ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1997/20
Karar Sayısı : 1997/32
Karar Günü : 14.2.1997
R.G. Tarih-Sayı :15.10.1997-23141
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İstanbul 4. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 18.5.1994 günlü, 527 sayılı "Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin 8. maddesiyle
yeniden düzenlenen 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 178. maddesinin
Anayasa'nın Başlangıç'ı ile 2., 6. ve 91. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I- OLAY
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü'nde sözleşmeli
hemşire olarak çalışan davacının, fazla çalışma ücreti ödenmesi ya da izin
verilmesi konusunda yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle
açtığı davada mahkeme, 527 sayılı KHK'nin 8. maddesiyle yeniden düzenlenen 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 178. maddesinin iptali istemiyle başvuruda
bulunmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenen Yasa Kuralı
657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 18.5.1994 günlü, 527 sayılı
KHK'nin 8. maddesiyle yeniden düzenlenen 178. maddesi şöyledir :
"MADDE 178- A) 99 ve 100 üncü maddeler hükümleri uyarınca
tesbit olunan günlük çalışma saatleri dışında;
a. Salgın hastalık ve tabii afetler gibi olağanüstü hallerin
olması (Bu hallerin devamı süresince),
b. Fabrika, atelye, şantiye, işletme gibi yerlerde İş Kanununa
tabi olarak işçi çalıştıran kurumlarca hizmetin gereği olarak işçi ile birlikte
çalışma saatleri ve günü dışında çalışmanın zorunlu bulunması,
hallerine münhasır olmak üzere, yapılan fazla çalışmalar ücretle
karşılanır.
Yukarıda sayılan hallerde yaptırılacak fazla çalışmanın süresi ve
saat başına ödenecek ücret Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir.
B) Kurumlar gerektiği takdirde personelini günlük çalışma saatleri
dışında fazla çalışma ücreti verilmeksizin çalıştırabilirler. Bu durumda
personele yaptırılacak fazla çalışmanın her sekiz saati için 1 gün hesabıyla
izin verilir. Ancak, bu suretle verilecek iznin en çok on günlük kısmı yıllık
izinle birleştirilerek yılı içinde kullandırılabilir.
Fazla çalışmanın uygulama esas ve usulleri Devlet Personel
Başkanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenir.
Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarına ödenecek fazla çalışma
ücretleri ve diğer hususlar Başbakan tarafından onaylanacak bir talimatla
tesbit edilir."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal isteminin gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır
:
1- "Başlangıç
Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin
bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu,
ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı
ve O'nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;
Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi
olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedî varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu
ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız
Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan
hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun
icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması
anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret
ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak
Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin, Türk
varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve
manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve
medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği
olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle
karıştırılamayacağı;
Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden
eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve
hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu
yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî
sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde
ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve
hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve
"Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir
hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde
saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan
ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."
2- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere
dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
3- "MADDE 6.- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk
Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları
eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
4- "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Yekta Güngör
ÖZDEN, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ, Yalçın
ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL ve Fulya
KANTARCIOĞLU'nun katılmalarıyla 14.2.1997 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Davanın esasının incelenmesine ilişkin rapor, dava dilekçesi ve
ekleri, iptali istenilen Kanun Hükmünde Kararname kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları ile bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Davada Uygulanacak Kural Sorunu
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 28. maddelerine göre, Anayasa Mahkemesi'ne
itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta
olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.
Uygulanacak yasa kuralından amaç, davanın değişik evrelerinde
ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da
olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 527 sayılı KHK'nin 8. maddesiyle
yeniden düzenlenen 657 sayılı Yasa'nın 178. maddesi (B) bendinin birinci
fıkrası gereğince verilecek fazla çalışma karşılığı izine ilişkindir. Bu
nedenle, itiraz konusu 178. maddenin (A) bendiyle (B) bendinin ikinci ve üçüncü
paragrafları Mahkeme'nin bakmakta olduğu davada uygulanacak kurallar
olmadığından, bunlara yönelik iptal isteminin başvuran Mahkeme'nin
yetkisizliği nedeniyle reddine, Fulya KANTARCIOĞLU'nun "Maddenin A/b
altbendininde uygulanacak kural olduğu" yolundaki karşıoyu ve oyçokluğuyla
karar verilmiştir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Kanun Hükmünde Kararname Hakkında Genel Açıklama
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kurumu, 22.9.1971 günlü ve 1988
sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik sonucu
hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde, "Parlamenter
rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman
aldığı ve gecikmeler meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve
sosyal şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında
yürürlüğe konulabilmesi çağdaş devlet anlayışının tabiî sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünün prensibini bozmamak ve her halde
önceden yasama meclislerince esasları bir kanunla tesbit olunan sınırlar
içerisinde kalmak kaydıyla hükümete KHK'ler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu
yetkiyi düzenleyen hükmün TBMMnin genel olarak görev ve yetkilerini belirleyen
64. maddesine eklenmesi uygun görülmüştür" denilmektedir.
KHK'ler, temelde 1961 Anayasası'ndan çok farklı olmamakla
birlikte, 1982 Anayasası'nın 91. maddesinde kimi yeniliklerle ve fakat benzer
gerekçelerle düzenlenmiştir. Böylece, hem yürütme organını güçlendirmek hem de
değişen ekonomik ve sosyal durumların ortaya çıkaracağı sorunlara ivedi
çözümler bulmak amacına ulaşılmak istenilmiştir.
Olağan durumlar için çıkarılan KHK'lerin mutlaka bir yetki
yasasına dayanması zorunludur. Yetki yasasının içeriği ve öğeleri Anayasa'nın
91. maddesinde belirlenmiştir. 87. maddede ise Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmıştır. Bakanlar Kurulu'nun belli bir konuda KHK çıkarabilmesi için
öncelikle TBMM tarafından kendisine bu konuda yasa ile bir yetkinin verilmiş
olması gerekir. Bakanlar Kurulu, bir yasa ile önceden yetkilendirilmedikçe,
kendiliğinden KHK çıkartamaz. Yasa ile verilen yetkiye dayanılarak çıkartılan
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmekte, başka
bir anlatımla yasanın hukuksal gücüne sahip bulunmaktadır. Yasama yetkisinin
"kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak" öğelerini içerdiği
kuşkusuzdur. KHK'lerle yasa hükümleri kaldırabileceği, değiştirebileceği gibi
yeni kurallar da getirilebilir.
Anayasa'da öngörüldüğü biçimi ile KHK'ler yapısal (organik-uzvî)
bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönden ise yasama işlemi
niteliğindedir. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi, verdiği KHK çıkarma
yetkisini yasa ile her zaman geri alabileceği gibi kendisine sunulan KHK'leri
aynen kabul etmek ya da reddetmek zorunda da olmayıp, dilediğinde değiştirerek
de kabul edebilir. Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasayla düzenlenmesi
gereken konuların yasama alanından çıkarılıp yürütme organının düzenleme
alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma
yetkisinin verilmiş olması Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen "Yasama
yetkisinin devredilmezliği" ilkesini ortadan kaldırmaz.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarılabilme yetkisi veren yasada yer
alması zorunlu öğeler, Anayasa'nın bu konuya ilişkin 91. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilmiştir. Buna göre, "Yetki kanunu,
çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını, kapsamını,
ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp
çıkarılamayacağını gösterir". Bundan anlaşılacağı gibi yetki yasasında,
yürürlüğe konulacak KHK'nin amacının, kapsamının, ilkelerinin, kullanma süresinin
ve bu süre içinde birden çok kararname yürürlüğe konulup konulamayacağının
belirtilmesi gerekir. Bakanlar Kurulu'na verilen yetki, yasada öngörülen amaç,
ilke, kapsam ve süre ile sınırlı ve türevsel bir yetkidir. Yetki yasasında,
Anayasa'da belirlenen öğelerin belli bir içeriğe kavuşturularak
somutlaştırılması gerekir.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin "belli
konularda" verilebileceği 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde açıkça
belirtilmesine karşın, 1982 Anayasası'nın yetki yasasında bulunması gereken
öğeleri gösteren 91. maddesinde, bu koşula yer verilmemiştir. Ancak, 1982
Anayasası'nın 87. maddesinde "... Bakanlar Kuruluna belli konularda Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermek..." TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle, 91. maddede "belli
konularda" ifadesinin yer almaması bir noksanlık sayılamaz. Çünkü, 87.
maddede, Bakanlar Kurulu'na verilecek KHK çıkarma yetkisinin ancak belli
konularda olabileceği açıkça gösterilmektedir. Bu durumda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Bakanlar Kurulu'na ancak belli konularda KHK çıkarma yetkisi
verebilir; her konuyu kapsayacak biçimde yetki veremez. KHK'nin konusunun yetki
yasasında belirlenmesi zorunludur. Yetki, somutlaştırılmış belirli bir konuda
verilmeli, sınırları belirsiz olmamalıdır. KHK'nin konusu da yetki yasasında
belirlenen çerçevenin dışına çıkamaz. KHK'nin yetki yasasında belirtilen amaç,
kapsam ve ilkelere de uygun olması zorunludur. Verilen yetkinin konusunun
yasada gösterilmesi zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konulan
KHK'lerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal, hem
de siyasal denetimlerinde büyük bir önemi vardır. Yetki Yasası'nın kapsamı
dışında yürürlüğe konulan veya yasada öngörülmeyen bir konuda düzenleme yapılan
bir KHK'nin Anayasa'ya aykırı olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'da kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır.
91. maddenin birinci fıkrasında, "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak, sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez" denilmektedir. Buna göre, Anayasa'da
KHK'lerle düzenlenemeyeceği belirlenen konularda TBMM tarafından Bakanlar
Kurulu'na yetki verilmesi olanaksızdır. Verilen yetkinin konusunun belli
olmasının, Anayasa'nın 91. maddesindeki "yetki verilemeyecek
konular"ı da kapsayıp kapsamadığının belirlenebilmesi yönünden de önemi
büyüktür.
Bu nedenlerle, Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda KHK
çıkarabileceği, yetki yasasında açıkça belirtilmeli ve verilen yetki konu
yönünden mutlaka belirgin olmalıdır. Anayasa'nın 91. maddesine göre, Yetki
Yasası'nda çıkarılacak KHK'nin "amacı", "kapsamı" ve
"ilkeleri"nin de belirtilmesi gerekir. Amaç, Bakanlar Kurulu'nun
kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştirmesinin istendiğini belirlediğinden
yetki yasasında KHK'nin amacı da somut olarak açıklanmalıdır. KHK'nin amacı ve
kapsamı da konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek biçimde genel
anlatımlarla gösterilmemeli; değişik yorumlamaya elverişli olmamalıdır. KHK'nin
yetki yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda, verilen ilkelere
uygun, çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması hem yargısal hem de siyasal
denetim yönünden zorunludur. KHK, yasada gösterilen amacın dışında yürürlüğe
konulmuş, yetkinin kapsamını aşıyor veya ilkelere uygun değilse bunlar KHK'yi
yetki yasasına ve dolayısıyla Anayasa'ya aykırı düşürür.
Anayasa'ya göre, yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin yetkilerini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır. Yasada öngörülen sürenin bitiminden sonra çıkarılan KHK'nin
Anayasa'ya aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Ancak, yetki süresi içerisinde
çıkarılmış olan KHK'ler, yasadaki sürenin bitiminden sonra Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nce onaylanmış olmasalar da geçerliliklerini korurlar.
2- KHK'nin Yargısal Denetimi
Anayasa'nın 91. maddesinde, "Kararnameler, Resmî Gazete'de
yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur. Yetki kanunları ve
bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler, Türkiye Büyük Millet Meclisi
komisyonları ve Genel Kurulunda öncelik ve ivedilikle görüşülür"
denilmektedir. Öncelik ve ivedilik koşuluyla, yetki yasalarının gecikmeden
çıkarılabilmesi ve çıkarıldıktan sonra da yürürlüğe konulan KHK'lerin aynı
biçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karara bağlanması istenilmiştir.
Anayasa'da, KHK'lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi
de öngörülmüştür. KHK'ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi
niteliğinde olduklarından bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve
yetkisi de Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Yargısal denetimde KHK'nin,
öncelikle, yetki yasasına sonra da Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının
çözümlenmesi gerekir. Hernekadar, Anayasa'nın 148. maddesinde KHK'lerin yetki
yasalarına uygunluğunun denetlemesinden değil yalnızca Anayasa'ya biçim ve
esas bakımlarından uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de,
Anayasa'ya uygunluk denetiminin içerisine öncelikle KHK'nin yetki yasasına
uygunluğunun denetimi girer. Çünkü, Anayasa'da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki
yasasında belirtilen sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmesi
öngörülmüştür. Yetkinin dışına çıkılması, KHK'yi Anayasa'ya aykırı duruma
getirir. Böylece, KHK'nin yetki yasasına aykırı olması Anayasa'ya aykırı olması
ile özdeşleşir.
Olağanüstü Hal KHK'leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan
(mad. 121) alırlar. Bu tür KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli
değildir. Buna karşın, olağan KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması
zorunludur. Bu tür KHK'ler, yasa gücünü, dayandıkları yetki yasasından alırlar.
Bu nedenle, KHK'ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ
vardır.
Yetki Yasası, KHK ve KHK'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
aynen ya da değiştirilerek kabulü, birbirlerinden bağımsız işlemler olmayıp
Anayasa'da öngörülen bir sürecin değişik aşamalarıdır. KHK'nin yetki yasası ile
olan bağı, KHK'yi aynen ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Bu
yasa, KHK'yi kendi bünyesine alarak genel anlamda bir yasa niteliğine
dönüştürür. KHK, yasa gücünü, dayandığı yetki yasası ile konulan esaslara
uygunluğu ve yetki yasasının da Anayasa'ya uygunluğu varsayıldığı için
kazanmaktadır. Yetki yasasının iptaline karar verilmesi durumunda, bu varsayım
gerçekleşmediğinden, bu yasaya dayanılarak çıkartılan KHK Anayasal dayanaktan
yoksun kalır. Bu durumda KHK, Anayasa'nın uygun gördüğü ölçünün ötesinde
verilen bir yetkinin kullanılması sonucu çıkartılmış olması nedeniyle
Anayasa'ya aykırılık oluşturur.
KHK'nin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması,
geçerliliğin ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya
dayandığı yetki yasası iptal edilen bir KHK'nin kuralları, içerikleri yönünden
Anayasa'ya aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasa'ya uygunluğundan söz
edilemez.
KHK'lerin Anayasa'ya uygunluk denetimleri, yasaların
denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde, "Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz" denilmektedir. Bu nedenle, yasaların denetiminde, onların
yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK'ler ise konu,
amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de
Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar.
KHK'lerin Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş bir yetki
yasasına uygun olup olmadığının incelenmesi ise denetimi anlamsız kılar. Çünkü,
Anayasa'ya uygunluk denetiminde dayanak, Anayasa'dır. Yasa, yasayla değil,
Anayasa'yla karşılaştırılarak denetlenir. Ayrıca, Anayasa'ya aykırı bir yetki
yasasına dayanılarak çıkartılan KHK'lerin Anayasa'ya uygun görülmesi
olanaksızdır.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan, yetki yasasının kapsamı
dışında kalan, dayandığı yetki yasası iptal edilen KHK'lerin anayasal konumları
birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda, KHK'ler anayasal dayanaktan yoksun
bulunduklarından içerikleri Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında
iptalleri gerekir.
Bu nedenlerle, iptaline karar verilen bir yetki yasasına
dayanılarak çıkarılan KHK'lerin, Anayasa'nın Başlangıç'ındaki "Hiçbir kişi
ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı", 2. maddesindeki "Hukuk
devleti" ilkeleriyle 6. maddesindeki "Hiç kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz" kuralı ve KHK çıkarma
yetkisine ilişkin 91. maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.
3- 527 sayılı KHK'nin İtiraz Konusu Kuralının Anayasa'ya
Aykırılığı Sorunu
Dava konusu 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 18.5.1994 günlü,
3990 sayılı Yetki Yasası'na dayanılarak çıkartılmıştır. KHK'nin dayandığı 3990
sayılı Yetki Yasası Anayasa Mahkemesi'nin 5.7.1994 günlü, Esas 1994/50, Karar
1994/44-2 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Böylece, 527 sayılı KHK anayasal
dayanaktan yoksun kalmıştır.
KHK'lerin yargısal denetimi bölümünde açıklanan nedenlerle
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilen 3990 sayılı Yetki Yasası'na
dayanılarak çıkarılmış bulunan 527 sayılı KHK, Anayasa'nın Başlangıc'ındaki
egemenliği "Millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun
icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamıyacağı", 2. maddesindeki
"hukuk devleti", 6. maddesindeki "hiçbir kimse veya organ
kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" ilkeleriyle,
KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırıdır. Bu nedenlerle, 527
sayılı KHK'nin 8. maddesiyle yeniden düzenlenen 657 sayılı Devlet Memurları
Yasası'nın 178. maddesinin (B) bendinin birinci paragrafının iptali gerekir.
C- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu
Anayasa'nın 153. maddesiyle 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddesi uyarınca, yasa,
kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü ya da bunların belirli madde veya hükümleri iptal
kararının Resmî Gazete'de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Ancak, Anayasa
Mahkemesi, iptal kararı ile doğacak hukuksal boşluğu, kamu düzenini tehdit ya
da kamu yararını ihlal edici nitelikte görürse, boşluğun doldurulması için
iptal kararının yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Dava konusu 527 sayılı KHK'nin 8. maddesiyle yeniden düzenlenen
657 sayılı Yasa'nın 178. maddesinin (B) bendinin iptal edilen birinci
paragrafının doğuracağı hukuksal boşluk, kamu yararını ihlâl
edici nitelikte görüldüğünden, gerekli düzenlemelerin
yapılabilmesi için iptal kararının, Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak
dokuz ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.
VI- SONUÇ
A- 18.5.1994 günlü, 527 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri
ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Hükmünde Kararname"nin 8. maddesiyle yeniden düzenlenen 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 178. maddesinin (B) bendinin birinci
paragrafının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
B- Paragrafın iptalinin doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını
ihlâl edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü
fıkrasıyla, 2949 sayılı Yasa'nın 53 üncü maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince İPTAL KARARININ, RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN
BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE,
14.2.1997 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
|
|
|
Üye
Samia AKBULUT
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
|
|
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
|
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
|
|
|
|
|