ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1989/14
Karar Sayısı: 1989/49
Karar Günü: 19.12.1989
R.G. Tarih-Sayı :02.03.1990-20449
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara 5. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu'na, 7.2.1969 günlü, 1101 sayılı "5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununa Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine ve Bu Kanunun Bazı
Hükümlerinin Kaldırılmasına Dair Kanun"un 1. maddesiyle eklenen Ek (5)11.
Maddenin Anayasa'nın 11., 17., 48. ve 49. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
istemidir.
I- OLAY :
Tarım-Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nda teknik eleman sıfatıyla
çalışıp 6.4.1982'de kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra geçici işçi
olarak göreve başladığı belediyeden 16.9.1986'da nakledildiği Belediye
Başkanlığı'na gönderilen 25.2.1988 günlü yazıyla, emekli aylığı almakta iken
emekliliği tâbi bir göreve girdiğinin anlaşılması üzerine 1. 10.1986 ile
31.3.1988 tarihleri arasında yersiz ödenen emekli aylıkları tutarının adına
borç yazıldığı ve doğrudan kendisine tebliğ edilen 1.3.1988 günlü yazıda da
aynı nedenle emekli aylığının 1.10.1986 dan başlayarak kesildiği bildirilen
davacı; bu yönetsel işlemin iptali istemiyle yasal süresi içerisinde İdareMahkemesi'ne
dava açarak, davalı TC. Emekli Sandığı'nın işlemine dayanak gösterilen, (Ek 5
iken, Ek 11 olan) Yasa maddesinin Anayasa'ya aykırı bulunduğu savım ileri
sürmüş, davanın yetki yönünden reddedilmesi üzerine dosyanın gönderildiği
Mahkeme de davalının bu konudaki savunmasını aldıktan sonra Anayasa'ya
aykırılık savının ciddî olduğu kanısına vararak yukarda belirtilen ek maddenin
iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ:
A. iptali İstenilen Yasa Kuralı:
7.2.1969 günlü, 1101 sayılı "5434 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununa Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine ve Bu Kanunun Bazı
Hükümlerinin Kaldırılmasına Dair Kanun"un 1. maddesiyle 5434 sayılı
Yasa'ya eklenen Ek 5. (Ek 11) Madde aynen şöyledir:
"Ek Madde 11.- (7/2/ 1969-1101 / l Md. ile getirilen Ek. 5.
madde hükmü olup madde numarası sürdürülmüştür).
TC. Emekli Sandığı Kanununa tabi daire, kurum ve ortaklıklar ile
bunların Sosyal Sigortalar Kanununa tabi işyerlerinde emekliliğe tabi olmayan
ücretli, geçici kadrolu veya yevmiyeli hizmetlere tayin edilen emeklilerin,
buralarda çalıştıkları sürece emekli aylıkları kesilir.
Bunları çalıştıranlar, vazifeye başladıkları tarihlerden itibaren
bir ay içinde yazı ile TC. Emekli Sandığına bildirirler.
Şu kadar ki, mahiyeti itibariyle hizmetin görülmesi mücbir bir
sebebe dayandığı ve özel bir ihtisası gerektirdiği ilgili Bakanlığın teklifi ve
Maliye Bakanlığının mütalaası alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu karan ile
belirtilen yerlere tayin edilecekler hakkında l inci fıkra hükmü
uygulanmaz."
B. Dayanılan Anayasa Kuralları:
İtiraz gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1- "Madde 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
2- "Madde 17.- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin
vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi
tutulamaz.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle
bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
Mahkemelerce verilen ölüm cezalarının yerine getirilmesi hali ile
meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir
tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın
bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği
emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği
zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmüdışındadır."
3- "Madde 48.- Herkes, dilediği alanda' çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlarına uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını
sağlayacak tedbirleri alır."
4- "Madde 49.- Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.
Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını
geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği
önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.
Devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını
kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirleri alır."
IV- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi îçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince, Mahmut C.
CUHRUK, Yekta Güngör ÖZDEN, Necdet DARICIOĞLU, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Muammer
TURAN, Mehmet ÇINARLI, Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N.
SEZER ve Erol CANSEL'in katılmalarıyla 11.5.1989 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında, dosyada eksiklikbulunmadığından işin esasının incelenmesine,
sınırlama sorununun esasla birlikte ele alınmasına oybirliğiyle karar
verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ:
İşin esasına ilişkin rapor, başvuru kararıyla ekleri, iptali
istenilen Yasa kuralı ile dayanılan Anayasa kuralları, bunların gerekçeleri ve
öteki yasama belgeleri okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
A. Sınırlandırma Sorunu:
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, davacının Anayasa'ya aykırılık
savının ciddî olduğu kanısına vararak iptal istemini içeren kararı alırken
konuyla ilgili herhangi bir açıklama ve davacının durumuna, gerekçesindeki
değerlendirmeye uygun bir sınırlama yapmamıştır, iptali istenilen maddenin
olaya ilişkin hükmü birinci fıkrasında yer almaktadır. Maddenin üçüncü
fıkrasının, niteliği yönünden, hizmetin görülmesi zorunlu bir nedene dayanan ve
özel bir uzmanlığı gerektiren işlerde kendisinde çalışma gücü bulan emekli kişilere,
emekli aylıkları kesilmeden çalışma olanağı tanımasına karşın, başvuru
kararında bu düzenlemeye ilişkin bir açıklığa yer verilmemiştir. Oysa
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddeleri itiraz yolunu, bu yola başvuracak
mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralıyla sınırlı
tutmuştur.Uygulanacak yasa kuralı, bir davanın değişik evrelerinde
karşılaşılacak sorunların çözümünde ve davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz
yönden etki yapacak nitelikteki kuralı anlatır. Davada uygulanma, kendisine
dayanılma ve sorunu çözmede yararlanmaolanağı bulunmayan kurallar, itiraza konu
yapılamaz.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 5434 sayılı Yasa'nın ek 11.
maddesinin birinci fıkrasında gösterilen kurumlan, kuruluşları, ücretli,
kadrolu ya da gündelikli hizmetleri ayırmadan maddenin tümünün iptalini
istemiştir. Davacının konumunu, durumunu,- istemini ve sorunu gözetip
saptamadan, daha kısa bir anlatımla, uygulanacak kuralı belirlemeden başvuru
yapılmışsa, Anayasa Mahkemesi, eldeki işte, esas yönünden yapılacak incelemeyi,
uygulanacak kural bakımından sınırlamaya öncelik verecektir.
Dava ve cevap dilekçelerine göre, Tarım Orman ve Köyişleri
Bakanlığı Hatay-Kırıkhan ilçe Ziraat Mühendisliğinde teknik eleman olarak görev
yapmaktayken isteğiyle 6.4.1982 de emekliye ayrılan ve 16.9.1986'dan
28.3.1988'e kadar İskenderun Belediyesi Fen işleri Müdürlüğü emrinde geçici
işçi olarak görevlendirilip Sağlık işleri Müdürlüğü'nde çalıştırılan davacının
emekli aylığının kesilmesine ve 1.10.1986-1.4.1988 tarihlerinde yapılan
ödemeler toplamı 1.882.305.- T1. nın adınaborç yazılmasına ilişkin işlemin
iptali amacıyla dava açılmıştır.
Davacının, TC. Emekli Sandığı Yasası'nın 12. maddesinin (I)
işaretli fıkrasında "Daire, kurum ve ortaklıklar" başlığı altında yer
alan belediyelerden birisinde geçici işçi olarak çalışması nedeniyle emekli
aylığının kesildiği, yersiz ve haksız ödendiği ileri sürülerek, belediyede
çalıştığı sürelere ilişkin emekli aylıklarının adına borç yazıldığı
anlaşılmaktadır.
5434 sayılı Yasa'nın 12. maddesinin (II) işaretli fıkrasının (c)
bendine göre, sürekli kadrolarda aylık ücretle çalışan her tür hizmetli
(kurumların İş Yasası uygulanan işyerlerinde çalışan işçileriyle, kurumların serbest
ve sözleşmeli avukatları ve kimi yasalara bağlı olarak çalışan ve işçi
niteliğini taşıyan kişiler dışında olmak üzere) isteğine bakılmaksızın TC.
Emekli Sandığı ile ilgilendirilmektedir. Davacı, TC. Emekli Sandığı Yasasının
99. maddesinde öngörüldüğü biçimde, hiçbir koşula bağlı olmaksızın emekli hakkı
tanınan bir göreve atanmadığından işe girdiği tarihi izleyen dönembaşında
emekli aylığı kesilmemiştir. Tersine, davacı, emekliliğe bağlı olmayan geçici
bir kadroda görev almış ve bu arada çalıştığı Belediye tarafından süresinde TC.
Emekli Sandığı 'na gerekli yazıyazılmadığındançalışma karşılığı ücreti
yanında, emekli aylığını da almıştır.
5434 sayılı Yasa'nın ek 11. maddesinin birinci fıkrasındaki
"TC. Emekli Sandığı Kanununa tâbi daire, kurum ve ortaklıklar ile bunların
Sosyal Sigortalar Kanununa tabi işyerlerinde ..." ibaresi, tüm kamu
kesimini kapsamaktadır. Bu kapsamdaki kurum ve kuruluşlardan birisi de
belediyelerdir. Ancak, sözü edilen ibare, davacının durumuyla ilgili olduğu
gibi tüm kamu kesiminde çalışan emeklileri de ilgilendirmektedir. Öte yandan
aynı fıkradaki "... emekliliğe tâbi olmayan ..." ibaresi, geçici
kadrolu personeli ilgilendirdiği gibi "ücretli" ve
"yevmiyeli" hizmetleri de ilgilendirmektedir. Ayrıca, bu fıkradaki
"... hizmetlere tayin edilen emeklilerin, buralarda çalıştıkları sürece
emekli aylıkları kesilir." hüküm de "... ücretli, geçici kadroluveya
yevmiyeli ..." hizmetlere atanan emeklilerin tümünü ilgilendirmektedir. Bu
bakımdan ".'. geçici kadrolu ..." ibaresi dışındaki hükümler,
bakılmakta olan davada uygulanacak kural durumunda değildir. Sınırsız bir
inceleme, ilgisiz hükümlerin de iptaline neden olabilir. Böyle bir durum amaç
dışı sonuçlara yol açabilir. Davacı, geçici kadrolu olduğuna göre, esasa
ilişkin inceleme, bu nedenlerle 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Yasası'nın 1101
sayılı Yasa'nın 1. maddesiyle eklenen ek 5. (Artarda sıralamaylaek 11. Madde
olan) maddesinin birinci fıkrasında yer alan "... geçici kadrolu ..."
ibaresiyle sınırlı olarak yapılmalıdır.
B. 5434 sayılı Yasa'ya 7.2.1969 günlü 1101 sayılı Yasa'yla eklenen
Ek 5. (11.) Madde'nin Birinci Fıkrasında Yer Alan inceleme Konusu Hükmün
Anayasa'ya Aykırılığı Sorunu:
Sınırlama kararı gereğince, belirlenen hüküm, itiraza dayanak
gösterilen Anayasa maddeleri ve Anayasa'nın konuyla ilgili 10. maddesi yönünden
sırasıyla incelenecektir.
1- Anayasa'nın 10. Maddesi Yönünden inceleme:
itiraz yoluna başvuran yerel mahkeme, Anayasa'nın 10. maddesinden
söz etmemekle birlikte, açıklanan sorun ve konu, temelde Anayasa'nın 10. maddesini
ilgilendirmektedir. Kaldı ki, 2949 sayılı Yasa'nın 29. maddesi gereğince
Anayasa Mahkemesi, ilgililerin öne sürdüğü gerekçelere dayanmak zorunda olmayıp
istemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçelerle de karar verebilir.
Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10.
maddesinin birinci fıkrasının öngördüğü, ayırım gözetilmeksizin yasa önünde
eşitlik, bu maddenin, ikinci ve üçüncü fıkralarıyla birlikte ele alınmalıdır.
Bu maddeyle, yasaların uygulanmasında, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasal düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım gözetilmesi mutlak
olarak yasaklanmıştır. Anayasa'nın 10. maddesi, ayrıcalıklı kişi ya da
topluluklar oluşmasına olanak tanıyan bir eşitsizliğe yol açacak düzenlemeler
yapılmasını önlemeyi öngörmektedir. Aynı durumda olanlara ayrı kurallar
uygulanamayacağı gibi ayrı durumda olanlara da aynı kurallar uygulanamaz.
Durumları ayrı olanlara ayrı kuralların uygulanması eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturmaz. Anayasa'nın 10. maddesinin öngördüğü yasa önünde eşitlik, tüm
yurttaşların hepsinin, her yönden aynı hükümlere bağlı tutulmaları olmayıp,
kimi yurttaşların hepsinin, her yönden aynı hükümlere bağlı tutulmaları
olmayıp, kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanmak koşuluyla değişik
hükümlere bağlı tutulabilmeleridir. Madde, aynı durumda bulunan kişiler
arasında haklı nedene dayanmayan ayırımları önlemeyi amaçlayarak eşitliği
sağlamaktadır.
Bu gerekler gözetildiğinde, 5434 sayılı Yasa'nın ek 11. maddesinin
birinci fıkrası uyarınca, emekliliğe bağlı olmayan geçici kadrolu bir işe giren
emeklilerin emekli aylığının kesilmesine karşılık, aynı maddenin üçüncü fıkrası
uyarınca, niteliği yönünden hizmetin görülmesi zorunlu bir nedene dayandığı ve
özel bir uzmanlık gerektirdiği, ilgili Bakanlığın önerisi ve Maliye
Bakanlığının görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile belirtilen yerlere
atanabileceklerin emekli aylıkları kesilmeden, aynı yerlerde çalışmalarına
olanak tanınması Anayasa'nın eşitlik ilkesini öngören 10. maddesine aykırı
değildir. Çünkü, 5434 sayılı Yasa'nın ek 11. maddesi, ayrı durumda olanlara
ayrı kurallar uygulanmasını öngörmektedir. Özel uzmanlık gerektiren ve niteliği
yönünden hizmetin yapılması zorunlu olan işleri görmek üzere o göreve atanan
kişi ile çeşitli nedenlerle emekliliğe bağlı olmayan işlere giren kişilerin
ayrı durumları nedeniyle ayrı kurallara bağlı tutulmaları Anayasa'nın eşitlik
ilkesine ters düşmez.
Kimi kamu kuruluşlarında çalışan emeklilerin emekli aylıklarının,
bu kişilerin hizmetlerine gereksinim duyulması nedeniyle kesilmemesi bazı özel
yasalarda da öngörülmüştür. Uzmanlık isteyen kimi görevlere atanan emekliler
ile özel bir uzmanlık istemeyen ve o hizmetin görülmesi zorunlu bir nedene
dayanmayan hizmetlere atanan emeklilerin durumları birbirlerinden farklıdır. Bu
farklılıklar farklı uygulamaları doğal, hattâ zorunlu kılar.
Öte yandan 506 sayılı Yasa'ya göre yaşlılık aylığı bağlananların,
yaşlılık aylığı kesilmeksizin, yeniden Sosyal Sigortalar Yasası'na bağlı
işlerde çalışabilmeleri 506 sayılı Yasa'nın 3279 sayılı Yasayla değişik 63.
maddesinde öngörülmüştür. Bu düzenleme karşısında 5434 sayıl) Yasa'nın ek 11
maddesine göre kimi ayrıklıklar dışında, TC. Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı
alanların kamu kesiminde görev almaları durumunda emekli aylıklarının kesilmesi
ilk bakışta bir eşitsizlik olarak nitelendirilebilir. Sosyal Sigorta emeklileri
ile TC. Emekli Sandığı emeklileri arasında, eskidenözel kesimde çalışmaları
durumunda farklı uygulama söz konusu iken, 506 sayılı Yasa'nın 63. maddesi,
29.4.1986 günlü, 3279 sayılı Yasa ile değiştirilerek, TC. Emekli Sandığı
emeklilerinin özel sektörde görev almalarında olduğu gibi, SSK emeklilerinin de
yaşlılık aylıkları kesilmeden çalışmalarına olanak tanınmıştır.
Özel kesimde çalışan SSK ve TC. Emekli Sandığı emeklileri
arasında, emekli aylığının ödenmesinin sürmesi yönünden farklı bir durum söz
konusu olmamaktadır. Ancak, kamu kesiminde SSK emeklisi olanların yaşlılık
aylığı kesilmeden çalışabilmesine karşın TC. Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı
alan kişilerin aynı kesimde çalışmasında bazı ayrık durumlar dışında emekli
aylığının kesilmesine ilişkin yasa hükümleri arasındaki farklılık, haklı bir
nedene dayanmıyorsa, Anayasa'nın 10. maddesine aykırılık ortaya çıkacaktır. Bu
ayırım haklı nedene dayanıyorsa Anayasa'nın eşitlik ilkesine bir aykırılık söz
konusu olmayacaktır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60. maddesine göre
yaşlılık aylığından yararlanmak için belli yaştan sonra emekliye ayrılındığında
en az 5000 iş günü primi ödemiş olmak yeterli sayılmakta, kadın için 20 yıl,
erkek için 25 yıl kesintisiz malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
ödemiş olma koşulu aranmamaktadır. Öte yandan, emekli olmak için bir üst yaş
sınırı Yasa'da öngörülmemiştir. Buna karşın 5434 sayılı Yasa'nın 40. maddesinde
iştirakçilerin görevleriyle ilgilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırı
düzenlenmiştir. Emekli aylığı bağlanacak durumlar 5434 sayılı Yasa'nın 39. maddesinde
gösterilirken belirli bir fiilî hizmet ve yaş, en az olarak gösterilmiştir. 506
sayılı Yasa'nın ek 28., geçici 64. ve 65. maddelerinde ise belirli bir yaş ve
en az prim ödeme gün sayısına karşın kadınlar için 20, erkekler için 25 yıl
fiilî hizmetbulunması koşuluna yer verilmemiştir. Ayrıca, 5434 sayılı Yasa'nın
41. maddesine göre emekli aylığı, 657 sayılı Yasanın 43. maddesinde yer alan
gösterge tablosu ve personel yasalarındaki ek göstergeler esas alınarak
hesaplanmaktadır. Bir memurun, 1. derecenin 4. kademesinden bir ay maaş alıp bu
maaşından TC. Emekli Sandığına kesinti yapılması durumunda emekli aylığı son
maaşa göre bağlanmakta, buna karşılık 506 sayılı Yasa'nın 61. maddesine göre,
yaşlılık aylığının hesabına esas alınacak gösterge, sigortalının işten ayrılığı
tarihten önceki sigorta primi ödenmiş son beş takvim yılının prim hesabına esas
alınan kazanç tutarına göre bulunacak ortalama yıllık kazanç esas tutularak
saptanmaktadır. Emekli Sandığı'na bağlı emeklilerle Sosyal Sigortalar Kurumu'nabağlı
emeklilerin bağlı oldukları kurallar, gelirlerin bağlanma koşullan, oranları ve
ölçüleri yönünden birbirlerinden oldukça farklıdır.
Durumları ayrı olan SSK emeklileri ile Emekli Sandığı'na bağlı
emeklilerin kamu kesiminde çalışmaları durumunda, emekli aylıklarının kesilip
kesilmemesine ilişkin ayrı kuralların uygulanması Anayasa'nın 10. maddesinde
öngörülen eşitlik ilkesine bu yönden ters düşmemektedir.
Davada somutlaşan olay, özelliğiyle gözetilince açıkça
görülmektedir ki 5434 sayılı Yasa'nın ek 11. maddesi ayrı durumda olanlara ayrı
kuralların uygulanmasını öngörmektedir. Özel uzmanlık gerektiren ve niteliği
bakımından hizmetin görülmesi zorunlu olan işleri yapmak üzere bu yerlere
atanan kişi ile değişik nedenlerle "Geçici kadrolu" bir işe giren
kişinin durumu tümüyle birbirinden farklıdır. Yasayla, Anayasa'ya aykırı
olmayan biçimde ve içerikte yapılan belirlemelerle kimi emeklilerin
çalıştırılması ikilemli görünüm taşısa da koşullara bağlı tutulmakla eşitlik
ilkesine aykırı düşmemektedir. Uzmanlığıolup gereksinim duyulanlarla, sıradan
işe alınanın bir tutulması düşünülemez. Belediyede çalışan iki kişi, aynı
işleri yapsalar da, işe alınma nedenlerinde ayrılık olabilir. Nitekim, itiraz
konusu maddenin, sınırlı biçimde incelenen, ödemeyi durduran birinci
fıkrasından sonra ayrık durumları belirleyen üçüncü fıkrası, çalışan iki
kişinin durumlarındaki ayrılığı açıkça ortaya koymaktadır. Kaynaktaki
farklılık, eşitliğe aykırı bir ikilemi göstermemektedir. Böyle olunca, ayrı
durumda olan kişilere ayrı kuralların uygulanması Anayasa'nın eşitlik ilkesine
aykırılık oluşturmaz.
2- Anayasa'nın 11. Maddesi Yönünden inceleme:
"Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı bu
maddeye göre yasalar Anayasaya aykırı olamaz, itiraz yoluna başvuran Mahkeme,
aykırılık dayanakları arasında Anayasa'nın 11. maddesini de göstermiştir. Sözü
edilen maddenin yukarıya olduğu gibi alınan içeriği karşısında, Anayasa'nın 10.
maddesine aykırı olmayan bir yasa kuralının eşitlik yönünden Anayasa'nın 11.
maddesiyle çelişmesi söz konusu olamaz. Anayasa'nın bir maddesine aykırılık,
11. maddeye aykırılığın belirtisidir. Anayasa'nın belli bir maddesine aykırı
olmayan kural, 11. maddeye de aykırılık oluşturmaz.
3- Anayasa'nın 17. Maddesi Yönünden İnceleme:
Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî
varlığı" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının herkese tanıdığı
yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla ikinci ve
üçüncü fıkralarının yasaklandığı durumlar, kişi haklarının başında gelen
"yaşama hakkının", kişinin "maddî ve manevî varlığını koruma ve
geliştirme" hakkıyla tamamlanacağını göstermektedir.
Kişi ancak, kendisini yaşatan, maddî ve manevî varlığını koruyup
gelişmesine olanak tanıyan topluma karşı ödevler taşır. Bu olanaklar
tanınmamışsa, ödevden de söz edilemez. 1982 Anayasası, özellikle, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi doğrultusunda kişi dokunulmazlığı konusunda oldukça
ayrıntılı bir düzenleme içermektedir. İlgili kuralların bir bölümü
sınırlamalara olanak sağlayıcı nitelikte bulunsa da, bir bölümü kişidokunulmazlığının
daha iyi tanımlanıp belirlenmesine yardım edici nitelik taşımaktadır.
Emekli aylığının, 5434 sayılı Yasa'nın ek 11. maddesine göre
kesilmesi zorunluluğunun, kazanılmış bir hakkın çiğnenmesine yol açıp
açmadığını saptamak için TC. Emekli Sandığı Yasası'nı bu yönden ele almayı
gerektirmektedir.
5434 sayılı Yasa'nın 92. maddesi, iştirakçilerden Türk
vatandaşlığından çıkarılan, Türk vatandaşlığım bırakan, yabancı memleket
uyruğuna girenlerin (Türk vatandaşlığını koruyanlar dışında) bu Yasayla tanınan
her tür hakkının düşmesini, bu durumlarının ortadan kalkmasında ilgililerin
Emekli Sandığı'na yazılı başvurulan üzerine Yasada öngörülen diğer koşullan
taşımaları durumunda bu haklardan yeniden yararlandırılmalarım öngörmüştür.
Yine aynı Yasa'nın93. maddesinde, bu Yasaya göre bağlanan aylıkları alanlardan
evlenen dul eşlerin, ana ve kız ile erkek çocukların (harp malûlleriyle evlenen
karılar dışında) muhtaç durumdan çıkan ana ve babanın, belirli yaşı dolduran
çocukların aylıklarının kesileceği, bunların anılan Yasa uyarınca aylığa hak
kazanmaları koşuluyla aylıklarının yeniden bağlanacağı öngörülmüştür.
TC. Emekli Sandığı Yasası'nın 98. ve sonraki maddelerin yer aldığı
Yirmi Sekizinci Kısmı'nda "Emekli, Âdi Malûllük, Vazife Malûllüğü, Dul ve
Yetim Aylığı Alanlardan veya Kesenekleri Geri Verilenlerle Toptan Ödeme
Yapılanlardan bir Vazifeye Tayin Edilenler"in durumları düzenlenmektedir.
5434 sayılı Yasa'nın 99. maddesi, bu durumda olanlardan hiçbir koşula bağlı
olmaksızın emekli hakkı tanınan görevlere atananların, aylıklarının tamamının,
bu görevlere atanmaları tarihini izleyen ay başından başlayarak kesilmesini
hükme bağlamıştır.
Yasaların önceye etki-geriye yürüme (makable şamil) yasağı ilkesi,
kazanılmış hak kuralını öne çıkarır. Bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında,
bu kurala uygun biçimde tüm sonuçları ile kesin olarak edinilmiş hakların
korunması hukuk devletinin gereğidir. Yasakoyucunun bu haklara elatması,
değiştirip geri alması düşünülemezse de, önceki yasaya göre sağlanmış birhak,
kamusal düzen, toplumsal yarar açısından "kazanılmış hak"
korumasından sonsuza değin yararlanamaz. Kaldıki, aydan aya ya da belirli
aylarda alınarak her alınış zamanında yürürlükte olan kurala uygunluğu esas
tutulmak gereken ödemeler, kazanılmış hakkapsamında ve niteliğinde değildir. Bu
konuda, Anayasa Mahkemesi'nin 12.12.1989 günlü, Esas 1989/11, Karar 1989/48
sayılı kararında yeterli açıklık bulunmaktadır.
"Geçici kadrolu" hizmetlerde görevlendirilenler, 657
sayılı Yasa'nın 4/ C maddesine göre, bir yıldan az süreli veya mevsimlik
hizmetlerde olduğuna Devlet Personel Dairesi'nin ve Maliye Bakanlığı'nın
görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulu'nca karar verilen görevlerde ve
belirtilen ücret ve sayı sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi
sayılmayan kimselerdir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 2.10.1986 günlü, Esas 1986/7463,
Karar 1986/8794 sayılı kararına göre, 657 sayılı Yasa'da işçi sayılmadığı hükme
bağlanan bu kişiler mevsimlik çalışma yapılan yerlerde her mevsim çalışırlarsa,
1475 sayılı İş Yasası uyarınca işçi sayılmakta ve koşullan oluştuğunda anılan
Yasa'nın 14. maddesine göre kıdem tazminatına hak kazanmaktadırlar. Ayrıca,
belirli süreli hizmet sözleşmelerinin peşpeşe yapılması da belirsiz süreli bir
hizmet bağıtı oluşmasına ve dolayısıyla koşullar gerçekleştiğinde kıdem
tazminatına hak kazanılmasına neden olmaktadır. Dünya standartlarına göre
emekli olabilme yaşı ülkemizde düşük tutulmuştur. Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO) yardımların, 1944 Filadelfiya Konferansı'nda "önceden belirlenmiş ve
normal olarak insanların etkin çalışma güçlerini ciddî hastalıklara,
sakatlıklara uğrayarak yitirdikleri ve sonuçta sürekli işsizse benzer duruma
geldikleri bir yaşta ödenmeye başlanmasını" önermiştir.
Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı alan kişilerin, kamu kesiminde
emekliliğe bağlı olmayan geçici kadrolu bir hizmete atanmaları durumunda emekli
aylıklarının kesilmesi, emekliliğe özendirmemek ve ülkemizi genç emekliler
ülkesi durumuna düşürmemek amacıyla, toplum yararınadır. Böylece kamu
görevlileri, bir aylık yerine iki aylık alma düşüncesiyle erken yaşta emekliye
ayrılmayacaklardır. Öte yandan, iş arayan gençlere oranla iş bulma şansı daha
yüksek olan emeklilerin bir ölçüde çalışmaktan caydırılmış olmalarında kamu
yararı vardır.
Emekli aylığı, yeterli hizmet vermiş, görev yapmış iştirakçiye,
katkıları nedeniyle, yoksunluk çekmemesi için ödenen, çalışmama durumunda
yeterli düzeyde geçinmesini sağlamak üzere belli koşullara uyularak bağlanan
bir statü aylığıdır. Geçmiş hizmetleri nedeniyle geleceğinin maddî yönden güvenceye
alınması amacına yöneliktir. 5434 sayılı Yasa'nın 92., 93. ve 99.
maddelerindeki koşulların gerçekleşmesi durumunda emekli, dul ve yetim
aylıklarının kesilmesinin öngörülmesi bu niteliği doğrulamaktadır. Özel hukuk
kurallarına bağlı özel sigorta ortaklıklarından ayrı bir yapı ve konumda,
Devletin gözetim ve denetimi altında bulunan, gerektiğinde akçalı yardımlarıyla
emeklilerine katkılarını sürdüren Emekli Sandığı'nın kimi durumlarda ödemeyi
kesmesi, nesnel ölçülere bağlı kalındığında olanaksız değildir. Yeni bir
aylıkla durumunu iyileştiren kimseye, yapılan ödeme, fazlalık sayılabilir ve
Sandığı zarardan korumak için kesilebilir. Önemli olan, emeklinin gelirinin
haksız ve gereksiz yere kesilmemesidir.
İnceleme konusu kural gereğince "geçici kadrolu" bir
göreve atanan emeklinin, emekli aylığının kesilmesi, yukarda açıklandığı gibi
çalışma ortamı, iş bulma olanakları yönünden bir toplumsal zorunluluktur.
Ödemenin kesilmesi-durdurulması, Anayasa'nın 17. maddesinde öngörülen hakların
ortadan kaldırılması anlamına gelmediği gibi, emekli aylığı alan bir kimse
için, bu hakları olumsuz biçimde etkileme niteliğinde de kabul edilemez.
İncelenen kural, emeklilerin hiçbir görev almaması sonucunu doğurmamaktadır.
Özel kesimde çalışıp uğraş verilerek yaşamın daha iyi sürdürülmesine destek
sağlanabilir, maddî ve manevî varlık korunup geliştirilebilir. İkinci aylık
nedeniyle birinci aylığı kesmek, maddî ve manevî yaşamın korunup
geliştirilmesini, emekli aylığına hak kazanarak ayrıldığı zamanda bilinipkabullenilen
durumdan daha geriye götürme anlamında değerlendirilemez.
4- Anayasa'nın 48. ve 49. Maddeleri Yönünden İnceleme:
a) Yukarda da değinildiği gibi TC. Emekli Sandığı Yasası'nın ek
11. maddesi, emeklilerin kamu ve özel kesimde çalışmalarını ya da bağımsız
olarak kazanç elde etmelerini yasaklamamaktadır. Yalnız, sözü edilen kural,
emeklilerin kamu sektöründe emekliliğe bağlı olmayan "geçici kadrolu"
bir hizmete atanmaları durumunda emekli aylığının kesilmesi yolunda,
emeklilerin yeniden görev almalarını caydırma yönünden bir düzenlemeyi
içermektedir.
Anayasa'nın 48. maddesinin birinci fıkrası, herkesin, dilediği
alanda çalışma ve sözleşme özgürlüklerine sahip olduğunu açıklamaktadır.
Emeklilerin dilediği alanda çalışma özgürlüğüne 5434 sayılı Yasa'nın ek 11.
maddesi bir kısıtlama getirmemiştir. Kamu sektöründe çalışacak emekliler için
öngörülen sınırlama, belli durum ve koşullarda emekli aylığından geçici bir
süre yoksun kalmaya ilişkin olup, bu düzenleme Anayasa'nın 48. maddesine aykırı
değildir.
b)Anayasa'nın 49. maddesine göre, çalışma, herkesin hakkı ve
ödevidir. Devlete karşı ileri sürülecek bu hak, bireylere zorlama yetkisi ve
yaptırımı vermemiştir. Devlet, olanakları ölçüsünde, yeterli örgütler kurarak
iş bulmayı kolaylaştırıp sağlamak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
Devletin herkese iş verme, herkesi işe yerleştirme zorunluluğu bulunmamaktadır.
İşsizliği önlemek amacıyla yapacağı çalışmalarla Devlet, öncelikle kamu
sektöründe iş vermek yolunu izleyecek, bu nedenle de yasal düzenlemeler
yapacaktır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4. maddesinin (c) bendinde
düzenlenen "Geçici personel" rejimi, daha çok bedensel çalışmalara
ağırlık veren mevsimlik ve kısa süreli işlerde çalıştırmayı öngörmektedir.
Emeklilerin, yaşlılık dönemlerinde geçimlerini sağlayacak bir gelirleri
bulunması gerekir. Bu gereği yerine getirmek Yasakoyucunun görevlerindendir.
Yaşlandığı ve yeterli biçimde çalışmayacağı düşüncesiyle emekliye ayrılanlara,
kamu sektörünün bedensel çalışmaların ağır bastığı mevsimlikve geçici işlerinde
yer verilmesi, emeklilik kavramıyla da çelişmektedir.
Türkiye'de büyük oranda işsizlik, hattâ aydın işsizliği sorunu
yaşanmaktadır. Yaş sınırından önce, isteğe bağlı emekliliğin, kamu kesiminde
"geçici kadrolu" işlerde, özellikle öğrenimlerini tamamlayıp iş
arayan gençlere yer bulmak amacıyla bir ölçüde sınırlanıp engellenmesi
Anayasa'nın 49. maddesine aykırı olmayıp daha büyük sorunların çözümüne
yönelik, anayasal gereklere uygun bir düzenlemedir.
Emeklilerin, topluma karşı, herhangi bir nedenle kural olarak
çalışma ödevleri söz konusu edilemez. Genelde, olağanüstü durumlarda geçerli
olan çalışma zorunluluğundan ayrı olan ve olağan zamanlar için ödev niteliği
taşıyan çalışma durumu, yurttaşın toplumuna karşı anlamlı bir yükümlülüğüdür.Emekliler,
bu yükümlülüklerini yerine getirerek aylığa hak kazanmışlardır. Kaldıki Devlet,
kamu kesiminde, istemeleri durumunda ve olanak bulunup koşulları da uyuyorsa
öbür yurttaşlar gibi emeklilerin de iş bulmalarını kolaylaştırmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, yerindelik denetimi niteliğinde incelemelerle
Yasakoyucu yerine geçme görünümündeki tutumlardan özenle uzak kaldığı için,
emeklilerin yaşam koşullarını iyileştirme yönünde yasama ve yürütme organlarına
öneri türünde açıklama yapmaktan kaçınmaktadır. Sorunun yasal düzenlemelerle
çözümü, emekliler arasındaki kimi farklılıkların olumlu biçimde giderilmesi
yasama organının takdirindedir.
Açıklanan durumlar karşısında incelenen kuralın Anayasa'nın 48. ve
49. maddelerine de aykırı bir yanı görülmemiştir.
Bu nedenlerle itiraz REDDEDİLMELİDİR.
Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Servet TÜZÜN ve İhsan PEKEL bu görüşe
katılmamışlardır.
VI- SONUÇ:
A. 7.2.1969 günlü, 1101 sayılı "5434 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine ve Bu
Kanunun Bazı Hükümlerinin Kaldırılmasına Dair Kanun"un 1. maddesiyle 5434
sayılı Yasa'ya eklenen Ek (5.) 11. Maddeye yönelik iptal istemine ilişkin esas
incelemenin, sözü edilen maddenin birinci fıkrasında yer alan ".. . .
geçici kadrolu . . ."ibaresiyle sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle,
B. Sınırlama kararı gereğince incelenen hükmün Anayasa'ya aykırı
olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Servet TÜZÜN ve
İhsan PEKEL'in karşıoyları ve oyçokluğuyla,
19.12.1989 gününde karar verildi.
Başkanvekili
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Necdet
DARICIOĞLU
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Oğuz
AKDOĞANLI
|
Üye
İhsan
PEKEL
|
Üye
Selçuk
TÜZÜN
|
Üye
Ahmet
N. SEZER
|
Üye
Erol
CANSEL
|
|
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı: 1989/14
Karar Sayısı: 1989/49
7.2.1969 günlü, 1101 Sayılı Yasanın 1. maddesiyle 5434 Sayılı
Yasaya eklenen Ek 11. (291 Sayılı Yasanın 2. maddesiyle madde numarası
değiştirilmeden önce Ek 5.) madde aşağıda örnekleriyle belirtilen nedenlerle
Anayasanın 10. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir:
Olay 1:
Sosyal Sigortalar kurumundan emekli olan bir kişi. 506 Sayılı
Yasanın 3279 Sayılı Yasayla değişik 63. maddesine dayanarak, TC. Emekli
Sandığına bağlı daire, kurum ve ortaklıklar ile bunların Sosyal Sigortalar
Yasasına bağlı işyerlerinde -Örneğin belediyelerde- emekliliğe tabi olmayan
ücretli, geçici kadrolu veya yevmiyeli hizmetlere tayin edilmesi durumunda
emeklilik maaşını alabilecek; ancak aynı yerde emekliliğe tabiolmayan ücretli,
geçici kadrolu veya yevmiyeli hizmette çalışan kişi, Sosyal Sigortalar yerine,
TC. Emekli Sandığından emekli ise, itiraz konusu kural (Ek ir) nedeniyle,
emekli maaşı kesilecektir. Bu durum aynı yerde, aynı koşullarda ücretli ya da
geçicikadroda çalışan kişiler arasında eşitsizlik yaratmaktadır. Bu olayda,
farklı uygulamanın, aynı kadroda çalışan kişilerin farklı sosyal güvenlik
kuruluşlarından maaş almalarından kaynaklandığı ileri sürülebilir. Ancak,
farklılığın aldıkları emekli maaşlarıyla ilgisi bulunmamaktadır. Değişik sosyal
güvenlik kuruluşlarından alınan maaşlar, bağh oldukları sosyal güvenlik kurumu
ve ödedikleri primler nedeniyle farklı olabilir ve bu ayrılık aldıkları emekli
maaşının miktarına ya da biçimine yansıyabilir ve buradabiter. Bu kişiler,
emeklilik sonrası girdikleri görevlerde aynı statüye sokulduklarına göre, aynı
haklardan yararlanmaları ya da yararlanmamaları gerekir. Aynı yerde çalışan iki
kişiden birinin, hak ettiği emeklilik maaşından, bağlı olduğu emeklilik
kurumunun ayrı olduğu nedeniyle mahrum edilmesi haklı görülemez. Emeklilik
maaşı her ikisi açısından da kazanılmış haktır. Bu iki işçinin durumu,
emeklilik sonrası aynı yerde aynı koşullarda çalışmaktan ibarettir. Bunların
çalışıyor olmaları, emeklilik haklarını elde etmede farklı sonuç
doğurmamalıdır. Aynı yasaya göre çalışan bu kişilerin aynı haklardan
yararlanması gerekir, birisinin emeklilik maaşını alamaması Anayasanın 10.
maddesine aykırı düşer.
Olay 2:
İtiraz konusu edilen maddenin üçüncü fıkrasında, "mahiyeti
itibariyle hizmetin görülmesi mücbir bir sebebe dayandığı ve özel bir ihtisas
gerektirdiği Bakanlığın mütalâası alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu Kararı ile
belirtilen yerlere tayin edilecekler hakkında l inci fıkra hükmü
uygulanmaz." denilmektedir.
Bu hükme göre, aynı yerde, emekliliğe tabi olmayan ücretli, geçici
kadrolu veya yevmiyeli hizmetlere tayin edilen ve "İkisi de Emekli Sandığından"
emekli olan iki kişiden üçüncü fıkra kapsamında kabul edileni emekli maaşını
almaya devam edecek, üçüncü fıkrakapsamında kabul edilmeyen kişi emekli maaşını
alamayacaktır. Üçüncü fıkra kapsamına sokulan kişilerin, "özel ihtisası
gerektiren" yerlerde çalışması gibi farklı durumlar olduğu ileri
sürülebilir. Gerçekte, kimi işlerde özel ihtisas arandığı kabul edilsedahi,
aynı yerde ve aynı şekilde çalışan ve aynı sosyal güvenlik kurumundan (Emekli
Sandığından) maaş alan bu kişilerin, aldıkları emekli maaşları yönünden aynı
hukuksal durumda bulundukları kuşkusuzdur. Bu kişiden biri, özel ihtisası
gerektiren bir işteçalışıyorsa, bu kişiye görevinin özelliğinden dolayı fazla
ücret ödenebilir, ancak aynı yerdeki öteki arkadaşının, emeklilik maaşının
kesilmesi yoluyla kendisine ayrıcalık sağlanması eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz.
Çünkü her ikisi de aynı yerde ve aynı kurumdan emekli maaşı almaktadırlar,
varsa, yaptıkları işteki farklılık, bu nedenle aldıkları ücretlerde
gözükmelidir. İtiraz konusu madde bu yönden de eşitlik ilkesine aykırıdır.
Olay 3:
İtiraz konusu maddeye göre, TC. Emekli Sandığından emekli iki
kişiden birisi, Emekli Sandığına tabi dairede ücretli, geçici kadrolu veya
yevmiyeli hizmetlerde çalışırsa emekli maaşı kesilecek, ancak yine emekli sandığından
emekli diğer kişi özel bir şirkette tıpa tıp aynı işi yapsa da emeklilik maaşı
kesilmeyecektir. Bunlar yaptıkları işe ve aynı yerden emekli olmalarına göre
aynı hukuksal durumda olmalarına karşın, birinin emeklilik maaşı kesilmek
suretiyle farklı hukuksal duruma tabi tutulmaları eşitlik ilkesine uygun
düşmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın geçici kadrolu
personel yönünden iptali gerektiği oyu ile verilen karara karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Esas Sayısı: 1939/14
Karar Sayısı: 1989/49
5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Kanunu'na 7.2.1969 tarih ve 1101
sayılı Yasa ile eklenen itiraz konusu hükmü içeren Ek 5. maddesinde; "TC.
Emekli Sandığı Kanunu'na tabi daire, kurum ve ortaklıklar ile bunların Sosyal
Sigortalar Kanununa tabi işyerlerinde emekliliğe tabi olmayan ücretli; geçici
kadrolu veya yevmiyeli hizmetlere tayin edilen emeklilerin, buralarda
çalıştıkları sürece emekli aylıkları kesilir. Bunları çalıştıranlar, vazifeye
başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde yazı ile TC. Emekli Sandığı'na
bildirirler, Şu kadar ki; mahiyeti itibarıyla hizmetin görülmesimücbir bir
sebebe dayandığı ve özel bir ihtisas gerektiği ilgili Bakanlığın teklifi ve
Maliye Bakanlığının mütalaası alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu kararı ile
belirtilen yerlere tayin edilecekler hakkında l inci fıkra hükmü
uygulanmaz." kuralı yer almaktadır.
Sözü edilen 5434 sayılı Yasa'nın Ek 11. maddesinin birinci fıkrası
uyarınca emekliye tabi olmayan geçici kadrolu bir işe giren emeklilerin emekli
aylığının kesilmesine karşılık, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca mahiyeti
itibarıyla hizmetin görülmesi mücbir bir sebebe dayandığı ve özel bir ihtisas
gerektirdiği ilgili Bakanlığın mütalaası alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu
kararı ile belirtilen yerlere tayin edileceklerin emekli aylıkları kesilmeden,
aynı kadrolarda çalışmalarına olanak tanınmaktadır.
İşbu düzenleme ile genelde emekliliğe tabi olmayan geçici kadrolu
bir işe giren emeklilerin emekli aylıklarının kesilmesine karşılık, bazı
istisnai görevde çalıştırılacakların ise emekli aylıklarının kesilmeyeceğine
dair kural getirildiğine göre; burada önemli olan ve açıklığa kavuşturulması
gereken husus, bu Ek madde hükmünde yer alan emekli aylığının kesilip
kesilmemesi konusunun Anayasa'da yer alan ilkelere aykırı düşen yönlerinin
bulunup bulunmadığı olmaktadır.
Anayasa'nın 60. maddesinde "Herkes, sosyal güvenlik hakkına
sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilat
kurar." denilmektedir.
Kamu hizmeti görevlileri olan memurların, sosyal güvenliği 5434
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 2898 sayılı kanunla
değişik 41. maddesinde yer alan "emekli, âdi malûllük ve vazife malûllüğü
aylıklarının hesaplanmasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 43.
maddesinde yer alan gösterge tablosu ve personel kanunlarındaki ek
göstergelerin esas alınacağı" biçimdehükümle sağlanmıştır.
Dava konusu olan Ek 11. maddenin üçüncü fıkrası ile emekli
olduktan sonra bazı istisnai görevde çalıştırılanların, emekli aylıklarının
kesilmemesi, sözü geçenlere, öteki iştirakçilerin hiçbirisine tanınmayan bir
imtiyaz, bir ayrıcalıkgetirmektedir.
Özel bir ihtisas gerektirecek yerlerde çalıştırılacakların
yapmakta oldukları görevin önemi; bunlara ödenecek ücretin Anayasa'nın 55.
maddesi çerçevesi içerisinde farklı bir düzenlemeye tabi tutulması haklı
gösterilebilir ise de, iştirakçi oldukları bir sosyal güvenlik kuruluşundan,
tüm iştirakçilerin eşit şartlarda faydalandırılmaları gerekirken, öteki
iştirakçilerin hiç birisi için söz konusu olmayan emekli aylığının kesilmemesi
imtiyazı ile donatılmaları, açıkça bir eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açmakta
ve netice itibarıyla bu durum sosyal güvenlik hakkım zedelemektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti; toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı,
Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir." denilmekte, 10.
maddesinde de herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önündeeşit
-olduğu hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanımayacağı
belirtilmiş bulunmaktadır.
Dava konusu Ek 11. madde, emeklilerin bir kamu hizmeti görmek
üzere yeniden bir göreve atanmaları halinde, bir kısım iştirakçilere emekli
aylıklarının kesilmemesi, diğer iştirakçilere ilişkin olarak TC. Emekli Sandığı
Kanunu'nca Sosyal güvenliğin sağlanması gereği tanınan emekli aylığının kesilmesi
gibi eşitlik, sosyal güvenlik hakkı ve adalet duygusuyla bağdaşmayan
ayrıcalıklar getirdiğinden, Anayasa'nın 2., 10. ve 60. maddelerine aykırıdır.
Çoğunluğun, bu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığı yolundaki görüşüne
yukarıda açıklanan nedenlerle katılmıyoruz.
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
İhsan
PEKEL
|