ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1995/11
Karar Sayısı : 1995/63
Karar Günü : 13.12.1995
R.G. Tarih-Sayı :09.10.1996-22782
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet Partisi (Anavatan Partisi)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu Adına Grup Başkanvekili Hasan Korkmazcan.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 9.12.1994 günlü, 4059 Sayılı "Hazine
Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun"un 7. Maddesinin (a) bendinin üçüncü ve dördüncü tümcelerinin, (c)
bendinin altıncı tümcesinin, (e) bendinin tümünün, (f) bendinin üçüncü
tümcesinde yer alan "merkez teşkilatı birimlerinde..." sözcükleri ile
dördüncü tümcesinin, Geçici 3. Maddesinin birinci ve üçüncü tümcelerinin,
Geçici 4. Maddesinin ikinci fıkrasının dördüncü ve beşinci tümceleri ile
üçüncü fıkrasının ikinci tümcesinin, Anayasa'nın Başlangıç bölümünün beşinci ve
sekizinci paragraflarıyla, 2., 5., 6., 7., 10., 11., 55., 70., 128., 138. ve
153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralları
9.12.1994 günlü, 4059 sayılı "Hazine Müsteşarlığı ile Dış
Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un iptali
istenilen bölümleri de içeren maddeleri şunlardır :
1- "MADDE 1- Bu Kanunun amacı, ekonomi politikalarının
tespitine yardımcı olmak ve bu politikalar çerçevesinde hazine işlemleri, kamu
finansmanı, kamu iktisadî teşebbüsleri ve devlet iştirakleri, ikili ve çok
taraflı dış ekonomik ilişkiler, uluslararası ve bölgesel ekonomik ve malî
kuruluşlarla ilişkiler, yabancı ülke ve kuruluşlardan borç ve hibe alınması ve
verilmesi, ülkenin finansman politikaları çerçevesinde sermaye akımlarına
ilişkin düzenleme ve işlemlerin yapılması, bankacılık ve sermaye piyasası,
yurtdışı müteahhitlik hizmetleri, sigorta sektörü ve kambiyo rejimine ilişkin
faaliyetler ile yatırım ve yatırım teşvik faaliyetlerini düzenlemek, uygulamak,
uygulamanın izlenmesi ve geliştirilmesine ilişkin esasları tespit etmek
amacıyla Hazine Müsteşarlığının, dış ticaret politikalarının tespitine yardımcı
olmak, tespit olunan bu politikalar çerçevesinde ihracat, ihracatı teşvik,
ithalat, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri ve ikili ve çok taraflı ticarî ve
ekonomik ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulamanın izlenmesi ve
geliştirilmesini teminen Dış Ticaret Müsteşarlığının, kurulmalarına ve
teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin esasları düzenlemektir. Müsteşarlıklar;
Başbakana bağlı olup, Başbakan, Müsteşarlıkların yönetimi ile ilgili
yetkilerini bir Devlet Bakanı vasıtasıyla kullanabilir. Müsteşarlıklar,
merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatı ile bağlı kuruluşlardan oluşur. Hazine
Müsteşarlığının ana hizmet birimleri, Kamu Finansmanı, Kamu İktisadî
Teşebbüsleri, Dış Ekonomik İlişkiler, Banka ve Kambiyo, Sigortacılık, Yabancı
Sermaye, Teşvik ve Uygulama ile Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüklerinden
müteşekkil olmak üzere sekiz Genel Müdürlükten; Dış Ticaret Müsteşarlığının ana
hizmet birimleri ise İhracat, İthalat, Anlaşmalar, Avrupa Birliği, Serbest
Bölgeler, Dış Ticarette Standardizasyon ile Ekonomik Araştırmalar ve
Değerlendirme Genel Müdürlüklerinden müteşekkil olmak üzere yedi Genel Müdürlükten
meydana gelir."
2- "MADDE 4- Müsteşarlıklar merkez teşkilatı, ana hizmet
birimleri, danışma ve denetim birimleri ile yardımcı birimlerden oluşur.
Müsteşarlıkların merkez teşkilatları ekli cetvellerin (A) ve (B) bölümlerinde
gösterilmiştir. Müsteşarlar, Müsteşarlık teşkilatının en üst amiridir.
Müsteşarlık hizmetlerini, Hükümetin genel siyasetine, millî
güvenlik, kalkınma planları ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle
ve görev ve faaliyet alanına giren konularda diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla
işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevlidir. Müsteşarlar, Başbakana veya
görevlendirilecek Devlet Bakanına karşı sorumludurlar. Müsteşarlara
yardımcı olmak üzere 3'er müsteşar yardımcısı görevlendirilir. Müsteşarlar,
Müsteşarlığın ve bağlı kuruluşların her türlü kademedeki yöneticileri,
gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla,
yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilirler. Ancak yetki devri, yetki
devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz."
3- "MADDE 6- a) Müsteşarlıklar, bakanlıkların kuruluş ve
görev esaslarını düzenleyen 27.9.1984 tarih ve 3046 sayılı Kanun ile 10.6.1949
tarih ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümlerine uygun olarak taşra teşkilatı
kurmaya yetkilidir. Serbest Bölge Müdürlükleri doğrudan Dış Ticaret Müsteşarlığına
bağlıdır. Taşra teşkilatının çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.
Müsteşarlıklar, amaç ve görevlerini yerine getirmek üzere, Kamu Kurum ve
Kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilatı hakkında 13.12.1983 tarih ve 189 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname esaslarına uygun olarak yurt dışı teşkilatı kurar.
...."
4- "MADDE 7- a) 23.4.1981 tarih ve 2451 sayılı Kanun
hükümleri dışında kalan memurların atamaları Başbakan tarafından yapılır. Bu
yetki, Müsteşara devredilebilir. Müsteşarlıklarda Personel Dairesi Başkanı,
İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Daire Başkanı ve ana hizmet birimlerine
Şube Müdürü kadrolarına atanacaklarda uzman veya Müsteşarlık merkez denetim
elemanı olmak şarttır. Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Ekonomik
Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğündeki Daire Başkanı ve Şube Müdürü
kadrolarına çözümleyici, programcı ve istatistikçi unvanına sahip olanlardan da
atama yapılabilir. Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanı, Hazine Kontrolörleri,
Sigorta Denetleme Kurulu Başkanı, Sigorta Denetleme Uzmanları ve Aktüerleri,
Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanı müşterek karar ile atanır. Bölge
Müdürü, Bölge Müdür Yardımcısı, Serbest Bölge Müdürü, Serbest Bölge Müdür
Yardımcısı, Dış Ticarette Standardizasyon Denetmeni ve Dış Ticarette
Standardizasyon Denetmen Yardımcısı kadrolarına atanacaklarda ise, bu maddenin
(b) bendinde belirtilen eğitim şartı aranır. Müsteşarlıklar bağlı
kuruluşlarının kuruluş mevzuatındaki atamaya ilişkin hükümler saklıdır.
b) Müsteşarlıklara atanacak uzman yardımcılarında 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak; bu
maddenin (c) bendinde belirtilen şartları haiz olmak ve yönetmeliklerde
belirtilen yabancı dillerden en az birini iyi derecede bilmek, yapılacak yarışma
sınavında başarılı olmak, sınavın yapıldığı yılın Ocak ayının ilk gününde 30
yaşını doldurmamış olmak şartları ile en az 4 yıllık eğitim veren siyasal
bilgiler, hukuk, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat, işletme ve mühendislik
fakülteleri ile diğer üniversite ve fakültelerin matematik, istatistik
bölümlerinden veya yüksek okullarından ya da bunlara denkliği Yüksek
Öğretim Kurulu tarafından onaylanmış yabancı fakülte veya yüksek okullardan
mezun olmak şartları aranır.
c) Bu maddenin (b) bendine göre Uzman Yardımcılığına atananlar, en
az üç yıl fiilen çalışmak ve her yıl olumlu sicil almak kaydıyla, açılacak
Uzman Yeterlik Sınavına girmek hakkını kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar
çalıştıkları Müsteşarlığa göre "Hazine Uzmanı" veya "Dış Ticaret
Uzmanı" unvanını alırlar. Uzmanlık Yeterlik Sınavında iki defa başarısız
olanlar ile olumlu sicil alamayanlar veya sınava girmeye hak kazandığı
yılı izleyen iki yıl içinde geçerli mazereti olmaksızın iki sınav hakkını
kullanmayanlar, Uzman Yardımcılığı unvanını kaybederler ve durumlarına uygun
diğer kadrolara atanırlar. Uzman ve Uzman Yardımcılığı yeterlik ve
yarışma sınavlarının yapılma esas ve usulleri ile diğer hususlar
yönetmeliklerle düzenlenir. Bu Kanun hükümlerine göre Hazine Uzmanı ve Dış
Ticaret Uzmanı unvanını almaya hak kazananlar bu unvanı işgal ettikleri kadroya
bağlı olmaksızın taşırlar. Hazine ve Dış Ticaret Uzmanı, Hazine Uzmanı, Dış
Ticaret Uzmanı unvanını daha önce almış olup da, bu Kanunun yayımlandığı
tarihte Müsteşarlıklarda görevli olmayanlar, Müsteşarlıklarda bir göreve
atanmaları halinde, atanmalarının yapıldığı tarih itibariyle Hazine Uzmanı veya
Dış Ticaret Uzmanı unvanını da almaya hak kazanırlar. Yurt dışına lisansüstü
eğitim için personel gönderilmesinin usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
d) ...
e) Müsteşarlıklarda Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Müsteşarlık
Müşaviri, Genel Müdür, Kurul Başkanı, 1. Hukuk Müşaviri, Personel Dairesi
Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, Hukuk
Müşaviri, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Daire Başkanı, Darphane ve Damga
Matbaası Genel Müdürü ve Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdür Yardımcısı,
Bölge Müdürü ve Bölge Müdür Yardımcısı, Serbest Bölge Müdürü ve Serbest Bölge
Müdür Yardımcısı, Şube Müdürü, Hazine Uzmanı, Dış Ticaret Uzmanı, Hazine Uzman
Yardımcısı, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı, Çözümleyici, Programcı kadroları
karşılık gösterilmek kaydıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer
Kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli
olarak çalıştırılabilir. Müsteşarlıkların merkez teşkilatlarında, bilgisayar,
kütüphane, teknik, sağlık ve eğitim işlerinde çalıştırılmak üzere ilgili
Bakanın onayı ile yurt içinden veya yurt dışından sözleşmeli olarak yerli ve
yabancı kişiler çalıştırılabilir. Sözleşmeli olarak çalıştırılacakların
sözleşme usul ve esasları, sayısı, ücret miktarı ve her çeşit ödemeleri
Bakanlar Kurulunca belirlenir. Kadro karşılığı sözleşme ile çalıştırılacak
personel, istekleri üzerine TC. Emekli Sandığı ile ilgilendirilir.
Müsteşarlıkların merkez teşkilatında fiilen çalışan personel Başbakanlığın
yararlandığı fazla çalışma ücreti, tazminat ve benzeri tüm mali ve sosyal
haklardan aynı usul ve esaslara göre yararlanır. Münhasıran Serbest Bölge
Müdürlüklerinde çalıştırılmak üzere, bu maddenin (b) bendinde belirtilen eğitim
şartını yerine getirmek kaydıyla uzmanlık gerektiren işlerde bu madde
hükümlerine göre personel istihdam edilebilir. Serbest Bölge Müdürlüklerinde
çalışan personele 6.6.1985 tarih ve 3218 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde
hükmolunan Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan maaş ve ücretlerin
toplam tutarına kadar her ay tazminat ödenir.
f) Müsteşarlıkların yurt dışı teşkilatındaki Daimi Temsilci
Yardımcısı, Ekonomi Başmüşaviri, Ticaret Başmüşaviri, Ekonomi Müşaviri, Ticaret
Müşaviri, Ekonomi Müşavir Yardımcısı, Ticaret Müşavir Yardımcısı kadrolarına
atanabilmek için Müsteşarlıklarda uzman veya merkez denetim elemanı olmak
tercih sebebidir. Müsteşarlıklar kadrolu personelinden, 4 yıllık yükseköğretim
kurumlarından veya bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından onaylanmış
yabancı fakülte ve yüksek okullardan mezun olanlar, Ekonomi Ataşesi ve Ticaret
Ataşesi kadrolarına atanabilirler. Yurt dışı teşkilatına sürekli görevle
atanabilmek için bu atamanın yapıldığı tarihte Müsteşarlıklar merkez teşkilatı
birimlerinde fiilen en az üç yıldan beri görev yapmış olmak zorunludur.
Hizmetin gerektirdiği hallerde, Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı ve Genel Müdür
için bu süre şartı aranmaz. Yurt dışı teşkilatına atanacak personel, Müsteşar
başkanlığında, Müsteşar Yardımcıları ile Müsteşarın görevlendireceği bir Genel
Müdür ve Personel Dairesi Başkanından oluşan Yurt Dışı Sürekli Görev Personel
Seçim Komisyonunca ilgili yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak
seçilirler. Yurt dışı teşkilatında görev süresi üç yıldır. Bu süre hizmetin
gerektirdiği hallerde Başbakan veya Müsteşarlıkların bağlı bulunduğu Devlet
Bakanının onayı ile en çok bir yıla kadar uzatılabilir. Müsteşarlık Disiplin
Kurulu Kararı ile dış göreve devam etmesi sakıncalı görülenler veya dış görevde
olumsuz sicil alanlar, Yurt Dışı Sürekli Görev Personel Seçim Komisyonunun
teklifi üzerine, süresinden önce geri çekilebilirler. İki yıl sonunda başka bir
ülkeye yapılacak naklen tayinlerde, yeni görev yerinde görev süresi iki yıldır.
Müsteşarlıkların yurt dışı teşkilatı kadrolarına yapılacak atamalara ilişkin
esas ve usuller yönetmelikle belirlenir.
..."
5- "GEÇİCİ MADDE 3- Müsteşarlıklar merkez teşkilatında
görevli personelden en az 4 yıllık yükseköğretim kurumlarından veya bunlara
denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun
olanlardan, 30.11.1997 tarihine kadar Müsteşarlıklar merkez teşkilatında en az
üç yıl çalışmış olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tespit sınavından en
az (C) düzeyinde not almak kaydıyla, yaş sınırına bakılmaksızın, ilk açılacak
yeterlik sınavından en fazla iki kez yararlanarak başarılı olanlar Hazine
Uzmanı veya Dış Ticaret Uzmanı olmaya hak kazanırlar. Bu Kanunun yayımı
tarihinde Müsteşarlıklarda görevli personelden en az 4 yıllık yüksek öğretim
kurumlarından veya bunlara denkliği kabul edilen yurt dışındaki yüksek
öğretim kurumlarından mezun olup, Programcı veya Çözümleyici görevlerini
yürütenler yaş sınırına bakılmaksızın bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra
Programcı ve Çözümleyici kadrosuna atanırlar. 534 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin iptal tarihinden işbu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen
süreler de dahil olmak üzere, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte İhracat
Müdürü ve İhracat Kontrol Memuru kadrolarında görev yapmakta olanlardan hizmet
süreleri üç yıldan az olanlar Dış Ticarette Standardizasyon Denetmen
Yardımcılığı, hizmet süreleri üç yıldan fazla olanlar ise, Dış Ticarette
Standardizasyon Denetmenliği kadrolarına atanmış sayılırlar."
6- "GEÇİCİ MADDE 4- Hizmet sürelerinin değerlendirilmesinde;
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı
veya Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarında geçen hizmetler
Hazine Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığında geçmiş sayılır. Ayrıca,
Hazine Genel Müdürlüğü ve Milletlerarası İktisadi İşbirliği Teşkilatı Genel
Sekreterliğinde geçen hizmetler de Hazine Müsteşarlığında geçmiş sayılır.
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı ile Dış
Ticaret Müsteşarlığında kadrosuz sözleşmeli olarak çalışanların istihdamlarına,
mevcut sözleşme ve tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre devam olunur ve
ilgililerin 1994 mali yılına ait ücret sözleşmeleri devam eder. Bu Kanunun
yayımı tarihinde Müsteşarlıklarda çalışmakta olanlar hariç olmak üzere,
28.7.1967 tarih ve 933 sayılı Kanuna göre sözleşmeli personel istihdam
edilemez. Bu Kanun yürürlüğe girmeden önce kadroları kurumlarında kalmak kaydıyla
Müsteşarlıklarda görevlendirilmiş personel ile halen 28.7.1967 tarih ve 933
sayılı Kanuna göre istihdam edilen personelin sözleşmeleri Müsteşarın uygun
görmesi şartıyla yenilenir. Halen Müsteşarlıklar merkez teşkilatlarında
28.7.1967 tarihli ve 933 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanuna tabi olarak
çalışanlar ile kadroları başka kurumlarda bulunmak kaydı ile istihdam olunan
personel, Başbakanlık merkez teşkilatında görevli personelin yararlandığı fazla
çalışma ücretinden aynı usul ve esaslara göre 3.6.1994 tarihinden geçerli olmak
üzere yararlanır. Bu Kanunun yayımı tarihinde Uzman unvanını haiz olmayan
ancak, sözleşmeli olarak istihdam edilen Şube Müdürleri ile yüksekokul
mezunu Şube Müdürü unvanını almış diğer personelin de Sözleşmeli olarak çalıştırılmasına
devam olunur.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Müsteşarlıklar ana hizmet
birimlerinde, Şube Müdürü kadrosunda bulunanlar için uzman olma şartı, Bölge
Müdürü ve Bölge Müdür Yardımcısı, Serbest Bölge Müdürü ve Serbest Bölge Müdür
Yardımcısı ile bu Kanunun yayımı tarihinde Dış Ticarette Standardizasyon
Denetmeni unvanını herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iktisap eden İhracat
Müdürü ve İhracat Kontrol Memuru kadrolarında bulunanlarda, görevlerinin devamı
süresince, bu Kanunun 7 nci maddesinin (b) bendindeki eğitim şartı aranmaz. Bu
Kanunun yürürlüğe girmesinden önce Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında Hazine
ve Dış Ticaret Uzmanı veya Hazine Müsteşarlığında Hazine Uzmanı veya Dış
Ticaret Müsteşarlığında Dış Ticaret Uzmanı unvanını almış olanlar ile
Müsteşarlıklarda Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, I. Hukuk Müşaviri,
Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Genel Müdür
Yardımcısı kadrolarında bulunanlar durumlarına göre "Hazine Uzmanı"
veya "Dış Ticaret Uzmanı" unvanını; Hazine ve Dış Ticaret Uzman
Yardımcısı, Hazine Uzman Yardımcısı, Dış Ticaret Uzman Yardımcısı unvanlarını
haiz olanlar ise, "Hazine Uzman Yardımcısı" veya "Dış Ticaret
Uzman Yardımcısı" unvanını bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başka bir
işleme gerek kalmaksızın almış sayılırlar."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal isteminde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- Anayasa'nın Başlangıç bölümünün;
a- Beşinci paragrafı :
"- Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız
şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili
kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi
ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;"
b- Sekizinci paragrafı :
"- Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve
hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür,
medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî
varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;"
2- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
3- "MADDE 5.- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk
milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti
ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır."
4- "MADDE 6.- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
5- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
6- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî
düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin
kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
7- "MADDE 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
8- "MADDE 55.- Ücret emeğin karşılığıdır.
Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde
etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri
alır.
Asgarî ücretin tespitinde ülkenin ekonomik ve sosyal durumu
gözönünde bulundurulur."
9- "MADDE 70.- Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına
sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir
ayırım gözetilemez."
10- "MADDE 128.- Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve
diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü
oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları,
görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer
özlük işleri kanunla düzenlenir.
Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları, kanunla
özel olarak düzenlenir."
11- "MADDE 138.- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm
verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
12- "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet
NSEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI ve Ali HÜNER'in
katılımlarıyla 1.3.1995 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada
eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, dâva dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen yasa kurallarıyla, dayanılan yasa ve Anayasa kuralları, bunların
gerekçeleri ve öbür yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği
görüşülüp düşünüldü:
A- 4059 Sayılı Yasa Hakkında Genel Açıklama
Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve
Görevleri Hakkındaki 4059 sayılı Yasa, altı kısım ve biri yürürlük, biri de
yürütmeye ilişkin olmak üzere, onbir maddeden oluşmaktadır. Yasa'nın ayrıca
onbirde Geçici Maddesi vardır.
Yasa'nın birinci kısmı, "Hazine Müsteşarlığı İle Dış Ticaret
müsteşarlığının Amaç, Ana Hizmet Birimleri, Görev ve Teşkilatları ile
Müsteşarları"; ikinci kısmı, "Müsteşarlıkların Danışma, Denetim ve
Yardımcı Birimleri"; üçüncü kısmı, "Müsteşarlıkların Taşra ve Yurt
Dışı Teşkilatları İle Bağlı Kuruluşları ve Döner Sermayeleri"; dördüncü
kısmı, "Uzman Yardımcılığına, Uzmanlığa ve Yurt Dışı Teşkilatına Atanma,
Dış Ticarette Standardizasyon Denetmenliği, sözleşmeli Personel ve Sözleşme ile
Araştırma, Etüd ve Proje Yaptırma"; beşinci kısmı, "Çeşitli Hükümler";
altıncı kısmı da "Geçici Hükümler" başlıklarını taşımaktadır.
Dâva dilekçesinde, Yasa'nın 7. maddesi ile, Geçici 3. ve Geçici 4.
maddelerinde yer alan kuralların, Anayasa'nın kimi maddelerine aykırılığı
savıyla iptali isteminde bulunulmuştur. Bundan sonraki bölümlerde bu savlar,
madde sıralarına göre ayrı ayrı incelenecektir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesinin (a) Bendinin Üçüncü ve
Dördüncü Tümcelerinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
a- İptali İstenen Kuralların Anlam ve Kapsamı
4059 Sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (a) bendinin üçüncü ve dördüncü
tümcelerinde "Müsteşarlıklarda, Personel Dairesi Başkanı, İdari ve Mali
İşler Daire Başkanı, Daire Başkanı ve ana hizmet birimlerinde Şube Müdürü
kadrolarına atanacaklarda uzman veya Müsteşarlık merkez denetim elemanı olmak
şarttır."; "Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Ekonomik
Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğündeki Daire Başkanı ve Şube Müdürü
kadrolarına çözümleyici, programcı ve istatistikçi unvanına sahip olanlardan da
atama yapılabilir." kurallarına yer verilmiştir.
Üçüncü tümce ile birer uzmanlık kuruluşu olan Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlıklarında belirli görevlere atanacaklar için uzman veya
Müsteşarlık merkez denetim elemanı olmak koşulu getirilen görevler; Personel
Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Daire Başkanı ve ana
hizmet birimlerinde şube müdürlükleridir. (a) bendinin dördüncü tümcesiyle,
Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Ekonomik Araştırmalar ve
Değerlendirme Genel Müdürlüğündeki Daire Başkanı ve Şube Müdürü kadrolarına
çözümleyici, programcı ve istatistikçi unvanına sahip olanlardan da atama
yapılabileceği hükme bağlanmıştır.
Müsteşarlıklarda uzman yardımcısı ve uzman olabilmek belirli
koşullara bağlanmıştır. Yasa'nın 7. maddesinin (b) bendinde, Müsteşarlıklara
atanacak uzman yardımcılarının nitelikleri belirlenmiştir. Uzman yardımcısı
olabilmek için, belirli yüksek okul ve fakülteleri bitirmek ve 30 yaşını
doldurmamış olmak kaydiyle sınavlara girerek başarılı olmak gerekmektedir.
Uzman Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl fiilen çalışmak ve
her yıl olumlu sicil almak kaydıyla, açılacak uzman yeterlik sınavına girmek
hakkını kazanmakta ve sınavda başarılı olanlar çalıştıkları Müsteşarlıklara
göre, "Hazine Uzmanı" veya "Dış Ticaret Uzmanı" unvanını
almaktadırlar. Böylece Müsteşarlıklarda "Uzman" unvanının
alınabilmesi kimi kurallara bağlanmıştır.
Yasa'nın 5., 7. ve Geçici 2. maddelerinde sözü edilen Müsteşarlık
Merkez Denetim elemanları da, "uzman"lar gibi belirli niteliklere
sahip müsteşarlık merkez elemanlarıdır.
Dâva dilekçesinde özetle, bu konudaki düzenlemelerle bazı
görevlerin belirli bir sınıfa özgülendirilerek onlara ayrıcalık tanındığı ve
fırsat eşitliğinin zedelendiği, uzman ve merkez denetim elemanı titrini
taşımayan 4 yıllık yüksek okul ve dengi okullardan mezun olan diğer
mensupların, hiçbir Anayasal dayanağı olmadığı halde bu görevlere atanmalarının
önlendiği, bunların memuriyetleri sırasında kaydedecekleri yükselme
olanaklarının ellerinden alındığı, bu biçimiyle Müsteşarlıklar personelinin
liyâkatına ve olumlu sicil alıp almadığına bakılmaksızın, uzman değil ise
şube müdürlüğü ve daire başkanlığı gibi üst kadrolara atanmalarının
engellendiği, böylece fırsat eşitliğinin ortadan kaldırıldığı, bu durumun Anayasa'nın
10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi,
Anayasa'nın Başlangıç Bölümünün beş ve sekizinci fıkraları ile 2., 5., 6., 11.
ve 70. maddelerine de aykırı olduğu savında bulunulmuştur.
b- Anayasa'nın 2. ve 10. Maddeleri Yönünden İnceleme
Anayasa'nın yasa önünde eşitlik ilkesinin belirlendiği 10. maddesi
ile, aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında, haklı bir nedene
dayanmayan ayırım yapılmasının önlenmesi amaçlanmaktadır. Maddede yer alan
eşitlik ilkesi eylemli değil, hukuksal eşitliği ifade etmektedir. Eşitlik
ilkesi, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olması anlamına gelmez. Kimi
yurttaşların değişik kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene dayanmakta
ise eşitliğe aykırılıktan sözedilemez. Bu ilke, tüm yurttaşların her yönden
aynı kurallara bağlı tutulmaları zorunluluğunu içermez. Ancak benzer hukuksal
durumda bulunanlar arasındaki farklı uygulamayı engeller.
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarında uzmanlık isteyen belirli
görevlere atanacaklarda uzman veya Müsteşarlık merkez denetim elemanı olmak
koşulunun getirilmesi ve belirli görevler içinde çözümleyici, programcı ve
istatistikçi unvanına sahip olanlardan da atama yapılabileceğinin öngörülmesi
bu görevlerin özelliği yönünden, kamu yararı ve haklı nedene dayanan bir
düzenlemedir. Haklı nedenler ve kamu yararının gerekli kıldığı durumlarda belli
görevlere atanacak kişiler yönünden geçerli olacak kimi özel düzenlemeler
yapılması, eşitlik ilkesini bozmaz.
Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında
sayılan hukuk devleti de, tüm eylem ve işlemlerinde hukuk kurallarına uyan
devlettir. Dâva konusu kuralda hukuk devleti ilkesine bir aykırılık
bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle 4059 Sayılı Yasa'nın iptali istenilen 7. maddesi (a)
bendinin, üçüncü ve dördüncü tümcelerindeki kuralların, Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
c- Anayasa'nın Başlangıç Bölümü'nün 5. ve 8. Paragrafları ile 5.,
6. ve 11. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, Yasa'nın 7. maddesi (a) bendinin üçüncü ve
dördüncü tümceleri ile yapılan düzenlemenin, Anayasa'nın Başlangıç bölümünün 5.
ve 8. paragrafları ile 5., 6. ve 11. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın Başlangıç bölümünün 5. paragrafında, "Millet
iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait
olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;", 8. paragrafında da
"Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik
ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk
düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde
geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;" hükme bağlanmıştır.
Anayasa'nın 5. maddesinde "Devletin temel amaç ve görevleri
... kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk Devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya ... çalışmaktır.", 6. maddesinde "Egemenliğin
kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye ve sınıfa
bırakılamaz...", 11. maddesinde de "Anayasa hükümleri yasama, yürütme
ve yargı organlarını, idare makamlarını ... bağlayan hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." kuralları yer almaktadır.
Dâva konusu düzenleme ile, Müsteşarlıklarda Yasa'da belirlenen
görevlere atanacaklar için gerekli olan koşullar belirlenmiştir. Bu belirleme,
kimi görevlere atanacaklar için uzman veya müsteşarlık denetim elemanı olmanın
gerektiği, kimi görevler için de çözümleyici, programcı ve istatistikçi
unvanına sahip olanlardan da atama yapılabileceği biçimindedir.
Başlangıç bölümünün 5. ve 8. paragrafları ile 5., 6. ve 11.
maddelerinde yer alan hükümlerin, iptali istenen bu kuralla doğrudan bir
ilişkisi bulunmamaktadır.
d- Anayasa'nın 70. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, 7. maddenin (a) bendinin üçüncü ve dördüncü
tümcelerinin Anayasa'nın 70. maddesine aykırılığı da ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 70. maddesi kamu hizmetlerine girme hakkıyla ilgili
bir düzenlemedir. Maddenin birinci fıkrasına göre "Her Türk kamu
hizmetlerine girme hakkına sahiptir" denilmektedir. İkinci fıkrasında da,
"Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım
gözetilemez." kuralına yer verilmiştir. Bu kurallar hizmete alınmada
"görevin gerektirdiği niteliklerin" aranacağını bunun dışında hiçbir
ayrım yapılamayacağını açıklıkla belirlemektedir. İptali istenilen düzenlemede
hiçbir biçimde kamu hizmetine girme hakkının kısıtlanması söz konusu
değildir.
Bu nedenle maddenin üçüncü ve dördüncü tümcelerine yönelik,
Anayasa'nın 70. maddesine aykırılık savı yerinde görülmemiştir. İptal isteminin
reddi gerekir.
2- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesi (c) Bendinin Altıncı Tümcesinin
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
(c) bendinin altıncı tümcesinde, "Hazine ve Dış Ticaret
Uzmanı, Hazine Uzmanı, Dış Ticaret Uzmanı unvanını daha önce almış olup da, bu
kanunun yayımlandığı tarihte Müsteşarlıklarda görevli olmayanlar,
Müsteşarlıklarda bir göreve atanmaları halinde, atanmalarının yapıldığı tarih
itibariyle Hazine Uzmanı veya Dış Ticaret Uzmanı unvanını da almaya hak kazanırlar"
denilmektedir.
Dâva dilekçesinde, bu düzenleme ile Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığında daha önce uzman unvanını alan, fakat istifa veya naklen atanmak
suretiyle bir başka kuruma geçenlerin, Müsteşarlıklarda yeniden bir göreve
atanmalarında, eski görev unvanlarını kazanılmış hak olarak almalarının
öngörüldüğü, bu biçimde memuriyetten ayrılıp, tekrar memuriyete dönmek
isteyenlere ayrıcalık tanınarak uzmanlık unvanı verilmesine karşın, göreve ara
vermeden kurumda çalışan başarılı ve yetenekli memurların önünün tıkanması ve
uzmanlık hakkının verilmemesinin adalet anlayışı ile uyuşmayacağı ve değişen
mevzuattan uzaklaşmış bulunan kişilere hiçbir koşul öngörülmeksizin bu hakların
yeniden verilmesinin ve 7. maddenin (a) bendinde yer alan Anayasa'ya aykırı düzenlemelerle
belirli görevlere gelmelerine zemin hazırlanmasının, öncelikle Anayasa'nın kimi
maddelerinde ifadesini bulan hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
a- Anayasa'nın 2. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 2. maddesinde, Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında
yer alan hukuk devleti ilkesine de yer verilmektedir. Hukuk devleti olmanın
temel koşulu, devletin tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygun
olmasıdır. Hukuk Devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her
anlamda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya
aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen
kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı
denetimine açık olan, yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı
temel hukuk ilkeleri ve Anayasa'nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.
4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesi (c) bendinin altıncı tümcesinde,
daha önce Hazine ve Dış Ticaret Uzmanı, Hazine Uzmanı ya da Dış Ticaret Uzmanı
unvanlarını almış olanlardan, bu Yasa'nın yayımlandığı tarihte Müsteşarlıklarda
görevli olmayanların, Müsteşarlıklarda bir göreve atanmaları durumunda,
atanmalarının yapıldığı gün itibariyle Hazine Uzmanı ya da Dış Ticaret Uzmanı
unvanlarını da almaya hak kazanacakları hükme bağlanmaktadır. Kamu
idareleri ile kamu hizmeti görenler arasındaki ilişkiler, kural tasarruflarla
düzenlenmektedir. Bu tasarrufların dayandığı ilkeler, Anayasa'nın 123-129.
maddelerinde gösterilmiştir. Bu ilkeler içinde kalınarak, yasa, tüzük,
yönetmelik gibi düzenlemelerle konulan kuralların niteliği genel, nesnel
(objektif) ve sürekli oluşlarıdır. Kazanılan unvanlarla göreve dönülmesi söz
konusu kuralların kişilere uygulanması ile ortaya çıkmaktadır. Genel olarak,
bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının uygulanması ile doğan
öznel hakkın korunması yasakoyucunun takdirine bağlıdır.
Hazine ve Dış Ticaret uzmanı, Hazine uzmanı ve Dış Ticaret uzmanı
unvanları 4059 sayılı Yasa'dan önce yürürlükte bulunan, 16.4.1986 günlü, 3274
sayılı yasada kimi değişiklikler yapan 29.7.1986 günlü, 256 sayılı Kararname
ile edinilmiş, 14.8.1991 günlü, 436 sayılı, 16.9.1993 günlü, 508 sayılı,
3.6.1994 günlü, 534 sayılı ve 3.6.1994 günlü, 535 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamelerle de yinelenmiştir. 4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesi (c) bendi ile
de bu haklar güvence altına alınmakta, bu unvanları daha önce kazanmış
olanların Müsteşarlıklarda bir göreve atanmaları durumunda, atanmalarının
yapıldığı tarih itibariyle Hazine uzmanı ya da Dış Ticaret uzmanı unvanını da
almaya hak kazanacakları hükme bağlanmaktadır.
Kazanılmış unvanlarıyla atanma, yasakoyucunun yetki alanı içinde
olup, bu yoldaki düzenlemenin Anayasa'nın 2. maddesine aykırılığı söz konusu
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
b- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, kurum içinde yetişen ve yükselmek beklentisi
içinde bulunan kimselere tanınmayan hakların, hizmet verdiği kurumdan ayrılarak,
hizmetlerden, gelişen ve değişen mevzuattan uzaklaşmış bulunan kişilere hiçbir
koşul öngörülmeksizin yeniden verilmesinin ve 7. maddenin (a) bendindeki
düzenlemelerle de belirli görevlere gelmelerine zemin hazırlanmasının,
Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesindeki "yasa önünde eşitlik
ilkesi" hukuksal durumları benzer olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile,
yasa önünde eşitlik, yani hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunan kişilere yasa karşısında ayrım yapılmasını ve
ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi
kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin
çiğnenmesi yasaklanmıştır. Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya
da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Özelliklere,
ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler, ayrı düzenlemeyi aykırı değil,
geçerli kılar. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı
kurallara bağlı tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz.
7. maddenin (c) bendiyle, kararın bir önceki bölümünde de
açıklandığı üzere, kurumda önceden çalışarak belirli unvanları almağa hak
kazananların, yeniden mesleğe dönmeleri halinde kazanılmış unvanları
korunmaktadır. Bu unvanlar korunurken, dâva dilekçesinde ileri sürüldüğü gibi
kurumda çalışan personelin hakları kısıtlanmamaktadır. Kurumda çalışanlar da
Yasada belirlenen hususları yerine getirmek koşuluyla, Hazine Uzmanı ya da Dış
Ticaret Uzmanı unvanlarını almaya hak kazanmaktadırlar.
Bu nedenlerle Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık savı yerinde
bulunmamıştır. İstemin reddi gerekir.
c- Anayasa'nın 70. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, iptal konusu tümce ile yapılan düzenlemenin Anayasa'nın
70. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 70. maddesi kamu hizmetlerine girme hakkıyla
ilgilidir. Oysa 4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesi (c) bendinin altıncı tümcesi
ile, daha önce kurumda çalışmış ve belirli unvanları kazanmış kişilerin
ayrıldıktan sonra yeniden göreve dönmeleri durumunda uygulanacak esaslar
belirlenmiştir. Bu esasların Anayasa'nın 70. maddesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
d- Anayasa'nın 5., 6. ve 11. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, 7. maddenin (c) bendinin altıncı tümcesi ile
yapılan düzenlemenin Anayasa'nın 5., 6. ve 11. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevleri, 6.
maddesinde egemenlik, 11. maddesinde de Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü
ilkeleri kurala bağlanmaktadır.
Dâva konusu tümce ile yapılan düzenlemenin, Anayasa'nın belirtilen
maddeleri ile ilgisi bulunmamaktadır.
3- 4059 sayılı Yasa'nın 7. Maddesinin (e) Bendinin Anayasa'ya
Aykırılığı Sorunu
(e) bendi ile iki ana konuda düzenleme yapılmaktadır. Bunlardan
birincisi sözleşmeli personel çalıştırılması, ikincisi de kimi personele fazla
çalışma ücreti ve tazminat ödenmesiyle ilgilidir.
a- 7. Maddenin (e) Bendinin Birinci, İkinci ve Altıncı Tümcelerinin
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Dâva konusu maddenin (e) bendinin belirtilen tümceleri,
Müsteşarlıklarda kimi görevlerde sözleşmeli personel çalıştırılması, merkez
teşkilatlarındaki kimi görevlerde yurt içi ve dışından, yerli ve yabancı
sözleşmeli personel çalıştırılması; münhasıran Serbest Bölge Müdürlüklerinde
çalıştırılmak üzere, bu maddenin (b) bendinde belirtilen eğitim şartını yerine
getirmek koşuluyla, uzmanlık gerektiren işlerde bu madde hükümlerine göre
personel istihdam edilmesiyle ilgilidir.
Dâva dilekçesinde, belirtilen tümcelerdeki düzenlemelerle ilgili
olarak özetle, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıklarında Devlet memuru
statüsünde görev üstlenecek bazı memurlara, kadro karşılığı sözleşme olanağının
tanınmasının Anayasa'nın 128. maddesine aykırı olduğu, bu durumun 657 sayılı
Yasa hükümlerine göre çalışanlarla olduğu kadar, kendi içinde de eşitsizlik
yarattığı, bu nedenlerle de Anayasa'nın 2., 7., 10., 55. ve 128. maddelerine
açık aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
aa- Anayasa'nın 128. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 128. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında,
Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği
aslî ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle
görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları,
görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer
özlük işlerinin yasa ile düzenleneceği kuralına yer verilmiştir.
7. maddenin (e) bendinde sözü edilen sözleşmeli personel
şunlardır:
- Müsteşarlıklarda kadroları karşılık gösterilmek kaydıyla
çalıştırılabilecek sözleşmeli personel;
- Müsteşarlıklar merkez teşkilatlarında bilgisayar, kütüphane, teknik,
sağlık ve eğitim işlerinde çalıştırılabilecek sözleşmeli personel;
- Münhasıran Serbest Bölge Müdürlüklerinde uzmanlık gerektiren
işlerde çalıştırılacak sözleşmeli personel.
Genelde kabul gören tanımı ile sözleşmeli personel, sözleşme ile
çalışan ve işçi statüsünde olmayan personeldir. Bu tür personelin istihdamında
"akdî" bir durum söz konusudur. Sözleşme bireyin hak ve yetkilerini,
çalışacağı kurumla olan ilişkilerini gösterecek ve yönetecek bir takım
hükümleri de içerir. Böylece, sözleşme taraflar için yeni hukuksal durumlar
yaratırBu nitelikteki personelin, Devletin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli
görevlerde çalıştırılması olanağının bulunup bulunmadığı, kamu hizmeti
görevlileri ile genel ilkeleri saptayan Anayasa'nın 128. maddesine göre
belirlenecektir.
Bu maddeye göre, Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle
yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler
"memurlar" ve "diğer kamu görevlileri" tarafından
görülecektir. burada "diğer kamu görevlisi" kavramının ne tür kamu
personelini kapsadığı, sözleşmeli personelin de bu kavram içine girip
girmediğini belirlemek, sorunun çözümünde öncelik taşımaktadır.
128. maddede sözü edilen "diğer kamu görevlileri"
kavramı memurlar ve işçiler dışında, kamu hizmetinin gerektirdiği aslî ve
sürekli görevlerde, kamu hukuku ilişkisiyle çalışanları kapsamaktadır.
Anayasa'nın 123. maddesine göre "İdare, kuruluş ve
görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir." İdarenin, genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî
ve sürekli görevleri 128. maddeye göre, "memurlar" ve "diğer
kamu görevlileri" eliyle yürütülür. Devletin genel idare esaslarına göre
yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli
görevlerde "memur" ve/veya "diğer kamu görevlileri"nden
hangisinin çalıştırılacağına ilişkin tercih yasakoyucunun takdir alanı
içindedir.
4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (e) bendinde, kadroları
karşılık gösterilmek kaydıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer
kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın kimi
görevlerde sözleşmeli personel çalıştırılabileceği kurala bağlanmıştır.
Açıklanan nedenlerle (e) bendinin birinci, ikinci ve altıncı
tümceleri Anayasa'nın 128. maddesine aykırılık oluşturmamaktadır.
bb- Anayasa'nın 2. ve 7. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, belirtilen kuralların Anayasa'nın 2. ve 7.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri arasında
sayılan "hukuk devleti" ilkesi hukukun üstünlüğüne, demokratik düzene
saygı ve bağlılığı kurala bağlamakta, tüm işlem ve eylemlerin hukuka
uygunluğunun geçerlik koşulu olacağı açıklanmaktadır. Bu anlamda, yasaların
Anayasa'daki ilgili kurallara uygun olması zorunluluğu, hukuk devleti ilkesinin
ilk görevlerindendir. Anayasa'nın yasama yetkisi başlıklı 7. maddesinde de
yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait olduğu
ve bu yetkinin devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Sözleşmeli personel çalıştırılması konusunda Yasa ile yapılan bu
belirlemenin, Anayasa'nın hukuk devleti ilkesini kurala bağlayan 2. maddesiyle
yasama yetkisinin devredilemiyeceğini hükme bağlayan 7. maddesine aykırı bir
yönü bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
cc- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde (e) bendinin belirtilen tümcelerinin, 657 sayılı
yasa hükümlerine göre memur istihdam etmekte olan kuruluşlarda çalışan memurlar
arasında eşitsizlik yarattığı kadar aynı zamanda kendi içinde de eşitsizliğin
kaynağını oluşturduğu ve Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı
olacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlardaki farklılık, hukuksal özellikler,
kimi kişiler için değişik uygulamaları gerekli kılabilir. Kamu yararı ya da
başka haklı nedenlere dayanılarak, yasalarla farklı uygulamalar
getirilmesinden, eşitlik ilkesinin zedelendiği sonucu çıkarılamaz.
657 sayılı Yasa'ya göre çalışanlarla sözleşmeli personelin
hukuksal konumları farklı olduğundan, bunların farklı kurallara bağlı tutulması
da Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz. İptal isteminin reddi
gerekir.
dd- Anayasa'nın 55. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, yapılan düzenlemenin Anayasa'nın 55. maddesine
de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 55. maddesi, "ücret emeğin karşılığıdır. Devlet,
çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer
sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır." kuralını
içermektedir.
Anayasa'nın 128. maddesinde belirtilen "diğer kamu
görevlileri" kapsamında değerlendirilen sözleşmeli personelin farklı ücret
sistemine tâbi olması, hukuksal konumlarının farklı olması nedeniyle
Anayasa'nın ücrette adalet sağlanmasıyla ilgili 55. maddesine aykırılık oluşturmaz.
İptal isteminin reddi gerekir.
ee- Anayasa'nın 153. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarıyla kamu
kesiminde sözleşmeli personel istihdamına ilişkin düzenlemelerin iptal
edildiği, buna karşın 4059 sayılı Yasa'da yapılan düzenlemelerle sözleşmeli
personel çalıştırılmasına olanak sağlanmasının Anayasa'nın 153. maddesine
aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, Yasama organı,
yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları, etkisiz kılacak biçimde yeni
yasa çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar
yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Yasama organı, kararların yalnız sonuçları
ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Çünkü kararlar,
gerekçeleriyle, genel olarak yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini
içerirler ve Yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu
nedenle Yasama organı, düzenlemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin
kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak
zorundadır. İptal edilen yasalarla sözcükleri ayrı da olsa aynı doğrultu,
içerik ya da nitelikte yeni yasa çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesine
aykırı olur.
Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından söz
edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile aynı olması gerekmeyip benzer
nitelikte olması yeterlidir. Bunların saptanabilmesi için öncelikle, aralarında
"özdeşlik", yani anlam ve nitelik ile "teknik, içerik ve
kapsam" yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi'nin konuya ilişkin iptal kararları
incelendiğinde, bunlarla 4059 sayılı Yasa'nın ilgili maddeleri arasında konu,
amaç, kapsam, ilke ve içerik yönlerinden bir ayniyet veya benzerlik bulunmadığı
görülmektedir.
Bu nedenlerle Anayasa'nın 153. maddesine yönelik aykırılık savı
yerinde görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.
ff) Anayasa'nın 138. Maddesi Yönünden İnceleme Dâva dilekçesinde
incelenen tümcelerin Anayasa'nın 138. maddesine de aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında yer alan "yasama
ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu
organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların
yerine getirilmesini geciktiremez." biçimindeki kural, mahkeme
kararlarının bağlayıcılığına ilişkin genel bir düzenlemedir. Önceki bölümde
belirtildiği gibi Anayasa Mahkemesi kararlarının yerine getirilmesi
zorunluluğuna Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında özel olarak yer
verilmiştir. Bu nedenle (e) bendinin incelenen tümcelerinin Anayasa'nın 138.
maddesiyle doğrudan ilişkisi bulunmamaktadır.
b- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesi (e) Bendi Üçüncü Tümcesinin
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
(e) bendinin üçüncü tümcesinde, "sözleşmeli olarak çalıştırılacakların
sözleşme usul ve esasları, sayısı, ücret miktarı ve her çeşit ödemeleri
Bakanlar Kurulu'nca belirlenir." hükmü yer almıştır.
Dâva dilekçesinde, 7. maddenin (e) bendinin üçüncü tümcesi ile
yapılan düzenlemeyle Müsteşarlıklarda çalışmakta olan memurlardan bir kısmının
sözleşmeli olarak istihdam edilebileceklerinin ve bunların her türlü özlük
haklarının Bakanlar Kurulu kararıyla tesbit edileceğinin öngörüldüğü, yapılan
bu düzenlemenin Anayasa'nın 2., 7., 10., 55. ve 128. maddelerine aykırılık teşkil
edeceği ileri sürülmüştür.
aa- Anayasa'nın 2., 7. ve 128. Maddeleri Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 2. maddesi hukuk devleti ilkesini, 7. maddesi de
yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunu
ve devredilemeyeceğini kurala bağlamaktadır.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında da, memurların ve
diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları
ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin yasayla
düzenleneceği belirtilmiştir.
Dâva konusu kuralda, sözleşme usul ve esasları ile sözleşmeli
personelin sayısı, ücret miktarı ve her çeşit ödemelerinin Bakanlar Kurulu'nca
saptanacağı belirtilmiştir.
Anayasa'nın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili 128. maddesinin
ikinci fıkrasında, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri,
atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri
ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği öngörülmüştür. Anayasa'nın bu
açık hükmüne karşın, 4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesi (e) bendinin üçüncü
tümcesinde, Anayasa'nın 128. maddesinde sözü edilen "diğer kamu
görevlileri" arasında sayılan sözleşmeli personelin, sözleşme usul ve
esasları ile, sayısı, ücret miktarı ve her çeşit ödemelerinin belirlenmesi
Bakanlar Kuruluna bırakılmıştır.
Yasayla düzenlenmesi gereken konuları Bakanlar Kurulu'nun yönetsel
düzenlemesine bırakmak, sözleşme usul ve esaslarının yanısıra ücret miktarının
ve her çeşit ödemelerin de bu yolla saptanmasına olur vermek, Anayasa'nın hem
128. maddesine hem de yasama yetkisinin devri niteliğinde görüldüğünden 7.
maddesine aykırıdır.
Anayasa'nın 7. ve 128. maddelerine aykırı olan bu kural, aynı
zamanda hukuk devleti ilkesinin belirlendiği 2. maddesine de aykırıdır.
Bu nedenlerle 4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesi (e) bendinin üçüncü
tümcesinin Anayasa'nın 2., 7. ve 128. maddelerine aykırılığı
nedeniyle iptali gerekir.
Güven DİNÇER bu görüşe katılmamıştır.
bb- Anayasa'nın 10. ve 55. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva konusu kuralın Anayasa'nın kanun önünde eşitlik ilkesini
belirleyen 10. maddesi ve ücrette adalet sağlanması ilkesini belirleyen 55.
maddesi ile doğrudan ilişkisi bulunmamaktadır.
c- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesi (e) Bendi Dördüncü Tümcesinin
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Dâva konusu tümce de "kadro karşılığı sözleşme ile
çalıştırılacak personel, istekleri üzerine TC.Emekli Sandığı ile
ilgilendirilir" denilmektedir.
aa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, bir kısım sözleşmeli personelin TC. Emekli
Sandığına, diğer bir kısmının Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı olmasının
eşitsizliğin ve imtiyazlı bir sınıf oluşturulmasının örneğini teşkil edeceği
ileri sürülmüş ve yapılan düzenlemenin Anayasa'nın 2., 7., 10., 55. ve 128.
maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali isteminde bulunulmuştur.
Tümce ile, kadro karşılığı sözleşme ile çalıştırılacak personele,
istemeleri halinde TC. Emekli Sandığı ile ilgilendirme olanağı verilmektedir.
Dâva dilekçesinde ileri sürüldüğü gibi, sözleşmeli personelden kimilerinin TC.
Emekli Sandığı ile ilgilendirilirken kimilerinin ilgilendirilmemeleri, bunların
hukuksal konumlarının farklılığı nedeniyle eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturmaz. İptal isteminin reddi gerekir.
bb- Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde söz konusu tümceyle ilgili Anayasa'ya aykırılık
savı eşitlik ilkesinin bozulmasına dayandırılmış, ancak (e) bendinin tümüne
yönelik aykırılık savında Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. maddeleri de
sayılmıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında
yer alan hukuk devleti, 7. maddesinde yasama yetkisi, 55. maddesinde ücrette
adalet sağlanması ve 128. maddesinde de kamu hizmeti görevlileriyle ilgili
kurallar belirlenmiştir.
(e) bendinin dördüncü tümcesi ile getirilen kuralın Anayasa'nın
belirtilen maddelerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
d- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesi (e) Bendi Beşinci Tümcesinin
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Beşinci tümcede, "Müsteşarlıkların merkez teşkilatında fiilen
çalışan Personel Başbakanlığın yararlandığı fazla çalışma ücreti, tazminat ve
benzeri tüm malî ve sosyal haklardan aynı usul ve esaslara göre
yararlanır" hükmü yer almaktadır.
Dâva dilekçesinde, (e) bendinde yapılan düzenleme ile,
Müsteşarlıkların merkez teşkilatlarında çalışacak memurların, Başbakanlık
memurlarının yararlandığı fazla çalışma ücretinden aynı esas ve usuller
dahilinde yararlanmalarının öngörüldüğü, bunun Anayasa'nın 10. ve 55.
maddelerinde yer alan ilkelere aykırı olduğu, ayrıca merkez teşkilatında
çalışan personele uygulanan 10.10.1984 günlü ve 3056 sayılı Yasa'nın 31.
maddesine atıfta bulunularak, hem yargı yolundan kaçıldığı, hem de merkez
teşkilatında çalışan memurlara fazla çalışma ücreti ödenmesinin sağlandığı, bu
düzenlemenin 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın 178. maddesine göre fiilen
fazla çalışma yaparak ücret alan memurlar arasında büyük eşitsizlik ve
adaletsizlik yarattığı ileri sürülmüş ve madde ile yapılan düzenlemenin
tamamının Anayasa'nın 2., 7., 10., 55. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
savında bulunulmuştur.
aa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
4059 sayılı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret müsteşarlığı
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 1. maddesinin ikinci ve üçüncü
tümcelerinde, "Müsteşarlıklar; Başbakana bağlı olup, Başbakan,
Müsteşarlıkların yönetimi ile ilgili yetkilerini bir Devlet Bakanı vasıtasıyla
kullanabilir. Müsteşarlıklar, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatı ile bağlı
kuruluşlardan oluşur" denilmektedir.
Dâva dilekçesinde sözü edilen 10.10.1984 günlü, 3056 sayılı
"Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
kabulü Hakkında Kanun"un 31. maddesinde de, Başbakanlık merkez teşkilatı
kadrolarında çalışan memurlara ödenecek fazla çalışma ücretleri kurala
bağlanmıştır.
Yasa önünde eşitlik ilkesi, yukarda vurgulandığı gibi her yönüyle
aynı hukuki durumda bulunanlar için söz konusudur. Aynı durumda bulunanların
aynı, ayrı durumda bulunanların ayrı kurallara bağlanması eşitlik ilkesini
zedelemez.
Başbakana bağlı bir kuruluşun personelinin, Başbakanlığın
yararlandığı fazla çalışma ücreti, tazminat ve benzeri malî ve sosyal haklardan
aynı usul ve esaslara göre yararlanmasının öngörülmesi, yasa önünde eşitliği
bozmamaktadır.
Bu nedenle, dâva konusu 7. maddenin (e) bendi beşinci tümcesi,
Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık oluşturmamaktadır.
İptal isteminin reddi gerekir.
bb- Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, 7. maddenin (e) bendi beşinci tümcesinde yer
alan düzenlemenin Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu
ileri sürülmüştür.
Beşinci tümcede yer alan kural yasama organının takdir alanı
içinde yapılmış bir düzenleme olup, Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128.
maddelerinde belirlenen "hukuk devleti", "Yasama yetkisinin
devredilmezliği", "ücrette adalet sağlanması" ve "kamu hizmeti
görevlileri"yle ilgili kurallara aykırılık oluşturmamaktadır.
Bu nedenle, iptal isteminin reddi gerekir.
e- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesi (e) Bendi Yedinci Tümcesinin
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
7. maddenin (e) bendinin yedinci tümcesinde, "Serbest Bölge
Müdürlüklerinde çalışan personele 6.6.1985 gün ve 3218 sayılı Yasa'nın 7.
maddesinde hükmolunan Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan maaş ve
ücretlerin toplam tutarına kadar her ay tazminat ödenir" denilmektedir.
Tümcede sözü edilen 3218 sayılı Serbest Bölgeler Yasası'nın 7. maddesinde;
"Serbest bölgelerin kurulması, bakım ve onarımı, geliştirilmesi, ilgili
araştırma, eğitim ve sosyal tesislerinin yapılması, kullanıcıların ve
Türkiye'den mal alımlarının teşviki maksadıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası nezdinde "Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonu"
kurulmuştur" denildikten sonra fonun kaynakları belirtilmiş ve sonrada
"Fona tahsisat ile fondan yapılacak harcamalara ait usul ve esaslar
yönetmelikle belirlenir. Bu fon Başbakanlık tarafından yönetilir. Fonun
denetimi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nca yapılır" kuralı
getirilmiştir.
Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliğinin 44. maddesinin son
fıkrasında da; "kanun, kararname, tüzük ve yönetmeliklerle, tutar ve
oranları kesin olarak tesbit edilmiş harcama ve aktarmaların yapılmasına Genel
Müdürlük yetkilidir" denilmiştir.
Dâva dilekçesinde, Serbest Bölge Müdürlüklülerinde memur olarak
istihdam edilen personele, diğer kurum ve kuruluşlarda çalışan memurlardan
farklı olarak, serbest bölgeler fonundan maaşlarının dışında, maaş ve her türlü
ücretlerinin toplamı kadar tazminat ödenmesinin kamu kurumları arasında ücret
adaletsizliği yarattığı, bu düzenlemenin Anayasa'nın 2., 7., 10., 55. ve 128.
maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yedinci tümce, serbest bölge müdürlüklerinde çalışan
personele, Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan maaş ve ücretlerinin
toplam tutarı kadar her ay tazminat ödenmesine yöneliktir. Amaç, bu bölgelerde
çalışmayı özendirmek ve eleman teminine yönelik olup haklı
nedenlere dayanmaktadır.
aa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi, herkesin her
yönden ayrı kurallara bağlı kalacağı anlamına gelmez. Maddedeki yasaklama,
birbiriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı
kişi ve toplulukların yaratılmasını önlemeye yöneliktir. Durum ve konumlardaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik
uygulamaları gerekli kılabilir. Kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak
değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Yapılan düzenlemeler, Türkiye'de dış satım için yatırım ve üretimi
artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi
gereksinimini ucuz ve düzenli biçimde temin etmek, dış finansman ve ticaret
olanaklarından daha fazla yararlanmak üzere kurulan serbest bölgelerin
gelişimini hızlandırmak için bu kuruluşlara daha nitelikli eleman teminine
yönelik bulunmaktadır.
Bu nedenlerle dâva konusu tümcede, Anayasa'nın 10. maddesine
aykırılık görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.
bb- Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, (e) bendi ile yapılan düzenlemenin tümünün
Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. maddelerine de aykırı olduğu ve iptali
gerektiği ileri sürülmüştür.
İddia (e) bendinin yedinci tümcesi yönünden incelendiğinde,
Bu tümce ile, serbest bölge müdürlüklerinde çalışan personele her
ay, Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan maaş ve ücretlerinin toplam
tutarına kadar tazminat ödenmesinin kurala bağlandığı anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın hukuk Devleti, yasama yetkisinin devredilmezliği,
ücrette adalet sağlanması ve kamu hizmeti görevlileriyle ilgili ilkeleri kurala
bağlayan 2., 7., 55. ve 128. maddelerine aykırı bir yönü bulunmayan tümcenin,
önceki bölümlerde açıklanan gerekçelerle iptal isteminin reddi gerekir.
f- 4059 Sayılı Yasa'nın 7. Maddesi (f) Bendi, Üçüncü Tümcesinde
Yer Alan "... Merkez Teşkilatı Birimlerinde..." Sözcükleri ile,
Dördüncü Tümcesinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
(f) bendinin üçüncü tümcesinde; "Yurt dışı teşkilatına
sürekli görevle atanabilmek için bu atamanın yapıldığı tarihte müsteşarlıklar
merkez teşkilatı birimlerinde fiilen en az üç yıldan beri görev yapmış olmak
zorunludur.", dördüncü tümcesinde de; "Hizmetin gerektirdiği
hallerde, müsteşar, müsteşar yardımcısı ve genel müdür için bu süre şartı
aranmaz" kuralına yer verilmiştir.
4059 sayılı Yasa'nın 6. maddesinde, müsteşarlıkların taşra ve yurt
dışı teşkilatları ile bağlı kuruluşları ve döner sermayeleri ile ilgili
hükümler belirlenmiştir. Bu maddeye göre, "Müsteşarlıklar, bakanlıkların
kuruluş ve görev esaslarını düzenleyen 27.9.1984 tarih ve 3046 sayılı kanun ile
10.6.1949 tarih ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu hükümlerine uygun olarak
taşra teşkilatı kurmaya yetkilidir. Serbest Bölge Müdürlükleri doğrudan Dış
Ticaret Müsteşarlığına bağlıdır. Taşra teşkilatının çalışma usul ve esasları
yönetmelikle belirlenir. Müsteşarlıklar, amaç ve görevlerini yerine getirmek
üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının Yurt Dışı Teşkilatı Hakkında 13.12.1983
tarih ve 189 sayılı Kanun Hükmünde Kararname esaslarına uygun olarak yurt dışı
teşkilatı kurar"
4059 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde sözü edilen ve Yasa'ya eklenen
(1) sayılı cetvelin (A) bölümünde Hazine Müsteşarlığı Merkez Teşkilatında ve
Taşra Teşkilatında, (B) bölümünde de Dış Ticaret Müsteşarlığının Merkez
Teşkilatında ve taşra Teşkilatında hangi sınıfların, unvanların ve kadro
adedinin bulunacağı belirlenmiştir.
4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesi (f) bendinin birinci ve ikinci
tümcelerinde de; "Müsteşarlıkların yurt dışı teşkilatındaki Daimi Temsilci
Yardımcısı, Ekonomi Başmüşaviri, Ticaret Başmüşaviri, Ekonomi Müşaviri, Ticaret
Müşaviri, Ekonomi Müşavir Yardımcısı, Ticaret Müşavir Yardımcısı kadrolarına
atanabilmek için Müsteşarlıklarda uzman veya merkez denetim elemanı olmak
tercih sebebidir. Müsteşarlıklar kadrolu personelinden, 4 yıllık yükseköğretim
kurumlarından veya bunlara denkliği Yüksek Öğretim Kurulu tarafından onaylanmış
yabancı fakülte ve yüksek okullardan mezun olanlar, Ekonomi Ataşesi ve Ticaret
Ataşesi kadrolarına atanabilirler" hükümlerine yer verilmiştir.
Dâva dilekçesinde, (f) bendinin üçüncü ve dördüncü tümcelerinde
yapılan düzenlemelerle, yurt dışındaki bir göreve sadece merkez memurlarının
atanmasının öngörülmesinin ve belirli unvanlarda bulunanlar için kurumda en az
üç yıl çalışmış olma koşulunun aranmamasının hem memur güvencesi, hem de yasa
önünde eşitlik ilkesiyle bağdaştırılamayacağı, dolayısıyla Anayasa'nın 10.
maddesine aykırılık söz konusu olduğu ve yapılan düzenlemenin iptali gerektiği
ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesine yönelik inceleme, dâva dilekçesindeki
savlara uygun olarak üçüncü ve dördüncü tümcelerdeki düzenlemeler yönünden ayrı
ayrı yapılacaktır.
aa- Üçüncü Tümcede Yer Alan "Merkez Teşkilatı
Birimlerinde" İbaresinin Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İncelenmesi
4059 sayılı Yasa'nın 1. maddesinde Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlıklarının görevleri arasında, ekonomi politikalarının tesbitine
yardımcı olmak ve bu politikalar çerçevesinde hazine işlemleri, kamu
finansmanı, kamu iktisadî teşebbüsleri ve devlet iştirakleri, ikili ve çok
taraflı ekonomik ve malî kuruluşlarla ilişkiler, yabancı ülke ve kuruluşlardan
borç ve hibe alınması ve verilmesi, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri,
kambiyo rejimine ilişkin faaliyetlerin düzenlenmesi, dış ticaret
politikalarının tesbitine yardımcı olmak, ikili ve çok taraflı ticari
ilişkileri düzenlemek, uygulamak, uygulanmasının izlenmesini ve
geliştirilmesini temin etmek gibi çok önemli hususlar yer almaktadır.
Eşitlik ilkesinin açıklandığı önceki bölümlerde de vurgulandığı
gibi, yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı
anlamına gelmez. Anayasa'nın amaçladığı eylemli değil, hukuksal eşitliktir.
Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı
tutulursa Anayasa'nın öngördüğü eşitlik ilkesi yadsınmış olmaz. Yurt dışında
görevlendirilecek personelin merkez teşkilatı birimlerinde görevlendirilmiş
olanlar arasından seçilmesinin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı düştüğü
söylenemez.
Bütün bu düzenlemelerle güdülen amacın Müsteşarlıkların yurtdışı
teşkilatlarında görevlendirilecek personelin belirli eğitim kurumlarından mezun
olmuş, kurumlarında belirli süre görev yaparak mesleki yeteneği kanıtlanmış,
yabancı dil bilen ve temsil yeteneği olanlar arasından seçilmesi olduğu
anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Yasa'nın 7. maddesi (f) bendinin üçüncü
tümcesindeki ibareyle ilgili Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık savı yerinde
görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.
bb- (f) Bendinin Dördüncü Tümcesinin Anayasa'nın 10. Maddesi
Yönünden İncelenmesi
Yasa'nın 7. maddesi (f) bendinin dördüncü tümcesinde, üçüncü
tümcede yer alan yurtdışı teşkilatına atanacaklar için müsteşarlıklar merkez
teşkilatında fiilen en az üç yıldan beri görev yapmış olma zorunluluğunun,
hizmetin gerektirdiği hallerde, Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı ve Genel Müdür
için aranmayacağı kurala bağlanmıştır.
Dâva dilekçesinde, yurt dışı görevlere atanmada kurumda en az
üç yıl çalışmış olmak koşulu getirilirken, kimi görevliler için bu sürenin
aranmamasının hem memur teminatı hem de yasa önünde eşitlik ilkesiyle bağdaştırılamayacağı
ileri sürülmüştür.
Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür için süre şartının
aranmayacağına dair kural, hukuksal durumlardaki farklılık nedeniyle eşitlik
ilkesini zedelemediği gibi, aynı unvanları taşıyan herkes için geçerli olup, bu
unvanları taşımayanlar arasındaki ayrım da önceki bölümlerde açıklandığı gibi
eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Açıklanan nedenlerle, dâva konusu kuralda Anayasa'nın 10.
maddesine aykırılık bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
g- 4059 Sayılı Yasa'nın Geçici 3. Maddesinin Birinci ve Üçüncü
Tümcelerinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
aa- Birinci Tümcenin İncelenmesi
Birinci tümcede, "Müsteşarlıklar merkez teşkilatında görevli
personelden en az 4 yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlardan, 30.11.1997
tarihine kadar Müsteşarlıklar merkez teşkilatında en az üç yıl çalışmış
olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Sınavından en az C düzeyinde not
almak kaydıyla, yaş sınırına bakılmaksızın, ilk açılacak yeterlik sınavından en
fazla iki kez yararlanarak başarılı olanlar Hazine Uzmanı veya Dış Ticaret
Uzmanı olmaya hak kazanırlar" denilmektedir.
Uzmanlık konusunda benzer düzenlemelere evvelce, 3274 sayılı
"Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun" ile bu kanunda değişiklik yapan 256 ve 508 sayılı KHK'lerde de yer
verilmiştir.
Uzman yardımcılığı ve uzmanlıkla doğrudan ilgili düzenlemeler 4059
sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (b) ve (c) bentlerinde yapılmıştır. Maddenin (b)
bendinde "yönetmeliklerde belirtilen yabancı dillerden en az birini iyi
derecede bilmek" koşulu getirilmiş, böylece, yabancı dil bilme koşulu
mesleğe girişte ön koşul olarak aranmıştır.
aaa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde özetle, 4059 sayılı Yasa'nın Geçici 3.
maddesiyle yapılan düzenlemeyle, 3274 sayılı Yasa'ya ek olarak çıkarılan 256 ve
508 sayılı KHK'lerin uzmanlıkla ilgili maddelerine konulmayan yabancı dil
koşulunun getirildiği, böylece belirtilen KHK'lerle kazanılmış olan haklar
korunmadığı gibi, yüksek okul mezunu memurlar arasında da ayrıcalığa yer
verildiği, dolayısiyle aynı görevlerde çalışmakla beraber uzmanlık unvanını
alamayan memurlar arasında Anayasa'nın eşitlik ilkesine ters düşen bir
uygulamaya neden olduğu ve bu durumun da Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırılık
oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Evvelce 3274 sayılı Yasa, 256 ve 508 sayılı KHK'lerle yapılan
düzenlemelerde yabancı dil sınavı yapılmaksızın, uzman olmaya hak kazanılması
ile 4059 sayılı Yasa'nın dava konusu geçici 3. maddesi birinci tümcesinde
"kamu personeli yabancı dil seviye tespit sınavından en az (C) düzeyinde
not almak" koşulunun öngörülmesi yasakoyucunun takdir alanı içerisindedir.
Yeni düzenlemeyle, uzmanlık için yabancı dil sınavının getirildiği ve böylece
önceki düzenlemelere göre uzmanlık koşullarını ağırlaştırarak eşitliğe
aykırı davranıldığı savı geçerli değildir. Bu nedenle, dâva konusu
tümcenin Anayasa'nın 10. maddesi ile bir ilgisi görülmemiştir.
İptal isteminin reddi gerekir.
Güven DİNÇER ve Lütfi F. TUNCEL bu görüşe katılmamışlardır.
bbb- Anayasa'nın 2. Maddesi Yönünden İnceleme Dâva dilekçesinde,
Yasa'nın geçici 3. maddesi birinci tümcesi ile yapılan düzenlemenin Anayasa'nın
2. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde, "Türkiye Cumhuriyetinin ...
başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, ... ve sosyal bir
hukuk devleti" olduğu belirtilmiştir. Yapılan düzenlemenin içeriği
incelendiğinde, sınav sisteminin objektif bir kurala bağlandığı ve Anayasa'nın
2. maddesine aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Güven DİNÇER ve Lütfi F. TUNCEL bu görüşe katılmamışlardır.
bb- Üçüncü Tümcenin İncelenmesi
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülen
Geçici 3. maddenin üçüncü tümcesinde, "534 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin iptal tarihinden işbu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen
süreler de dahil olmak üzere, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ihracat
müdürü ve ihracat kontrol memuru kadrolarında görev yapmakta olanlardan hizmet
süreleri üç yıldan az olanlar Dış Ticarette Standardizasyon
Denetmen Yardımcılığı, hizmet süreleri üç yıldan fazla olanlar ise, Dış
Ticarette Standardizasyon Denetmenliği kadrolarına atanmış sayılırlar"
denilmektedir.
Tümcede, görevlilerin bu Yasa'nın yayımlandığı tarihte
Müsteşarlıklarda kimi yeni kadrolarına atanmalarının nasıl yapılacağı kurala
bağlanmıştır.
Kurumda görevli tüm ihracat müdürü ve ihracat kontrol memurları
için geçerli olan bu kuralın, Anayasa'nın hukuk devleti ilkesini belirleyen 2.
maddesi ve yasa önünde eşitlik ilkesini belirleyen 10. maddesine aykırı bir
yönü bulunmamaktadır. Bu nedenle iptal isteminin reddi gerekir.
h- 4059 Sayılı Yasa'nın Geçici 4. Maddesinin İkinci Fıkrası
Dördüncü ve Beşinci Tümcelerinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
aa- Dördüncü Tümcenin İncelenmesi
Geçici 4. maddenin ikinci fıkrasının dördüncü tümcesinde,
"Halen müsteşarlıklar merkez teşkilatlarında 28.7.1967 tarihli ve 933
sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanuna tabi olarak çalışanlar ile kadroları başka
kurumlarda bulunmak kaydı ile istihdam olunan personel, Başbakanlık merkez
teşkilatında görevli personelin yararlandığı fazla çalışma ücretinden aynı usul
ve esaslara göre 3.6.1994 tarihinden geçerli olmak üzere yararlanır"
denilmektedir.
Çeşitli Bakanlık, Müsteşarlık ve Genel müdürlükler uhdesinde
bulunan, hazine ve dış ticaretle ilgili görevler, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığının kurulmasından sonra bu Müsteşarlığa aktarılmış ve belirtilen
kuruluşların bu bölümlerinde görevli personelde, ya Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığına devredilmiş ya da kadroları kurumlarında kalmak üzere
Müsteşarlıklarda görevlendirilmişlerdir.
Nitekim, 17.7.1991 günlü, 436 sayılı KHK'nin 8. maddesi ile 3274
sayılı Yasa'nın 32. maddesine eklenen fıkrada, Teşvik ve Uygulama Genel
Müdürlüğü, Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ve Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü
ile taşra teşkilatı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı'ndan ayrılarak
Hazine ve dış Ticaret Müsteşarlığına bağlanmış, aynı KHK'nin geçici 9. maddesi
ile de, adı geçen birimlerin vizeli kadrolarında 5.7.1991 günü itibariyle
görevli olan personel, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığına devredilmiştir.
Geçici 12. maddenin ikinci fıkrası ile diğer kamu kurumlarından DP.T.
Müsteşarlığında geçici olarak görevlendirilenlerden Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığına devredilenlerin sözleşmelerinin 31.12.1991 tarihine kadar devam
edeceği, üçüncü fıkrasında da kadrosuz olarak sözleşmeli çalışanlardan uygun
görülenlerin sözleşmelerinin 33. maddenin (a) bendinin ikinci fıkrasına göre,
en çok iki yıl daha yenilenebileceği hükme bağlanmıştır.
3.9.1993 tarih ve 508 sayılı KHK'nin 31. maddesiyle 3274 sayılı
Yasa'ya eklenen, ek madde 1. ile "Sigorta hizmetler ile ilgili olarak
25.6.1927 tarih ve 1160 sayılı, 29.6.1956 tarih ve 6762 sayılı, 21.12.1959
tarih ve 7397 sayılı, 13.10.1983 tarih ve 3143 sayılı Yasalar ve diğer
mevzuatla Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na verilmiş olan görev ve yetkiler,
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'na devredilmiş", Ek madde 2. ile de,
"933 sayılı Kanunun sözleşmeli eleman çalıştırılmasına ilişkin hükümleri
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında uygulanamaz" hükmüne yer
verilmiştir.
508 sayılı KHK'nin geçici 20. maddesinin son fıkrası son
tümcesinde, KHK'nin yürürlüğe girdiği tarihte hizmet süreleri 15 yıl ve daha fazla
olanlardan, bu fıkra hükümlerine göre intibak yapılmasını ve hizmet
birleştirilmesini istemeyenlerin, münhasıran emeklilikleri yönünden hizmet
sürelerinin sonuna kadar SSK ile bağlılıkları devam ettirilir hükmü
getirilmiştir.
508 sayılı KHK'nin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesinden sonra
çıkarılan 534 ve 535 sayılı KHK'lerin 30 ve 31. maddelerinde "Müsteşarlık
merkez teşkilatı kadrolarında fiilen çalışan personel, Başbakanlık merkez
teşkilatında görevli personelin yararlandığı fazla mesai ücretinden aynı usul
ve esaslara göre yararlandırılır." hükmü bulunduğu halde, başka kurum ve
kuruluşlardan gelenlerle, 506 sayılı Yasa'ya tabi olarak çalışanlar hakkında
açıkça bir hükmün yer almaması ve KHK'lerin yayımlandığı 3.6.1994 gününden
sonra merkez teşkilatında çalışan ve aynı durumda olan personelin sözü
edilen hükümden yararlanamaması nedeniyle, 4059 sayılı Yasa'da iptali
istenilen kural getirilmiştir.
Dâva dilekçesinde, fazla çalışma ücretiyle ilgili bu düzenlemenin
eşitliği ortadan kaldırdığı ve Anayasa'nın 2., 10., 55. ve 128. maddelerine
aykırılık oluşturduğu savında bulunulmuştur.
aaa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Yasa'nın 7. maddesi (e) bendinin beşinci tümcesiyle ilgili
bölümünde de açıklıkla belirtildiği gibi, Başbakan'a bağlanmış olan
Müsteşarlıkların merkez teşkilatında çalışan tüm personelin, Başbakanlık Merkez
Teşkilatı çalışanlarının 3056 sayılı Yasa uyarınca yararlandıkları fazla
çalışma ve diğer haklardan yararlandırılmaları, yasa önünde eşitlik ilkesine
aykırılık oluşturmamaktadır.
İptal isteminin reddi gerekir.
bbb- Anayasa'nın 2., 55., ve 128. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, yapılan düzenlemenin Anayasa'nın 2., 55. ve
128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Müsteşarlıklar merkez teşkilatında çalışanların yararlandığı fazla
çalışma ücretinden, aynı usul ve esaslara göre 3.6.1994 gününden geçerli olmak
üzere yararlandırılmalarına yönelik kuralın, Anayasa'nın hukuk Devleti
ilkesiyle ilgili 2. maddesine, ücrette adalet sağlanması ilkesiyle ilgili 55. maddesine
ve kamu hizmeti görevlileriyle ilgili kuralları belirleyen 128. maddesine
aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, belirtilen kurala yönelik iptal isteminin reddi
gerekir.
bb- Beşinci Tümcenin İncelenmesi
Tümce ile, bu Yasa'nın yayımı tarihinde uzman unvanına haiz
olmayan ancak sözleşmeli olarak istihdam edilen Şube Müdürleri ile yüksek okul
mezunu olup Şube Müdürü unvanını almış diğer personelin de sözleşmeli olarak
çalıştırılmasına devam olunacağı kurala bağlanmıştır.
4059 sayılı Yasa'da Şube Müdürleri ile ilgili asıl düzenleme 7.
maddenin (a) bendinin üçüncü tümcesinde yer almaktadır. Buna göre, "
Müsteşarlıklarda, ... ana hizmet birimlerine Şube Müdürü kadrolarına
atanacaklarda uzman veya müsteşarlık merkez denetim elemanı olmak şarttır".
Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihte Müsteşarlıklarda uzman olmayan ancak
sözleşmeli olarak istihdam edilen şube müdürleri ile, şube müdürü unvanını
almış ve sözleşmeli olarak çalıştırılan yüksek okul mezunu diğer personel
bulunmaktadır. İptali istenilen beşinci tümce ile yapılan, geçici bir
düzenlemedir. Bu tür geçici düzenlemelerde, önceki hükümlerle, yeni getirilen
hükümler arasında uyum sağlanması amaçlanmaktadır.
Dâva dilekçesinde, geçici 4. maddenin ikinci fıkrası beşinci
tümcesi ile yapılan bu düzenlemenin Anayasa'nın 2., 10. ve 55. maddelerinde
ifadesini bulan hukuk devleti, yasa önünde eşitlik ve ücrette adalet ilkelerine
olduğu kadar, 128. maddesine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
aaa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva konusu kural, 4059 sayılı Yasa'nın yayımı tarihinde uzman
unvanını haiz olmayan ancak sözleşmeli olarak istihdam edilen kimi görevlilerin
sözleşmeli olarak çalıştırılmasına devam olunmasıyla ilgili bir düzenlemedir.
Yasa önünde eşitlik ilkesinin incelendiği önceki bölümlerde de
vurgulandığı gibi, aynı konum ve durumda bulunan bütün personel için geçerli
olan bir kural, yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Bu nedenle, belirtilen tümceye yönelik iptal isteminin reddi
gerekir.
bbb- Anayasa'nın 128. Maddesi Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, yapılan geçici düzenlemenin Anayasa'nın 128.
maddesine de aykırılığı ileri sürülmüştür.
Yasa'nın 7. maddesinin (e) bendi birinci tümcesinin, Anayasa'nın
128. maddesi yönünden incelendiği bölümünde de belirtildiği gibi,
"Sözleşmeli personel" Anayasa'nın 128. maddesinin birinci fıkrasında
yer alan "diğer kamu görevlileri" arasında yer almaktadır.
Bu nedenle, 4059 sayılı Yasa'nın geçici 4. maddesinin ikinci
fıkrası beşinci tümcesi ile yapılan düzenleme, Anayasa'nın 128. maddesine
aykırılık oluşturmamaktadır.
İptal isteminin reddi gerekir. x
ccc- Anayasa'nın 2. ve 55. Maddeleri Yönünden İnceleme
İptali istenilen düzenlemenin, Anayasa'nın hukuk devleti ilkesinin
belirlendiği 2. maddesi ve ücrette adalet sağlanmasıyla ilgili 55. maddesine
aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Anayasa'nın 2. ve 55. maddelerine yönelik iptal
isteminin reddi gerekir.
ı- 4059 Sayılı Yasa'nın Geçici 4. Maddesinin Üçüncü Fıkrası İkinci
Tümcesinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Yasa'nın belirtilen tümcesinde, "Bu kanunun yürürlüğe
girmesinden önce Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında Hazine ve Dış Uzmanı
veya Hazine Müsteşarlığında Hazine Uzmanı veya Dış Ticaret Müsteşarlığında Dış
Ticaret Uzmanı unvanını almış olanlar ile müsteşarlıklarda Müsteşar,
Müsteşar Yardımcısı, Genel müdür, IHukuk Müşaviri, Personel Dairesi
Başkanı, İdari ve Malî İşler Dairesi Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı
kadrolarında bulunanlar durumlarına göre "Hazine uzmanı" veya
"Dış Ticaret Uzmanı" unvanını; Hazine ve Dış Ticaret Uzman
Yardımcısı, Hazine Uzman Yardımcısı, Dış ticaret Uzman Yardımcısı unvanlarını
haiz olanlar ise, "Hazine Uzman Yardımcısı" veya "Dış Ticaret
Uzman Yardımcısı" unvanını bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte başka bir
işleme gerek kalmaksızın almış sayılırlar" denilmektedir.
İkinci tümce ile yapılan düzenlemenin birinci bölümünde, Yasa'nın
yürürlüğe girmesinden önce Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında uzman unvanını
almış olanların durumlarına göre, "Hazine uzmanı", "Dış Ticaret
Uzmanı", "Hazine Uzman Yardımcısı", "Dış Ticaret Uzman
Yardımcısı" unvanlarını, ikinci bölümünde de müsteşarlıklarda Müsteşar,
Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür ve Hukuk Müşaviri ile birlikte kimi üst düzey
görevlerde bulunanların durumlarına göre, "Hazine Uzmanı", "Dış
Ticaret Uzmanı", "Hazine Uzman Yardımcısı" ya da "Dış
Ticaret Uzman Yardımcısı" unvanlarını, bu Yasa'nın yürürlüğe girdiği
tarihte başkaca bir işleme gerek kalmaksızın almış sayılacakları hükme
bağlanmıştır.
Dâva dilekçesinde, bu düzenleme ile aynı hizmeti veren kimi kamu
görevlileri arasında ayrım yapıldığı, örneğin sayılan unvanlar arasında Hukuk
Müşavirine yer verilmesine karşın, aynı görevi yürüten Hukuk Müşavirine yer
verilmemesinin özlük hakları açısından ayrımcılığın ifadesi olduğu, eşit unvanlar
arasında eşit uygulamaya yer verilmemesinin Anayasa'nın 2., 7., 10., 55. ve
128. maddelerine aykırılık oluşturduğu ve yapılan düzenlemenin iptali gerektiği
ileri sürülmüştür.
aa- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme
Geçici 4. maddenin üçüncü fıkrasının ikinci tümcesi ile, uzman
unvanını önceden almış personelle, kimi üst düzey görevlilerin hepsi için
geçerli bir intibak düzenlemesi yapılmaktadır. Bu kuralda yasakoyucu tarafından
görevlerin önem ve konumuna göre sınırlama getirilmesi ve hukuk müşavirlerine
yer verilmemesi eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.
Bu nedenle, aynı hukuksal konum ve durumda bulunanların hepsi için
geçerli olan bu düzenlemenin Anayasa'nın 10. maddesine aykırı bir yönü
bulunmamaktadır. İptal isteminin reddi gerekir.
bb- Anayasa'nın 2., 7., 55. ve 128. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâva dilekçesinde, yapılan düzenlemenin Anayasa'nın 2., 7., 55. ve
128. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Dâva konusu düzenlemenin Anayasa'nın, hukuk devleti, yasama
yetkisinin devredilmezliği, ücrette adalet sağlanması ve kamu hizmeti
görevlileriyle ilgili kurallarının belirlendiği 2., 7., 55. ve 128. maddelerine
aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Belirtilen Anayasa maddelerine yönelik iptal isteminin reddi
gerekir.
C- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu
Anayasa'nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin
olduğu, yasa, yasa hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmî Gazete'de
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa
Mahkemesi'nin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden
başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin
ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, iptal kararının
ortaya çıkardığı hukukî boşluğu dolduracak yasa tasarısı veya teklifini
öncelikle görüşüp karara bağlayacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında 2949
sayılı Yasa'nın 53. maddesinde de, Anayasa'nın 153. maddesindekine benzer
hükümler yer almaktadır.
4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (e) bendinin üçüncü tümcesi,
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilmiştir. Tümcenin iptali nedeniyle hukuksal
bir boşluk doğmakta ve bu da kamu düzenini bozucu nitelikte görülmektedir.
Bu nedenlerle, Yasa'nın 7. maddesi (e) bendinin iptaliyle ilgili
hükmün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra
yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
V- SONUÇ
9.12.1994 günlü, 4059 sayılı "Hazine Müsteşarlığı İle Dış
Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun"un:
A- 7. maddesinin;
1- (a) bendinin üçüncü ve dördüncü tümcelerinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- (c) bendinin altıncı tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
3- (e) bendinin;
a- Birinci, ikinci, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci
tümcelerinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
b- Üçüncü tümcesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Güven
DİNÇER'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- (f) bendinin üçüncü ve dördüncü tümcelerinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B- Geçici 3. maddesinin,
1- Birinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, Güven DİNÇER ile Lütfi F. TUNCEL'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2- Üçüncü tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal
isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C- Geçici 4. maddesinin,
1- İkinci fıkrasının dördüncü ve beşinci tümcelerinin Anayasa'ya
aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- Üçüncü fıkrasının ikinci tümcesinin Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D- 7. maddesinin (e) bendinin üçüncü tümcesinin iptali nedeniyle
doğan hukuksal boşluk, kamu düzenini bozucu nitelikte olduğundan Anayasa'nın
153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkraları gereğince iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
13.12.1995 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
|
|
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Samia AKBULUT
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1995/11
Karar Sayısı : 1995/63
1- Dava konusu kural, sözleşme usul ve esaslarının, sözleşmeli
personel kadrolarının ve ücretlerinin tesbitinin Bakanlar Kurulu'nca
yapılacağını öngörmektedir.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen kural,
bütün kamu görevlilerinin istihdamı ile ilgili genel kurallar olmakla beraber
bu kuralın, istihdam biçimleri ile kurumlar yönünden uygulamasında farklılıklar
arzetmesi doğaldır. Bu farklılıklar yasalardaki değişik düzenlemelerde
görüleceği gibi kimi özellik arzeden personelin istihdamının, yasalarda veya
idarî metinlerde düzenleme boyutlarında da görülebilir.
Sözleşmeli personel istihdamı Türk İdare Hukukunda istisnai bir
yoldur. Dışişleri Bakanlığı'nın sözleşmeli personel çalıştırma ihtiyaç ve
yetkisi, Atom Enerjisi Komisyonu'unkinden doğal olarak farklıdır. Bunların
yasal düzenleme alanından düzenleyici idarî metinler alanına kaydırılması
devletin işlerliği yönünden doğaldır. 128. maddedeki kuralın, devletin temel
yapısını veya temel hak ve hürriyetleri düzenleyen Anayasa hükümleri gibi değil,
düzenlediği idarî alanın, gerektirdiği esneklik içinde yorumlanması gerekir.
Ayrıca 657 sayılı Kanun'un çıktığı günden bu yana kadro ve
aylıklar yürütme organınca tesbit edilmektedir. Devletin temel istihdam biçimi
için uygulanan fiilî ve hukukî yapının, içeriğinde hiçbir güvence sistemi
taşımayan sözleşmeli personel için tanınmaması hukuk ve idare hayatımız için
önemli bir açmazdır.
Bu nedenlerle 7. maddenin (e) bendinin üçüncü tümcesinin iptaline
karşıyım.
2- Geçici 3. maddenin birinci tümcesinin iptali gerektiği
kanısındayım. Bu konuda sayın Lütfi F. TUNCEL'in açıkladığı gerekçeye aynen
katılıyorum.
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1995/11
Karar Sayısı : 1995/63
9.12.1994 günlü, 4059 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesinin itiraz
konusu birinci cümlesi: "Müsteşarlıklar merkez teşkilatında görevli
personelden en az 4 yıllık yüksek öğretim kurumlarından veya bunlara denkliği
kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlardan,
30.11.1997 tarihine kadar Müsteşarlıklar merkez teşkilatında en az üç yıl
çalışmış olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tesbit Sınavından en az (C)
düzeyinde not almak kaydıyla, yaş sınırına bakılmaksızın, ilk açılacak yeterlik
sınavından en fazla iki kez yararlanarak başarılı olanlar Hazine Uzmanı veya
Dış Ticaret Uzmanı olmaya hak kazanırlar" şeklindedir.
Dava dilekçesinde özetle; 3274 sayılı Yasa'ya ek olarak çıkarılan
256 sayılı KHK'nin 7. maddesinin (a), (b) ve (c) bentlerinde düzenlenen
hükümlere göre, 4 yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olan ve 7 yıl
hizmeti bulunan memurlara herhangi bir ön şart getirilmeksizin uzman unvanının
verildiği, yine 508 sayılı KHK'nin geçici 76. maddesi ile yüksek okul mezunu
olup 6 yıl çalışanlara da bu unvanın verildiği, 4059 sayılı Yasa'nın Geçici 3.
maddesinde, uzmanlık titrini alabilmek için belirtilen KHK'lerde yer almayan
yabancı dil sınavı şartının getirilmesiyle bir anlamda yüksek okul mezunu
olarak çalışan memurlar arasında ayrıcalığa yer verildiği, dolayısıyla eşit
görevlerde çalışmakla beraber uzmanlık titrini alamayan memurlar arasında
eşitlik ilkesine ters uygulama yapıldığı, bu nedenle yapılan düzenlemenin
Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği savında
bulunulmuştur.
4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (b) bendine göre uzman
yardımcılığına atanacaklarda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48.
maddesinde sayılan şartlara ek olarak yer alacak hususlar belirtilmiş, bunlar
arasında "yönetmeliklerde belirtilen yabancı dillerden en az birini iyi
derecede bilmek ..." koşulu da sayılmıştır.
Yasa'nın öngördüğü yönetmeliklerden birisi olan, Dış Ticaret
Müsteşarlığı Uzman Yardımcılığı yarışma ve uzmanlık yeterlik sınavı
yönetmeliğinin, uzman yardımcılığı yarışma sınav şartlarını belirleyen 5.
maddesinin (d) bendinde "İngilizce, Almanca, Fransızca veya Müsteşarlıkça
tesbit edilecek diğer yabancı dillerden en az birini iyi derecede bilmek
gereklidir" koşulu yer alırken, aynı yönetmeliğin 9. maddesinin (a)
bendinde de, "yarışma sınavının birinci aşamasında yabancı dil sınavı
yapılır. Bu sınav baraj niteliğinde olup, bu sınavdan 100 üzerinden 70 puan
alınması zorunludur. 70 puan barajını aşamayan adaylar diğer sınavlara
katılamazlar.
Yabancı dil sınavı Müsteşarlıkça belirlenecek esaslar dahilinde
bir yüksek öğretim kurumuna ve/veya yüksek öğretim kurulu öğrenci seçme ve
yetiştirme merkezine yaptırılır" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yönetmeliğin uzman olabilmek için gerekli sınav koşullarını
belirleyen 18. maddesinde ise: "Yeterlik sınavı; bir tez hazırlanması,
yabancı dilde kompozisyon ve yazılı bir metnin yabancı dile çevrilmesi ile
aşağıda belirtilen konularda sözlü sınav yapılması şeklinde üç aşamada
yapılır :
a) Güncel Türkiye ve dünya ekonomisi ve ticareti,
b) Dış ticaret, uluslararası ticarî düzenlemeler,
c) Müsteşarlığın görevleri, teşkilat yapısı, idarî işler, personel
ve protokol uygulamaları" denilmiştir.
Görüldüğü gibi, ne 4059 sayılı Yasa'nın 7. maddesinin (b) bendinde
sözü edilen uzman yardımcılığı sınavında, ne de (c) bendinde sözü edilen uzman
yeterlik sınavında, Yasa'nın Geçici 3. maddesinin birinci cümlesindeki
Müsteşarlık teşkilatında görevli personelin yeterlik sınavında uygulanacağı
belirtilen "Kamu Personeli Yabancı Dil Tesbit Sınavından" söz
edilmemektedir.
4059 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesinde sözü edilen Kamu
Personeli Yabancı Dil Tesbit Sınavı; 27.6.1988 günlü, 375 sayılı KHK'nin,
18.5.1994 günlü, 527 sayılı KHK'nin 29. maddesi ile değişik 2. maddesine göre
yapılmaktadır. Buna göre:
"Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu,
2802 sayılı Hakim ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel
Kanunu hükümlerine göre almakta olan personelden, (EK ilave:
6.7.1995-KHK-562/13 md.) kadroları karşılık gösterilmek suretiyle sözleşmeli
olarak çalışan personel dahil, Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Dairesi
Başkanlığınca müştereken belirlenen dillerden yine bu iki kurum tarafından
tesbit olunan esas ve usuller çerçevesinde her yıl Mayıs ve Kasım aylarında
yapılan seviye tesbiti sınavında;
A düzeyinde başarılı olanlara 750,
B düzeyinde başarılı olanlara 500,
C düzeyinde başarılı olanlara 250,
Gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu
bulunan tutarda bilinen her bir yabancı dil için yabancı dil tazminatı damga
vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmadan ödenir. Bu
tazminata hak kazanmada ve ödemelerde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır.
..."
Görüldüğü gibi burada sözü edilen kamu personeli Yabancı Dil
Seviye Tesbit Sınavı Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Dairesi
Başkanlığı'nca müştereken belirlenen dillerden, yine bu iki kurum tarafından
tesbit olunan usul ve esaslar çerçevesinde yapılmakta, sonuçta başarılı
olanlara da devletçe bir ödemede bulunulmaktadır. Bu sınavla, kamu personelinin
işe alınmaları sırasında yapılan yabancı dilbilgisinin tesbiti sınavı arasında
bir benzerlik bulunmamaktadır.
Bir kamu kurumunun, personelinin yeterlik sınavında uygulanacak
kuralı ayrı ayrı saptamasının yasal bir dayanağı olması gerekir. Uzman
yardımcılığından uzman olacak personelde, bir tez hazırlanması, belirli
konularda bilgi sınavına tabi tutulması, yabancı dilde kompozisyon ve yazılı
bir metnin yabancı dile çevrilmesi bütün personel için geçerli olması
gerekirken Geçici madde 3'de sözü edilen personelin uzmanlık sınavında ayrıca
bir de Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tesbit Sınavından geçirilmesi ve bu
sınavda da en az (C) düzeyinde not alması kaydının konulması Anayasa'nın 10.
maddesinde sözü edilen eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Kaldıki, Yasa'nın
7. maddesinin (b) bendinde sözü edilen uzman yardımcıları da mesleğe ilk
girişlerinde "KamuPersoneli Yabancı Dil Seviye Tesbit Sınavı"ndan
geçirilmemektedir.
Yasa ile getirilen bir kuralın genel olması ve Anayasa'nın
öngördüğü eşitlik ilkesini zedelememesi gerekir. Bir kuruma alınacak personel
için uygulanacak esaslar, genellik ve eşitlik ilkelerine aykırı olmamalıdır.
Yabancı dil seviye tesbit sınavının bütün personel için benzer esasları
içermesi gerekir.
Bu nedenlerle 4059 sayılı Yasa'nın Geçici 3. maddesinde yer alan,
"Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tesbit Sınavından en az (C) düzeyinde
not almak kaydıyla" hükmünün Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
olduğu ve Yasa'nın bu tümcesinin iptali gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.