ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 1974/49
Karar Sayısı : 1975/2
Karar Tarihi:7/1/1975
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN MAHKEME : İstanbul-Üsküdar
Devlet Güvenlik Mahkemesi.
İTİRAZIN KONUSU : Resmi Gazetenin 18.5.1974
günlü, 14890 mükerrer sayısında yayımlanan “Cumhuriyetin 50 nci Yılı Nedeniyle Bazı
Suç ve Cezaların Affı” hakkındaki 1803 sayılı kanun’un 2. maddesinin (A) ve 1. maddesinin
de (A) bendlerinin biçim yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ilişkin iddiayı
ciddi bulan Mahkeme, Anayasanın değişik 151. ve 22.4.1962 günlü, 44 sayılı
kanunun 27. maddelerine dayanarak bu hükümlerin iptalleri istemiyle Anayasa
Mahkemesine başvurmuştur.
I- OLAY :
Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi Askeri Savcılığının
30.3.1973 günlü, 1973/63 sayılı iddianamesine göre; 1967 yılında işçi olarak
çalışmak üzere gittiği İsviçre’den yurda dönerken Sofya’da tanıştığı bir Bulgar
kadını ile evlenip orada ticarete başlayan ve bir kaçakçılık nedeniyle Bulgar
polisinin eline düşen sanığın Türk Askeri Birlik ve tesisleri hakkında
bildiklerini kendilerine nakletmesi ve bu konularda Türkiye’den bilgi ve belge
toplayıp getirmesi tekliflerini kabul etmek ve bu amaçla 1972 yılında
Türkiye’ye gelip Askeri casusluk maksadıyla bir takım faaliyetlerde bulunmak
suretiyle milli müdafaaya hiyanet suçunu işlediği belirtilerek, Askeri Ceza
Kanununun 56/A, D maddesi delâlettiyle Türk Ceza Kanununun 133/1, 136/3, 73,
173, 31 ve 33 ncü maddelerine göre cezalandırılması istenmiş; Genel Kurmay
Askeri Mahkemesinde yargılanması sonunda 27.12.1973 de bu maddelerden Askeri
Ceza Kanununun 56. maddesi delâletiyle Türk Ceza Kanununun 133/1 nci maddesine
göre hakkında hükümlülük kararı verilmiş; sanık vekilince temyiz edilen bu
hüküm Askeri Yargıtay 1. Dairesinin 15.7.1974 günlü, 1974/50-648 sayılı
ilâmiyle görev yönünden bozulmuş ve hüküm Mahkemesince bozmaya uyularak verilen
6.8.1974 günlü görevsiz kararı ile İstanbul-Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesine
gönderilen dosya üzerine bu Mahkemede başlıyan yargılamanın 4.Kasım.1974 günlü
oturumunda C.Savcısı 1803 sayılı Af yasasının Mahkemenin sanık hakkında
uygulanması gereken 2. ve 1. maddelerinin (A) bendlerinin biçim yönünden
Anayasanın 92. maddesine aykırı düştüğünü kendi başına öne sürmüş; sanık vekili
de bu düşünceye karşı bir itirazı olmadığını bildirmiştir. C. Savcısının
iddiasını ciddi gören Mahkeme, söz konusu af kanunun 2. ve 1. maddelerinin (A)
bendlerinin biçim yönünden iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına 4
Kasım 1974 gününde karar verilmiştir.
II-İTİRAZIN GEREKÇESİ ÖZETİ :
Sanık hakkında Türk Ceza Kanununun 133. maddesinin birinci fıkrası
gereğince açılmış bulunan davada, sübutu halinde suçun niteliğine ve işlenme
gününe göre, sonradan yayınlanan 1803 sayılı af yasasının 2. maddesinin (A)
bendinin uygulanması gerektiği Anayasa Mahkemesinin, söz konusu bu konunun 5. maddesinin
(A) bendinin biçim yönünden iptaline ilişkin 2.7.1974 günlü, 19/31 sayılı
kararında belirtildiği üzere, kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde
müzakeresi sırasında, Millet Meclisinde kabul edilen maddelerin Cumhuriyet
Senatosunda değişikliğe uğratılması sebebiyle, Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrasına göre her iki meclisin ve karma komisyonunun metinlerinin
Millet Meclisinde bütün olarak oylanması gerekirken dördüncü bir metnin meydana
getirilmesi ve Millet Meclisinin üç metinden birini kabul etmek durumunda
olmasına rağmen sadece Karma Komisyonu metninin oylanması ile yetinilmesi ve
öteki iki metnin oylanmasına devam edilmemesi suretleri ile Af Kanunun 5. maddesinin
(A) bendini biçim yönünden Anayasaya aykırı hale getirmiş olduğu anlaşıldığı
gibi, Anayasaya bu aykırılık durumunun kanunun 2. maddesinin itiraz olunan (A)
bendi için de söz konusu bulunduğu, öte yandan af kanununun bir temel maddesi
niteliğindeki 1. maddesinin (A) bendinin de davada uygulanması gereği
doğabileceği cihetle, bunun da biçim yönünden Anayasaya aykırı olduğunda kuşku
bulunmadığı beyan olunmuş; durumun Anayasa Mahkemesinde incelenmesi ve 1803
sayılı Af yasasının 2. maddesinin (A) ve 1. maddesinin yine (A) bendlerinin
biçim yönünden iptal edilmeleri istenmiştir.
III-YASA METİNLERİ :
1- İtiraz konusu yasa metinleri:
a) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Kanununun 2. maddesinin (A)
bendi şöyledir: “A) Türk Ceza Kanununun 127.,128.,129.,131.,132.,133. ncü
maddelerinde 135. nci maddesinin ikinci bendine, 136., 137.,138.,139 ncu
maddelerinde, 146.ncı maddesinin üçüncü fıkrasında, 148. nci maddesinde, 149. ncu
maddesinin üçüncü fıkrasında, 150,152,156,157,168,171,172 ve 384.ncü maddeleri
ile Askeri Ceza Kanununun 55,56 ve 59.ncu maddelerinde yazılı suçlardan dolayı
5 yıl ve daha az bir süre ile mahkum olanların cezaları, fer’i ve mütemmim
cezaları ile ceza mahkumiyetlerinin sonuçlarını da kapsamak üzere
affedilmiştir.
Yukarıda yazılı suçlardan dolayı beş yıldan fazla süre ile mahkum
edilenlerin hürriyeti bağlayıcı cezalarının beş yılı ve para cezalarının tamamı
affedilmiştir.”
b) 15.5.1974 günlü 1803 sayılı Af Kanununun 1. maddesinin (A)
bendi şöyledir:
“A) Kanunların suçu tespit eden asıl maddesinde, üst sınırı (12)
yılı geçmiyen hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile yahut yalnız veya birlikte
olarak para cezası ile cezalandırdığı veya müsadereyi yahut bir meslek veya
sanat’ın yapılmamasını veyahut bu cezalardan birini veya bir kaçını gerektiren
fiiller hakkında takibat yapılmaz.”
2-İlgili yasa metinleri :
a) 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 7331 sayılı
kanunla değişik 56. maddesinin (1) sayılı fıkrasının (A) ve (D) bendleri
şöyledir.”
“A) Türk Ceza Kanununun 133. maddesinde ve 136. maddesinin siyasi
ve askeri casusluğa dair 3. fıkrasında yazılı cürümleri işleyenlere Türk Ceza
Kanununa göre ceza verilir. Bu cürümleri seferberlikte veyahut Türkiye
Cumhuriyetini tehdit eden yakın bir harp tehlikesi mevcut olduğunu gösteren
fevkalade zamanlarda işleyenler veya işlemeye teşebbüs edenler, 136. maddenin
son fıkrasında suçlunun taksirine müstenit olarak yazılı olan haller hariç
olmak üzere ölüm cezası ile cezalandırılır.
“D) A ve B bendlerinde yazılı hiyanet cürümlerini işlemeyi bir
kimseden talep veya bu cürümleri işlemek için hizmetin arz veyahut böyle bir
talebi veya arzı kabul edenler hakkında da, bu bendlerde yazılı cezalar aynen
verilir. Eğer böyle bir talep veya arz veya kabul yazılı şekilde vukubulmuşsa,
bu yazının fail tarafından mücerret gönderilmiş olmasiyle cürüm tamam olur.”
b) 1 Mart 1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 133. maddesinin
birinci fıkrası da şöyledir:
“Devletin emniyeti veya dahili veya beynelmilel siyasi menfaatleri
icabından olarak gizli kalması lazım gelen malumatı siyasi veya askeri casusluk
maksadiyla istihsal eden kimse 15 seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezası
ile cezalandırılır.”
3-Dayanılan Anayasa kuralları :
İstanbul-Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1803 sayılı Af
Yasasının 2. ve 1. maddelerinin (A) bendlerinin itiraz yolu ile biçim yönünden
iptali isteğine dayanak yaptığı Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası ise
şöyledir:
“Millet Meclisi Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse,
her iki meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki üyelerden bir
karma komisyon kurulur. Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine
sunulur. Millet Meclisi, Karma Komisyonca veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha
önce kendisince hazırlanmış olan metinlerden birini olduğu gibi kabul etmek
zorundadır. Cumhuriyet Senatosunda üye tam sayısının salt çoğunluğu ile kabul
edilmiş olan madde değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini
benimsemesi için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde
açık oya başvurulur.”
IV. İLK İNCELEME :
Anayasa Mahkemesi, İçtüzüğün 15. maddesi uyarınca 28.11.1974
gününde Kâni Vrana, Şahap Arıç, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah
Üner, Ahmet Koçak, Muhittin Gürün, Lütfi Ömerbaş, Hasan Gürsel, Ahmet Salih
Çebi, Şevket Müftügil, Adil Esmer, Nihat O.Akçakayalıoğlu ve Ahmet
H.Boyacıoğlu’nun katılmaları ile yaptığı ilk inceleme toplantısında, aşağıdaki
konular üzerinde durulmasını uygun görmüştür.
1- Anayasaya aykırılık itirazında bulunan Mahkemenin bu konudaki yetkisi
ve esasa ilişkin incelemenin sınırlandırılması sorunları:
Anayasanın değişik 151. ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki 22.4.1962 günlü, 44 sayılı Yasanın 27. maddeleri
uyarınca bir mahkemenin Anayasaya uygunluk denetimi amacıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilmesi için özellikle iki koşulun oluşması gereklidir.
Bunlardan birincisi, mahkemenin elinde usulünce açılmış, kendi görevine giren
ve bakmakta olduğu bir davanın var olması ikincisi de, Anayasaya aykırılığı
ileri sürülen yasa kuralının o davada uygulanması zorunluluğun bulunmasıdır.
Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesinin elindeki dava, yukarıda olay
bölümünde belirtildiği gibi, Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının
30.31973 günlü iddianamesi ile bu Başkanlık Mahkemesinde açılmış ve 6.8.1974
günlü görevsizlik kararı ile Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesine gönderilmiş
olup, 26.6.1973 günlü, 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kuruluş ve
Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun gereğince bu Mahkemenin görevine
girmektedir. Bu itibarla Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesinin elindeki davanın
usulünce açılmış, kendi görevine giren ve bakmakta bulunduğu bir dava olduğunda
kuşku yoktur.
Bu davada, 1803 sayılı Af Yasasının itiraz edilen kurallarının
uygulanması zorunluğu konusuna gelince; sanığın yargılanması sonunda üzerine
atılan suçun sübuta varması halinde Mahkemece uygulanacak kanun kurallarından
birisi de suçun niteliği ve işlenme günü bakımlarından 15.5.1974 günlü, 1803
sayılı Af Yasasının 2. maddesinin (A) bendidir. Çünkü, sanığın suçuna uyan ceza
yasaları maddeleri bu Af Kanununun 2. maddesinin (A) bendinde yazılıdır.
Mahkemenin itiraz yoluyla Af Yasasının 2. maddesinin (A) bendinin iptalini
istemesi Anayasanın değişik 151. ve 44 sayılı yasanın 27. maddelerine uygun
düşmekte ise de; Mahkemenin “1803 sayılı af yasasının 1. maddesinin (A) bendi
bir temel madde niteliğindedir. 2. maddesinin (A) bendinin biçim yönünden
iptali halinde sanığın durumunun 1. maddesinin (A) bendine göre düşünülmesi
gerekecektir. Af tasarısının kanunlaşmasında bir kısım maddeler için geçerli
olan biçim eksikliği 1. maddesinin (A) bendi için de geçerlidir.” gerekçesini
ve Af Kanununun 1. maddesinin (A) bendi hakkındaki istemini incelemeye olanak
bulunmamaktadır. Çünkü; yukarıda işaret edilen yasa hükümlerine göre bir
mahkeme ancak, görmekte olduğu davada uygulama durumunda bulunduğu bir kuralın
iptali için itiraz yoluna başvurabilir. Bunun dışında, baktığı bir davada
itiraz ettiği bir kuralın Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi sonucunda
uygulama olasılığı doğabilecek bir başka yasa kuralı için de iptal isteğinde
bulunamaz. Bu nedenle, itirazın 1803 sayılı yasanın 1. maddesinin (A) bendine
yönelen bölümünün, Mahkemenin bu konudaki yetkisizliği sebebiyle reddine karar
verilmelidir.
Öte yandan; sanık hakkındaki kamu davası Askeri Ceza Kanunun 56. maddesinin
(1) sayılı fıkrasının (A) ve (D) bendlerine ve bu bendlerin göndermede
bulunduğu Türk Ceza Kanunun 133. maddesinin birinci fıkrasına göre açılmıştır
ve Mahkeme sanık hakkında ceza verirken, asıl olarak bu yasa hükümlerini
uygulayacaktır. Halbuki Mahkemenin iptalini istediği 1803 sayılı Af Yasasının
2. maddesinin (A) bendinde yukarıda yazılan yasa maddelerinden başka daha bir
çok maddeler yer almaktadır. Mahkemenin görmekte olduğu davanın öteki
maddelerle bir ilgilisi bulunmamaktadır. O halde, Anayasanın değişik 151. ve 44
sayılı kanunun 27. maddeleri gereği olarak, itiraz yoluyla gelen bu işte esasın
incelenmesi, Mahkememizin uygulama durumunda olduğu yasa hükümleriyle
sınırlandırılmalıdır.
Nihat O.Akçakayalıoğlu Mahkemenin itirazının af yasasının 2. maddesinin
(A) bendinin tümünü kapsadığı, bu fıkra içinde bir ayırım ve sınırlandırma
yapılamayacağı gerekçesiyle incelemenin sınırlandırılması kararına
katılmamıştır.
2- Anayasa Mahkemesinin itirazı inceleme görevi ve yetkisi olup
olmadığı sorunu:
Suç ve cezaların affı hakkındaki yasanın Anayasaya uygunluk
denetimine tabi olup olamıyacağı sorunu üzerinde de tartışma yapılmış, Anayasa
Mahkemesince bu denetimin yapılmasına Anayasa açısından olanak bulunduğu
sonucuna varılmıştır. Ancak, bu konuya ilişkin gerekçe daha önce Resmi
Gazetenin 21 Ocak 1975 günlü, 15125 sayılı nüshasında yayımlanmış olan, Anayasa
Mahkemesinin 28.11.1974 günlü, Esas:1974/34, Karar: 1974/50 sayılı kararında
gerektiği ölçüde açıklanmış olduğundan burada tekrarlanmamıştır.
Bu görüşe Şahap Arıç ve Halit Zarbun katılmamışlardır.
Yukarıda (1) ve (2) sayılı fıkralarda belirtilen konuların
incelenmesi sonucunda:
a) Dosyanın eksiği bulunmadığına,
b) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 1. maddesinin (A) bendine
ilişkin itirazın, elindeki davada uygulayacağı hüküm olmaması nedeniyle itiraz
yoluna başvuran Mahkemenin yetkisizliği yönünden reddine,
c) 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin (A) bendine
ilişkin esas incelemenin 1 Mart 1926 günlü, 765 sayılı Türk Ceza Kanunun
değişik 133. maddesinin birinci fıkrası ve 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri
Ceza Kanununun değişik 56. maddesinin (1) sayılı fıkrasının (D) bendi ile
sınırlı olarak yapılmasına,
Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin (A)
bendinin bütünü ile esas incelemenin yapılması gerektiği yolundaki görüşü ile
Şahap Arıç ve Halit Zarbun’un 1803 sayılı kanunun Mahkememizce Anayasaya
uygunluk denetimine tâbi tutulamayacağı yolundaki karşıoylarıyila ve oyçokluğu
ile,
28.11.1974 gününde karar verilmiştir.
V-ESASIN İNCELENMESİ :
İtirazın esasına ilişkin rapor, Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesi
C.Savcılığının 13 Kasım 1974 günlü ve 1974/226 B.M. sayılı yazısıyla gönderilen
Üsküdar Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığının 12 Kasım 1974 günlü,
Esas.1974/17 sayılı yazısı ve ekleri; özellikle iddianame, duruşma tutanağı ve
gerekçeli karar; iptali istenen yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları, öteki
belgeler ve metinler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
1- İtiraz konusu kuralın biçim yönünden Anayasaya aykırılığı
sorunu:
İtiraz yoliyle iptal isteğinde bulunan Üsküdar Güvenlik Mahkemesi
15.5.1974 günlü, 1803 sayılı Af Yasasının 5. maddesinin (A) bendinin iptaline
ilişkin olup 12.7.1974 günlü, 14943 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış bulunan
Anayasa Mahkemesinin 2.7.1974 günlü, Esas: 1974/19, Karar: 1974/31 sayılı
kararını da gözönüne alarak, bu yasanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülmesi sırasında 2. maddesinin oylanmasının Anayasanın 92. maddesinin
beşinci fıkrası hükümlerine uygun biçimde yapılmadığı ve böylece maddenin
Anayasaya aykırı olarak kanunlaştığı sonucuna varmış ve maddenin (A) bendinin
iptali isteminde bulunmuştur.
Ancak; 2. maddeye ilişkin Millet Meclisi metninin Cumhuriyet
Senatosunca değiştirilmesi ve bu değişikliğin Millet Meclisince
benimsenmemesiyle Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına göre kurulan
Karma Komisyonda ve sonra Millet Meclisinde oylanma ve yeter sayı bakımlarından
af kanununun 5. maddesiyle 2. maddesinin kanunlaşmaları kısmen değişik biçimde
oluşmuş bulunduğundan Mahkemenin, yukarıda II. bölümde açıklanan gerekçesi
gerçekle tam bir uygunluk göstermemektedir.
Gerçekten; Anayasaya uygunluğu önce biçim yönünden incelenmesi
gereken 15.5.1974 gün ve 1803 sayılı af yasası teklifinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülmesi ve kanunlaşması biçimi, Millet Meclisi tutanak dergisine
göre dönen 4., cilt 3, toplantı 1, 14 Mayıs1974 günlü, 74. birleşim, sayfa
560-562) özetle şöyle geçmiştir:
Millet Meclisince kabul edilen 2. madde metni Cumhuriyet
Senatosunda değiştirilince Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası hükmü
gereği olarak bu değişik metin tekrar Millet Meclisine gelmiş ve Meclisçe
benimsenmemiş, bunun üzerine, kurulan karma komisyonda 2. madde için üçüncü bir
metin hazırlanmış, her üç metin Millet Meclisinde sıra ile oya sunulmuş, Karma
Komisyon ve Cumhuriyet Senatosu metinleri gerekli oyu alamamış, Millet Meclisi
metni ise 199 ret oyuna karşı 233 kabul oyu ile kanunlaşmıştır. Oylamada oy
sayısı itibariyle Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasına bir aykırılık
yoksa da, Anayasanın söz konusu bu hükmüne göre Millet Meclisi, Cumhuriyet
Senatosu ve karma komisyon metinlerinin olduğu gibi oya sunulması ve olduğu
gibi kabul veya ret olunması gerekir.
Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrasında geçen “metin” ve
“olduğu gibi” deyimlerinden ne anlaşılmak gerektiği, değişiklik metinlerinin
olduğu gibi değil de, madde madde oylamasındaki anayasal sakıncalar, bu biçimde
oylamanın neden maddenin iptalini gerektirdiği konuları, 1803 sayılı Af
Kanununun doğrudan iptal davasına konu yapılan 5. maddesinin (A) bendinin Anayasa
Mahkemesince iptaline ilişkin olup 12.7.1974 günlü, 14943 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 2.7.1974 günlü, Esas: 1974/19, Karar: 1974/31 sayılı ve yine itiraz
üzerine verilip Resmi Gazetenin 21 Ocak 1975 günlü, 15125 sayılı nüshasında
yayımlanan 28.11.1974 günlü, Esas: 1974/34, Karar:1974/50 sayılı kararlarında
ayrıntılı biçimde açıklanmış olduğu için burada tekrarına gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalara göre 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun Af
Yasasına ilişkin olarak Millet Meclisi ile Cumhuriyet Senatosu arasında
uyuşmazlık konusu olan maddeler meyanında bulunan 2. maddenin Millet Meclisinde
ayrı ayrı oylanmış olması onu Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası
hükümlerine aykırı kılar ve itiraz olunan (A) bendinin iptalini gerektirir.
Ancak; 28.11.1974 günlü sınırlama kararı uyarınca (A) bendinin
yalnız Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulama durumunda olduğu Türk Ceza
Kanununun 133. maddesinin birinci fıkrası ile Askeri Ceza Kanunun 56. maddesinin
(1) sayılı fıkrasının (D) bendi hükümleri yönünden iptaline karar verilmelidir.
Nihat O.Akçakayalıoğlu bu gerekçeye ve İhsan Ecemiş, Halit Zarbun,
Ahmet Koçak ve Ahmet Salih Çebi bu görüşe katılmamışlardır.
2- İtiraz konusu kanun kuralının esas yönünden Anayasaya
aykırılığı sorunu:
İtiraz konusu kuralın biçim yönünden Anayasaya aykırılığı
saptanmış ve bu nedenle iptali öngörülmüş olduğundan, esas yönünden Anayasaya
aykırılık sorunu üzerinde durulmaya yer kalmamıştır.
3- İptal hükmünün yürürlüğe giriş günü:
Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasına göre Anayasa
Mahkemesince Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun veya
içtüzük veya bunların iptal edilen kuralları, gerekçeli kararın Resmi Gazetede
yayımlandığı günde yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi,
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği gün ayrıca kararlaştırılabilir. Bu gün
kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlıyarak bir yılı geçemez.
22.4.1962 günlü, 44 sayılı kanunun 50. maddesinin Dördüncü
fıkrasında da Anayasa Mahkemesinin, iptal dolayısiyle oluşacak boşluğu kamu
düzenini tehdit edici nitelikte görürse, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günü
ayrıca kararlaştıracağı ve bu boşluğun doldurulması için Yasama Meclisleri
başkanlıklarına ve Başbakanlığa durumu duyuracağı yazılıdır.
Yukarıda belirlendiği üzere, 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun
2. maddesinin (A) bendinin Anayasaya biçim yönünden aykırılığı nedeniyle ve
Türk Ceza Kanunun 133. maddesinin birinci fıkrası ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddesinin
(1) sayılı fıkrasının (D) bendi hükümleri yönünden iptali öngörülmüştür. İptal,
Yasa kuralının Anayasaya uygun biçimde oluşmamış bulunduğu yolunda Anayasa
Mahkemesince saptanan duruma ve varılan sonuca dayanmaktadır.
1803 sayılı Af Kanununun affettiği suç ve cezaların niteliği ve
niceliği ile beliren kapsamı karşısında iptal hükmünün kamu düzenini tehdit
edici yasal bir boşluğu oluşturacağından da söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle, Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan ve uygulanması, Anayasaca, Anayasa Mahkemesinin işi
değerlendirilip gerekli görmesine bırakılmış bulunan salt yetkinin
kullanılmasına ve iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına gerek görülmemiştir.
Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve Nihat O.Akçakayalıoğlu
bu görüşe katılmamışlardır.
SONUÇ : 1- 18.5.1974 günlü, 14890 mükerrer sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 15.5.1974 günlü, 1803 sayılı kanunun 2. maddesinin (A) bendindeki
kuralın Millet Meclisinde Anayasanın 92. maddesinin beşinci fıkrası hükmüne
aykırı olarak oylanmış bulunması nedeniyle biçim yönünden ve Türk Ceza
Kanununun 133. maddesinin birinci fıkrası ve Askeri Ceza Kanununun 56. maddesinin
(1) sayılı fıkrasının (D) bendi ile sınırlı olarak iptaline, Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun
kendisine özgü gerekçesi ile ve İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Ahmet Koçak ve
Ahmet Salih Çebi’nin karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile,
2- İtiraz konusu yasa kuralı biçim yönünden iptal edilmiş olduğuna
göre ayrıca esasa yönünden aykırılık konusu üzerinde durulmasına yer olmadığına
oybirliğiyle;
3- İşin niteliğine göre Anayasanın değişik 152. maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca iptal hükmünün yürürlüğe gireceği günün ayrıca
kararlaştırılmasına yer olmadığına, Halit Zarbun, Ziya Önel, Abdullah Üner ve
Nihat O.Akçakayalıoğlu’nun karşıoylarıyle ve oyçokluğu ile;
7.1.1975 gününde karar verildi.
Başkan
Muhittin TAYLAN
|
Başkanvekili
Kâni VRANA
|
Üye
İhsan ECEMİŞ
|
Üye
Ahmet AKAR
|
Üye
Halit ZARBUN
|
Üye
Ziya ÖNEL
|
Üye
Abdullah ÜNER
Karşıoy yazısı
ektedir.
|
Üye
Ahmet KOÇAK
|
Üye
Lütfi ÖMERBAŞ
|
Üye
Hasan GÜRSEL
|
Üye
Ahmet Salih ÇEBİ
|
Üye
Şevket MÜFTÜGİL
|
Karşıoy yazısı eklidir
Üye
Adil ESMER
|
Üye
Nihat
O.AKÇAKAYALIOĞLU
|
Üye
Ahmet
H.BOYACIOĞLU
|
Karşıoy
yazısı ile
KARŞIOY YAZISI
12.7.1974 günlü ve 14943 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 2.7.1974 gün ve 1974/19-31 sayılı kararına ilişkin karşıoy yazımda
açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararındaki görüşlerine de karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 28.11.1974 günlü, 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy
yazımda açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararına da katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa
Mahkemesinin 28.11.1975 günlü, 1974/34 Esas ve 1974/50 sayılı kararında açıkladığım
nedenlerle çoğunluğun süreye ilişkin görüşlerine katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Cumhuriyetin 50 nci Yılı dolayısiyle yayımlanan 1803 sayılı Af
Kanununun 2 nci maddesinin (A) bendinin, Millet Meclisinde Anayasanın 92 nci
maddesinin beşinci fıkrasına aykırı biçimde oylanmış olması nedeniyle Anayasa
Mahkemesince, esası incelenmeksizin ve TCK.nun 133 ncü maddesinin birinci
fıkrası ve Askeri Ceza Ka.nun 56. maddesinin birinci fıkrasının D bendile
sınırlı olmak üzere iptaline karar verilmiştir. Bu itibarla Yasama Organının
sözü edilen hükmü yeniden düzenlenmek yetkisi mevcuttur. Böylece olunca, Yasama
Organına bu yetkisini kullanabilme olanağının sağlanması zorunluğu ortaya
çıkmaktadır.
Yasama organının bu yetkisini kullanabilmesi için de Anayasa
Mahkemesi kararının Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren – Anayasanın 152
nci maddesiyle 44 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince –
iptal hükmünün yürürlüğe girmesi hususunda yeterli bir sürenin tanınması
gerekmektedir. Böyle bir süre tanınmadığı takdirde Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı Resmi Gazetede yayınlandığı tarihte iptal edilen kanun hükmü yürürlükten
kalkacak ve bu suretle Yasama Organının bu bend hükmünü yeniden düzenlenmesine
zaman ve fırsat kalmayacaktır.
İptal hükmünün yürürlüğe girmesinde bir süre verilmek için her
halde kamu düzenini tehdit edici yasal bir boşluk meydana gelmesine gerek
yoktur.Anayasanın 152 nci maddesinde böyle bir şart aranmamış ve 44 sayılı
Kanunun 50 nci maddesinde üçüncü fıkrasında da Anayasanın bu hükmüne paralel
olarak yine böyle bir şart konulmamış, Anayasa Mahkemesinin gerekli gördüğü
hallerde iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği
de yazılmış ve bundan ayrı olarak aynı maddenin dördüncü fıkrasında da (bir
kanun veya içtüzüğün veya bunların belirli hükümlerinin iptali halinde meydana
gelecek olan boşluğun kamu düzenini tehdit edici mahiyette) görülmesi halinde
ise iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihte kararlaştırılacağı hükme
bağlanmıştır.
Görülüyorki: Anayasanın ve 44 sayılı Kanununun bu hükümlerine
nazaran iptal hükmünün yürürlüğe girmesi için süre saptanması hususunda her
halde (Kamu düzenini tehdit edici bir boşluk) un meydana gelmesine gerek
bulunmamaktadır. Sadece (gereken haller) de böyle bir süre verilebilecektir.
Olayda ise Anayasanın 152 nci maddesinde yazılı (gereken hal)
kaydının bulunup bulunmadığı hususuna gelince:
Anayasanın 64 üncü maddesine göre genel ve özel af ilân etme
yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bulunmaktadır. Bu merci Affın
kapsamını belli etmeğe de yetkilidir. Anayasa Mahkemesinin görüşü de bu
merkezdedir. (Anayasa Mahkemesi Kararı: 9.6.1964 gün, E:1964/12, K:1964/47.
Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, Cilt 2, S:176).
Kanun koyucu, Anayasanın verdiği bu yetkiye dayanarak sosyal
yararları da gözönünde tutmak suretile 1803 sayılı Af Kanunu ile bir kısım
suçları ve cezaların tamamen affederken bir kısım suçların cezalarının 12
yılını ve diğer bir kısım suçların cezalarının ise yalnız beş yılını affetmeyi
uygun bulmuş ve bu arada Türk Ceza Kanunun 133 ncü ve Askeri Ceza Kanunun 56
ncı maddelerinin yazılı casusluk ve Milli Müdafaaya Hiyanet suçlarının tamamen
değil yalnız cezalarından beş yılının affedilmesini öngörmüştür.
İptal hükmünün yürürlüğe girmesi hususunda süre tanınmaması
halinde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte
Af Kanununun söz konusu kuralı yürürlükten kalkacak ve böylece bu gibi casusluk
ve Milli Müdafaaya Hiyanet suçları dahi, kanun koyucunun takdiri ve idaresi
dışında bu kanunun birinci ci maddesindeki geniş kapsamlı affa tâbi tutulmuş
olacaktır.
Yukarıda yazılı nedenlerle, Anayasa’nın 152 nci maddesi gereğince
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihin yeterli bir süre ile saptanması
gerekeceği kanısındayım. Süre verilmemesi kararına karşıyım.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1974/34-50
sayılı Mahkememiz kararına ilişkin karşıoy yazısının 3 numaralı bendinde
açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun bu kararının aynı konuyla ilgili kısmına
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
21.1.1975 günlü 15125 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Mahkememizin 1974/34-50 sayılı kararına ilişkin karşıoy yazısının 2 numaralı
bendinde açıkladığım gerekçelerle, çoğunluğun iptale ilişkin görüşüne
katılmıyorum.
KARŞIOY YAZISI
Resmi
Gazete’nin 14943 sayısında yer alan Mahkememiz 2.7.1974 gün ve 19/31 sayılı
Kararına bağlı karşı oy yazımda T.C.Anayasası’nın 92. madde 5. fıkra hükmünün
işletiliş koşul ve biçimi hakkında açıkladığım kişisel görüşlerim ve yine Resmi
Gazete’nin 15125 sayılı nüshasında yayımlanmış 28.11.1974 günlü 34/50 sayılı
Mahkememiz kararına ekli karşı oy yazımda da 1803 sayılı K.un 2. maddesi (A)
bendi için dahi geçerli olmak üzere (B) bendinin taşıdığı ayrıcalık kuralının
niteliği ve bu bent muhtevasından bir bölüm için verilmiş iptâl hükmünün
yürürlüğünün ileri bir tarihe bırakılmasını gerektiren hâl varlığı hususlarında
belirttiğim düşüncelerim ile,
7.1.1975
gün ve 49/2 sayılı kararın iptâle varan sonucuna katılmakta, iptâl hükmünün
yürürlüğünün geri bırakılmayışına karşı bulunmaktayım.
|
|
|
|
Üye
Nihat
O. AKÇAKAYALIOĞLU
|