ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1997/53
Karar Sayısı : 1998/62
Karar Günü : 8.10.1998
R.G. Tarih-Sayı :04.07.2001-24452
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Trabzon 1. Asliye Ceza
Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 20.2.1930 günlü, 1567 sayılı
"Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun"un 3521 sayılı Yasa
ile değiştirilen 3. maddesinin (a) bendinin Anayasa'nın Başlangıç Bölümü ile
1., 6., 7., 8., 9., 11., 38., 88., 89., 90., 91., 138. ve 148. maddelerine
aykırılığı nedeniyle iptali istemidir.
I- OLAY
Sanığın 1567 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (a) bendi uyarınca
cezalandırılması için açılan davada, Anayasa'ya aykırılık itirazını ciddi bulan
mahkeme, kuralın iptali istemiyle başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun'un 3521
sayılı Yasa ile değişik 3. maddesinin itiraz konusu "a" bendi
şöyledir :
"Bakanlar Kurulunca 1 inci maddeye göre alınan kararlara
aykırı hareket eden veya bu kararlardan doğan yükümlülüklerini yerine
getirmeyen gerçek ve tüzelkişiler beşmilyon liradan ellimilyon liraya kadar
ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.
Ancak, karara aykırı fiil 1 inci maddede yazılı kıymetlerin
izinsiz olarak yurttan çıkarılması veya yurda sokulması mahiyetinde ise eşya ve
kıymetlerin rayiç bedeli kadar, teşebbüs halinde bu bedelin yarısı kadar ağır
para cezasına hükmolunur. Yakalanan eşya ve kıymetler, fiil teşebbüs
derecesinde kalsa dahi, müsadere olunur. Yakalanamadığı için müsadere
edilemeyen eşya ve kıymetlerin rayiç bedeli kadar ağır para cezasına
hükmolunur."
B- İlgili Yasa Kuralı
1567 sayılı Yasa'nın ilgili görülen 1. maddesi şöyledir :
"MADDE 1.- Kambiyo, nukut, esham ve tahvilât alım ve
satımının ve bunlar ile kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul
veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi
temine yarıyan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya
memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk parasının kıymetinin koruması
zımnında kararlar ittihazına İcra Vekilleri Heyeti salâhiyetlidir".
C- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır :
1- "Başlangıç'ın Dördüncü Paragrafı:
Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması
anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;"
2- "MADDE 1.- Türkiye Devleti bir
Cumhuriyettir."
3- "MADDE 6.- Egemenlik, kayıtsız
şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
4- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk
Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
5- "MADDE 8.- Yürütme yetkisi ve
görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara
uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir."
6- "MADDE 9.- Yargı yetkisi, Türk
Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır."
7- "MADDE 11.- Anayasa hükümleri,
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve
kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
8- "MADDE 38.- Kimse, işlendiği zaman
yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz;
kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır
bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda
da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla
konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir
beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Ceza sorumluluğu şahsidir.
Genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir
müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla
istisnalar getirilebilir.
Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye
geri verilemez."
9- "MADDE 88.- Kanun teklif etmeye
Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidir.
Kanun tasarı ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir."
10- "MADDE 89.- Cumhurbaşkanı, Türkiye
Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanunları onbeş gün içinde yayımlar.
Yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları, bir daha görüşülmek
üzere, bu hususta gösterdiği gerekçe ile birlikte aynı süre içinde, Türkiye
Büyük Millet Meclisine geri gönderir. Bütçe kanunları bu hükme tâbi değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu aynen kabul
ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni
bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu tekrar Meclise geri
gönderebilir.
Anayasa değişikliklerine ilişkin hükümler saklıdır."
11- "MADDE 90.- Türkiye Cumhuriyeti
adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak
andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir
kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir
yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek,
kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına
dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu
andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile
kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî
andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu
yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin
haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların
yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun
hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa
Mahkemesine başvurulamaz."
12- "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir.
Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci
kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve
ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun
hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş
hükümleri, bu değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe
girer."
13- "MADDE 138.- Hâkimler, görevlerinde
bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine
göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez;
tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
14- "MADDE 148.- Anayasa Mahkemesi,
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa
değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak,
olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla,
Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen
çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama
çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları
ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun
yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı
iptal davası açılamaz; def'i yoluyla da ileri sürülemez.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini,
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare
Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcı Vekilini,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle
ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya
Cumhuriyet Başsavcı Vekili yapar.
Yüce Divan kararları kesindir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine
getirir."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN, Ahmet Necdet SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın
ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL ve Fulya
KANTARCIOĞLU'nun katılmalarıyla 17.7.1997 günü yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine
sınırlama sorunun esas inceleme evresinde ele alınmasına OYBİRLİĞİYLE karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali
istenilen ve ilgili görülen Yasa kuralları, aykırılık savına dayanak yapılan
Anayasa kurallarıyla bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Davada Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi'ne
itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
Uygulanacak yasa kurallarından amaç, davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan yahut tarafların istek ve
savunmaları çerçevesinde bir karar vermek için göz önünde bulundurulması
gereken kurallardır.
Dava konusu eylem, 20.2.1930 günlü, 1567 sayılı "Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun"un 3521 sayılı Yasa ile
değiştirilen 3. maddesinin (a) bendinin ilk paragrafı kapsamına girdiğinden,
davada uygulanma olanağı bulunmayan ikinci paragrafına ilişkin itirazın
başvuran mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE 8.10.1998 gününde
OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B- Sınırlama Sorunu
20.2.1930 günlü, 1567 sayılı "Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanun"un 3521 sayılı Yasa ile değiştirilen 3. maddesinin (a)
bendinin birinci paragrafına ilişkin esas incelemenin, eylemin bu madde ile
göndermede bulunulan 1. maddede sayılan durumlardan yalnız "Kambiyo Alım
ve Satımı"na ilişkin olması nedeniyle bu sözcüklerle sınırlı olarak
yapılmasına, Güven DİNÇER, Yalçın ACARGÜN, Lütfi F. TUNCEL, Fulya KANTARCIOĞLU
ile Rüştü SÖNMEZ'in "Sınırlama yapılmasına gerek bulunmadığı"
yolundaki karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA 8.10.1998 gününde karar verilmiştir.
C- İtiraz Konusu Kuralın Anlam ve Kapsamı
1567 sayılı Yasa'nın 3521 sayılı Yasa ile değiştirilen 3.
maddesinin itiraz konusu (a) bendinin birinci paragrafında, "Bakanlar
Kurulunca 1. maddeye göre alınan kararlara aykırı hareket eden veya bu
kararlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyen gerçek ve tüzel kişiler
beşmilyon liradan ellimilyon liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılırlar" denilmektedir.
Bu kuralla göndermede bulunulan 1. maddede ise, "Kambiyo,
nukut, esham ve tahvilât alım ve satımının ve bunlar ile kıymetli madenler ve
kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve
kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi temine yarıyan her türlü vasıta ve
vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve
Türk parasının kıymetinin koruması zımnında kararlar ittihazına İcra Vekilleri
Heyeti salâhiyetlidir" denilmiş, böylece 1. madde kapsamına giren
konularda Bakanlar Kurulu'nca alınan kararlara aykırılık, 3. maddede ceza
yaptırımına bağlanmıştır.
D- Anayasaya Aykırılık Sorunu
Başvuru kararında Mahkeme, 1567 sayılı Yasa'nın 1 inci maddesi ile
kambiyo, nukut, esham ve tahvilât alım ve satımının ve bunlar ile kıymetli
madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi
eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi temine yarayan her türlü
vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve
tahdidine ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar alınmasına
Bakanlar Kurulu'nun yetkili kılındığını, Bakanlar Kurulunun aldığı kararlara aykırı
davranışın da aynı Yasa'nın 3. maddesinin (a) bendi ile yaptırıma bağlandığını,
böylece kararlarla, tebliğlerle suç tanımlandığını bunun da kanunsuz suç ve
ceza olmaz ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleriyle bağdaşmadığını bu
nedenlerle itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın 38. ve 7. maddelerine ayrıca
başlangıç bölümü ile 1., 6., 8., 9., 11., 88., 89., 90., 91., 138. ve 148.
maddelerine aykırılık oluşturduğunu ve iptali gerektiğini ileri sürmüştür.
1- Anayasa'nın 7. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 7. maddesine göre, "Yasama yetkisi Türk Milleti
adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez". Bu kural
uyarınca yasama organı, herhangi bir alanı anayasal sınırlar içinde
düzenleyebilir. Kişinin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmekle görevli
olan devlet, gerektiğinde demokratik hukuk devleti kurallarından ayrılmamak ve
temel hak ve özgürlükleri zedelememek koşuluyla ekonomik alanda düzenlemeler
yapabilir. Ancak, ekonomik olayların niteliğine, zamanın gereklerine göre sık
sık değişik önlemler alınmasına veya alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine
göre tekrar konulmasına gerek görülen durumlarda, yasama organının, yapısı
bakımından ağır işlemesi ve günlük olayları izleyerek zamanında önlemler
almasının güçlüğü karşısında temel kuralları saptadıktan sonra, uzmanlık ve
idare tekniğine ilişkin hususların düzenlenmesi için yürütme organını
görevlendirmesi de yasama yetkisinin kullanılmasıdır. Bu gibi durumlar, yasama
yetkisinin devri anlamına gelmez.
1567 sayılı Yasa'nın itiraz konusu kuralla göndermede bulunulan l.
maddesiyle yasakoyucu yürütmenin hangi alanı düzenleyeceğini saptamıştır. Bu
da, kambiyo, nukut, esham ve tahvilat alım ve satımının ve bunlarla kıymetli
madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi
eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi sağlayan her türlü vasıta ve
vesikaların memleketten ihracını ve memlekete ithalini tanzim ve tahdit etmek
ve Türk Parasının kıymetinin korunması zımnında kararlar almaktır. Böylece, konuya
ilişkin temel kurallar saptanmıştır.
Ekonominin kendi kuralları içinde yürütülecek ve bunun dışına
çıkıldığında ülkeyi büyük malî zararlara uğratabilecek olan ve teknik konuları
kapsamasının yanısıra geciktirmeden zamanında önlemler alınması ve gerektiğinde
derhal kaldırılması ve değiştirilmesi gereken bu alanın, yasakoyucu tarafından
doğrudan doğruya düzenlenmesi kimi sakıncalar doğurabilir. Bu nedenledir ki,
yasakoyucu düzenleme alanının esaslarını saptayarak amacı belirledikten sonra
alınacak önlemlerin gereksinimlere uygunluğunu sağlamak üzere yürütme organını
görevlendirmiş ve bu görevin gerektirdiği tasarruflarda bulunma yetkisini
vermek suretiyle yasama yetkisini bu yolda kullanmayı uygun bulmuştur.
Bu nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 7. maddesine
aykırı olduğu savı yerinde görülmemiştir.
2- Anayasa'nın 38. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, başvuru kararında, 1567 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (a)
bendi ile Bakanlar Kurulu'na bu konuda çıkaracağı kararnamelerle suç ihdası
yetkisi verildiğini bunun da Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğunu ileri
sürmüştür.
Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, "Kimse,
işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan
cezadan daha ağır bir ceza verilemez" denilmektedir.
Türk Ceza Yasası'nın 1. maddesinde, Anayasa'nın 38. maddesine
koşut olarak düzenlenen, "kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesinin
esası, yasa tarafından, ne tür eylemlerin suç sayıldığının hiç bir kuşkuya yer
vermeyecek şekilde belirtilmesi ve buna göre de cezanın yasayla
belirlenmesidir. Kişinin suç sayılan eylemleri ve bunların cezalarını önceden
bilmesi kişinin temel hak ve özgürlüklerinin güvencesidir.
1567 sayılı Yasa'nın 3. maddesinin (a) bendinde, "Bakanlar
Kurulu"nca l. maddeye dayanılarak alınan kararlara aykırı hareket edenler
hakkında ceza yaptırımı öngörülmüştür. Buna göre, suçun yasal unsuru Bakanlar
Kurulu'nun 1. maddeye göre aldığı kararlara aykırı davranmaktır. Bu nedenle,
suçun yasallığı ilkesine aykırılık görülmemiştir.
Yasakoyucu tarafından suçun unsurlarının saptanmasından ve suç
oluşturan eylemin ve cezanın yasada açıkça belirlenmesinden sonra ayrıntılarla
uzmanlık ve yönetim tekniğine ilişkin konuların düzenlenmesinde yürütmeye yetki
verilmesi, kararla suç oluşturma anlamına gelmez ve yasallık ilkesi de
zedelenmez. Kaldı ki, Bakanlar Kurulu kararı daha önce Resmî Gazete'de
yayımlanarak kişilere hangi eylemlerin yasaklandığı duyurulmakta ve
böylece kişinin güvencesi sağlanmaktadır. Ceza da yasa ile gösterildiğine göre
kararname ile suç oluşturulması söz konusu olamayacağından bu konuya ilişkin
sav yerinde görülmemiştir.
Ahmet Necdet SEZER bu görüşlere katılmamıştır.
3- Anayasa'nın Başlangıç ile 1., 6., 8., 9., 11., 88., 89., 90.,
91., 138. ve 148. Maddeleri Yönünden İnceleme
Başvuru kararında, itiraz konusu kuralın, Anayasa'nın
Başlangıç'ının dördüncü paragrafı ile 1., 6., 8., 9., 11., 88., 89., 90., 9l.,
138. ve 148. maddelerine de aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüşse de, itiraz
konusu kuralla, Anayasa'nın bu maddeleri arasında bir bağlantı kurulamamıştır.
VI- SONUÇ
20.2.1930 günlü, 1567 sayılı "Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanun"un 3521 sayılı Yasa ile değiştirilen 3. maddesinin (a)
bendinin birinci paragrafının "Kambiyo alım ve satımı" yönünden
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Ahmet Necdet SEZER'in
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 8.10.1998 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Ahmet Necdet
SEZER
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
|
|
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
|
|
Üye
Mahir Can
ILICAK
|
Üye
Rüştü SÖNMEZ
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Yasa'nın
değişik 1. maddesinde, "Kambiyo, nukut, esham ve tahsilat alım, satımının
ve bunlar ile kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya
bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi
temine yarayan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya
memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk parasının kıymetinin korunması
zımnında kararlar ittihazına İcra Vekilleri Heyeti selahiyetlidir"
denilerek maddede belirtilen konularda Bakanlar Kurulu'na düzenleme yapma
yetkisi verilmiştir.
Aynı Yasa'nın 3521 sayılı Yasa'yla değişik 3. maddesinin (a)
fıkrasının birinci bendinde de, "Bakanlar Kurulunca birinci maddeye göre
alınan kararlara aykırı hareket eden veya bu kararlardan doğan yükümlülüklerini
yerine getirmeyen gerçek ve tüzelkişiler beşmilyon liradan ellimilyon liraya
kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar" kuralı getirilmiştir.
Görüldüğü gibi, Yasa'nın 3. maddesinin (a) fıkrasının birinci
bendinde öngörülen ceza, birinci maddede belirtilen konularda Bakanlar
Kurulu'nca alınan kararlara aykırı davrananlara uygulanacaktır. Buna göre,
cezanın Yasa ile saptanmasına karşın, suç ve ögeleri Bakanlar Kurulu kararları
ile oluşturulmaktadır.
Anayasa'nın 38. maddesinde, "kanunsuz suç ve ceza olmaz"
ilkesi getirilmiştir. Suç ve cezanın yasallığı ilkesi, Anayasa'nın yasaklayıcı
ve buyurucu kuralları ile toplum yaşamı ve kişi hak ve özgürlükleri yönlerinden
getirdiği güvencelere aykırı olmamak koşuluyla suç ve ceza konusundaki
düzenlemeleri yapma yetkisinin yalnız yasakoyucuya ilişkin olmasını zorunlu
kılmaktadır.
Yine bu ilke, suçun, yani ne gibi eylemlerin yasaklandığının
hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde yasada belirtilmesini ve bu suçun
cezasının da yine yasada gösterilmesini gerektirir. Kişinin, yasak eylemleri ve
bu eylemlerin cezalarını önceden bilmesi, hak ve özgürlüklerinin güvencesidir.
Ayrıca, Bakanlar Kurulu'nca çıkarılacak düzenleyici tasarruflarla
suç ögelerinin belirlenmesi hukuk güvenliğini de ortadan kaldırmaktadır.
Anayasa'nın 7. ve 87. maddeleri gereğince yasama yetkisi, Türkiye
Büyük Millet Meclisi'ne ilişkin olup, devredilemez. Bu anayasal ilke karşısında
yürütmenin suç oluşturabilmesi olanaksızdır.
Suç oluşturan eylemleri belirleme konusunda yürütme organına genel
ve sınırları belirsiz düzenleme yetkisi veren yasa kuralı, Anayasa'nın yukarıda
belirtilen ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
Bu nedenle, temel kuralları koymadan, ölçüsünü belirlemeden ve
sınırını çizmeden yürütmeye suç oluşturma yetkisi veren itiraz konusu kuralın,
Anayasa'nın 38., 2. 7. ve 87. maddelerine aykırı olduğunu düşünüyor ve çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.
|
Başkan
Ahmet Necdet
SEZER
|