ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1995/44
Karar Sayısı : 1995/44
Karar Günü : 19.9.1995
R.G. Tarih-Sayı :03.11.1995-22452
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Anavatan) Partisi TBMM Grubu
Adına Grup Başkanı A. Mesut YILMAZ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 8.6.1995 günlü, 4113 sayılı "Patent,
Faydalı Model, Marka, Coğrafi İşaretler, Endüstriyel Tasarımlar, Yaş Sebze ve
Meyve Ticareti, Toptancı Halleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları,
Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği, Türkiye Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin
Kuruluşu, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri İle Gıda Konularının
Düzenlenmesine ve Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Mer'iyet ve
Tatbik Şekli Hakkında Kanun İle SermayePiyasası Kanunu ve Gümrük Kanununun Bazı
Hükümlerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun başlığında geçen
"...Sermaye Piyasası Kanunu ve" ibaresi ile, birinci maddesinde geçen
"...ve mala dayalı olanlar dahil vadeli işlem borsalarının kurulmasıile
halka açık anonim ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumlarının kuruluş,
faaliyet ve denetimlerine ilişkin hususlarda, sermaye piyasasının organizasyonu
konusunda...." ibaresi ve ikinci maddenin (I) bendi ile üçüncü maddenin
(j) bendinin Anayasa'nın Başlangıç bölümünün dördüncü paragrafı ile 2., 5., 6.,
7., 11., 87., 91., 138. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
II- YASA METİNLERİ
A) İptali İstenilen Yasa Kuralları
4113 sayılı "Patent, Faydalı Model, Marka, Coğrafî İşaretler,
Endüstriyel Tasarımlar, Yaş Sebze ve Meyve Ticareti, Toptancı Halleri, Ticaret
ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları,
Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Turistik
Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin Kuruluşu, Tarım Kredi
Kooperatifleri ve Birlikleri ile Gıda Konularının Düzenlenmesine ve Türk
Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Mer'iyetve Tatbik Şekli Hakkında
Kanun İle Sermaye Piyasası Kanunu ve Gümrük Kanununun Bazı Hükümlerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun başlık kısmında yer alan ve
iptali istenilen "... Sermaye Piyasası Kanunu ve ..." ibaresinden
sonra gelen maddeleraynen şöyledir :
"Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, patent, faydalı model, endüstriyel
tasarım, markalar ve coğrafî işaretlerin korunmasını sağlamak, yaş sebze ve
meyve ticaretini düzenlemek, yaş sebze ve meyve üretici ve tüketicileri ile
bunların ticaretini yapanların çıkarlarını korumak, toptancı hallerini tanzim
etmek, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz
Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Tarım
Kredi Kooperatifleri ve Birliklerinindaha etkin bir şekilde çalışmasını
kolaylaştırmak, gıda konularının Avrupa Birliği standart ve normlarına uygun
olarak düzenlenmesini sağlamak, anonim ve limited şirketlerin kuruluş işlemleri
ve denetimleriyle ticaret siciline ilişkin konularda ve mala dayalı olanlar
dahil vadeli işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim ortaklıklar ve
sermaye piyasası kurumlarının kuruluş, faaliyet ve denetimlerine ilişkin
hususlarda, sermaye piyasasının organizasyonu konusunda düzenlemeler yapmak ve
Türkiye Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin kuruluşunu
düzenlemek, Dış ticaretin gelişimine uygun olarak gümrük mevzuatında değişiklik
ve düzenlemeler yapmak üzere Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma
yetkisi vermektir.
Kapsam
MADDE2.- Bu kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
.....................
I) 28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda
yapılacak değişiklikleri,
.....................
Kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu 1 inci madde ile verilen yetkiyi
kullanırken;
...........................
j) Mala dayalı olanlar dahil vadeli işlem borsalarının kurulması
ile halka açık anonim ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumlarının kuruluş,
faaliyet ve denetimlerine ilişkin kuralların sermaye piyasasının
organizasyonuna dair konuların, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararları ve piyasa
ekonomisi şartlarına uydurulmasını,
.........................
Göz önünde bulundurur.
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
1." Başlangıç'ın Dördüncü Paragrafı
- Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük
sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin
kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği
olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;"
2. "MADDE 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
3. "MADDE 5 - Devletin temel amaç ve görevleri, Türk
milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti
ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu
sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet
ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal
engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
şartları hazırlamaya çalışmaktır."
4. "MADDE 6 - Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk
Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları
eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
5. "MADDE 7 - Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
6. "MADDE 11 - Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
7. "MADDE 87 - Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve
bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek;
milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü
maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel
af ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."
8. "MADDE 91 - Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
9. "MADDE 138 - Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya,
kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi birbeyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
10. "MADDE 153 - Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesisedemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
III- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi uyarınca Yekta Güngör
ÖZDEN, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Samia
AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Ali HÜNER, Lütfi F. TUNCEL ve Nurettin
TURAN'ın katılmalarıyla 14.8.1995 günü yapılan ilk inceleme toplantısında
dosyada eksiklik bulunmadığından 4.7.1995 günlü dilekçe ile birlikte açılan
4113 sayılı Yetki Yasası'nın kimi kuralları ile, 558 sayılı "Sermaye
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına DairKanun Hükmünde Kararname"nin
tümünün iptalini içeren dosyaların ayrılmasına ve 4113 sayılı Yetki Yasası'na
ilişkin davada işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Yasa kurallarıyla, dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri
ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü
:
A- Yetki Yasalarının ve Kanun Hükmünde Kararname (KHK)'lerin
Anayasal Konumu
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği; 8.
maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu
tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine
getirileceği; 9. maddesinde de, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüştür.
Böylece egemenliğin kullanılmasında yetkili organlar belirlenmiş ve
kuvvetler ayrımı Anayasa'nın temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Bu ilke, Anayasa'nın 2. maddesinde sayılan ve Başlangıç'ta belirtilen temel
ilkelere dayalı demokratik, lâik ve sosyal hukuk devleti niteliklerinin de
kaynağıdır. Anayasa'nın Başlangıç Bölümünde belirtildiği gibi kuvvetler ayrımı,
Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet
yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir
işbölümü ve işbirliğidir; üstünlük ancak Anayasa ve yasalardadır.
Yetki yasası ve KHK'lerle ilgili kurallara Anayasa'nın 87. ve 91.
maddelerinde yer verilmiştir. 87. maddede, Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış, 91. maddede, KHK çıkarılmasına yetki veren yasadabulunması
zorunlu öğeler belirtilmiştir.
Buna göre yetki yasasında, çıkarılacak KHK'nin amacının,
kapsamının, ilkelerinin, kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının açıkça belirtilmesi gerekir.
Bakanlar Kurulu'na verilen yetki, yasada öngörülen konu, amaç,
kapsam, ilke ve süre ile sınırlı bir yetkidir. Bu durumda, yetki yasasının,
Anayasa'nın belirlediği öğeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması
ve verilen yetkiyi açıkça sınırlayarak Bakanlar Kurulu'na çerçeve çizmesi
gerekir.
Ayrıca, 91. maddenin sekizinci fıkrasında, yetki yasalarının ve
KHK'lerin, TBMM Komisyonları ve Genel Kurulu'nda öncelik ve ivedilikle
görüşüleceği öngörülmüştür. Anayasa'da görüşülmesinde bile "öncelik ve
ivedilik" aranan KHK çıkarma yetkisinin, özel bir yönteme bağlanması
konunun öneminden kaynaklanmaktadır. Anayasa'nın yukarıda açıklanan kuralları
gözetilerek yerine getirilecek bu işlev, ivedi durumlarla sınırlıdır.
Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerinin birlikte
değerlendirilmesinden, yasama yetkisinin genel ve aslî bir yetki olması,
TBMM'ne ait bulunması ve devredilememesi karşısında KHK çıkarma yetkisinin
kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu yetki yasama
yetkisinin devri anlamınagelecek ya da bu izlenimi verecek biçimde
yaygınlaştırılıp genelleştirilmemelidir. KHK, öğeleri Anayasa'da belirlenen
yetki yasalarına dayanılarak çıkarılır; ayrık durumlar içindir ve bağlı
yetkinin kullanılması yoluyla hukuk yaşamını etkiler.
1961 Anayasası'nın ilk şeklinde bulunmayan KHK kurumu, 22.9.1971
günlü ve 1488 sayılı Yasa ile Anayasa'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik
sonucu hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde, parlamenter
rejimlerde, yasa yapmanın belli usullere uyulmasınıgerektirdiği, bunun ise
zaman aldığı ileri sürülerek "değişen ekonomik ve sosyal koşulların gereği
olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında yürürlüğe konulabilmesi
çağdaş devlet anlayışının doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır"
denilmiştir. KHK'ler temelde 1982 Anayasası'nda 1961 Anayasası'ndan çok farklı
olmamakla birlikte kimi yeniliklerle ve fakat benzer gerekçelerle 91. maddede
düzenlenmiştir.
KHK'ler, ancak ivedilik gerektiren belli konularda, kısa süreli yetki
yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe
konulur. Nitekim, maddenin Danışma Meclisi'nde görüşülmesi sırasında KHK
çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni, Anayasa Komisyonu
sözcüsü tarafından, "...çok acele hallerde hükümetinelinde uygulanacak
seri bir kural olmadığı için, acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üsütüne
gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme
getirilmiştir...." biçiminde açıklanmış; Anayasa Komisyonu Başkanı da,
"... Kanun kuvvetinde kararname,...yasama meclisinin acil bir durumda
kanun yapmak için geçecek sürede çıkartacağı, kanunun ihtiyaca, halledilmesi
gereken meseleyi çözemeyeceği; o zaman çok geç kalınacağı endişesinden
kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için konmuştur." diyerek
aynı doğrultuda görüş bildirmiştir.
Süreleri uzatılarak yetki yasalarına süreklilik kazandırılması,
KHK uygulamasının yaygınlaştırılması, hemen her konuda KHK'lerle yeni
düzenlemelere gidilmesi, ivedilik ve zorunluluk koşullarına uyulmaması, yasama
yetkisinin devredilmezliği kuralına aykırılık oluşturur. Böylece, yasama ve
yürütme organları arasındaki denge bozulur, yürütme organı yasama organının
yetkilerini kullanmış olur, ona karşı ve giderek üstün bir konuma gelir. Bu durum,
Anayasa'nın yukarıdaaçıklanan kurallarına ters düşer.
Anayasa'nın 87. maddesinde "...Bakanlar kuruluna belli
konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini vermek..." TB.MM. nin
görev ve yetkileri arasında sayılmaktadır. Buna göre, TBMM'nce Bakanlar
Kurulu'na ancak belli konularda bu yetki verilebilir; her konuyu kapsayacak
biçimde genel bir yetki verilemez. "Belli" sözcüğü ile ancak sınırlı
konular öngörülmektedir.
Anayasa'da, kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi
yasaklanmaktadır. 91. maddenin birinci fıkrasına göre, sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle
düzenlenemez. 163. maddeye göre de, Bakanlar Kurulu'na kanun hükmünde
kararnameler yoluyla bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez.
Bu nedenlerle, yetki yasasında Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda
KHK çıkarabileceği açıkça belirtilmeli ve verilen yetki, konu yönünden mutlaka
belirgin olmalıdır.
Yetki yasasında, çıkarılacak KHK'lerin "amaç",
"kapsam" ve "ilkeleri"nin belirtilmesinden amaç, Bakanlar
Kurulu'nun kendisine verilen yetki ile neleri gerçekleştirilebileceğinin
açıklıkla gösterilmesidir. KHK'nin amacı, kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi
geniş içerikli, her yöne çekilebilecek, yuvarlak ve genel anlatımlarla
gösterilmemeli; değişik biçimlerde yorumlanmaya elverişli olmamalıdır.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin kullanılma süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk,
TBMM'ni, KHK çıkarma yetkisini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır. Ancak, bu sürenin ne kadar olacağı Anayasa'da belirtilmemişse
de, KHK kurumunun Anayasa Hukukuna getiriliş gerekçesine uygun biçimde kısa
olması gerekir. Bakanlar Kurulu'na çok uzun süreli yetki verilmesi, ancak
koşullu ve kısa süreli bir yetkiye olanak tanıyan Anayasa'ya aykırı olarak
yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir. Böyle bir durum,
ayrıklığın olağana dönüşmesine yol açar.
Yasama Organı, yetki yasasında belirlediği konu, amaç, kapsam ve
ilke sınırları içerisinde KHK ile düzenleme yapma yetkisini yürütme organına
geçici ve koşullu olarak verebilir.
Anayasa'nın 11. ve 153. maddelerinde öngörülen "Anayasa'nın
bağlayıcılığı ve üstünlüğü" ile "Anayasa Mahkemesi kararlarının
bağlayıcılığı" ilkeleri gözönüne alındığında, bir yetki yasasının
Anayasa'ya uygun görülebilmesi, Anayasa'daki öğe ve ölçütlere Anayasa Mahkemesi
kararlarıyla getirilen yorumlar çerçevesinde olanaklıdır.
B- Yetki Yasası'nın Dava Konusu Bölümünün Anayasa'ya Aykırılığı
Sorunu
1- Yasa'nın 1., 2. ve 3. Maddelerinin İncelenmesi
a- Anayasa'nın 138. ve 153. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesi'nce verilen birçok kararda,
hangi alanlarda kanun hükmünde kararname çıkartabilmek için Bakanlar Kurulu'na
yetki verilebileceğinin ve yetki yasalarında gözönünde bulundurulacak
kriterlerin neler olacağının açıklıkla belirtilmiş olmasına karşın, davakonusu
yetki yasası çıkarılırken bu gereğe uyulmadığı, bu nedenle Yasa'nın Anayasa'nın
11., 138. ve 153. maddelerine aykırı olduğu belirtilerek 1. maddesindeki
"... ve mala dayalı olanlar dahil vadeli işlem borsalarının kurulması ile
halka açık anonim ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumlarının kuruluş,
faaliyet ve denetimlerine ilişkin hususlarda, sermaye piyasasının organizasyonu
konusunda..." ibaresi ile, bu hükme koşut düzenlenen 2. maddenin (I) ve 3.
maddenin (j) bendinin iptal edilmesi istenilmiştir.
Anayasa'da, kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Anayasa'nın
Başlangıç'ında belirtildiği gibi kuvvetler ayrılığı, Devlet organları arasında
üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılıp
yerine getirilmesinden ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü ve
işbirliğidir; üstünlük, ancak Anayasa ve yasalardadır.
Anayasa'nın 153. maddesinin son fıkrasında, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını, gerçek
ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Bu kural gereğince, Yasama Organı,
yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen Anayasa Mahkemesi
kararlarını gözönünde bulundurmak, bu kararları etkisiz kılacak biçimde yeni yasa
çıkarmamak, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar
yasalaştırmamak yükümlülüğündedir. Yasama Organı, kararların yalnız sonuçları
ile değil, bir bütünlük içinde gerekçeleri ile de bağlıdır. Çünkü kararlar,
gerekçeleriyle, genel olarak yasama işlemlerini değerlerdirme ölçütlerini
içerirler ve Yasama etkinliklerini yönlendirme işlevi de görürler. Bu nedenle
Yasama Organı, düzenlemelerde bulunurken iptal edilen yasalara ilişkin
kararların sonuçları ile birlikte gerekçelerini de gözönünde bulundurmak
zorundadır. İptaledilen yasalarla sözcükleri ayrı da olsa aynı doğrultu, içerik
ya da nitelikte yeni yasa çıkarılması Anayasa'nın 153. maddesine aykırı olur.
Bir yasa kuralının Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığından söz
edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile aynı olması gerekmeyip benzer
nitelikte olması yeterlidir. Bunların saptanabilmesi için öncelikle, aralarında
"özdeşlik", yani anlam ve nitelik ile "teknik, içerik ve
kapsam" yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Konu, Anayasa Mahkemesi'nin ilgili iptal kararlarına göre
değerlendirildiğinde 4113 sayılı Yetki Yasası'nın dava konusu kısmı ile,
önceleri iptal edilen 3497, 3481, 3755, 3911, 3987, 3990, 3991 ve 4109 sayılı
yasalar arasında konu, amaç, kapsam, ilke ve içerik bakımından ayniyet veya
benzerlik bulunmadığı anlaşıldığından Anayasa'nın 153. maddesine aykırılık savı
yerinde görülmemiştir.
Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrası, mahkeme kararlarının
bağlayıcılığına ilişkin genel bir düzenleme olup, Anayasa Mahkemesi
kararlarının yerine getirilmesi zorunluluğuna Anayasa'nın 153. maddesinin son
fıkrasında özel olarak yer verilmiştir. Bu nedenle, Yetki Yasası'nın
Anayasa'nın 153. maddesine aykırılığı yönünden incelenmesinden sonra, ayrıca
138. madde yönünden irdelenmesine gereksinim kalmamıştır.
b- Anayasa'nın 7., 11., 87. ve 91. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dava dilekçesinde; 4113 sayılı Yetki Yasası'nın amaç, kapsam ve
ilkelerini düzenleyen maddelerle çok geniş ve sınırsız düzenlemeler yapılmasına
olanak verildiği, 28.7.1981 tarih ve 2499 sayılı Yasa'yla ilgili bölümlerin ve
sınırlarının somut olarak belirlenmediği, sermaye piyasaları ile vadeli işlem
borsaları konusunda yapılacak düzenlemelerin ivediliği ve zorunluluğunun
bulunmadığı, bu konuya ilişkin düzenlemenin tamamiyle yetki devri niteliği
taşıdığı; bu nedenle sermaye piyasaları ile vadeli işlem borsaları konusunda
yer alan hükümlerin Anayasa'nın 7., 11., 87. ve 91. maddelerine aykırı olduğu
ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi, Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerinde
yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; Yetki Yasası'nda,
çıkarılacak KHK'lerin konu, amaç, kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut
biçimde gösterilmesi zorunludur.
Yetki Yasası'nın iptali istenilen bölümü ile ilgili olarak
"Amaç" başlıklı 1. maddesinde; mala dayalı olanları da içermek üzere
vadeli işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim ortaklıklar ve
sermaye piyasası kurumlarının kuruluş, faaliyet ve denetimlerine ilişkin hususlarda
ve sermaye piyasasının organizasyonu konusunda düzenlemeler yapmak üzere
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi vermek Yasa'nın dava konusuna ilişkin,
amacı olarak gösterilmiş, "Kapsam" başlıklı 2. maddenin (ı) bendi ile
de, çıkarılacak KHK'ler ile 2499 sayılı Sermaye Piyasası Yasası'nda her türlü
değişikliğin yapılabileceği belirtilmiştir. 3. maddede de Bakanlar Kurulu'na
2499 sayılı Sermaye Piyasası Yasası'nda KHK ile değişiklik yaparken ilke olarak
"Mala dayalı olanlar dahil vadeli işlem borsalarının kurulması ile halkaaçık
anonim ortaklıklar ve sermaye piyasası kurumlarının kuruluş, faaliyet ve
denetimlerine ilişkin kuralların sermaye piyasasının organizasyonuna dair
konuların, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi Kararları ve piyasa ekonomisi şartlarına
uydurulmasını, göz önünde bulundurma"sı öngörülmüştür.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı gibi, Yetki Yasası'nın 1.
maddesinde "Amaç" başlığı altında çıkarılacak KHK'lerin amacı değil
konuları gösterilmiştir. Oysa; Anayasa'nın 91. maddesi gereğince yetki yasasında,
çıkarılacak KHK'nin amacının gösterilmesi zorunludur. Öte yandan, sermaye
piyasasının organizasyonu konusunda çıkarılacak KHK'lerin kapsam ve ilkeleri de
somut ve belirgin değildir. Öngörülen kapsam ve ilkedeki bu belirsizlik
nedeniyle Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi verilen 4113 sayılı Yasa'nın
Anayasa'nın 91. maddesindeki sınırlar içinde olmadığı anlaşılmaktadır.
4113 sayılı Yetki Yasası'nın dava konusu edilen bölümü, bir yetki
yasasında bulunması gereken ögeleri içermemesi nedeniyle Anayasa'nın 91.
maddesine, amaç yokluğu, kapsam ve ilkelerdeki belirsizlik ile de yürütme
organına yasama yetkisini bu konuda sınırsız biçimde kullanma olanağının
tanınmış olması bakımından da yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğundan
Anayasa'nın 7. maddesine aykırıdır.
Anayasa'nın 11. maddesinde de, Anayasa hükümlerinin, yasama,
yürütme ve yargı organlarını, yönetim makamlarını ve öbür kuruluş ve kişileri
bağlayan temel hukuk kuralları olduğu, yasaların Anayasa'ya aykırı olamayacağı
belirtilmiştir.
Bu nedenlerle, Yetki Yasası'nın 1. maddesinde yer alan dava konusu
ibare ile 2. maddesinin (ı) bendi ve 3. maddesinin (j) bendi Anayasa'nın 7.,
11., ve 91. maddelerine aykırılık oluşturduğundan iptalleri gerekir.
Güven DİNÇER bu görüşe katılmamıştır.
c- Anayasa'nın 2. 5. ve 6. Maddeleri Yönünden İnceleme
Anayasa'nın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2.
maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı başlangıçta belirtilen temel ilkelere
dayanan sosyal bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanmış, 5. maddesinde de,
Devletin temel amaç ve görevlerinin neler olduğu belirtildikten sonra sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak engelleri kaldırmak Devletin
temel amaç ve görevleri arasındasayılmıştır.
Öte yandan, Anayasa'nın 6. maddesine göre egemenlik hakkı millete
ait olup, bu hak Anayasa'nın koyduğu kurallar içinde yetkili kılınan organlar
eliyle kullanılır. Egemenliğin kullanılması hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa
bırakılamayacağı gibi, hiçbir kimse veya organ da kaynağını Anayasa'dan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Hukuk Devleti'nin temel ögesi, bütün Devlet etkinliklerinin hukuk
kurallarına uygun olmasını gerekli kılar. Hukuk Devleti, insan haklarına saygı
gösteren ve bu hakları koruyucu, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam
ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya
uyan bir devlet olmak gerekir. Hukuk Devleti ilkesi, Devletin tüm organlarının
üstünde hukukun mutlak bir egemenliğe sahip olmasını yasakoyucunun da kendisini
her zaman Anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı kılmasını gerektirir.
Yetki Yasası'nın dava konusu bölümü yukarıda açıklanan
gerekçelerle Anayasa'nın 7., 11. 87. ve 91. maddelerine aykırılık oluşturduğu
için kuşkusuz ki 2. ve 5. maddelerindeki "hukuk devleti" ilkesiyle,
6. maddesindeki "hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir
Devlet yetkisi kullanamaz" kurallarına da aykırıdır. Bu nedenle de iptali
gerekir.
Güven DİNÇER bu görüşe katılmamıştır.
2- Yasa'nın Başlığındaki "...Sermaye Piyasası Kanunu ve
..." İbaresinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
Dava konusu "... Sermaye Piyasası Kanunu ve ..." ibaresi
yasa başlığı olup, bu haliyle herhangi bir kural içermediğinden Anayasa'ya
aykırılığı sözkonusu değildir. Bu nedenle iptal isteminin reddi gerekir.
Ancak, dava konusu ibarenin Anayasa'ya aykırı bir yönü
bulunmamakla beraber, 1. maddedeki "...ve mala dayalı olanlar dahil vadeli
işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim ortaklıklar ve sermaye
piyasası kurumlarının kuruluş, faaliyet ve denetimlerine ilişkin hususlarda,
sermaye piyasasının organizasyonu konusunda ..." ibaresi ile 2. maddenin
(ı) ve 3. maddenin (j) bentlerinin iptali sonucu uygulama olanağını
yitirmektedir.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrasında, "Ancak başvuru,
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün sadece belirli madde veya
hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu belirli maddeveya hükümlerin iptali
kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya içtüzüğün bazı hükümlerinin veya
tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti
gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya
içtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerini veya tümünün iptaline karar
verilebilir." kuralına yer verilmiştir.
Bu nedenle Yasa'nın başlığında yer alan söz konusu ibarenin 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın
29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptali gerekir.
V- SONUÇ
8.6.1995 günlü, 4113 sayılı "Patent, Faydalı Model, Marka,
Coğrafî İşaretler, Endüstriyet Tasarımlar, Yaş Sebze ve Meyve Ticareti,
Toptancı Halleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları,
Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği,
Türkiye Turistik Otelciler ve Turizm İşletmecileri Birliğinin Kuruluşu, Tarım
Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri ile Gıda Konularının Düzenlenmesine ve Türk
TicaretKanunu ile Türk Ticaret Kanununun Mer'iyet ve Tatbik Şekli Hakkında
Kanun İle Sermaye Piyasası Kanunu ve Gümrük Kanununun Bazı Hükümlerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki Kanunu"nun;
I) Başlığındaki "...Sermaye Piyasası Kanunu ve ..."
ibaresinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve bu konudaki iptal isteminin REDDİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
II) A- 1. maddesindeki "... ve mala dayalı olanlar dahil
vadeli işlem borsalarının kurulması ile halka açık anonim ortaklıklar ve
sermaye piyasası kurumlarının kuruluş, faaliyet ve denetimlerine ilişkin
hususlarda, sermaye piyasasının organizasyonu konusunda..." ibaresinin,
Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
B- 2. maddesinin (ı) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE,
C- 3. maddesinin (j) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE,
Güven DİNÇER'in karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
III) Yasa'nın, II bendde belirtilen kimi kurallarının iptali
karşısında 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Yasa'nın 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince Yasa'nın başlığındaki
"...Sermaye Piyasası Kanunu ve ..." ibaresinin İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,
19.9.1995 gününde karar verildi.
|
|
|
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
|
|
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
|
|
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
|
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
Üye
Nurettin TURAN
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı : 1995/44
Karar Sayısı : 1995/44
Anayasa'nın 87. maddesinde, TBMM'nce belirli konularla sınırlı
olmak üzere Bakanlar Kurulu'na, KHK çıkarma yetkisi verilebileceği
öngörülmüştür. Anayasa'nın 91. maddesinde ise KHK çıkarma yetkisinin genel
olarak sınırları ve kullanım biçimi düzenlenmektedir.
Anayasa'nın çeşitli maddelerinde yalnız kanunla düzenlenebilecek
konular hakkında açık kurallara rastlamaktayız.
Anayasa'nın;
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili, 13, 14 ve 16, kişinin hakları
ve ödevleri ile ilgili 17-22, 26-29, 31-35, 38, Sosyal ve ekonomik haklarla
ilgili, 42-44, 46, 47, 50, 52-54, 61, 63, Siyasal haklarla ve ödevlerle ilgili,
66, 67, 69, 72, 74,
Yasama ile ilgili, 79, 82, 86, Yürütme ile ilgili, 108, 113, 117,
118, 121, 122, 124-128, 130-137,
Yargı ile ilgili, 140-142, 145, 149, 154-160, Malî ve Ekonomik
konularla ilgili, 165, 166, 167-170, maddelerinde münhasıran kanunla
düzenlenebilecek konular sayılmışlardır.
Anayasa'nın 91. maddesinde kanun hükmünde kararname ile
düzenlenemeyecek olan alanlar sayılmıştır. Buna göre de Anayasa'nın 12-39 ve
66-74. maddeleri kapsamına giren alanlarda KHK çıkarılamaz. Başka bir deyişle
bu alanlar KHK yönünden yasak alan olarak belirlenmiştir. 91. madde KHK
çıkarılamayacağı belirtilen alanlar ile Anayasa'nın diğer maddelerinde yalnız
kanunla düzenlenebileceği belirlenen konularda, KHK ile düzenleme yapılması
içinTBMM'nce Bakanlar Kurulu'na yetki verilemez.
KHK ile Bakanlar Kurulu'na verilecek yetkinin esasları ve
sınırları yukarıda yazılı Anayasa maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Bu açık
sınırlamalar Anayasa Mahkemesi kararlarıyla yorumlanabilir. Fakat daraltılıp
genişletilemez.
Mahkememizin yetki kanunlarını iptaliyle ilgili olarak bundan
önceki kararlarında getirilen "önemli" "zorunlu" ve
"ivedi" olma ölçütleri Anayasa'da mevcut değildir. Dava konusu edilen
Yetki Yasası hakkında verilen iptal kararına esas olan ölçütler de Anayasa'nın
KHK çıkarılmasına yetki veren 91. maddesi ile kanunla düzenlenecek konular
hakkında çeşitli Anayasa maddelerindeki ölçütler dışına çıkılmıştır.
Dava konusu Yetki Kanunu ile ticaret alanında kamuya bazı müdahale
ve düzenleme yetkileri verilmektedir. Böylece KHK'lerle ticaret alanını
düzenleyen bazı yasalar değiştirilebilecek ve bazı konularda da yeni
düzenlemeler yapılabilecektir. Düzenlenecek alan, birbiri ile ilgili ve aynı
paralelde düzenlenen ticaret sektörünün temel dalları ve düzenlemeleridir.
Verilen yetkiler ise çoğunlukla evvelce yasayla düzenlenmiş olan bu alanda bazı
kuralların değiştirilmesi ile ilgilidir.
Bakanlar Kurulu'na yasa ile verilen yetki, KHK ile yapılacak
değişiklikleri ilgilendiren yasa maddeleri sayılarak ve amaç, kapsam ve
ilkeleri ayrıntılı bir biçimde belirlenerek yasama organınca gerekli açıklıkta
sınırlandırılmıştır.
Sınırları ve kapsamı bu kadar belirli bir konuda, Bakanlar
Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmemesi KHK ile düzenleme yolunun
kapatılması anlamındadır.
Kararın sergilediği yorum ve anlayış sürekli uygulandığı takdirde
belirli alanlarda ve konularda esasen KHK'lere kapalı olan yasal düzenleme
imkanları, 91. maddede izin verilen alan ve konular da kullanılamaz hale
getirilebilecektir.
Ayrıca Yetki Yasası'nda birçok yasanın değiştirilmesine ve
bazılarının yeniden yapılmasına yetki verilmesi, temel iptal nedeni
sayılmıştır. Ticaret alanının kamunun müdahale yetkisi ile ilgili ve teknik
düzeyde olan bir konusunda birbirini tamamlayan ve bir bütünlük arzeden
düzenleme ihtiyacının, değiştirilecek ve düzenlenecek yasaların çokluğu
gerekçesi ile ele alınıp iptalle sonuçlandırılması, KHK müessesesinin konuluş
amacına uyan ve hükümetin ekonomik alanda hızlı ve etkin karar alma sürecinin
zeminini oluşturan anayasal bir düzenleme sistemini adeta etkisiz hale
getirmektedir.
Yetki yasalarının Anayasa'ya uygunluk denetimi diğer yasaların
denetimine göre daha sınırlı ve biçimsel bir denetimdir. Genelde bu denetim,
yetkinin anayasal sınırlar ve ölçüler içinde verilip verilmediği yönünden
yapılmaktadır. Bu denetimin biçimsel yönden yapılan bütün denetimler gibi öze
etkisi ile sınırlı bir anlayış içinde yapılması gerekir. Zira, önemli olan
Yetki Kanunu'na göre çıkarılan KHK'lerin Anayasa'ya uygunluğudur. Bu konuda ise
geniş denetim imkanı mümkündür.
Yetki Kanunu'nun denetimi, maksadı aşan bir duyarlıkta
yapılmıştır. Uygulanan aşırı biçimsel denetime anayasal gereklilik yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle iptal kararına karşıyım.
|
Başkanvekili
Güven
DİNÇER
|