ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1976/57
Karar Sayısı:1977/71
Karar Günü:10/5/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:26.12.1977/16151
İtiraz
yoluna başvuran : Danıştay Onikinci Dairesi
İtirazın
konusu : 15/7/1970 günlü, 1312 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Kanununun 28.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Bu şartlara uymayan kuruluşların
satış hakları Bakanlığın kararı ile kaldırılır ve tesisleri rayiç değeri
üzerinden TEK'e devredilir." hükmünün Anayasa'nın 12., 36., 39., 112/2. ve
116. maddelerine aykırı bulunduğu öne sürülerek iptaline karar verilmesi
istemidir.
I-
OLAY:
Ankara
Elektrik ve Havagazı İşletmesi Müessesesinin, dağıtımını yapmak üzere Türkiye
Elektrik Kurumundan satın aldığı elektrik enerji bedelini ödememesi nedeniyle
1312 sayılı Yasanın 28. maddesinin (a) ve (b) bentlerindeki koşullara uymadığı
öne sürülerek aynı maddenin ikinci fıkrası gereğince müessesenin elektrik
enerjisi satış hakkının kaldırılmasına ve tesislerinin de rayiç değeri
üzerinden Türkiye Elektrik Kurumuna devredilmesine Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığınca 23 Ocak 1975 gününde karar verilmiş ve aynı günde karar Ankara
Belediyesine ve Müesseseye tebliğ olunmuştur.
Ankara
Belediyesi ve Müessese Genel Müdürlüğü, söz konusu işlemin iptali istemiyle
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı aleyhine Danıştay'da birlikte dava açmışlar
ve TEK Kurumunun davaya katılma istemine karşı gönderdikleri ikinci
dilekçelerinde de uygulanan yasa kuralının Anayasa'ya aykırılığını öne
sürmüşlerdir.
Konuyu
inceliyen Danıştay Onikinci Dairesi, öne sürülen Anayasa'ya aykırılık iddiasının
ciddî olduğu ve 1312 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"Bu şartlara uymayan kuruluşların satış haklan Bakanlığın karariyle
kaldırılır ve tesisleri rayiç değeri üzerinden TEK'e devredilir." hükmünün
Anayasa'ya aykırı bulunduğu kanısına vararak Anayasa'nın değişik 151 ve 44
sayılı Kanunun 27. maddeleri gereğince bu konuda bir karar verilmesi için
Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
III-
METİNLER:
l-
İtiraz konusu yasa kuralı:
25/7/1970
günlü, 13555 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 15/7/1970
günlü, 1312 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Kanununun 28. maddesinin ikinci
fıkrasının Anayasa'ya aykırılığı öne sürülmüştür. Anılan maddenin tümü şöyledir
:
Madde
28- Dağıtım tesislerini kendileri kuran ve işleten belediyeler, köyler ve diğer
âmme hüviyetindeki hükmî şahıslar bu tesislerini kurarken ve işletirken
aşağıdaki şartlara riayete mecburdurlar:
a)
Bakanlık TEK ve ilgililerle birlikte tespit ve Bakanlıkça tasdik edilecek
programlara uygun olarak, elektrik dağıtım tesislerini ihtiyaçlara göre İslah,
takviye ve tevsi etmeye devam etmek,
b)
TEK'ten satın aldığı elektrik enerjisi bedellerini TEK ile yapacağı sözleşmeye
göre zamanında ödemek ve sözleşme şartlarına uymak,
Bu
Şartlara uymıyan kuruluşların satış hakları Bakanlığın kararı ile kaldırılır ve
tesisleri rayiç değeri üzerinden TEK'e devredilir.
(a)
bendindeki şartları yerine getirmek amacıyla belediyeler, köyler ve âmme
hüviyetindeki hükmi şahıslar, elektrik satışından elde edecekleri tahmini
gelirin % 5 inden az olmıyan bir meblağı her yıl bütçelerine bir fon olarak
koymaya mecburdurlar. Adı geçen fon bütçede ayrı bir fasılda gösterilir ve bu
meblâğ başka yere harcanmaz.
2-
Dayanılan Anayasa kuralları:
Madde
12- Herkes dil, ırk cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ayırımı
gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Madde
36- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu
haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet
hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
Madde
39- Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının gerektirdiği
hallerde, gerçek karşılığı kanunda gösterilen şekilde ödenmek şartıyla
devletleştirilebilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngördüğü hallerde, ödeme süresi
on yılı aşamaz ve taksitler eşit olarak ödenir; bu taksitler, kanunla
gösterilen faiz haddine bağlanır.
Madde
112- idarenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim
esaslarına dayanır.
İdare,
kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.
Kamu
tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak
kurulur.
Madde
116- Mahalli idareler, il belediye veya köy halkının müşterek mahallî
ihtiyaçlarını karşılayan ve genel karar organları halk tarafından seçilen kamu
tüzel kişileridir.
Mahallî
idarelerin seçimleri, kanunun gösterdiği zamanlarda ve 55 inci maddede yazılı
esaslara göre yapılır.
Mahallî
idarelerin seçilmiş organlarının organlık sıfatını kazanma ve kaybetmeleri
konusundaki denetim, ancak yargı yolu ile olur.
Mahallî
idarelerin kuraluşları, kendi aralarında birlik kurmaları, görevleri,
yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve
ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir
kaynaklan sağlanır.
IV-
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 28/12/1976 gününde Kani Vrana,
Şevket Müftügil, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner, Ahmet
Koçak, Sekip Çopuroğlu, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan
Gürsel, Adil Esmer, Nihat O. Akçakayalıoğlu, Ahmet H. Boyacıoğlu'nun
katılmalarıyla yapılan ilk inceleme toplantısında dosyanın eksiği
bulunmadığından isin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V-
ESASIN İNCELENMESİ :
İşin
esasına ilişkin rapor, Danıştay Onikinci Dairesinin 15/11/1976 günlü, 1975/431
sayılı kararı ve ilişiği belgeler, iptali istenen yasa kuralı ile ilgili
Anayasa ve öteki yasa kuralları, bunlarla ilgili gerekçelerle yasama meclisleri
tutanakları okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosyadaki
bilgi ve belgelerden, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığınca, 16/12/1942 günlü,
4325 sayılı Yasa ile Ankara Belediyesine bağlı olarak kurulan (Ankara Elektrik
ve Havagazı İşletme Müessesesi) nin elektrik satış hakkının kaldırılmasına ve
tesislerin rayiç değerleri üzerinden Türkiye Elektrik Kurumuna aktarılmasına,
aktarma işlemlerine 1/3/1975 den başlanmasına 23/1/1975 gününde karar verildiği
anlaşılmaktadır.
A-
Konunun gereğince açıklığa kavuşturulabilmesi için ilk önce (Ankara Elektrik ve
Havagazı işletme Müessesesi) nin hukuksal durumunun, Ankara Belediyesi ile olan
ilişkisinin her iki kuruluşun şehir elektriğinin sağlanması konusundaki görev
ve yetkilerinin incelenmesi, 1312 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Kanununun 28.
maddesiyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına verilen yetkinin, bu
idarelerin hukuksal yapılarında ve görev alanlarında yapacağı etkinin
araştırılması gerekmektedir.
l-
1/4/1930 günlü, 1580 sayılı Belediye Kanununun 19. maddesinde Belediyelerin
haklan, selâhiyet ve imtiyazları belirlenmiştir. Bu maddenin birinci fıkrasında
Belediye idarelerinin, kanunun yüklediği görevleri yerine getirdikten sonra
beldede oturanların ortak gereksinmelerini karşılayacak her türlü girişimde
bulunabilecekleri belirtilmiş, aynı maddenin dördüncü fıkrasının (A) bendinde
doğrudan doğruya yapılmak ve işletilmek koşuluyla Belediye sınırları içerisinde
su, havagazı ve elektrik tesisatı, kurma ve işletmenin de belediyelerin hakkı
olduğu açıkça gösterilmiştir. O kadar ki belediyelere bu konularda, kimi koşullar
altında, imtiyaz verme hakkı da tanınmıştır. Aynı maddenin yedinci fıkrasında,
Belediyelerin, kamu hizmetlerine ayrılmış ve akar olmayan malları ve eşyası
üzerine haciz konulamayacağı, sekizinci fıkrasında da, Belediye mallarını
zimmetine geçirenlere, Devlet malım zimmetine geçirmiş olanlara ilişkin
hükümlerin uygulanacağı kuralları yer almıştır.
1312
sayılı TEK Kanununun 37. maddesinin (b) fıkrasının 4 sayılı bendi ile Belediye
Kanununun Belediyelerin elektrik tesisatı kurma ve elektrik üretme haklarına
ilişkin hükmü kaldırılmış, ancak dağıtım tesisleri kurabilme ve bunları
işletebilme haklarına ilişkin kuralın yürürlüğü, aynı kanunun 27. maddesiyle
korunmuştur.
1312
sayılı Kanunun 28. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı öne sürülen ikinci fıkrası,
aynı kanunun 27. maddesiyle Belediyelere tanınmış olan bu hakkı, enerji
bedelinin ödenmemesi halinde belediyelerin elinden alma yetkisini Bakanlığa
vermekte, bu suretle kanunla verilen bir hakkın Bakanlık karariyle geri
alınması sonucunda kanun hükmü ortadan kaldırılmış olmaktadır, öte yandan, bu
İşe ayrılmış Belediye tesislerinin rayiç bedel üzerinden TEK'e devrinin
sağlanması suretiyle kanunla tanınan "haczedilemezlik" hakkına
ilişkin hüküm de Bakanlığın kararı sonucu olarak, dolaylı biçimde, yine ortadan
kalkmaktadır.
Bu
işlem bir yönü ile de mahallî idareye ait bir hizmetin, merkezî idareye
aktarılması sonucunu doğurmakta ve belediyeleri, bu girişimlerinden
sağladıkları gelirden de yoksun bırakmaktadır.
2-
16/12/1942 günlü, 4325 sayılı (Ankara Elektrik ve Havagazı ve Adana Elektrik
Müesseselerinin idare ve İşletmeleri Kakında Kanun) un 1. maddesiyle Ankara
Belediyesince kendisine bağlı olmak üzere (Ankara Elektrik ve Havagazı işletme
Müessesesi) kurulmuş ve Ankara Belediyesinin Belediyeler Kanunu ile üstlendiği
belde halkının elektrik gereksiniminin sağlanması işini yürütmek görevi bu
müesseseye verilmiştir. Burada önemle üzerinde durulması gereken yön şudur:
Sözü geçen kanun, Ankara şehrinin elektrik gereksiniminin sağlanması işini
Belediyenin görevleri arasından çıkarmamış, tersine Belediyenin bu hizmeti sözü
geçen Müessese eliyle yürütmesini öngörmüştür.
4325
sayılı Kanunun, bu görüşü kanıtlayan maddelerinin hükümleri şöylece
sıralanabilir:
a)
Müesseseyi Belediye kurmuştur (Md: 1)
b)
Müessese Belediyeye bağlıdır (Md : 2)
c)
Müessesenin kuruluş sermayesi, 3688 sayılı Kanunla Ankara Belediyesine geçmiş
bulunan menkul ve gayrimenkul mallarla mütedavil sermayenin, alacakların, hisse
senetlerinin müesseseye devrinden oluşmuştur (Mad. 2 ve 4/A-B)
ç)
Belediye Meclisince görülecek lüzum üzerine belediye bütçesinden ayrılacak
aidat ve tahsisat da müessese sermayesini oluşturan kalemler arasındadır (Md.
4/D)
d)
Müessese Genel Müdürü bütün idare ve muamelelerinden belediyeye karşı
sorumludur. (Md. 5)
e)
Müessesenin bütün hesap ve muameleleri Belediye Meclisince seçilecek
Murakıplarca denetlenir. (Md. 8)
f)
Müessesenin bütçe ve kadroları belediye meclisince tasdik olunur. (Md. 9)
g)
Müessesenin kâr ve zarar hesabiyle bilançosu belediye meclisince tasdik olunur.
(Md. 11)
h)
Gerektiğinde belediye bütçesinden Müesseseye yardım yapılır. (Md : 12/C ve son
fıkra)
ı)
Müessesenin gelirinin gayrisafî miktarının % 5 i belediye hissesini teşkil
eder. (Md : 13/E)
i)
Müessesenin bütün masrafları, karşılıklar ve hisseler çıkarıldıktan ve
genişletme ihtiyatı olarak lüzumlu paralar da ayrıldıktan sonra kalan gelir
fazlası belediye bütçesine gelir kaydolunur. (Md : 13/g)
Buna
karşı belediye de kendi payı ile gelir fazlasından başka Müessesenin gelirleri
üzerinde hiç bir tasarrufta bulunamaz ve Müesseseden borç alamaz. (Md :
14 son fıkra)
j)
Müessenin mallan Devlet malı gibidir. (Md : 16) Bu kurallar Ankara Elektrik ve
Havagazı İşletme Müessesesinin Ankara Belediyesinin, bu alandaki görevlerini
yerine getirmek üzere 4325 sayılı Yasanın öngördüğü biçimde kurduğu bir Mahallî
İdare İşletmesi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bakımdan belediyeden ayrı ve
onun dışında bir kuruluş biçiminde düşünülmesine olanak bulunmayan Müessesenin,
belediyenin bir yan kuruluşu olarak mahallî İdareler kesimi içinde ele alınması
zorunludur.
1312
sayılı TEK Kanununun 37. maddesinin 8. fıkrası, 4325 sayılı Kanunun Ankara
Elektrik ve Havagazı İşletme Müessesesinin elektrik üretmesiyle ilgili
hükümlerini kaldırmakta, buna karşın 27. maddesiyle de elektrik dağıtımına
ilişkin görevini sürdürebilme yetkisini Belediyeye ve Müesseseye bırakmaktadır.
Aynı
kanunun 28. maddesinin itiraza konu olan ikinci fıkrası ise, Bakanlığa söz
konusu hükümleri uygulama alanından kaldırabilme ve Devlet malı hükmünde olması
nedeniyle haczedilme olanağı bulunmayan Müessese tesislerini, TEK'e aktarabilme
yetkisini vermektedir. Bunun sonucu olarak da mahallî idareye ait bir hizmet
merkezi idareye bağlı bir kuruma geçirilmektedir.
Bu
hüküm aynı zamanda Ankara Belediyesini bu yoldan sağladığı gelirden yoksun
bırakma sonucunu da doğurmaktadır.
Özetlemek
gerekirse; 1312 sayılı Kanunun 28. maddesinin Anayasa'ya aykırılığı öne sürülen
ikinci fıkrasiyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına verilmiş bulunan yetki,
Ankara Belediyesine ve onun bir yan kuruluşu olan (Ankara Elektrik ve Havagazı
İşletme Müessesesi) ne, Ankara halkına elektrik dağıtma görevini veren 1580
sayılı Belediye Kanununun, 4325 sayılı Kanunu ve 1312 sayılı Kanunun 27.
maddesi hükümlerini uygulama alanından kaldırmakta ve bunun sonucu olarak kent
halkının ortak bir gereksinmesi olması bakımından Anayasa'nın 116. maddesi
kapsamında bir mahallî idare görevi olan elektrik enerjisini dağıtma işini
merkezî idareye bağlı bir Kamu İktisadî Devlet Teşekkülüne aktarmakta ve
Belediyenin gelir kaynaklarından birisini kurutmaktadır.
B-
İtiraz konusu hükmün yukarıda açıklanan niteliğine göre Anayasa ilkeleri
açısından melenmesi gerekmektedir:
l-
TEK 'den alman enerjinin karşılığı olan paraların, TEK ile yapılacak sözleşmeye
göre zamanında ödenmemesi, Müessesenin elektrik satış hakkının ortadan kaldırılmasına
ve tesislerinin rayiç değerleriyle TEK'e aktarılmasına neden olmaktadır.
Anayasa'ya uygunluk denetimi açısından bu durumun değerlendirilmesinde yarar
görülmüştür.
İtiraza
konu olan hüküm, TEK'in verdiği enerjiden doğan alacağının sözleşme koşullarına
uyulmıyarak zamanında ödenmemiş olmasının bir yaptırımını oluşturmakta ve sözü
geçen Kurumun, 1312 sayılı Kanunun 29. maddesi gereğince düzenlediği alacak
belgelerine dayanarak Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığından istemesi üzerine,
bu Bakanlıkça Müessesenin satış hakkı kaldırılabilmekte ve tesisleri de rayiç
değer üzerinden TEK'e devredilebilmektedir.
Niteliği
böylece açıklanan söz konusu kanun hükmü, merkezî idarenin bir kesimi olan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı ile onunla ilgili olarak kurulan bir
iktisadî Devlet Teşekkülüne, Mahallî İdareler kesimindeki Ankara Belediyesinden
ve ona bağlı Elektrik ve Havagazı İşletme Müessesesinden olan enerji bedeli
alacağının, kendi düzenliyeceği belgelere dayanarak ve rayiç değeri üzerinden
mallarına el konulmak yoluyla tahsili, böylece kanunla tanınmış olan satış
hakkının da kaldırılması yetkisini vermektedir.
Hukuk
düzenimizde hiç bir alacaklıya, bu alacaklı Devlet bile olsa, böyle bir yetki
tanınmamışken bir mahallî idare kuruluşu olan Belediyelere karşı, kanundaki
hükümler dışında özel hukuk hükümlerine bağlı TEK Kurumunun, enerji alacağının
ödenmesinin yaptırımı olarak Kuruma ve Bakanlığa bu nitelikte olağanüstü bir
yetki verilmiş olması, Belediyelerin Anayasal, yapısiyle bağdaşmaz,
Öte
yandan söz konusu hüküm, 1580 sayılı Belediye Kanununun, 4325 sayılı Kanunun ve
1312 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Kanununun yukarıda açıklanmış olan
hükümlerini, bir borç - alacak ilişkisine dayanılarak yürürlükten kaldırma
yetkisini bir Bakanlığın kararına bırakmaktadır. Oysa Anayasa'nın 64. maddesine
göre kanunların değiştirilmesi ve kaldırılması Türkiye Büyük Millet Meclisinin
görevleri içindedir ve Anayasa'nın 5. maddesine göre yasama yetkisinin devri
olanaksızdır.
Açıklanan
bu duruma göre 1312 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrası hükmü, aynı
maddenin (b) bendi açısından Anayasa'nın 5. ve 64. maddelerine aykırı
bulunmaktadır.
2-
Anayasa'nın 116. maddesinin birinci fıkrasında, mahallî idareler : "il,
belediye veya köy halkının müşterek mahallî ihtiyaçlarını karşılayan ve genel
karar organları halk tarafından seçilen kamu tüzel kişileridir." diye
tanımlanmakta ve maddenin son fıkrasında da "Mahallî idarelerin
kuruluşları, kendi aralarında birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve
kolluk işleri ve merkezî idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla
düzenlenir. Bu idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları
sağlanır." kuralı yer almaktadır.
Bir
kent veya kasaba belediyesi sınırları içinde oturan halkın tükettiği elektriğin
ortak ve mahallî bir gereksinmeyi karşıladığı kuşkusuzdur ve Anayasa'nın 116.
maddesinin birinci fıkrası gereğince bu gereksinmenin karşılanması da
Belediyelerin görevi içindedir, Maddenin son fıkrasına göre bu görev ve
yetkinin kanunla düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim gün ve sayıları yukarıda
açıklanan kanunlarla bu düzenleme yapılmış bulunmaktadır.
Ülkenin
gelişen sosyal ve ekonomik yapısının gereği olarak Belediye sınırları içinde ve
dışında yurdun tüm enerji üretimini sağlama işine Devletin merkezî idaresinin
el atmış olması, Devletin belli bir kesimini oluşturan mahallî idarelerin
Anayasa'nın 116. maddesindeki görevlerinin merkezî idare kuruluşlarına
aktarılmasına izin vermez. Tersine 116. maddenin son fıkrası gereğince merkezî
idarenin, mahallî idarelerin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini
sağlamada onlara yardımcı olması ve karşılıklı bağ ve ilişkileri bu doğrultuda
düzenlemesi ve onlara görevleri ile orantılı gelir kaynakları bulması
gerekmektedir.
Oysa
1312 sayılı Kanunun 28. maddesinin itiraza konu olan ikinci fıkrası, aynı
maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde sözü edilen enerji karşılıklarının
ödenmemesi halinde, Ankara Belediyesinin Ankara halkının elektrik
gereksinmesini sağlama görevini elinden alarak merkezî idare kesimi içindeki
bir İktisadî Devlet Kuruluşuna aktarmakta ve Belediyenin tesislerini de rayiç
değerleri üzerinden bu kuruluşa devretmekte ve Belediyeyi bu yoldan sağladığı
gelirinden de yoksun bırakmaktadır.
Bütün
bu hükümler ve işlemler Belediyenin TEK'e olan borcunu ödememiş olmasına dayandırıldığına
göre merkezi idare bakımından yapılacak iş, bunun nedenlerini araştırarak
engelleri ortadan kaldırmak Belediyeyi bu duruma düşüren mali güçsüzlüğü
giderici çareleri bularak gerekli önlemleri almaktan ibarettir ve Anayasa'nın
116. maddesinin yukarıda değinilen son fıkra hükmü de esasen bunu merkezî
idareye bir görev olarak vermektedir.
Belirtilen
bu niteliğine göre, itiraz konusu hüküm Anayasa'nın 116. maddesine de
aykırıdır.
Açıklanan
nedenlerle 1312 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasının aynı maddenin
(b) bendi açısından iptaline karar verilmelidir.
Halit
Zarbun ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşlere katılmamışlardır.
VI-
SONUÇ:
15/7/1970
günlü, 1312 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Kanununun 28. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "Bu şartlara uymayan kuruluşların satış hakları
Bakanlığın kararı ile kaldırılır ve tesisleri rayiç değeri üzerinden TEK'e
devredilir." biçimindeki hükmün, aynı maddenin birinci fıkrasının (b)
bendi açısından Anayasaya aykırı bulunduğuna ve iptaline Halit Zarbun ve Nihat
O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
10/5/1977
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Halit
Zarbun
|
|
|
|
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
|
|
|
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
Mahkememizin
Esas : 1976/57, Karar : 1977/71 sayılı kararında, Sayın Nihat O.
Akçakayalıoğlu'nun yazdığı karşıoy yazısında ileri sürülen nedenlerle çoğunluk
görüşüne katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
A)
T.C. Anayasa'sının belediyeleri de kapsayan "yürütme" ile ilgili ve
"mahallî idareler" için temel hükümleri oluşturan 116. maddesi,
yöresel idareyi, halkının müşterek "mahallî ihtiyaçlarını" karşılayan
tüzel kişiler olarak tanımlar. Bu idarelerin görev ve yetkilerinin, kuruluş
amaçlarını belirleyen bu tanım sınırları içinde tutulması gerekli ve
zorunludur.
Elektrik
enerjisinin üretim ve dağıtım işi ise, ülkenin yer almayı amaçladığı uygar
ortamda, Anayasa 116. maddesinin çerçevelediği "mahallî ihtiyaç" olmaktan
çıkmış "yurt ihtiyacı" düzeyine varmış ve bir çok konularla birlikte
ülke sınırlarının da ötesine geçmiştir. Tümü ile elektrik enerjisine dayalı
savunma, haberleşme, ulaşım ve sağlık hizmet ve sistemleri ile yöresel
gereksinmeler, diğer bölgeler ve giderek diğer ülkeler sistemlerine bağlanmış
bulunmaktadır.
Durum
böyle olunca, elektrik enerjisini yalnızca "bir belde halkının
ihtiyacı" biçiminde görmek ve Anayasa'nın 116. maddesi açısından ele almak
olanaksızdır. Bu nedenledir ki ilgili 1312 sayılı Yasa 3. maddesinde
elektrikten "yurdun ihtiyacı" diye söz etmiştir.
Kuruluşu
ve işleyişim düzenleyen yasanın gerçekleri yansıtan tanımı ile "yurdun
ihtiyacı" olan elektriğin üretimini, iletimini, dağıtım ve ticaretini
yapmak için uğraşan TEK'in bu çabayı kendi tekelinde tutması, ürettiği
enerjinin önemine uygun bir tutumdur. Gerekli gördüğünde ve gerekli bulduğu
yerde bu uğrasında başka kuruluşların katkısını istemiş olması, sonradan bu
katkıyı reddetmemesine neden olamaz.
B)
Ankara Belediyesi, başkasının ürettiği malı satan kişi durumundadır. Bu
aracılığın sürdürülebilmesi, kendi yüklenimlerini yerine getirmesine bağlıdır.
Belediyeye
verilen enerjinin kesilmesi nedeni, bedelinin ödenmeyişi ve ödeme olasılığının
da belirmeyişidir.
Belediye
elindeki tesislere el konulması ise beldeye başka kanallardan elektrik
dağıtımının, olanaksız bulunuşudur.
Kamu
yararı ve kamusal zorunluğun bulunduğu yerde, bu yarar ve zorunluk gereği özel
teşebbüs" ler Anayasa'nın 39. maddesi ile devletleştirilip "özel
mülkler" Anayasa'nın 38. maddesi ile kamulaştırılırken, Ankara Belediyesi
içinde oluşmuş bulunsa dahi, bir kamusal hizmet kuruluşu tesislerinin bir diğer
kamusal hizmet kuruluşuna aktarılmasında Anayasa'ya aykırılık değil, uygunluk
vardır.
C)
Elektrik enerjisi satışının, Belediyeye veya onun varlığında yer almış bir
diğer kuruma gelir kaynağı olarak düşünülmesi ve bir diğer kaynak gösterilmeden
bu gelirin kesilemiyeceği savı, üretimin kendisi tarafından ve hiç bir aksaklık
ve sızlanmaya neden olmaksızın yapılması durumunda belki
değerlendirilebilecektir. Fakat, başkasının ürettiği bir malı, üreticisine
ödemede bulunmadan ve sattığının bedelini de ona vermeden satmasına,
Anayasa'dan dayanak bulmak olanaksızdır.
D)
TEK gibi kamusal kuruluşların, "özel hukuk" hükümlerine bağlı
oluşları kendi yasalarında tanınan olanaklar kadardır. Başka bir deyimle, bir
bakıma Devletin yerine getireceği hizmetleri üstlenmiş kurumların görevlerini,
Devlet adına yaptıkları gerçeği, özel hukuk hükümlerine bağlılığın ayrıcalığını
oluşturur ve bu ayrıcalığa uygun kurallar Anayasa'ya da uygundur.
SONUÇ
: Yukarıdan beri açıkladığım nedenlerle, iptali istenen yasal kuralda
Anayasa'ya aykırılık yoktur.
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|