ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1993/45
Karar Sayısı : 1993/47
Karar Günü : 25.11.1993
R.G. Tarih-Sayı :22.12.1993-21796
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Anavatan) Partisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Grubu adına Grup Başkanı A. Mesut YILMAZ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 15.9.1993 günlü, Resmî Gazete'de
yayımlanan 510 Sayılı "Sigorta Murakabe Kanunu'nun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname"nin Anayasa'nın
2., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ :
A. İptali İstenilen Kuralları :
İptali istenilen 510 sayılı "Sigorta Murakabe Kanunu'nun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde Kararname"
şöyledir :
"Sigorta Murakabe Kanununun bazı maddelerinde değişiklik
yapılması; 24/6/1993 tarihli ve 3911 sayılı Kanunun verdiği yetkiye
dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nca 20/8/1993 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Madde 1- 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 1 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Madde 1- Bu Kanunun amacı, ülke sigortacılığının geliştirilmesini,
güven içinde yürütülmesini, sigorta sektöründe yeralan kişi ve kuruluşların
mesleki kurallar içerisinde faaliyet göstermelerini, bu sektörde yaratılacak
fonların ekonomik kalkınmaya katkısını sağlamak ve sigorta sözleşmelerinden
doğan hak ve alacakları teminat altına almak üzere sigorta ve reasürans
şirketlerinin kuruluşunu, yönetimini, çalışma esaslarını, tasfiyelerini ve
murakabeleri ile sigortacılıkla ilgili ihtisas komite ve kuruluşlarının
teşkilini, eksperlik, aktüerlik, acentelik, brokerlik ve prodüktörlük
faaliyetlerini ve sigortacılıkla ilgili diğer hususları düzenlemektir.
Bu Kanunda geçen;
a) Bakan veya Bakanlık: Hazine ve Dışticaret Müsteşarlığının bağlı
bulunduğu Bakan veya Bakanlığı,
b) Müsteşarlık : Hazine ve Dışticaret Müsteşarlığı'nı,
c) Kurul : Sigorta Murakabe Kurulu'nu,
d) Birlik : Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'niifade
eder.
Sosyal sigorta kuruluşları ve özel kanunlarına göre sigortacılık
faaliyetinde bulunan kuruluşlar ile Türkiye İhracat Kredi Bankası Anonim
Şirketi bu Kanuna tabi değildir."
Madde 2- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 2 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kuruluş İzni
Madde 2- Bir sigorta veya reasürans şirketinin kurulması veya
yabancı ülkelerde kurulmuş bir sigorta veya reasürans şirketinin Türkiye'de
faaliyette bulunması Bakanlığın iznine tabidir.
a) Türkiye'de kurulacak sigorta veya reasürans şirketlerinin;
1) Anonim ortaklık şeklinde kurulmaları,
2) Kurucularının taksirli suçlar hariç olmak üzere, affa uğramış
olsalar dahi ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis veya zimmet, ihtilas,
rüşvet, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma,
dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı
dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat
karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi
kaçakçılığına teşebbüs suçlarında dolayı hüküm giymiş bulunmaması, iflas ve
konkordato ilan etmemiş olması,
3) Ödenmiş sermayelerinin 50 milyar liradan az olmaması,
4) Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve nama yazılı
olması,
5) Anasözleşmelerinin bu Kanun hükümlerine uygun olması, şarttır.
b) Türkiye'de sigortacılık faaliyeti gösterecek yabancı sigorta
veya reasürans şirketlerinin;
1) Şube şeklinde teşkilatlanmış olması,
2) Türkiye'ye ayrılan ödenmiş sermayelerinin bu maddenin (a)
fıkrasının üçüncü bendine göre belirlenen tutardan az olmaması,
3) Kurulmuş oldukları veya faaliyette bulundukları ülkelerde
mevzuata aykırı işlemlerinden dolayı sigortacılık yapmaktan yasaklanmış
olmamaları, şarttır.
Türkiye'de merkez şube açarak faaliyet gösteren yabancı sigorta ve
reasürans şirketlerinin müteakip şubeler için izin almalarına gerek yoktur.
Sigorta şirketleri, kooperatif şirketlerin tabi olduğu esaslara
göre karşılıklı (mütüel) şirket olarak da kurulabilir. Bu takdirde ortak sayısı
200'den az olamaz.
Bakanlık bu maddede yazılı en az sermaye tutarını Devlet
İstatistik Enstitüsü toptan eşya fiyatları endeksini aşmamak kaydıyla
arttırmaya yetkilidir.
Türkiye'de sigorta ve reasürans şirketi kurmak, yurt dışında şube
veya temsilcilik açmak veya yabancı ülkelerde kurulmuş sigorta veya reasürans
şirketinin Türkiye'de şubesini açmak ve faaliyete başlamak için gerekli bilgi
ve belgelerle ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."
Madde 3- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ruhsat
Madde 3- Sigorta şirketlerinin faaliyet göstermek istedikleri her
bir sigorta dalı için Müsteşarlıktan sigortacılık, reasürans şirketlerinin ise
reasürans ruhsatı almaları zorunludur.
Müsteşarlıkça kendilerine ruhsatname verilen şirketler
ruhsatnamelerini usulüne uygun olarak tescil ve ilan ettirmek zorundadırlar.
Kuruluşuna izin verilen sigorta ve reasürans şirketleri,
kuruluşları ticaret siciline tescil ve ilan edildikten sonra ruhsat için
başvururlar.
Sigortacılık yapmak üzere ruhsat verilmiş olan sigorta ve reasürans
şirketlerinin ruhsatları, Bakanlıkça;
a) Sigorta şirketlerinin aralıksız olarak bir yıldan fazla süre
ile yeni sigorta sözleşmesi akdetmemelerinin,
b) Kuruluş ve faaliyet esasları ile ruhsatın verilmesine ilişkin
şartların ortadan kalktığının,
c) Mali bünyelerinin ciddi bir şekilde zayıflamakta olması
halinde, tanınan süreler içerisinde bu durumun düzeltilmesi için öngörülen
tedbirleri yerine getirmediklerinin,
d) Sigorta şirketlerinin yetkisiz olarak faaliyet gösteren
acenteler ile acente sözleşmesi yapmalarının,
e) Bu Kanun, yönetmelik ve ilgili diğer mevzuatla kendilerine
düşen yükümlülüklere uymadıklarının, tesbiti hallerinde, geçici veya sürekli
olarak iptal edilebilir.
Bu maddenin (c) fıkrası dışındaki fıkralarına göre ruhsat iptali
münhasıran ilgili dal için uygulanır.
Ruhsatların verilmesine veya iptaline ilişkin işlemler şirket
tarafından ticaret siciline tescil ettirilerek, Türkiye çapında basımı ve
dağıtımı yapılan günlük en az iki gazete ile de ilân edilir. Gerekli görülen
hallerde ruhsat iptali Resmi Gazete'de ilan olunur."
Madde 4- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 4 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sigorta ve Reasürans Şirketlerinin Teşkilatı
Madde 4- Sigorta ve reasürans şirketinin yönetim kurulu üye sayısı
genel müdür dahil beş kişiden az olamaz. Genel müdür, yönetim kurulunun doğal
üyesidir.
Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyette bulunan yabancı sigorta
şirketlerinde, yönetim kurulu yetki ve sorumluluklarını taşıyan ve şube
müdürünün de dahil olduğu en az üç kişilik bir müdürler kurulu kurulur.
Yönetim kurulu ve müdürler kurulu üyelerinin yarıdan fazlasının en
az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş ve sigortacılık, bankacılık, iktisat,
işletmecilik, hukuk, maliye veya muhasebe konularının en az birinde bilgi ve
deneyim sahibi kimselerden seçilmeleri şarttır.
Sigorta ve reasürans şirketlerinin denetçileri iki kişiden aşağı
olamaz; denetçilerin en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş, sigortacılık,
bankacılık, iktisat, hukuk, maliye, işletmecilik veya muhasebe konularının
birinde bilgi ve deneyim sahibi kişilerden seçilmesi şarttır.
Sigorta ve reasürans şirketleri genel müdür ve yardımcılarının en
az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olmaları ve genel müdürlüğe atanacakların
en az 7 yıl, genel müdür yardımcılığına atanacakların ise en az 5 yıl
sigortacılık, bankacılık, iktisat, işletmecilik, hukuk, maliye veya muhasebe
alanlarının en az birinde bilgi ve deneyim sahibi olmaları, yabancı sigorta
şirketlerinin Türkiye'deki merkezşube müdürlerinin genel müdürde aranan
nitelikleri taşımaları şarttır.
Sigortacılık mevzuatına aykırı hareketlerinden, dolayı taksirli
suçlar hariç olmak üzere; affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya beş yıldan
fazla hapis veya zimmet, ihtilas, rüşvet, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile
istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale
ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığavurma, vergi
kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiş
bulunanlar, iflas ve konkordato ilan edenler hiç bir sigorta veya reasürans
şirketinde yönetim kurulu başkanı, üyesi, genel müdür, genel müdür yardımcısı
veya herne sıfatta olursa olsun görevli olarak çalıştırılamazlar.
Sigorta şirketleri yeteri kadar müfettiş, hayat dalında faaliyet
gösteren sigorta şirketleri ise ayrıca aktüer çalıştırmak zorundadırlar.
Sigorta ve reasürans şirketleri, doğrudan doğruya sigortacılıkla
bağdaşan işler dışında ticari amaçla bir başka faaliyette bulunamazlar.
Sigortacılıkla bağdaşan işlerin kapsamı ve sigorta şirketlerinin iştiraklerine,
menkul değerlere, gayrimenkullere yatırabilecekleri kaynaklarının miktar veya
oranları ile kâr paylı hayat sigortalarına ilişkin yatırımlar ve bunların
izlenmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle tespit olunur."
Madde 5- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 5 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Anasözleşme
Madde 5- Sigorta ve reasürans şirketlerinin anasözleşme
değişikliklerine izin verilebilmesi, Müsteşarlığın uygun görüşünün alınmasına
bağlıdır."
Madde 6- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 3379 sayılı
Kanunla yürürlükten kaldırılan 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
"Sigorta Dalları
Madde 7- Sigortalar, hayat sigortaları ve hayat dışı sigortalar
olmak üzere iki ana gruba ayrılır.
Bakanlık bu ana gruplara girebilecek sigorta dallarını tespite ve
değişen ihtiyaçlara göre yeni sigorta dallarını tesise yetkilidir. Tesis edilen
sigorta dalları Resmi Gazete'de ilân edilir.
Sigorta şirketleri, hayat sigortaları ve hayat dışı sigortalar ana
gruplarından sadece birinde faaliyet gösterebilirler."
Madde 7- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 3379 sayılı
Kanunla yürürlükten kaldırılan 8 inci maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
"Hisse, İntifa veya Oy Kullanma Haklarının Edinilmesi
Madde 8- Bir gerçek veya tüzel kişinin, sermayenin % 10 veya daha
fazlasını temsil eden hisseleri edinmesi ve elden çıkarması ile bir kişiye ait
hisse senetlerinin, sermayenin % 10, % 33 veya % 50 sinden fazlasını temsil
etmesi ya da bu oranların altına düşmesi sonucunu doğuran devirler
Müsteşarlığın iznine tabidir.
İntifa hakkı ile oy hakkının edinilmesinde de yukarıdaki fıkra
hükümleri uygulanır.
Ortakların sermayedeki pay oranlarının birinci fıkrada belirtilen
şekilde değişmesi sonucunu doğuran sermaye artışları Müsteşarlığın iznine
tabidir.
Müsteşarlıktan izin almaksızın yapılan devirler ve bu sonucu
doğuran sermaye artışlarından dolayı sözkonusu oranların aşılması halinde, hak
sahipleri bu oranı aşan kısma ait payların sağladığı temettü hakkı dışındaki
hiç bir haktan faydalanamaz.
Sermayenin % 10 veya daha fazlasına sahip olacak ortakların
kurucularda aranan nitelikleri taşıması şarttır. Kurucularda aranan niteliklerden
herhangi birini kaybeden ortaklar bu oranı aşan kısma ait payların sağladığı
temettü hakkı dışındaki haklardan yararlanamazlar. Bu durumda, diğer ortaklık
hakları Birlik tarafından kullanılır.
Bu maddenin uygulanmasında;
Bir gerçek kişi ile eşi ve reşit olmayan çocuklarına, bunların
sınırsız sorumlulukla katıldıkları veya yönetim ve denetimlerinde bulundukları
ortaklıkların,
Kamu tüzel kişilikleri hariç olmak üzere bir tüzel kişinin veya
yukarıdaki bentte sayılanların sermayelerinin doğrudan veya dolaylı olarak % 25
ve daha fazlasına iştirak ettikleri ortaklıkların, sahip oldukları hisseler ve
diğer haklar bir gerçek veya tüzel kişiye ait bu kişilere yapılan devirler bir
gerçek veya tüzel kişiye yapılmış sayılır."
Madde 8- 7397sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 9 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sigorta Acenteleri
Madde 9- Her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir
sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak, belli bir yer veya bölge içinde,
daimi bir surette Türkiye'deki sigorta şirketlerinin ruhsatlı bulundukları
sigorta dallarındaki sözleşmelere aracılık eden veya bunları sigorta şirketi
adına yapan gerçek veya tüzel kişilere sigorta acentesi denir. Bu Kanunda ve bu
Kanuna göre çıkarılacak yönetmeliklerdeki nitelikleri taşıyan gerçek veya tüzel
kişiler sigorta acenteliği yapabilirler.
Sigortacılık mevzuatına aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya
birden fazla ağır para cezası ile cezalandırılanlar ile emniyeti suistimal,
dolandırıcılık, karşılıksız çek keşidesi, hırsızlık, zimmet, ihtilâs, rüşvet,
irtikap, sahtekarlık gibi yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkûm olanlar,
müflisler ve konkordato ilân edenler, acentelik yapamazlar ve acentelik yapan
tüzel kişilere ortak olamazlar.
Sigorta veya reasürans şirketlerinin yönetim kurulu, başkan ve
üyeleri ile müdürler kurulu üyeleri ve şirket adına imza atmaya yetkili
görevlileri ve diğer mensupları ve bunların eş ve velayeti altındaki çocukları
görevli bulundukları sigorta şirketinin acenteliğini yapamazlar ve sigorta
acenteliği yapan tüzel kişilere ortak olamazlar.
Acentelere verilecek yetkilerin kapsam ve sınırı şirketlerce usulü
dairesinde tescil ve ilân olunur. Tescil ve ilândan önce acentelik faaliyetinde
bulunulamaz.
Sigorta sözleşmeleri yapmak, poliçe vermek ve prim tahsil etmek
yetkileri münhasıran sigorta şirketlerine aittir. Bu hususlar acentelik
sözleşmesinde ayrıca belirtilmek kaydıyla sigorta acentelerine devredilebilir.
Sigorta şirketleri, sigorta sözleşmesi yapma, poliçe düzenleme ve
prim tahsil etme yetkileri verdikleri acentelerini, tutulacak yetkili acenteler
siciline kaydedilmek üzere Birliğe bildirmek zorundadırlar. Acenteler faaliyete
başlamadan önce sigorta şirketi nezdinde teminat akçesi tesis ederler.
Sigorta acenteleri tazminat ödeyemezler.
Bankalar hariç, sözleşme yapmaya, poliçe vermeye ve prim tahsiline
yetkili acenteler, sigorta acenteliği dışında başka bir ticari faaliyetle
uğraşamazlar.
Bu madde gereğince Birlik tarafından tutulacak sicilde kaydı
olmayan veya yetkili acente olarak faaliyette bulunmaması gereken acentelere
yetki veren, sigorta şirketleri hakkında 3 üncü maddenin "d" fıkrası
hükmü uygulanır.
Acentelere sözleşme yapma, poliçe verme ve prim tahsil etme
yetkilerinin verilmesinde aranacak nitelikler ve bu yetkilerin devrine,
acentelerin işe başlamalarına ve faaliyetlerine, tesis edecekleri teminatlara,
yapamayacakları işlere ilişkin usul ve esaslar, defter, belge ve kayıt düzeni
ile ilgili diğer hususlar; Yetkili Acenteler Siciline ilişkin esaslar Birliğin
görüşü alınarak yönetmelikle düzenlenir."
Madde 9- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 10 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Değişikliklerin Bildirilmesi
Madde 10- Sigorta ve reasürans şirketleri, bu Kanunun 2 nci, 3
üncü ve 4 üncü maddelerinde yazılı hususlarda meydana gelecek değişiklikleri,
değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren bir ay içinde Müsteşarlığa
bildirmek zorundadırlar.
Yabancı sigorta ve reasürans şirketlerinin Türkiye'deki merkez
şubeleri, merkezleri ile ilgili devir, birleşme, tasfiye, bir veya birden fazla
sigorta dalındaki sigortacılık faaliyetlerinin durdurulması veya sona
erdirilmesi gibi esaslı değişiklikleri de ayrıca bildirmek zorundadırlar.
İzin ve tasdike tabi hususlardaki değişiklikler de Müsteşarlığın
tasdikiyle yürürlüğe girer."
Madde 10- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 12 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Teminat
Madde 12- Sigorta şirketleri, yapacakları sigorta ve reasürans
sözleşmeleri dolayısıyla vaki taahhütlerine karşılık olmak üzere, sigorta
primleri ile orantılı olarak teminat göstermek zorundadırlar.
Hayat dışı sigortalarda teminat, fesih ve iptallere ait olanlar
çıkarıldıktan sonra kalan prim tutarının %5'inden az ve %20'sinden çok olmamak
üzere Müsteşarlıkça tespit edilir.
Hayat branşında sigorta şirketlerinin göstereceği teminat, hayat
sigortalarının safi primleri üzerinden her hesap döneminde ayrılan matematik
karşılıkları toplamından hayat poliçeleri üzerine yapılmış ikrazlar ve
matematik karşılık hesabında yıllık olarak hesaba alınmış primlerin henüz vadesi
gelmemiş kısımlarının düşülmesinden sonra kalan tutar ile hayat muallak
tazminat karşılıkları ve tahakkuk etmiş kâr payları ihtiyat toplamıdır.
Yeni kurulan şirketler, teminat ile ilgili karşılıklar tesis
edilinceye kadar, sermayelerinin %20'si kadar teminat tesis ederler.
Sigorta şirketleri, yurt dışındaki şubeleri tarafından yapılan
sigorta sözleşmeleri için ilgili ülke mevzuatına göre teminat tesis ettikleri
takdirde, bu işlemler için Türkiye sınırları içerisinde ayrıca teminattesis
etmezler.
Teminat olarak kabul edilebilecek değerlerin toplam teminat
içerisindeki azami payı, hesap tarzı, miktarı, değerleme esasları, değer düşüş
marjı, tesis dönem ve süreleri, bu teminatlara ilişkin blokaj, deblokaj ve
değiştirme usulleri ile teminatlara ilişkin diğer hususlar yönetmelikle
belirlenir."
Madde 11- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 13 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Teminat Karşılıklarının Tesisi
Madde 13- Teminat olarak gösterilen Türk Lirası ve dövizler ile
menkul değerler Müsteşarlıkça uygun görülecek bankalarda Müsteşarlık adına
bloke edilir.
Teminat olarak gösterilecek gayrimenkuller, teminat
gösterilecekleri miktar için, Müsteşarlık lehine birinci derece ve sırada
ipotek edilir.
Teminat olarak gösterilen gayrimenkuller, Vergi Usul Kanunu
hükümlerine göre yeniden değerlendirildiği takdirde, teminat tesisinde bu değer
esas alınır. Gayrimenkulün değerinin mahkemece tesbiti halinde ise bu değer
esas alınır.
Müsteşarlık, teminat olarak gösterilen bütün aktiflerin değer
takdirini yeniden yaptırmaya ve teminat eksikliklerini tamamlatmaya veya
teminat olarak tesis ettirilen değerlerin değiştirilmesini istemeye yetkilidir.
Kıymet takdiri masrafları ilgili şirkete aittir.
Sigorta şirketlerinin tesis ettikleri teminat, bu Kanun ve ilgili
yönetmelik hükümleri uyarınca tesis edilmesi gereken teminata göre eksik olduğu
takdirde, bloke edilmiş değerlerin faiz, temettü ve benzeri gelirlerinden eksik
kısma tekabül eden kısım teminatın tamamlanmasına kadar serbest bırakılmaz.
Müsteşarlık, sigorta şirketlerine ödemeye yetkili veya görevli kişi ve
kuruluşlardan bu gelirleri, teminatın tesis edildiği bankaya bloke etmelerini
istemeye yetkilidir. Bu kişi ve kuruluşlar, blokajla birlikte hak sahiplerine
karşı borçtan kurtulurlar.
Teminat olarak gösterilen değerlerdeki değişmeler dolayısıyla veya
başka herhangi bir nedenle teminata gerek kalmaması halinde, bloke edilen
teminatlar Müsteşarlıkça serbest bırakılır.
Bankalar, nezdlerinde tesis edilen teminatı, tesis tarihinden
itibaren en geç beş iş günü içinde Müsteşarlığa bildirmek zorundadırlar."
Madde 12- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 14 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Teminatın Kullanılması
Madde 14- Teminat, sigortalıların alacaklarına karşılık teşkil
eder ve sigorta şirketlerini tasfiyesi veya iflası halinde öncelikle tesis
edildiği sigorta dalındaki sigortalıların alacaklarının ödenmesine tahsis
edilir; artan kısım, diğer dallara ait bulunan teminata eklenir.
Teminatın kullanılması halinde nakde çevrilmesi ve ödenmesine
ilişkin esas ve usuller 12 nci maddede öngörülen yönetmelikle belirlenir.
Bir sigorta şirketi belirli bir veya birkaç dalda veya bütün
dallarda sigortacılık faaliyetlerine son vermek isterse, sigortalıların tüm
alacaklarının ödenmiş olması şartıyla, ilgili dal veya dallara ait teminatlar
Müsteşarlıkça serbest bırakılır.
Teminatlar, sigortalıların tüm alacakları ödenmeden iflas veya
tasfiye masasına dahil ve başka nitelikteki alacaklar için dava edilemez veya
icra takibine konu olamaz."
Madde 13- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 15 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Teminat Akçelerinin Yatırım Türleri
Madde 15- Teminat akçeleri ancak aşağıdaki değerlere
yatırılabilir:
a) Türk Lirası olarak nakden tevdiat ve Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca alım satım konusu yapılan dövizler,
b) Devlet iç ve dış istikraz tahvilleri, Hazine bonoları, gelir
ortaklığı senetleri ile Devletin ihraç edeceği diğer menkul değerler,
c) Sermayesinin en az % 51'i Devlete ait şirketlerin hissesenetleri,
d) Sermaye Piyasası Kanunu'nda tanımlanan ve Müsteşarlıkça kabul
edilen sermaye piyasası araçları,
e) Sigorta şirketlerinin Türkiye'de sahip oldukları
gayrimenkuller."
Madde 14- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 20 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mali Bünyenin Güçlendirilmesi
Madde 20- Yapılan incelemeler sonucunda bir sigorta veya reasürans
şirketinin Kanuna göre tesisi gereken teminatı ve karşılıkları tesis etmemesi
veya edememesi yahut sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerinin yerine getirilememesi
gibi hallerde, mali bünyenin zayıflamakta olduğu dikkate alınarak Bakan;
a) Uygun bir süre vererek ilgili şirket yönetim kurulundan;
1- Genel kurula sermayenin artırılmasının veya ödenmemiş kısmının
tahsilinin önerilmesini,
2-Genel kurula kâr dağıtılmamasının önerilmesini, hayat
sigortalarına ilişkin ikraz ve iştiraların ve matematik karşılıklardan
ödemelerin durdurulmasını, tahsilinde tehlike görülen alacaklar için karşılık
ayrılmasını,
3- İştiraklerin veya sabit değerlerin kısmen veya tamamen elden
çıkarılmasını,
4- Kanun ve kararlara aykırı fiilleri tespit edilen personelin
şirketi veya şubeyi temsil yetkilerinin kaldırılmasını,
5- Reasürans anlaşmalarının ve saklama paylarının oran ve
miktarlarının değiştirilmesini,
6- Tespit edilecek gündemle genel kurulun toplantıya çağrılmasını,
7- Mali bünyesinin güçlendirilmesine yönelik benzeri diğer
tedbirlerin alınmasını, isteyebilir.
Yabancı sigorta şirketlerinin Türkiye'deki şubelerinden bu
tedbirlerden duruma uygun olanlar talep edilebilir.
Yönetim kurulu veya müdürler kurulu bu talimata uygun tedbirleri
almak ve aldığı karar ve tedbirleri aylık raporlar halinde Müsteşarlığa
bildirmek zorundadır.
b) Yönetim veya müdürler kurulu, birinci fıkraya göre alınması
istenilen tedbirleri kısmen veya tamamen almadığı veya bu tedbirlerin alınmış
olmasına rağmen sigorta veya reasürans şirketlerinin mali bünyesindeki
zayıflama devam ettiği takdirde Bakan;
1- Mali bünyeyi zayıflatan karar ve işlemlerin yönetim veya
müdürler kuruluna ait olması halinde, yönetim veya denetim veya müdürler kurulu
üyelerinden bir kısmını veya tamamını görevden alarak veya yönetim ve denetim
veya müdürler kurulu üye sayısını artırarak bu kurallara üye atamaya,
2- Sigorta veya reasürans şirketinin yeni sigorta sözleşmesi yapma
yetkisini kaldırmaya,
3- Şirketin faaliyette bulunduğu sigorta dallarından birine veya
tamamına ait sigorta portföyünün teminat ve karşılıkları ile birlikte başka
şirket veya şirketlere devrine karar vermeye, yetkilidir.
c) Yukarıda sayılan tedbirlere rağmen mali bünyesinin
güçlendirilmesine olanak sağlanamayan hallerde 3 üncü maddeye göre işlem
yapılır."
Madde 15- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 22 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Faaliyete Son Verilmesi ve Tasfiye
Madde 22-Ruhsatnamesi iptal edilen, hakkında iflas kararı verilen
veya başka sebeplerle faaliyeti sona eren şirketler, Müsteşarlığın kontrolüne
tabi olarak ve ilgili kanunlar hükümlerine göre tasfiye edilirler.
Sigorta veya reasürans şirketleri, faaliyetlerine son vermek ve
işlemlerini tasfiye etmek istedikleri takdirde, Bakanlığın iznini alarak durumu
Türkiye çapında basımı ve dağıtımı yapılan günlük en az iki gazete ile ilân
etmek ve sigortalılar ile alacaklılarına tebliğ etmek ve gerekli teminatı
Müsteşarlıkçauygun görülecek bir bankaya tevdi etmek zorundadırlar.
Faaliyetlerine son vermek üzere Bakanlıktan izin alan şirketlerin
ruhsatları, izin tarihinden itibaren kendiliğinden geçersiz olur ve bu husus
Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edilir.
Müsteşarlık lüzûmu halinde, iflas idare memurları ile tasfiye
memurlarının değiştirilmesini talep edebilir.
Faaliyete son verme ve tasfiye işlemlerinin yürütülmesi sırasında
teminatların öncelikle sigortalıların alacaklarına tahsisi için Müsteşarlıkça
gerekli tedbirler alınır.
Tasfiye halinde, en son ilân tarihinden itibaren bir yıl geçtikten
ve bütün yükümlülüklerin yerine getirildiğinin belgelendirilmesinden sonra,
teminatlar ilgililere iade olunur.
Sigortalılar, teminat akçeleri ile karşılanmamış olan alacakları
için iflas masasına üçüncü sırada iştirak ederler."
Madde 16- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 23 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İflas Halinde Hayat Portföyünün Devri ve Teminat Akçelerinin
Tamamlanması
Madde 23- Bir sigorta şirketinin iflası halinde, hayat sigorta
portföyünün bütün hak ve yükümlülükleriyle devrini kabul eden bir veya birkaç
şirket bulunduğu takdirde, tasfiye neticesi beklenmeksizin Müsteşarlığın izin
ve muvafakati ile devir yapılır.
Bu suretle devrolunan sigortaların mütehavvil teminat akçelerinin
karşılıkları da birlikte devredilir veya devralan şirket tarafından tesis
olunur."
Madde 17- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 24 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Birleşme, Devir ve Portföy Devri
Madde 24- Türkiye'de faaliyette bulunan sigorta şirketinin bir
veya birkaç sigorta şirketi ile birleşmesi, aktif ve pasifleri ile başka bir
şirkete devrolunması, sigorta portföyünü kısmen veya tamamen diğer bir sigorta
şirketine devretmesi Bakanlığın iznine bağlıdır.
Reasürans şirketleri de bu hükme tabidir.
Portföy devrine ilişkin anlaşma, sigortalıların hak ve
menfaatlerine zarar veren hükümler taşıyamaz.
Bu anlaşmada;
a) Devredilecek sigorta sözleşmeleri ve bu sözleşmelerde korunan
kişi, sigorta ettiren, kuruluşlarve sigorta edilen menfaatler,
b) Portföy ile devredilecek varlıklar ve özellikle portföyle
ilgili karşılık ve teminatların tabi olacağı hükümler,
c) Portföy devrinin geçerli olacağı tarih, açıkça belirtilir.
Birleşme, devir ve portföy devri talepleri, Resmi Gazete'de ve
Türkiye çapında basımı ve dağıtımı yapılan günlük iki gazetede birer hafta ara
ile en az ikişer defa yayınlanmak suretiyle duyurulur.
İlân tarihinden itibaren üç ay içerisinde gerekçeleri ile itiraz
etmeyen sigortalılar devir işlemini uygun görmüş kabul edilirler.
Portföy devrinde bu hususun sigortalılara hangi usul ve esaslara
göre tebliğ edileceği Müsteşarlıkça tesbit edilir.
Bu Kanuna göre devredilen portföyle ilgili olarak devreden
tarafından tesis edilen teminat, devrolan tarafından varsa eksiği de
tamamlanarak tesis ettirilmesi kaydıyla serbest bırakılır.
Aktif ve pasifleri ile başka bir şirkete devir olunan,
portföylerini devreden, başka bir şirketle birleşenruhsatları geçersiz olan
sigorta ve reasürans şirketlerinin bu durumları, Müsteşarlıkça Ticaret Sicili
Gazetesinden başka Resmi Gazete'de ve Türkiye çapında basımı ve dağıtımı
yapılan günlük en az iki gazetede ilân ettirilmek suretiyle duyurulur."
Madde 18- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 25 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Karşılıklar
Madde 25- (a) Sigorta ve reasürans şirketleri, bu Kanun ile Türk
Ticaret Kanunu'nun ve anasözleşmelerinin ayrılmasını zorunlu kıldığı yedek
akçelerden başka, gelir ve kurumlar vergisi kanunları na göre kurum kazancı
üzerinden ödenen vergi ve fon kesintilerinden sonraki kârlarının % 5'ini,
ödenmiş sermayeleri tutarına ulaşıncaya kadar "Olağanüstü Hasar
Karşılığı" olarak ayırmak zorundadırlar. Bu karşılıklar ancak teknik
zararların mahsubunda kullanılır. Mahsup sonucu ortaya çıkannoksanlık
giderilinceye kadar karşılık ayrılmasına devam olunur.
(b) Sigorta ve reasürans şirketleri yangın ve mühendislik sigorta
branşlarında verilen deprem teminatının kendi saklama paylarında kalan cari
rizikolar karşılığı düşüldükten sonraki net prim gelirleri ile bu tutarların
gelirlerini onbeş yıl süre ile "Deprem Hasar Karşılığı" adı altında
bir karşılık hesabında tutmak zorundadırlar. Bu karşılıklar münhasıran deprem hasarlarının
karşılanmasında kullanılır.
(c) Sigorta ve reasürans şirketleri, hayat dalı dışındaki
taahhütleri için cari rizikolar karşılığı ve tüm sigorta dallarındaki muallak
hasarları için ise muallak hasar karşılığı ayırmak zorundadırlar.
Cari rizikolar karşılığı, yürürlükte bulunan poliçeler için
tahakkuk etmiş primlerden komisyonlar düşüldükten sonra kalan tutarın gün
esasına göre ertesi yıla sarkan kısmından oluşur; ancak poliçe bazında cari
rizikolar karşılığının ayrılamaması halinde hesap dönemi itibariyle tahakkuk
eden primlerden iptal ve süresi sona eren poliçelere ait primlerin
düşülmesinden sonra kalan tutar üzerinden nakliyat dalında asgari % 25, diğer
dallarda asgari % 33.5 oranlarında cari rizikolar karşılığı ayrılır.
Muallak hasarlar karşılığı, tahakkuk etmiş ve hesaben tespit
edilmiş tazminat bedellerinden veya bu hesap yapılmamışsa tahmini değerlerinden
ibarettir.
(d) Sigorta şirketleri; sigorta sözleşmelerinden doğan ve
tahsilinde tehlike görülen veya sigorta sözleşmesinin başladığı tarihten
itibaren altı ay içerisinde tahsil edilemeyen alacakları için muhtemel zararlar
karşılığı ayırmak zorundadırlar. Bu karşılıklarla ilgili usul ve esaslar
Bakanlıkça tespit olunur.
(e) Hayat dalında faaliyet gösteren sigorta ve reasürans
şirketleri, Müsteşarlığın uygun göreceği genel kabul görmüş aktüerya
hesaplarına göre matematik karşılık ayırmak zorundadır.
Müsteşarlık, bu maddenin (a), (b), (c), (d) fıkralarında
gösterilen karşılıkların kullanımına ilişkin usul ve esaslar ile bu bölümde yer
alan karşılıkların tesis, dönem ve sürelerini tespite yetkilidir."
Madde 19- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 26 ncı maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Prim ve Tarifeler
Madde 26- Hayat sigortası ve süresi bir yılı aşan sağlık
sigortaları ile zorunlu sigortalar dışında kalan sigorta işlemlerinde
uygulanacak tarife, sigortacılık usul ve esaslarına aykırı olmamak üzere
sigorta şirketi tarafından serbestçe belirlenir.
Hayat sigortası ile süresi bir yılı aşan sağlık sigortasının
düzenlenmesi ve tarifeleri, prim, formül ve cetvelinin uygulamaya konulabilmesi
Müsteşarlığın onayına bağlıdır.
Bu Kanuna ve diğer kanunlara göre yapılması zorunlu kılınan
sigortaların primleri ile bunların tarife ve talimatları Bakanlıkça tespit
olunur ve Resmi Gazete'de yayımlanır.
Sigorta şirketleri, özellik arzeden sigorta konuları dışında
uygulayacakları tarifelerini tespit etmek ve müşterilerinin emrine hazır tutmak
zorundadırlar.
Bakanlık, gerekli gördüğü takdirde zorunlu sigortaların prim ve
tarifelerini serbest bırakmaya veya sigorta dalları ve türleri itibariyle
uygulanacak sigorta tarife ve talimatlarını, aracılık komisyon hadlerini tespit
etmeye veya sigortacılığın genel düzeyini dikkate alarak gerektiğinde birinci
fıkradaki sigorta türleri de dahil tarifelerin onayından sonra yürürlüğe
konulmasını kararlaştırmaya ve bu hususta tüm tedbirleri almayayetkilidir.
Sigorta şirketleri ve sigorta aracılığı hizmeti yapan bilumum
hakiki ve hükmi şahıslar; tanzim edilecek poliçe tecditname, zeyilname ve sair
muameleler dolayısıyla sigortalılara veya sigorta emrini verenlere doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak her ne şekilde olursa olsun risturn ve iskonto
yapamayacakları gibi, bu mahiyette telakki edilecek terk, tenzil ve ödemelerde
bulunamazlar ve bu gibi menfaatler sağlayamazlar.
Sigorta priminin peşin tahsili esastır. Primin taksitle ödenmesi
kararlaştırıldığında sigorta şirketi taksit tutar ve vadelerini poliçede
göstermek zorundadır. Poliçe düzenleme ve primlerin tahsiline ilişkin usul ve
esaslar Birliğin görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirlenir."
Madde 20- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 27 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sigorta Acenteleri Nezdindeki Şirket Alacağı
Madde 27- Yetkili acenteler, tahsil ettikleri primleri en geç on
iş günü içerisinde komisyon ve ilgili vergiler düşüldükten sonra sigorta
şirketine intikal ettirmek zorundadırlar. Tahsil ettiği sigorta ücretini
sigorta şirketine intikal ettirmeyen veya sigorta şirketince kendisine verilen
yetkilerin dışına çıkarak, sözleşme akdeden acentelerin sözleşme yapma ve prim
tahsil yetkileri sigorta şirketi tarafından kaldırılırve bu husus sicile
işlenmek üzere Birliğe bildirilir. Bu acenteler, sigorta şirketine intikal
ettirmekle yükümlü oldukları primleri şirkete intikal ettirmedikçe sigorta
acenteliği yapamaz.
Tahsil ettiği primleri süresi içinde sigorta şirketlerine intikal
ettirmeyen acentelerin, poliçe tanzim ve prim tahsil yetkisini kaldırmayan
sigorta şirketleri hakkında 3 üncü maddenin (e) fıkrası hükmü uygulanır."
Madde 21- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 28 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"GenelŞartlar, Tarife ve Talimat ve Sigorta Sözleşmesi
Madde 28- Sigorta sözleşmeleri Müsteşarlıkça onaylanan genel
şartlara uygun olarak yapılır.
Sigorta poliçeleri, genel şartları kapsayacak şekilde düzenlenir.
Poliçelere, mevzuata aykırı hükümler taşımamak kaydıyla, özel hükümler de
konabilir.
Sigorta şirketleri, kişi ya da kuruluşları sigorta sözleşmesi
yapmak için davet veya teşvik amacıyla gerçeğe aykırı, yanıltıcı veya aldatıcı
beyan ve tahminde bulunamazlar, söz veremezler. Ayrıca, sigorta şirketleri
yayınlayıp dağıttıkları her çeşit tarife, broşür, izahname ve diğer belgeler
ile reklam ve ilânlarını, taahhütleriyle sigortalıya sağlayacakları hak ve
menfaatlerin sınır ve kapsamı dışında bir anlayışa neden olmayacak şekil ve
surette düzenlerler.
Acente, broker ve prodüktörler yukarıdaki fıkra hükmüne uygun
hareket etmek zorundadırlar.
Bu sözleşmenin unsurları içerisinde taraflardan birinin bu
sözleşmede yeralan herhangi bir hususta sigorta yaptırmaya zorunlu tutulduğu
hallerde, sigortanın belirli bir şirkete yaptırılmasına ilişkin olarak konulmuş
bulunan şartlar geçersizdir.
Hayat sigorta sözleşmesinin yapılmasına ilişkin teklifnamenin
sigorta şirketine ulaştığı tarihten itibaren 30 gün içinde sigorta şirketi
tarafından ret edilmemesi halinde sigorta sözleşmesi yapılmış olur.
Sigorta şirketleri, ilk defa uygulamaya koyacakları sigorta
teminatı şart ve esasları ile poliçe örneklerini, uygulamaya başlamadan en geç
onbeş gün önce Müsteşarlığa göndermek zorundadırlar. Müsteşarlık poliçe
örneklerini mevzuata ve sigortacılık esaslarına aykırı bulduğu veya
sigortalıların korunması açısından uygulanmalarında sakınca gördüğü takdirde,
poliçelerde yazılı hususların değiştirilmesini her zaman talep etmeye
yetkilidir. Şirketler, Müsteşarlığın bu konudaki taleplerine uymakzorundadırlar."
Madde 22- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 29 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Yurtdışında Yaptırılabilecek Sigortalar ve Zorunlu Sigortalar
Madde 29- Türkiye'de yerleşik gerçek veya tüzel kişiler,
Türkiye'deki bütün sigortalarını, münhasıran Türkiye'de faaliyette bulunan
ruhsatlı sigorta şirketlerine ve Türkiye'de yaptırabilirler.
Ancak, Bakanlıkça tespit edilecek esaslara göre;
a) İhracat ve ithalat konusu olan mallar için nakliyat
sigortaları,
b) Yabancı kredi ile satın alınan veya yurt dışından finansal
kiralama yoluyla kiralanan uçak, helikopter ve gemiler için kredi sözleşme ve
finansal kiralama sözleşme süresi ile sınırlı olmak üzere yaptırılacak tekne
sigortaları,
c) Gemilerin sorumluluk sigortaları,
d) Hayat sigortaları,
e) Seyahat edenlerin Türkiye haricinde iken seyahatleri sırasında
yaptıracakları ferdi kaza ve motorlu taşıt sigortaları, yurt dışında da
yapılabilir.
Bakanlar Kurulu, kamu yararı açısından, kişilerce topluma zarar
verebilecek her çeşit meslek ve faaliyetlere karşı teminat oluşturulması
amacıyla, gerekli gördüğü sigortaları zorunlu hale koyabilir. Zorunlu
sigortaların genel şartları, tarife ve talimatları, aracılık yapacak gerçek ve
tüzel kişilere ödenecek komisyon oranlarını tespite Bakanlık yetkilidir.
Zorunlu sigortalara ilişkin uygulamanın esasları, Bakanlar Kurulu
kararlarında belirtilir.
Bu kanun veya diğer kanunlar uyarınca zorunlu hale getirilen
sigortaların, o dalda faaliyet gösteren sigorta şirketleri tarafından yapılması
zorunludur.
İlgili mevzuatına göre mesleki nitelikte olsun veya olmasın bir
faaliyetin icrası, bir yapının veya taşıtın veya bir malın kullanılması için
izin veya ruhsat vermeye veya bunları denetlemeye yetkili merciler, bu işlerle
ilgili zorunlu sigortaların yaptırılıpyaptırılmadığını araştırmak ve
denetlemekle yükümlü olup, zorunlu sigortaları yaptırmayanların bu izin ve
ruhsatlarını iptale yetkilidirler."
Madde 23- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 30'uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sigorta Denetleme Kurulu
Madde 30- Sigorta ve reasürans şirketleri ile sigortacılık işlemi
yapan veya sigortacılık alanında faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişiler, bu
Kanun ve diğer kanunların sigortacılıkla ilgili hükümleri yönünden Sigorta
Denetleme Kurulu'nundenetimine tabidir.
Sigorta ve reasürans şirketlerinin faaliyetleri, varlıkları,
iştirakleri, alacakları, özkaynakları, borçları ile mali bünyeyi ve idari
yapıyı etkileyen diğer tüm unsurların tespit ve tahlili kurul uzman ve
yardımcıları ile aktüer ve aktüer yardımcıları tarafından yapılır.
Kurul Başkanı da, Kurul uzmanı sıfat ve yetkisine sahiptir.
Denetleme Kurulu'nun giderlerine karşılık olarak sigorta
şirketlerinden, yıllık prim tahakkuklarından, iptaller düşüldükten sonra kalan
safi primler tutarının binde üçünü geçmemek üzere aidat alınır.
Denetleme aidatı Bakanlık emrine, bir bankada tesis edilerek fon
hesabına yatırılır. Kurul giderlerini aşan fon hesabı bakiyeleri Hazineye irad
kaydedilir.
Madde 24- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 32 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bilgi Verilmesi ve İbraz Mükellefiyeti
Madde 32- Sigorta denetleme uzman ve uzman yardımcıları ile aktüer
ve aktüer yardımcıları; sigorta ve reasürans şirketleri ile bunların
iştirakleri sigorta aracıları diğer gerçek ve tüzel kişilerden bu Kanun
hükümleri ile ilgili görecekleri bütün bilgileri istemeye bunların tüm defter,
kayıt ve belgelerini incelemeye yetkili olup bunlar da istenilen bilgileri
incelemeye hazır bulundurmakla ve ibrazla yükümlüdür.
Devlet daireve kuruluşları, Birlik, Motorlu Taşıtlar Bürosu ve
benzeri kuruluşlar, istenecek her türlü bilgiyi gizli de olsaSigorta Denetleme
Uzman ve Yardımcılarına, Aktüer ve Aktüer Yardımcılarına verirler."
Madde 25- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 34 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İhtisas Komiteleri
Madde 34- Müsteşarlık, Kanunun gerekli kıldığı tarife ve
talimatlar ile sigortacılığın geliştirilmesi için araştırma ve inceleme
yaptırılması amacıyla sigortacılık konusunda bilgi ve uzmanlık sahibi
kişilerden oluşacak ihtisas komiteleri kurabilir.
Bu komitelerin giderleri, Bakanlıkça onaylanacak esaslar uyarınca
Birliğe üye şirketler tarafından karşılanır.
Bu komitelerin çalışma esasları hazırlanacak yönetmelikle
düzenlenir."
Madde 26- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 37 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Diğer Sigorta ve Reasürans Aracıları
Madde 37- Sigortalıyı temsil ederek ve sigortacı seçiminde tamamen
tarafsız ve bağımsız davranarak tehlikelerin sigorta ve reasüre edilmesi için
sigorta ve reasürans sözleşmesi yapmak isteyenlerle sigorta veya reasürans
şirketlerini bir araya getiren, sigorta sözleşmesinin aktinden önceki gerekli
hazırlık çalışmalarını yapan ve gerektiğinde bu anlaşmaların uygulanmasında,
özellikle tazminatın ödenmesinde yardımcı olan gerçek veya tüzel kişilere
broker denir. Brokerlerin Müsteşarlıktan Broker Ruhsatı almaları zorunludur.
Sigorta ettiren ve sigortacıya bağlı olmaksızın çeşitli sigorta
dallarında sigorta olmak isteyenlere bilgi vererek sigorta sözleşmesinin
şartlarını müzakere ve tehlikenin konusu ve özelliklerine göre sigorta
teklifnamesini hazırlamada yardımcı olan ve çalışmalarının karşılığı olarak
komisyon alan gerçek veya tüzel kişilere Prodüktör denir.
Broker ve Prodüktörler sigorta şirketi adına sözleşme yapamaz,
prim tahsil edemez ve sigorta tazminatı ödeyemezler.
Sigortacılık mevzuatına aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya
birden fazla ağır para cezası ile cezalandırılanlar ile emniyeti suistimal,
dolandırıcılık, karşılıksız çek keşidesi, hırsızlık, zimmet, ihtilâs, rüşvet,
irtikap, sahtekârlık gibi yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkûm olanlar,
müflisler ve konkordato ilân edenler, brokerlik ve prodüktörlük yapamazlar ve
brokerlik ve prodüktörlük yapan tüzel kişilere ortak olamazlar.
Brokerlerin ve Prodüktörlerin işe başlamalarına, kuruluşlarına,
faaliyetlerine ve yapamayacakları işlere ilişkin usul ve esaslar, defter, belge
ve kayıt düzeni ile ilişkin diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir."
Madde 27- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 38 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Aktüerler ve Sigorta Hasar Eksperleri
Madde 38- İstatistik ve olasılık hesapları yoluyla sigorta
rizikolarını ve primlerini hesaplayan kişilere aktüer, sigorta edilen
rizikoların gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıp ve hasarların miktarını,
nedenlerini ve niteliklerini tespit ile mutabakatlı kıymet, ön ekspertiz ve
gözetim gibi işlemleri mutad meslek halinde yapan kişilere sigorta hasar
eksperi denir.
Aktüerlik ve sigorta hasar eksperliği yapabilecek kişilerin
nitelikleri, çalışma usul ve esasları ile aktüerlik ve sigorta hasar eksperlik
mesleğinin düzenlenmesine ilişkin diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.
Sigorta hasar eksperleri, görevlerini açıklık, doğruluk ve
tarafsızlık içinde yapmak ve sigortalılar ile sigorta şirketleri arasında taraf
oldukları izlenimini yaratacak fiil ve hareketlerden kaçınmak zorundadırlar.
Sigorta hasar eksperleri, taraflardan birisi ile arasında
tarafsızlığını şüpheye düşürecek önemli nedenler veya taraflardan birisi ile
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 245 inci maddesinin 1, 2 ve 3 numaralı
bentlerinde yazılı derecelerde akrabalığı veya bir iş ortaklığı varsa,
eksperlik görevini kabul edemezler."
Madde 28- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 39 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kayıt Düzeni, Bilanço ile Kâr ve Zarar Cetvelinin İlgili
Mercilere Gönderilmesi ve İlanı ile Mali Bünyeye İlişkin Rasyolar
Madde 39- (a) Sigorta ve reasürans şirketleri, hesaplarını ve
yıllık bilançoları ile kâr ve zarar cetvellerini Birlik tarafından hazırlanarak
Müsteşarlıkça uygun görülecek tek düzen hesap planı, tip bilanço ve kâr ve
zarar cetvelleri ile bunların uygulanma ve düzenleme esaslarına ilişkin izahnameye
uygun olarak tutmak ve düzenlemek zorundadırlar.
Bu belgelerdeki değişiklikler de aynı usule tabidir.
Müsteşarlık, sigorta ve reasürans şirketleri ile sigorta
acentelerinden Türk Ticaret Kanunu'nun veya Vergi Usul Kanunu'nun zorunlu
kıldığı defterlerden başka, bazı işlemlerinin özel bir deftere kaydetmelerini
istemeye ve bu defterlerle ilgili usul ve esasları tesbite yetkilidir.
Sigorta şirketleri ile 9 uncu madde uyarınca poliçe kesme yetkisi
verilen sigorta acenteleri, düzenledikleri tüm poliçeleri ve bunlara ilişkin
primleri düzenleme, iptal, tahsilat, taksitlendirme gibi ayrıntılarıyla poliçe
bazında hesaplarında göstermek zorundadırlar.
(b) Sigorta ve reasürans şirketleri, bilançoları ile kâr ve zarar
cetvellerinin denetçilerince onaylanmış birer örneğini, genel kurullarının
onayladığı tarihten itibaren bir ay içinde ve yurt çapında basımı ve dağıtımı
yapılan günlük bir gazete ile ilân etmek ve bunlarla birlikte yönetim kurulu ve
denetçi raporlarının birer örneğini Müsteşarlığa ve Birliğe göndermek
zorundadırlar.
Türkiye'de şube açmak suretiyle faaliyette bulunan sigorta ve
reasürans şirketlerinin faaliyetlerine ait bilançoları ile kâr ve zarar
hesapları Türkiye'deki yönetim merkezleri tarafından düzenlenir ve müdürler
kurulu tarafından onaylı olarak birinci fıkradaki mercilere verilir ve aynı
fıkraya göre ilân olunur. Bu şirketlerin merkezlerinin bilançoları ile kâr ve
zarar cetvelleri de kurulu bulundukları ülkede yetkili organlarınca
onaylandıkları tarihten itibaren aynı mercilere gönderilir.
Hayat sigorta şirketleri tarafından gönderilecek bilanço ile kâr
ve zarar cetveline, yetkili bir aktüer tarafından onaylanacak matematik
karşılıkları ve sigortalılara dağıtılacak kâr payının bir özeti de eklenir.
Müsteşarlık, sigorta ve reasürans şirketlerinin bağımsız dış
denetim kuruluşlarınca denetlenmesini istemeye ve bununla ilgili usul ve
esasları tespite yetkilidir.
Gerçeğe uygun olmadığı, aldatıcı veya yanlış düzenlendiği
Müsteşarlıkça tesbit edilen bilanço, kâr ve zarar hesaplarının doğru şekli, durumun
tebliğinden itibaren ilgili şirketçe on gün içinde ilânın yapıldığı gazetelerde
yayınlanır.
(c) Müsteşarlık, bu Kanunun uygulanmasını izlemek amacıyla sigorta
ve reasürans şirketlerinden, belirleyeceği esaslar ve örneklere uygun olarak
her türlü bilgi, cetvel, rapor ve mali tablolar istemeye, mali bünyeleri ve
kaynaklarının kullanımı ile ilgili rasyolarla Yükümlülük Karşılama Yeterliliği
gibi mali bünyeyi güçlendirmeye yönelik diğer standart rasyoları ve bu rasyolar
ile mali tabloların gerekli görüldüğü takdirde yayınlanmasına ilişkin usul ve
esasları tesbite yetkilidir. Sigorta ve reasürans şirketleri bu cetvel, rapor
ve mali tabloları Müsteşarlığa göndermek ve tesbit edilecek rasyolara uymak
zorundadırlar.
Müsteşarlık, Yükümlülük Karşılama Yeterliliğinin tesis edilemediği
durumlarda prim ve hasarlarla orantılı olarak teminat ayırtmaya ve bununla
ilgili usul ve esasları tesbite yetkilidir.
Sigorta şirketlerinin, konsolide mali tablolar hazırlamaları için
gerekli düzenlemeleri yapmaya, konsolidasyona tabi olacak doğrudan ve dolaylı
iştirakleri ile yönetim ve denetimine sahip oldukları ortaklıkları, faaliyet
alanları ve iştirak oranları itibariyle belirlemeye ve korsolide mali
tabloların ilan edilmesi ile ilgili usul ve esasları tesbite Müsteşarlık yetkilidir.
Sigorta ve reasürans şirketleri, Birliğin görüşü alınarak
Müsteşarlık tarafından belirlenecek esaslara ve örneğe uygun olarak hesap özeti
düzenlemek zorundadırlar. Hesap özetleri, genel müdür ile sorumlu muhasebeci
tarafından imza edilmiş ve denetçiler tarafından ve hayat sigorta şirketlerinde
ayrıca bir aktüer tarafından onaylanmış olarak, Müsteşarlıkça belirlenecek
süreler içinde Müsteşarlığa ve Birliğe gönderilir."
Madde 29- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 58 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kovuşturma Usulü
Madde 58- Bu Kanunda yazılı suçlardan dolayı kovuşturma yapılması
Müsteşarlık tarafından Cumhuriyet Savcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına
bağlıdır. Başvuruyla Müsteşarlık aynı zamanda müdahil sıfatı kazanır.
Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına karar verirse,
Müsteşarlık, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre kendisine tebliğ edilecek
bu kararlara karşı itiraza yetkilidir.
Sigorta şirketlerinin acenteleri hakkında açacakları davalarda, bu
maddenin birinci fıkrasının uygulanmış olması şartı aranmaz.
Bu maddeyegöre açılacak davalar, ilgili sigorta ve reasürans
şirketinin merkezinin bulunduğu veya ilgili gerçek ve tüzel kişilerin
faaliyette bulundukları yerlerdeki Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür."
Kaldırılan Hükümler
Madde 30- 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun
6,16,17,21,31,33,35,63, Ek l, 5 ile Geçici 1,2,3,4 ve 5 inci maddeleri
yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe
girmesinden önce kurulmuş sigorta ve reasürans şirketleri, anasözleşmelerini bu
Kanun Hükmünde Kararname'nin yayımı tarihinden itibaren ve diğer geçici
maddelerinde özel süre verilmediği hallerde durumlarını üç yıl içinde bu Kanun
Hükmünde Kararnameye intibak ettirmek ve sermayelerini bu Kanun Hükmünde
Kararname'nin ikinci maddesinde öngörülen miktara yükseltmek zorundadırlar.
Kooperatif şirketlere tanınan süre beş yıldır.
Geçici Madde 2- Bu Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği
tarihten önce kurulmuş sigorta şirketlerinden diğer sigorta dalları ile
birlikte hayat dalında da faaliyet gösterenler, durumlarını üç yıl içerisinde
bu Kanun Hükmünde Kararname'nin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasına uygun hale
getirmek zorundadırlar. Bu sürenin sonunda hayat portföylerini devretmeyen
sigorta şirketleri yeni hayat sigortası sözleşmeleri akdedemezler.
Geçici Madde 3- Bu Kanun Hükmünde Kararname'nin 28 inci
maddesindeki düzenlemeler yapılıncaya kadar yürürlükteki belge örneklerinin
kullanılmasına devam olunur.
Bu Kanun Hükmünde Kararname'nin öngördüğü yönetmelikler bu Kanun
Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
yürürlüğe konulur. Bu yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar 7397 sayılı Kanun
ile ek ve değişiklikler uyarınca yürürlüğe konulan yönetmeliklerin bu Kanun
Hükmünde Kararname'ye aykırı olmayan hükümlerininuygulanmasına devam olunur.
Durumları 7397 sayılı Kanun'un bu Kanun Hükmünde Kararname ile
değişik 9 uncu maddesindeki Yönetmeliğe uygun olmayan sigorta acenteleri ile
yapılan acentelik sözleşmeleri 31/12/1993 tarihinden itibaren geçersiz olur.
Geçici Madde 4- Sigorta Murakabe Kurulu'nun statüsü ve
personelinin özlük hakları ile ilgili olarak yeni bir düzenleme yapılıncaya
kadar 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu'nun 344 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararname ile değişik 30 uncu maddesi hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
Madde 31- 7397 sayılı Kanun'da yer alan "Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı" veya "Ticaret Vekaleti", ifadeleri "Hazine ve
Dışticaret Müsteşarlığı" şeklinde değiştirilmiştir.
Madde 32- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 8, 20 ve 26 ncı maddesi 1
Ocak 1994'te, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 33- Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları :
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2- "MADDE 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
3- "MADDE 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve bakanları
denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma
yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek;
para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların
onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın 14 üncü maddesindeki fiillerden dolayı
hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel af ilânına, mahkemelerce
verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek ve
Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine
getirmektir."
4."MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar Kuruluna
kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve
olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiği de belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığıgün yürürlüğe girer."
5. "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı
tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî
Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlardaTürkiye
Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
C. İlgili Yasa Kuralları :
Dava konusu Kanun Hükmünde Kararname'nin dayanağını oluşturan
24.6.1993 günlü, 3911 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri Hakkındaki
Bazı Kanunlar ile Teşkilat Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Yetki
Kanunu" şöyledir:
"Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak ve Genel, Katma, Özel ve Özerk
bütçeli bütünkamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim
ve tasarruf esaslarının tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı
Kanunlarında düzenlemelerde bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla
diğer kurum ve kuruluşlar arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının
tespiti; TC. Merkez Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda
düzenlemeler yapılması için ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere
Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarıyla ilgili olan kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bağlı ve ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların kuruluş biçimlerine, görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait esaslarla bu esaslar çerçevesinde teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin hükümlerinde,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde,
d) Genel, Katma, Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve
kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının
tespiti; BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde
bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kamu kurum ve kuruluşları
arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarınıntespiti; TC. Merkez Bankası ve
Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda,
Yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara münhasır olmak
kaydıyla, 1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini;
ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak yeterli ve adil bir ücret
seviyesini sağlamayı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve
diğer haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bağlı ve ilgili kuruluşlar kurulurken benzer
hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve kaynak
kullanımında israfın önlenmesini,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde
değişiklik yapılırken ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık
esaslarını,
Gözönünde bulundurur.
Yetki Süresi
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, bir yıl süre
ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkartabilir.
MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğegirer.
MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
III. İLK İNCELEME ve ESASIN İNCELENMESİ :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör
ÖZDEN, Mustafa GÖNÜL, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ,
Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Sacit ADALI, Ali HÜNER ve Lütfü F. TUNCEL'in
katılmalarıyla 25.11.1993 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, konunun
özelliği nedeniyle başka hususlar üzerinde durulmaksızın işin esasına geçilerek
incelemenin sürdürülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Kanun Hükmünde Kararname kurallarıyla dayanılan Anayasa kuralları,
bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Kanun Hükmünde Kararname Hakkında Genel Açıklama :
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Kurumu, 22.9.1971 günlü ve 1488
sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik sonucu
hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde "Parlamenter
rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman
aldığı ve gecikmeler meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve
sosyal şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında
yürürlüğe konulabilmesi çağdaş devlet anlayışının tabiî sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünün prensibini bozmamak ve her halde
önceden yasama meclislerince esasları bir kanunla tesbit olunan sınırlar
içerisinde kalmak kaydıyla hükümete KHK'ler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu
yetkiyi düzenleyen hükmün TB.MM.nin genel olarak görev ve yetkilerini
belirleyen 64. maddesine eklenmesi uygun görülmüştür." denilmektedir.
KHK'ler, temelde 1961 Anayasası'ndan çok farklı olmamakla birlikte 1982
Anayasası'nda kimi yeniliklerle ve fakat benzer gerekçelerle 91. maddede
düzenlenmiştir. Böylece, hem yürütme organını güçlendirmek hem de değişen
ekonomik ve sosyal konuların ortaya çıkardığı sorunlara ivedi çözümler bulmak
amacına ulaşılmak istenilmiştir.
Olağan dönemlerde çıkarılan KHK'lerin mutlaka bir yetki yasasına
dayanması zorunludur. Yetki Yasası'nın içeriği ve öğeleri de Anayasa'nın 91.
maddesinde belirlenmiştir. 87. maddede ise Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmıştır.
Bakanlar Kurulu'nun belli bir konuda KHK çıkarabilmesi için
öncelikle TBMM tarafından kendisine bu konuda yasa ile bir yetkinin verilmiş
olması gerekir. Bakanlar Kurulu, bir yasa ile önceden yetkilendirilmedikçe,
kendiliğinden KHK çıkartamaz. Yasa ile verilen yetkiye dayanılarak çıkartılan
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmekte, başka
bir anlatımla yasanın hukuksal gücüne sahip bulunmaktadır. Yasama yetkisinin,
"kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak" öğelerini içerdiği kuşkusuzdur.
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmektedir.
Anayasa'da öngörüldüğü biçimi ile KHK'ler yapısal (organik-uzvî)
bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönden ise yasama işlemi
niteliğindedirler. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi verdiği yetkiyi bir yasa
ile her zaman geri alabileceği gibi kendisine sunulan KHK'leri aynen kabul
etmek ya da reddetmek zorunda olmayıp dilediğinde değiştirerek de kabul
edebilir. Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasayla
düzenlemesi gereken konuların yasama alanından çıkarılıp yürütme organının
düzenleme alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu'na
KHK çıkarma yetkisinin verilmiş olması Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen
"Yasama yetkisinin devredilmezliği" ilkesini ortadan kaldırmaz.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarılabilmesine yetki veren yasada yer
alması zorunlu öğeler Anayasa'nın bu konuya ilişkin 91. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilmiştir.Buna göre :
"Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir." Bundan anlaşılacağı gibi
yetki yasası, yürürlüğe konulacak KHK'nin amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve bu süre içinde birden çok kararname yürürlüğe konulup
konulamayacağını belirtmek zorundadır. Bakanlar Kurulu'na verilen türevsel
yetki, yasada öngörülen amaç, ilke, kapsam ve süre ile sınırlı biryetkidir. O
halde, yetki yasasında Anayasa'nın belirlediği öğelerin belli bir içeriğe
kavuşturularak somutlaştırılması gerekir.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin "belli
konularda" verilebileceği 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde açıkça
belirtildiği halde, 1982 Anayasası'nın yetki yasasının sahip olması gereken
öğelerini gösteren 91. maddesinde bu koşul yer almamaktadır. Ancak, 1982
Anayasası'nın 87. maddesinde "... Bakanlar Kuruluna belli konularda Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermek..." TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle, 91. maddede "belli
konularda" ifadesinin yer almaması bir noksanlık sayılamaz. Çünkü, 87.
maddede, Bakanlar Kurulu'na verilecek KHK çıkarma yetkisinin ancak belli
konularda olabileceği açıkça gösterilmektedir. Bu durumda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Bakanlar Kurulu'na ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir; her
konuyu kapsayacak biçimde bir KHK çıkarma yetkisi veremez. KHK'nin konusunun
yetki yasasında belirlenmesi zorunludur.Yetki, somutlaştırılmış ve belli bir konuda
tanınmalıdır. Bakanlar Kuruluna sınırları belirsiz bir konuda KHK çıkarma
yetkisi verilemez. KHK'nin konusu da yetki yasasında belirlenen çerçevenin
dışına çıkamaz. KHK'nin yetki yasasında belirtilen amaç, kapsam ve ilkelere de
uygun olması gerekir. Verilen yetkinin konusunun yasada gösterilmesi
zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konulan KHK'lerin yetki yasası
kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal denetimlerinin
yapılması yönünden çok büyük bir önemi vardır. Yetki Yasası'nın kapsamı dışında
yürürlüğe konulan veya başka bir anlatımla yasanın öngörmediği bir konuda
düzenleme yapan bir KHK'nin Anayasa'ya aykırı olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'da kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır.
91. maddenin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak, sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez." denilmektedir.
Buna göre, Anayasa'nın KHK'lerle düzenlenemeyeceğini belirlediği
konularda TBMM tarafından Bakanlar Kurulu'na düzenlemede bulunması için bir
yetki verilmesi de olanaksızdır. Verilen yetkinin konusunun belli olmasının,
Anayasa'nın 91. maddesindeki "yetki verilemeyecek konular"ı da
kapsayıp kapsamadığının incelenebilmesi yönündende önemi büyüktür.
Bu nedenlerle, Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda KHK
çıkarabileceği Yetki Yasası'nda açıkça belirtilmeli ve verilen yetki konu
yönünden mutlaka belirgin olmalıdır. Anayasa'nın 91. maddesine göre Yetki
Yasası'nda çıkarılacak KHK'nin "amacı", "kapsamı" ve "ilkeleri"nin
de belirtilmesi gerekir. Amaç, Bakanlar Kurulu'nun kendisine verilen yetki ile
neleri gerçekleştirmesinin istendiğini belirlediğinden yetki yasasında KHK'nin
amacı da somut olarak açıklanmalıdır. KHK'nin amacı ve kapsamı dakonusu gibi
geniş içerikli her yöne çekilebilecek biçimde genel anlatımlarla
gösterilmemeli; değişik yorumlamaya elverişli olmamalıdır. KHK'nin yetki
yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda, verilen ilkelere uygun
çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması hem yargısal hem de siyasal denetim
yönünden zorunludur. KHK, yasada gösterilen amacı dışında yürürlüğe konulmuşsa
ya da yetkinin kapsamını aşıyorsa veya ilkelere uygun değilse bu durumu onu
yetki yasasına ve dolayısıyla Anayasa'ya aykırı düşürür.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin yetkilerini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır.
Yasada öngörülen sürenin bitiminden sonra çıkarılan KHK'nin
Anayasa'ya aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Ancak, yetki süresi içerisinde
çıkarılmış olan KHK'ler yasadaki sürenin bitiminden sonra da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce onaylanmış olmasalar da geçerliliklerini korurlar.
Anayasa'nın 91. maddesinde ayrıca "Kanun hükmünde kararnameler,
Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede
yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
denilmektedir.
B- KHK'nin Yargısal Denetimi :
Anayasa'ya göre KHK'ler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
denetimine bağlıdırlar. Anayasa'nın 91. maddesinde "Kararnameler, Resmî
Gazete'de yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelik ve
ivedilikle görüşülür." denilmektedir. Öncelik ve ivedilik koşuluyla, yetki
yasalarının gecikmeden çıkarılabilmesi ve çıkarıldıktan sonra da yürürlüğe
konulan KHK'lerin aynı biçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde karara
bağlanması istenilmiştir.
Anayasa'da KHK'lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de
öngörülmüştür. KHK'ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi niteliğinde
olduklarında bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de
Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Anayasa'nın 148., 150., 151., 152. ve 153.
maddeleri hükümlerine göre, KHK'lerin Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
KHK'nin yargısal denetiminin sözkonusu olduğunda KHK'nin dayandığı
yetki yasasının öncelikle Anayasa'ya daha sonra da KHK'nin kendisinin hem yetki
yasasına hem de Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir.
Hernekadar, Anayasa'nın 148. maddesinde KHK'lerin yetki yasalarına uygunluğunun
denetlemesinden değil yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa'ya uygunluk
denetiminin içerisine öncelikle KHK'nin yetki yasasına uygunluğunun denetimi
girer. Çünkü, Anayasa'da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen
sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Yetki yasası olmazsa
(Anayasa mad. 121 dışında) KHK olamaz. Bu yetkinin dışına çıkılması KHK'yi
Anayasa'ya aykırı duruma getirir. Böylece, KHK'nin yetki yasasına aykırı olması
Anayasa'ya aykırı olması ile özdeşleşir. Nitekim, 3268, 3347 ve 3479 sayılı
Yetki Yasalarına dayanılarak yürürlüğe konulan 335 ve 347 sayılı KHK'ler
dayandırıldıkları Yetki Yasalarının kapsamı dışında kalmaları nedeniyle Anayasa
Mahkemesi'nin 8.2.1989 gün E. 1988/38, K. 1989/7 ve 16.5.1989 gün E. 1989/4, K.
1989/23 sayılı kararlarıyla iptal edilmiştir.
Olağanüstü Hal KHK'leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan
(mad. 121) alırlar. Bu tür KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli
değildir. Buna karşın, olağan KHK'lerin bir yetki yasasına dayanmaları
zorunludur. KHK'ler, yasa gücünü dayandıkları yetki yasasından alırlar. Bu
nedenle KHK'ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.
Yetki Yasası, KHK ve KHK'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
aynen ya da değiştirilerek kabulü birbirinden bağımsız işlemler olmayıp
Anayasa'da öngörülen bir sürecin değişik aşamalarıdır. KHK'nin yetki yasası ile
olan bağı, KHK'yi aynen ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Bu
yasa, KHK'yi kendi bünyesine alarak genel anlamda bir yasa niteliğine
dönüştürür. Bu nedenle, KHK ile dayandığı yetki yasası arasındaki bağ KHK'nin
aynen ya da değiştirilerek yasaya dönüşmesine kadar devam etmektedir.
KHK, yasa gücünü, dayandığı yetki yasası ile konulan esaslara
uygunluğu ve yetki yasasının da Anayasa'ya uygunluğu varsayıldığı için
kazanmaktadır. Yetki yasasının Anayasa'ya aykırılığının saptanması ya da bu
nedenle iptaline karar verilmesi durumunda, bu varsayım gerçekleşmediğinden, bu
yasaya dayanılarak çıkartılan KHK Anayasal dayanaktan yoksun kalır. Bu durumda
KHK, Anayasa'nın uygun gördüğü ölçünün ötesinde verilen bir yetkinin
kullanılması sonucu çıkartılmış olması nedeniyle Anayasa'ya aykırılık
oluşturur. KHK; yetki yasasına ve içeriği yönünden de Anayasa'ya aykırı
bulunmasa bile dayandığı yetki yasası Anayasa'ya aykırı ise bu nedenle iptali
gerekir.
KHK'nin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğin
ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki
yasası Anayasa'ya aykırı olan bir KHK'nin kuralları, içerikleri yönünden
Anayasa'ya aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasa'ya uygunluğundan söz
edilemez.
Öbür yönden, KHK'lerin Anayasa'ya uygunluk denetimleri yasaların
denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde; "Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz." denilmektedir. Bu nedenle yasaların denetimde, onların
yalnızca Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK'ler ise konu,
amaç, kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de
Anayasa'ya uygun olmak zorundadırlar. Bu nedenlerle, KHK kurallarının içerikler
yönünden de Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için öncelikle ortadaAnayasa'ya
uygun bir yetki yasasının varlığı gerekir. KHK'lerin Anayasa'ya aykırılığı
saptanmış ya da bu nedenle iptal edilmiş bir yetki yasasına uygun olup
olmadığının incelenmesi ise denetimi anlamsız kalır. Çünkü Anayasa'ya aykırı
bir yetki yasasına dayanılarak çıkartılan KHK'lerin Anayasa'ya uygun görülmesi
olanaksızdır.
Yetki yasasının iptalinin, bu yasaya dayanılarak çıkartılan
KHK'lere etkisinin Anayasa'nın 153. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi
uygun değildir. Çünkü, Anayasa'nın 153. maddesindeki "İptal kararları
geriye yürümez." kuralına dayanarak, yetki yasasının iptaline ilişkin
kararın, Resmî Gazetede yayımı gününe kadar çıkarılan KHK'lerin etkilenmeyeceği
biçiminde bir ilke de konulamaz.
Bütün bu nedenlerle dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya
aykırılığı saptanan ya da iptaline karar verilen KHK'lerin, Anayasa'nın
Başlangıç'ındaki "Hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen
hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkamayacağı", 2. maddesindeki "Hukukdevleti" ilkeleriyle 6.
maddesindeki "Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz." kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91.
maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan, yetki yasasının kapsamı
dışında kalan, dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya aykırılığı saptanan ya da
Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilen KHK'lerin anayasal konumları
birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda KHK'ler anayasal dayanaktan yoksun
bulunduklarından içerikleri Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında
iptalleri gerekir.
C- 510 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya Aykırılığı
Sorunu :
Dava dilekçesinde 510 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin
Anayasa'nın 2., 6., 7., 87., 91. ve 153. maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline
karar verilmesi istenilmiştir. Ancak, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesi hükmü gereğince Anayasa
Mahkemesi, Anayasa'ya aykırılık konusunda ilgililertarafından ileri sürülen
gerekçelere dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka bir
gerekçe ile de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
Dava konusu edilen 510 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 24.6.1993
gün ve 3911 sayılı Yetki Yasası'na dayanılarak çıkartılmıştır. KHK'nin dayandığı
3911 sayılı Yetki Yasası ise bir bölümünün Anayasa'nın 153. maddesine, kalan
bölümünün de Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerine aykırılığı nedeniyle
Anayasa Mahkemesi'nin 16.9.1993 gün ve Esas 1993/26, Karar 1993/28 sayılı
kararıyla iptal edilmiştir.
Böylece, 510 sayılı KHK anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
KHK'lerin yargısal denetimi bölümünde açıklanan nedenlerle
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilen 3911 sayılı Yetki Yasası'na
dayanılarak çıkarılmış bulunan 510 sayılı KHK Anayasa'nın Başlangıç'ında yer
alan egemenliği "Millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı", 2.maddesindeki "hukuk
devleti", 6. maddesindeki "Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.", ilkeleriyle, KHK
çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırıdır. Bu gerekçe karşısında dava
dilekçesinde ileri sürülendiğer aykırılık nedenlerinin üzerinde durulmaksızın
KHK'nin iptali gerekir.
Haşim KILIÇ ve Sacit ADALI bu görüşe katılmamışlardır.
D- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu:
Anayasa'nın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi nin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesi hükümleri
uyarınca, yasa, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların belirli madde veya hükümleri iptal kararının Resmî
Gazete'de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Ancak, Anayasa Mahkemesi, iptal
kararı ile meydana gelecek olan hukuksal boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu
yararını ihlal edici nitelikte görürse, boşluğun doldurulması için iptal
kararının yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Dava konusu 510 sayılı KHK'nin iptaline karar verilmesi ile
meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte
olduğundan, gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına
süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'deyayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur.
IV- SONUÇ :
A. 20.8.1993 günlü, 510 sayılı "Sigorta Murakabe Kanunu'nun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Hükmünde
Kararname"nin dayanağını oluşturan 24.6.1993 günlü, 3911 sayılı Yetki
Yasası'nın Anayasa Mahkemesi'nin 16.9.1993 günlü, Esas 1993/26, Karar 1993/28
sayılı kararıyla iptal edilmiş bulunması nedeniyle Anayasa'ya aykırı olduğuna
ve İPTALİNE, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. İptal nedeniyle oluşan hukuki boşluğun doldurulması için
Anayasa'nın 153. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Yasa'nın 53. maddeleri gereğince iptal kararının Resmi
Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine,
OYBİRLİĞİYLE,
25.11.1993 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
Üye
Ali HÜNER
|
Üye
Lütfi F.
TUNCEL
|
|