ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1995/56
Karar Sayısı : 1995/60
Karar Günü : 1.12.1995
R.G. Tarih-Sayı :07.12.1995-22486
İPTAL DAVASINI AÇAN : Cumhurbaşkanı Süleyman DEMİREL.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 23.11.1995 günlü, 4138 sayılı
"Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un
3. maddesinin Anayasa'nın 67., 76., 2. ve 153. maddelerine aykırı olduğu
savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
23.11.1995 günlü, 4138 sayılı Yasa'nın iptali istenen 3. maddesi
şudur :
"MADDE 3.- 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 14.- XX nci Dönem Milletvekili Genel Seçiminde bir
seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların toplamının % 10 undan az oy alan
siyasî partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilmez. Ancak,
seçime katılan siyasî partiler ve bağımsız adaylardan hiç biri bu oranı
aşamamış ise milletvekilleri 10.6.1983 tarih ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi
Kanununun 34 üncü maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine görepaylaştırılır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır :
1. "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2. "MADDE 67- Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun
olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî
faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.
Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel
oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında
yapılır. Ancak yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının oy hakkını
kullanabilmeleri amacıyla kanun, uygulanabilir tedbirleri belirler.
Onsekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına
katılma haklarına sahiptir.
Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.
Silah altında bulunan er ve erbaşlar ile, askeri ögrenciler, ceza
infaz kurumlarında bulunan hükümlüler oy kullanamazlar. Ceza infaz kurumları ve
tutukevlerinde bulunan tutukluların seçme haklarını kullanmalarında, oyların
sayım ve dökümünde seçim emniyeti açısından alınması gerekli tedbirler Yüksek
Seçim Kurulu tarafından tespit edilir ve görevli hâkimin yerinde yönetim ve
denetimi altında yapılır.
Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini
bağdaştıracak biçimde düzenlenir."
3. "MADDE 76.- Otuz yaşını dolduranher Türk milletvekili
seçilebilir.
En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu
askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetlerinden yasaklılar, taksirli
suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm
giymiş olanlar; zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla,
kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını
açığa vurma ideolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri
tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar
bile milletvekili seçilemezler.
Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları,
yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri,
kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları
hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı
Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve
milletvekili seçilemezler."
4. "MADDE 153.- ...
(Son fıkra) Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen
yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek
ve tüzelkişileri bağlar."
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 1.12.1995 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada
eksiklik bulunmadığına işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verildikten sonra dosya durumu gözetilerek esas incelemenin yapılması da uygun
bulunmuştur.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi, iptali istenilen yasa kurallarıyla dayanılan
Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri, öbür yasama belgeleri ve işin ilk ve
esas incelemesine ilişkin rapor okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
Dava, 24 Kasım 1995 günlü, 22473 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 23.11.1995 günlü, 4138 sayılı "Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un, 10.6.1983 günlü, 2839 sayılı Milletvekili
Seçimi Kanunu'na "Geçici Madde 14"ü ekleyen 3. maddesinin Anayasa'nın
67., 76., 2. ve 153. maddesine aykırı olduğu savıyla iptali istemine
ilişkindir.
Dava dilekçesinde; 27.10.1995 günlü, 4125 sayılı "Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasî Partiler Kanunu
ve Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun"un
16. maddesiyle getirilen çevre barajının Anayasa Mahkemesi'nin 18.11.1995
günlü, Esas 1995/54, Karar 1995/59 sayılı kararıyla iptal edilmesine karşın bu
barajı XX. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için yeniden yürürlüğe koyan 4138
sayılı Yasa'nın 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilmektedir.
4138 sayılı Yasa'nın 3. Maddesinin Anayasa'nın 153. Maddesinin Son
Fıkrasına Aykırılığı Sorunu:
Konuyu doğrudan ve öncelikle ilgilendirdiği için incelemeye bu
madde yönünden başlanmıştır.
4125 sayılı Yasa'nın 16. maddesiyle 2839 sayılı Milletvekili
Seçimi Yasası'nın "Bir seçim çevresinde siyasî partilerin ve bağımsız
adayların elde edecekleri milletvekili sayısının hesabı" başlıklı 34.
maddesinin ikinci fıkrası değiştirilerek çevre barajına bir seçimçevresinde
kullanılan geçerli oyların toplamının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına
bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasî partilere ve bağımsızlara
milletvekilliği verilmeyeceği, iki ve üç milletvekili çıkaracak seçim
çevrelerinde bu oranın yüzde yirmibeş olarak uygulanacağı öngörülmüştü.
4125 sayılı Yasa'nın kimi maddelerinin iptali istemiyle açılan
dava sonucunda 2839 sayılı Yasa'nın içeriği yukarda özetlenen 34. maddesinin
ikinci fıkrası, Anayasa Mahkemesi'nin Resmî Gazete'nin 21 Kasım 1995 günlü,
22470 mükerrer sayısında yayımlanan 18.11.1995 günlü, Esas 1995/54, Karar
1995/59 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Bu iptal kararıyla % 10 luk ülke barajı dışında yeni ve ikinci bir
baraj oluşturulduğu, Anayasa'nın "seçme, seçilme ve siyasî faaliyette
bulunma hakları" başlıklı 67. maddesinde demokratik düzen yönünden ulusal
istenç ve özgür seçimlerin yoğunlukla ve ayrıntılı biçimde vurgulandığı,
maddenin değişik altıncı fıkrasında da seçim yasalarının "temsilde
adalet" ve "yönetimde istikrar" ilkelerini bağdaştıracak biçimde
düzenleneceğinin öngörüldüğü, amacın seçmen istencinin yasama organına
olabildiğince yansıması olduğu, yakınmaya yol açmayacak yöntemleri içeren
sistemleri bulmak olanaksız ise de yakınmaya en az neden olanını yeğlemek
gerektiği, az oyla çok temsilci sağlayan sistemin adalet ilkesiyle
bağdaşmayacağı, temsilde adaletin ağırlığının yönetimde istikrarın temel koşulu
sayıldığı, adaleti dışlayan istikrar düşüncesinin istikrarsızlık yaratacağı,
temsilde adalet ve yönetimdeistikrar ilkelerinin Anayasa'ya uygun yasalarla
bağdaştırılıp yaşama geçirilmesi yetkisinin yasama organında bulunduğu,
incelenen kuralın getirdiği adaletsizliğin sistemi ve ülke düzenini olumsuz
yönde etkileyeceği, yönetimde istikrar için bir ülke barajıöngörülmüşken ayrıca
bir çevre barajının anayasal ilkelerle bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
Çoğulcu, katılımcı, kurallar ve kurumlar düzeni ve bir yaşam biçimi,
çağdaş bir anlayış olan demokrasi, bir değerler bütünüdür. Seçimler,
demokrasinin temel koşullarından, yadsınması olanaksız ögelerinden ve
ilkelerinden biridir. Seçimler konusunda sistem belirleme yetkisi, anayasal
ilkelere uygun olmak koşuluyla, yasama organına bırakılmıştır. Anayasa
Mahkemesi bu uygunluğu aramaktadır.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında açıkça, "Anayasa
Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar."
denilmektedir.
Bu kural, kararları hemen yayımlama zorunluluğunu, tüm devlet
organlarının, yönetim yerlerinin, gerçek ve tüzelkişilerin Anayasa Mahkemesi
kararlarına uygun davranma ve karar gereklerini yerine getirme yükümlülüğünü
duraksamaya yer vermeyecek biçimde ortaya koymaktadır. Bu organlar, gerekçesi
ve sonuç bölümleriyle ayrı ayrı ya da tümüyle içeriğine katılmasalar, bilimsel
yöntemlerle eleştirseler de kararın gereğini savsaklamadan yerine getirmek,
karara uygun düzenlemeleri gerçekleştirmek ve tersine işlem ve eylemlerden
kaçınmak zorundadırlar. Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasıyla öngörülen,
bu durum, hukuk devleti olmanın, güçler ayrılığı ilkesinin, Anayasa'nın
bağlayıcılığı ve üstünlüğünün, hukukun üstünlüğü ilkesinin doğal gereğidir.
Anayasa'nın Başlangıç bölümünün üçüncü ve dördüncü paragraflarıyla, 2., 6., 9.,
11., 81., 103. ve 138. maddelerinin içerdiği kavram ve ilkeler bu sonucu
tartışmasız biçimde doğrulamaktadır.
İlk kez Anayasa Mahkemesi'nin seçimlerle ilgili önceki
kararlarında değinilen "temsilde adalet" ve "yönetimde
istikrar" ilkeleri 4121 sayılı Yasa'yla gerçekleştirilen değişiklikle
Anayasa'nın 67. maddesinde yer almıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin 18.11.1995 günlü, 1995/54-59 sayılı
kararında bu ilkelerin birine öncelik ve ağırlık vermek değil, birlikte uyum
içinde -siyasî parti ve bağımsız aday ayrımı yapılmadan ve birbirini
dengeleyecek biçimde gözetilip uygulanması üzerinde durulmuştur. Anayasa'nın
seçim sistemlerini yasama organının tercihine bıraktığı gerçeğinden kalkılarak,
Anayasa'ya uygun olmak koşuluyla yasama organının buyetkisine karışılamayacağı,
sistemin yasayla belirlenip yaşama geçirilmesinde izlenecek ya da uygulanacak
yöntemin Anayasa'nın öngördüğü ilkelere aykırı olmaması gereğine değinilmiştir.
İptal kararında, yüzdeler ya da başka sayısal ölçülerle anlatılan oranlar
nedeniyle değil, oran ne olursa olsun, ülke barajı varken ayrı bir çevre
barajı, yasama organının benimseyip belirlediği sisteme, bu yolla da Anayasa'ya
aykırı bulunmuştur. İlkelerden yalnız birinin ya da öbürünün daha ağırlıklı
uygulanmasının sakıncayaratabileceği belirtilmiş, seçmen oylarının gerçeğe
uygun sonuçla yansıması için siyasî parti - bağımsız aday ayrımına
gidilmemiştir. Bağlayıcı olan kararda öngörülen biçimde düzenlemeler ve
uygulamalar yapılacak, başka bir anlatımla, yeni düzenleme ve uygulamalar
karara aykırı, kararı etkisiz ve geçersiz kılma ya da karara karşı direnme
niteliğinde olmayacaktır. Devlet organlarının tüm işlem ve eylemlerinin hukuka
uygunluğu, devletin saygınlığına katkı olup, varlıklarından işlevlerine kadar
organları güçlükılan geçerlik koşuludur. Bu gereklere uymayan, Anayasa
Mahkemesi kararıyla bağdaşmayan böylece hukuku kimi konu ve alanlarda dışlayan
kuralların, Anayasa katında geçerliği ve yürürlüğü savunulamaz.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Yasası'nın, 1995/54-59 sayılı
Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen, 34. maddesinin ikinci fıkrasındaki
çevre barajı, bu kez 4138 sayılı Yasa'nın geçici 14. maddesiyle yeniden
getirilmiştir. Kurallar karşılaştırıldığında, yalnız XX. Dönem Milletvekili
Genel Seçimi için çevre barajı ayrık bir yöntem olarak öngörülmüştür. 4138
sayılı Yasa'nın 2. maddesiyle, genelde Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulduğu
izlenimi verilmiş, ancak 3. maddesiyle getirilen geçici 14. maddeyle iptal
kararı gözardı edilerek çevre barajı yeniden oluşturulmuştur. TBMM Anayasa
Komisyonu ve Genel Kurulu'nda Yasa'yla ilgili görüşmeler de, bu konuda yapılan
uyarılara Anayasa'ya aykırılık savlarına karşın yasalaşmaya çalışıldığını kanıtlamaktadır.
Yeni kuralın Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına aykırı
düşmesi için, iptal edilen önceki kuralla yapısal benzerlik taşıması, aynı
sözcükleri ve anlatımı içermesi koşul değildir. Amaç, erek ve sağlanmak istenen
sonuçla, teknik içerik ve kapsam yönünden koşutluk yeterlidir. Kural yapısı,
sözcük sayısı ve kimieklemeler ve çıkartmalarla yenilenme izlenimi verecek
biçimsel bir görünüm, özü etkilemez ve değiştirmez. Yapısı ve içeriğiyle iptal
edilen kuralla dava konusu yeni kural birbirinin aynıdır. İncelenen yeni
kuralın iptal edilen kuraldaki durumu yinelediği,saptanmıştır.
Oysa, yasama organı, bir bütün olarak anlam taşıyan, sonuç
belirleyen, genelde yasama işlemlerini değerlendirme ölçütlerini içeren ve
yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de gören Anayasa Mahkemesi kararlarına
bağlı kalmakla yükümlüdür. Özel bir özen göstererek hukuk devleti konusunda
öncülük yapması gereken yasama organının, bir anımsatmaya ve uyarıya gerek
kalmadan, Anayasa Mahkemesi kararlarını gözönünde bulundurması, hangi nedenle
ve amaçla olursa olsun kararlarla çelişen ve çatışandüzenlemelerden kaçınması
gerekir. Kapsam ve anlatım farklılıkları olsa bile yeni kuralın, iptal edilen
kuralla aynı doğrultuda olması ve Anayasa Mahkemesi kararına karşın, onu
geçersiz ve sonuçsuz kılmak amacıyla çıkarıldığının saptanması, aynılık
koşulunun gerçekleşmiş sayılması için yeterlidir. Sözcük ve anlatım yönünden
tam bir benzerlik aramak, Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasını anlamsız
kılar ve uygulanmaz duruma düşürür. Yasama organı yetkilerini ancak anayasal
sınırlar içinde kullanabilir veAnayasa'nın 153. maddesi de bu sınır
kapsamındadır. Yasa çıkarma yetkisi Anayasa Mahkemesi kararlarını etkisiz
kılmak için kullanılamaz.
Bu durumlar karşısında, Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına
aykırılığı nedeniyle 4138 sayılı Yasa'nın 2839 sayılı Yasa'ya geçici 14.
maddenin eklenmesine ilişkin 3. maddesi iptal edilmelidir.
Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI bu görüşe katılmamışlardır.
Mustafa BUMİN ise "Maddenin bağımsız adaylar yönünden
Anayasa'nın 153. maddesine aykırı olmadığı" görüşündedir.
Bu gerekçe karşısında konunun, Anayasa'nın 67., 76. ve bu yolla 2.
maddesi yönünden incelenmesine gerek kalmamıştır.
V- SONUÇ
23.11.1995 günlü, 4138 sayılı "Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"un 3. maddesiyle 10.6.1983 günlü, 2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'na eklenen "Geçici Madde 14"ün
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI'nın
"Anayasa'nın 153. maddesine aykırı olmadığı", Mustafa BUMİN'in
"Maddenin bağımsız adaylar yönünden Anayasa'nın 153. maddesine aykırı
olmadığı" yolundaki karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
1.12.1995 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
|
|
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Samia AKBULUT
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
|
|
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Esas Sayısı : 1995/56
Karar Sayısı : 1995/60
4138 sayılı Yasa'nın dava konusu 3. maddesi Anayasa'nın 153.
maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Çoğunluğun bu görüşüne aşağıda
açıklanan nedenlerle katılmadık.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrası Anayasa Mahkemesi
kararlarının herkesi bağladığını ve buna uygun hareket etmek zorunluluğunu
öngörmektedir. Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına aykırılıktan söz
edilebilmesi için, yeni çıkarılan Yasa'nın iptal edilen önceki Yasa ile;
a) Aynı ya da benzeri,
b) Teknik içerik ve kapsam bakımından birbirine özdeş olmasının
tesbit edilmesi gerekir. Yeni Yasa, belirtilen bu ölçülere uygun değilse
Anayasa'nın 153. maddesine aykırılıktan bahsedilemez.
Anayasa Mahkemesi'nin daha önce iptal ettiği 4125 sayılı Yasa'nın
16. maddesi seçim çevresi barajının nasıl hesaplanacağını ve uygulanacağını
düzenlemekteydi. Buna göre, seçim çevresinde alınan geçerli oy toplamları
çıkaracağı milletvekili sayısına bölünerek bir sayı bulunacak, bu sayının
altında oy alan parti ve bağımsızlara milletvekili tahsis edilmeyecekti. Bu
düzenlemede seçim çevrelerinde oy sayısı ve milletvekili sayısına göre % 6 ile
% 25 arasında değişebilecek oranlar gerçekleşmekteydi. Başka bir anlatımla
belirtilen sayılar arasında "değişken oranlar" söz konusuydu. Ayrıca
2 ve 3 milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde ise bu oranın % 25 olarak
sabit uygulanacağı öngörülmekteydi. Seçim çevresi barajında uygulanan bu ikili
sistem, % 10'luk ülke barajı varken yeni bir seçim çevresi barajının
getirilmesi ve % 6 ile % 25 arasında gerçekleşecek oranlar nedeniyle nüfusu az
olan illerle çok olan illerarasında temsilde adaletsizlikler doğurduğu
gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilince, yasakoyucu 4138 sayılı
Yasa'yı çıkarmıştır. Nisbi temsil sisteminin dünyada 300'e yakın yöntemle
uygulandığını doktrinden öğrenmekteyiz. Bu yöntemlerin her biriayrıdır,
değişiktir. Kendi içinde belli amaçları gerçekleştirmek için değişik veriler
kullanılır. Kimi zaman temsilde adaleti gözetirken kimi durumlarda da yönetimde
istikrarı hedefleyebilir.
4138 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile yeni bir yöntem getirilmiştir.
Daha önce her seçim bölgesi için % 6 ile % 25 arasında gerçekleşecek olan oran,
% 10 olarak sabit duruma getirilmekte, 2 ve 3 milletvekili çıkaracak bölgeler
için uygulanan % 25 oran ise yine % 10'a indirilmektedir. Görüldüğü gibi
yöntem, temsilde adalet ilkesini ön plana çıkaran yeni bir uygulamayı
getirmektedir. Bu yöntem iptal edilen önceki yöntemden teknik içerik ve kapsam
bakımından oldukça farklıdır.
Öte yandan siyasî partilerden aday olanlar için % 10 oranında ülke
barajı öngörülmüşken bağımsız adaylar için böyle bir baraj sözkonusu değildir.
Yeni Yasa ile bağımsız adaylar için de öngörülen % 10'luk seçim çevresi barajı
bir ölçüde siyasî partilerden aday olanlarla bağımsızlar arasında temsilde
adalet doğrultusunda bir eşitlik sağlanmaktadır.Yasa'nın gerekçesinden bunu
anlamak da mümkündür.
Bu nedenlerle dava konusu 4138 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile
önceki iptal edilen Yasa'nın 16. maddesinin ayniliğini kabul etmek mümkün
değildir. Anayasa'nın 153. maddesi yönünden iptal edilmeden esasa geçilerek öz
yönünden anayasal denetimin yapılması gerekirdi. Bu sebeple çoğunluk görüşüne
katılmadık.
|
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Sacit ADALI
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
Esas Sayısı : 1995/56
Karar Sayısı : 1995/60
Anayasa Mahkemesi'nce verilen 1.12.1995 günlü, Esas : 1995/56,
Karar : 1995/60 sayılı iptal kararının "bağımsız adaylar"la ilgili
kısmına aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyorum.
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Yasası'nın 34. maddesi 4125 sayılı
Yasa'nın 16. maddesinin ikinci fıkrası ile değiştirilerek; çevre barajında
ikili uygulama getirilmiş ve bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların
toplamının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek
sayıdan az oy alan siyasî partilere ve bağımsızadaylara milletvekilliği
verilmeyeceği, iki ve üç milletvekili çıkaracak seçim çevrelerinde kullanılan
geçerli oyların toplamının o çevreden çıkacak milletvekili sayısına
bölünmesiyle elde edilecek sayının % 25 olarak uygulanacağı öngörülmüştür.
Söz konusu Yasa hükmünün iptaline ilişkin 18.11.1995 günlü, Esas :
1995/54, Karar : 1995/59 sayılı Anayasa Mahkemesi kararında gösterilen
gerekçede aynen; "... Anayasa'nın amaçladığı "yönetimde istikrar
ilkesi" için milletvekili seçimlerinde bir ülke barajı öngörülmüşken,
ayrıca her seçim çevresi için yeni bir barajın getirilmesi "temsilde
adalet" ilkesiyle bağdaşmaz. Kaldıki uygulanmakta olan nispi temsil
sisteminin bir türü olan D'Hodnt sistemi de kendi içinde bir baraj
taşımaktadır..." denilmek suretiyle kural Anayasa'nın 67. ve 76.
maddelerine, bu yolla da 2. maddesine aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Ayrıca, anılan düzenleme ile, nüfusu fazla olan illerin çıkaracakları
milletvekili sayısı fazla olacağından, buralardaki çevre barajının % 6'lara
kadar düşmesinekarşın nüfusu az olan ve dört veya daha az milletvekili çıkaracak
bölgelerde bu çevre barajının % 25 olacağı, bu durumun ise seçim çevreleri
arasındaki adaletsizliği daha da artıracağı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin süreklilik kazanan kararlarına göre,
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasının ihlalinden söz edilebilmesi için,
iptal edilen Yasa ile sözcükleri aynı olmasa dahi aynı doğrultuda ya da aynı
nitelikte yeni yasa çıkarılmış olması gerekir. Konu ve kapsam bakımından
sözcüklerde farklılıklar olsa bile ikinci yasanın aynı amaç doğrultusunda,
Anayasa Mahkemesi kararına karşı ve onu etkisiz kılmak amacıyla çıkarıldığının
saptanması halinde de Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasına aykırılık söz
konusu olur. Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında yasama, yürütme ve
yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı
öngörülen Anayasa Mahkemesi kararları, yalnız sonuçları ile değil gerekçeleri
ile bütünlük arzederler. Bu nedenle yasama organı yeni düzenlemelerde
bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin kararların sonuçları ile birlikte
gerekçelerini de gözönünde bulundurmak zorundadır.
Seçim çevresi barajını düzenleyen ve 2839 sayılı Milletvekili
Seçimi Yasası'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasını değiştiren 4125 sayılı
Yasa'nın 16. maddesi, % 10'luk "ülke barajı" varken ayrıca her seçim
çevresi için yeni bir baraj getirilmesinin "temsilde adalet"
ilkesiyle bağdaşmadığı gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Hernekadar madde, siyasî partilerden aday gösterilenlerle birliktebağımsız
olarak adaylığını koyanları da içermekte ise de, bağımsız adaylar için % 10'luk
"ülke barajı" olmadığına göre, iptal gerekçesinden anlaşılacağı gibi,
yeni bir çevre barajı getirmeme zorunluluğu yalnızca siyasî partilerden aday
gösterilenler içinsöz konusudur. Başka bir anlatımla bağımsız adaylar ülke
seçim çevresi barajına tabi olmadığına göre, iptal kararındaki gerekçe bunlar
için geçerli değildir. Bağımsız adaylar yönünden % 10'luk seçim çevresi barajı
nedeniyle 4138 sayılı Yasa'nın 3. maddesiile Anayasa'nın 153. maddesine aykırı
düzenleme yapıldığından söz edilemez. Dava konusu yasa hükmünün bağımsız
adaylarla sınırlı olmak üzere Anayasa'nın 67., 76. ve 2. maddelerine aykırı
olup olmadığı incelenerek karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle, maddenin bağımsız adaylar yönünden
Anayasa'nın 153. maddesine aykırı olmadığı görüşü ile kararın bu kısmına
katılmıyorum.