ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1985/32
Karar Sayısı : 1986/9
Karar Günü: 11/3/1986
R.G. Tarih-Sayı :09.05.1986-19102
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Ankara Birinci İcra Ceza Hâkimliği
İTİRAZIN KONUSU: 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununa, 6/6/1985
günlü, 3222 sayılı Kanunla eklenen 352 a. maddesinin, Anayasa'nın 10., 11. ve
13. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemidir.
1 - OLAY :
Alacaklı, bonoya bağlı alacağı için, 9/8/1985 günlü talepname ile
borçlu hakkında icra takibine başlamıştır.
Borçlu, ödeme emrini 19/8/1985 günü almış, fakat yedi günlük yasal
süre içersinde borcunu ödemediği gibi, bir itirazda ve mal bildiriminde de
bulunmamıştır. Bu durum üzerine alacaklı, 10/9/1985 gününde Ankara İcra Ceza
Hâkimliğine başvurarak mal bildiriminde bulunmamış olan borçlunun, İcra ve
İflas Kanunu'nun 337. maddesi gereğince cezalandırılmasını istemiştir.
Davaya bakmakta olan Ankara Birinci İcra Ceza Hâkimliği, anılan
Yasanın davada uygulanacak olan 352 a. maddesinin Anayasa'ya aykırı bulunduğu
kanısına vararak, bu hükmün iptali için Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca
Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
III - METİNLER :
A) Yasa Kuralları
1 - İptali İstenen Yasa Kuralı :
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'na, 6/6/1985 günlü, 3222 sayılı
Yasa ile eklenen itiraz konusu kural şöyledir :
"Madde 352 a. - Bu Kanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil
edilemez, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemez,
failleri hakkında Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesi hükmü uygulanmaz."
2 - İlgili Yasa Kuralları :
a) İcra ve İflâs Kanununun, 3222 sayılı Yasa ile Değişik 337.
Maddesi :
"Madde 337. - Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti
olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular,
alacaklının şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından on günden bir aya kadar
hafif hapis cezasıyla mahkûm edilir. Borçlunun haczi mallarını alacaklının
bildiği veya bilmesi lazım geldiği ispat olunursa borçluya ceza verilmez.
162, 209, 216 ncı maddeler hükümlerine muhalefet eden müflis
hakkında da iflâs dairesinin vereceği müzekkere üzerine tetkik mercii
tarafından aynı ceza hükmolunur."
b) 647 sayılı Cezaların İnfâzı Hakkında Kanunun 4. Maddesi :
Madde 4.- (3/5/1973-1712) Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar,
suçlunun işiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre
mahkemece;
1. (21/1/1983-2788) Kabahatlerde beher gün karşılığı yüzelli ilâ
üçyüz lira hafif, cürümlerde üçyüz ilâ altıyüz lira hesabıyla ağır para
cezasına,
2. Aynen iade veya tazmine,
3. Altı ayı geçmemek üzere bir eğitim veya ıslâh kurumuna devam
etmeye,
4. Bir yılı geçmemek kaydıyla muayyen bir yere gitmekten, bazı
faaliyetleri veya meslek ve sanatı icradan men'e,
5. Her nevi ehliyet ve ruhsatnamenin bir aydan, bir yıla kadar
muvakkaten geri alınmasına,
Çevrilebilir.
(12/6/1979 - 2248) Suç tarihinden önce, para cezasına veya tedbire
çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar
hakkında hükmolunan otuz güne kadar(otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı
cezalarla, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri
kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıki bentlerde yazılı ceza veya
tedbirlerden birine çevrilir.
Taksirli suçlardan dolayıhükmolunan, hürriyeti bağlayıcı ceza uzun
süreli de olsa fail hakkında bu maddenin ilk fıkrasının (1) numaralı bendi
hükmü uygulanabilir.
Uygulamada asıl ceza, bu madde hükümlerine göre para cezasına veya
tedbire çevrilir hürriyeti bağlayıcı cezadır.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaları, birinci fıkranın 2, 3, 4
ve 5 numaralı bentlerinde yazılı tedbirlerden birine çevrilmiş olanlardan
tedbir hükümlerini Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün
içerisinde yerine getirmeyenler veya hüküm gereklerine aykırı hareket edenlerin
tedbire çevrilmiş olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarının, tedbir
hükümlerine muhalefetlerinin derecesine göre kısmen veya tamamen infazına veya
infaz olunmamasına hükmü veren mahkemece karar verilir.
Tedbire ilişkin hükümlere muhalefet, haklarında ikinci fıkra hükmü
uygulanmış olanlar tarafından vuku buldukta; tedbir, hükmü veren mahkemece
birinci fıkrada yazılı esaslar dairesinde para cezasına çevrilir.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezasını,
hükümde taksit öngörülmüş ise taksit süreleri, aksi halde 5 inci maddenin 8
inci fıkrasında yazılı süreler içerisinde ödemeyenlerin işbu cezaları
mahkemece; hükümde bir günlük hürriyeti bağlayıcı ceza ne miktar para cezasına
karşılık tutulmuş ise aynı miktar üzerinden hürriyeti bağlayıcı cezaya
çevrilir.
Tedbir hükümlerinin yerine getirilmesi hükümlünün ihtiyarında
olmayan sebepler yüzünden imkânsız hale gelmişse hükmü veren mahkemece bu
tedbir yerine başka bir tedbire hükmolunur.
Bu madde hükümleri, sırf askerî suçlar ile askerî disiplin suçları
ve birinci fıkranın 3 ve 4 numaralı bendi hükümleri de subaylar, askerî
memurlar ve astsubaylar hakkında uygulanmaz."
c) 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 6. Maddesi :
"Madde 6.- (3/5/1973 - 1712) Adliye mahkemelerinde para
cezasından başka bir ceza ile mahkûm olmayan kimse, işlediği bir suçtan dolayı
ağır veya hafif para veya 6 aya kadar ağır hapis veya bir yıla kadar hapis veya
hafif hapis cezalarından biri ile mahkum olur ve geçmişteki haliyle ahlakî
temayüllerine göre cezasının ertelenmesi, ileride cürüm işlemekten çekinmesine
sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat edinilirse, bu cezanın ertelenmesine
hükmolunabilir. Bu halde ertelemenin sebebi hükümde yazılır.
Fiilin işlendiği zamanda 15 yaşını bitirmemiş küçüklerin mahkum
oldukları ağır hapis cezası iki seneden, hapis ve hafif hapis cezası üç seneden
15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını ikmal etmemiş olanlar ile 70 yaşına
varmış ihtiyarların mahkûm oldukları ağır hapis cezası bir seneden, hapis veya
hafif hapis cezasına ilci seneden fazla olmadığı hallerde de yukarıdaki fıkra
hükümleri uygulanabilir.
Bazı suçlara ilişkin cezalar ile askerî suçlar ve disiplin
suçlarına ilişkin cezaların ertelenemeyeceğine dair özel kanun hükümleri
saklıdır."
d) Türk Ceza Kanununun 119. Maddesi :
"Madde 119.- (7/1/1981-2370) Yalnız para cezasını gerektiren
bir suçun veya kanun maddesinde öngörülen hafif hapis cezasının yukarı haddi
bir ayı aşmayan kabahat faili :
1. Para cezâsı maktu ise bu miktarı, aşağı ve yukarı hadleri gösterilmiş
ise aşağı haddini;
2. Hafif hapis cezasının aşağı haddinin her gün için 647 sayılı
Cezâların İnfazı Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci bendinde belirtilen
aşağı had üzerinden, karşılayan miktarını;
3. Hafif hapis cezasıyla birlikte hafif para cezası da öngörülmüş
ise, hürriyeti bağlayıcı ceza için yukarıdaki şekilde saptanacak miktar ile
hafif para cezasının aşağı haddini;
Soruşturma giderleriyle birlikte, Cumhuriyet Savcılığınca
kendisine yapılacak tebliğden itibaren 10 gün içinde merciine ödediği takdirde
hakkında kamu davası açılmaz.
Suçla ilgili kanun maddesinde yukarı haddi bir ayı aşmayan hafif
hapis veya hafif para cezasından yalnız birisinin uygulanabileceği hallerde
yukarıdaki fıkralara göre ödenmesi gereken miktar, para cezası esas alınarak
saptanır.
Cumhuriyet Savcılığınca yapılacak tebligatta, ödenecek miktar,
ödeme süresi ve belli edilen miktarın bu süre içinde ödenmesi halinde kamu
davasının açılmayacağı ve ödemediği takdirde açılacak kamu davası üzerine suçu
sabit görüldüğü takdirde mahkemece tayin edilecek cezanın yarı nispetinde
artırılarak hükmolunacağı sanığa bildirilir.
Yukarıdaki fıkra uyarınca yapılan tebligata rağmen belli edilen
miktarın süresinde ödenmemesi halinde kamu davası açılır ve suç sabit olduğu
takdirde ayin edilecek ceza, aşağı ve yukarı haddi gösterilen hallerde yukarı
haddi geçmemek üzere yarı nispetinde artırılarak hükmolunur.
Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan doğruya mahkemeye
intikal etmiş olması halinde sanık sorgusundan önce hâkim tarafından verilecek
on günlük mehil içinde bu madde hükümlerine göre tesbit edilecek miktardaki
parayı yargılama giderleriyle birlikte merciine ödediği takdirde kamu davası
ortadan kaldırılır. Verilen mehil içerisinde belirlenen paranın ödenmemesi
halinde yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
Yukarıdaki fıkra kapsamına giren bir suçtan ötürü doğrudan doğruya
mahkemeye intikal eden işin ceza kararnamesiyle sonuçlandırılmış olması halinde
itiraz üzerine duruşma yapılır ve bu halde de anılan fıkra hükümleri uygulanır.
Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan
kaldırılması kişisel hakkın istenmesine malın geri alınmasına ve zorâlıma
ilişkin hükümleri etkilemez.
Kanun maddesinde ayrıca bir meslek veya sanatın tatili cezasının
bulunması bu madde hükmünün uygulanmasına engel olmaz. Nispi para cezasını
gerektiren suçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz."
B) Dayanılan Anayasa Kuralları :
"Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devletin organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
"Madde 11.- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı
organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel
hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz."
"Madde 13.- Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, millî
güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve
genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde
öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla
sınırlanabilir.
Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç
dışında kullanılamaz.
Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve
hürriyetlerin tümü için geçerlidir."
IV - İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca Orhan Onar;
Necdet Darıcıoğlu, Kenan Terzioğlu, Yılmaz Aliefendioğlu, Yekta Güngör Özden,
Muammer Turan, Mehmet Çınarlı, Selahattin Metin, Mustafa Gönül, Osman Vahdettin
Oktay ve Mustafa Şahin'in katılmalarıyla 24/12/1985 gününde ilk inceleme
toplantısında 28/11/1985 günlü kararda belirtilen noksanlıkların, ilgili
belgelerin onanlı örnekleri getirtilmek suretiyle giderildiği ve böylece
dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından işin esasının incelenmesine
oybirliğiyle karar verilmiştir.
V - ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, Ankara Birinci İcra Ceza Hâkimliğinin
gerekçeli başvurma kararı ve ekleri, itiraz konusu yasa kuralı ile dayanılan
Anayasa hükümleri ve konu ile ilgili öteki metinler ve gerekçeler okunduktan
sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
Cezaların ertelenmesi; kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların
para cezasına veya aynen iade ve tazmine ya da fail lehine başka türde
önlemlere dönüştürülmesi kurumu, çağdaş ceza hukukun getirdiği insancıl
yaptırımlardan biridir ve ülkemiz ceza hukukunda da benimsenmiştir. Bu kurumun
uygulanma koşulları, sınırları ve kapsamı, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanunun 4. ve 6. maddeleri ile Türk Ceza Kanununun değişik 119. maddesinde
belirlenmiştir.
Ne var ki, gerek Türk Ceza Kanununda, gerek ceza kurallarını da
içeren bazı özel yasalarda cezanın ertelenmesi ya da 647 sayılı Yasanın
öngördüğü diğer ceza ve önlemlere çevrilebilmesi olanağını ortadan kaldıran ayrık
hükümler de görülmektedir. Örneğin :
A. 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanunun, 6829
sayılı Yasa ile değişik 58. maddesi,
B. 13/12/1968 günlü, 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri
Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2. maddesi,
C. Türk Ceza Kanununun 12/6/1979 günlü, 2248 sayılı Yasa ile
değişik 536. maddesi,
cezaların ertelenemeyeceğine veya 647 sayılı Yasanın 4. maddesinde
öngörülen ceza ya da önlemlerin uygulanamayacağına ilişkin hükümleri,
içermektedir.
Örnek verilen Yasa kurallarına ilişkin olarak yapılan başvurular
Anayasa Mahkemesi tarafından yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Bu kez de, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununa, 6/6/1985 günlü,
3222 sayılı Yasa ile eklenen 352 a. maddesinde yer alan "Bu Kanun uyarınca
hükmolunan cezalar tecil edilemez, hürriyeti bağlayıcı cezalar 647 sayılı
Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde yazılı para cezasına ve
tedbirlere çevrilemez, failleri hakkında Türk Ceza Kanununun 119 uncu maddesi
hükmü uygulanmaz." biçimindeki kuralın Anayasaya aykırılığı, itiraz yoluna
başvuran mahkemece ileri sürülmüştür.
Başvuran mahkeme, gerekçesini; ırz ve namusa tasaddiyi kapsayan
suçlar ile vücut bütünlüğüne ve mala karşı yöneltilen suçlardan dolayı
hükmolunan cezaların bile ertelenmesi, para cezasına çevrilmesi ya da Yasada
öngörülen öteki önlemlerden birine hükmedilmesi olanağı var iken, İcra ve İflâs
Kanununun koyduğu biçimsel suçlardan dolayı hükmolunacak cezaların
ertelenememesinin alacaklı zümreye ve sınıfa imtiyaz tanıdığı, ceza adaleti
yönünden de vatandaşlar arasında farklı ceza uygulamalarına yol açtığı, bu
durumun ise Anayasanın 10. maddesindeki "Kanun önünde eşitlik", 11.
maddesindeki "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğün" ve 13.
maddesindeki "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" ilkelerine
aykırı olduğu görüşüne dayandırmıştır.
İptal istemine esas olan bu gerekçenin, Anayasa Mahkemesinin aynı
konudaki diğer kararlarının da gözönünde bulundurulması suretiyle bir kez de
İcra ve İflâs Kanununun 352 a. maddesi açısından irdelenmesi gerekmiştir.
İcra ve İflâs Kanununda değişiklik yapan 3222 sayılı Yasaya
ilişkin tasarının genel gerekçesinde belirtildiği üzere; "Dünyanın ve bu
arada ülkemizin ekonomisinde önemli değişmeler olmuş ve özellikle hızlı bir
enflasyon sürecine girilmiştir. Bu süreçte alacaklıların hakları önemli ölçüde
kayba uğramış ve sonuçta borç ve alacak ilişkilerindeki sağlıklı yapı bozulmaya
yüz tutmuştur."
İtiraz konusu maddeye ilişkin gerekçede de yukarıdaki düşünceye
uygun olarak "Ceza hükümlerinin tesirli bir işlerliğe kavuşturulması ve
kötü niyetli borçlularla daha iyi mücadele edilebilmesi için Kanuna 352 a.
maddesi eklenmiştir." denilmektedir.
Demek oluyor ki, zaman içinde toplum gereksinmelerinin, yine hem
birey hem de toplum yararına telkin ettiği, hatta zorunlu kıldığı bazı
düzenlemeler yapmak, bu suretle toplumdaki değişikliklere koşut olarak varolan
önlemleri güçlendiren, geliştiren, etkilerini daha çok artıran veya tam tersine
bunları hafifleten ya da büsbütün ortadan kaldıran tasarruflarda bulunmak, Yasa
Koyucu için hem doğal, hem de kaçınılmaz bir görevdir. Anayasa Mahkemesi bu
görüşü, 29/4/ 1980 günlü, E. 1979/37 ve K. 1980/26 sayılı kararı ile de
vurgulamıştır.
O halde, itiraz yoluna başvuran Mahkemenin ileri sürdüğü Yasa
önünde eşitsizlik, alacaklı zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanınması, ceza
adaleti bakımından vatandaşlar arasında farklı uygulama yapılması söz konusu
olamaz. Gerçekten :
1- Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi, eylemli
eşitliği değil, hukuksal eşitliği ifade eder. Aynı hukuksal durumda bulunanlar
arasında haklı nedene dayanmayan ayırım yapılmasını önlemeyi amaçlar.
İcra ve İflâs Kanununun 352 a. maddesiyle getirilen ayrık kural
ise, borç ve alacak ilişkilerindeki sağlıklı yapıyı korumaya yöneliktir.
Alacaklı zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanınmamıştır. Bu itibarla Anayasa'nın
10. maddesine aykırı değildir.
2- Cezaların ertelenmesi, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı
cezaların para cezasına çevrilmesi ya da başka önlemlere çevrilmesi kişi için
bir hak değildir. Cezaların şahsileştirilmesine ilişkin bir yöntemdir. Bu
niteliği nedeniyle toplum yararına kullanılmak üzere yargıcın takdirine
bırakılmıştır.
Hal böyle olunca, itirazcı Mahkemenin kararında değindiği
Anayasa'nın 13. maddesinde açıklanan temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmış
olduğu savı da yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesini
açıklayan 11. maddesine aykırı olduğu yolundaki sav da kabul edilemez.
VI- SONUÇ :
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'na 6/6/1985 günlü, 3222 sayılı Kanun'un
44. maddesiyle eklenen 352 a. maddesi hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve
itirazın reddine,
11 Mart 1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkanvekili
Orhan
ONAR
|
Üye
Necdet
DARICIOLU
|
Üye
Kenan
TERZIOĞLU
|
Üye
Yılmaz
ALİFENDIĞOLU
|
Üye
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Selahattin
METİN
|
Üye
Mustafa
GÖNÜL
|
Üye
Osman
Vahdettin OKTAY
|
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
|
|
|
|