ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1997/71
Karar Sayısı : 1998/73
Karar Günü : 18.11.1998
R.G. Tarih-Sayı :14.07.2000-24109
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 20.3.1997 günlü, 570 sayılı "Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin,
- 1. maddesiyle değiştirilen 270 sayılı "Yüksek Hakimlik
Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin değişik 1. maddesindeki
cetvelin 7 Sıra No'lu bendinin,
- 3. maddesiyle değiştirilen 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanununun 106. maddesinin birinci fıkrasının (C ) bendinin,
- 14. maddesinde yer alan "... ile 24.2.1983 tarih ve 2802
sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin son fıkrası..." ibaresinin,
Anayasa'nın 10. ve 91. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I- OLAY
570 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname"de birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve
bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını tamamlamış, Sayıştay meslek
mensupları ve savcı yardımcıları için öngörülen "Yüksek Hakimlik
Tazminatı" ile "Yargı Ödeneği"nin eksik ödenmesine ilişkin
işlemlerin iptali için açılan davada Mahkeme, itiraz konusu kurallara yönelik
Anayasa'ya aykırılık savını ciddi bularak iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralları
570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin itiraz konusu kuralları da
içeren 1., 3. ve 14. maddeleri şöyledir :
1-
"Madde 1- 270 sayılı "Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname"nin değişik 1 inci maddesindeki cetvel aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Sıra No
|
Kadro
ve Görev Ünvanı
|
Tazminat
Göstergeleri
|
1
|
Anayasa
Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, Sayıştay Başkanı ve
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Danıştay
Başsavcısı
|
15.000
|
|
|
|
2
|
Anayasa
Mahkemesi Üyeleri, Yargıtay-Danıştay Birinci Başkan Vekilleri, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Vekili, Yargıtay-Danıştay-Sayıştay Daire Başkanları,
Adalet Bakanlığı Müsteşarı
|
8.000
|
|
|
|
3
|
Yargıtay-Danıştay-Sayıştay
Üyeleri, Birinci sınıf Hakim ve Savcılar (Birinci sınıf hakim ve savcılardan;
Adalet Bakanlığında Bakanlık Yüksek Müşaviri, Müsteşar Yardımcısı, Teftiş
Kurulu Başkanı, Genel Müdür, A.P.K. Kurulu Başkanı ve Müstakil Daire Başkanı
görevini yapmakta olanlar dahil) ve Sayıştay Savcısı
|
7.000
|
|
|
|
4
|
Birinci sınıfa
ayrılmış, bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte üç yılını
doldurmuş Yargıtay ve Danıştay Üyeliklerine seçilme hakkını da kaybetmemiş
bulunan Hakim ve Savcılar
|
4.500
|
|
|
|
5
|
Birinci sınıfa
ayrılmış diğer Hakim ve Savcılar
|
2.000
|
|
|
|
6
|
Birinci sınıfa
ayrılmış ve bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekten altı yılını
doldurmuş, Sayıştay Üyeliğine seçilme hakkını da kaybetmemiş olan Sayıştay
meslek mensupları ve Sayıştay Savcı Yardımcıları
|
5.500
|
|
|
|
7
|
Birinci sınıfa
ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç
yılını tamamlamış Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay Savcı Yardımcıları
|
4.000
|
|
|
|
8
|
Birinci sınıfa
ayrılmış diğer Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay Savcı Yardımcıları
|
2.000
|
2- "Madde 3- 2802 sayılı "Hakimler
ve Savcılar Kanunu"nun 106 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 106- Bu Kanunun 2 nci maddesinde belirtilenlerden;
a) Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı,
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay
Başsavcısı için brüt aylıkları tutarının % 240 ı ile bu Kanuna göre
hesaplanacak en yüksek aylık tutarının % 150 sinin,
b) Anayasa Mahkemesi Üyeleri, Yargıtay - Danıştay Birinci Başkan
Vekilleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vekili, Yargıtay - Danıştay Daire
Başkanları, Yargıtay - Danıştay Üyeleri ile Adalet Bakanlığı Müsteşarı için
brüt aylıkları tutarının % 180 i ile bu Kanuna göre hesaplanacak en yüksek
aylık tutarının % 150 sinin,
c) Diğerleri için brüt aylıkları tutarının % 175 i ile bu Kanuna
göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının % 150 sinin
toplamı kadar ödenek verilir.
Adalet Müfettişlerine, bu Kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık
tutarının % 30 undan az olmamak üzere brüt aylıkları tutarının % 40 ı oranında
özel hizmet tazminatı ödenir. Ancak Adalet Müfettişlerine yapılacak aylık, ek
gösterge, yüksek hakimlik tazminatı ile bu madde uyarınca yapılacak ödemelerin
net tutarı, yüksek mahkeme daire başkanına yapılacak aylık, ek gösterge, yüksek
hakimlik tazminatı ile ödeneklerin net tutarını geçemez.
Hakim ve Savcı adaylarına, bu Kanuna göre hesaplanacak en yüksek
aylık tutarının % 155 i oranında ek ödemede bulunulur.
Bu maddeye göre ödeme yapılanlara, ayrıca 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun "Zam ve Tazminatlar" başlıklı ek maddesi uyarınca
ödeme yapılmaz. Bu maddeye göre yapılacak ödemeler hakkında aylıklara ilişkin
hükümler uygulanır ve damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz."
3- "Madde 14- 484 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Geçici 4 üncü ve 485 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 8
inci maddeleri ile 24.2.1983 tarih ve 2802 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin
son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır."
B- İlgili Yasa Kuralları
a- 2802 sayılı Yasa'ya 13.7.1993 günlü, 486 sayılı KHK'nin 13.
maddesiyle eklenen ilgili Ek Geçici 1. madde şöyledir:
"Ek Geçici Madde 1- Kendi kanunlarında
gerekli değişiklik yapılıncaya kadar aylık, ödenek, mali, sosyal ve diğer özlük
hakları bakımından;
a) Sayıştay Başkanı, Daire Başkanları, üyeleri sırasıyla Yargıtay
Birinci Başkanı, daire başkanları ve üyeleri;
b) Yukarıdakiler dışında kalan Sayıştay meslek mensupları ile
Sayıştay savcı ve savcı yardımcıları, kıdem, sınıf ve derecesindeki birinci
sınıf, birinci sınıfa ayrılmış, ikinci sınıf ve üçüncü sınıf hakim ve savcılar,
hakkındaki hükümlere tabidir. Ek göstergelere ilişkin olarak birinci sınıfa
ayrılmış hakim ve savcılar için aranan "Yargıtay ve Danıştay
üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş olmak" şartı Sayıştay meslek
mensupları ile Sayıştay savcı ve savcı yardımcıları için "birinci sınıfa
ayrılma niteliklerini kaybetmemiş olmak" şeklinde uygulanır.
Denetçi yardımcıları, hakim ve savcı adayları gibi aylık ve ek
ödeme alırlar.
Devlet Memurları Kanununun Ek Geçici 7 ve 8 inci maddeleri ve 420
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci maddesi ile kısmen değiştirilen 418
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesi ile 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa eklenen III sayılı Ek Gösterge Cetveli Sayıştay meslek
mensupları, Sayıştay savcısı ve savcı yardımcıları hakkında uygulanmaz."
b- 570 sayılı KHK'nin dayanağını oluşturan 26.11.1996 günlü, 4214
sayılı Yetki Yasası'nın ilgili 1. maddesi şöyledir:
"MADDE 1.- Bu Kanunun amacı; kamu
kurum ve kuruluşlarında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile bunların
emeklilerinin mal imkanlar ölçüsünde geçmiş yıl kayıplarını giderebilmek, mali
ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere aşağıdaki kapsam maddesinde
belirtilen çerçeve dahilinde Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma
yetkisi vermektir."
C- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz başvurusunda dayanılan Anayasa kuralları şöyledir:
1- "MADDE10.- Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle
ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
2-"MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir.
Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci
kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun
hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş
hükümleri, bu değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe
girer."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince; Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN, Ahmet Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın
ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL ve Fulya
KANTARCIOĞLU'nun katılmalarıyla 23.12.1997 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
sınırlama sorununun esas inceleme evresinde ele alınmasına oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor,
iptali istenen yasa kurallarıyla ilgili yasa kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri, öteki yasama belgeleri okunup incelendikten
sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Yasa'nın 28. maddesine göre,
Anayasa Mahkemesi'ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
Mahkeme'nin Anayasa'ya aykırılığını ileri sürdüğü 570 sayılı
KHK'nin 3. maddesiyle değiştirilen 2802 sayılı Yasa'nın 106. maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi ile 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 2802 sayılı
Yasa'nın 103. maddesinin son fıkrasında, Sayıştay Denetçilerine ödenecek yargı
ödeneği ile birlikte adlî, idarî ve askerî hakim ve savcılarınki de düzenlenmiş
bulunduğundan bu kurallara ilişkin esas incelemenin "Sayıştay
Denetçileri" ile sınırlı olarak yapılmasına 18.11.1998 gününde
oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Açıklama
13.7.1993 günlü, 486 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 13.
maddesiyle 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'na eklenen ek geçici 1.
maddede, kendi kanunlarında gerekli değişiklik yapılıncaya kadar aylık, ödenek,
malî, sosyal ve diğer özlük hakları bakımından Sayıştay Başkanı, Daire
Başkanları ve Üyelerinin sırasıyla Yargıtay Birinci Başkanı, Daire Başkanları
ve Üyeleri, bunların dışında kalan Sayıştay meslek mensuplarıyla Sayıştay
Savcı ve yardımcılarının kıdem, sınıf ve derecesindeki birinci sınıf,
birinci sınıfa ayrılmış, ikinci sınıf ve üçüncü sınıf hakim ve savcılar
hakkındaki hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. İtiraz konusu düzenlemeden
önce, 270 sayılı "Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname"nin değişik 1. maddesi gereğince ödenmesi öngörülen yüksek yargı
tazminatı, 2802 sayılı Yasa'nın ek geçici 1. maddesinde belirlenen sistem
içinde Sayıştay meslek mensupları ile savcı ve yardımcılarına da aynı miktarda
verilmekte idi. Ancak, 270 sayılı KHK'nin değişik 1. maddesinde kimlere ne
miktarda yüksek yargı tazminatı verileceğine ilişkin cetvel 20.3.1997 günlü,
570 sayılı KHK'nin 1. maddesiyle değiştirilmiş, Yargıtay Başkanı, daire
başkanları, üyeleri ve birinci sınıfa ayrılmış diğer hakim ve savcılar için
belirlenen yüksek yargı tazminatı Sayıştay Başkanı, daire başkanları, üyeleri
ve birinci sınıfa ayrılmış diğer Sayıştay meslek mensupları ve savcı
yardımcılarına da aynı miktarda verileceği öngörülmüş buna karşılık, cetvelin
itiraz konusu (7) sıra nolu bendinde "birinci sınıfa ayrılma niteliklerini
kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını tamamlamış,
Sayıştay meslek mensupları ve savcı yardımcıları"na birinci sınıfa ayrılmış,
bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte üç yılını doldurmuş hakim ve
savcılar için öngörülen yüksek yargı tazminatı verilmeyerek farklılık
yaratılmıştır. Yüksek yargı tazminatı cetvelinin (4) sıra nolu bendinde,
"birinci sınıfa ayrılmış bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de
meslekte üç yılını doldurmuş, Yargıtay ve Danıştay Üyeliklerine seçilme hakkını
da kaybetmemiş bulunan hakim ve savcılar" için 4500 tazminat göstergesi,
itiraz konusu (7) sıra nolu bentde sayılan Sayıştay meslek mensupları ve savcı
yardımcıları için ise 4000 gösterge rakamı saptanmıştır.
2- 570 sayılı KHK'nin 1. Maddesiyle Değiştirilen 270 sayılı
KHK'nin 1. Maddesindeki Cetvelin (7) Sıra No'lu Bendinin İncelenmesi
a- Anayasa'nın 91. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, 28.11.1996 günlü, 4214 sayılı Yetki Kanunu'yla, kamu
kurum ve kuruluşlarında görevli memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî ve
sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere yürütme organına KHK çıkartma
yetkisi verildiğini, oysa, itiraz konusu kuralla kamu personelinin malî
ve sosyal haklarında iyileştirme yapılmayarak Yetki Yasası'nın amacının
dışına çıkıldığını, bunun da Anayasa'nın 91. maddesine aykırı olduğunu ileri
sürmüştür.
Anayasa'nın 91. maddesinin birinci fıkrasında TBMM'nin, Bakanlar
Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi verebileceği belirtildikten sonra, ikinci
fıkrasında, çıkarılacak KHK'nin amacının, kapsamının ilkelerinin kullanma
süresini ve bu süre içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının,
dayanağı olan yetki kanununda gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür.
KHK'lerle dayandıkları yetki yasası arasında sıkı bir bağ vardır. KHK'lerin
konu, amaç, kapsam ve ilkeler yönünden dayandıkları yetki yasası ile Anayasa'ya
uygun olması gerekir.
570 sayılı KHK'nin dayanağı olan 28.11.1996 günlü ve 4214 sayılı
Yetki Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde "Bu Kanunun
amacı; kamu kurum ve kuruluşlarında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri
ile bunların emeklilerinin malî imkanları ölçüsünde geçmiş yıl kayıplarını
giderebilmek, malî ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapmak üzere aşağıdaki
kapsam maddesinde belirtilen çerçeve dahilinde Bakanlar Kurulu'na "Kanun
Hükmünde Kararname" çıkarma yetkisi vermektir." denilmektedir.
"Kapsam" başlıklı 2. maddesinde ise 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanunu ile 270 sayılı KHK yer verilmektedir.
Buna göre, 570 sayılı KHK'nin 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 270
sayılı KHK'nin değişik 1. maddesindeki Yüksek Hakimlik Tazminatı Cetveli'nin
itiraz konusu (7) nolu bendinde sayılan Sayıştay meslek mensupları ve savcı
yardımcıları için daha önce 486 sayılı KHK'de 3500 olan yüksek hakimlik
tazminatı gösterge rakamı 4000'e çıkarılmıştır. Her ne kadar sözkonusu Sayıştay
meslek mensupları ve savcı yardımcılarının tazminatları kıdem, sınıf ve
derecelerindeki hakim ve savcılara uygulanan 4500 gösterge rakamına
yükseltilmemişse de az da olsa bir iyileştirme yapılmış olduğu açıktır. Bu
nedenle, 4214 sayılı Yetki Kanunu'nda belirtilen amaca aykırı olarak malî ve
sosyal haklarda iyileştirme yapılmadığı savı yerinde görülmemiştir. İtirazın bu
yönden reddi gerekir.
b- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, başvuru dilekçesinde, birinci sınıfa ayrılma
niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını
tamamlamış, Sayıştay meslek mensupları ve savcı yardımcıları için öngörülen
yüksek hakimlik tazminatı göstergesinin saptanmasında, 2802 sayılı Yasa'nın ek
geçici 1. maddesinin gözetilmemesi sonucu diğer Sayıştay meslek mensupları ve
savcı yardımcıları ile bunlar arasında farklılık yaratıldığını, bunun da
Anayasa'nın 10. maddesindeki "eşitlik ilkesi"ne aykırı olduğunu ileri
sürmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesinde, "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar" denilmektedir.
Buna göre, yasaların uygulanmasında dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmeyecek ve bu
nedenlerle eşitsizliğe yol açılmayacaktır. Bu ilkeyle, birbirlerinin aynı
durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve
toplulukların yaratılması engellenmektedir. Yasa önünde eşitlik, herkesin her
yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik
uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal
durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi
zedelenmez.
570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 1. maddesiyle yeniden
düzenlenen yüksek hakimlik tazminatı gösterge cetvelinin 1, 3 ve 8 nolu bentlerinde
Sayıştay Başkanına, daire başkanlarına, üyelerine, birinci sınıfa ayrılmış
diğer Sayıştay meslek mensupları ve savcı yardımcılarına sırasıyla, Yargıtay
Birinci Başkanı, daire başkanları, üyeleri ve birinci sınıfa ayrılmış diğer
hakim ve savcılara verilen yüksek hakimlik tazminatı kadar tazminat
ödenmesi öngörülmüştür. Ancak, cetvelin itiraz konusu (7) nolu bendinde,
"birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan
sonra meslekte üç yılını tamamlamış Sayıştay meslek mensupları ve
Sayıştay savcı yardımcıları"na cetvelin (4) nolu bendinde yer alan
"Birinci sınıfa ayrılmış, bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de
meslekte üç yılını doldurmuş Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilme hakkını
da kaybetmemiş bulunan hakim ve savcılar" için saptanmış 4500 gösterge
yerine, 4000 gösterge karşılığı tazminat ödenmesi benimsenmiştir. Böylece, bir
kısım Sayıştay meslek mensubu ve savcı yardımcıları için 2802 sayılı Yasa'nın
ek geçici 1. maddesine göre kıdem, sınıf ve derecesindeki hakim ve savcılar
kadar yüksek hakimlik tazminatı alabilme olanağı sağlanmışken, (7) nolu bendde
sayılan meslek mensupları ve savcı yardımcılarına kıdem, sınıf ve derecesindeki
hakim ve savcıya verilen tazminattan daha az tazminat verilmesi öngörülmüştür.
Böylece sayıştay meslek mensupları ile savcı ve yardımcılarının bir bölümü için
emsali kıdem, sınıf ve derecesindeki hakim ve savcıların yüksek hakimlik
tazminatı esas alındığı halde bir bölümü için farklı düzenleme getirilmesi
Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır. İptali gerekir.
Mustafa BUMİN bu görüşlere katılmamıştır.
3- 570 sayılı KHK'nin 3. Maddesiyle Değiştirilen 2802 Sayılı
Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 106. Maddesinin Birinci Fıkrasının ( c ) Bendi
ile 14. Maddesinde Yer Alan "... ile 24.2.1983 tarih ve 2802 sayılı
Kanun'un 103. maddesinin son fıkrası..." İbaresi Yönünden İnceleme
a- İtiraz konusu kuralların anlam ve kapsamı
2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 15. maddesine eklenen
fıkra da, "birinci sınıfa ayrılmış, bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren
de meslekte altı yılını doldurmuş, Yargıtay ve Danıştay Üyeliklerine seçilme
hakkını da yitirmemiş Hakim ve Savcılar birinci sınıf olurlar" denilmekte,
570 sayılı KHK'nin itiraz konusu 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılan 2802 sayılı
Yasa'nın 103 maddesinin son fıkrasında ise, birinci sınıf hakimlerin Yargıtay
ve Danıştay üyelerine sağlanan her türlü hak ve ödemelerden yararlanacakları
belirtilmektedir.
570 sayılı KHK'nin 14. maddesiyle 2802 sayılı Kanunun 103.
maddesinin son fıkrasındaki birinci sınıf hakimlerin, üyelere sağlanan her
türlü hak ve ödemelerden yararlanacakları kuralı yürürlükten kaldırılmış, 3.
maddesiyle yapılan değişiklikle de birinci sınıf hakimlere, Yargıtay ve
Danıştay üyelerine verilen yargı ödeneğinden %5 oranında daha az ödenek
verilmesi öngörülmüştür.
b- Anayasa'nın 10. ve 91. maddeleri yönünden İnceleme
Mahkeme, itiraz konusu kurallarla birinci sınıf hakim ve
savcıların yargı ödeneğinin üyelere göre %5 oranında daha az saptanmış
olmasının hak kaybına yol açtığını birinci sınıf hakim ve savcılar gibi yargı
ödeneği alan Sayıştay meslek mensuplarının da bundan olumsuz etkilendiğini, bu
uygulamanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, KHK'nin dayanağı olan 4214 Sayılı
Yetki Kanunu'nun amacına aykırı olarak özlük haklarının kötüleştirildiğini bu
nedenle de Anayasa'nın 91. maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
2802 sayılı Kanunun Ek geçici 1. maddesine göre, Sayıştay
üyelerinin Yargıtay üyeleri gibi yargı ödeneği almaları diğer Sayıştay
denetçileri ile bunlar arasında bir farklılığın doğmasına yol açmaktadır.
Ancak, Sayıştay üyeleriyle, birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve
bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını doldurmuş, Sayıştay denetçileri
ve savcı yardımcılarının hukuksal konumları farklıdır. Bu nedenle, 570 sayılı
KHK'nin 3. ve 14. maddeleriyle 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda
yapılan değişiklikler sonucu, birinci sınıf hakim ve savcılar ile Yargıtay ve
Danıştay üyeleri arasında yargı ödeneği yönünden %5'lik fark yaratılması ve
bunun Sayıştay Denetçilerini de etkilemesi Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik
ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Öte yandan, birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu
sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını doldurmuş Sayıştay meslek
mensupları ve savcı yardımcılarına verilen yargı ödeneği, aynı kıdem sınıf ve
derecesindeki birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılara verilen ödenek kadar
olduğundan, sonuçta bir iyileştirmenin yapılması nedeniyle 570 sayılı KHK'nin
dayanağı olan 4214 sayılı Yetki Kanunu'nun amacına aykırı olarak mali haklarda
bir kayba yolaçtığından söz edilemez. Birinci sınıfa ayrılmış, ayrıldığı
tarihten itibaren de meslekte üç yılını doldurmuş ve üyelik hakkını kaybetmemiş
hakim ve savcılar için öngörülen iyileştirme aynı sınıf ve kıdemdeki Sayıştay
denetçileri içinde geçerlidir. Bu nedenle, itiraz konusu düzenlemeler Yetki
Kanunu'nun amacına ve dolayısıyla Anayasa'nın 91. maddesine aykırı değildir.
İstemin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
20.3.1997 günlü, 570 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu
Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin;
A- 1. maddesiyle değiştirilen 270 sayılı Yüksek Hakimlik Tazminatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin değişik 1. maddesindeki cetvelin 7 Sıra
No'lu bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Mustafa BUMİN'in karşıoyu
ve OYÇOKLUĞUYLA,
B- 3. maddesiyle değiştirilen 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanunu'nun 106. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin "Sayıştay
denetçileri" yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
C- 14. maddesinde yer alan "...ile 24.2.1983 tarih ve 2802
sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin son fıkrası..." ifadesinin
"Sayıştay denetçileri" yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı
Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince Kararname'nin
birinci maddesindeki cetvelin 7 Sıra No'lu bendinin iptali nedeniyle meydana
gelen hukuksal boşluk kamu yararını ihlâl edici nitelikte görüldüğünden, İPTAL
HÜKMÜNÜN KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA
YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE, 18.11.1998 gününde karar verildi.
Başkan
Ahmet Necdet
SEZER
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
Üye
Mahir Can
ILICAK
|
Üye
Rüştü SÖNMEZ
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
570 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname"nin 1. maddesiyle değiştirilen 270 sayılı Yüksek
Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin değişik 1.
maddesindeki cetvelin 7 sıra nolu bendinin iptaline ilişkin çokluk görüşüne
aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyorum.
İtiraz konusu kuralla, "Birinci sınıfa ayrılma niteliklerini
kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte üç yılını tamamlamış
Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay Savcı Yardımcıları 4.000" tazminat
almaya hak sahibi sayılmış, başvuru kararında da, emsali diğer hakim ve
savcılarla Sayıştay meslek mensupları arasında "yargı ödeneği"
açısından farklılık yaratıldığı ileri sürülerek Anayasa'nın 10. ve 91.
maddeleri uyarınca kuralın iptali istenilmiştir.
Anayasa'nın 10. maddesinde "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar" denilmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin pekçok kararında açıklandığı gibi, 10.
maddede yer alan "eşitlik ilkesi" herkesin her yönden aynı kurallara
bağlı olacağı anlamına gelmez. Bu yasak, biribirinin aynı durumda olanlara ayrı
kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını
engellemektedir. Kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik
kurallara bağlı tutulmaları, eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. Durum ve
konumlarındaki özellikler nedeniyle kimi kişi ya da topluluklar için farklı
kurallar getirilebilir. Anayasa'nın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal
eşitliktir. Ayrı hukuksal durumda olanlar için ayrı kurallar getirilmesi
halinde eşitlik ilkesi zedelenmez. Durumlarındaki değişikliğin doğurduğu
zorunluluklar, kamu yararı ya da başkaca haklı nedenlerle yasalarda farklı
kurallar getirilmesi eşitliğe aykırılık teşkil etmez.
İtiraz konusu kuralın Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik
ilkesine aykırı olduğunun saptanabilmesi için öncelikle Sayıştay meslek
mensupları ile hakim ve savcıların
aynı hukuksal statüde olup olmadığının irdelenmesi gerekir.
Anayasa Mahkemesi'nin 11.7.1991 günlü, Esas: 1990/39, Karar:
1991/21 sayılı kararında da açıklandığı gibi, Sayıştay'ın Anayasa'nın yargı
bölümünde yer almış olması, onun yüksek yargı yeri olarak nitelendirilmesi için
yeterli değildir. Anayasa'nın "yargı" bölümünün "Genel
hükümler" başlığını taşıyan I. ayırımı; mahkemelerin bağımsızlığını,
hakimlik ve savcılık güvencesini, hakimlik ve savcılık mesleğini, mahkemelerin
kuruluşunu ve türlerini, "yüksek Mahkemeler" başlığını
taşıyan II. ayırımı da; Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay, Danıştay, Askeri
Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesini
düzenlemektedir. Anayasa'da yüksek yargı organları ve yargı düzenleri, tek tek
sayılmış Sayıştay, yüksek yargı organları arasında ve herhangi bir yargı düzeni
içinde gösterilmemiştir. Nitekim Sayıştay, yargı bölümünün genel hükümleri ile
hakim ve savcıları ve yüksek mahkemeleri düzenleyen bölümünde değil, idari bir
kuruluş olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan sonra gelen diğer
ayırımda yer almaktadır.
Anayasa'nın 160. maddesine göre Sayıştay, genel ve katma bütçeli
idarelerin gelir ve giderlerini ve mallarını TBMM adına denetlemek ve mali
yönetimin belirli görevlerinin hesaplarını yasasında gösterilen kendi özgü
yöntemlerle incelemekle görevlidir. Denetleme ve sorumluların hesaplarını kesin
hükme bağlama TBMM adına yapılmaktadır. Bu nedenle, Sayıştay'ın yargı organı
olarak nitelendirilmesi ve meslek mensuplarının da hakim veya savcı olarak
kabulü olanaklı değildir.
Sayıştay meslek mensuplarının hakim ve savcılarla özdeş durumda
olmamaları nedeniyle, haklarında hakim ve savcılardan farklı biçimde tazminat
göstergesi düzenlenmesinde Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık söz konusu
değildir.
Öte yandan, itiraz konusu kuralla, Sayıştay meslek mensuplarının
mali haklarında hakim ve savcıların mali haklarına oranla daha az iyileştirme
yapıldığı gerekçesiyle bu kuralın 4214 sayılı Yetki Kanunu'nun, memurlar ve
diğer kamu görevlilerinin ve bunların emeklilerinin mali ve sosyal haklarında
iyileştirmeler yapılmasını öngören "amaç" başlıklı 1. maddesine
aykırı olduğu da kabul edilemez.
Açıklanan nedenlerle, iptal isteminin reddi gerekeceği oyu ile
itiraz konusu kuralın iptaline ilişkin çokluk görüşüne katılmıyorum.