ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1993/34
Karar Sayısı : 1993/33
Karar Günü : 6.10.1993
R.G. Tarih-Sayı :04.12.1993-21778
İPTAL DAVASINI AÇAN : Anamuhalefet (Anavatan) Partisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Grubu adına Grup Başkanı A. Mesut YILMAZ.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 14.9.1993 gün ve 21698 Sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan 503 sayılı "Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin Anayasa'nın 2., 35., 48.,
91. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ :
A. İptali İstenilen Kurallar :
503 sayılı "Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname":
4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 190 sayılı Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki cetvellerin, Sosyal
Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü bölümünde değişiklik yapılması; 24/6/1993
tarihli ve 3911 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu'nca
20/8/1993 tarihinde kararlaştırılmıştır.
MADDE 1- 9/7/1945 tarih ve 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Genel Müdürlük Kuruluşu
Madde 3- Genel Müdürlük Kuruluşu, Genel Müdür ve beş Genel Müdür
Yardımcısı ile merkez ve taşra teşkilatından oluşur."
Madde 2- 9/7/1945 ve 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununun 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Kurum taşra teşkilatında Bölge Müdürlükleri emrinde teftiş,
kontrol ve denetleme yetkisini haiz sigorta müfettişi ve sigorta müfettiş
yardımcıları istihdam eder.
Sigorta müfettiş yardımcılığına atanabilmek için, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak;
a) Hukuk, Siyasal Bilgiler, İktisat, İşletme ve İktisadî ve İdarî
Bilimler Fakültelerinden veya öğrenim itibariyle bunlara denkliği kabul edilen
yurt içi ve yurt dışındaki dört yıl süreli fakülte veya yüksek okullardan
birini bitirmiş olmak,
b) Açılacak yarışma ve yeterlilik sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı tarihte 30 yaşından gün almamış olmak,
şarttır.
Sigorta müfettiş yardımcılığında en az üç yıl çalışmak ve olumlu
sicil almak kaydıyla açılacak yeterlilik sınavında başarı gösterenler sigorta
müfettişi ünvanını alırlar.
Bu sınavda başarısız olan sigorta müfettiş yardımcıları, yeniden
yeterlilik sınavına alınmazlar. Bu sınavı kazanamayanlar ile haklı bir sebebi
olmaksızın sınava katılmayanların sigorta müfettiş yardımcılığı görevlerine son
verilir ve Kurumda durumlarına uygun başka kadrolara atanırlar.
Sigorta müfettişliği ve sigorta müfettiş yardımcılığıyla ilgili
usul ve esaslar ile bunların eğitime tabi tutulması, seçilme esasları ve diğer
hususlar bir yönetmelikle düzenlenir."
MADDE 3- 9/7/1945 tarih ve 4792 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanununun 17 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ek Ödeme
Madde 17- Kurumun sağlık tesisleri işletme gelirleri, ilaç iştirak
payı, muayene ücreti ve tedavi gelirleri ile tam gün çalışan hekimlerin mesai
saatleri dışındaki muayene ücretleri, sahibi veya ortağı bulunduğu ilaç ve
tıbbî malzeme işletmelerinden ve diğer iştiraklerinden elde edilen kâr paylarından,
Kurumda fiilen görev yapan kadrolupersonele ek ödeme yapılabilir.
Ek ödemenin oranları, diğer usul ve esasları personelin görev
ünvanı, çalışma verimi, sigorta ve sağlık hizmetlerinin rasyonelliğini
sağlayacak ilkeler göz önünde bulundurularak Yönetim Kurulunun teklifi, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanının onayı ile belirlenir.
Personele verilecek ek ödemenin aylık miktarı, ek gösterge dahil
bir yılda alacakları aylık, yan ödeme ve her türlü tazminat tutarına
uygulanacak oran üzerinden hesaplanır. Ancak bu miktar en yüksek devlet
memurunun ek gösterge dahil iki aylık maaş tutarından fazla olamaz."
MADDE 4- 9/7/1945 tarih ve 4792 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kurum Gelirleri
Madde 19- Kurumun gelirleri şunlardır.
a) Ana gelirler;
1) Prim gelirleri,
2) Menkul kıymet gelirleri,
3) Kurumun sahibi veya ortağı bulunduğu işletmelerden elde
edilecek gelirler,
4) Genel Bütçeden yapılacak yardımlar.
b) Diğer gelirler;
1) 17/7/1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre
alınan idari para cezaları,
2) 25/8/1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanununa göre uygulanan para
cezalarından Bakanlıkça Kuruma verilmesi uygun görülen pay,
3) Gerçek veya tüzel kişiler tarafından yapılacak bağışlar ve
vasiyetler,
4) Gayrimenkul kira gelirleri,
5) Sair gelirler,
Kurumun sahibi bulunduğu gayrimenkullerin kira bedelleri, her yıl
Devlet İstatistik Enstitüsü tüketici fiyat endeksindeki artış oranından az
olmamak üzere rayiç veya emsal değerle belirlenir.
Süresinde ödenmeyen kiralara, süresinde ödenmeyen sigorta
primlerine uygulanan oranda gecikme zammı uygulanır."
GEÇİCİ MADDE 1- Ekli (I) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas
edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki (III) sayılı cetvelin
Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne ait bölümüne eklenmiş ve Sosyal
Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğüne ait ekli (II) sayılı listede yer alan
kadrolar iptal edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı
cetvelden çıkarılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 2- Bölge Müdürlüklerinin ilk teşkilatlanması, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının teklifi ve Başbakanın onayı ile kurulur.
GEÇİCİ MADDE 3- Kurumun sahibi veya ortağı bulunduğu
gayrimenkuller için 1/1/1993 tarihinden önce 22/4/1926 tarih ve 818 sayılı
Borçlar Kanunu ile 18/5/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında
Kanuna göre yapılmış olan kira sözleşmeleri, sözleşmelerin bitim tarihinden
itibaren 3 ay sonra, işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmeler ise bu Kanun
Hükmünde Kararnamenin yürürlük tarihinden itibaren 3 ay sonra sona erer.
Eski kiracının 30 gün içinde yeni kira bedeli ve şartları
üzerinden 18/5/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun
Hükümlerine göre kira sözleşmesi yapmaya veya teklif edilen yeni kira bedeline
sulh hukuk mahkemeleri nezdinde itiraz etmeye hakkı vardır. 30günlük süre
içinde itiraz ve rüçhan hakkını kullanmayan ve gayrimenkulü tahliye etmeyen
kiracıların tahliyesi icra memurluğunca sağlanır.
Belirlenen kira bedeline karşı süresi içinde dava açılması
halinde, dava sonuna kadar Kurumca tespit edilen yeni kira bedeli üzerinden
ödeme yapılır. Dava sonucunda belirlenen kira bedeline göre, kiracı lehine
doğacak farklar takip eden aylara ait kira bedelinden mahsup edilir.
Kira bedellerinin tespitine ilişkin davalarda, toptan eşya
fiyatlarındaki artış yüzdeleri dikkate alınmaz.
Mahkeme kararının kesinleşmesinden başlayarak 30 gün içinde,
mahkemece tespit edilen kira bedeline göre kiracının 22/4/1926 tarih ve 818
sayılı Borçlar Kanunu ile 18/5/1955 tarih ve 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları
Hakkında Kanuna göre yeni kira sözleşmesi yapmaya hakkı vardır. Bu süre içinde
sözleşme yapmayan ve varsa birikmiş kira farklarını ödemeyen kiracının
tahliyesi icra memurluğunca sağlanır.
Rayiç veya emsal bedelin ihale yoluyla tespiti halinde, 5 iş günü
içinde rüçhan hakkını kullanmayan eski kiracı, gayrimenkulü tahliye etmek
zorundadır."
GEÇİCİ MADDE 4.- Kurumun mülkiyetinde bulunan gayrimenkullerden
nitelikleri itibariyle satışa elverişli olanlar, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde devir tarihlerindeki rayiç
bedelleri üzerinden Hazineye devredilir. Devredilen gayrimenkuller ayrıca bir
ferağ işlemine gerek olmaksızın tapu sicilinde Hazine adına tescil edilir.
Devredilecek gayrimenkullere ilişkin karar ve uygulama esasları
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü ve
Milli Emlak Genel Müdürlüğü yetkililerinden oluşan bir komisyonca belirlenir.
Komisyonun aldığı kararlar, Sosyal Sigortalar Kurumu Yönetim Kurulunun uygun
görüşü üzerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığının bağlı olduğu bakan ve Maliye Bakanı tarafından onaylandıktan
sonra yürürlüğe girer.
Hazinece devralınan gayrimenkullerin devir tarihleri itibariyle
rayiç bedelleri üzerinden Sosyal Sigortalar Kurumuna devlet tahvili vermeye ve
bu tahvillerin faizlerini Hazine ihalelerinde oluşan faizlerden aşağı olmamak
ve aylık getiri sağlayacak şekilde belirlemeye ve diğer koşullarını tespite
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakan yetkilidir.
Hazinecedevralınan gayrimenkuller satışa çıkarıldıkları tarihlerde
geçerli rayiç bedellerinden aşağı olmamak kaydı ile genel hükümlere göre satışa
çıkarılır ve satış tarihlerindeki bedeller ile devir tarihlerinde geçerli rayiç
bedeller arasındaki lehte fark Hazinece Sosyal Sigortalar Kurumuna nakden
ödenir.
Bu madde hükümleri çerçevesinde yapılacak satışlardan üzerlerinde
kat mülkiyeti tesis edilmiş bağımsız bölümler esas alınır.
Hazinece devralınan gayrimenkullerin satışa esas teşkil edecek
olan bağımsız bölümlerinin teşkili ve kat mülkiyeti tesisi, ayrıca bir işleme
gerek kalmaksızın Milli Emlak Genel Müdürlüğünün talebi üzerine ilgili tapu daireleri
tarafından yerine getirilir ve tapu kayıtları buna göre düzeltilir."
"MADDE 5- Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde
yürürlüğe girer."
"MADDE 6- Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
B. Dayanılan Anayasa Kuralları:
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1. "MADDE 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2.- "MADDE 35.- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı
olamaz."
3. "MADDE 48.- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır."
4. "MADDE 91.- Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının birinci ive
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez.
Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin, amacını,
kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir.
Bakanlar Kurulunun istifası, düşürülmesi veya yasama döneminin
bitmesi, belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz.
Kanun hükmünde kararnamenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından süre bitiminden önce onaylanması sırasında, yetkinin son bulduğu
veya süre bitimine kadar devam ettiğide belirtilir.
Sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, Cumhurbaşkanının Başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
Kanun hükmünde kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün
yürürlüğe girerler. Ancak, kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir
tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
5. "MADDE 153.- Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.
İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareket le, yeni bir
uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih,
kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda Türkiye
Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu
dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve
yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve
tüzelkişileri bağlar."
C. İlgili Yasa Kuralları :
Dava konusu Kanun Hükmünde Kararname'nin dayanağını oluşturan
24.6.1993 günlü, 3911 sayılı "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri
Hakkındaki Bazı Kanunlar ile Teşkilat Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair
Yetki Kanunu"
Amaç
MADDE 1.- Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
çalışmalarında etkinliği artırmak, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve
verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere bunların malî, sosyal ve diğer
haklarında iyileştirmeler yapmak; yürütme organı bünyesindeki kamu kurum ve
kuruluşlarının (Genelkurmay Başkanlığı hariç) kuruluş, görev ve yetkilerine
ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak ve Genel, Katma, Özel ve Özerk bütçeli
bütün kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve
tasarruf esaslarının tespiti; BAĞ-KUR, SSKve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında
düzenlemelerde bulunmak; özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kurum
ve kuruluşlar arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının tespiti; TC. Merkez
Bankası ve Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda düzenlemeler
yapılması için ivedi ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere Bakanlar Kuruluna
Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermektir.
Kapsam
MADDE 2.- Bu Kanuna göre çıkarılacak Kanun Hükmünde Kararnameler;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan memurlarla diğer kamu
görevlilerinin malî, sosyal ve diğer haklarıyla ilgili olan kanun ve kanun
hükmünde kararnamelerde,
b) Kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmalarına ilişkin
olarak, kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında bölünüşüne, bağlı ve ilgili
kuruluşlar kurulmasına, mevcut kurum ve kuruluşların birleştirilmesine veya
kaldırılmasına, bunların kuruluş biçimlerine, görev, yetki ve yükümlülüklerine
ait esaslarla bu esaslar çerçevesinde teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine
ilişkin hükümlerinde,
c)28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde,
d) Genel, Katma, Özel ve Özerk bütçeli bütün kamu kurum ve kuruluşlarına
ait taşınmaz mallar üzerindeki yönetim ve tasarruf esaslarının tespiti;
BAĞ-KUR, SSK ve TC. Emekli Sandığı Kanunlarında düzenlemelerde bulunmak;
özelleştirme kapsamına giren kuruluşlarla diğer kamu kurum ve kuruluşları
arasındaki ihtilafların çözülmesi esaslarının tespiti; TC. Merkez Bankası ve
Bankalar Kanunu ile Sigorta Murakabe Kanununda,
Yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar.
İlkeler
MADDE 3.- Bakanlar Kurulu, ivedi ve zorunlu durumlara münhasır
olmak kaydıyla, 1 inci madde ile verilen yetkiyi kullanırken;
a) Kamu hizmetlerinin verimli ve etkin bir şekilde yürütülmesini;
ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu dikkate alarak yeterli ve adil bir ücret
seviyesini sağlamayı; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin malî, sosyal ve
diğer haklarında, hizmetin özellik ve gereklerine uygun iyileştirmeler yapmayı,
b) Başbakanlık, bakanlıklar ve bunlara bağlı kuruluşlar eliyle,
genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde iş bölümü ve
koordinasyonun sağlanmasını; bağlı ve ilgili kuruluşlar kurulurken benzer
hizmetlerin tek kuruluş veya birim tarafından yürütülmesini ve kaynak
kullanımında israfın önlenmesini,
c) 28.5.1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Beşinci Bölümünde
değişiklik yapılırken ülke ekonomisine yararlılık, verimlilik ve kârlılık
esaslarını,
Gözönünde bulundurur.
Yetki Süresi
MADDE 4.- Bu Kanunla Bakanlar Kuruluna verilen yetki, bir yıl süre
ile geçerlidir. Bu süre içinde Bakanlar Kurulu birden fazla kanun hükmünde
kararname çıkartabilir.
MADDE 5.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
III. İLK İNCELEME ve ESASIN İNCELENMESİ :
AnayasaMahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Güven DİNÇER,
Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Mustafa GÖNÜL, Oğuz AKDOĞANLI, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN,
Ahmet N. SEZER, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN ve Sacit ADALI'nın
katılmalarıyla 6.10.1993 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, konunun
özelliği nedeniyle başka hususlar üzerinde durulmaksızın işin esasına geçilerek
incelemenin sürdürülmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenilen Kanun Hükmünde Kararname kurallarıyla dayanılan Anayasa kuralları,
bunların gerekçeleri ve öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
A- Kanun Hükmünde Kararname Hakkında Genel Açıklama :
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Kurumu, 22.9.1971 günlü ve 1488
sayılı Yasa ile 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde yapılan değişiklik sonucu
hukukumuza girmiştir. Bu değişikliğin gerekçesinde "Parlamenter
rejimlerde, kanun yapmanın belli usullere uyulmak zorunluluğu sebebiyle zaman
aldığı ve gecikmeler meydana getirdiği bir gerçektir. Değişen iktisadî ve
sosyal şartların gereği olarak bazı hukuk kurallarının bu usuller dışında
yürürlüğe konulabilmesi çağdaş devlet anlayışının tabiî sonucu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Anayasa'nın 5. maddesi hükmünün prensibini bozmamak ve her halde
önceden yasama meclislerince esasları bir kanunla tesbit olunan sınırlar
içerisinde kalmak kaydıyla hükümete KHK'ler çıkarma yetkisinin verilmesi ve bu
yetkiyi düzenleyen hükmün TB.MM.nin genel olarak görev ve yetkilerini
belirleyen 64. maddesine eklenmesi uygun görülmüştür." denilmektedir.
KHK'ler, temelde 1961 Anayasası'ndan çok farklı olmamakla birlikte 1982
Anayasası'nda kimi yeniliklerle ve fakat benzer gerekçelerle 91. maddede
düzenlenmiştir. Böylece, hem yürütme organını güçlendirmek hem de değişen
ekonomik ve sosyal konuların ortaya çıkardığı sorunlara ivedi çözümler bulmak
amacına ulaşılmak istenilmiştir.
Olağan dönemlerde çıkarılan KHK'lerin mutlaka bir yetki yasasına
dayanması zorunludur. Yetki Yasası'nın içeriği ve öğeleri de Anayasa'nın 91.
maddesinde belirlenmiştir. 87. maddede ise Bakanlar Kurulu'na "belli
konularda" KHK çıkarma yetkisi vermek TBMM'nin görev ve yetkileri arasında
sayılmıştır.
Bakanlar Kurulu'nun belli bir konuda KHK çıkarabilmesi için
öncelikle TBMM tarafından kendisine bu konuda yasa ile bir yetkinin verilmiş
olması gerekir. Bakanlar Kurulu, bir yasa ile önceden yetkilendirilmedikçe,
kendiliğinden KHK çıkartamaz. Yasa ile verilen yetkiye dayanılarak çıkartılan
KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve değiştirebilmekte, başka
bir anlatımla yasanın hukuksal gücüne sahip bulunmaktadır. Yasama yetkisinin,
"kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak" öğelerini içerdiği
kuşkusuzdur. KHK, yürürlükteki yasa hükümlerini kaldırabilmekte ve
değiştirebilmektedir.
Anayasa'da öngörüldüğü biçimi ile KHK'ler yapısal (organik-uzvî)
bakımdan yürütme organı işlemi, işlevsel (fonksiyonel) yönden ise yasama işlemi
niteliğindedirler. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi verdiği yetkiyi bir yasa
ile her zaman geri alabileceği gibi kendisine sunulan KHK'leri aynen kabul
etmek ya da reddetmek zorunda olmayıp dilediğinde değiştirerek de kabul
edebilir. Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin verilmesi, yasayla
düzenlemesi gereken konuların yasama alanından çıkarılıpyürütme organının
düzenleme alanına sokulması sonucunu doğurmaz. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu'na
KHK çıkarma yetkisinin verilmiş olması Anayasa'nın 7. maddesinde öngörülen
"Yasama yetkisinin devredilmezliği" ilkesini ortadan kaldırmaz.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarılabilmesine yetki veren yasada yer
alması zorunlu öğeler Anayasa'nın bu konuya ilişkin 91. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilmiştir. Buna göre :
"Yetki kanunu, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin
amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla
kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir." Bundan anlaşılacağı gibi
yetki yasası, yürürlüğe konulacak KHK'nin amacını, kapsamını, ilkelerini,
kullanma süresini ve bu süre içinde birden çok kararname yürürlüğe konulup
konulamayacağını belirtmek zorundadır. Bakanlar Kurulu'na verilen türevsel
yetki, yasada öngörülen amaç, ilke, kapsam ve süre ile sınırlı bir yetkidir. O
halde, yetki yasasında Anayasa'nın belirlediği öğelerin belli bir içeriğe
kavuşturularak somutlaştırılması gerekir.
Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisinin "belli
konularda" verilebileceği 1961 Anayasası'nın 64. maddesinde açıkça
belirtildiği halde, 1982 Anayasası'nın yetki yasasının sahip olması gereken
öğelerini gösteren 91. maddesinde bu koşul yer almamaktadır. Ancak, 1982
Anayasası'nın 87. maddesinde "... Bakanlar Kuruluna belli konularda Kanun
Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vermek. .." TBMM'nin görev ve yetkileri
arasında sayılmış bulunmaktadır. Bu nedenle, 91. maddede "belli
konularda" ifadesinin yer almaması bir noksanlık sayılamaz. Çünkü, 87.
maddede, Bakanlar Kurulu'na verilecek KHK çıkarma yetkisinin ancak belli
konularda olabileceği açıkça gösterilmektedir. Bu durumda, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Bakanlar Kurulu'na ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir; her
konuyu kapsayacak biçimde bir KHK çıkarma yetkisi veremez. KHK'nin konusunun
yetki yasasında belirlenmesi zorunludur. Yetki, somutlaştırılmış ve belli bir
konuda tanınmalıdır. Bakanlar Kuruluna sınırları belirsiz bir konuda KHKçıkarma
yetkisi verilemez. KHK'nin konusu da yetki yasasında belirlenen çerçevenin
dışına çıkamaz. KHK'nin yetki yasasında belirtilen amaç, kapsam ve ilkelere de
uygun olması gerekir. Verilen yetkinin konusunun yasada gösterilmesi
zorunluluğunun bu yasayadayanılarak yürürlüğe konulan KHK'lerin yetki yasası
kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal denetimlerinin
yapılması yönünden çok büyük bir önemi vardır. Yetki Yasası'nın kapsamı dışında
yürürlüğe konulan veya başka bir anlatımlayasanın öngörmediği bir konuda
düzenleme yapan bir KHK'nin Anayasa'ya aykırı olacağı kuşkusuzdur.
Anayasa'da kimi konuların KHK'lerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır.
91. maddenin birinci fıkrasında "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bakanlar
Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak, sıkıyönetim
ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa'nın ikinci kısmının birinci ve
ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile
dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklarve ödevler kanun hükmünde
kararnamelerle düzenlenemez." denilmektedir.
Buna göre, Anayasa'nın KHK'lerle düzenlenemeyeceğini belirlediği
konularda TBMM tarafından Bakanlar Kurulu'na düzenlemede bulunması için bir
yetki verilmesi de olanaksızdır. Verilen yetkinin konusunun belli olmasının,
Anayasa'nın 91. maddesindeki "yetki verilemeyecek konular"ı da
kapsayıp kapsamadığının incelenebilmesi yönünden de önemi büyüktür.
Bu nedenlerle, Bakanlar Kurulu'nun hangi konularda KHK
çıkarabileceği Yetki Yasası'nda açıkça belirtilmeli ve verilen yetki konu
yönünden mutlaka belirgin olmalıdır. Anayasa'nın 91. maddesine göre Yetki
Yasası'nda çıkarılacak KHK'nin "amacı", "kapsamı" ve
"ilkeleri"nin de belirtilmesi gerekir. Amaç, Bakanlar Kurulu'nun
kendisine verilen yetki ileneleri gerçekleştirmesinin istendiğini
belirlediğinden yetki yasasında KHK'nin amacı da somut olarak açıklanmalıdır.
KHK'nin amacı ve kapsamı da konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek
biçimde genel anlatımlarla gösterilmemeli; değişik yorumlamaya elverişli
olmamalıdır. KHK'nin yetki yasasında gösterilen amaç ve kapsam doğrultusunda,
verilen ilkelere uygun çıkarılıp çıkarılmadığının saptanması hem yargısal hem
de siyasal denetim yönünden zorunludur. KHK, yasada gösterilen amacı dışında
yürürlüğekonulmuşsa ya da yetkinin kapsamını aşıyorsa veya ilkelere uygun
değilse bu durumu onu yetki yasasına ve dolayısıyla Anayasa'ya aykırı düşürür.
Anayasa'ya göre yetki yasasında, Bakanlar Kurulu'na verilen
yetkinin süresinin de gösterilmesi zorunludur. Bu zorunluluk, Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin yetkilerini çok uzun bir süre yürütme organına vermekten
alıkoymaktadır.
Yasada öngörülen sürenin bitiminden sonra çıkarılan KHK'nin
Anayasa'ya aykırı düşeceği kuşkusuzdur. Ancak, yetki süresi içerisinde
çıkarılmış olan KHK'ler yasadaki sürenin bitiminden sonra da Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nce onaylanmış olmasalar da geçerliliklerini korurlar.
Anayasa'nın 91. maddesinde ayrıca "Kanun hükmünde
kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girerler. Ancak,
kararnamede yürürlük tarihi olarak daha sonraki bir tarih de gösterilebilir.
Kararnameler, Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Türkiye Büyük
Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve
ivedilikle görüşülür.
Yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmayan
kararnameler bu tarihte, Türkiye Büyük Millet Meclisince reddedilen
kararnameler bu kararın Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte, yürürlükten
kalkar. Değiştirilerek kabul edilen kararnamelerin değiştirilmiş hükümleri, bu
değişikliklerin Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlüğe girer."
denilmektedir.
B- KHK'nin Yargısal Denetimi :
Anayasa'ya göre KHK'ler Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin
denetimine bağlıdırlar. Anayasa'nın 91. maddesinde "Kararnameler, Resmî
Gazete'de yayımlandıkları gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.
Yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları ve Genel Kurulunda öncelik ve
ivedilikle görüşülür." denilmektedir. Öncelik ve ivedilik koşuluyla, yetki
yasalarının gecikmeden çıkarılabilmesi ve çıkarıldıktan sonra da yürürlüğe
konulan KHK'lerin aynı biçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kararabağlanması
istenilmiştir.
Anayasa'da KHK'lerin siyasal denetimi yanında yargısal denetimi de
öngörülmüştür. KHK'ler, işlevsel (fonksiyonel) yönden yasama işlemi niteliğinde
olduklarında bunların yargısal denetimlerinin yapılması görev ve yetkisi de
Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir. Anayasa'nın 148., 150., 151., 152. ve 153.
maddeleri hükümlerine göre, KHK'lerin Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler.
KHK'nin yargısal denetiminin sözkonusu olduğunda KHK'nin dayandığı
yetki yasasının öncelikle Anayasa'ya daha sonra da KHK'nin kendisinin hem yetki
yasasına hemde Anayasa'ya uygunluğu sorunlarının çözümlenmesi gerekir.
Hernekadar, Anayasa'nın 148. maddesinde KHK'lerin yetki yasalarına uygunluğunun
denetlemesinden değil yalnızca Anayasa'ya biçim ve esas bakımlarından
uygunluğunun denetlenmesinden söz edilmekte ise de, Anayasa'ya uygunluk
denetiminin içerisine öncelikle KHK'nin yetki yasasına uygunluğunun denetimi
girer. Çünkü, Anayasa'da, Bakanlar Kuruluna ancak yetki yasasında belirtilen
sınırlar içerisinde KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. Yetki yasası olmazsa (Anayasa
mad. 121 dışında) KHK olamaz. Bu yetkinin dışına çıkılması KHK'yi Anayasa'ya
aykırı duruma getirir. Böylece, KHK'nin yetki yasasına aykırı olması Anayasa'ya
aykırı olması ile özdeşleşir. Nitekim, 3268, 3347 ve 3479 sayılı Yetki
Yasalarına dayanılarak yürürlüğe konulan 335 ve 347 sayılı KHK'ler
dayandırıldıkları Yetki Yasalarının kapsamı dışında kalmaları nedeniyle Anayasa
Mahkemesi'nin 8.2.1989 gün E. 1988/38,K. 1989/7 ve 16.5.1989 gün E. 1989/4,
K.1989/23 sayılı kararlarıyla iptal edilmiştir.
Olağanüstü Hal KHK'leri dayanaklarını doğrudan doğruya Anayasa'dan
(mad. 121) alırlar. Bu tür KHK'lerin bir yetki yasasına dayanması gerekli
değildir. Buna karşın, olağan HKH'lerin bir yetki yasasına dayanmaları
zorunludur. KHK'ler, yasa gücünü dayandıkları yetki yasasından alırlar. Bu
nedenle KHK'ler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır.
Yetki Yasası, KHK ve KHK'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce
aynen ya da değiştirilerek kabulü birbirinden bağımsız işlemler olmayıp
Anayasa'da öngörülen bir sürecin değişik aşamalarıdır. KHK'nin yetki yasası ile
olan bağı, KHK'yi aynen ya da değiştirerek kabul eden yasa ile kesilir. Bu
yasa, KHK'yi kendi bünyesine alarak genel anlamda bir yasa niteliğine
dönüştürür. Bu nedenle, KHK ile dayandığı yetki yasası arasındaki bağ KHK'nin
aynen ya da değiştirilerek yasaya dönüşmesine kadar devam etmektedir. KHK, yasa
gücünü, dayandığı yetki yasası ile konulan esaslara uygunluğu ve yetki
yasasının da Anayasa'ya uygunluğu varsayıldığı için kazanmaktadır. Yetki
yasasının Anayasa'ya aykırılığının saptanması ya da bu nedenle iptaline karar
verilmesi durumunda, bu varsayım gerçekleşmediğinden, bu yasaya dayanılarak
çıkartılan KHK Anayasal dayanaktan yoksun kalır. Bu durumda KHK, Anayasa'nın
uygun gördüğü ölçünün ötesinde verilen bir yetkinin kullanılması sonucu
çıkartılmış olması nedeniyle Anayasa'ya aykırılık oluşturur. KHK; yetki
yasasına ve içeriği yönünden de Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dayandığı
yetki yasası Anayasa'ya aykırı ise bu nedenle iptali gerekir.
KHK'nin Anayasa'ya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğin
ön koşuludur. Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki
yasası Anayasa'ya aykırı olan bir KHK'nin kuralları, içerikleri yönünden
Anayasa'ya aykırılık oluşturmasalar bile, Anayasa'ya uygunluğundan söz
edilemez.
Öbür yönden, KHK'lerin Anayasa'ya uygunluk denetimleri yasaların
denetimlerinden farklıdır. Anayasa'nın 11. maddesinde; "Kanunlar Anayasaya
aykırı olamaz." denilmektedir. Bu nedenle yasaların denetimde, onların yalnızca
Anayasa kurallarına uygun olup olmadıkları saptanır. KHK'ler ise konu, amaç,
kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem de Anayasa'ya
uygunolmak zorundadırlar. Bu nedenlerle, KHK kurallarının içerikler yönünden de
Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için öncelikle ortada Anayasa'ya
uygun bir yetki yasasının varlığı gerekir.
KHK'lerin Anayasa'ya aykırılığı saptanmış ya da bu nedenle iptal
edilmiş bir yetki yasasına uygun olup olmadığının incelenmesi ise denetimi
anlamsız kalır. Çünkü Anayasa'ya aykırı bir yetki yasasına dayanılarak
çıkartılan KHK'lerin Anayasa'ya uygun görülmesi olanaksızdır.
Yetki yasasının iptalinin, bu yasaya dayanılarak çıkartılan
KHK'lere etkisinin Anayasa'nın 153. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi
uygun değildir. Çünkü, Anayasa'nın 153. maddesindeki "İptal kararları
geriye yürümez." kuralına dayanarak, yetki yasasının iptaline ilişkin
kararın, Resmî Gazetedeyayımı gününe kadar çıkarılan KHK'lerin etkilenmeyeceği
biçiminde bir ilke de konulamaz.
Bütün bu nedenlerle dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya
aykırılığı saptanan ya da iptaline karar verilen KHK'lerin, Anayasa'nın
Başlangıç'ındaki "Hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen
hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına
çıkamayacağı", 2. maddesindeki "Hukuk devleti" ilkeleriyle 6.
maddesindeki "Hiç kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet
yetkisi kullanamaz." kuralı ve KHK çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesiyle
bağdaştırılmaları olanaksızdır.
Bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan, yetki yasasının kapsamı
dışında kalan, dayandığı yetki yasasının Anayasa'ya aykırılığı saptanan ya da
Anayasa'ya aykırılığı nedeniyle iptal edilen KHK'lerin anayasal konumları
birbirinden farksızdır. Böyle durumlarda KHK'ler anayasal dayanaktan yoksun
bulunduklarından içerikleri Anayasa'ya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında
iptalleri gerekir.
C- 503 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'ya Aykırılığı
Sorunu :
Dava dilekçesinde 503 sayılı "Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu
ile 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin Anayasa'nın 2.,
35., 48., 91. ve 153. maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi
istenilmiştir. Ancak, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesi hükmü gereğince Anayasa Mahkemesi,
Anayasa'ya aykırılık konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere
dayanmak zorunda değildir. İstemle bağlı kalmak koşuluyla başka bir gerekçe ile
de Anayasa'ya aykırılık kararı verebilir.
Dava konusu 503 sayılı "Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile
190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" 24.6.1993 gün ve 3911 sayılı
Yetki Yasası'na dayanılarak çıkartılmıştır. KHK'nin dayandığı 3911 sayılı Yetki
Yasası ise Anayasa Mahkemesi'nin 16.9.1993gün ve Esas 1993/26, Karar 1993/28
sayılı kararıyla bir bölümüyle Anayasa'nın 7., 87. ve 91. maddelerine bir
bölümüyle de 153. maddesine aykırılığı nedeniyle, iptal edilmiştir.
Böylece, 503 sayılı KHK anayasal dayanaktan yoksun kalmıştır.
KHK'lerin yargısal denetimi bölümünde açıklanan nedenlerle
Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilen 3911 sayılı Yetki Yasası'na
dayanılarak çıkarılmış bulunan 503 sayılı KHK Anayasa'nın Başlangıç'ında yer
alan egemenliği "Millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve
kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla
belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı", 2. maddesindeki "hukuk
devleti", 6. maddesindeki "Hiçbir kimse veya organ kaynağını
Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.", ilkeleriyle, KHK
çıkarma yetkisine ilişkin 91. maddesine aykırıdır. Bu gerekçe karşısında dava
dilekçesinde ileri sürülen diğer aykırılık nedenlerin üzerinde durulmaksızın
KHK'nin 1. maddesinin iptali gerekir.
Güven DİNÇER, Haşim KILIÇ, ve Sacit ADALI bu görüşe
katılmamışlardır.
D- İptal Hükmünün Yürürlüğe Gireceği Gün Sorunu:
Anayasa'nın 153. maddesi ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 53. maddesi hükümleri
uyarınca, yasa, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü yada bunların belirli madde veya hükümleri iptal kararının Resmî
Gazete'de yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. Ancak, Anayasa Mahkemesi, iptal
kararı ile meydana gelecek olan hukuksal boşluğu kamu düzenini tehditveya kamu
yararını ihlal edici nitelikte görürse, boşluğun doldurulması için iptal kararının
yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Dava konusu 503 sayılı KHK'nin iptaline karar verilmesi ile
meydana gelen hukuksal boşluk kamu yararını olumsuz yönde etkileyecek nitelikte
olduğundan, gerekli göreceği yeni düzenlemeleri yapması için Yasama organına
süre tanımak amacıyla iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun bulunmuştur.
IV- SONUÇ :
A. 20.8.1993 günlü, 503 sayılı "Sosyal Sigortalar Kurumu
Kanunu ile 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin, dayanağını
oluşturan 24.6.1993 günlü, 3911 sayılı Yetki Yasası'nınAnayasa Mahkemesi'nin
16.9.1993 günlü, Esas 1993/26, Karar 1993/28 sayılı kararıyla iptal edilmiş
bulunması nedeniyle Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Güven DİNÇER'in
"Kanun Hükmünde Kararname'nin Anayasa'nın 153. maddesindeki Anayasa
Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine ve Anayasa'nın 35. ve 60.
maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali gerekir." yolundaki gerekçede
değişik oyu, Haşim KILIÇ ile Sacit ADALI'nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. İptal nedeniyle oluşan hukukî boşluğun yasama organınca
doldurulması için Anayasa'nın 153. ve 2949 sayılı Yasa'nın 53. maddeleri
gereğince iptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay
sonra yürürlüğe girmesine, OYBİRLİĞİYLE,
6.10.1993 gününde karar verildi.
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Mustafa GÖNÜL
|
Üye
Oğuz AKDOĞANLI
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Haşim KILIÇ
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
Üye
Mustafa BUMİN
|
Üye
Sacit ADALI
|
|