"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
İtiraz yoluna başvuran 10. Hukuk Daire'nin kararının gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir :
"a- Davada, Sosyal Sigortalar Kurumu, sigortalısına ödemiş bulunduğu geçici işgöremezlik ödeneğini, 506 sayılı Kanunun 110. maddesi hükmüne dayanarak geri istemektedir. Gerçekten anılan madde "kasti veya suç sayılır bir hareketi yüzünden işkazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneği ve sürekli işgöremezlik geliri verilmemesini öngörmektedir. Maddenin sürekli işgöremezlik geliri ile ilgili hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 10.12.1991 günlü, 23/47 sayılı kararıyla iptal edilmiş durumdadır. Temyiz incelemesine gelen mahkeme kararı, anılan maddenin geçici işgöremezlik ödeneği ile ilgili hükmü uygulanarak, ödenmiş olan ödeneğinin geri alınması yolunda kurulmuştur. Kararda, sigortalının, vukua gelen trafik kazasında tamamen kusurlu, çarpışan öteki araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda mahkeme kararının Yasa'ya uygun olması ve bu nedenle onanması gerekmekte ise de, Dairemizce, davada uygulanan yasa kuralının Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varılarak itiraz yoluna başvurulmasına karar verilmiştir.
b- Anayasa'ya aykırılığın gerekçeleri :
Aykırılık gerekçeleri Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda sözü edilen kararında ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Bu gerekçeler özetlenecek olursa :
Anayasa'nın "Sosyal güvenlik hakkı" başlıklı 60. Maddesinin birinci fıkrasında, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olması öngörülmüştür. Sosyal güvenlik hakkı, çalışanların çalışma yaşamlarının ve yarınlarının güvencesidir. Çalışanları bu güvenceye kavuşturmak Anayasa'nın ayrıca 2. maddesi kuralının da gereğidir. Gerçekten, anılan maddede benimsenen sosyal devlet ilkesi, vatandaşın sosyal durumu ve refahı ile ilgilenme ve onlara asgari yaşam düzeyi sağlama görevini de içerir. Anayasa'nın 5. maddesi, devletin temel amaç ve görevlerini daha da somutlaştırarak "... kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak ..." biçiminde belirlemiştir. Emeğinden ve yasaların düzenlediği sosyal güvenliğinden başka hiçbir güvenceye sahip olmayan işçinin, kastî davranışı dışında suç sayılabilecek kusurlu herhangi bir olay nedeniyle sosyal güvenlikten yoksun bırakılması prime dayanan sigorta anlayışına ve giderek Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kuruluş ve varlık nedenine de ters düşer.
Anayasa Mahkemesi kararından özetlenen görüş ışığında dava konusuna bakarsak şu durumlar sözkonusu olur: Davalı kullandığı aracı kusurlu biçimde sürerek iki aracın çarpışmasına ve bu arada kendisinin de yaralanmasına yol açmıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olan davalı 23.3.1991- 9.11.1992 tarihleri arasında kalan uzun bir süre istirahatli sayılmıştır.
506 sayılı Kanun'un 33. maddesinin son fıkrasında "bu madde gereğince yapılacak sağlık yardımları, sigortalının sağlığını koruma, çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma amacını güder" kuralı yer alır. Bu amaç geçici işgöremezlik ödeneği yönünden de geçerlidir. Geçici olarak işgöremez durumuna giren işçi, çalışamadığı için ücret alamayacaktır. Esasen aldığı ücretle kıtı kıtına geçinebilen işçi, işgöremezlik ödeneğinden de yoksun kalınca, yasada belirtilen sağlığını koruma, çalışma gücünü yeniden kazanma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma amaçları da gerçekleşmiyecektir. Böylesine bir sonucun, çalışsın çalışmasın, herkesesosyal güvenlik hakkı tanıyan Anayasa kuralları ile bağdaşır bir yanı yoktur.
Sonuç : 506 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci tümcesinde yer alan ve suç sayılan bir hareketi yüzünden hastalanan sigortalıya geçici işgörmezlik ödeneği verilmemesini öngören kuralın Anayasa'nın 2., 5. ve 61. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına 6.7.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1994/73
Karar Sayısı : 1994/75
Karar Günü : 25.10.1994
R.G. Tarih-Sayı :13.11.1995-22462
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Yargıtay 10. Hukuk Dairesi
İTİRAZIN KONUSU : 17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 110. maddesinin birinci tümcesinde yer alan, "... suç sayılır bir hareketi yüzünden hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmemesi..."ni öngören kuralın Anayasa'nın 2., 5. ve 61. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Tümüyle kendi kusuru sonucumeydana gelen bir trafik kazasında yaralanan ve Sosyal Sigortalar Kurumu'nca tedavi altına alınan sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik tazminatının Kurum'ca dava edilmesi üzerine Kayseri İş Mahkemesi'nce Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 110. maddesine göresigortalıdan geri alınmasına karar verilmiş ve karar sigortalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz istemini inceleyen Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 506 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin birinci tümcesinde yer alan ve suç sayılan bir hareketi yüzünden hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmemesini öngören kuralın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İptali İstenilen Yasa Kuralı
İptali istenilen kuralın yer aldığı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 110. maddesi şöyledir :
"Madde 110- Kastı veya suç sayılır bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik geliri verilmez. Sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımı yapılır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
İtiraz başvurusunda dayanılan Anayasa kuralları şunlardır :
1- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2- "MADDE 5.- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
3- "MADDE 60.- Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar."
4- "MADDE 61.- Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.
Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.
Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.
Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurarveya kurdurur."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in katılmalarıyla 20.9.1994 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyadaki eksikliğin giderildiği anlaşıldığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararı ve ekleri, itiraz konusu yasa kuralı ile dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Sınırlama Sorunu
İtiraz yoluna başvuran Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 506 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin birinci tümcesinde yer alan, suç sayılır bir hareketi yüzünden hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmemesini öngören kuralın Anayasa'ya aykırılığı savıyla iptali isteminde bulunurken suçların türü yönünden bir ayrıma gitmemiş ve istemini sınırlandırmamıştır.
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa'nın 28. maddelerinde, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuruların Mahkeme'nin görev alanı ve bakmakta olduğu davada uygulanacak yasa kuralı ile ilgili olması öngörülmüştür.
İtiraz yoluna başvuran Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin bakmakta olduğu dava, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 110. maddesinin uygulanmasından doğmuştur. Sözü edilen maddeye göre kasdî veya suç sayılabilir bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalılara geçici ve sürekli iş göremezlik geliri verilmemektedir. Davaya konu olay, kasdî olmayan ve suç sayılır bir eylemi yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalıya geçici iş göremezlik geliri bağlanmasına ilişkindir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, Sosyal Sigortalar Yasası'nın 110. maddesinin birinci tümcesinin, suç sayılan bir eylemi yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalının geçici iş göremezlik geliri almamasına ilişkin kurallarını uygulama durumundadır. Olayda davalının kasde dayanmayan kusurlu bir eylemi sonucu iş kazasına uğraması söz konusudur.
Bu nedenlerle, 17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın iptali istenilen 110. maddesinin esas yönünden incelenmesinin, "... suç sayılan taksirli bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmemesi..." ile sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.
B- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
1- Anayasa'nın 2., 5. ve 60. Maddeleri Yönünden İnceleme
Anayasa'nın "sosyal güvenlik hakkı" başlıklı 60. Maddesinin birinci fıkrasında, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olması öngörülmüştür. Sosyal güvenlik hakkı, çalışanların yaşamlarının ve yarınlarının güvencesidir. Sosyal güvenlik, toplumun parçası olan bireylere, gelirleri ne olursa olsun doğal bir olay olan yaşlılık ile hastalık, kaza, ölüm ve malûllük gibi sosyal riskler karşısında asgari bir yaşam düzeyi sağlama amacına yöneliktir. 60. Maddenin ikincifıkrasında, Devlete sosyal güvenliği sağlayacak gerekli önlemleri almak ve teşkilâtı kurmak görevi verilmiştir. T.C. Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumu, ülkemizde sosyal güvenliğin temelini oluşturan kurumlardır. Sosyal Sigortalar Kurumu,hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlara, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm hallerinde sosyal sigorta yardımları yapan sosyal güvenlik kuruluşudur. Çalışmaları, yasal ölçüleriçinde ve sigorta esaslarına göre düzenlenmiştir. Bu madde sosyal güvenliğin düzenlenmesinde temel kural olmakla birlikte, Anayasa'da, çalışma hayatını düzenleyen diğer kurallar bütün sosyal güvenlik kurumları gibi Sosyal Sigortalar Kurumu için de geçerlidir.
Sosyal devlet, Anayasa'nın 2. maddesi uyarınca vatandaşın sosyal durumu ve refahı ile ilgilenen ve onlara asgarî yaşam düzeyi sağlayan devlettir. Anayasa'nın 5. maddesinde ise, "... kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerine, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak ..." devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.
Sosyal Sigortalar Yasası'nın itiraz konusu 110. maddesinde, kasdî veya suç sayılır bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan ya da hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneğiyle sürekli iş göremezlik gelirinin verilemeyeceği ve sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımlarının yapılacağı öngörülmüştür. Buna göre, sigortalının suç sayılır bir hareketiyle iş kazasına uğraması durumunda, sigortalı geçici işgörmezlik gelirindenyararlandırılmamaktadır.
Sosyal sigorta yasalarla kurulmuş bir sistem olup, sigortanın kapsamı, sigorta alanı ve kapsadığı riskler ile alınacak primler yasal ölçülerle belirlenmiştir. Sosyal güvenliğin ve sigortanın temel özelliği ve nedeni olan sosyal risklerin karşılaması işlevini yasaların öngörmesi zorunludur. Diğer yandan modern toplumun ulaştığı bilimsel düzey ve ileri teknolojik uygulamalar iş kazaları ve meslek hastalıklarına yeni boyutlar getirmiş ve yeni iş güvenliği sorunları ortaya çıkarmıştır. İleri ve karmaşık teknolojik uygulamalar bağlamında "kusur" kavramı, ceza hukukundaki anlamıyla "suç kavramı"na dönüşebilmekte ve maddenin düzenlenişine göre kastî suç olmasa bile bu tür suç sayılabilir bir eylemi yüzünden işçi sosyal güvenliğinden yoksun kalabilmektedir.
Emeğinden ve sosyal güvenliğinden başka hiçbir güvenceye sahip olmayan işçinin, suç sayılabilecek kusurlu bir eylemi nedeniyle sosyal güvenlikten yoksun bırakılması, prime dayanan sigorta anlayışına ters düşmektedir.
Yasa'nın 110. maddesinin taksirli suçları nedeniyle meydana gelen iş kazalarında işçiyi geçici iş göremezlik gelirinden yoksun bırakan kuralı, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun kuruluş ve varlık nedenine de aykırı düşmektedir.
Bu nedenlerle, sınırlama kararı uyarınca incelenen 110. maddedeki itiraz konusu kural 2., 5. ve 60. maddelerine aykırıdır.
İptali gerekir.
Haşim KILIÇ bu görüşe katılmamıştır.
2- Anayasa'nın 61. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 61. maddesinde harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malûl ve gazilerin, sakatların, yaşlıların ve korunmaya muhtaç çocukların devletçe korunmalarına yönelik özel kurallar konulmuştur.
Anayasa'nın 60. ve 61. maddeleri, geniş anlamda sosyal güvenlik konularını düzenleyen maddeler olmalarına karşın birbirlerinden tümüyle ayrıdırlar. 61. madde, toplumun özel olarak koruması ve gözetmesi gereken bir kesiminin sosyal güvenliğini, 60. maddesi ise sigorta esasına dayanan ve çalışanların geleceğini güvence altına alan sosyal güvenlik sistemlerini düzenlemektedir.Bu nedenle itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 61. maddesi ile ilgisi görülememiştir.
VI- SONUÇ
Sınırlama kararı uyarınca incelenen 17.7.1964 günlü, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 110. maddesinin, "... suç sayılan taksirli bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği verilmemesi ..." yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA;
25.10.1994 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör ÖZDEN
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
İhsan PEKEL
Selçuk TÜZÜN
Ahmet N. SEZER
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Mustafa BUMİN
Sacit ADALI
Ali HÜNER
Lütfi F. TUNCEL
KARŞIOY GEREKÇEM
Anayasa'nın 60. maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirtilerek sosyal riskler karşısında asgari bir hayat seviyenin teminat altına alınması amaçlanmıştır. Yine aynı madde de, belirtilen sosyal güvenliği sağlayacak sosyal güvenlik kuruluşlarını kurma görevi de devlete verilmiştir. Sosyal Sigortalar Kurumu bu kapsamda görev yapan bir sosyal güvenlik kuruluşudur. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 26. maddesi işveren sorum
luluğunu düzenlemiştir. İşverenin kendi suç sayılır bir hareketi sebebiyle meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığından dolayı Sosyal Sigortalar Kurumu'nun işçiye yaptığı ödemeler işverenden tahsil edilmektedir. Bu maddenin Anayasa'ya aykırılığı iddia edilmiş fakat Anayasa Mahkemesi 1990/28 Esas, 1991/11 sayılı kararı ile maddenin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar vermiştir. Kararda " ... İşverenin Sosyal Sigortalar karşısındaki sorumluluğunu düzenleyen itiraz konusu kural, kurumun iş kazası ya da meslek hastalığına uğrayan sigortalı için yaptığı giderleri sigortalının zarara uğramasına neden olanlarından rûcu yoluyla geri isteyebilme hakkı, kurumuna sigortalıya yardım yapma ödevi dolayısıyla malvarlığında meydana gelen eksiltmeyi kısmen ve tümüyle giderme olanağı sağlar. Öte yandan zararı ödemek durumunda bulunankişilerin bundan böyle sigortalının sağlığını ve can güvenliğini korumak yönünden daha çok özen göstermesi sağlanmış, iş kazası ve meslek hastalıklarının meydana gelmesi önlenmiş olur." denmektedir. Kararda da belirtildiği gibi işveren sorumluluğunun temelamacı Sosyal Sigortalar Kurumu'nun malvarlığının eksilmemesi ile işçinin can güvenliği konusunda gerekli önlemleri almasını temin için sözkonusu yasa hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 110. maddesi de işçi sorumluluğuna yönelikgetirilmiş paralel bir hükümdür. İşçinin kasdî ve suç sayılır bir hareketi yüzünden iş kazasına uğraması ya da meslek hastalığına tutulması halinde sigortalıya geçici ya da devamlı daimi iş görememezlik geliri verilmemek suretiyle hem Sosyal Sigortalar Kurumu'nun malvarlığının eksilmesi önlenmek istenmiş hem de işçinin işinde daha dikkatli davranması düşünülerek işyerinde başkalarına zarar vermemesi amaçlanmıştır.
Dava konusu yasa hükmü, suç teşkil eden bir fiil neticesinde iş kazasına uğrayan işçilere geçici iş göremezlik ödeneği verilmemesini öngörüyordu. Bu bölüm çoğunluk görüşü gereğince iptal edilmiştir. Çoğunluk gerekçesinde özellikle taksirli suçlar açısından işçinin yasada belirtilen gelirden mahrum edilemeyeceği vurgulanmıştır. Taksirli suç ağırolabileceği gibi hafif de olabilir. Ağır taksirde suçlu fiil sonunda doğacak ağır zararın olmasını arzu etmemesine rağmen bu zararın olabileceğini tahmin edebilecek durumdadır. Yasakoyucu işçinin belirtilen bu taksirli fiili sonunda (esasen tahmin edilebilir) meydana gelebilecek zararı önlemek için dava konusu yasa hükmünü getirmiştir. İptal edilmekle ağır kusur sonucu büyük zararların doğmasına sebep olan kişiler sosyal hak kavramına sığınarak suç sayılan bir hareketi yüzünden Sosyal Sigortalar Kurumu'ndanyardım sağlayacaktır.
Sosyal güvenlik hakkını, devlet kuracağı sosyal güvenlik kuruluşları eliyle yürüteceğine göre Anayasa'nın 65. Maddesi gereğince malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde bu görevini yerine getirecektir. Aksi halde sosyal güvenlik kuruluşlarının malvarlığında meydana gelen eksilme kurumu acze düşürebilir. İşçinin işyerinde azami özeni göstermesi ve Sosyal Sigortalar Kurumu'nun malî yapısı düşünülerek yasakoyucu sosyal güvenlik hakkına belirtilen sınırlamayı getirmiştir.
Bu nedenlerle çoğunluğun iptal kararına katılmıyorum.