ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1985/16
Karar Sayısı: 1986/5
Karar Günü: 4/3/1986
R.G. Tarih-Sayı :09.05.1986-19102
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU: 25/4/1985 günlü, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun
(7129 Sayılı Bankalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin
31/8/1979 Tarihli ve 28 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bankalar Hakkında
22/7/1983 Tarihli ve 70 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanun) 64. maddesinin 3. fıkrasının ve 69. maddesiyle 79.
maddesinin 5. fıkrasının Anayasa'nın 2., 10., 38. ve 48. maddelerine aykırılığı
nedeniyle iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY :
Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca İstanbul Bankası
T.A.Ş.'nin sermaye egemenliğini elinde tutan ortak ya da yönetici sıfatı olan
davalılar hakkında İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahkemesinde açılan davada;
İstanbul Bankası T.A.Ş.'nin mali bünyesinin taahhütleri karşılayamayacak
derecede zayıfladığından 7129 sayılı Bankalar Kanunu'nun 28 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile değişik 60. maddesi uyarınca 14/3/1983 tarihinde geçici
bir yönetim kurulu oluşturulduğu, alınan tedbirlerle malî bünyenin
güçlendirilmesine imkan görülemediğinden Bakanlar Kurulu'nun 27/10/1983 günlü,
83/7242 sayılı kararıyla 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 63. maddesinin
dördüncü fıkrasına göre söz konusu Bankanın bütün aktif ve pasifiyle birlikte
T:C. Ziraat Bankasına devredilmesine karar verildiği; yapılan incelemelerde İstanbul
Bankası T.A.Ş. hakkında 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 63. maddesinin
uygulanmasına kanuna aykırı karar ve işlemleriyle davalıların sebebiyet
verdiklerinin tesbit edildiği öne sürülerek bunların iflaslarına karar
verilmesi istenmiştir.
Yargılama sırasında kimi davalılar vekilleri davada uygulanması
istenilen 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 64., 69. ve 79. maddelerinin
Anayasa'nın bazı hükümlerine aykırı olduğunu iddia etmişler, davaya bakmakta
olan Mahkeme, davacı vekillerinin görüşünü aldıktan sonra, iddiayı ciddi
bularak anılan Kanun'un 64. maddesinin 3. fıkrasının ve 69. maddesiyle 79.
maddesinin 5. fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına ve
davanın geri bırakılmasına karar vermiştir.
III - METİNLER :
A- Yasa Kuralları :
1 - İptali İstenen Yasa Kuralları :
25/4/1985 günlü, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun itiraz konusu
hükümleri aşağıdaki gibidir :
"Madde 64 (3. fıkra). - Yukarıdaki tedbirlere rağmen malî
bünyesinin güçlendirilmesine imkan sağlanamayan hallerde bankanın;
a) Bütün aktif ve pasifiyle mevcut veya kurulacak bir bankaya
devredilmesine,
b) Bir veya birkaç banka ile birleştirilmesine;
Bakanın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca karar verilebilir. Bu
halde devir veya birleştirmeğe ilişkin esas ve usuller Bakanlar Kurulu
kararında gösterilir.
Devir veya birleştirmeden dolayı ortaya çıkabilecek zararın
hazinece karşılanacağı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilmiş ise, bu bankaların
üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının, takip, tahsil ve tasfiyesi hakkında
6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
Hakkında devir veya birleştirme kararı verilen bankalara Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonundan mali destek sağlanabilir."
Madde 69 - 1. Bir bankanın %10 hissesinden fazlasına sahip olan
ortakları, yönetim kurulu ve kredi komitesi başkan ve üyeleriyle, genel müdür,
genel müdür yardımcıları ve imzaları bankayı ilzam eden memurları kanuna aykırı
karar ve işlemleriyle bankanın iflasına veya hakkında 64 üncü maddenin 3 üncü
fıkrasının uygulanmasına sebep olmuşlarsa, Bakanın talebi üzerine bunların
şahsî sorumlulukları cihetine gidilerek, şahsen iflaslarına mahkemece karar
verilebilir. 64 üncü maddenin uygulandığı hallerde bunların şahsî sorumluluğu
çıkarılacak ara veya devir bilançolarına göre tayin olabilir.
2. Mahkemece iflasına karar verilenler hakkındaki takibi, alacaklı
sıfatıyla banka iflas idaresi veya devralan banka yürütür. İflas talebi için
Bakanlığa başvuru da bunlar tarafından yapılır.
3. Bu madde hükmüne göre iflası istenenler hakkında Mahkemece icra
ve iflas Kanununun 257 nci ve müteakip maddeleri hükmü uygulanır."
"Madde 79 (5. fıkra).- 51 inci ve 64 üncü maddelerin
hükümlerine uymayan bankaların işlerini fiilen yöneten mensupları görev ve
ilgililerine ve fiile katılma derecelerine göre 500 bin liradan 2 milyon liraya
kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır."
2- Dayanılan Anayasa Maddeleri :
"Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
Madde 10.- Herkes; dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde
eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye. zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
"Madde 38.- Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun
suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman
kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda
da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir
beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
Ceza sorumluluğu şahsidir.
Genel müsadere cezası verilemez.
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir
müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla
istisnalar getirilebilir.
Vatandaş, suç sebebiyle yabancı bir ülkeye geri verilemez."
"Madde 48.- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme
hürriyetlerine sahiptir.
Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.
Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır."
IV - İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün 15. maddesi uyarınca, H. Semih
Özmert, Orhan Onar, Necdet Darıcıoğlu, Kenan Terzioğlu, Yılmaz Aliefendioğlu,
Mehmet Çınarlı, Selahattin Metin, Servet Tüzün, Mahmut C. Cuhruk, Mustafa Gönül
ve Mustafa Şahin'in katılmalarıyla 17/9/1985 gününde yapılan ilk inceleme
toplantısında aşağıdaki sorun üzerinde durulmuştur :
Anayasa'nın, 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 28. maddelerine göre, mahkemelerin bir
yasa kuralı hakkında Anayasa Mahkemesine başvurma yetkileri bazı koşullar
yanında, iptali istenilen kuralın davada uygulanacak kural olmasına da
bağlıdır.
Bu itibarla, itiraz koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin
tayini bakımından uygulanacak kuralın tesbitinde zaruret vardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun
64. maddesinin 3. fıkrasının, 69. maddesiyle 79. maddesinin 5. fıkrasının
iptalini istemiştir.
Kararın olay bölümünde açıklandığı gibi, İstanbul Bankası
T.A.Ş.'nin mali bünyesi taahhütleri karşılayamayacak derecede zayıfladığından
712 sayılı Bankalar Kanunu'nun 28 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
değiştirilen 60. maddesi uyarınca 14/3/1983 tarihinde geçici bir yönetim kurulu
oluşturulmuş; alınan tedbirlerle malî bünyenin güçlendirilmesine imkan
görülemediğinden Bakanlar Kurulu'nun 27/10/1983 günlü, 83/7242 sayılı kararıyla
70 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 63. maddesinin 4. fıkrasına göre, söz
konusu bankanın bütün aktif ve pasifiyle birlikte T. C. Ziraat Bankasına devredilmesine
karar verilmiştir.
Yapılan incelemeler sonunda; İstanbul Bankası T.A:Ş. hakkında 70
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 63. maddesinin uygulanmasına kanuna aykırı
karar ve işlemleriyle bankanın sermaye egemenliğini elinde tutan ortak ya da
yöneticilerinin sebebiyet verdiklerinden bahisle bunların, şahsen iflaslarına
karar verilmesi Mahkemeden istenmiştir.
Bu durumda, bakılmakta olan davada uygulanacak veya
uygulanabilecek, hüküm, 25/4/1985 günlü, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun (7129
sayılı Bankalar Kanunu'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ilişkin 31/8/1979
Tarihli ve 28 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bankalar Hakkında 22/7/1983
Tarihli ve 70 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanun) 69. maddesidir.
Gerçekten anılan madde; kanuna aykırı karar ve işlemleriyle
bankanın iflasına veya hakkında 64. maddenin 3. fıkrasının uygulanmasına, yani
bütün aktif ve pasifiyle mevcut veya kurulacak bir bankaya devredilmesine veya
bir veya birkaç banka ile birleştirilmesine sebep olan, bankanın %10
hissesinden fazlasına sahip ortakları ile 69. maddede yer alan yönetici ve
memurların şahsî sorumlulukları cihetine gidilerek, şahsen iflaslarına
mahkemece karar verilebileceğini öngörmektedir.
İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahkemesinde açılmış olan iflas
davası, kanuna aykırı karar ve işlemlerle bankanın mevcut bir bankaya devrine
sebebiyet verilmiş olmasına dayandırılmıştır. Bu nedenle, davada doğrudan
doğruya uygulanacak hüküm, 69. maddenin 1. fıkrasının "..:veya hakkında 64
üncü maddenin 3 üncü fıkrasının uygu1anmasına..." biçimindeki ibaresidir.
O halde esas inceleme bu ibare ile sınırlı olarak yapılmalıdır. Hernekadar,
itiraz yoluna başvuran Mahkemede açılmış bulunan şahsî iflas davasına dayanak
gösterilen olaylar, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun yürürlüğünden önceki
dönemlerde cereyan etmişse de, sözü edilen Kanun'un geriye yürütülüp
yürütülmemesi dava mahkemesinin yorumuna bağlıdır. Filhakika, davada
uygulanacak yasa kuralı, bir davanın çeşitli evrelerde ortaya çıkan sorunların
çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu veya olumsuz yönde etki yapacak
nitelikte bulunan ve ön planda tutulması gereken kura1lar olduğuna ve
Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından ilgililer hakkında
iflas kararı verilmesi istemiyle açılan şahsî iflas davasının dayanağını
oluşturan yasa kurallarının bakılmakta olan davaya etkisi mahkemece araştırılıp
değerlendirme konusu yapılarak bu yönden belirli bir yargıya ulaşılacağına
göre, anılan madde davada uygulanacak yasa kuralı niteliğinde kabul
edilmelidir.
3182 sayılı Kanun'un 64. maddesinin 3. ve 79. maddesinin 5.
fıkralarının uygulanacak hüküm olup olmadığına gelince : 64. maddenin 3.
fıkrasının davada uygulanma olanağı yoktur. Zira, bu madde, şahsî iflas
davasının açılmasından önceki safhayı düzenlemekte; bakanlıkça aldırılan veya
re'sen alınan önlemlere rağmen malî bünyesinin güçsüzleşmesi önlenemeyen
bankaların Bakanlar Kurulunca bir başka bankaya devredilmelerini veya birleştirilmelerini
öngörmektedir.
3182 sayılı Kanun'un Ceza Hükümleri başlıklı onüçüncü bölümünde
yer alan 79. maddenin 5. fıkrası da davada uygulanacak kural niteliğinde
.bulunmamaktadır. Gerçekten, Kanun'un 64. maddesi hükmüne uymayan bankaların
işlerini fiilen yöneten mensuplarının 500 bin liradan iki milyon liraya kadar
ağır para cezasıyla cezalandırılmalarını öngören bu ceza hükmünün uygulanması,
ayrı bir dava açılmasına bağlıdır. Kanun'un 87. maddesinin birinci fıkrası
"Bu bölümdeki cezalara ilişkin suçlardan dolayı kovuşturma yapılması
Bakanlık tarafından Cumhuriyet Savcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına
bağlıdır. Bu başvuru ile Bakanlık aynı zamanda müdahil sıfatını kazanır"
şeklindeki hükmüyle bu hususu açıkça vurgulamıştır.
Açıklanan nedenlerle, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun iptali
istenilen 64. maddesinin 3. fıkrası ve 69. maddesinin 1. fıkrasındaki
"...veya hakkında 64 üncü maddenin 3 üncü fıkrasının
uygulanmasına..." biçimindeki ibaresi dışında kalan hükümleriyle, 79.
maddesinin 5. fıkrası hükmünün iptaline yönelik itirazın başvuran mahkemenin
yetkisizliği sebebiyle karar verilmelidir.
Yılmaz Aliefendioğlu ve Mustafa Şahin, 69. maddenin davada
uygulanacak hüküm olduğuna ilişkin görüşe katılmamışlardır.
Görüşmeler sonunda :
1- 25/4/1985 günlü, 3182 sayılı Kanun'un 69. maddesinin davada
uygulanacak hüküm olduğuna ve dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine (Yılmaz ALİEFENDİOĞLU ve Mustafa ŞAHİN'in söz konusu maddenin
davada uygulanacak hüküm olmadığı ve bu nedenle itirazın reddi gerektiği)
yolundaki karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla,
2 - İncelemenin, 69. maddenin birinci fıkrasının "...veya
hakkında 64 üncü maddenin üçüncü fıkrasının uygulanmasına..." biçimindeki
ibaresi ile sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle,
3- 3182 sayılı Kanun'un itiraz konusu 64. maddesinin üçüncü
fıkrasının, 79. maddesinin beşinci fıkrası ile 69. maddenin birinci fıkrasında
yer alan ve davada uygulanacak hüküm niteliğinde bulunan ibare dışında kalan
hükümlerin davada uygulanma nitelikleri olmadığından itirazın bu hükümlere
yönelik kısmının başvuran Mahkeme'nin yetkisizliği nedeniyle reddine
oybirliğiyle,
karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, başvurma kararı ve ekleri, iptali
istenilen yasa kuralı, Anayasa'ya aykırılık iddiasının dayandırıldığı Anayasa
maddeleri, bunlarla ilgili gerekçeler ve öteki metinler okunduktan sonra gereği
görüşülüp düşünüldü :
İtiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırılığı sorunu :
A- Anayasa'nın 10. ve 38. maddeleri yönünden inceleme :
İtiraz yoluna başvuran mahkeme, itiraz konusu kuralın, aynı
durumda bulunan gerçek ve tüzelkişiler arasında haklı neden yok iken ayırım
yapılmasına olanak tanıması dolayısıyle Anayasa'nın eşitlik ilkesine ters
düştüğünü, suçun oluşumunun idarenin takdirine bağlı kılındığını, bu durumun
Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan suç ve cezada kanunilik kuralına aykırı
bulunduğunu öne sürmüştür.
Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesi, eylemli
eşitliği değil, hukuksal eşitliği ifade eder Aynı hukukî durumda bulunanlar arasında
haklı nedene dayanmayan ayırım yapılmasını önlemeyi amaçlar.
3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 69. maddesinin esas inceleme
konusu olan hükmü, belli koşullar gerçekleştiğinde aynı hukukî durumda bulunan
bankalar hakkında uygulanması gereken bir hükümdür. Bankaların bir veya birkaçı
hakkında uygulanıp ötekilere uygulanmaması; hükmün, eşitlik kuralına aykırı
olduğunun değil, uygulayıcıların kanun gereğini yerine getirmediklerinin delili
olarak gösterilebilir.
Bu nedenle, itiraz konusu hükümde Anayasa'nın 10. maddesine aykırı
bir yön bulunmamıştır.
Bir bankanın, mevcut veya kurulacak bir bankaya devredilmesinin ya
da başka bir bankayla birleştirilmesinin koşulları ve böyle bir karar
alınmasından önceki evreler 3182 sayı1ı Bankalar Kanunu'nun 64. maddesinin 3.
fıkrasında düzenlenmiştir.
Kanun'un 69. maddesinde ise, kanuna aykırı karar ve işlemleriyle
bir banka hakkında devir veya birleştirme kararı verilmesine veya bankanın
iflasına sebep olanların, bakanın talebi üzerine, şahsî sorumlulukları cihetine
gidilerek şahsen if1aslarına karar verilmesinin mahkemeden istenebileceği
öngörülmüştür.
Bu durumda, bir bankanın ortak ve yöneticileri hakkında, 69.
maddenin uygulanması için öncelikle 64. maddenin 3. fıkrasına göre, o banka
hakkında devir ya da birleştirme mahiyetinde bir bakanlar kurulu kararının
alınması gerekir. Şüphesiz bu karar, denetlenmesi idarî yargıya ait olan idarî
nitelikte bir karardır.
Bakanlar Kurulunun, alınan önlemlere rağmen, malî bünyesinin
güçsüzlenmesi önlenemeyen bir bankanın başka bir bankaya devrini öngören
kararını "suç ihdası" ve böyle bir karara bağlı olarak bu kararın
alınmasına kanuna aykırı kal-ar ve işlemleriyle sebebiyet verenlerin şahsî
iflaslarına karar verilmesini ceza yaptırımı olarak nitelendirmek mümkün
değildir. Gerçekten "devir veya birleştirme"ye neden olma eylemi, suç
sayılamayacağı gibi, iflas hukukuna özgü bir müessese olan iflas da bir ceza
yaptırımı değildir.
Bu nedenle, Anayasa'nın 38. maddesine aykırılığa ilişkin iddia da
yerinde görülmemiştir.
8- Anayasa'nın 2. ve 48. maddeleri yönünden inceleme :
Anayasa'nın çeşitli maddelerinde yer alan, "...kişilerin ve
toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak..." (madde 5),
"...Devlet, özel teşebbüs1erin milli ekonominin gereklerine ve sosyal
amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak
tedbirleri alır (madde 48); ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı...
planlamak...." (madde 166); Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet
piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici
tedbirleri alır..." (madde 167); şeklindeki hükümler, Devletin ekonomik
hayatın işleyişini düzenlemek, gerektiğinde bu alana müdahale hususunda görevli
kılındığını ortaya koymaktadır.
Bankaların, Devletin para, kredi ve sermaye politikalarının oluşmasında
ve saptanmış politikaların uygulanmasında önemli görevleri bulunmaktadır.
Gerçekten, para ikrazı işleriyle meşgul olan; mevduat kabul eden, sermaye
teşekkülüne hizmet eden bankalar, ülke ekonomisinin en hassas kesimi olan kredi
piyasasında faaliyet gösteren malî kuruluşlardır. Bu itibarla, bunların
Devletçe yakından izlenmesi ve denetlenmesi gerekir.
3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 64. maddesi ve buna bağlı olarak
69. maddesinin incelemenin konusu olan "...veya hakkında 64 üncü maddenin
3. fıkrasının uygulanmasına..." biçimdeki ibaresi, bu açıklamalar ışığında
değerlendirilmelidir.
Anılan Kanunla Devlet, bir yandan tasarrufları korumak diğer
yandan bankalarda biriken tasarrufların millî ekonominin gereklerine göre
kullanılmalarını sağlamak üzere bankalar sistemini, para ve kredi piyasalarını
yeniden düzenleme ihtiyacını duymuştur.
Alınan önlemlere rağmen malî bünyesinin güçlendirilmesine imkan
görülemeyen bankaların bütün aktif ve pasifleriyle mevcut veya kurulacak bir
bankaya devredilmesi veya bir kaç banka ile birleştirilmesi yollarından birinin
seçilmesi, Anayasa'nın 2. maddesindeki sosyal Devlet ilkesinin olduğu kadar,
Anayasa'nın 48. ve 167. maddeleriyle Devlete verilen görevlerin de gereğidir.
Kanun'un 69. maddesinde öngörülen banka yöneticileri ve memurları
ile bankanın yüzde ondan fazla hissesine sahip bulunan ortaklarından, kanuna
aykırı karar ve işlemleriyle banka hakkında 64. maddenin 3. fıkrasının
uygulanmasına sebep olanların bakanın talebi üzerine şahsî sorumlulukları
cihetine gidilerek şahsen iflaslarına karar verilmesi istemiyle mahkemeye
başvurulmasında da yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa'ya aykırı bir yön
bulunmamıştır.
Bu itibarla, ilk incelemede verilen sınırlandırma kararı uyarınca
inceleme konusu yapılan 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun 69. maddesinin 1.
fıkrasındaki "...veya hakkında 64 üncü maddenin 3 üncü fıkrasının
uygulanmasına..." biçimindeki ibarede Anayasa'ya aykırılık bulunmadığından
bu hükme yönelik itiraz reddedilmelidir.
VI- SONUÇ :
25/4/1985 günlü, 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nun (7129 Sayılı
Bankalar Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin 31/8/ 1979
Tarihli ve 28 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bankalar Hakkında 22/7/1983
Tarihli ve 70 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında
Kanun) 69. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "..veya 'hakkında 64
üncü maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasına..." biçimindeki ibarenin
Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine,
4 Mart 1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan
H.
Semih ÖZMERT
|
Başkanvekili
Orhan
ONAR
|
Üye
Necdet
DARICIOĞLU
|
Üye
Yekta
Güngör ÖZDEN
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Selahattin
METİN
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Mahmut
C. CUHRUK
|
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
Üye
Adnan
KÜKNER
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZIS1
İstanbul Bankası T.A.Ş.'nin malî yönden taahhütlerini
karşılayamayacak derecede ciddi sarsıntıya maruz kalması üzerine, Maliye ve
Gümrük Bakanlığınca 23/6/1958 tarihli ve 7129 sayılı Bankalar Kanunu'nun
23/7l1979 günlü ve 28 sayılı K.H.K. ile değişik 60/2. maddesine istinaden,
14/3/1983 gününde İstanbul Bankası'nın yönetimine el konulmuş ve bu maksatla
geçici yönetim kurulu oluşturulmuştur.
22/7/1983 günlü Resmî Gazete'de yayımlanan 70 sayılı KHK'nin 63.
maddesinde, malî bünyesi ciddi bir şekilde zayıflamakta olan bankaların bu
durumlarının düzeltilmesi için alınacak ve aldırılacak tedbirler sıralandıktan
sonra, bu tedbirlere rağmen malî bünyesinin güçlendirilmesi imkansız olan
bankaların;
a) Bütün aktif ve pasifi ile mevcut veya kurulacak bir bankaya
devredilmesine,
b) Bir veya birkaç banka ile birleştirilmesine,
Maliye Bakanının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca karar
verilebileceği öngörülmüştür.
KHK'nin "şahsî sorumluluk" başlığını taşıyan 68. maddesi
ise, aynen şöyledir : "Bir bankanın ortakları, yönetim kurulu ve kredi
komitesi başkan ve üyeleri ile genel müdür, genel müdür yardımcıları; müdürleri
ve imzaları bankayı ilzam eden memurları, kanuna aykırı karar ve işlemleri ile
bankanın iflasına ve hakkında 63 üncü maddenin 3 ve 4 üncü fıkralarının uygulanmasına
sebep olmuşlarsa, Maliye Bakanının talebi üzerine, bunların şahsen iflasına
mahkemece karar verilebilir..."
Bu maddeye dayanılarak 27 Ekim 1983 tarihinde kabul edilen 83/7242
sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla İstanbul Bankası T. C. Ziraat Bankası'na
devrolunmuş ve aynı kararda ayrıca, ortaklar ile 70 sayılı KHK'nin 68.
maddesinde sayılan diğer yetkililerden kanunlara aykırı karar ve işlemlerinden
kaynaklanan sorumlulukları tesbit edilenlerin şahsen iflasları için kanun
yollarına başvurulması emrolunmuştur.
Yayımlandığı gün TBMM'ne sunulan 70 sayılı KHK'nin bazı maddeleri
değiştirilerek 2/5/1985 günlü Resmî Gazete'de 3182 sayılı "Bankalar
Kanunu" adı altında yayımlanmıştır.
70 sayılı KHK'nin 63. ve 68. maddeleri 3182 sayılı Kanunda 64 ve
69 numarayı almış ve çok cüz'i değişikliklerle 70 sayılı K.H.K. hükümlerini
aynen tekrarlamıştır.
Anayasamızın 91. maddesine göre, şayet daha sonraki bir tarih
gösterilmemişse, KHK'lerin Resmî Gazete'de yayımlandıkları gün, değiştirilerek
kabul edilen kararnamelerin ise sadece değiştirilmiş hükümlerinin Resmî
Gazete'de yayımlandığı gün yürürlüğe girmesi gerekir.
70 sayılı KHK'nin 94. maddesinde 13. bölümün dışındaki
hükümlerinin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği, 3182 sayılı Kanunun 99.
maddesinde de aynı şekilde Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği açıkça
belirtilmiştir.
Mahalli mahkemece, ciddi görülerek çözümü istenilen Anayasaya
aykırılık iddiasının en önemli maddesini 83/7242 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararına uyarak, bankalara elkonulduktan sonra çıkarılan 70 sayılı KHK'nin ve
3182 sayılı Kanunun geriye dönük olarak uygulanması teşkil etmektedir.
Bakanlar Kurulu Kararı, bu haliyle 7129 sayılı Kanun zamanında
kesinleşmiş eylem ve işlemleri etkileyen ve kamu düzeniyle yakinen ilgisi
bulunan ve re'sen nazara alınması gereken "idari işlemlerin geriye
yürümezliği" ilkesini ihlal etmektedir.
Hukukun üstünlüğünü benimseyen bir devlette, kanunlara kuvvet ve
otorite sağlanması esastır. Hiç şüphesiz kanun hakimiyetinin kaynağını ona
karşı duyulan güven duygusu teşkil eder. Son çıkan bir kanunun kendinden önce
yapılmış işlem ve gerçekleşmiş durumlara uygulanması bu güven duygusunu yok
edeceği için, uygar toplumlar hukukunda geçmiş, yeni kanunların etki alanı
dışında tutulmuş ve yeni kanunların metninde geçmişe uygulanacağına dair hüküm
bulunmayan hallerde, kaideten her olayın hukuki hükümleri, o olayın vuku
bulduğu tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerine tabi kılınmıştır.
Anayasamızda, yasaların geriye yürümezliği açıkça öngörülmüş
değildir. Bu sebeple, Milletin egemenlik hakkını kullanan yasama organının,
koyduğu kanunların kapsam ve zamanını tayin yetkisine sahip olabileceği
görüşlerine karşı, Anayasa Mahkemesi, "Devletimiz, bir hukuk devletidir.
Kanunlarımız Anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve bütün uygar
ülkelerde kabul edilen prensiplerine uygun olmalıdır." gerekçesiyle,
hükümleri geriye işleyen kanunların yapılamayacağını belirterek kanunlara inan
ve güvenin sarsılmaması ilkesini benimsemiştir. Hal böyle iken, 70 sayılı KHK
ile bilahare onun yerini alan 3182 sayılı Kanunda geriye yürütülmeyi içeren
hükümler bulunmadığı halde, bu kanunların 7129 sayılı "Bankalar
Kanunu"nun yürürlüğü zamanında vukua gelmiş olaylara ve gerçekleştirilmiş
işlemlere uygulanması, hukuken mümkün değildir. Bu imkansızlığın 83/7242 sayılı
"Bakanlar Kurulu" kararnamesiyle mümkün hale sokulduğu da iddia
edilemez. Çünkü, evvelemirde bu kararnamenin, Anayasanın Geçici 15. maddesinde
yasaklanan Anayasaya aykırılık iddiasıyla bir ilişkisi yoktur.
Kararname, idari makamlara dava açılması ve bu davanın da 70
sayılı KHK ile 3182 sayılı Kanuna göre yönlendirilmesi emrini içermekte, maddî
vakıanın hukuki tavsifini yapma yetki ve ödevine sahip, bağımsız mahkemeyi
muhatap almamaktadır. Diğer bir ifadeyle, mahkemenin hukuka göre hüküm verme ve
genel kurallara istinaden yorum yapma yetkisini kısıtlamamaktadır. Bu nedenle,
Anayasa'nın 152., ve 2949 sayılı Kanunun 28. maddelerinde öngörülen "Bir
davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin varlığı"
şartı gerçekleşmediği için, itirazı ciddi gören mahkemenin itirazının ilk
inceleme evresinde reddi gerekirken aksi yönde kararı oluşturan çoğunluk
görüşüne karıyım.