ANAYASA
MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı: 1986/22
Karar Sayısı : 1986/28
Karar Günü : 2.12.1986
R.G. Tarih-Sayı :30.04.1987-19446
İPTAL DAVASINI AÇAN : Cumhurbaşkanı Kenan EVREN.
İPTAL DAVASININ KONUSU : 751986 tarihli, 3284 sayılı "861949
Tarihli ve 5434 Sayılı TC. Emekli Sandığı Kanununun Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi, Aynı Kanuna 10 Ek Madde ile 15 Geçici Madde Eklenmesi ve
3.3.1954 Tarihli ve 6311 Sayılı, 231970 Tarihli ve 1239 Sayılı, 8.7.1971 Tarihli
ve 1425 Sayılı, 24121980 Tarihli ve 2363 Sayılı Kanunların Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun"un 18. maddesi ile 5434 sayılı TC. Emekli
Sandığı Kanunu'na eklenen Ek 1. ve Ek 4. maddelerin Anayasa'nın 2. ve 10.
maddelerine aykırılığı sebebiyle iptali istemidir.
II- METİNLER :
A) İptali İstenen Kanun Hükümleri :
"Ek Madde 1.- Yasama Organı Üyeliği yapanlarla dışarıdan
bakanlığa atananlar, TC. Emekli Sandığına yazılı müracaat tarihlerini takibeden
aybaşından itibaren yaşlarına bakılmaksızın TC. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilirler. Bu gibilerin Sandıkla ilgilendirdikleri tarihte, başka
sosyal güvenlik kurumları ile ilgileri bulunuyorsa, bu ilgileri sona erer.
Bunların emeklilik keseneklerine ve kurum karşılıklarına birinci
derecenin son kademesi ve iştirakçilere uygulanmakta olan en yüksek ek gösterge
esas tutulur"
"Ek Madde 4.- Yasama Organı Üyeleri veya dışarıdan atanan
bakanlardan görev süreleri sona erenlerden;
a) TC. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmesi gereken bir göreve
girenlerin emekli keseneklerine, kesenekleri kendileri, karşılıkları da
kurumlarınca ödenmek üzere 1 inci derecenin son kademesi ve iştirakçilere
uygulanmakta olan en yüksek ek gösterge esas alınır.
b) Diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilgili bir görevde
çalışanların istekleri üzerine, müracaatlarının TC. Emekli Sandığı kayıtlarına
geçtiği tarihi takip eden aybaşından itibaren kesenek ve kurum karşılıkları
birinci derecenin son kademesi ve iştirakçiler için uygulanmakta olan en yüksek
ek gösterge üzerinden hesap edilmek şartıyla TC. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilmeleri sağlanır.
Bu suretle ilgileri devam edenlerin BAĞ-KUR ile ilgilendirilmeleri
gereken işlerde çalışanların kesenek ve karşılıklarının tamamı, Sosyal
Sigortalar Kurumu ile ilgilendirilmeleri gereken görevlerde çalışanların
keseneklerinin tamamı ile, Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenecek işveren hissesi
ile % 18 karşılık arasındaki farkın tamamı kendilerinden, işveren hissesi de
çalıştıran işyerinden tahsil edilir. Ancak bu suretle geçen süreler emeklilik
ikramiyesinin hesabında dikkate alınmaz.
(a) ve (b) fıkrası kapsamına girenlere istekleri üzerine Ek 5 inci
maddedeki esas ve oranlara göre aylık bağlanır."
B) Dayanılan Anayasa Kuralları :
"Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve
sosyal bir hukuk Devletidir."
"Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
III- İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca, Orhan Onar,
Mahmut C. Cuhruk, Necdet Darıcıoğlu, Yekta Güngör Özden, Muammer Turan, Mehmet
Çınarlı, Servet TÜZÜN, Mustafa Gönül, Osman Vahdettin Oktay, Mustafa Şahin ve
Adnan Kükner'in katılmalarıyla 2971986 tarihinde yapılan ilk inceleme
toplantısında, davanın süresinde açıldığı ve dosyada eksiklik bulunmadığı
anlaşıldığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV- ESASIN İNCELENMESİ :
İşin esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi, iptali istenen kanun
hükümleri, aykırılık iddiasına dayanak yapılan Anayasa maddeleri, bunlarla
ilgili gerekçeler ve öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü
:
A) Anayasaya Aykırılık Sorunu :
1 - Ek 1. Madde Yönünden :
Dava konusu madde yasama organı üyeliği yapanlarla, dışarıdan
bakanlığa atananların TC. Emekli Sandığına yazılı müracaat tarihlerini takip
eden aybaşından itibaren, yaşlarına bakılmaksızın TC. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilmelerini; bunların öğrenim durumları ve hizmet süreleri ne olursa
olsun, emekli keseneklerine ve kurum karşılıklarına birinci derecenin son
kademesi ve iştirakçilere uygulanmakta olan en yüksek ek göstergenin esas
tutulmasını öngörmektedir.
Bu maddenin eklenmiş olduğu 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu'nun 15 inci maddesinde, emekli keseneklerinin "özel teadül
ve kuruluş kanunlarına göre müktesep hak olarak alman derece, aylık ve ücret
tutarları" üzerinden kesileceği belirtilmiş bulunmaktadır. Sandığın
iştirakçilerinden olmakla beraber, teadül kanunlarına tabi bulunmayan
kimselerin emekli keseneklerine esas tutulacak derecelerin tespiti için de,
öğrenim durumları ve hizmet sürelerine göre intibak yapılması hükme
bağlanmıştır.
1425 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu'na eklenen geçici 2. maddede "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi,
Temsilciler Meclisi üyesi, dışarıdan atanmış bakan iken veya bu görevlerden
ayrılıp başka bir göreve girmeden, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce
emekliye ayrılmış bulunanların emekli aylıkları ile ölenlerin dul ve
yetimlerinin aylıklarının intibak ve yükseltme işlemleri beşinci dereceden
emekli olanlarda bu derecenin dördüncü kademesi üzerinden, diğer derecelerden
emekli olanlarda ise bu derecelerin beşinci kademesi başlangıç alınarak
yapılır" denilerek, öğrenim durumu ve hizmet süresine göre yapılması
gereken intibaklara maddede sözü edilen kimseler için bir istisna getirilmişse
de, bu hüküm, açılan bir dava üzerine Anayasa'nın hukuk devleti ve eşitlik
ilkelerine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesinin 661972 günlü, Esas : 1971/44,
Karar: 1972/29 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.
Aynı Kanun'un 2. maddesiyle TC. Emekli Sandığı Kanunu'na eklenen
Ek 1. maddede yer alan, geçici 2. maddedekine benzer bir hüküm dava konusu
yapılmadığından iptal edilmemiş ise de, bu hükmün de Anayasa'ya aykırı olduğu
sözü gecen kararda belirtilmiştir.
Emekli keseneğine esas tutulan müktesep hak aylık derecesini
belirleyen iki unsurdan biri iştirakçinin öğrenim durumu, ikincisi de hizmet
süresidir. İştirakçinin öğrenim durumu itibariyle girebileceği derece, personel
kanunlarında belirtilen hizmet sürelerinin geçmesiyle üst derecelere
yükseltilmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36. maddesinde, ilgililerin
öğrenim durumlarına göre ulaşabilecekleri en yüksek dereceler gösterilmiştir.
Buna göre, birinci dereceye yükselebilmek için yüksek öğrenim görmüş olmak
gerekmektedir.
Aynı Kanunun 43. maddesinin (B) işaretli bendinin 243 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle değişik ikinci fıkrasında ".kadrolarına tahsisli ek
göstergesi bulunmayanlara uygulanacak ek göstergeler, ilgililerin bu Kanunun
36. ve 37 nci maddelerine göre yükselebilecekleri dereceler için belirlenen ek
göstergelerden yüksek olamaz" denilmiş; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu'nun 2898 sayılı Kanunla değişik 41. maddesinde de emekli,
âdi malûllük ve vazife malûllüğü aylıklarının hesaplanmasında 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu'nun 43. maddesinde yer alan gösterge tablosu ve personel
kanunlarındaki ek göstergelerin esas alınması hükme bağlanmıştır.
Dava konusu Ek 1. maddede, yasama organı üyeliği yapanlarla
dışarıdan bakanlığa atananlar için farklı bir düzenleme getirilerek, bunların
öğrenim durumlarına ve hizmet türlerine bakılmaksızın, emeklilik keseneklerine
ve kurum karşılıklarına birinci derecenin son kademesinin ve iştirakçilere
uygulanmakta olan en yüksek ek göstergenin esas tutulması kabul edilmiştir.
8.6.1949 tarihinde kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu'nun 12. maddesinin II. fıkrasında sandıktan faydalanacaklar sayılmış,
bunlar arasında milletvekillerine yer verilmemiştir. Sonradan bu fıkraya,
9.6.1952 tarihli ve 5951 sayılı Kanunla bir bent eklenerek, emeklilik hakkı
tanınan vazifelerde bulunduktan sonra milletvekilliğine seçilenlerin (seçimlerinden
itibaren 6 ay içinde yazı ile Sandığa müracaat ettikleri takdirde) Sandık'tan
faydalandırılmaları kabul edilmiş ve bunların emekli keseneklerine de, bütün
öteki iştirakçilerde olduğu gibi, kazanılmış hak aylık dereceleri esas
tutulmuştur.
Sözü geçen 5951 sayılı Kanunun gerekçesinde, memurların
seçilmeleri halinde emeklilik haklarını kaybetmelerinin Anayasayla tanınmış
olan seçilme hakkını kullanmalarını güçleştireceği, oysa aydın kitlenin büyük
bir bölümünü oluşturan memur zümresinin bilgi ve ihtisasından Büyük Millet
Meclisinin müstağni kalamayacağı, nihayet paylarına düşen primi ödeyerek
evvelce kazanmış oldukları sigortalı sıfatını sürdürmelerinin hiç bir malî ve
mantıkî sakıncası da bulunmadığı belirtilmiştir.
Anayasa'nın 60. maddesinde "Herkes, sosyal güvenlik hakkına
sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı
kurar." denilmiş bulunduğundan, yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan
bakanların da TC. Emekli Sandığı'ndan faydalandırılmak suretiyle güvenliklerinin
sağlanmış olması Anayasa'ya uygundur.
Ancak, dava konusu olan Ek 1. maddeyle bunların emekli keseneğine
esas olacak aylık derecelerinin, öğrenim durumları ve hizmet süreleri ne olursa
olsun (emekliliğe tabi hiç bir hizmetleri bulunmasa dahi) birinci derecenin son
kademesine ve iştirakçilere uygulanan en yüksek ek göstergeye yükseltilmesi,
sözü geçenlere, öteki iştirakçilerin hiç birisine tanınmayan bir imtiyaz, bir
ayrıcalık getirmektedir.
Yasama organı üyelerinin yapmakta oldukları görevin önemi, bunların
ödenek ve yolluklarının (Anayasal çerçeve içerisinde) farklı bir düzenlemeye
tabi tutulmasını haklı göstermekte ise de; iştirakçi oldukları bir sosyal
güvenlik kuruluşundan, diğer iştirakçilerle eşit şartlarda faydalandırılmaları
gerekirken, öteki iştirakçilerin hiç birisi için söz konusu olmayan bazı
imtiyazlarla donatılmaları, savunulması mümkün olmayan bir eşitsizlik ve
adaletsizliğe yol açmaktadır.
Nitekim, valilik, büyükelçilik, elçilik, gibi önemli bazı Devlet
hizmetlerini de içine alan istisnaî memurluklara atananlara kademe ilerlemesi
ve derece yükselmesine ilişkin hükümlerle bağlı olmaksızın doğrudan doğruya
atanmış oldukları kadro aylığının ödenmesine cevaz veren Devlet Memurları
Kanunu (Madde : 59), bunları emekliliğe esas tutulacak aylık derecesi
bakımından, öteki memurlardan ayırmamış, emekli keseneklerinin öğrenim
durumları ve hizmet sürelerine göre hak kazanmış bulundukları aylık derecesi
üzerinden kesilmesini öngörmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun
huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir" denilmekte, 10.
maddesinde de herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde
eşit olduğu hiçbir kişiye aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı
belirtilmiş bulunmaktadır.
Dava konusu Ek 1. madde, yasama organı üyeliği yapanlarla
dışarıdan bakanlığa atananlara, iştirakçi oldukları TC. Emekli Sandığı'nca,
öteki iştirakçilerin hiç birisine tanınmayan ve adalet duygusuyla bağdaşmayan
bazı haklar ve ayrıcalıklar getirdiğinden, Anayasa'nın sözü geçen 2. ve 10.
maddelerine aykırı düşmektedir.
Muammer Turan bu görüşe katılmamıştır.
2- Ek 4. Madde Yönünden :
Sözü geçen maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde, görev
süreleri sona ermiş bulunan yasama organı üyeleri veya dışarıdan atanan
bakanlardan, TC. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmeleri gereken bir göreve
girenlerin emekli keseneği ve karşılıklarına 1 inci derecenin son kademesi ve
iştirakçilere uygulanmakta olan en yüksek ek göstergenin esas alınacağı
zikredilmiş, (b) bendinde de, bunlardan diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilgili
bir görevde çalışanların istekleri üzerine, kesenek ve kurum karşılıkları
birinci derecenin son kademesi ve " iştirakçilere uygulanmakta olan en
yüksek ek gösterge üzerinden hesap edilmek şartıyla, TC. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilmeleri kabul edilmiştir.
Bu maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde söz konusu edilenlerin emekli kesenek ve karşılıklarının ne suretle
ödeneceğini gösteren hükümler yer almış; üçüncü fıkrasında da bunlara istekleri
üzerine Ek 5 inci maddedeki esas ve oranlara göre aylık bağlanması
öngörülmüştür.
Üçüncü fıkranın atıfta bulunduğu Ek 5. maddede, emekli aylığına
hak kazanma ve aylığın hesaplanması ile ilgili esaslar diğer iştirakçilere
uygulanmakta olan hükümlere paralel olarak düzenlenmiş ise de, maddenin son
fıkrasında, bu Kanuna göre emekli aylığı bağlanmasında 2829 sayılı Kanunun 8
inci maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı zikredilmiştir.
Bu son fıkrada uygulanmayacağı belirtilen 2829 sayılı Kanunun 8
inci maddesinde : "Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden
ilgililere, son yedi yıllık fiilî hizmet süresi içinde fiilî hizmet süresi
fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde eşit hizmet
sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık
bağlanır ve ödenir.
Ancak, malûllük, ölüm, 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Kanunu'na
göre yaş haddinden re'sen emekli olana ve bağlı oldukları kurumun kanunla
değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi
olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır." denilmektedir.
Ek 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile, görev süresi sona
ermiş bulunan yasama organı üyeleri ve dışarıdan atanan bakanlardan TC. Emekli
Sandığı ile ilgilendirilmeleri gereken bir göreve girenlerin, öğrenim durumları
ve hizmet süreleri ne olursa olsun, emekli keseneği ve karşılıklarına birinci
derecenin son kademesi ve iştirakçilere uygulanmakta olan en yüksek ek
göstergenin esas alınacağı kabul edilmekle, söz konusu kimseler için Ek 1.
madde hükümlerine paralel olarak, TC. Emekli Sandığı'nın öteki
iştirakçilerinden hiçbirine tanınmayan bir ayrıcalık getirilmektedir.
Emekli keseneği ve karşılıkları bakımından benzer bir hükmü ihtiva
eden (b) bendinde ise, bunlardan diğer sosyal güvenlik kurumlarıyla ilgili bir
görevde çalışanların da istekleri üzerine TC. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilmeleri kabul edilerek yeni bir ayrıcalığa yol açılmıştır.
Şu duruma göre, yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan
bakanlardan görev süresi sona erenler, Bağ-Kur veya Sosyal Sigortalar
Kurumu'yla ilgilendirilmeleri gereken bir işte çalışmakta olsalar bile,
müracaatları halinde, TC. Emekli Sandığı ile ilgilendirilecekler, emekliliğe
hak kazandıkları zaman, son yedi yıllık hizmet sürelerinden tamamına yakın
kısmı Bağ-Kur veya Sosyal Sigortalar Kurumu'yla ilgili olarak geçmiş bulunsa
bile, kendilerine TC. Emekli Sandığı'nca aylık bağlanacaktır.
Sözü geçen kimselerin diğer sosyal güvenlik kurumları ile ilgili
bir işte çalışmakta olsalar dahi, istekleri üzerine, TC. Emekli Sandığı ile
ilgilendirilmelerinin; emekli keseneği ve kurum karşılığına, öğrenim durumları
ve hizmet süreleri dikkate alınmaksızın birinci derecenin son kademesi ve
iştirakçilere uygulanan en yüksek ek göstergenin esas tutulmasının ve nihayet
emekliliği hak ettikleri zaman hizmetlerinin son yedi yıllık kısmı nerede
geçmiş olursa olsun, kendilerine TC. Emekli Sandığı'nca aylık bağlanmasının
öngörülmüş bulunması haklı bir sebebe dayanmayan eşitsizlik ve adaletsizlik
getirmektedir.
Bu itibarla, adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı hükümler ihtiva
eden Ek 4. madde de, Ek 1. madde gibi, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
bulunmaktadır.
Muammer Turan bu görüşlere katılmamıştır.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, 3284 sayılı "8.6.1949 Tarihli
ve 5434 Sayılı TC. Emekli Sandığı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi,
Aynı Kanuna 10 Ek Madde ile 15 Geçici Madde Eklenmesi ve 3.3.1954 Tarihli ve
6311 Sayılı, 2.3.1970 Tarihli ve 1239 Sayılı, 8.7.1971 Tarihli ve 1425 Sayılı,
24.12.1980 Tarihli ve 2363 Sayılı Kanunların Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun"un 18. maddesi ile 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Kanunu'na
eklenen Ek 1. ve Ek 4. maddeler Anayasa'ya aykırı olduğundan iptal edilmelidir.
3- Sözü geçen Ek 1. ve Ek 4. maddelerin iptali sonucunda, Kanunun
Ek 2, Ek 3, Ek 5. maddeleriyle Geçici 11 ve Geçici 12. maddelerinin uygulanma
imkânı kalmayacağından, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun'un 29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, bu
maddelerin de iptaline karar verilmelidir.
B) İptal Hükmünün Yürürlüğe Giriş Tarihi :
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında : "Kanun, Kanun
Hükmünde Kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı geçemez" denilmekte; 10.11.1983 tarihli ve 2949
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un
53. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında da aynı hususlar tekrarlandıktan
sonra, beşinci fıkrasında şöyle bir hükme yer verilmektedir: "Anayasa
Mahkemesi bir kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün veya bunların belirli hükümlerinin iptali halinde meydana gelecek
olan hukukî boşluğu kamu düzenini tehdit veya kamu yararını ihlâl edici
mahiyette görürse, yukarıdaki fıkra hükmünü uygular ve boşluğun doldurulması
için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Başbakanlığa bilgi
verir."
Yukarıda belirtildiği üzere, 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı
Kanunu'na, 3284 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. ve Ek 4. maddelerin Anayasa'ya
aykırı olduğu sonucuna varılarak iptali öngörülmüş, bu maddelerin iptaliyle
uygulanamaz bir hale gelen öteki bazı maddelerin de iptali cihetine
gidilmiştir. İptal hükmünün kamu düzenini tehdit veya kamu yararını ihlâl edici
bir hukukî boşluk oluşturacağından söz edilemez.
Bu sebeplerle, Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun'la Anayasa Mahkemesi'nin işi değerlendirip gerekli görmesine
bırakılmış bulunan yetkinin kullanılmasına ve iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihin ayrıca kararlaştırılmasına yer olmamak gerekir.
Necdet Darıcıoğlu ve Mehmet Çınarlı bu görüşe katılmamışlardır.
V- SONUÇ :
1- 751986 günlü, 3284 sayılı "861949 Tarihli ve 5434 Sayılı
TC. Emekli Sandığı Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi, Aynı Kanuna 10
Ek Madde ile 15 Geçici Madde Eklenmesi ve 3.3.1954 Tarihli ve 6311 Sayılı,
2.3.1970 Tarihli ve 1239 Sayılı, 8.7.1971 Tarihli ve 1425 Sayılı, 24.12.1980
Tarihli ve 2363 Sayılı Kanunların Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun"un 18. maddesi ile 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı Kanunu'na eklenen
Ek 1. ve Ek 4. maddelerin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline Muammer
Turan'ın karşıoyu ve oyçokluğu ile;
2- Ek 1. ve Ek 4. maddelerin iptal edilmesi, Ek 2, Ek 3, Ek 5.
maddeler ile aynı Kanunun Geçici 11. ve Geçici 12. maddelerinin uygulanmaması
sonucunu doğurduğundan sözü edilen maddelerin de, 10.11.1983 günlü, 2949 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 29.
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iptaline oybirliği ile,
3- İptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin ertelenmesine gerek
bulunmadığına Necdet Darıcıoğlu ve Mehmet Çınarlı'nın "Anayasanın 153. ve
2949 sayılı Kanunun 53. maddeleri gereğince iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihin ayrıca kararlaştırılması" gerektiği yolundaki karşıoyları ve
oyçokluğu ile,
2.12.1986 gününde karar verildi.
Başkan
Orhan
ONAR
|
Başkanvekili
Necdet
DARICIOĞLU
|
Üye
Yılmaz
ALİEFENDİOĞLU
|
Üye
Muammer
TURAN
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
Üye
Selâhattin
METİN
|
Üye
Servet
TÜZÜN
|
Üye
Mustafa
GÖNÜL
|
Üye
Mustafa
ŞAHİN
|
Üye
Adnan
KÜKNER
|
Üye
Vural
SAVAŞ
|
|
|
|
|
KARŞIOY
YAZISI
3284 sayılı Kanun'un 23. maddesinde : "Yasama Organı Üyeleri
ile dışarıdan atanan bakanlara ilişkin olarak 5434 sayılı TC. Emekli Sandığı
Kanunu ile ek ve değişikliklerinde ve diğer kanunlarda yer alan bu kanuna
aykırı hükümler kaldırılmıştır." denilmektedir.
Bu madde hükmüyle, 3284 sayılı Kanun'a aykırı hükümler yürürlükten
kaldırılmış; sözü geçen Kanun'un, kaldırılan hükümlerin yerine geçen hükümleri
de iptal edilmiş olduğuna göre; yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan
bakanların tabi olacakları sosyal güvenlik rejimi ve özellikle emeklilik
intibakları konusunda hukukî bir boşluk doğmaktadır.
Bu boşluğun Yasama Organı'nca kabul edilecek yeni hükümlerle
doldurulabilmesi için Anayasa'nın 153. ve 2949 sayılı Kanun'un 53. maddesi
uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin ayrıca kararlaştırılması gerektiğinden,
aksi yönde oluşmuş bulunan çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Üye
Necdet
DARICIOĞLU
|
Üye
Mehmet
ÇINARLI
|
KARŞIOY
YAZISI
"Kanun önünde eşitlik" herkesin, her yönden eşit olması
demek değildir. "Haklı nedenler ve kamu yararı varsa" kişilerin
birbirinden ayrı tutulması normaldir. Farklı hukukî durumda olanlara farklı
imkânlar tanınması imtiyaz sayılmaması gerekir. Anayasa, herkesin ancak
"dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit" olacağını
belirtmiştir. Yoksa ayrı hukukî durumda olanlar arasında eşitlikten söz
edilemez. Kamu hizmetlerindeki görevi, yetkisi, sorumluluğu ayrı olanların;
aylık, ödenek, diğer özlük hakları gibi sosyal güvenceleri bakımından da ayn
tutulması doğaldır. Bu hallerin adalete, hukuk devletine ve sosyal devlete
aykırı sayılması da doğru değildir. Bunlar daha çok değer hükümlerine ve
yerindeliğe girer.
Anayasa, yalnız 86 ncı maddesi ile, milletvekillerinin, ödenek ve
yollukları için sınırlandırma getirmiş; "ödeneğin aylık tutarı en yüksek
Devlet memurunun almakta olduğu miktarı, yollukta ödenek miktarının yarısını
aşamaz" demiştir. Dava konusu Kanun maddelerinin Anayasa'nın bu hükmüne
aykırı olup olmadığı irdelenip tartışılabilirdi. Fakat ben, münhasıran mezkûr
kanun hükümlerinin Anayasa'nın 2 nci ve 10 uncu maddelerine aykırılığını kabul
edemiyorum.
Kısaca, bu nedenlerle karara karşıyım.