ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1990/39
Karar Sayısı: 1991/21
Karar Günü : 11.7.1991
R.G. Tarih-Sayı :23.05.1992-21236
İPTAL DAVASINI AÇAN: TBMM Anamuhalefet Partisi (Sosyaldemokrat
Halkçı Parti) Grubu Adına Grup Başkanı Erdal İNÖNÜ
İPTAL DAVASININ KONUSU : 1.11.1990 günlü ve 3677 sayılı
"21.2.1967 tarih ve 832 sayılı Sayıştay Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bir Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun"un 1.,
2., 3. ve Geçici 1. maddelerinin Anayasa'nın 2., 6., 7., 9., 10., 70., 87.,
138., 139., 140., 146. ve 160. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
II- YASA METİNLERİ:
A. iptali istenen Yasa Kuralları:
1- "Madde 1.- 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay
Kanununun 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Birinci Başkan ve Üyelerin Nitelikleri
Madde 4.- Sayıştay Birinci Başkanı ve üyelerinin en az dört yıllık
yüksek öğrenimi bitirmesi ve aşağıda sayılan niteliklerden en az birini
taşıması şarttır.
A- Birinci Başkanlık için:
a) Sayıştay Daire Başkanlığı ve üyeliğinde,
b) Bakanlık, Müsteşarlık, Müsteşar Yardımcılığı ve Valilikte,
c) Genel ve Katma bütçeli dairelerin veya diğer kamu kurumlarının
Genel Müdürlük veya Başkanlık görevlerinde,
d) Bakanlıkların teftiş kurulları ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı
Hesap Uzmanları Kurulu Başkanlıklarında,
e) Yüksek Öğretim Kurumlarında hukuk, iktisat, işletme, muhasebe,
maliye ve kamu yönetimi profesörlüklerinde,
Bulunmuş olmak. B- Üyelik İçin:
a) Birinci sınıfa ayrıldıktan sonra en az dört yıl süreyle
başarılı görev yapmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş
Sayıştay Meslek Mensupluğu ve savcı yardımcılığında,
b) Sayıştay Savcılığında,
c) (A) fıkrasının b, c, d, e bentlerinde sayılan görevlerden
bulunmuş olmak."
2- "Madde 2.- 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay
Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Birinci Başkanın seçimi
Madde 5.- Sayıştay Birinci Başkanı, bu Kanunda yazılı niteliklere
sahip istekliler arasından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından gizli oyla
seçilir. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Meclis içtüzüğü hükümlerine göre toplanır
ve mevcudun salt çoğunluğunun oyunu alan seçilmiş sayılır.
Seçim sonucunun TBMM Genel Kurulunca onaylanması gerekir. Bu onay
işlemi, Plan ve Bütçe Komisyonunca seçim yapıldığı günden başlayarak iki ay
içinde tamamlanmadığı takdirde Plan ve Bütçe Komisyonu kararı kesindir.
Birinci Başkanın görev süresi 4 yıldır. Süresi biten yeniden
seçilebilir. Yeniden seçilemeyen ile seçime girmeyen veya süresi dolmadan bu
görevinden çekilen birinci Başkan boş üye kadrosu şartı aranmaksızın Sayıştay
üyesi olarak görevine devam eder, boşalan ilk üye kadrosu kendisine tahsis
edilir."
3- "Madde 3.- 21.2.1967 tarihli ve 832 sayılı Sayıştay
Kanununun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Üyelerin seçimi
Madde 6.- Sayıştayda boşalan üyeliklerin üçte ikisi Sayıştay
meslek Mensuplarından, üçte biri de diğer adaylar arasından seçilir. 2/3 ve 1/3
oranlarının uygulanmasında tamsayı yanında meydana gelen kesirler bir adet olduğu
takdirde Sayıştay Meslek Mensupları; iki adet olduğu takdirde, biri Sayıştay
Meslek Mensupları kontenjanına, biriise diğer adayların kontenjanına aktarılır.
Sayıştay Genel Kurulunca, Sayıştay'a başvuranların sicilleri
üzerinde yapılacak inceleme sonucunda, bu Kanunda yazılı niteliklere sahip
okluları anlaşılanlar arasında üye tam sayısının salt çoğunluğunun gizli oyu
ile her boş yer için üçer aday seçilir.
Sayıştay boşalan üyeliklerin sayısı üçü bulduğu tarihten itibaren
üç gün içinde başlamak üzere basın ve yayın organları kanalı ile seçim için
duyuru yapar. Genel Kurul ilk duyuru tarihinden itibaren bir aylık süre içinde
başvuran ve aday adaylıkları kabul edilenler arasından başvuru süresinin
bitiminden itibaren altmış gün içinde aday seçimini sonuçlandıramadığı
takdirde, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Sayıştay Genel Kurulunca aday
adaylıkları kabul edilmiş olanlar arasından seçimi doğrudan yapar, çalışmaya
ara verme müddeti bu sürenin hesabında nazara alınmaz.
Boş üyelik sayısı altından fazla olması halinde TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonu müracaatları kabul ederek seçimi doğrudan yapar.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunca yapılacak seçimde l inci fıkrada,
belirtilen oranlar aynen uygulanır. Seçim 5 inci madde esaslarına göre
yapılır."
4- "Geçici Madde 1- Sayıştay Genel Kurulunda halen devam
etmekte olan üye adaylığı seçimleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren onbeş gün içinde sonuçlandırılamadığı takdirde TBMM Plan ve Bütçe
Komisyonunca aday adaylıkları daha önce Sayıştay Genel Kurulunca kabul edilmiş
olanlar arasından bu Kanunda öngörülen oranlar dahilinde doğrudan seçim
yapılır."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları
1-"Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk Devletidir."
2- "Madde6.- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,
yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye
veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan
bir Devlet yetkisi kullanamaz."
3- "Madde 7.- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük
Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
4- "Madde 9.- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır."
5- "Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasİ
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
6- "Madde 70.- Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına
sahiptir.
Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir
ayırım gözetilemez."
7- "Madde 87.- Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve
yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve
bakanları denetlemek; Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek; bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını
görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek;
milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Anayasanın ] 4 üncü
maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler hariç olmak üzere, genel ve özel
af ilânına, mahkemelerceverilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine
getirilmesine karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri
kullanmak ve görevleri yerine getirmektir."
8- "Madde 138.- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar;
Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm
verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge
gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya
herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
9- "Madde 139.- Hâkimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe
Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya
kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük
haklarından yoksun kılınamaz.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş
olanlar, görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak
anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler
hakkında kanundaki istisnalar saklıdır."
10- "Madde 140.- Hâkimler ve savcılar adli ve idari yargı
hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar. Bu görevler meslekten hâkim ve
savcılar eliyle yürütülür.
Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
esaslarına göre görev ifa ederler.
Hâkim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri,
aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin
geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması
açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri
sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve
yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya
yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri
mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla
düzenlenir.
Hâkimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet
görürler; askeri hâkimlerin yaş haddi, yükselme ve emeklilikleri kanunda
gösterilir.
Hâkimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, Resmi ve
özel hiçbir görev alamazlar.
Hâkimler ve savcılar idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına
bağlıdırlar.
Hâkim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde
çalışanlar, hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler. Bunlar,
hâkimlere ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler,
hâkim ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar."
11-"Madde 146.- Anayasa Mahkemesi onbir asıl ve dört yedek
üyeden kurulur.
Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve
bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasında üye
tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday
içinden; bir asıl üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan
Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinden gösterilecek üç aday arasından;
üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından
seçer.
Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe
yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesine asıl ve yedek üye
seçilebilmeleri için, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim,
kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş
yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır.
Anayasa Mahkemesi, asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve Başkanvekili seçer.
Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Anayasa Mahkemesi üyeleri, asli görevleri dışında Resmi veya özel
hiçbir görev alamazlar."
12- "Madde 160.- Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla
görevlidir. Sayıştayın kesin hükümleri hakkında ilgililer yazılı bildirim,
tarihinden itibaren on beş gün içinde bir kereye mahsus olmak üzere karar
düzeltilmesi isteminde bulunabilirler. Bu kararlar dolayısıyla idari yargı
yoluna başvurulamaz.
Vergi, benzeri mali yükümlülükler ve ödevler hakkında Danıştay ile
Sayıştay kararları arasındaki uyuşmazlıklarda Danıştay kararlan esas alınır.
Sayıştayın kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri,
atanmaları, ödev ve yetk^eri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri,
Başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir.
Silahlı 'Kuvvetler elinde bulunan Devlet mallarının Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına denetlenmesi usulleri, Milli Savunma hizmetlerinin
gerektirdiği gizlilik esaslarına uygun olarak kanunla düzenlenir."
III- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Necdet
DARICIOĞLU, Yekta Güngör ÖZDEN, Servet TÜZÜN, Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN,
Oğuz AKDOĞANLI, İhsan PEKEL, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Erol CANSEL ve Yavuz
NAZAROĞLU'nun katılmalarıyla 26.12.1990 günü yapılan ilk inceleme toplantısında
dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar
verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ:
Davanın esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi ve ekleri, iptali
istenen Yasa kuralları ile dayanılan Anayasa kuralları, bunlarla ilgili
gerekçeler ve öteki yasama belgeleri okunduktan sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A. İptali İstenen Kuralların Anlam ve Kapsamı ile Getirdiği
Değişiklikler
1- Sayıştay Başkan ve Üyelerinin NiteliğiYönünden:
Yeni düzenleme önceki ile karşılaştırıldığında, Birinci Başkan ve
üyeliğin genel ve özel niteliklerinde yapılan değişikliğin kapsamı şöyle
olmuştur:
a) Birinci başkanlığın ve üyeliğin genel niteliğini oluşturan,
öğretim programları hukuk veya ekonomi ağırlıklı fakülte veya yüksek okulu
bitirmiş olma koşulu kaldırılmış; yerine, öğretim konusu belirtilmeksizin, dört
yıllık yüksekokulu bitirme koşulu getirilmiştir.
b) Birinci Başkanlığın ve üyeliğin genel nitelikleri arasında yer
alan, yükseköğrenimden sonra mali ve iktisadi konularla ilgili görevlerde en az
10 yıl başarı ile çalışmış olma koşulu kaldırılmıştır.
c) Başkanlığın ve üyeliğin özel nitelikleri arasına bakanlık ve
valilik yapanlar konulmuştur.
d) Başkanlığın ve üyeliğin özel nitelikleri arasında sayılan
"Genel ve katma bütçeli dairelerin genel müdürlüğünde bulunmak"
koşulu korunmuş ancak, bunun yanma "diğer kamu kurumlarının genel müdürlük
veya başkanlık görevlerinde bulunmuş olmak" sözcükleri eklenmiştir.
e) Başkanlığın ve üyeliğin özel nitelikleri arasındaki
"Maliye Bakanlığı tetkik kurulu, bankalar yeminli murakıpları kurulu
başkanlıklarında bulunmuş olmak" ile, sadece başkanlığın özel nitelikleri
arasında yer alan (f) bendindeki görevlerin "sınıf ve derecesindeki diğer
görevlerde bulunmuş olmak" deyimleri, yeni düzenlemeye alınmamıştır.
f) Başkanlığın ve üyeliğin özel nitelikleri arasında yer alan
"Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı" tüm bakanlıkların teftiş
kurulu başkanlıklarını kapsayacak biçimde genişletilmiştir.
g) Başkanlığın ve üyeliğin özel nitelikleri arasında "yüksek
öğretim kurumlarında hukuk, iktisat, işletme, muhasebe, maliye ve kamu yönetimi
profesörlüklerinde bulunmuş, olmak" kuralı konulmuştur.
h) Üyeliğin özel nitelikleri arasında sayılan "Maliye
Bakanlığı başmüfettişliği, başhesap uzmanlığı, bankalar yeminli başmurakıplığı,
Maliye Bakanlığı kuruluşuna dahil müsteşar yardımcısı, genel müdür ile bunların
sınıf ve derecesinde bulunan diğer görevliler" yeni düzenlemeye
alınmamıştır.
ı) Üyeliğin özel nitelikleri arasında "Maliye Bakanlığı
kuruluşuna dahil müsteşarlık görevinde bulunmuş olmak", diğer
müsteşarlıklarda bulunmuş olmayı da kapsayacak biçimde genişletilmiştir.
j ) Üyelik özel nitelikleri arasına "Sayıştay savcı
yardımcılığında bulunmak" eklenmiştir.
Böylece, 832 sayılı Yasa'nın 4. maddesinin değiştirilmesiyle,
Sayıştay Birinci Başkanlığı ve üyeliği için genel ve özel niteliklerden
kimileri kaldırılmış, alam daraltılmış veya genişletilmiş, kimi yeni nitelikler
getirilmiştir.
2- Sayıştay Başkan ve Üyelerinin Seçimleri Yönünden:
Sayıştay Başkan ve üyelerinin seçimleri yönünden yeni düzenlemeler
önceki ile karşılaştırıldığında değişikliklerin kapsamı şöyledir:
a) Sayıştay Birinci Başkanı'nın görev süresi 4 yıla indirilmiştir.
Süresi biten yeniden seçilebilecektir. Yeniden seçilemeyen, seçime girmeyen
veya bu görevde iken çekilen Başkan, boş kadro aranmaksızın Sayıştay üyesi
olarak göreve devam edilebilecektir.
b) Boşalan üyelikler için Sayıştay meslek mensuplarına ayrılan 2/3
oranındaki kontenjan ile diğer adaylara ayrılan 1/3 oranındaki kontenjan
korunmuş; önce Maliye Bakanlığı kuruluşundan karşılanan 1/3 oram, niteliklerde
yapılan değişiklere koşut olarak tüm kamu kurumlarına açılmıştır.
c) Sayıştay Genel Kurulu'nca her boş üyelik için iki aday yerine,
üç aday seçilmesi öngörülmüştür.
d) Sayıştay Başkam ve üyelerinin seçimi Plan ve Bütçe Komisyonu'na
verilmiştir.
aa) Sayıştay Başkanının Seçimi: Sayıştay Başkanlığına seçilebilmek
için, Yasa'nın 4. maddesiyle yeniden belirlenen nitelikleri taşıyan adayların
doğrudan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na başvurması gerekmektedir. Yeni
düzenlemeyle, Komisyon'un Meclis içtüzüğü kurallarına göre toplanması ve
mevcudun salt çoğunluğunun oyunu alanın seçilmiş sayılması kuralı
getirilmiştir.
5.3.1973 günlü, Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 28. maddesine göre
komisyonların toplantı yeter sayısı üye tamsayısının üçte birinden, karar yeter
sayısı ise hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğundan oluşmaktadır. Anayasa'nın
162. maddesine göre Bütçe Komisyonu 40 üyeden kurulmakta, iktidar grubuna veya
gruplarına en az 25 üye verilmekte, kalan 15 üyelik diğer siyasİ parti Meclis
gruplarına dağıtılmaktadır.
Komisyon'da seçimin gizli oyla yapılması, seçim sonucunun TBMM
Genel Kurulu'nca onaylanması gerekmektedir. Onay işlemi, seçimin yapıldığı
günden başlayarak iki ay içinde tamamlanmadığı takdirde, Komisyon'ca yapılan
seçim kesinleşmektedir.
bb) Üyelerin Seçimi: Yeniden düzenlenen 6. madde ile, boş üyelik
sayısına ve seçim süresine ilişkin yeni kurullar getirilmiştir.
Boş üyelik sayısının 6 dan fazla olması durumunda, adaylık için
başvurular Plan ve Bütçe Komisyonu'na yapılacak; seçimi doğrudan Komisyon
yapacaktır.
Boş üyeliğin 6 veya daha az sayıda olması durumunda, her boş yer
için Sayıştay Genel Kurulu'nca üç aday adayı seçilecektir. Seçim gizli oyla
yapılacaktır. Genel Kurul'da üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu alan aday
seçilmiş olacaktır.
Boşalan üyelik sayısının üçü bulması durumunda, üçüncü boşalmanın
gerçekleştiği tarihten itibaren üç gün içinde başlamak üzere, basın-yayın
organları aracılığıyla, seçim için Sayıştay'ca duyuru yapılacaktır. Seçimlere
katılmak (aday adayı olmak) isteyenler, ilk duyuru tarihinden itibaren bir ay
içinde Sayıştay Başkanlığı'na yazıyla başvuracaklardır. Bu duruma göre, üçüncü
üyeliğin boşaldığı günden en çok 33 gün sonra aday adaylığı için başvuru süresi
sona erecektir. Bu tarihten itibaren 60 gün içinde her boş yer için üç aday
belirlenmesi işlemi Sayıştay Genel Kurulu'nca sonuçlandırılmadığı takdirde,
üyelik seçimini, aday adaylıkları kabul edilmiş olanlar arasından Bütçe ve Plan
Komisyonu yapacaktır.
Seçimler Komisyon'un önüne hangi yoldan gelirse gelsin, toplantı,
karar ve Meclis Genel Kurulu'na sunma işlemlerinde, Birinci Başkanın
seçimindeki usûl ve esaslar uygulanacaktır.
B. Anayasa'ya Aykırılık Sorunu:
I. Sayıştay Yasası'nın Değişik 4. Maddesinin Anayasa'ya
Aykırılığı:
a) Anayasa'nın 9., 138., 139. ve 140. Maddeleri Yönünden İnceleme:
Sayıştay'ın başkan ve üyelerinin nitelikleri ile ilgili yasal
düzenlemelerin Anayasa'nın yargı ile ilgili hükümleri yönünden denetlenebilmesi
için Sayıştay'ın Anayasa'nın 9., 138., 139. ve 140. maddelerine göre konumunun
bir bütün olarak ele alınmasını gerektirir.
1924, 1961 ve 1982 Anayasaları, Sayıştay'ı anayasal bir kurum
olarak düzenlemişlerdir. Anayasa ve yasalardaki Sayıştay'la ilgili hükümler,
belirli bir gelişme süreci içinde kararlılık göstermektedir. 1961 Anayasası'nın
Sayıştay'la ilgili hükümleri, 1982 Anayasası'nın 160. maddesinde bazı
eklemlerle temelde korunmuştur. Anayasa'nın Sayıştay konusunda getirdiği
yenilik, Sayıştay'ı yargı bölümünde düzenlemesi ve Sayıştay'ca verilen kesin
hükümler hakkında idari yargı yoluna başvurulamamasıdır.
Anayasa'nın Yargı İle İlgili Kurallar Karşısında Sayıştay'ın
Konumu:
aa) Sayıştay, 1982 Anayasası'nın "Yargı" bölümünde yer
almıştır. Sayıştay'a Anayasa'nın "Yargı" bölümünde yer veren yeni
düzenleniş biçimi Sayıştay'ın yüksek yargı yeri olarak nitelendirilmesi için
yeterli değildir. Anayasa'nın "yargı" bölümünün "Genel
Hükümler" başlığını taşıyanI. ayrımı; mahkemelerin bağımsızlığmı, hâkimlik
ve savcılık güvencesini, hâkimlik ve savcılık mesleğini, mahkemelerin
kuruluşunu ve türlerini, "Yüksek Mahkemeler" başlığını taşıyan II.
ayrımı da; Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi'ni düzenlemektedir. Anayasa'da
yüksek yargı organları ve yargı düzenleri tek tek sayılmıştır. Sayıştay, yüksek
yargı organları ve herhangi bir yargı düzeni arasında gösterilmemiştir. Nitekim
Sayıştay, yargı bölümünün genel hükümleri ile hâkim ve savcıları ve yüksek
mahkemeleri düzenleyen ayrımında değil, idari bir kuruluş olan Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'ndan sonra gelen diğer bir ayrımda yer almaktadır.
Sayıştay, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulugibi yargı bölümünde yer almasına
karşın Anayasa'nın 138-158. maddelerinde belirlenen ve düzenlenen yargı
organlarından değildir.
bb) Anayasa'nın 160. maddesinin üçüncü fıkrasında, Sayıştay'ın
işleyişinin yasayla düzenleneceği öngörülmüştür. Sayıştay, genel ve katma
bütçeli idarelerin gelir ve giderlerini ve mallarını TBMM adına denetlemek ve
mali yönetimin belirli görevlilerinin hesaplarını yasasında gösterilen kendine
özgü yöntemlerle incelenmekle görevlidir. Denetleme ve sorumluların hesaplarını
kesin hükme bağlama TBMM adına yapılmaktadır. Bu denetim, yargısal değil özel
yöntemler kullanılarak yapılan ve özü itibariyle idari nitelikte bir tür
denetimdir.
Yargı organlarının inceleme, araştırma ve hüküm verme yollarım
düzenleyen yargılama yöntemleri ise yalnızca yargı organlarında ve hâkimlerce
kullanılan yargılama yöntemlerini içerirler.
Sayıştay'ın gerek iç düzenlemesinde gerekse çalışma yöntemlerinde
yüksek yargı organlarına benzer düzenlemeler gözlenmektedir. Bu düzenlemeler
Anayasakoyucunun değil Yasakoyucunun tercihinin sonucudur.
Sayıştay Yasası'nda, inceleme ve karar yolları için yargı
organlarında kullanılan "yargılama", "hüküm",
"temyiz", "içtihadı birleştirme" ve "ilam" gibi
terimlerin kullanılmış olması Sayıştay'ın işlevinin yargısal nitelikte olduğunu
göstermez. Bu isimler altında ve çeşitli aşamalar durumunda yapılan çalışmalar,
denetim işlevi olup hâkimler tarafından yargı gücü kullanılarak yapılan bir
uyuşmazlığın çözümü niteliğindeki işlerden değildir.
Bu nedenlerle Sayıştay'ın yargı organı olarak nitelendirilmesi
olanaksızdır.
cc) 1982 tarihli Anayasa'nın hazırlanışı sırasında Danışma
Meclisi'nce Sayıştay, hesap mahkemesi olarak nitelenmiş ve yüksek mahkemeler
arasında sayılmıştır. Anayasa tasarısının Milli Güvenlik Konseyi'nce
incelenmesi sırasında ise Sayıştay yargı organı sayılmayarak Danışma Meclisi
metni değiştirilmiştir. Milli Güvenlik Konseyi'nce bu konuda yapılan
değişikliğin gerekçesinde; (... yargı yetkisinin ancak Türk Milleti adına
bağımsız mahkemelerce kullanılabileceği göz önündetutularak, Sayıştay,
"İlk ve son derece hesap mahkemesidir." ibaresi metinden
çıkartılmıştır...') denilmektedir.
Anayasa'nın hazırlık çalışmalarının ilk aşamasında Sayıştay bir
yargı organı olarak düşünülmesine rağmen son aşamada bundan vazgeçildiği açıkça
görülmektedir.
dd) Anayasa'nın Sayıştay'a ilişkin 160. maddesinin birinci
fıkrasının ilk cümlesinde; "Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin
bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına
denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve
kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlanma işlerini yapmakla
görevlidir." denilmektedir. Anayasa, Sayıştay'a mali denetim yapabilmesi
için kamu yönetimine ilişkin hesapları inceleyerek sonuçlandırılmasıgörevini
vermiştir.
Sayıştay'da uygulanan denetim sisteminde saymanlar ve kimi kamu
görevlileri için farklı bir sorumluluk yöntemi uygulanmaktadır. Kamu
görevlilerinin bağlı bulundukları yönetime karşı olan sorumlulukları, özel
hukuk kurallarına göre, adliye mahkemelerince belirlenir. Saymanlar ve kimi
kamu görevlileri için mali sorumluluk ise Sayıştay'ca saptanır. Bu sistemde
Sayıştay'ca önce ilgililerin hesapları incelenmekte ve sonuçta, gerekirse, sorumluluğa
karar verilmektedir. Sayman ve diğer kamu görevlileri, Sayıştay'ın kendilerini
sorumlu tutan kararına karşı bir tür "itiraz" ile Sayıştay'da üst
inceleme yoluna başvurabilmektedirler. Sorumluluğun saptanmasına ve sonucuna
ilişkin kararlar Sayıştay'ca verilmektedir. Böyle bir yapı, yargının temeli
olansav, savunma ve karar sürecine aykırıdır. Ayrıca, bu tür başvuru yolları
uyuşmazlığın temel çözüm yolu olan ve tarafların varlığına dayanan
"dava" gibi değerlendirilemez.
Öbür yandan Sayıştay incelemelerinin son ve kesin nitelikte
olduğunu göstermek üzere "kesin hüküm" terimi kullanılmıştır. Bu
kararlar yargı yerlerince verilmiş ya da yargısal nitelikte hükümlerden
değildir. Buradaki "kesinlik" yargısal anlamda değil, başka bir organca
yeniden incelene-meme ve değiştirilememe anlamındadır.
Bütün bunlar, Sayıştay'ın uyuşmazlıkları çözümle görevli bir yargı
yeri olmadığını gösterir.
ee) Anayasa'nın 125. maddesinin ikinci fıkrası ile Yüksek Askeri
Şûra kararları, 159. maddesinin dördüncü fıkrası ise Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu kararları yargı denetimi dışında tutulmuşlardır. Yüksek Askeri
Şûra ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları aleyhine yargı yoluna
başvurulamaması bu kurallara mahkeme niteliğini kazandırmayacağı gibi,
Anayasa'nın 160. maddesine göre Sayıştay'ca verilen kesin hükümler aleyhine
idari yargı yoluna başvurulamaması da Sayıştay'a yargı organı niteliğini
kazandırmaz.
ff) Anayasa'nın 160. maddesine göre Sayıştay, TBMM adına denetleme
yapmak ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla görevlidir.
Anayasa'nın 9. maddesine göre yargı yetkisi, Türk Ulusu adına bağımsız
mahkemelerce kullanılır." Mahkemeler, yargı gücünü kullanarak yargılama
yollan ile yasa kurallarım somut olaylara uygularlar ve taraflar arasındaki uyuşmazlıkları
ve anlaşmazlıkları çözümlerler.
Bu nedenleTBMM adına denetim görevi yapan bir kuruluş, anayasal
bir kuruluş olsa bile yargı organı değildir ve mensuplarına hâkimlerinkine
benzer bir konum ve güvence tanımasına anayasal dayanak bulunmamaktadır.
gg) Anayasa'nın "Hâkimlik ve savcılık teminatı" başlıklı
139. maddesiyle "Hâkimlik ve savcılık mesleği" başlıklı 140. maddesi
kuralları birbirlerini tamamlayan hükümler olarak ve ayrıntılı bir biçimde
düzenlenmiştir. Bu maddelerde, hâkimlik ve savcılığın, meslekten hâkim ve
savcılar eliyle yürütüleceği, hâkimlerin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarına göre görev yapacakları; hâkim ve savcıların özlük işlerinin
hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği, azlolunamayacakları ve
kendileri istemeden Anayasa'da gösterilen yaştan önce emekliye
ayrılamayacakları, kadroları kalksa bile aylık ödenek ve diğer özlük
haklarından yoksun kılınamayacakları öngörülmüştür. Böylece hâkimler ve
savcılar için hiçbir kamu görevlisine tanınmayan güvenceler tanınmış ve özgün
bir statü kurulmuştur.
Anayasa'nın 160. maddesiyle Sayıştay üyelerine tanınması öngörülen
güvence ise, içeriği Anayasa'da değil yasalarda belirlenen özel bir tür yüksek
memur güvencesidir. Şüphesiz bu güvence, Sayıştay'ın anayasal konumuna ve
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel kuruluşlarından biri olma özelliğine uygun
olmalıdır.
Bu nedenlerle Sayıştay üyelerinin güvencesi ile yargıç güvencesi
birbirinden ayrıdır. Sayıştay üyelerinin hukuksal konum ve güvenceleri
Anayasa'nın 139. ve 140. maddelerine göre düzenlenmez ve bu maddeler kapsamına
alınamaz.
Sonuç olarak, Sayıştay, Anayasa'nın 160. maddesine göre, temelde
TBMM adına mali denetim görevini yapan ve özel olarak da bu denetim
çerçevesinde aleyhine hiçbir yargı organına başvurma olanağı bulunmayan kimi
kesin kararlar alan kendine özgü bir anayasal kurumdur. Yargı kuruluşlarına
benzemeyen görev, yetki çalışma yöntemleri ve aleyhine yargı yollarının
izlenmesi olanaksız kimi kesin hükümler kurması nedeniyle Sayıştay bir yargı
kuruluşu sayılamaz ve mensupları da hâkimlere ilişkin hükümlerebağlı tutulamaz.
Bu nedenlerle 4. madde Anayasa'nın 9., 138., 139. ve 140.
maddelerine aykırı değildir ve iptal isteminin reddi gerekir.
b) Anayasa'nın 160. Maddesi Yönünden İnceleme
160. maddenin üçüncü fıkrasında; Sayıştay mensuplarının
nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer
özlük işleri ile Sayıştay Başkan ve üyelerinin güvencelerinin yasa ile
düzenleneceği öngörülmüştür.
Anayasakoyucu Sayıştay mensuplarının bağlı olacağı kuralların
diğer devlet memurlarından farklı olmasını istemiştir. Görevin niteliği ve TBMM
adına yapılması bu tarz hükümlere olan gereksinimi açıklayıcı mahiyettedir.
Anayasa'nın 160. maddesi Sayıştay Başkan ve üyelerinin güvencelerinin
yasa ile düzenleneceğini öngörmüştür. Bu güvence, Sayıştay üyeliklerine
yapılacak seçimler için öngörülen koşulları, nitelikleri ve seçim sistemini de
kapsar. Sayıştay üyeliği, her kamu görevlisine yasal olarak seçilebilme imkanı
veren bir yer değildir. Ancak Sayıştay mensupları ile yasada belirtilen üst
düzey yöneticileri bu göreve seçilebilirler. Bu esasların korunmadığı bir
nitelik belirlemesi ve seçim sistemi düşünülemez.
Sayıştay üyelerinin üçte ikisi kendi iç kaynağından ve Sayıştay
meslek mensupları arasından seçilmektedir. Uzmanlık, bilgi birikimi ve geniş
bir meslek grubu arasından seçilme, Sayıştay üyeliğinin gerçek teminatını
oluşturmaktadır. Faal yönetimin üst düzey yöneticilerine ayrılan üçte birlik
Sayıştay üyeliği kontenjanının mali yönetim yerine, tüm kamu yönetiminin üst
düzey kadrolarına açılması yasama organının takdirine kalmış bir konudur. Bu
Anayasa kurallarına aykırı olmayan yasal bir tercihtir. Buna karşı yapılan
eleştiriler de yasanın yerindeliği ile ilgilidir.
Dava konusu hükümlerle Sayıştay Birinci Başkan ve üyeliği için
getirilen yeni kaynak ve nitelikler; Sayıştay Birinci Başkan ve üyelerine
Anayasa'nın öngördüğü güvenceyi kaldırmamıştır.
Bu nedenle Yasa'nın 4. maddesi Anayasa'nın 160. maddesine aykırı
değildir.
Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN ve Yalçın ACARGÜN
maddenin tümü yönünden, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU ise yalnız maddenin "B"
bendi yönünden bu görüşe katılmamışlardır.
c) Anayasa'nın 70. Maddesi Yönünden inceleme:
Anayasa'nın 70. maddesi kamu hizmetlerine girme hakkını
düzenlemiştir. Bu madde kamu kurum ve kuruluşlarının tümünü kapsayan temel bir
hakkı düzenlemektedir. Değişik hukuksal yapıdaki kamu kurum ve kuruluşlarının
kendi özellikleri ve gereksinmeleri sonucu değişik eğitim kurumlarına ve
mesleki yetişmeye dayanan mesleğe giriş ve yükselme esasları düzenlemeleri bu
maddeye aykırıhk teşkil etmez.
Diğer taraftan bir Anayasal kurum olan Sayıştay'ın kamu
kurumlarından ve kendi iç kaynağından seçilecek olan Sayıştay üyelerinin kaynak
ve niteliklerini belirleyen yasal esasların, anayasal bir ilke olarak kamu
hizmetine girmenin bütün yurttaşlara açık olduğunu belirleyen Anayasa hükmü ile
ilgisi yoktur.
d) Anayasa'nın 146. Maddesi Yönünden İnceleme:
Anayasa'nın 146. maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunu düzenlemektedir.
Anayasa Mahkemesi üyelerinden birinin Sayıştay üyeleri arasından seçilmesinin
Sayıştay üyeliğinin gerektirdiği yasal niteliklerin değiştirilmesi ile doğrudan
bir ilişkisi yoktur. Dolaylı bir takım düşünce ve kurgular, Anayasa'ya
aykırılık sebebi olamaz. Bu nedenle konunun 146. madde ile ilgisi
görülmemiştir.
e)Anayasa'nın 2. Maddesi Yönünden İnceleme:
İptali istenen 4. maddenin Anayasa'nın 2. maddesi ile ilgili bir
yönü görülmemiştir.
f) Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden İnceleme:
Anayasa Mahkemesi'nin pek çok kararında vurgulandığı gibi, yasa
önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına
gelmez. Yasaların uygulanmasında di], ırk, renk, cinsiyet, siyasal düşünce,
felsefi inanç, din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerle eşitsizliğe
yol açılması Anayasa katında geçerli görülemez. Bu mutlak yasak, birbirinin
aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve
toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Kimi yurttaşların haklı bir nedene
dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar
için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir. Özelliklere,
ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler, ay n düzenlemeyi aykırı değil,
geçerli kılar. Aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur.
Anayasa'nın amaçladığı eşitlik, eylemli değil, hukuksal eşitliktir. Aynı
hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa
Anayasa'nın öngördüğü eşitlik, çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel
nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla
değişik uygulamalar yapılamaz. Durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar,
kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı
uygulamalar getirilmesi durumunda, Anayasa'nın eşitlik ilkesinin çiğnendiği
sonucu çıkarılamaz.
Bu nedenlerle, Yasa'nın 4. maddesi Anayasa'nın 10. maddesine
aykırı değildir.
Yasa'nın 4. maddesine yönelik iptal istemi reddedilmelidir.
Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN ve Yalçın ACARGÜN
maddenin tümü yönünden, Yılmaz ALİEDENDİOĞLU ise yalnız maddenin "B"
bendi yönünden bu görüşe katılmamışlardır.
2- Sayıştay Yasası'nın Değişik 5. ve 6. Maddelerinin Anayasa'ya
Aykırılığı Sorunu
a) Anayasa'nın 87. Maddesi Yönünden İnceleme
Anayasa'nın 87. maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görev ve
yetkisini genel olarak düzenlemiştir. 87. maddenin düzenleniş biçimi madde
gerekçesinde şöyle açıklanmıştır:
"Anayasa'nın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanma
ve görevleri yerine getirme şeklindeki hükümlerin genel nitelikteki görevleri
düzenleyen bu maddeye alınması uygun görülmüştür. Zira bu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin Anayasa'da gerek bu maddede gerek diğer maddelerinde düzenlenmiş
olan bütüngörev ve yetkilerini kapsayacak şekilde düşünülmüştür."
Anayasa'nın TBMM'nin görev ve yetkilerini belirleyen 87. maddesi
ile Sayıştay'ın görev ve yetkilerini düzenleyen 160. maddesinde Sayıştay Başkan
ve üyelerinin seçimleri ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmemiştir.
Anayasa'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevleri arasında sayılmayan bir
konunun bir yasa ile Meclis'e verilmesinin Anayasa'ya uygun olup olmayacağı
öncelikle belirlenmelidir.
aa) Anayasa'nın 160. maddesinde, Sayıştay'ın Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetleme yapacağı öngörülmüştür. TBMM ile Sayıştay arasındaki bu
ilişki, Sayıştay'ın kuruluşunu, üyelerinin seçimini, denetiminin kapsamını ve
böylece hukuksal yapısını belirler.
Anayasa Sayıştay Başkan ve üyelerinin seçimi konusunda açık bir
kural koymamıştır. Ancak, bu konuda yasa ile yapılacak düzenlemenin de
Sayıştay'a ilişkin Anayasa'nın 160. maddesi ile TBMM'nin görev ve yetkilerini
sayan 87. maddesinin özüne ve sözüne uygun olması gerekir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan anayasal bir
organın Başkan ve üyelerinin seçimi Anayasa'da gösterilmemiş ise de, bu
seçimlerin TBMM genel kurulunca yapılması anayasal sistemin, diğer bir
anlatımla TBMM ile Sayıştay arasındaki ilişkinin doğal sonucudur. Ancak TBMM
nin görev ve yetkilerini belirleyen Anayasa'nın 87. maddesi karşısında, dava
konusu 5. ve 6. maddelerdeki seçimlerin TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu'na
bırakılması, seçimlerin TBMM tarafından yapılmış sayılıp sayılmayacağı sorununu
doğurmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları, TBMM İçtüzüğü'ne göre
kurulurlar. Ancak, istisnai olarak Bütçe Komisyonu'nun kuruluş biçimi
Anayasa'nın 162. maddesi ile gösterilmiştir. TBMM komisyonları, onları kuran ve
onları görevli ve yetkili kılan meclis genel kurallarının bağlı olarak ve onlar
adına parlamenter faaliyetlerin hazırlık safhasını yürüten, meclis içi
kuruluşlardır. Bu Komisyonlar, yasama meclislerine bağlı olup asli yetkileri
yoktur. Bunların temel görevi Meclislere yardımcı olmaktır. Yasa tasarı ve
teklifleri ile meclis genel kurulunca karara bağlanacak bir kısım işlerin
hazırlanması, konuların olgunlaştırılması ve teknik düzenlemelerin sağlanması
yoluyla bunların genel kurulda kolayca ve süratle görüşülmesini sağlamaktır.
Kısacası Komisyonlar, yasama meclislerinin genel kurullarında görüşülecek
metinleri hazırlamak ve bunlarla ilgili ön çalışmaları yapmakla görevli
kuruluşlardır. Anayasa Mahkemesi'nin 14.10.1975 tarihli ve Esas 1975/145, Karar
1975/198 sayılı kararında da belirtildiği gibi TBMM Komisyonlarının,
çalışmalarının, yasa tasarı ve tekliflerini meclis genel kurulu adına
inceleyerek bu konudaki düşüncelerini belirtmekten ibarettir.
bb) Anayasa'nın 162. ve 164. maddeleri bütçe yasası tasarıları ile
kesin hesap kanun tasarılarını inceleme yetkisini Bütçe Komisyonu'na vermiştir.
Bütçe Komisyonu'nun görevleri bu çerçeve ile sınırlıdır. Sayıştay ile ilgili
seçimler TBMM'nin istisnai olarak kullandığı ve maddi anlamda, idari nitelikte
olan bir yetkidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ait bir yetki Bütçe
Komisyonu dahil hiçbir Meclis Komisyonunca kullanılamaz.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Sayıştay Yasası'nın 5. maddesi ile
6. maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları Anayasa'nın 87. maddesine
aykırıdır ve iptali gerekir.
Servet TÜZÜN, Erol CANSEL ve Yavuz NAZAROĞLU 5. madde ile 6.
maddenin iptal edilen üç fıkrasının tümü yönünden İhsan PEKEL ise 5. madde ile
6. maddenin üçüncü ve beşinci fıkrası yönünden bu görüşe katılmamışlardır.
b) Anayasa'nın 6. Maddesi Yönünden İnceleme:
Anayasa'nın 6. maddesinin ikinci fıkrasında; hiçbir kimse veya
organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı
öngörülmüştür.
Hukuksal yapısı bakımından idari nitelikte de olsa ancak TBMM'nce
kullanılabilecek bir yetkinin meclis komisyonlarında kullanılması Anayasa'nın
6. maddesinin yukarıda anılan hükmüne aykırıdır. Bu nedenle dava konusu 5.
madde ile 6. maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının iptali gerekir.
Servet TÜZÜN, Erol CANSEL ve Yavuz NAZAROĞLU 5. madde ile 6.
maddenin iptal edilen üç fıkrasının tümü yönünden İhsan PEKEL ise 5. madde ile
6. maddenin üçüncü ve beşinci fıkrası yönünden bu görüşe katılmamışlardır.
c) Dava konusu 6. maddenin birinci ve ikinci fıkraları, Sayıştay
üye kadroları için Sayıştay meslek mensuplarına ve diğer adaylara ayrılan
kontenjan ile Sayıştay genel kurulunun aday belirleme yöntemlerini
içermektedir.
İlk defa 832 sayılı Sayıştay Kanunu ile getirilen kontenjan
sistemi dava konusu madde ile benimsenerek devam ettirilmiş olup dava
dilekçesindeki 6. maddenin genel olarak iptali istemi dışında ilk iki
fıkrasının Anayasa'ya aykırılığı konusunda özel herhangi bir sav da ileri
sürülmemiştir.
6. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında Anayasa'nın 6., 7. ve
87. maddelerine aykırılık söz konusu olmadığından maddenin bu bölümüne yönelik
iptal isteminin reddi gerekir.
d) Anayasa'nın 7. Maddesi Yönünden İnceleme:
Anayasa'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Ulusu adına
TBMM'nin olduğunu ve devredilemeyeceği öngörülmektedir.
Dava dilekçesinde bu konuda, TBMM'nin anayasal kuruluşlar için
seçim yapmasının "kuvvetler ayrılığı", "hukuk devleti" ve
"hukukun üstünlüğü" ilkeleri ile bağdaşmayacağı ileri sürülmektedir.
Anayasa'nın 7. maddesinde yasama yetkisi ile ilgili kural
konulmuştur. Başta yasama olmak üzere TBMM'nin görevleri Anayasa'nın 87.
maddesinde sayılmıştır. Bu maddeye göre, TBMM'nin yasama görevi yanında yapısal
niteliği siyasi ve idari olan bir dizi görevi daha vardır. Bu görevlerin
niteliği 87. madde sebebi ile yukarıda tartışılmıştır. Sayıştay üye seçimlerini
düzenleyen veiptali istenen maddenin, yasama görevi ile ilgili genel ve temel
esasları belirleyen Anayasa'nın 7. maddesi ile bir ilgisi yoktur.
Bu nedenlerle Sayıştay Yasası'nın iptali istenen değişik 5. ve 6.
maddeleri Anayasa'nın 7. maddesine aykırı değildir.
3- Yasa'nın Geçici 1. Maddesinin Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu
832 sayılı Sayıştay Yasası'na 1.11.1990 gün, 3677 sayılı Yasa'yla
eklenen geçici 1. maddesi; Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte Sayıştay Genel
Kurulu'nda devam etmekte olan Sayıştay üye adayı seçimlerinin onbeş gün içinde
sonuçlandırılmaması halinde münhal bulunan Sayıştay üyeliklerine TBMM Bütçe ve
Plan Komisyonu'nca seçim yapılacağını öngörmektedir.
Sayıştay Birinci Başkanı ve üyelerinin TBMM yerine Meclis
Komisyonlarınca seçilmelerini öngören 5. maddesi ile 6. maddesinin üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkralarının iptali ile ilgili gerekçeler geçici l.
maddenin iptali için de aynen geçerlidir ve bu yüzden geçici maddenin de iptali
gerekir.
Güven DİNÇER, Servet TÜZÜN, İhsan PEKEL, Erol CANSEL ve Yavuz
NAZAROGLU bu görüşe katılmamışlardır.
Sayıştay Yasası'nın 5. maddesi ile 6. maddesinin üçüncü v;
dördüncü fıkralarının iptal edilmesi kamu yararım olumsuz yönde etkileyecek
nitelikte hukuksal boşluk doğuracağından gerekli görülecek yeni düzenlemelerin
yapılabilmesi için Anayasa'nın 153. maddesi gereğince yasama organına süre
tanımak amacıyla iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak
altı ay sonra yürürlüğe girmesi uygun olacaktır.
Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİ-OĞLU, Selçuk
TÜZÜN ve Ahmet N. SEZER bu görüşe katılmamışlardır.
V- SONUÇ:
1.11.1990 günlü ve 3677 sayılı Kanunla değişik 21.2.1967 günlü ve
832 sayılı "Sayıştay Kanunu"nun:
A. 4. maddesinin A fıkrasının Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
iptal isteminin REDDİNE, Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Selçuk TÜZÜN ile
Yalçın ACARGÜN'ün karşıoyları \c OYÇOKLUĞUYLA;
B. 4. maddesinin B fıkrasının Anayasa'yaaykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE; Yekta Güngör ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz
ALİEFENDİOÛLU, Selçuk TÜZÜN ile Yalçın ACARGÜN'ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. 5. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Servet
TÜZÜN, İhsan PEKEL, Erol CANSEL ile Yavuz NAZAROĞLU'nun karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
D. 6. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarıma Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
E. 6. maddesinin üçüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Servet TÜZÜN, İhsan PEKEL, Eıol CANSEL ile Yavuz NAZAROĞLU'nun
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
F. 6. maddesinin dördüncü fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Servet TÜZÜN, Erol CANSEL ile Yavuz NAZAROGLU'-nun karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
G. 6. maddesinin beşinci fıkrasının Anayasa'ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Servet TÜZÜN, İhsan PEKEL, Erol CANSEL ile Yavuz NAZAROĞLU'nun
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
H. Geçici 1. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
Güven DİNÇER, Servet TÜZÜN, İhsan PEKEL, Erol CANSEL ile Yavuz NAZAROĞLU'nun
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
I. 5. ve 6. maddelerinin iptal edilmesinin doğurduğu hukuksal
boşluğun doldurulması için bu maddelere ilişkin iptal kararının Resmi Gazete'de
yayımlandığından itibaren altı ay sonra yürürlüğe girmesine, Yekta Güngör
ÖZDEN, Güven DİNÇER, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Selçuk TÜZÜN ile Ahmet N. SEZER'in
karşıoyları veOYÇOKLUĞUYLA,
11.7.1991 gününde karar verildi.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Başkanvekili
Güven DİNÇER
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Servet TÜZÜN
|
Üye
Mustafa ŞAHİN
|
Üye
İhsan PEKEL
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
Üye
Ahmet N. SEZER
|
Üye
Erol CANSEL
|
Üye
Yavuz
NAZAROĞLU
|
Üye
Yalçın ACARGÜN
|
|
|
|
|
KARŞIOY
GEREKÇESİ
832 sayılı Sayıştay Yasası'nın 3677 sayılı Yasa'yla değişik 4.
maddesini Anayasa'ya aykırı bulmayan, ayrıca 5. ve 6. maddelerinin iptalinden
sonra hukuksal boşluk doğduğunu kabul ederek iptal kararının Resmi Gazete'de
yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girmesini öngören çoğunluk kararına
aşağıdaki nedenlerle katılamıyoruz:
1. Sayıştay, genel ve katma bütçeli kurumların tüm gelir ve
giderleriyle mallarını TBMM adına denetleyerek buna bağlı işlemleri
gerçekleştirmekle yükümlü bir kuruluştur. Denetleme, sorumluları saptama ve
yaptırımları uygulama işlevi yasama organı adına yapılsa da bağımsız niteliği
etkilemez. Bağımsızlık, Sayıştay'ın yapısından çok işlevinin özelliğindedir.
Çalışmalarında yasama ve yürütme gücüne bağımlı olmamayı anlatan bu durum, Başkan
ve üyelerinin siyasal iktidarın her türlü etkisinden uzak seçilmelerini
gerektirir. Bütçe denetimlerinin zorunlu kıldığı olgular, yapısal ve işlevsel
alanlarda, her evrede ve her aşamada gözetilmeli, Anayasa'ya uygunluk özenle
aranmalıdır. Anayasa'nın 70. maddesinin ikinci fıkrasında hizmete alınmada
görevin gerektirdiği niteliklerden söz edilmektedir. Denetim işlevinin
özelliğiyle bağdaşmayan nitelik koşullan Anayasa'nın 70. maddesine olduğugibi
160. maddesine de açıkça aykırıdır.
Sayıştay Birinci Başkanı ya da üyesi seçilebilmek için Hukuk,
Siyasal Bilgiler, iktisat Fakülteleriyle İktisadi ve Ticari Bilimler
Akademileri ve bunlara eşit yurtiçi ve yurtdışındaki fakülte ve yüksek okullar
yerine en az dört yıllık herhangi bir yüksek öğrenim kurumunu bitirmeyi yeterli
sayan, mali ve iktisadi konularla ilgili görevlerde en az on yıl başarıyla
çalışmış olmayı artık aramayan yeni düzenleme, "nitelik" konusunda
Sayıştay'ın yapısını olumsuz yönde etkileyici, hattâ bozucu değişiklikler
içermektedir. Birinci Başkanlıkla üyelik için kimi eklemeler, kimi kaldırmalar
ve kimi değişikliklerle Maliye Bakanlığı dışına çıkılarak, kaynak gereksiz
biçimde genişletildiği gibi önceki metinle Birinci Başkan ve üye seçilecek
görevlerde bulunanların kimileri bu haktan yoksun kılınmıştır. Birinci
Başkanlık ve üyelik için aranan genel ve özel niteliklerdeki olumsuz
değişiklikler, dört yıllık yüksek öğretimden sonra bir kamu kurumunda genel
müdürlük ya da başkanlık yapanıaday durumuna getirmektedir. 657 sayılı Devlet
Memurları Yasası'nın 68/B maddesine göre ek göstergesi 2400 ve daha yukarı olan
1. dereceli memuriyetlere 12 yıl, 2400 den az olan 1. dereceli memuriyetlere da
10 yıl hizmeti olanlar atanabildiğin den 1. derecekadrolu görevlerde 10 ya da
12 yıl hizmeti bulunan herhangi bir genel müdür ya da başkana, hiç ilgisi
olmamasına karşın, Sayıştay yolu açılmıştır. 657 sayılı Yasa'nın 59. maddesinde
sayılan "istisnai memuriyetler"e bir günlük kamu hizmeti
bulunmayanlar getirilebildiğinden, böyle bir göreve atanan mimar bir başkan da
Sayıştay'a seçilebilecektir. Sayıştay Meslek Mensupları, Savcı Yardımcılığı ve
Savcılığında bulunanların adaylıkları, birinci sınıfa ayrılma süreleriyle
birlikte 20 yıllık hizmeti zorunlu kılmaktadır. Kuruluş içindekilerin, kuruluş
dışındakilere göre, üstelik uzmanlıkları belirginken, daha ağır koşullara
bağlanmaları düzenlemedeki eşitsizliğin, somutlaşmasıdır. Üyeliğin iç-öz
kaynağını oluşturan kesimi kaynak dışına çıkarırcasına güç koşullarabağlı
tutmak özel bir eşitsizlik örneğidir. Bunlar gerçekte, görevin gerektirdiği
nitelikleri taşıyan, deneyim, bilgi birikimi ve meslek düzeyleriyle üyeliğe en
yakın kimselerdir. Sayıştay Yasası'nın 4. maddesinin (B) fıkrasının (a) bendine
göre Sayıştay üyesi seçilebilecek meslek mensuplarının, birinci sınıfa ayrılmış,
bu sınıfa ayrılma niteliklerini yitirmemiş ve bu sınıfta, en az dört yıl görev
yapmış olması gerekir. 832 sayılı Sayıştay Yasası'na, 420 sayılı KHK'nin 2.
maddesiyle eklenen ek 1. maddesininbirinci sınıfa ayrılabilmek için öngördüğü
koşullar gözetilirse meslekte en az 20 yıl çalışmış olmak zorunluluğu açıklık
ve kesinlik kazanır, işlev, dört yıllık herhangi bir yüksek öğretimin yeterli
sayılmasına elverişli değildir Valilik de, Başkanlık veüyelik için yeterli
görülemez. Vali olma koşulları, uygulama örnekleri, atama nedenleri gözönüne
alınırsa siyasal etkilere ağırlık ve öncelik verilmek istendiği sezilmektedir.
Yargı organlarında, benzer kuruluşlarda ve bağımsız işler yapacak öbür
kuruluşlarda siyasal etkinlik sağlama, yandaş artırma gibi çabalar herkese
zarar veren sakıncalı girişimlerdir, işleve uygun nitelik koşulu en yararlı
ölçüdür. Siyasal oluşum, eğilim ve akımlarla hiçbir ilgisi ve ilişkisi olmamak
gereken, yansız tutumu, bilgisi vedeneyimiyle hizmet vermekle onur duyacak
görevlileri de gölgeleyecek düzenlemeler, aykırılıktan kurtulamazlar.
İstediğini seçme, atama ya da yerleştirme amacı, kuruluşları sarsar. Bu tür
durumlardan kaçınmak bir anayasal gerektir. Bunun dayanakları da, dava konusu
madde için, 70. ve 160. maddelerdir. Özellik ve özgürlük gözetilmezse
hizmet gereğine uyulmamış olunur. Sayıştay'a siyasetin ya da başka bir
bağlılığın gölgesi düşmemeli, saygınlığı her yönden korunup artırılmalıdır.
2. Sayıştay Yasası'nın 5. ve 6. maddelerinin iptali hukuksal bir
boşluk doğurmamıştır. Seçilmiş bulunanların durumu, Anayasa'nın 153. maddesine
göre değerlendirilir. İptal edilen iki madde, iptal kararının Resmi Gazete'de
yayımlandığı gün, yürürlükten kalkar. Anayasa Mahkemesi'nin iptalkararlarının,
gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı 153. maddenin birinci fıkrası gereğidir.
Aynı davada hem iptal, hem red karan verilmesi, hiç bir bildirimde bulunmama
durumunda kimi yayın organlarınca iptal karan verildiği biçimde yorumlanıp tek
yanlıyansıtmayla kamuoyu yanıltılmaktadır. Bir karışıklık ya da yanlışlığı
önlemek, ilgililere doğru bilgi verilmesini sağlamak için sonuç bildirmekte
yetinilmektedir. Bu bildirme gününden kararın Resmi Gazete'de yayımı gününe
kadar, iptal edilen kural yürürlükte olduğu gibi sonucu bilen yasama ve yürütme
organı yeni metni de hazırlayabilir. İptal edilen maddelerin güncel uygulanma
olasılığı bulunmaması hukuksal bir boşluğu gündeme getirmemektedir. 2949 sayılı
Yasa'nın 53. maddesinin dördüncü fıkrasındaki "Gerekli görülen
durumlara" dayanılmayıp beşinci fıkradaki "hukuksal boşluk doğması
durumu"na dayanıldığına göre bunun "kamu düzenini tehdit ya da kamu
yararını ihlâl edici nitelikte" olması koşuluna bağlı olması zorunluluğu
aranmalı idi. Olayda bu tehdit ve bozuculuk yoktur. Koşullan oluşmayan
boşluktan söz edilerek kararın yürürlüğe girmesi ayrıca kararlaştırılamaz.
Yürürlük için verilen süre, yürürlükten kalkmayı erteleme ve geriye atmadır. Bu
yolun izlenmesi zaten uyulmasına gerekli özen gösterilmeyen kararlan giderek
etkisiz kılar. Zorunlu olmayan durumlarda kararın yürürlüğe gireceği tarihi
ayrıca belirlemek gereksizdir. Resmi Gazete'de yayımlandığı gün yürürlüğe
girmesi yeterlidir.
Başkan
Yekta Güngör
ÖZDEN
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Selçuk TÜZÜN
|
KARŞIOY
YAZISI
I. 4. Madde Yönünden:
Dava konusu yasa değişikliklerine kadar Sayıştay üyeleri,
çoğunluğu Sayıştay'ın kendi meslek mensupları arasından olmak üzere
Sayıştay'dan ve kamu yönetiminin belirli üst düzey kadrolarından ve genelde de
Maliye Baka' lığı görevlileri arasından seçilmekte idiler.
Sayıştay Kanunu'nun 3677 sayılı Kanun'la değiştirilen 4. maddesi
ile yukarıda açıklanan geleneksel düzenlemeden Sayıştay üyelerinin dış
kaynakları yönünden uzaklaşılmıştır. Bu değişiklik iki yönlü olmuştur.
l- Kamu yönetiminde bulunan bütün üst düzey görevliler, eğitim
olarak meslekleri ve mesleki özgeçmişleri ne olursa olsun, Sayıştay üyesi olma
ehliyetini kazanmışlardır.
Kamu yönetiminde görevli bulunan ve değişik mesleki eğitim görmüş
olan bütün üst düzey görevliler Sayıştay üyesi olabilecek yetişme ve bilgiye sahip
değildir. Sayıştay, mali yönetimi TBMM adına hukuksal ve mali denetime tabi
tutan anayasal bir kuruluştur. Uygulamanın temeli mali hukuk ve devlet
muhasebesidir. Bukonularda en üst düzeyde denetim yapma ve karar verme özel bir
mesleki eğitimi ve özgeçmişi gerektirir. Dava konusu düzenleme, eğitim, sağlık,
teknik, din hizmeti, spor ve sanat dallarını kapsayan alanlarda eğitim görmüş
ve kamu hizmeti yapmış olan pekçoküst düzey kamu yöneticisine Sayıştay üyesi
olma ehliyetini kazandırmıştır.
2- Yasal ve geleneksel olarak Türk Mali yönetiminin temelini
oluşturan Maliye Bakanlığı üst düzey görevlileri diğer bakanlıklarda benzeri
unvanlardaki kamu görevlileri ile aynı düzenlemeye tabi tutulmuştur. Bunun
sonucu olarak da Maliye Bakanlığı üst düzey yöneticilerinin çoğunun Sayıştay
üyesi olma ehliyeti kaldırılmıştır.
Dünyanın her yerinde ve Ülkemizde Maliye Bakanlığı'nın mali idare
ve denetimde özel bir etkinliği ve yasal konumu vardır. Bu yasal konum ve
verilen görev, Maliye Bakanlığı ile Sayıştay arasında özel bir iletişim ve
personel akışını gerektirir. Yeni düzenleme bunu önleyici niteliktedir. Maliye
Bakanlığı'nda yönetim birimlerinin Sayıştay ile konu yakınlığı diğer
bakanlıklardaki benzer isimli kadrolarla mukayese bile kabul etmez. Ayrıca
Maliye Bakanlığı teftiş, tetkik, hesap uzmanları ve bankalar yeminli
murakıpları gibi kurullarının üyelikleri, bakanlıkların üst düzey görevleri ile
aynı düzeyde olup Genel idare ve kityönetim kadroları için tabii bir kaynaktır.
Dava konusu düzenleme, Sayıştay'ı mali yönetimden koparmakta mali
hukuk ve mali yönetim yönünden sıradan görevlilere Sayıştay üyeliği yolunu
açmaktadır.
Cumhuriyetin temel yapısını oluşturan bütün anayasal kuruluşların
yasal düzenlemelerin de onları amaçlarından uzaklaştıracak bir yapıya yöneltmek
bu kuruluşların kuruluşuna yön veren Anayasa maddelerine aykırılık teşkil eder.
Anayasal kuruluşların güçleri ve devlet hayatındaki saygın yerleri
yalnız Anayasa hükümleri ile temin edilemez. Anayasal kuruluşlar süreklilik ve
kararlılık kazanmış düzenlemeler, uygulamalar, yorumlar ve saygın yaklaşımlar
ile müesseseleşirlerse toplumda Anayasa'nın öngördüğü gerçek yerlerini alırlar.
Bu bakımdan geleneksel düzenlemelerin vebirikimlerin anayasal yorumlarda
gözardı edilmemesi gerekir.
1924, 1961, 1982 Anayasa koyucuları; bağımsız, teminatlı ve kendi
konusunda en üstün mesleki ve moral değerleri temsil eden üye yapısı üzerine
kurulan bir Sayıştay'ı öngörmüşlerdir. Dava konusu 4. madde, aldıkları temel
eğitim ve mesleki özgeçmişleri Sayıştay üyeliği yapmaya yeterli olmayanların
Sayıştay üyesi seçilmelerine neden olacağından Anayasa'nın 160. maddesinin
öngördüğü esaslara aykırıdır. İptali gerekir.
II. Geçici 1. Madde Yönünden:
Geçici 1. madde uzun süredir Sayıştay'da devam eden ve
sonuçlandırılamayan Sayıştay üye adayı seçimlerinin sonuçlandırılmasını
amaçlamaktadır.
Kamu hizmetinin temel vasfı sürekliliği ve hiçbir nedenle
durdurulamamasıdır.
Sayıştay Kanunu'nda 1961 Anayasası gereği yapılan düzenlemelerden
bu yana Sayıştay üye seçimlerine Sayıştay'ın katılımı sağlanmıştır. Bu katılım,
Cumhuriyetin temel kuruluşlarından ve teminatlı üye varlığı üzerine kurulan
bağımsız bir Sayıştay için doğal ve gereklidir.
Ancak, dava konusu geçici 1. maddenin yürürlüğünden önce Sayıştay
bu katılımı gerçekleştirememiş ve bu yüzden de kamu hizmeti ve kurumun
işlerliği aksamıştır. Ortaya çıkan çözümsüzlüğün giderilmesi kamu hizmeti
gereğidir. Devlet düzeni içinde ahenkli, yasalara uygun ve işlerliğiolan yasal
düzenlemeleri yapmak yasama organının yalnız yetkisi değil aynı zamanda
görevidir.
Bu nedenlerle geçici 1. maddeye yönelik iptal isteminin reddi
gerekir.
Başkanvekili
Güven
DİNÇER
|
KARŞIOY
YAZISI
1.11.1990 tarihli ve 3677 sayılı Yasa ile değişik, 21.2.1967
tarihli ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 5. maddesi ile 6. maddesinin üçüncü,
dördüncü, beşinci fıkralarının ve Geçici 1. maddesinin Anayasa'ya aykırılık
sorunu:
Sayıştay, Anayasal bir kurumdur. Anayasa'nın 160. maddesinde
"genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarım
TBMM adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak
ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama İşlerini yapmakla
görevli olduğu belirtilmiştir. Bu maddenin üçüncü fıkrasında Sayıştay'ın
kuruluşu, işleyişi, denetim usulleri, mensuplarının nitelikleri, atanmaları,
ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri ve diğer özlük işleri, Başkan ve
üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir." denmektedir.
Anayasa'nın açıklanan bu hükmü karşısında TBMM ile Sayıştay
arasındaki ilişkinin doğal sonucu olarak Sayıştay Başkan ve üyelerinin
seçimlerinin 'TBMM'nce yapılacağı eskiden olduğu gibi 832 sayılı Sayıştay
Kanunu ve değişiklikleri ile kabul edilmiştir. Diğerbir değişle yasama organı,
bu görevi, yürürlüğe koyduğu Sayıştay Kanunu ile bizzat üstlenmiştir. Ancak,
TBMM'nin görev ve yetkilerini belirleyen Anayasa'nın 87. maddesi karşısında,
dava konusu 5. ve 6. maddelerindeki seçimlerin önce Bütçe ve Plân Komisyonu'na
bırakılmasının seçimlerin TBMM tarafından yapılmış sayılıp sayılmayacağı
sorununu tartışmaya açmaktadır.
TBMM Komisyonları Meclis İçtüzüğü'ne göre kuruldukları halde,
istisnai olarak Bütçe ve Plân Komisyonu'nun kuruluş ve görevleri Anayasa'nın
162. maddesi ile gösterilmiştir. Komisyonlar, yasama meclislerinin genel
kurullarında görüşülecek metinleri hazırlamak ve bunlarla ilgili ön çalışmaları
yapmakla görevli kuruluşlardır. Diğer bir deyimle, bu konuda, Bütçe ve Plân
Komisyonu Meclis Genel Kurulu adınateknik nitelikte bir hazırlık ve çalışma
yapmaktadır. Bu konuda Anayasa'da önleyici, men edici bir hüküm de
bulunmamaktadır.
TBMM Genel Kurulu'nda oylama yapılmadan önce Bütçe ve Plân
Komisyonu'nda, daha önce belirlenmiş adaylar hakkında inceleme yapılarak,
durumu uygun görülenlerin, Meclis Genel Kurulu'na sunulması, seçimin adı geçen
komisyon tarafından kesin olarak yapıldığı anlamına gelemez. Kesin olsaydı,
TBMM Genel Kurulu'na onaylanmak üzere gönderilmemesi gerekirdi. Bütçe ve Plân
Komisyonu mutlak vekesin yetki sahibi olmayıp, genel kurul adına ön hazırlığı
yapmış bulunmaktadır. TBMM Genel Kurulu, onaylanmak üzere önüne getirilen bu
seçim ve eleme sonuçlarını kabul edebileceği gibi reddedebilir de. Kesin ve
mutlak yetki, TBMM Genel Kurulu'na aittir. Bütçe ve Plân Komisyonu'nun
görevleri tek tek sayılmadığı gibi, her hangi bir sınırda getirilmemiştir.
Nitekim mali kanun tasan ve tekliflerinin incelenmesi Anayasa'da gösterilmediği
halde, bu Komisyon'da yapılmaktadır. Aksi halde, bu kanun tasarı ve
tekliflerinin Anayasa'ya aykırı olması gerekirdi.
Bütçe ve Plân Komisyonu'nca ön inceleme ve eleme yapılmadan, TBMM
Genel KuruLu'nun bu seçimi doğrudan yapmaya çalışmasının isabetsizliğini ve
güçlüğünü söylemeye gerek yoktur. Bu durum, herhangi bir yasa tasarı veya
teklifin ilgili komisyonlarda incelenmeden, doğrudan genel kurulca görüşülüp
kabul edilmesine benzer. Asıl bu içtüzüğe ve Anayasa'ya aykırılık oluşturur.
832 sayılı Yasa'nın değişik 5. ve 6. maddelerinde belirtilen ve
Meclis Genel Kurulu'nun, Bütçe ve Plân Komisyonu'nca yapılan seçimi iki ay
içinde onaylanamaması halinde seçimin kesinleşeceği hükme bağlanmıştır, Bundan,
seçimi genel kurulun yapmayarak, Bütçe ve Plân Komisyonu'na bıraktığı ve
böylece Anayasa'ya- aykırılık oluşturduğu savı ileri sürülmemelidir. Bu bir
anlamda, Genel Kurul'un, Komisyon'ca yapılmış seçimi zımni onaylaması olduğu gibi,
geciktirilmenin anayasal bir kuruluş olan Sayıştay'ın çalışmasını aksatacak
sonuçlar doğurmasını önleme amacını taşır. Bu nedenle Anayasa'ya aykırı
değildir.
Yasa'nın geçici 1. maddesi, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte
Sayıştay Genel Kurulu'nda devam eden Sayıştay üye adayı seçimlerinin onbeş gün
içinde sonuçlandırmaması halinde, açık bulunan Sayıştay üyeliklerine TBMM Bütçe
ve Plân Komisyonu'nca seçim yapılacağını öngörmektedir. Yapılan düzenlemenin
özünde Sayıştay Genel Kurulu'nda çözülemeyen ön seçim sebebiyle kamu hizmetini
aksattırmamak, kanuna işlerlik kazandırmak temel gerekçe olarak görülmelidir.
Hizmetteki aksaklıklara ve tıkanmalara çözüm bulmak, yasama organının en tabii
görevidir.
Açıklanan nedenlerle 5. madde ile 6. maddenin üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkralarının ve geçici 1. maddenin iptali yönünde oluşan çoğunluk
kararına katılmıyoruz.
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Erol
CANSEL
|
Üye
Yavuz
NAZAROGLU
|
KARŞIOY
YAZISI
Sayıştay Birinci Başkan ve üye seçimlerinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu'nca onaylanması, Anayasa'nın 160. maddesi uyarınca,
denetimin Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yapılmakta olmasından ileri
gelmektedir. Plân ve Bütçe Komisyonu'nun seçim ile ilgili yaptığı işler teknik
kapsamda olup son yetki Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'na aittir.
Onay işleminin iki ay içinde tamamlanmaması halinde Plân ve Bütçe Komisyonu
Kararı'nın kesinleşmesi, aday seçimlerinin 60 gün içinde neticelendirilmemesi
halinde de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda onaylanmak kaydıyla
Plân ve Bütçe Komisyonu tarafından yapılması anayasal bir kurul olan
Sayıştay'ın çalışmalarını aksatacak gecikmelerin önlenmesine yöneliktir.
Yasa yürürlüğe girdiğinde Sayıştay Genel Kurulu'nda devam eden
geciktirilmiş aday seçimleri için onbeş gün süre tanınması da, hizmetteki
aksaklık ve tıkanıklıkların önlenmesi için Yasakoyucu tarafından alınan tedbir
olarak görülmektedir.
Bütün bunlar Anayasa'nın 160. maddesi uyarınca Yasakoyucu'nun
yetki ve takdiri kapsamına girmekte olup, Anayasa'nın diğer maddelerine de bir
aykırılık yoktur.
Açıklanan nedenlerle 5. madde ile 6. maddenin üçüncü, beşinci
fıkralarının ve geçici 1. maddenin iptali yönünde oluşan çoğunluk kararma
katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizin Esas: 1990/39, Karar: 1991/21 sayılı kararında; Sayın
Yekta Güngör ÖZDEN, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU ve Selçuk TÜZÜN'ün karşıoy
yazılarındaki birinci bölümde belirtilen görüş ve gerekçeye katılıyorum.