"...
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
İtiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir :
"Mahkememizde yargılaması yapılmakta olan esas ve numarası yukarıda belirtilen dava dosyasında dava konusu maddi olaya uygulanan 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu'nun 13. maddesinin/son fıkrasındaki "1. fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra daireleri tarafından bu arazi hakkında devir ve temliği gerektiren bir karar verilemez. Miras yoluyla intikaller, bu hükmün kapsamı dışındadır. Ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler" hükmü gereği 27.12.1992tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 92/3780 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla İpsala ilçesi ve bu ilçeye bağlı tüm kasaba köy ve diğer yerleşim birimlerinin anılan Yasanın 2. maddesinin/k fıkrası anlamında uygulama alanı olarak alınması nedeniyle; davacılar vekili mahkememizin 18.2.1993 tarihli celsesinde söz konusu maddenin Anayasanın 10., 35. ve 36. maddelerine aykırı bulunduğu def'inde bulunmuştur.
Mahkememizce davacı vekilinin Anayasaya aykırılık Def'ine ilişkin dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, davalılar herhangi bir cevap vermemişlerdir.
Mahkememizce Anayasaya aykırılık def'i ciddi bulunarak konunun Anayasa Mahkemesinde incelenmek üzere dava dosyasının bir örneğinin Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Çünkü;
a)- Anayasanın 10. maddesinin 1. fıkrasında "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanunun önünde eşittir" demektedir. Oysa; iptale konu olan 3083 sayılı Yasanın 13. maddesinin son fıkrasında Anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşecek şekilde, uygulama alanına alınan yerlerde temlik ve devir tasarruflarını 5 yıl süreyle sulama projesi tamamlanması halinde bir 5 yıl daha ki toplam 10 yıllık bir süreyle sınırlama ve tahdit getirmektedir. Ayrıca, anılan Yasanın 13. maddesinin 3. fıkrasındaki "yukarıda belirtilen süre içerisinde bu gibi arazide sadece TC. Ziraat Bankası, Türkiye Zirai Donatım Kurumu ve Tarım Kredi Kooperatifine ipotek edilebilir" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Anayasanın yukarıdabelirtilen yasa önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırı düşmekte, maddede sayılan kurumlar dışındaki diğer kişi ve kuruluşlara ipotek yasağı getirmekte bu bakımdan kişi ve kuruluşlar arasında yasaların uygulanması yönünden fark ve ayrıcalık getirmektedir.Bu nedenle bu hükmün Anayasaya aykırı olduğu savı mahkememizce yerinde ve ciddi bulunmuştur.
b)- Anayasanın 35. maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir, mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz," demektedir. Yine, mülkiyet hakkının unsurları ve kapsamı MKnun 618. maddesinde açıklanmış ve mülkiyet hakkına sahip olan kimse o şeyde dilediği gibi tasarruf etmek hakkı olduğu zikredilmiştir. Elbette bu hakkın kamu yararı gereklerine uygun olarak kanunla sınırlandırılabileceği açıklanmıştır. Ancak, bu sınırlandırmanın kanaatimizce mülkiyet hakkının kullanılmasının özüne dokunmaması gerekir. Bir başka deyişle kamu yararı ve kamu hizmetleri gereğine dayanılarak, mülkiyethakkının sınırlandırılmasına hakkın özüne dokunmamak, demokratik ve çağdaş hukuk devleti olmanın gereklerinden olduğunda şüphe bulunmamaktadır.
Oysa iptale konu maddi olayımızda uygulanan 3083 sayılı Yasanın 13/son fıkrasındaki sınırlama 5 yıl ve gerektiğinde 10 yıl süreyle tüm temlik ve devir tasarruflarını önlemekte ve idari izne bağlı tutmakta ve ayrıca Türk Milleti adına yargı erkini kullanan bağımsız mahkemelerin karar verme yetkisini bu süreyle elinden almaktadır. Bu yönüyle anılan kanun maddesinin Anayasanın kuvvetler (erkler) ayrılığı ilkesine de ters düşmektedir. Çünkü, kanuna dayalı yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunun uygulama alanına aldığı bir yerde 5-10 yıllık süreyle mahkemelerin devir ve temlik yönünde karar verme yetkisiyle açıkça ortaklığın giderilmesi kararı verme yetkisi sınırlandırılmaktadır. Halbuki, aynı konuda yani devir ve temlike yönelik tasarrufların kullanılması amacıyla idari bir mercie (Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne) yapılacak bir başvuru ile izin verilmesi halinde bu tür işlemlerin yapılmasına imkan ve cevaz verilmektedir. Özetle; idari bir organın verdiği izinle bu tür tasarrufî işlemler imkan dahilindedir. Öyleyse, idari bir organın verdiği izinle yapılabilen bir işleme yönelik kararı neden TC. Mahkemesi veremesin' Bu sorunun gerekçesinin kamu yararı ve kamu hizmeti gibi kavramlarla açıklanamayacağı kanaati mahkememizde hasıl olmuştur.
Kaldıki; 3083 sayılı Yasanın 1. maddesinde de belirtildiği gibi amacı ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalanan Tarım Topraklarının gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını, Tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile iş gücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi gütmektedir. Söz konusu amaç ile yasanın 13/son fıkrasında getirilen yasaklama ile çelişki teşkil ettiği yapılan incelemede anlaşılmıştır. Zira, İzale-i Şüyuu (Ortaklığın Giderilmesi) davalarında çoğu kez iştirak halinde olan taşınmazın mülkiyeti mahkemece satış kararı verilerek çıkartılan ihalede tek kişi tarafından satın alındığı gözlemlenmektedir. Yani, çok paylı taşınmaz tek kişiye kaldığı bir vakıadır. Bu itibarla yasanın konuluş amacı (Ratioleges) ile 13/son fıkrasındaki getirtilen yasaklama arasında açıkça bir tezat olduğu görülmektedir. Yine, anılan yasada taşınmazların aynen taksimi hususunda herhangi bir sınırlayıcı yasak söz konusu değildir. Yani birden çok kişinin hissedar olduğu müşterek veya iştirak halindeki mülkiyete konu taşınmazın ortaklar arasında parçalara ayrılarak taksimi imkan dahilindedir. Çünkü, yasa mahkemelerin satış kararı verme yetkisini sınırlamakta, ancak aynen taksime karar verme yetkisini sınırlamamaktadır. Halbuki aynen taksimde tek parça taşınmazın ortaklar arasında bölünerek birden çok parçaya bölünmesi söz konusudur. Bu ise, 3083 sayılı Yasanın 1. maddesinde belirtilen amacına ters düşmektedir. Eğer yasaklanması gereken bir husus var ise onunda aynen taksim kararı verme yetkisi olduğu açıktır. Bu bakımdan aynen taksime getirilecek bir sınırlama olması gerekirken, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine bir sınırlama getirilmesini anlamak oldukça güçtür. Bu durum yasanın amacıyla uyuşmamaktadır.
c)- Anayasanın 36. maddesinde herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir, demektedir. Oysa müşterek veya iştirak halinde mülkiyete konu taşınmazdaki ortaklar aralarında anlaşarak veya haricen alıcı bularak idari merciden alacakları bir izinle, tasarrufî işleme yönelik devir ve temlik muamelesini yaptırabilirler. Aynı şeyi 3083 sayılı Yasanın 13/son fıkrası nedeniyle mahkeme önüne getirememektedir. Hal böyle olunca kişilerin adalete, yargıya, hukuk devletine olan güvenleri sarsılmakta, tapuda bir takım muvazaalı işlemlerin yapılmasına yol açmakta bu ise, işlerin gecikmesine ve sürüncemede kalmasına yol açmaktadır.
Karar: Yukarıda izah edilen gerekçelere göre;
Davacı vekilinin Anayasaya aykırılık def'ine ilişkin savı ciddi bulunarak dosyanın Yüksek Mahkemenizde incelenerek 3083 sayılı Yasanın 13/1-2-3-4-5 fıkralarının Anayasanın 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılığı nedeniyle itiraz yoluyla konunun mahkemenize getirilmesine Anayasa'nın 152 ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Hakkında Kanunun madl8/1. fıkrası gereğince 25.11.1993 tarihli celsede karar verilmiş olup, dava dosyamızın tasdikli bir örneği ekli kararla beraber sunulmuştur.""
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1993/53
Karar Sayısı : 1994/67
Karar Günü : 13.9.1994
R.G. Tarih-Sayı :01.05.1998-23329
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : İpsala Sulh Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 22.11.1984 günlü, 3083 sayılı "Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu"nun 13. maddesinin Anayasa'nın 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Dâvacılar vekili, ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyû)davasında uygulanma durumunda bulunan,3083 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin Anayasa'nın 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılığı savında bulunmuştur. Mahkeme, bu savı ciddî bularak, iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
22.11.1984 günlü ve 3083 sayılı Yasa'nın iptali istenen 13. maddesi şöyledir :
"Madde 13.-Uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren, kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtım işlemlerinin tamamlanması veya tapuya tescili sonuçlandırılıncaya kadar, gerçek kişilerle özel hukuk tüzelkişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliği devir ve temlik edilemez. Bu araziler ipotek edilemez ve satış vaadine konu olamaz. Ancak, bu kısıtlama süresi beş yılı aşamaz. Sulama şebekesi tamamlanıp sulamaya geçinceye kadar da aynı işlemler yapılmaz.Bu kısıtlamada ise süre, beş yılı aşamaz.
Kısıtlama süresi içerisinde arazisini ve varsa üzerindeki tesisleri satmak isteyen gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerin müracaatları halinde, uygulayıcı kuruluş bu kişilere ait tarım toprağını ve varsa üzerindeki tesisleri, altmış gün içinde bu Kanun hükümlerine göre kamulaştırır veya yönetmelikle tespit edilecek esaslar dahilinde bunların başkalarına satışına izin verir.
Yukarıda belirtilen süre içinde, bu gibi arazi sadece TC. Ziraat Bankası, Türkiye Ziraî Donatım Kurumu ve Tarım Kredi Kooperatiflerine ipotek edilebilir.
Bu kısıtlama süresi içerisinde ipoteğin paraya çevrilmesi gerektiğinde bedel, bu Kanun hükümlerine göre uygulayıcı kuruluş tarafından alacaklıya ödenerek arazinin Hazine mülkiyetine geçirilmesi sağlanır.
Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra iflas daireleri tarafından bu arazi hakkında devir ve temliki gerektiren bir karar verilemez. Miras yoluyla intikaller, bu hükmün kapsamı dışındadır. Ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Mahkemenin iptal istemine dayanak yaptığı Anayasa kuralları şunlardır:
1- "MADDE 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
2- "MADDE 35.- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
3- "MADDE 36.- Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz."
C- İlgili Anayasa Maddesi
Konuyla ilgili Anayasa maddesi şudur:
"MADDE 44.- Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göretoprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.
Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilmez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir."
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfi F. TUNCEL'in katılmalarıyla 23.12.1993 gününde yapılanilk inceleme toplantısında dosyada eksik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, sınırlama sorununun da esas inceleme evresinde ele alınmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
İşin esasına ait rapor başvuru kararı ve ekleri, Anayasa'ya aykırılığı öne sürülen yasa kuralı ile aykırılık savına dayanak yapılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Mahkemeninbakmakta olduğu dâvasatış yoluyla ortaklığın giderilmesine ilişkindir. İtiraz konusu 13. maddenin son fıkrasının son tümcesinde"...Ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler" denilmektedir. Mahkeme, 13. maddenin yalnız bu tümcesini bakmakta olduğu dâvada uygulamak durumundadır. Bu nedenle, "22.11.1984 günlü, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu'nun 13. maddesinin iptaline yönelik itiraza ilişkin esas incelemenin, maddenin sonfıkrasında yer alan "... Ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler" tümcesi ile sınırlı olarak yapılmasına," oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- İptali İstenen Kuralın Anlam ve Kapsamı
3083 sayılı "Sulama Alanlarının Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu"nun 1. maddesinde Kanun'un amacı şu şekilde belirlenmiştir:
"Bakanlar Kurulu'nca gerekli görülen alanlarda :
a) Toprağın verimli şekilde işletilmesini, işletilmesinin korunmasını, birim alandan azami ekonomik verimin alınmasını, tarım üretiminin sürekli olarak artırılmasını, değerlendirilmesini ve buralarda istihdam imkânlarının artırılmasını,
b) Yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin zirai aile işletmeleri kurabilmeleri için Devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmalarını, desteklenmelerini, eğitilmelerini,
c) Ekonomik üretime imkân vermeyecek şekilde parçalanan tarım topraklarının gerektiğinde ve imkanlar ölçüsünde genişletilmesi suretiyle de toplulaştırılmasını, tarım arazisinin ailenin geçimini sağlamaya ve aile iş gücünü değerlendirmeye yeterli olmayacak derecede parçalanmasını ve küçülmesini önlemeyi,
d) Yeni yerleşme yerleri kurmayı, mevcut yerleşme yerlerine eklemeler yapmayı,
e) Zorunluluk halinde tarım arazisinin diğer amaçlaratahsisini düzenlemeyi,
f) Dağıtılmayan tarım arazisinin değerlendirilme şeklini belirlemeyi,
g) Bakanlar Kurulunca gerekli görülen diğer bölgelerde gayrimenkullerin Milli Güvenlik nedeniyle mülkiyet ve tasarruf şekillerinde ve yerleşim yerlerinde düzenlemeler yapmayı, sağlamaktır."
Bu amaca ulaşmak için Yasa'nın 11. maddesiyle işlemlere sınır (tasarruf tahdidi) getirilmiş,12. maddesi ile de bu topraklar üzerinde mirasçıların tasarrufu düzenlenmiştir. Bu düzenlemeyle, mirasın açılmasından itibaren altı ay içinde mirasçıların aile ortaklığı şeklinde işletemedikleri veya rızaen aralarında devir ve temlik işlemleri yapamadıkları durumlarda dağıtılan toprak ve varsa işletmeye ilgili taşınmaz malların bedeli, bu Yasa hükümlerine göre ödenmek koşuluyla uygulayıcıkuruluş tarafından geri alınacağı ve geri alınan işletmenin, öncelikle mirasçılara ya da topraksız veya az topraklı çiftçilerden birine tahsis edileceği öngörülmüştür.
Yasa'nın 13. maddesinin birinci fıkrasında Bakanlar Kurulu kararının Resmî Gazete'de yayımı gününden başlayarak uygulama alanlarında; kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtımı işlemlerinin tamamlanması veya tapuya tescil sonuçlandırılıncaya kadar, gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliğinin beş yıl süreyle devir, temlik, ipotek edilemeyeceği ve satış vaadine konu olamayacağı belirtilmiştir. Beş yılı aşamayacak olan kısıtlama süresinden sonra da, sulama sistemi tamamlanıp sulamaya geçilinceye kadar aynı yasaklamaları içeren ikinci birbeş yıllık kısıtlama süresi getirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında da kısıtlama süresi içinde arazisini satmak isteyenlerin, uygulayıcı kuruluşun bu kişilere ait tarım toprağını ve varsa üzerindeki tesisleri 60 gün içinde kamulaştırması veya başkalarına satışına izin vermesi öngörülmüştür.
C- Anayasa'ya Aykırılık Sorunu
Mahkeme, Anayasa'ya aykırılık savına dayanak olarak Anayasa'nın 10., 35. ve 36. maddelerini göstermiş olmakla birlikte kuralın asıl dayanağının Anayasa'nın 44. maddesi olduğu görülmekle esas incelemenin öncelikle bu madde yönünden yapılması gerekli görülmüştür.
1- Anayasa'nın 44. Maddesi Yönünden İnceleme
"Toprak Mülkiyeti" başlıklı Anayasa'nın 44. maddesinde; "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.
Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilmez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir" denilmektedir. 3083 sayılı Yasa'nın düzenlenmesinde Anayasa'nın bukuralının göz önünde bulundurulduğu anlaşılmaktadır.
2- Anayasa'nın 35. Maddesi Yönünden İnceleme
Mahkeme, itiraz konusu kuralın Anayasa'nın 35. maddesine aykırı olduğu savında bulunmaktadır.
Anayasa'nın"Mülkiyet Hakkı" başlıklı 35. maddesinde; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" denilmektedir.
"Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu" genel nitelikli bir tarım ve toprak reformunu kapsamayıp, sulama alanı olarak belirlenecek yerlerle uygulanacak arazi düzenlemelerini içeren bir Yasadır. Bu Yasa ile sulama alanı olarak belirlenecek yerlerde tarımın daha çağdaş ve bilimsel biçimde gelişmesi ve buna bağlı olarak daha fazla ürün alınabilmesi ve hızla artan nüfusun beslenme gereksinmelerinin karşılanması amaçlanmıştır. Yasa'da, topraksız ya da az topraklı köylülere kamuya ait veya kamulaştırılmış toprakların dağıtılması, tarım topraklarının sahipleri arasında paylaştırılması, toprak rantlarının ayarlanması, tarım işletmeleri kurulması, tarımsal vergilendirme, tarımsal eğitim ve çalışanların çalışma koşullarının düzenlenmesi, onlara kredi sağlanması, ürünlerin pazarlanması için gerekli sistemlerin oluşturulması ve çiftçilerin araç ve gereç edinmeleri ile toprağın sulama işlerinin yapılması, toprak ve tarım reformunun kapsamına alınmıştır.
"Toprak Mülkiyeti" başlıklı Anayasa'nın 44. maddesinde; "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespitedebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz.
Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilmez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir" denilmektedir. 3083 sayılı Yasa'nın düzenlenmesindeAnayasa'nın bu kuralının göz önünde bulundurulduğu anlaşılmaktadır.
Kamu yararı ile kişi yararının dengelenmesi ve mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla, Yasa'da öngörüldüğü ölçüde, getirilen sınırlamada Anayasa'ya aykırılık bulunmamaktadır.
Mirasçıların anlaşamamaları durumunda, mahkemece ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilememekle birlikte mirasçıların satış hakkı, uygulayıcı kuruluş tarafından yerine getirilmektedir.
Bu nedenle, itiraz konusu kuralla getirilen sınırlama, öngörülen amacı aşmadığı gibi demokratik toplum gereklerine de aykırılık oluşturmamaktadır.
3- Anayasa'nın 10. ve 36. Maddeleri Yönünden İnceleme
İtiraz yoluna başvuran mahkeme, incelenen kuralın Anayasa'nın 10. ve 36. maddelerine de aykırılığı savında bulunmuş ise de, kuralın Anayasa'nın 10. ve 36. maddeleriyle ilişkisi bulunmamaktadır.
İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
22.11.1984 günlü, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu'nun sınırlama kararı uyarınca incelenen 13. maddesinin son fıkrasında yer alan "...Ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler." tümcesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, 13.9.1994 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör ÖZDEN
Başkanvekili
Güven DİNÇER
Üye
İhsan PEKEL
Selçuk TÜZÜN
Ahmet N. SEZER
Samia AKBULUT
Haşim KILIÇ
Yalçın ACARGÜN
Mustafa BUMİN
SacitADALI
Ali HÜNER