aynı maddenin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "yurda kesin dönülmüş olması" koşuluna uyulup uyulmamasıyla ilgilidir.
Bu nedenle, aylık bağlandıktan sonra tekrar yurt dışına çıkan veya yeniden kesin dönüş yapanların durumunu düzenleyen 3201 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin (B) paragrafı, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı kural olmadığından, bu paragrafa ilişkin itirazın Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE; aynı maddenin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendine ilişkin itirazın ise, dosyada eksiklik bulunmadığından, esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, 3201 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendindeki, bu Yasa'ya göre değerlendirilen sürelere dayanılarak aylık tahsisi yapılabilmesi için "yurda kesin dönülmüş olması" koşulu aranmasının, Anayasa'nın eşitlik ilkesiyle ilgili 10. maddesine, çalışma hürriyeti ile ilgili 49. maddesine, devletin çalışanların sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri almasını öngören 55. maddesine, sosyal güvenlik hakkı ile ilgili 60. maddesine, yaşlıların devletçe korunacağına ilişkin 61. maddesine, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarına devletin yardımcı olmasına ilişkin 62. maddesine ve devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceğini öngören 65. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Türkiye'de mevcut tüm sosyal güvenlik kurumlarının yasalarında belirtilen yaşlılık aylığı tahsisi ile ilgili kuralların incelenmesinden, yaşlılık sigortasının, uzun süreli yardım yapan bir sigorta türü olduğu, belli bir yaşa ulaşılması nedeniyle çalışma gücü azalan sigortalıya iş hayatından çekilerek, çalışmadan yaşamını sürdürmesini ve bu aşamadaki gelir kaybının giderilmesini amaçladığı anlaşılmaktadır. Esasen, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için, diğer sigorta türlerinden farklı olarak, aktif çalışma hayatının sona erdirilmesi gerekmektedir.
506 sayılı "Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu" ile 5434 sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu"na tabi çalışanların yaşlılık veya emekli aylığına hak kazanabilmeleri için belli yaş, prim, sigortalılık süresi ile başvuru zorunluluğu yanında işten ayrılma koşulu da aranmaktadır.
Bu yasalarda olduğu gibi, itiraz konusu kuralda yer alan yaşlılık aylığı tahsisi için yurda kesin dönülmüş olması ortak koşuluyla, yurt dışındaki aktif çalışma hayatının sona erdirilmesi amaçlanmaktadır.
2926 sayılı "Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu"na tabi sigortalılarla 1479 sayılı "Esnaf ve Sanatkâ rlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu"na tabi çalışanlar için bu yasalarda işten ayrılma koşulu getirilmemesi ise, bu Kurumlara bağlı olarak çalışanların kendi işlerini yapmalarından kaynaklanmaktadır.
Anayasa'nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi, yasaların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilerek eşitsizliğe yol açılmasını yasaklamaktadır. Bu ilkeyle, birbirleriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlardaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumda olanların aynı, ayrı hukuksal durumda olanların da ayrı kurallara bağlı tutulmaları Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesini zedelemez.
3201 sayılı Yasa'nın 6. maddesinin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendi ile yaşlılık aylığı tahsisi için getirilen yurda kesin dönülmüş olması koşulu, işten ayrılma yönünden yurt içinde ve dışında çalışanlar arasında bir ayırıma neden olmadığından Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 60. maddesi ile herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olması ve bu güvenliği sağlayacak tedbirleri alması ve teşkilâtını kurması, 62. maddesi ile yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması hususlarında Devlet'e verilen görev 65. maddede öngörülen malî kaynakların yeterliliği ile sınırlı tutulmuştur. Bu durumda, 3201 sayılı Yasa ile yurt dışında çalışanların hizmetlerinin sosyal güvenlikleri yönünden değerlendirilerek yaşlılık aylığı tahsis edilebilmesinin yurda kesin dönülmüş olması koşuluna bağlanmasında, sosyal güvenlik kurumlarının aktuaryal dengelerinin ve 65. maddedeki malî kaynakların yeterliği ölçütünün gözetildiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 10., 60., 62. ve 65. maddelerine aykırı değildir. İstemin reddi gerekir.
Konunun, Anayasa'nın 49., 55. ve 61. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
8.5.1985 günlü, 3201 sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"un 6. maddesinin (A) paragrafının birinci fıkrasının (a) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 16.12.1998 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet SEZER
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Mustafa BUMİN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Lütfi F.TUNCEL
Fulya KANTARCIOĞLU
Mahir Can ILICAK
Rüştü SÖNMEZ