"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvurunun gerekçesi şöyledir ;
"Suç tarihinde güvenlik güçlerinin, yakalama müzekkeresi bulunan Hamdi'nin aranması amacıyla adı geçenin köyüne gittikleri, kapıya çıkan sanığın evi aramak isteyen güvenlik güçlerine babası olan Hamdi'yi yakalamalarını engellemek amacıyla mukavemette bulunduğu, hakaret ve tehdit ettiğiiddiası ile kamu davası açılmıştır.
Yapılan yargılama sırasında derdest davada suçun subutu halinde TCK'nun "Eğer fiil kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadı ile vaki olmuş ise birinci fıkradaki hal için iki aydan altı aya, ikinci fıkrada yazılı hal için dört aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir." hükmünü havi 258/3. fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir durum meydana gelmiş bulunmaktadır. TCK'nun 258/3. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu düşünülmüştür. Şöyleki; TCK'nun258. maddesinin 1. fıkrası "Bir memura veya ona yardım edenlere memuriyetine ait vazifelerini ifa sırasında cebir ve şiddet veya tehdit ile mukavemet eden kimse derken TCK'nun 258. maddesi 2. fıkrası silahla veya birden çok kişiler tarafından işlenen suçutarif etmiş, 3. fıkrada ise hapis ve tevkiften kurtarma maksadı varsa bunun cezayi müeyyidesi düzenlenmiştir. Madde TCK'nun "devlet idaresi aleyhine işlenen cürümler" başlıklı 3. babında düzenlenmiştir.
TCK'nun 258. maddesindeki suç herkes tarafından işlenebilir. Suçun mağduru memur olabileceği gibi ona yardım eden bir kimse de olabilir. Direnmenin maddi ögesi zor veya tehdittir. Suçun manevi ögesi özel kasıttır.
Sanıklara TCK'nun 258/1-2 fıkralarındaki hallerde cezai yaptırımlar gösterilirken 3 fıkrada kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadı varsa verilecek cezalar indirilerek gösterilmiştir.
Bunun gerekçesi de "bir anlayışa göre memurun tevkifi cebren icra etmesi", "haksız taarruz" sayılamayacağından tevkife cebir ile mukavemet eden kimse " meşru müdafa mazeretinden istifade edemez. Fakat kanun böyle bir durumda meşru müdafaya benzeyen bir hal gördüğünden mesuliyeti bertaraf edememiş ise de; onun tahfif etmeyi uygun görmüştür.
Ancak gerçekte de bu hükmün izahı güç tarafı yok değildir.
Aynı olayda sanık A ile mağdur B arasında çıkan kavga üzerine güvenlik güçlerince sanık A ve mağdur B karakola getirilmek istendiğinde hem sanık A, hemde mağdur B mukavemette bulunurlarsa sanık A TCK'nun 258/3. maddesinden yargılanırken ilk suçun mağduru olan B daha ağır cezayı gerektiren TCK'nun 258/1. maddeden yargılanacaktır. Çünkü ilk suçun sanığı olan A bu olayda "kendini hapis ve tevkiften kurtarmak" amacıyla mukavemet göstermiştir. Bunun Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşüncesindeyiz.
Para cezasını gerektiren bir suçtan dolayı (örneğin TCK'nun 226. maddesi) aranan şahsın mukavemetinde TCK'nun 258/1. maddesinden hüküm kurarken hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı (Örneğin TCK'nun 448 maddesi) aranan şahsın mukavemetinde TCK'nun 258/3. maddesinden hüküm kurmak gerekmektedir.
Yargıdan ya da yargının verdiği hükümlerden kaçma, kurtarma ve bu uğurda mukavemetin yerindeliği ileri sürülemez.
Daha sert müeyyide altına alınması gereken durumda TCK'nun 258/3. fıkrasında daha hafif cezanın gösterilmesinin Anayasanın ruhunda bulunan adalet duygusuna aykırı olduğu düşüncesindeyiz.
Sonuç olarak TCK'nun 258. maddesinin 3. fıkrasının Anayasanın;
a) Yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığına dair 9. maddesine,
b) Kanun önünde eşitliğine dair 10. maddesine,
c) Kanunların Anayasaya aykırı olamayacağını düzenleyen 11. maddesine,
d) Kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin 19. maddesine,
e) Anayasanın ruhunda bulunan hukukun genel prensipleri ve adalet duygusuna aykırı olduğu düşünüldüğünden TCK'nun 258/3. maddesinin iptali için keyfiyetin Anayasa Mahkemesine sunulmasına,
ilgili evrak önerilerinin karara ekli olarak gönderilmesine karar verildi.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1997/56
Karar Sayısı : 1997/62
Karar Günü : 4.9.1997
R.G. Tarih-Sayı :14.11.1997-23170
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Bafra Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 258. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa'nın 9., 10., 11. ve 19. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Görevli memura muhakemet suçundan sanık hakkında açılan kamu davasında, tarafların Anayasa'ya aykırılık savını ciddi bulan Mahkeme TCK'nun 258. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın iptali istenen üçüncü fıkrayı içeren 258. maddesi şöyledir:
"Eğer fiil, kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadiyle vâkı olmuşsa birinci fıkradaki hal için iki aydan altı aya, ikinci fıkrada yazılı hal için dört aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 28. maddesine göre itiraz yoluyla yapılan başvurularda, Anayasa Mahkemesi'nin görev alanı, başvuran Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralı ile sınırlıdır.
Uygulanacak yasa kuralından amaç, bir davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan ya da tarafların istek ve savunmaları çerçevesinde bir karar vermek için gözönünde tutulması gereken kurallardır.
Mahkeme'nin bakmakta olduğu dava, hakkında yakalama emri bulunan babasını aramaya gelen görevli jandarma erlerine, sanığın babasının evde olmadığını, evini aratmayacağını bildirerek onlara karşı çıktığı savıyla, Türk Ceza Yasası'nın 258. maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları uyarınca cezalandırılmasına ilişkindir. Mahkeme, Türk Ceza Yasası'nın 258. maddesinin üçüncü fıkrasını uygulayacağı kural kabul ederek iptalini istemiştir.
Türk Ceza Yasası'nın 258. maddesinin birinci fıkrasında suç, "Bir memura veya ona yardım edenlere memuriyetine ait vazifeleri ifa sırasında cebir ve şiddet veya tehdit ile mukavemet" etmek eylemi olarak tanımlanmaktadır. 258. maddenin üçüncü fıkrasında ise, birinci fıkradaki eylemin kendisini veya akrabasını özgürlüğü bağlayıcı ceza veya tutuklamadan kurtarmak amacıyla işlenmesi durumunda cezanın indirileceği öngörülmüştür. Dosya içeriğinden, olay sırasında sanığın babasının evde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davada uygulanacak kural, 258. maddenin birinci fıkrası olup, üçüncü fıkrasının uygulanma olanağı yoktur.
V- SONUÇ
1.3.1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun itiraz konusu 258. maddesinin üçüncü fıkrası, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanacak kural olmadığından başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,
4.9.1997 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör ÖZDEN
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
Ahmet N. SEZER
Samia AKBULUT
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Lütfi F. TUNCEL
Mustafa YAKUPOĞLU
Fulya KANTARCIOĞLU