ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1977/131
Karar Sayısı:1978/42
Karar Günü:15/6/1976
Resmi Gazete tarih/sayı:23.1.1979/16528
İPTAL
DAVASINI AÇAN : Ankara Üniversitesi
İPTAL
DAVASININ KONUSU: 8/8/1977 Günlü, 2095 sayılı "İktisadî ve Ticarî İlimler
Akademileri Kadro Kanunu" nun 2. maddesinin üçüncü fıkrasıyla, 3.
maddesinin ikinci fıkrasının iptaline karar verilmesi istenmiştir.
II.
METİNLER :
A-
17/8/1977 günlü, 16030 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış bulunan 8/8/1977
günlü, 2095 sayılı "İktisadî ve Ticari İlimler Akademileri Kadro
Kanunu" nun iptali istenen hükümlerini içeren 2. ve 3. maddeleri şöyledir
: .
Madde
2- İktisadî ve Ticarî İlimler Akademilerinin Öğretim Üye ve Yardımcılarının kadroları
bu kanuna bağlı (1) sayılı cetvelde gösterilmiştir. Ancak bunlardan, bağlı (2)
sayılı cetvelde gösterilenler bu Kanunun yürürlüğe girdiği malî yılda
kullanılmaz. Bu kadrolar Akademi Senatosunun teklifi üzerine Maliye
Bakanlığınca serbest bırakılır.
Madde
3- Profesörler Kurulu, (1) sayılı cetveldeki kadroları ihtiyaca göre bölüm,
kürsü, yüksek okul ve Enstitülere tahsis edebilir. Akademilerarası Kurul Kararı
ile 1750 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi hükmüne uygun olarak 1438 sayılı
Kanunun 5 nci maddesi gereğince Fakülte haline getirilen bölümlerin kadroları o
Fakültelere aktarılır. Öğretim birimlerine tahsis edilen kadrolarda boş
bulunmadıkça o öğretim birimine atama yapılmaz.
B-
İptal davasına dayanak gösterilen Anayasa kuralları : Madde 4- Egemenlik
kayıtsız şartsız Türk Milletinindir.
Millet,
egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle
kullanır.
Egemenliğin
kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.
Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almıyan bir devlet yetkisi
kullanamaz.
Madde
8.- Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri
bağlıyan temel hukuk kurallarıdır.
Madde
12.- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep
ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye, veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Madde
120.- Üniversiteler, ancak Devlet eliyle ve kanunla kurulur. Üniversiteler,
özerkliğe sahip kamu tüzel kişileridir.
Üniversite
özerkliği, bu maddede belirtilen hükümler içinde uygulanır ve bu özerklik,
üniversite binalarında ve eklerinde suçların ve suçluların kovuşturulmasına
engel olmaz.
Üniversiteler,
Devletin gözetimi ve denetimi altında, kendileri tarafından seçilen organları
eliyle yönetilir. Özel kanuna göre kurulan Devlet üniversiteleri hakkındaki
hükümler saklıdır.
Üniversite
organları, öğretim üyeleri ve yardımcıları, üniversite dışındaki makamlarca,
her ne suretle olursa olsun, görevlerinden uzaklaştırılamazlar. Son fıkra
hükümleri saklıdır.
Üniversite
öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe araştırma ve yayında bulunabilirler.
Üniversitelerin
kuruluş ve işleyişleri, organları ve bunların seçimleri, görev ve yetkileri,
üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri ve
üniversite organlarının sorumluluğu, öğrenim ve öğretim hürriyetlerini
engelleyici eylemleri önleme tedbirleri, üniversiteler arasında ihtiyaca göre
öğretim üyeleri ve yardımcılarının görevlendirilmesinin sağlanması, öğrenim ve
öğretimin hürriyet ve teminat içinde Ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine
ve kalkınma plânı ilkelerine göre yürütülmesi esasların kanunla düzenlenir .
Üniversitelerin
bütçeleri, genel ve katma bütçelerin bağlı olduğu esaslara uygun olarak
yürürlüğe konulur ve denetlenir.
Üniversitelerle
onlara bağlı fakülte, kurum ve kuruluşlarda öğrenim ve öğretim hürriyetlerinin
tehlikeye düşmesi ve bu tehlikenin üniversite organlarınca giderilmemesi
halinde Bakanlar Kurulu, ilgili üniversitelerin veya bu üniversiteye bağlı
fakülte, kurum ve kuruluşların idaresine el koyar ve bu kararını hemen Türkiye
Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısının onamasına sunar. Hangi hallerin el
koymayı gerektireceği, el koyma kararının ilân ve uygulanma usulleri ile süresi
ve devamınca Bakanlar Kurulunun yetkilerinin nitelik ve kapsamı kanunla
düzenlenir.
Madde
126.- Devletin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin
harcamaları yıllık bütçelerle yapılır.
Kanun,
kalkınma plânları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir.
Genel
ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir. Bütçe kanununa
bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz.
III.
İLK İNCELEME :
A-
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 22/12/1977 gününde Kani
Vrana, Şevket Müftügil, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Sekip Çopuroğlu, Fahrettin
Uluç, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Ahmet Salih
Cebi, Âdil Esmer, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Ahmet H. Boyacıoğlu ve Necdet
Darıcıoğlu'nun katılmalarıyle yapılan ilk inceleme toplantısında aşağıdaki
sorun üzerinde durulmuştur :
14/11/1977
günlü dava dilekçesinde 8/8/1977 günlü 2095 sayılı Yasanın 2. ve 3.
maddelerinin tümünün iptali istenmiştir. Oysa sözü geçen yasanın her iki
maddesi çeşitli tümcelerden oluşmakta ve her tümce ayrı bir konuyu hükme
bağlamaktadır. 22/4/1962 günlü, 44 sayılı "Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında" yasanın 26. maddesinde, iptal davası
açılmasında, uyulacak kurallar gösterilmiş ve maddenin 2. fıkrasında; davaya
konu olan metinlerin hangi hükümlerinin, Anayasanın hangi maddelerine aykırı
olduğunun ve aykırılık gerekçelerinin neden ibaret bulunduğunun dava
dilekçesinde belirtilmesi zorunluğuna işaret edilmiştir. Dava dilekçesinde
Anayasaya aykırılık nedenleri açıklanırken 2. maddenin son tümcesi ve 3.
maddenin ikinci Tümcesi ele alınmış, bu tümceler yönünden iptal gerekçeleri
belirtilmiş, öteki tümcelere ilişkin hükümlerin iptal nedenleri açıklığa
kavuşturulmamıştır. Bu durum anılan 44 sayılı Yasanın 26. maddesine göre
eksiklik sayıldığından bu eksikliğin giderilmesi için davacı üniversiteye 60 gün
önel verilmelidir.
Bu
toplantıda verilen karar şöyledir :
"8/8/1977
günlü 2095 sayılı Yasanın iptali istenen 2. ve 3. maddelerinde ayrı tümceler
halinde çeşitli hükümler yeralmıştır. Davacı üniversite senatosunca 2. ve 3.
maddelerin tümünün iptali için dava açılmasına karar verilmiş olmasına karşın,
dava dilekçesinde bu maddelerde yer alan hükümlerin birer bölümüne ilişkin
iptal gerekçeleri gösterilmiş, kimi bölümleri hakkında iptal nedenleri
açıklanmamıştır.
Bu
durum 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 26. maddesine göre eksiklik
sayıldığından tamamlanması için davacı üniversiteye 60 gün süre verilmesine
Abdullah Üner, Şekip Çopuroğlu, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Nihat O.
Akçakayalıoğlu, Ahmet H. Boyacıoğlu ve Necdet Darıcıoğlu'nun bu yönden eksiklik
bulunmadığı yolundaki karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla,
22/12/1977
gününde karar verildi."
B-
21/3/1978 gününde aynı üyelerin katılmasıyla yapılan toplantıda; önceki
toplantıda verilen karar üzerine davacı üniversitece gönderilen 14/2/1978 günlü
ve 3402 sayılı senato kararının onanlı örneği ile buna bağlı 22/2/1978 günlü
açıklama dilekçesi incelenmiştir. Sözü geçen Senato kararında : "Davanın,
2095 sayılı Yasanın 2. maddesinin son tümcesine ve 3. maddesinin ikinci
tümcesine inhisar ettirilmesinin uygun olacağına" işaret edilmiş ve ek
dilekçe ile bu hükümlere ilişkin iptal gerekçeleri açıklanmıştır.
Böylece
davanın açılmasında saptanan eksiklik tamamlanmış olmaktadır.
Davacı
üniversitenin iptalini istediği hükümlere gelince :
2.
maddenin son tümcesini oluşturan hüküm, yasaca verilen kadroların nasıl serbest
bırakılacağını belirlemektedir. Davanın esasını, akademilerin
"Senato" adı altında yönetim organı ve "Fakülte" adı
altında eğitim ve öğretim birimleri kuramayacakları, buna yetkili
bulunmadıkları görüşü oluşturmaktadır. Yasaca verilen kadrolar, iptali istenen
"Senato" adı altındaki kuruluşun önerisi ile serbest bırakılmakta ve
yine iptali istenen "Fakülte" adı altındaki eğitim ve öğretim
birimlerinde görev alanlara tahsis edilmektedir. 3. maddenin ikinci tümcesi de
fakülte haline getirilen bölümlerin kadrolarının o fakültelere nasıl
aktarılacağını açıklamaktadır. O halde her iki maddenin dava konusu olan
tümceleri arasındaki hukukî bağlantı belirgin bir biçimde ortadadır. Öte
yandan, davacının açıklama dilekçesinde de bu hükümlerin iptali istenmektedir.
Böyle
olunca işin esasının 2. maddenin üçüncü tümcesi ile 3. maddenin ikinci tümcesi
hükümleri açısından incelenmesi gerekmiş :
"l-
22/12/1977 günlü 1977/131 sayılı kararda açıklanan eksikliklerin davacı
tarafından tamamlanmış bulunduğuna Kani Vrana, Şevket Müftügil, Muhittin Gürün
ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun (verilen önel içinde karar gereği yerine
getirilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği)
yolundaki karşıoylarıyla ve oyçokluğuyla,
2-
İşin esasının 8/8/1977 günlü, 2095 sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü tümcesi
hükmü ile 3. maddesinin ikinci tümcesi hükmü açısından incelenmesine, 2.
maddedeki hüküm açısından Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Şekip Çopuroğlu, Ahmet
Erdoğdu, Hasan Gürsel, Adil Esmer ve Necdet Darıcıoğlu'nun karşıoylarıyla ve
oyçokluğuyla, 3. maddedeki hüküm açısından oybirliğiyle," 21/3/1978
gününde karar verilmiştir.
IV.
ESASIN İNCELENMESİ :
İşin
esasına ilişkin rapor, dava dilekçesi, iptali istenen kanun hükümleri, konu ile
ilgili öteki yasa kuralları, dayanılan Anayasa ilkeleri, bunların gerekçeleri
okunduktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü :
l-
Davanın özü, 7334 sayılı Yasaya bağlı akademilerin "Fakülte" adı
altında eğitim ve öğretim birimleri ile "Senato" adı altında yönetim
kuruluşları kuramayacakları, bu tür kuruluşlara izin veren 2095 sayılı Yasa
hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğu görüşünden ibarettir. Davacı üniversite,
bu gibi öğretim ve yönetim kuruluşlarının ancak üniversitelere özgü olduğunu
ileri sürmektedir.
Bu
sav karşısında, konunun Anayasa'nın 120. maddesi açısından ele alınarak
değerlendirilmesinde zorunluk vardır.
Anayasa'nın
120. maddesi hükümleri karşısında, eğitim ve öğretimi, çağdaş bilim ve
teknoloji gereklerine uygun olarak, özgürlük ve güvence içinde ve Kalkınma
Planı ilkelerine göre yürüten bütün yüksek öğretim kurumları, üniversite
düzeyinde kuruluşlardır.
Anayasa
Mahkemesinin 12/1/1971 günlü E. 1969/31, K. 1971/3 sayılı kararında (Anayasa
Mahkemesi Kararları Dergisi Cilt : 9, Sayfa : 131 ve sonra) açıklandığı üzere
"Hukukda yapılacak yorumlarda, sözden çok öze önem verilmesi ve yorumda
sözün özü belirtmeye yarayan araç olduğunun kesinlikle gözönünde tutulması
çağdaş hukuk biliminin benimsediği temel ilkelerdendir. Burada üniversite
deyimini yorumlarken benimsediğimiz yol, öze de önem veren yol olmak bakımından
üstün bir durumdadır; Oysa yasaların yalnızca üniversite adı altında kurdukları
kuruluşları üniversite saymak ve üniversite görevi yapan başka yüksek eğitim ve
öğretim kurumlarını yalnızca üniversite adı altında kurulmadıkları için
üniversite saymaktan kaçınmak, ancak söze ve kurumun kuruluş biçimine önem
veren bir yorum olur, bu da çağdaş yorum kurallarına uygun düşmez."
Anayasa
Mahkemesinin bir başka kararında da üniversite öğretiminin niteliği şöyle
belirtilmektedir : "Bir yüksek öğretim kurumunun Anayasa'nın değişik 120.
maddesi kapsamına giren üniversite niteliğinde bir örgüt sayılması için, o
kurumun benimsediği öğretim yöntemi ve özellikle onu bitirenlere sağlanan
haklar ve olanaklar bakımından üniversitelere eşit durumda olması
gerekmektedir. Gerçekten Anayasa Koyucunun üniversitelere yönetim ve bilim
özerkliği tanımak ve üniversitelerin kuruluşunu devlet tekeline almakla
varılmasını istediği erek, toplumun kilit yerlerinde görev alan kişilerin
herhangi bir siyasal çevrenin veya yarar topluluğunun etkisi altında
kalmaksızın, yalnızca çağdaş bilimin isterlerine uygun biçimde yetiştirilmiş
bulunması, başka deyimle, toplumun kilit yerlerinde görev alarak ulusun alın
yazısı üzerinde etkili işler veya işlemler yapabilecek kişilerin yansızlığı
sağlanmış olmayan kurumlarda yetiştirilmesinin önlenmesidir; çünkü çağdaş batı
uygarlığının ve Atatürk ilkelerinin gereği her işde ve işlemde yalnızca aklın
ve müsbet bilimin kılavuz olmasıdır; oysa yetiştikleri kurumlarda aklın ve
müsbet bilimin isterlerine uygun olarak düşünmeye ve davranmaya alıştırılmayıp
belli siyasal çevrelerin veya yarar topluluklarının ereklerine göre
yetiştirilmiş kimselerden, toplumun yararlarına gerçekten uygun bir düşünüş ve
davranış genellikle beklenilemez ve böyle kişilerin kilit yerlerde görev alması
birçok zararlara yol açabilir. Demek ki toplumun kilit yerlerinde görev alacak
kişileri yetiştirmek üzere kurulmuş olup yetiştirdiği kişilere böyle önemli
yerlerde görev alma yetkisi sağlayacak diplomalar veren yüksek öğretim
kuruluşları, üniversite adını taşımasalar bile, üniversite görevi yapan ve
Anayasa'nın değişik 120. maddesinin az önce belirtilen konuluş ereklerine göre
bu madde kapsamına girmesi gereken üniversite niteliğinde örgütler
sayılmalıdır." (Anayasa Mahkemesinin 4/5/1972 günlü, E. 1969/52, K.
1972/21 sayılı kararı, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi sayı 10, Sayfa 353.)
İktisadî
ve Ticarî ilimler Akademilerini düzenleyen 7/6/1959 günlü ve 7334 sayılı Yasaya
bu açıdan bakılınca saptanacak durum şudur :
Akademiler;
bilimsel özerkliği ve tüzel kişiliği bulunan, eğitim, öğretim ve araştırma
yapmakla görevli yüksek dereceli akademik kurumlardır (Madde 1); öğrencilerini
ekonomik, ticarî ve malî alanlarda bilimsel ve uygulamalı bilgilerle donatılmış
ulusal amaçlara bağlı, güvenilir karakterde yurttaş olarak yetiştirmek görevini
üstlenmişlerdir; memleketin ekonomik kalkınmasında, özel girişimin gelişmesine
yararlı, iktisadî devlet kuruluşları ve kamu hizmeti gören kurumlar için uzman
elemanlar yetişmesini sağlarlar; özel girişime ve devlete bağlı işletmelerle
kamu hizmeti gören kurumlarda çalışanların ekonomik, ticarî ve malî bilgilerini
yükseltici konularla ilgili enstitü ve kurslar açarlar, yazı ile ve sözle
yayınlar yaparlar; ekonomik ve ticarî yaşamın doğurduğu sorunlar hakkında Millî
Eğitim Bakanlığı aracılığı ile Hükümetçe istenen incelemeleri yaparak
düşüncelerini bildirirler (Madde 2).
Bu
hükümler, 20/6/1973 günlü, 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun üniversiteleri
tanımlayan 2. maddesi ve üniversitelerin görevlerini gösteren 3. maddesi
hükümleri ile karşılaştırıldığında, akademilerin de üniversite tanımına uygun
ve aynı görevleri üstlenen öğretim kurumları olduğu görülmektedir.
Nitekim
25/6/1973 günlü, 1765 sayılı Üniversite Personel Kanununun 20. maddesi ile
geçici 7/b maddesi hükümleri de bu görüşü doğrulamaktadır.
Bütün
bu açıklamalar göstermektedir ki, üniversiteler ve akademiler ayrı ayrı adlar
altında çalışan öğretim kurumları olsalar da, nitelik bakımından
eşdeğerdedirler; eğitim ve öğretim birimleriyle yönetim organları açısından da
yasa koyucu tarafından bu konuda eşdeğerde veya aynı ad altında sözgelimi
fakülte ve Senato deyimleri kullanılarak yasal düzenlemeler getirilmesinde
Anayasa'ya uymayan bir yön yoktur.
İtiraz
konusu yasa kurallarının bu doğrultudaki hükümlerinin Anayasa'ya aykırı olduğu
yolundaki görüşün kabulüne açıklanan nedenlerle olanak bulunmamaktadır.
2-
Üniversitelerin genel olarak tanımı yapılırken bunların yüksek dereceli eğitim
sağlayan birimler topluluğu olduğunda görüş birliği vardır; bu birimler,
çeşitli ülkelerin uygulamalarına göre "Deportement",
"Fakülte" ya da "Kollej" gibi adlar almaktadır. Ancak
üniversite olmanın temel öğesini, öğretim birimlerine verilen adlar değil, bu
birimlerde öğrenilenlerin çağdaş bilimin gereklerine uygun bulunması,
araştırmaların yeni buluşlara ve Kalkınma Planı ereklerine yönelmesi, yapılan
incelemelerin içeriğinden ve sonuçlarından dünya bilimsel kamu oyuna haber verilebilmesi
gibi çalışmalar oluşturmaktadır. İktisadî ve ticari ilimler akademilerinde bu
temel öğenin varlığını yadsımaya olanak yoktur. Gerek kuramsal alanda, gerek
uygulamada bu öğretim kurumlarının değerli bilimsel yapıtlar ortaya koydukları
kuşkusuzdur. Üniversiteler ve akademiler çağdaş teknoloji kuralları
çerçevesinde devlet kalkınma planlarının erekleri doğrultusunda çalışmalar
yapmakta ve bu alanlardaki uzman insan gücünün yetişmesini sağlamaktadırlar. Bu
amaçlara erişmek için Anayasa'da veya yasalarda üniversite ve akademiler için
benzer çalışma ve yönetim birimlerinin kurulmasını önleyici hükümler yoktur.
3-
2095 sayılı Yasanın bir kadro kanunu olduğu, tüzel kişiliği bulunan hizmet
kuruluşlarının kadro kanunları ile oluşturulup oluşturulamayacağı üzerinde de
durulmuştur. Anayasa'da bütçe kanunları ile, öteki kanunlar arasında ayrım
yapılmış ve bütçe kanunları için özel bir yöntem belirtilmiştir. 126. maddede
"Bütçe Kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz." denilmiştir. 2095 sayılı Kanun; bütçe kanunu değil,
Anayasa'nın 64. maddesinde sözü geçen ve nasıl yapılacağı 91., 92. ve 93.
maddelerinde belirlenen yasalardandır. Bu tür yasaların düzenleme konuları için
Anayasa'ca bir sınırlandırma getirilmemiştir. O halde kadro hükümleri ile
birlikte kamu hizmeti biriminin niteliği hakkındaki çeşitli hükümlerin bir
arada kanunda yeralmış olmasının Anayasa'ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
4-
Dava dilekçesinde, fakülte açılmasına ilişkin yöntem bakımından 8/8/1977 günlü,
2095 sayılı Yasa ile 1750 sayılı Üniversiteler Yasası arasında farklılık
bulunduğu ve bu durumun da Anayasa'ya aykırılığı oluşturduğu ileri
sürülmektedir.
Bir
yasanın, başka bir yasa ile çelişkili hükümler taşıması onun aynı zamanda
Anayasa'ya da aykırı düştüğünü kabul için yeterli bir neden sayılamaz. Burada
önemle üzerinde durulması gereken yön, sözü edilen yasanın Anayasa ilkeleriyle
uyum içinde olmasıdır.
Bu
nedenle öne sürülen sav üzerinde ayrıca durulmasına gerek görülmemiştir.
Özetlenecek
olursa; yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan nedenlerle 8/8/1977 günlü, 2095
sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü tümcesi ile 3. maddesinin ikinci tümcesinin
Anayasa ilkeleri ile bağdaşmayan bir yönü bulunmamaktadır. İptal isteminin
reddine karar verilmek gerekir.
V.
SONUÇ :
8/8/1977
günlü, 2095 sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü tümcesinde yer alan "Bu
kadrolar Akademi Senatosunun teklifi üzerinde Maliye Bakanlığınca serbest
bırakılır." hükmü ile 3. maddesinin ikinci tümcesini oluşturan
"Akademilerarası Kurul Kararı ile 1750 sayılı Kanunun 44 üncü maddesi
hükmüne uygun olarak 1438 sayılı Kanunun 5 inci maddesi gereğince Fakülte
haline getirilen bölümlerin kadroları o Fakültelere aktarılır." kuralının
Anayasaya aykırı olmadığına, iptal isteminin reddine,
15/6/1978
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Osman
Tokcan
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
Üye
Necdet
Darıcıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
İlk
inceleme sonunda verilen 21/3/1978 günlü kararın birinci bendine, sayın Ahmet
H. Boyacıoğlu'nun karşıoy yazısının II. Bölümünde belirtilen nedenlerle
katılmıyorum.
|
|
Başkan
Kani
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftigil
|
KARŞIOY
YAZISI
Ankara
Üniversitesince, 14/11/1977 günlü dilekçe ile açılan davanın konusu, 8/8/1977
günlü, 2095 sayılı "İktisadî ve Ticarî ilimler Akademileri Kadro
Kanunu" nun 2. maddesinin üçüncü fıkrasiyle, 3. maddesinin ikinci
fıkrasının iptali istemidir. Söz konusu 2095 sayılı yasanın 2. maddesinin
üçüncü fıkrası : (Bu kadrolar Akademi Senatosunun teklifi üzerine Maliye
Bakanlığınca serbest bırakılır) kuralını getirmekte ve 3. maddesinin ikinci
fıkrası da (Akademilerarası Kurul Kararı ile 1750 sayılı Kanunun 44. maddesi
hükmüne uygun olarak 1438 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince Fakülte haline
getirilen bölümlerin kadroları o fakültelere aktarılır) hükmünü koymaktadır.
A.
Anayasa Mahkemesine açılacak iptal davası istemlerinde uyulacak kuralları
22/4/1962 günlü, 44 sayılı "Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun" un 26. maddesinde gösterilmiştir. Anayasaya
aykırılık savıyla iptal davasını açanlar, yasaların hangi yargılarının
Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu ve gerekçelerinin neden oluştuğunu
açıklamak zorundadırlar. Davacı, 14/11/1977 günlü dilekçesinde, iptallerini
istediği söz konusu 8/8/1977 günlü, 2095 sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü.
3. maddesinin ikinci fıkralarına ilişkin Anayasaya aykırılık nedenlerinin
gerekçelerini göstermiştir.
Oysa,
Anayasa Mahkemesinin 22/12/1977 günlü, 1977/131 sayılı kararında "8/8/1977
günlü 2095 sayılı Yasanın iptali istenen 2. ve 3. maddelerinde ayrı tümceler
halinde çeşitli hükümler yer almıştır. Davacı Üniversite Senatosunca 2. ve 3.
maddelerin tümünün iptali için dava açılmasına karar verilmiş olmasına karşın,
dava dilekçesinde bu maddelerde yer alan hükümlerin birer bölümüne ilişkin
iptal gerekçeleri gösterilmiş, kimi bölümleri hakkında iptal nedenleri
açıklanmamıştır" denilerek bu durumun 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Yasanın
26. maddesine göre eksiklik sayılmasına, tamamlanması için davacı, üniversiteye
60 gün süre verilmesine karar verilmiştir. Davacı, 14/11/1977 günlü
dilekçesinde, davanın özünü kuran ve 2095 sayılı Yasada yeralan "Senato",
"Fakülte", "Fakülteler" deyim ve kavramlarının ne anlama
geldiklerini, üniversite bakımından bunun ereğini, kadro durumlarını, bunların
ne yolda Üniversitenin varlığı ile ilgili olduklarını, Anayasanın 149. ve 150.
maddeleri karşısındaki açıklamalarını, 7334 sayılı "İktisadî ve Ticarî
İlimler Akademileri Kanunu" nun konu ile ilgili kuralları ve 1750 sayılı
Üniversiteler yasasının ilgili maddeleri karşılaştırılarak sonucun ne yolda
Anayasaya aykırı olduğunu ayrıntılariyle açıklamış bulunmaktadır.
Bu
nedenlerle davanın gerekçesinde eksiklik bulunduğu ve davacıya tamamlaması için
60 gün süre tanınması yolunda verilen karara karşıyız.
B.
Anayasa Mahkemesinin 21/3/1978 günlü, 1977/131 sayılı kararının özeti şöyledir
: 22/12/1977 günlü 1977/131 sayılı kararda açıklanan eksiklerin davacı
tarafından tamamlanmış olduğuna, işin esasının 8/8/1977 günlü, 2095 sayılı
Yasanın 2. maddesinin üçüncü tümcesi hükmünün incelenmesine oy çokluğu ile, 3.
maddesinin ikinci tümcesi" nin incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
8/8/1977
günlü, 2095 sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü tümcesi ile ilgili Anayasaya
aykırılık savının, bu aşamada reddi ve davanın bu konuya ilişkin esasının
incelenmesine karar verilmemesi gerekirdi. Söz konusu 2. madde, iktisadî ve
Ticarî ilimler Akademilerinin öğretim Üye ve yardımcılarının kadroları ile
ilgilidir. Bu kadrolar 2095 sayılı Yasaya (1) ve (2) sayılı cetvellerle
bağlanmıştır. (1) sayılı cetveldeki kadrolar yasanın yürürlüğe girdiğinde
kullanılacak, (2) sayılı cetveldeki kadrolar ise yasanın yürürlüğe girdiği malî
yılda kullanılmayacak kadroları göstermekte ve bu maddenin iptali istenilen
üçüncü fıkrası ise bu kadroların Akademi Senatosunun önerisi üzerine Maliye
Bakanlığınca serbest bırakılacağını belirlemektedir, bu duruma göre,
a)
8/8/1977 günlü, 2095 sayılı "İktisadî ve Ticarî İlimler Akademileri Kadro
Kanunu"nda bu kuruluşa verilen kadroların, Anayasanın 149 maddesinde yer
alan Üniversitenin varlığı ve görevlerini ilgilendirme ilkesi ile bir ilişkisi
bulunmamaktadır. Bu nedenle bu konuya ilişkin davanın bu aşamada reddedilmesi,
esasın incelenmesine karar verilmemesi gerekirdi.
b)
Anayasaya göre bütçe yasaları ile öteki yasalar arasında ayrım yapılmıştır.
Bütçe yasaları Anayasanın 94. maddesinde, öteki yasalarda 91, 92 ve 93.
maddelerinde belirlenen ayrı ayrı yöntemlerle yapılır. 2095 sayılı Yasa, bir
bütçe yasası değildir. Anayasa koyucu bu ayrım nedeniyle bütçe yasaları içinde
bütçe ile ilgili kurallar yer almıyacağını öngörmüştür. Bu kavramı belirleyen
Anayasanın 126. maddesi son fıkrasına göre : "Bütçe Kanununa bütçe ile
ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz". Böyle olunca, 2095 sayılı
Yasanın 2. maddesinin 3. fıkrası bütçe yasasında yer almadığından Anayasaya
aykırı olmaması ve davanın reddedilmesi yerinde olurdu.
c)
Davacı, 14/11/1977 günlü dava dilekçesinde, 2095 sayılı Yasanın 2. maddesi
üçüncü fıkrasında geçen (Akademi Senatosu) deyimi ile 3. maddesinin ikinci
fıkrasında gösterilen "fakülte", "fakülteler" sözcükleri
üzerinde durarak bu deyimlerin 7334 sayılı Yasada değil 1750 sayılı Yasada yer
aldığını, Senato ve Fakültelerin üniversitelere özgü olacağını İktisadî ve
Ticarî İlimler Akademilerinde bu tür kuruluşların yer alamıyacağını, 1750
sayılı Yasanın 44, 1438 sayılı Yasanın 5. maddeleriyle öteki yargıları
karşılaştırarak, fakülteleri ancak üniversitelerin açabileceğini, oysa, 2095
sayılı Yasa Akademilere "fakülte"ler kurma yetkisi ve kadrolar
vermekte olduğunu bütün bu kuralların 1750 sayılı Üniversiteler Yasasındaki
ilkelere ve Anayasanın 4, 12, 120, 126. maddelerine aykırı olduğunu ileri
sürmüştür. Davacı, savını Üniversiteler ve İktisadî ve Ticarî İlimler
Akademileriyle ilgili yasaları ve onların kavramlarını karşılaştırarak bir
sonuca varmakta ve dolaylı olarak Anayasaya aykırılığı öne sürmektedir. Oysa,
bir yasanın, başka bir yasa ile çelişkili yargıları içermesi, onun Anayasaya
aykırı olduğu sonucunu doğurmaz. Birbiriyle çelişkili durumda olan yasaları
hukuk yönünden çözümü, öğretide ve uygulamada özel yöntem ve kurallara
bağlıdır. Bu yasalar aslında Anayasa ilkeleriyle uyum içinde oldukça Anayasaya
aykırı oldukları sonucuna varılamaz. Bundan başka 2095 sayılı yasanın 2.
maddesi son tümcesinin davacının savında ileri sürdüğü Anayasa maddelerine
açıklanmasına gerek görülmiyecek biçimde aykırı olmadığı da ortadadır. Kaldı ki
bu konu ile ilgili gerekçeler yukarıda belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu
nedenlerle 8/8/1977 günlü, 2095 sayılı Yasanın 2. maddesinin üçüncü tümcesine
ilişkin davanın yeterli belgeler karşısında Anayasaya aykırı olmadığı açıkça
belirgin durumda olduğundan bu konuya deygin iptal isteminin reddi gerekirken
esasın incelenmesi yolunda verilen 21/3/1978 günlü, 1977/131 sayılı kararın bu
bölümüne karşıyız.
|
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
|
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
Üye
Necdet
Darıcıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
I.
Ankara Üniversite tarafından açılan bu dava, Anayasanın değişik 149. maddesinde
belirlenen sınırlı bir organ davası yani üniversitenin varlık ve görev
alanlarını ilgilendirdiği öne sürülerek açılmış bir iptal davasıdır.
Davacı
Üniversite 14/11/1977 günlü dava dilekçesinde, 8/8/1977 günlü. 2095 sayılı
"İktisadî ve Ticarî İlimler Akademileri Kadro Kanunu" nun 2. ve 3.
maddelerinin iptali istenmiş, gerekçe olarak 2. maddesinin son tümcesiyle 3.
maddesinin ikinci tümcesi üzerinde açıklamalar yapılmış, dilekçede öteki
hükümler hakkında bir gerekçeye yer verilmemiştir. Bu bakımdan bir sonuca
varabilmek yani gerekçenin noksan olup olmadığını saptayabilmek, iptali istenen
maddelerde yer alan hükümlerin tümünün, Üniversitenin varlık ve görevini ilgilendiren
alanlarda bir düzenleme getirmiş olup olmadığının tesbitini zorunlu
kılmaktadır. Şayet iptali istenen hükümlerden bir bölüğü Üniversitelerin varlık
ve görevlerini ilgilendiren alanların dışında kalıyorsa, bu takdirde gerekçe
noksanını tamamlatmaya gitmek yerine, bu hükümlerin iptalini isteme yetkisi
olmayan Üniversite başvurusunun, dışa taşan hükümlerle sınırlı olarak reddetmek
gerekir.
Sözkonusu
2. maddenin birinci tümcesinde, İktisadî ve Ticarî İlimler Akademilerinin
öğretim üye ve yardımcılarına ait kadroların (1) sayılı cetvelde gösterileceği,
ikinci tümcesinde de, bunlardan bağlı (2) sayılı cetvelde yeralanların kanunun
yürürlüğe girdiği malî yılda kullanılmayacağı hükme, bağlanmıştır.
Keza
3. maddenin birinci tümcesinde, (1) sayılı cetvelde yeralan kadroların, bölüm,
kürsü, yüksek okul ve enstitülere Profesörler Kurulunca tahsis edileceği; son
tümcesinde de, öğretim birimlerine tahsis edilen kadrolarda boş bulunmadıkça
atama yapılmıyacağı hükmü belirlenmektedir.
Bu
hükümlerin sadece kadro düzenlemeleriyle ilgili olduğu ve Üniversitelerin
varlık ve görevlerini ilgilendiren bir yönü bulunmadığı ortadadır. Ve bu yön
üzerinde ayrıca bir açıklama yapmaya da gerek yoktur.
O
halde dava dilekçesinde bu yönden bir gerekçe noksanı bulunmadığından 2. maddenin
son tümcesi dışında kalan hükümlerle 3. maddenin 2. tümcesi dışındaki hükümlere
yönelen davanın yetkisizlik nedeniyle reddine, maddelerde yeralan öteki
hükümler açısından esasın incelenmesine karar verilmek gerekir.
Bu
düşünce ile, iptal gerekçelerinin noksan olarak gösterildiğine dayanılarak 44
sayılı Yasanın 26. maddesinde belirlenen yöntemin uygulanması yolunda verilen
çoğunluk kararına karşıyım.
II.
Çoğunlukça 22/12/1977 gününde verilen kararla, Yasanın 2. ve 3. maddelerinin
tüm hükümleri Üniversitelerin varlık ve görevleriyle ilgili görülmüş ve
belirtilen noksanların giderilmesi için 44 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca
60 gün süre verilerek davacı üniversiteye tebligat yapılmıştır.
Yazılı
bildirim üzerine üniversite senatosu toplantıya çağırılmış ve sonucunda,
açılmış bulunan davayı, 2. maddenin son tümcesi ve 3. maddenin ikinci tümcesi
hükümleriyle sınırlayan, başka bir anlatımla bu tümcelerin dışında kalan
hükümleri açılmış davanın kapsamı dışına çıkaran bir karar alınarak eksiğin
böylece giderildiği Anayasa Mahkemesine bildirilmiştir.
A.
22/12/1977 günlü Anayasa Mahkemesi Kararında, Üniversite Senatosunca, Yasanın
2. ve 3. maddelerinin tümünün iptali için dava açılmasına karar verilmiş
olmasına karşın, dava dilekçesinde bu maddelerde yer alan kimi hükümlere karşı
iptal gerekçesi gösterilmemiş olması 44 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca
eksiklik sayılmış ve tamamlaması için davacı üniversiteye 60 günlük süre
verilmiştir.
Bu
karar üzerine yapılan yazılı bildirimden sonra davacı üniversitece yerine
getirilecek işlem, Anayasa Mahkemesi Kararında belirtilen ve tamamlanması
istenilen noksanlıkları yani diğer hükümlerin iptaline ilişkin gerekçeleri
süresi içinde açıklamak suretiyle gidermekten ibarettir.
Davacı
Üniversite, Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen hükümlere ilişkin iptal
gerekçelerini açıklamamış ve böylece de gerekçe eksikliğini gidermemiştir.
Üniversite Senatosu, yukarıda belirtilen kararı alarak eksikliği bu yolla
giderdiği iddiasındadır. Öne sürülen savı, aşağıda açıklanacağı üzere yerinde
görmek ve eksikliği giderici bir işlem olarak saymak olanaksızdır.
B.
Anayasa Mahkemesine usulü dairesinde iptal davası açıldıktan sonra bu davanın
bir bölüğünden veya tümünden vazgeçilmiş olması, Anayasaya Mahkemesinin görev
ve yetkisine hiç bir şekilde etki yapmaz. Anayasa Mahkemesi, önüne getirilmiş
davayı Anayasa ve yasa kuralları çerçevesi içinde sonuca bağlamakla yükümlüdür.
Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında bu husus açıkça belirtilmiş, hatta
davayı açan kurum, kurul, merci veya makamda değişiklik olmasının veya başka
bir kuruluş biçimine dönüştürülmesinin ya da kapatılmış bulunmalarının, davanın
görülmesine engel olamıyacağı kabul olunmuştur.
Davacı
Üniversitenin davadan kısmen vazgeçme niteliğinde aldığı karar, Anayasa
Mahkemesinin çalışmalarına etki yapmıyacağı ve onu bağlamıyacağına göre,
hukuken geçersiz olan bu karara dayanmak ve onu eksikliği giderici bir işlem
olarak görmek de mümkün değildir.
C.
Öte yandan dava hukuken bir bütündür ve parçalanma kabul etmez. 44 sayılı
Yasanın 26. maddesi de bu temel düşünce çerçevesinde düzenlemeler getirmiştir.
Sözü
edilen Yasanın 26. maddesinde öngörülen bir eksikliğin giderilmesi için bu
madde hükmü işletilmiş ve Mahkemece öngörülen süre içinde de bu eksiklik
giderilmemiş ise o davanın tümü 26. maddede belirtilen yaptırıma tâbi olur.
Daha açık bir deyimle eksik olan kısım hakkında davayı açılmamış saymak,
davanın öteki kesiminde Anayasaya uygunluk denetimini sürdürmek mümkün
değildir.
O
halde verilen süre içinde eksiklik giderilmiş olmadığından, davanın tümünün
açılmamış sayılmasına 26. madde uyarınca karar verilmelidir.
Bu
düşüncelerle, eksiklikleri davacı tarafından tamamlanmış sayan ve esasın
incelenmesini karar altına alan çoğunluk görüşüne karşıyım.