ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1975/37
Karar Sayısı : 1975/44
Karar Tarihi:11/3/1975
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : İstanbul
Birinci Ağır Ceza Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : 15.5.1974 günlü ve 1803 sayılı
Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendinin; Türk Ceza Kanununun, 202,203 ve 227/2
nci maddeleri ile sınırlı olarak biçim yönünden Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrasına, esas yönünden de Anayasanın 12. maddesine aykırı olduğu nedeniyle
iptali istenmiştir.
I- OLAY :
Sanık hakkında Türk Ceza Kanununun 202. maddesi yolu ile 203 ncü
maddesine ve 227 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre açılan kamu davasının
duruşması sırasında Mahkemece, bu davada uygulanacak olan 1803 sayılı Af
Kanunun 2. maddesinin (B) bendinin, Türk Ceza Kanununun anılan maddeleri
açısından ve biçim yönünden Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına, esas
yönünden de yine Anayasanın 12. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu öne
sürülerek Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü ve 44 sayılı Kanunun 27. maddeleri
uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
II-İTİRAZIN GEREKÇESİ:
1803 sayılı Af Kanunu Millet Meclisinde müzakere edilirken
anlaşmazlık konusu olan maddelerin ayrı ayrı oylanması ve öteki metinlerin de
oylanmasına devam olunması gerekirken yalnız Karma Komisyon metninin oylanması
ile yetinilmesi Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına aykırı olduğu ve
nitekim Anayasa Mahkemesinin 28.11.1974 gün ve Esas: 1974/39, Karar: 1974/51
sayılı kararıyla sözü geçen Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendindeki kuralın
(Türk Ceza Kanununun 414. maddesinin birinci fıkrası yönünden) Anayasanın 92. maddesine
aykırı biçimde oylanıp kabul edilmiş olması nedeniyle iptaline karar verildiği
ve bundan başka, sözü edilen Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendinde ihtilâsen
zimmete para geçirme suçlarının tayin edilecek cezadan Devlet zararı ödendiği
takdirde yalnız 5 senenin indirilmesinin kabul edildiği, bunun ise Anayasanın
12. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı düştüğü nedenleri ile Anayasa
Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
III-YASA KURALLARI :
1-Anayasaya aykırılığı ileri sürülen Yasa kuralı:
15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (B) bendi
şöyledir:
“Türk Ceza Kanununun 202, 203, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 212, 213,
214, 215, 216, 217, 218, 219, 403 ncü maddeleriyle 404 ncü maddesinin 1 nci
bendinde ve 406,407,414/1,415,416/2-3,491,492,493,495,496,497,498,499,500,503
ve 510 ncu maddeleriyle Askeri Ceza Kanununun 131 ve 132 nci maddelerinde
gösterilen suçları işleyenler hakkında ilgili maddede öngörülen Devlet zararı önceden
ödenmek ve tazminat hükümleri ise saklı kalmak şartiyle bu maddenin (A) bendi
hükmü uygulanır.”
2- Konu ile ilgili Yasa kuralları :
Türk Ceza Kanununun değişik 202., 203. maddeleri ile 227. maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdadır:
“Madde 202- Kendisine tevdi olunan veya vazife dolayısiyle
muhafaza, murakabe veya mesuliyeti altında bulunan para veya para hükmündeki
evrak ve senetleri veya sair malları zimmetine geçiren veya mal edinen memura
beş seneden on seneye kadar ağır hapis cezası verilir ve hasıl olan zarar
kendisine ödettirilir.
Zarar hafif ise ceza bir sene ağır hapisten başlar.
Eğer vaki olan zarar muhakeme edilmezden evvel fail tarafından
tamamiyle ödenmiş olursa ceza yarısına kadar indirilir ve eğer hüküm
verilmezden evvel tamamiyle ödenirse üçte bir miktarı indirilir.”
“Madde 203- Yukarıki maddede gösterilen fiili, varidat ve masrafın
terkinine veya murakabesine mahsus olan kayıtları, defterleri ve hesapları
bililtizam intizamsız olarak tutmak veya tağyir veya tahrif etmek veya ortadan
kaldırmak veya bu hesaplara ait sahih olmayan blânço ve başka evrak, defterler
veya vesikalar göstermek yahut para bulunan grup, torba veya paketlerin
içindekileri hakikat hilâfına irae etmek, hasılı ait olduğu daireleri aldatacak
ve fiilin zahire çıkmamasını temin edecek her türlü hile ve huda yapmak
suretiyle vaki olmuş ise faili on seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası
ile cezalandırılır. Bu fiilden dolayı hasıl olan zarar kendisine ödettirilmekle
beraber ayrıca bir misli kadar da ağır para cezası alınır. Zarar, muhakeme
edilmeden evvel tamamı ile ödenirse ceza yarısına kadar indiri.”
“Madde 227/2- Bu Kanunun 202, 203, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 212,
213, 214, 215, 216, 217 ve 227 nci maddeleri ile mahkum olanlara aynı zamanda
memuriyetten müebbetten mahrumiyet cezası da hükmolunur.
3-Dayanılan Anayasa kuralları :
A) Anayasanın 12. maddesi şöyledir:
“Madde 12- Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”
B) Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası şöyledir:
“Madde 92/5- Millet Meclisi Cumhuriyet Senatosundan gelen metni
benimsemezse, her iki Meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki
üyelerden bir karma komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet
Meclisine sunulur. Millet Meclisi, Karma Komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca
veya daha önce kendisine hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul
etmek zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile
kabul edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur.”
IV. İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi, 11.3.1975 gününde toplanmış ve İçtüzüğün 15.
maddesi uyarınca gerekli ilk incelemeyi yaparak aşağıdaki sorunlar üzerinde
durmuştur:
1- Anayasa Mahkemesinin itirazı inceleme görev ve yetkisi içinde
olup olmadığı sorunu:
Suç ve cezaların affı hakkındaki yasama belgelerinin Anayasaya
uygunluk denetimine tabi olup olmadığı sorunu üzerinde yeniden tartışmalar
yapılmış ve bu denetimin Anayasa Mahkemesince yapılması gerektiği sonucuna
varılmıştır. Bu konu hakkında ayrıntılı gerekçeler, daha önce Mahkememizin verdiği
28.11.1974 günlü, Esas:1974/34, Karar: 1974/50 sayılı kararla açıklanmış
bulunduğundan (Resmi Gazete, gün:21.1.1975, sayı:15125) burada tekrarına gerek
görülmemiştir.
Orada da gerekçeleri ile açıklandığı üzere, bir kuralı itiraz
konusu yapılan 1803 sayılı Yasa, Anayasanın değişik 147 nci maddesindeki “kanun”
deyiminin kapsamı içinde olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan Anayasanın Anayasaya
uygunluk denetimi dışında bıraktığı yasalardan değildir. Şu duruma göre, itiraz
yolu ile gelen bu işe bakmanın Anayasa Mahkemesinin görevi ve yetkisi içinde
bulunduğu ortadadır.
Bu görüşe Şahap Arıç katılmamıştır.
2- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanunun 2. maddesinin (B)
bendinin Türk Ceza Kanununun 202. maddesi yönünden iptaline, 29.1.1975 günlü,
15133 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 28.11.1974 günlü, Esas: 1974/39, Karar:
1975/5 sayı ile karar verilmiş olduğundan bu konuda yeniden karar verilmesine
yer kalmamıştır.
3- Türk Ceza Kanununun 227. maddesi, 15.5.1974
günlü, 1803 sayılı Af Kanunun 2. maddesinin (B) bendinde yer almadığından
itirazın bu yöne ilişen bölümünün Mahkemenin yetkisizliği yönünden reddine
karar verilmesi gerekmiştir.
4- Dosyanın eksiği bulunmadığından esasın incelenmesinin de bugün
yapılması uygun görülmüştür.
V- ESASIN İNCELENMESİ :
Mahkemece, 1803 sayılı Af Kanunun 2. maddesinin itiraz konusu
kuralının hem biçim, hem de esas yönünden Anayasaya aykırı olduğu nedeniyle
Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.
1- İtiraz konusu kuralın biçim yönünden Anayasaya aykırılık
sorunu:
12.7.1974 günlü, 14943 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan
Anayasa Mahkemesinin 2.7.1974 günlü ve 19/31 sayılı kararında; 1803 sayılı Af
Kanununun 5. maddesinin (A) bendi üzerinde yapılan incelemede, Millet
Meclisinin Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsememesi ve bu yüzden Karma
Komisyonca da bir metin hazırlanması üzerine yürütülen yasama işlemleri
arasında yasa kuralını biçim yönünden Anayasaya aykırı kılan başlıca iki
aksaklık görülmüştür.
Bunlardan birisi (uyuşmazlık konusu maddelerin ayrı ayrı
oylanması) diğeri de (öteki metinlerin oylanmasına devam edilmeyerek yalnız
Karma Komisyon metninin oylanması ile yetinilmiş olması) dır. Bu aksaklıklar
Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen biçim kurallarına aykırı
düştüğü saptanarak sözü edilen Af Kanununun beşinci maddesinin (A) bendinin
iptaline karar verilmiştir.
Yine aynı kanunun 2. maddesinin (A) bendinde yer alan kural da,
Türk Ceza Kanunun 127. ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddelerinin olayla ilgili
hükümleri yönünden Anayasa Mahkemesinin 28.11.1974 günlü, 30/50 sayılı
kararıyla (Resmi Gazete, gün: 21.1.1975, sayı: 15125) yine Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrasındaki biçim kurallarına aykırı düştüğünden iptal edilmiştir.
Bunlardan başka, 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (B)
bendindeki kuralın (Türk Ceza Kanununun 414 ncü maddesinin birinci fıkrası ile
sınırlı olarak) Anayasa Mahkemesinin 28.11.1974 günlü, Esas: 1974/39, Karar:
1974/51 sayılı kararıyla yine Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasındaki
biçim kurallarına aykırı oluştuğu nedeniyle iptal edilmiş bulunmaktadır. (Resmi
Gazete, gün : 29.1.1975, sayı: 15133).
Şu halde, 1803 sayılı Kanunun gerek 5. maddesinin (A) bendi ve
gerek 2. maddesinin (A) ile (B) bentleri için saptanmış olan iptal nedenleri
burada da geçerlidir. Bu nedenler, günleri ve sayıları açıklanan kararlarda
ayrıntıları ile belirtilmiş olduğundan, burada tekrar yinelenmesine gerek bulunmamıştır.
O halde bu kuralın da iptaline karar verilmelidir.
Nihat O.Akçakayalıoğlu bu sonuca değişik gerekçe ile katılmıştır.
Bu görüşe, Şahap, Arıç, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar ve Ahmet Salih
Çebi katılmamışlardır.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, öteki metinlerin oylanmasına devam
edilmeyerek yalnız Karma Komisyon metninin oylanması ile yetinildiğini, itiraz
konusu metnin bu nedenle de iptali gerektiğini iler sürmüşse de bu nedenin
burada oluşmadığı Millet Meclisi Tutanak Dergisinin incelenmesi ile
anlaşılmaktadır. (Anayasa Mahkemesi kararı, gün: 28.11.1974, sayı: 34/50, Resmi
Gazete, gün: 21.1.1975, sayı:15125) itirazın bu nedene ilişen bölümü yerinde
bulunmamıştır.
2- İtiraz konusu kuralların esas yönünden Anayasaya aykırılığı
sorunu:
İtiraz konusu kuralın biçim yönünden Anayasaya aykırılığı
saptanmış olduğundan esas yönünden aykırılık sorunu üzerinde durulmasına yer
kalmamıştır.
VI-İPTAL HÜKMÜNÜN YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ GÜNÜ:
Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Anayasa
Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya
içtüzük veyahut bunların iptal edilen kuralları, gerekçeli kararın Resmi
Gazetede yayımlandığı günde yürürlükten kalkar. Gereken hallerde, Anayasa
Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü ayrıca kararlaştırabilir.
Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak
bir yılı geçemez.
22.4.1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin dördüncü
fıkrasında da, Anayasa Mahkemesinin iptal dolayısiyle oluşacak boşluğu, kamu
düzenini tehdit edici nitelikte görürse, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü
ayrıca kararlaştıracağı ve boşluğun doldurulması için Yasama Meclisleri
Başkanlıklarına ve Başbakanlığa durumu duyuracağı yazılıdır.
Yukarıda belirlendiği üzere, 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin
(B) bendinin Anayasaya biçim yönünden aykırılığı nedeniyle ve Türk Ceza
Kanununun 203. maddesi ile sınırlı olarak iptalleri öngörülmüştür. İptal, yasa
kuralının Anayasaya uygun biçimde oluşmamış bulunduğu yolunda Anayasa
Mahkemesince saptanan duruma ve varılan sonuca dayanmaktadır. 1803 sayılı
Kanunun affettiği suç ve cezaların niteliği ve niceliği ile beliren kapsamı
karşısında, iptal hükmünün kamu düzenini tehdit edici yasal bir boşluğu
oluşturacağından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve uygulanması, Anayasaca, Anayasa Mahkemesinin işi
değerlendirilip gerekli görmesine bırakılmış bulunan yetkinin kullanılmasına ve
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca kararlaştırılmasına gerek
görülmemiştir.
Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O.
Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
VII-SONUÇ :
1- İşin incelenmesinin Anayasa Mahkemesinin görevi ve yetkisi
içinde bulunduğuna Şahap Arıç’ın karşı oyu ile ve oyçokluğu ile;
2- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin (B) bendinin
Türk Ceza Kanununun 202.maddesi yönünden iptaline, Resmi Gazetenin 29.1.1975
günlü, 15133 sayılı nüshasında yayımlanın 28.11.1974 günlü, Esas: 1974/9,
Karar: 1975/5 sayı ile karar verilmiş olduğundan itirazın bu bölümünün konusu
kalmaması nedeniyle reddine oybirliğiyle;
3-15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (B)
bendine Türk Ceza Kanununun 227 nci maddesi açısından yönelen itirazın
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine oybirliğiyle;
4- Dosyanın eksiği bulunmadığından esas incelemenin de bu gün
yapılmasına oybirliğiyle;
5- 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin (B)
bendindeki kuralın, Millet Meclisinde Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası
hükmüne aykırı oylanmış bulunması nedeniyle biçim yönünden ve Türk Ceza
Kanununun 203. maddesi açısından iptaline, Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun başka
gerekçesi ile ve Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Ahmet Koçak ve Ahmet Salih Çebi’nin
karşıoyları ile ve oyçokluğu ile,
6- İtiraz konusu yasa kuralı biçim yönünden iptal edilmiş olduğuna
göre ayrıca esas yönünden aykırılık konusu üzerinde durulmasına yer olmadığına
oybirliğiyle;
7- İşin niteliğine göre, Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Ziya Önel,
Abdullah Üner ve Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile;
11.3.1975 gününde karar verildi.
Başkan
Muhittin TAYLAN
|
Başkanvekili
Kâni VRANA
|
Üye
Şahap ARIÇ
Karşıoy ekli
|
Üye
İhsan ECEMİŞ
|
Üye
Ahmet AKAR
|
Üye
Ziya ÖNEL
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Abdullah ÜNER
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Ahmet KOÇAK
Karşıoy ekli
|
Üye
Lütfi ÖMERBAŞ
|
Üye
Hasan GÜRSEL
|
Üye
Ahmet Salih ÇEBİ
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Şevket MÜFTÜGİL
|
Üye
Adil ESMER
|
Üye
Nihat O.AKÇAKAYALIOĞLU
|
Üye
Ahmet
H.BOYACIOĞLU
|
KARŞIOY YAZISI
Anayasa Mahkemesince:
a) İlk inceleme evresinde görev sorunu tartışılarak, itirazın
incelenmesinin Anayasa Mahkemesi’nin görevine girdiğine;
b) 1803 sayılı Af Kanununun itiraz konusu maddesinin biçim
yönünden iptaline;
c) İşin niteliğine göre Anayasa’nın değişik 152 nci maddesinin 2.
fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına oyçokluğuyla karar verilmiştir. Anayasaya
uygun görmediğimden kararın bu kısımlarına katılmıyorum.
Bu konudaki karşıoylarım, (21 Ocak 1975 gün ve 15125 sayılı Resmi
Gazetede yayınlanan, Anayasa Mahkemesi’nin 1974/34,1974/50 sayı ve 20.11.1974
günlü) kararındaki karşıoy yazımın I,II,III nolu kısımlarında tafsilatlı olarak
yazdığım karşıoyların prensipleri itibariyle aynı nitelikte olduğundan bunların
burada tekrarına lüzum görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Mahkememizin bu kararının Anayasa’ya uygun
olmadığını bildirdiğim kısımlarına, sözü geçen karşıoy yazımın I,II,III nolu
bentlerinde gösterilen nedenlerle karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
12.7.1974 günlü 14943 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 2.7.1974 günlü, 1974/19-31 sayılı kararına ilişkin karşıoy yazımda
açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararındaki görüşlerine de karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mahkememizin
28.11.1974 gün ve 1974/34-50 sayılı kararında açıkladığım nedenlerle süreye
ilişkin çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Cumhuriyetin 50 nci Yılı Dolayısiyle çıkarılan 1803 sayılı Af
Kanununun 2. maddesinin (B) bendinin, Millet Meclisinde Anayasanın 92.
maddesinin beşinci fıkrasına aykırı biçimde oylanmamış olması nedeniyle ve
esasa girişilmeksizin biçim yönünden (T. C. K.nun 203. maddesi açısından)
iptaline karar verilmiştir. Böyle olunca sözü edilen hükmün yasama organında
yeniden ele alınıp düzenlenmesi mümkün olduğundan yasama organına bu yetkisini
kullanabilme olanağının sağlanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Yasama
organının bu yetkisini kullanabilmesi de Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe
girmesi konusunda Anayasanın 152. maddesi ile 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin
üçüncü fıkrası gereğince uygun bir sürenin tanınmasına bağlı bulunmaktadır.
Böyle bir süre verilmediği takdirde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, Resmi
Gazetede yayımlandığı tarihte sözü edilen Af Kanununun 2. maddesinin (B)
bendindeki kural yürürlükten kalkacak ve bu suretle Yasama organının maddeyi
yeniden düzenlenmesine imkân kalmayacak ve bunun sonucu olarak da bu gibi
ihtilas suretile zimmetine para geçirme suçundan sanık olanlar Kanun Koyucunun
istek ve iradesi hilâfına Af Kanunun 1. maddesi ile on iki yıllık aftan
yararlanmış olacaklardır.
Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girmesinde bir süre kabul
edilmek için her halde (iptal hükmünün kamu düzenini tehdit edici yasal bir
boşluğun meydana gelmesine)ne gerek yoktur. Anayasanın 152. Maddesinde; Anayasa
Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca
kararlaştırabilmesi için böyle bir şart aranmamış ve Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 44 sayılı Kanunun 50. maddesinde ise;
Anayasa Mahkemesinin; gerekli gördüğü hallerde iptal hükmünün yürürlüğe
gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği hükme bağlanmıştır.
Görülüyorki: İptal hükmünün yürürlüğe girmesinde bir süre
verilmesi için her halde (Kanunda kamu düzenini tehdit edici bir boşluğun)
meydana gelmesi gerekmemekte ve (gereken haller) de böyle bir sürenin
verilebileceği öngörülmektedir.
Anayasanın 152. maddesiyle 44 sayılı Kanunun 50. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer almış olan (gereken haller)in olayda gerçekleşmiş olup olmadığı
sorununa gelince:
Anayasanın 64. Maddesi hükmüne göre genel ve özel af ilân etme
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Affın ölçüsünün saptanması da bu
yetki cümlesinden bulunmaktadır. Kanun koyucu da bu yetkisine dayanarak Af
Kanununda bir bölüm suçları ve cezaları tamamen affederken bir bölüm suçların
cezalarından 12 yılını, diğer bir bölüm suçların cezalarında ise yalnız 5
yılını affetmeği uygun bulmuş ve bu arada Türk Ceza Kanunun 203. maddesinde
yazılı ihtilasen zimmete para geçirme suçunun tamamen değil ancak bu suçtan
verilen cezaların 5 yılının affedilmesini öngörmüştür.
Kanun koyucu, yukarıda da açıklandığı gibi 1803 sayılı Af
Kanununun 2. maddesinin B bendinde bu gibi ihtilas suretiyle zimmete para
geçirme suçunu genel değil özel affa tabi tuttuğuna ve Af Kanununun bu hükmü
Anayasa Mahkemesince esası incelenmeksizin biçim yönünden iptal edilmiş
olduğuna göre yasama organına bu hükmü yeniden düzenlemek imkânını sağlayacak
bir süre verilmediği takdirde iptal hükmünün Resmi Gazetede yayımlandığı
tarihte yürürlüğe girmesi ile bu suçlar, Kanun koyucunun istek ve iradesi
dışında geniş kapsamlı affın içine girecektir.
Gerek Anayasada ve gerek 44 sayılı Kanunda, biçim yönünden yapılan
iptallerde süre verilmiyeceğine dair kısıtlayıcı bir kayıt yoktur. Aksine
Anayasanın 152. ve 44 sayılı Kanunun 50. maddelerindeki süre ile ilgili
kurallar, gerek biçim ve gerek esas yönünden olsun bütün iptal kararlarını
kapsayacak nitelik ve genişliktedir.
Öte yandan: Süre verilmemesi; yukarıda da açıklandığı gibi kanun
koyucunun istek ve iradesinden çok daha geniş affın uygulanması sonucunu
doğurduğu dikkate alınırsa “….. 1803 sayılı Kanunun affettiği suç ve cezaların
niteliği ve niceliği ile beliren kapsamı karşısında iptal hükmünün kamu
düzenini tehdit edici yasal bir boşluğun oluşturacağından söz edilemez”
biçimindeki bir gerekçeye katılmakda mümkün görülememektedir.
Yukarıda yazılı nedenlerle, Anayasanın 152. maddesi gereğince
iptal hükmünün yürürlük tarihinin ayrıca saptanması gerekeceği görüşündeyim.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Esas:
1974/34, Karar: 1974/50 sayılı Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin karşıoy
yazımın 3 numaralı bendinde açıkladığım gerekçe ile, çoğunluğun bu kararının
aynı konuyla ilgili kısmına katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Mahkememizin 1974/34-50 sayılı Kararına ilişkin karşıoy yazımın 2 numaralı
bendinde açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun iptaline ilişkin görüşüne
karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
T.C.Anayasası’nın
92. madde 5. fıkra hükmünün işletiliş esasları hakkında 14943 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Mahkememizin 2.7.1974 gün ve 19/31 sayılı Kararına bağlı
Karşıoy yazımda belirlediğim;
İptâl
hükmünün yürürlüğünün bir ileri tarihe bırakılması zorunluğu olarak
işaretlediğim,
nedenlerle;
11.3.1975 gün ve 37/44 sayılı kararın iptal hükmü gerekçesine ve bu hükmün
yürürlüğü için ayrı bir gün kararlaştırılmayışına karşıyım.
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. AKÇAKAYALIOĞLU
|