ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas sayısı:1977/100
Karar sayısı:1977/148
Karar günü:22/12/1977
Resmi Gazete tarih/sayı:29.4.1978/16273
İtiraz
yoluna başvuran: Tire Asliye Hukuk Mahkemesi.
İtirazın
konusu : 18/4/1972 günlü, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri
Kanununun Geçici 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu öne sürülerek iptali
istenmiştir.
I.
OLAY:
Tarım
Kredi Kooperatifi Yönetim Kurulu üyesi oldukları sırada Ziraat Bankası Genel
Müdürlüğünce görevlerine son verilen davacılar Mahkemeye başvurarak işlemin
iptalini istemişlerdir. Davalılar hakkında yapılan işlemin dayanağını 18/4/1972
günlü, 1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun Geçici 3.
maddesinde yer alan kuralın oluşturduğunu kabul eden Mahkeme, bu madde hükmünün
Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına varmış ve iptali için Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
III-
METİNLER:
1-
İptali istenen Yasa kuralı:
"Geçici
Madde 3- T.C. Ziraat Bankası:
a)
Merkez Birliği kuruluncaya kadar; bütün Kooperatif ve Bölge Birlikleri için
Merkez Birliğine, Bölge Birlikleri kuruluncaya kadar Bölge Birliklerine ait;
b)
Merkez Birliği kurulduktan sonra; Bölge Birlikleri çalışma alanına dahil
edilmeyen Kooperatifler için Bölge Birliğine ait;
Görevleri
yapar ve yetkileri kullanır."
2-
Dayanılan Anayasa Kuralları :
Başlangıç:
Tarihi
boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan;
Anayasa
ve Hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı
direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti;
Bütün
fertlerini, kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir bütün halinde,
millî şuur ve ülküler etrafında toplayan, ve milletimizi, dünya milletleri
ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak millî birlik ruhu içinde
daima yüceltmeyi amaç bilen Türk Milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak ve;
"Yurtta
Sulh, Cihanda Sulh" ilkesinin, Milli Mücadele ruhunun, millet egemenliğinin,
Atatürk Devrimlerine bağlılığın tam şuuruna sahib olarak;
İnsan
hak ve hürriyetlerini, millî dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun
huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak
demokratik hukuk devletini bütün hukukî ve sosyal temelleriyle kurmak için;
Türkiye
Cumhuriyeti Kurucu Meclisi tarafından hazırlanan bu Anayasa'yı kabul ve ilân ve
onu, asıl teminatın vatandaşların gönüllerinle ve iradelerinde yer aldığı
inancı ile, hürriyete, adalete ve fazilete aşık evlâtlarının uyanık bekçiliğine
emanet eder.
Madde
10- Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere sahiptir.
Devlet,
kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzuru, sosyal adalet ve hukuk
devleti ilkeleriyle bağdaşamayacak surette sınırlayan siyasî iktisadî ve sosyal
bütün engelleri kaldırır; insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlar.
Madde
11- Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün,
Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, kamu yararının, genel ahlâkın
ve genel sağlığın korunması amacı ile veya Anayasa'nın diğer maddelerinde
gösterilen özel sebeplerle, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olarak, ancak
kanunla sınırlanabilir.
Kanun,
temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunamaz.
Bu
Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbirisi, insan hak ve
hürriyetlerini veya Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayırımına dayanarak, nitelikleri Anayasa'da
belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak kasdı ile kullanılamaz.
Bu
hükümlere aykırı eylem ve davranışların cezası kanunda gösterilir.
Madde
29- Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hakkın
kullanılışında uygulanacak şekil ve usuller kanunda gösterilir. Kanun, Devletin
ülkesi ve milletiyle bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin ve genel
ahlâkın korunması maksadıyle sınırlar koyabilir.
Hiç
kimse bir derneğe üye olmaya veya dernekte üye kalmaya zorlanamaz.
Dernekler,
kanunun gösterdiği hallerde hâkim karariyle kapatılabilir. Devletin ülkesi ve
milletiyle bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlâkın
korunması bakımından gecikmede sakınca bulunan hallerde de, hâkim kararına
kadar kanunun açıkça yetkili kıldığı merciin emriyle faaliyetten
alıkonulabilir.
Madde
51- Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır.
IV.
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi; 13/10/1977 gününde Kani Vrana, Şevket Müftügil, Halit Zarbun, Ziya
Önel, Abdullah Üner, Ahmet Koçak, Sekip Çopuroğlu, Fahrettin Uluç, Muhittin
Gürün , Lûtfi Ömerbaş, Ahmet Erdoğdu, Hasan Gürsel, Âdil Esmer, Nihat O.
Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyle İçtüzüğün 15. maddesi
uyarınca yaptığı ilk inceleme toplantısında aşağıda açıklanan konu üzerinde
durmuştur:
18/4/1972
günlü, 1581 sayılı, Yasa, Tarım Kredi Kooperatiflerini aşamalı bir örgütlemeye
bağlı tutmuştur. Bu Yasanın 1. maddesinde en küçük ünite olarak Tarım Kredi
Kooperatifleri öngörülmüş; bir veya birkaç il içindeki kooperatiflerin Bölge
Birliklerini, en az beş Bölge Birliğinin de Merkez Birliğini oluşturacağı hükme
bağlanmıştır. Merkez Birliği tek üst kuruluş olup Ankara'dadır. Yasanın 3.
maddesinde ise kooperatiflerin, Bölge Birliklerinin ve Merkez Birliğinin görev
ve yetkileri ayrı ayrı gösterilmiştir. Yasa, bu örgütlenmenin tamamlanmasına
kadar olan süre içinde üst aşamalardaki görev ve yetkilerin, geçici olarak
nasıl ve hangi kuruluşlarca kullanılacağını ayrıca göstermiştir. Geçici 3.
madde hükmünce bu görev ve yetkileri Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası
üstlenmiştir. Maddenin (a) bendine göre, Merkez Birliği kuruluncaya kadar
Merkez Birliğine, Bölge Birlikleri kuruluncaya kadar Bölge Birliklerine ait
görev ve yetkiler Bankaca kullanılacaktır, (b) bendine göre, Merkez Birliği
kurulduktan sonra, Bölge Birlikleri çalışma alanına girmeyen kooperatifler için
Bölge Birliklerine ait görev ve yetkiler Bankaca yerine getirilecektir.
Dava
dosyasındaki bilgi ve belgelere göre, olan zamanında Merkez Birliği henüz
kurulmamıştır. Davacıların Yönetim Kurulu Üyesi oldukları Tarım Kredi
Kooperatifinin, Bölge Birlikleri çalışma alanı dışında tutulduğu da ileri
sürülmüş değildir. O halde davada geçici 3. maddenin (b) bendinin uygulama yeri
bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın, maddenin (a) bendi hükmünün Türkiye Cumhuriyeti
Ziraat Bankasına tanıdığı yetkinin kullanılması dolayısıyle ortaya çıktığı
anlaşıldığından, esasa ilişkin incelemenin (a) bendi ile sınırlı olarak
yapılması gerekmektedir.
Böylece
yapılan ilk inceleme sonunda verilen karar şöyledir: Dosyanın eksiği
bulunmadığından, işin esasının 18/4/1972 günlü, 1581 sayılı Tarım Kredi
Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun Geçici 3. maddesinin (a) bendi ile
sınırlı olarak incelenmesine,
13/10/1977
gününde oybirliğiyle karar verildi."
V.
ESASIN İNCELENMESİ:
İşin
esasına ilişkin rapor, Mahkemenin başvurma yazısı ile buna bağlı karar ve
belgeler, iptali istenen Yasa hükmü, ilgili Yasa ve Anayasa Kuralları ve öteki
metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
Toplumda
bireyleri birarada yaşamaya iten nedenler arasında kuşkusuz ekonomik
gereksinmeler başta gelir. Siyasal otoritenin niteliği de bu gereksinmelerin
karşılanmasında ve güvence altına alınmasında tutulan yola göre değişmektedir.
Bu yol ya belirli kişi veya grupların ya da toplumu oluşturan bireylerin
tümünün çıkarları doğrultusunda olabilir. Böylece korunması amaçlanan ekonomik
güvencenin niteliğine göre, toplum yönetiminin demokratik ilkelere yaklaşım
derecesi belli olur. Yüzyıllar boyunca sürüp gelen ekonomik düzende, bu
yaklaşımın yeterince sağlanamadığı saptanınca, bireylerin kendi
gereksinmelerini kendilerinin sağlaması ve karşılıklı yardımlaşma temeline
dayanan büyük ekonomik güçleri oluşturması fikri ortaya atılmıştır. Demokratik
düşünce kültürünün bir ürünü olarak geçen yüzyılın ortalarından beri varlığını
kabul ettiren bu ekonomik sistem, kooperatifçilik adı altında, özellikle batı
uygarlığının önderliğini yapan ülkelerde giderek büyük önem kazanmıştır.
Bireylerin
kooperatif çatısı altında birleşmeleri ve böylece anamal egemenliğine dayanan
geleneksel ekonomik düzenin baskısından kurtulmaları, yeni bir demokratik ve
sosyal adeletci hukuk düzeninin de temelini oluşturmuştur. Ancak bireysel küçük
ekonomik birimlerin işbirliği yaparak kooperatif hukuk kurumu biçiminde ortaya
çıkmaları memleketimizde kolay olmamıştır. Yurdumuzda orta çağlardan beri sürüp
gelen bireysel ekonomik yapı toplum yaşamımızda egemenliğini henüz bırakmış
değildir. Bu nedenle Cumhuriyet döneminde, yurdun ekonomik yapısında etkin
atılımlar öngörülmüş ve Devlet önderliğinde ticaret ve endüstri kurumlan
meydana getirilmiştir. 29/5/1926 günlü ve 865 sayılı Ticaret Kanunu ile bir
Ticaret Şirketi niteliğinde kabul edilen Kooperatifler için getirilen hükümler,
tarım alanında istenen gelişmeyi sağlayamamış olduğundan, Devlet gözetimi
altında özel kanunlarla Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifleri kurulmuştur.
Bu
kooperatiflerin Devlet güdümünde tutulmalarının nedeni, özellikle Tarım
Sektöründe, çıkarlarını korumakta yeterli bilgi ve tecrübesi olmayan köylü
kesiminin zarara uğramaması ve kooperatif kuruluşların ve bunların dayandığı
temel felsefenin giderek dejenere edilmemesi ve böylece halkın bu Kurumlara
olan saygısını ve güvencesini yitirmemesi düşüncesi olmuştur.
İşte
21/10/1935 günlü, 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanununda yer alan
Devletin önderliğine, yardım ve korumasına ilişkin hükümler böyle bir gelişimin
sonucudur. Örneğin; Tarım Kredi Kooperatiflerinin kurulacağı yerlerin Ziraat
Bankasının önerisi ile Ekonomi Bakanlığınca belli edileceğine,
anasözleşmelerinin aynı Bankaca hazırlanacağına, hazırlanan anasözleşmelerin
Ekonomi Bakanlığının onayından sonra Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe
konulacağına, kooperatif ortaklarının ürünleri üzerinde ticaret ve
komisyonculuk yapanların, ürün karşılığı para veya mal olarak kredi verenlerin
kooperatife üye olamayacaklarına, Kooperatifin ve birliklerin işlemlerinin
Ziraat Bankası ile Ekonomi Bakanlığının mürakabasına bağlı tutulacağına,
gerektiğinde Yönetim Kurullarını ve yöneticileri görevden çıkarmaya Bakanlığın
yetkili olacağına, genel kurul kararlarının Ziraat Bankasının onayından sonra
uygulanabileceğine ilişkin kurallar sözü geçen kanunda öngörülmüştür.
Yurdumuzda
kooperatifçiliğin yukarıda açıklanan gelişimi bu konudaki hukuk düzenini de etkilemiştir.
18/4/1972 günlü, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu bu gelişimin bir
ürünüdür. Gerçekten bu yasa, kırsal bölgelerimizin tarımsal örgütlenmesi ve
kalkınması amacına, giderek kökleşen ve yaygınlaşan demokratik ilkeler
çerçevesinde, bir yaklaşım sağlamıştır. Ancak bu demokratik yaklaşımın
oluşturduğu kuruluşların kimi aşamalarında, geçici düzenlemelerin öngörülmesini
doğal karşılamak gerekir. Çünkü Anayasa'nın 52. maddesi de Devleti; halkın
gereği gibi beslenmesini, tarımsal üretimin toplumun yararına uygun olarak
artırılmasını sağlayacak, tarım ürünlerini ve tarımla uğraşanların emeğini
değerlendirecek yasal ve yönetimsel önlemleri almakla yükümlü tutmuştur.
Demokratik
bir yöntem içinde Kooperatifçiliğin geliştirilmesinde, tarımın ve çiftçiliğin
korunmasında ve böylece sosyal dengenin sağlanmasında önemli bir örgütlenme
olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin hukuksal yapısına bu açıdan bakılınca,
saptanacak durum şöylece özetlenebilir:
Tarım
üreticileri, ekonomik çıkarlarını korumak ve özellikle meslek ve geçimleri ile
ilgili gereksinmelerini sağlamak amacı ile karşılıklı yardım ilkesine dayanan
ve tüzel kişiliği olan değişik ortaklı, değişik sermayeli Tarım Kredi
Kooperatifleri kurabilirler. Yukarıda ilk inceleme bölümünde de kısaca belirtildiği
üzere, bir veya birkaç il içindeki kooperatifler Bölge Birliklerini, en az beş
Bölge Birliği de Merkez Birliğini kurar. Kooperatiflerin ve Bölge Birliklerinin
çalışma alanı içinde birden fazla Kooperatif ve Bölge Birliği kurulamaz.
Merkez
Birliği tek üst kuruluş olup, Ankara'dadır ve çalışma alanı bütün yurdu kapsar.
Kooperatiflerin,
Bölge Birliklerinin ve Merkez Birliğinin görev ve yetkileri Kanunda
belirtilmiştir,
Malî,
ekonomik ve idarî yönlerden Bölge Birlikleri, Kooperatifleri ve Merkez Birliği
de Bölge Birliklerini denetlemekte, onlara önderlik yapmaktadırlar. Böylece
Tarım Kredi Kooperatifleri, uygar batı Devletleri kooperatifleri düzeyinde
demokratik bir hukukî yapıya sahip olma olanağına yaklaşmışlardır. Ancak
öngörülen aşamalı örgütlenmenin gerçekleşebilmesi için, önce alt basamaklarda
yer alan birimlerin kendi kuruluşlarını tamamlamaları gerekmektedir. Böylece
örgütün tümünün oluşması ile, yurt ekonomisinde giderek etkisini duyuran bir
güç gerçekleşecektir. Kanunun üç aşama halinde öngördüğü örgütlenmeden, dava
konusu olayın ortaya çıktığı günde Merkez Birliği henüz kurulmuş değildir.
Geçici 3. maddenin (a) bendi, bu durumda Merkez Birliğine düşen görevlerin
geçici olarak Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasınca yerine getirileceğini
buyurmaktadır. Bankanın bu tür bir görev ile yükümlendirilmesini, Tarım
Kooperatiflerinin Yurdumuzdaki tarihsel gelişimi ile bir arada değerlendirmek
gerekir. Çünkü Ziraat Bankası yüzyılı aşan ekonomik çalışmaları süresince
memleketimizde tarım alanındaki kredilerin sağlanmasında ve bu konudaki
örgütlenmenin oluşmasında büyük etkisi ve hizmeti olan bir kuruluştur. Aslında
Tarım Kredi Kooperatifleri yıllar boyu Bankanın birer yan kuruluşu gibi kırsal
bölgelerdeki tarım üreticisine yardım görevi yapmışlardır. Hal böyle olunca
Tarım Kredi Kooperatiflerinin demokratik örgütlenmelerini tamamlamalarına ve
kendi kendilerini yönetmelerine kadar geçici bir dönem için Ziraat Bankasının
üst düzeyde denetimine bağlı tutulmalarında bir sakınca olduğu kabul edilemez.
Bu durumu yukarıda belirtildiği üzere, Kooperatifçiliği geliştirme
doğrultusunda, Anayasa'nın devlete yüklediği ödevin bir sonucu olarak
değerlendirmek gerekir. Demokratik yönetime geçiş zamanlarında bu gibi
önlemlerin alınmasını, Anayasa'nın 51. ve 52. maddeleri hükümlerinin özüne
aykırı sayma olanağı yoktur. Nitekim dava dosyası içeriğine göre, davanın
açılmasından kısa bir süre sonra, Merkez Birliği kurulmuş ve Ziraat Bankasınca
üstlenen görevler Kooperatif üst örgütünün sorumluluğuna bırakılmıştır.
Özetlenecek
olursa; Anayasa'nın Başlangıç bölümünde yeralan "İnsan hak ve
hürriyetlerini, millî dayanışmayı, sosyal adaleti, ferdin ve toplumun huzur ve
refahını gerçekleştirmeyi ve teminat altına almayı mümkün kılacak demokratik
hukuk devleti" ilkesinin işlerliği önlenmiş değil, tersine işlerliğinin
sağlanması için yerinde bir önlem alınmıştır. Öte yandan temel hakların
Devletçe korunmasına ilişkin 10. maddenin öngördüğü ilkelerin itiraz konusu
hüküm ile zedelendiği de ileri sürülemez. Çünkü, tarım kesiminde çiftçinin
kredi gereksinmelerini büyük ölçüde karşılayan kooperatif kuruluşlar,
Anayasa'nın 51. maddesi doğrultusunda Devletçe ele alınarak eskisine oranla
demokratik esaslara daha uygun bir hukuksal düzenlemeye kavuşturulmuş, ancak
geçici bir dönem İçin yetki boşluğunu doldurmak üzere bu işlerle öteden beri
ilgili bir Devlet Bankasına görev verilmiştir. Bu durumun, kişinin temel hak ve
özgürlüklerini, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayacak
biçimde sınırladığı, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli
koşulların gerçekleşmesini engellediği öne sürülemez. Özellikle temel hakların
özünün böylece zedelendiği yolundaki bir görüş tutarlı ve geçerli olmaktan
uzaktır. Bundan başka, itiraz yoluna başvuran Mahkemenin ileri sürdüğünün
tersine, ortada Dernek Hukukunu ilgilendiren bir yön olmadığından, iptali
istenen kuralı, Anayasa'nın 29. maddesi açısından tartışma konusu yapmaya da
olanak yoktur.
Yukarıda
açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı bir yönü yoktur,
itiraz reddedilmelidir.
Bu
görüşe Muhittin Gürün ve Âdil Esmer katılmamışlardır.
VI,
SONUÇ :
18/4/1972
günlü, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun Geçici 3.
maddesinin (a) bendi hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına, itirazın reddine,
Muhittin Gürün ve Âdil Esmer'in karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
22/12/1977
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Kâni
Vrana
|
Başkanvekili
Şevket
Müftügil
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
Üye
Fahrettin
Uluç
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Erdoğdu
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
Üye
Adil
Esmer
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
Üye
Necdet
Darıcıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
18/4/1972
günlü, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun Geçici 3.
maddesinin (a) bendi aşağıda açıklanan nedenlerle Anayasa'ya aykırıdır:
Bilindiği
gibi kooperatifler, özel girişim alanında yer alan, sermayeye dayalı ticarî
ortaklıklardır, ortaklarının ekonomik menfaatlarını korumak ve meslek veya
geçimleriyle ilgili ihtiyaçlarını, karşılıklı yardım ilkesine dayanarak
sağlamak amaciyle, kişilerin özel girişimleriyle ve sözleşmeleriyle,
kurulurlar. Nitekim 1581 sayılı Kanunun 1. maddesi de Tarım Kredi
Kooperatiflerinin kuruluş amacını bu yolda belirtmektedir.
Açıklanan
niteliği ile bir devlet kuruluşu veya iktisadî devlet teşebbüsü olmayan
kooperatifler üzerindeki devletin düzenleme hakkı, Anayasa'nın kişi haklariyle
ilgili olarak koyduğu kurallar ve sınırlar içinde kalmak zorundadır.
Anayasa,
konuyla ilgili olarak, 40. ve 51. maddelerinde, şu kuralları koymuştur.
"Madde
40- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel
teşebbüsler kurmak serbesttir.
Kanun,
bu hürriyetleri ancak kamu yararı amacıyla sınırlayabilir.
Devlet,
özel teşebbüslerin millî iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun
yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri
alır."
"Madde
51- Devlet, kooperatifçiliğin gelişmesini sağlayacak tedbirleri alır."
Yukarıdaki
hükümlerden de anlaşıldığı gibi, kooperatif kurma, kurulu kooperatife ortak
olma ve kooperatifi çalıştırma ve yönetime, Anayasa'nın 40. maddesinde yer alan
çalışma ve sözleşme temel hak ve hürriyetinin kapsamı içinde yer alan özel
girişim ve sözleşme türlerinden birisidir. Kişi bu hürriyeti kullanmada, kamu
yararı amacına dayalı sınırlamalar dışında, serbesttir.
Devletin
görevi, böyle bir girişime karışma veya onun yönetimine el koyma olmayıp millî
iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun olarak yürümesini, güvenlik ve
kararlılık içinde çalışmasını ve gelişmesini sağlayacak nitelikteki önlemleri
almaktan ibarettir.
Öte
yandan Anayasa'nın Başlangıç Bölümündeki ve 2. maddesindeki ilkelerden birisi
de Türkiye Cumhuriyetinin demokratik bir hukuk devleti olduğunu belirleyen
kuraldır. Bu kurala göre; hem devletin kendi içindeki, hem kişilerle devlet
arasındaki, hem de kişilerin kendi aralarındaki ilişkilerin demokratik hukuk
devleti ilkelerine uygun biçimde düzenlenmesi zorunlu bulunmaktadır.
1581
sayılı Kanun hükümleri, Özellikle bu kanunun itiraza konu olan geçici 3.
maddesinin (a) bendi, Anayasa'nın yukarıda açıklanan ilkelerinin ışığı altında
incelenecek olursa aşağıdaki durumlar ortaya çıkmaktadır :
l-
Kanun hükümlerinin bir bölümü, bu tür kooperatiflerin ekonomik ve sosyal
hayattaki etkilerinin Önemi gözönüne alınmak suretiyle Anayasa'nın 40.
maddesinin son fıkrasiyle 51. maddesindeki amaçlara yönelik önlemleri veya kamu
yararına dayalı ve hakkın özüne dokunmayan sınırlamaları düzenlemektedir.
2-
Kanunun 5. maddesi; Kooperatif, Bölge ve Merkez Birliklerinde işlerin, mevzuat
hükümleri, üst kuruluşlar talimatları, Genel Kurul ve Yönetim Kurulu kararına
uygun olarak Müdürlük, Bölge Müdürlüğü ve Genel Müdürlük tarafından
yürütüleceği ve Merkez Birliği Genel Müdürünün Bakanlar Kurulunca atanacağı
kuralını koymaktadır. Kanunun 4. maddesine göre, 11 kişilik Merkez Birliği
Yönetim Kurulunun bir üyesi de Ziraat Bankası temsilcisidir. Bu suretle merkezi
idare ve iktisadî Devlet Teşekkülü olan bir banka, kanun hükmü ile, bu
kooperatiflerin en üst kademesinin yönetimini doğrudan ele almakta ve yönetim
kuruluna da, gereken hallerde ağırlığını koyabilmek üzere, oy hakkı ile
katılmaktadır.
Kanunun
6. maddesine göre; soruşturma sonucunda suç işledikleri veya kusurlu oldukları
anlaşılan, kooperatif ve Bölge Birlikleri Yönetim Kurulu üyelerinin ve
denetçilerinin görevlerine Merkez Birliğince ve Merkez Birliği Yönetim Kurulu
Üyelerinin ve denetçilerin görevlerine de Ticaret Bakanlığınca son
verilebilmektedir.
Kanunun
8. maddesi, Kooperatiflerle Bölge Birlikleri Genel Kurullarının verecekleri
kararların Merkez Birliğinin onayı ile, Merkez Birliği Genel Kurulunun
kararlarının da Ticaret Bakanlığının onayı ile kesinleşeceğini öngörmektedir.
Bu
hükümlerden; Kooperatiflerin, Birliklerin ve Merkez Birliğinin, kademe zinciri
içinde birbirlerine karşı tanınmış olan görev ve yetkilerine ilişkin olanlar
dışında kalanların, yani merkezi idareye ve merkezi idarenin bir iktisadî teşebbüsüne,
kooperatif, Birlik ve Merkez Birliğinin yönetimine doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak el koyma yetkisini verenlerin, sınırlama niteliğini aşarak özel
girişim ve sözleşme temel hakkının özünü zedelediğinden ve demokratik ilkelere
ters düştüğünden kuşku gösterilemez.
Devletin,
gözetim ve denetim hakkının sonucu olmak üzere kooperatifler üzerinde denetleme
ve araştırma yetkisini kullanması ve bunu kanunla getireceği bir düzenleme ile
sağlaması doğal olduğu gibi kooperatif işlemlerini, uygun nitelikteki bazı
koşullara bağlaması da olağandır ve bütün bunlar sözü geçen temel hakkın özünü
zedeleyici bir sının geçmedikçe Anayasa'nın 40. ve 11. maddelerine uygun birer
sınırlama olarak kabul edilebilir. Keza, yapılan denetleme, araştırma ve
soruşturma sonucunda suç işledikleri anlaşılan Kooperatif Yönetim Kurulu
üyeleriyle öteki yöneticileri hakkında da yargı organları kararlariyle gerekli
önlemler ve yaptırımlar uygulanabilir. Yani gözetim ve denetim görevinin
sınırları içinde olan her türlü işlemlere başvurulabilir.
Halbuki
sözkonusu kanunun bazı hükümleri, gözetim ve denetim niteliğini aşarak
kooperatif özel girişiminin idaresini, merkezi idarenin veya ona bağlı bir
iktisadî Devlet Teşekkülünün doğrudan doğruya eline vermektedir. Nitekim 1581
sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinin itiraza konu olan (a) bendi de, Merkez
Birliği kuruluncaya kadar; Merkez ve Bölge Birliğine ait olarak kanunda
gösterilen görev ve yetkilerin T.C. Ziraat Bankasınca kullanılacağı hükmünü
koymaktadır. Buna göre Merkez Birliği kuruluncaya kadar:
a)
Kooperatif ve Bölge Birlikleri Genel Kurullarının verecekleri kararların,
merkezi idareye bağlı bir iktisadi Devlet Teşebbüsünün onayı ile kesinleşmesi,
b)
Soruşturma sonucuna göre göreviyle ilgili suç işledikleri veya kusurlu
oldukları anlaşılan kooperatif ve Bölge birlikleri yönetim kurulu üyelerinin ve
denetçilerinin görevlerine, sözü geçen iktisadi Devlet Teşekkülü tarafından son
verilmesi 1581 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinin (a) bendi hükmünün gereği
bulunmaktadır,
Bu
suretle sözü geçen bent hükmü, bir özel girişim olan kooperatifin kendi kendini
yönetme ve gerektiğinde kendi yöneticilerini görevden uzaklaştırma hakkını
elinden almak suretiyle Anayasanın Demokratik Hukuk Devleti ilkesine ve 40. ve
51. maddeleri kurallarına aykırı bir düzen getirmiş bulunmaktadır. Bu düzenin,
Merkez Birliği kuruluncaya kadar, yani geçici bir süre için, kabul edilmiş
olmasının, Anayasa'ya aykırılık konusunda etkili olamayacağını söylemeye bile
gerek yoktur.
Bu
nedenlerle 1581 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinin (a) bendi hükmü Anayasa'ya
aykırı olduğundan iptaline karar verilmelidir.
|
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Adil
Esmer
|