ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1974/35
Karar Sayısı:1975/126
Karar Günü:6/5/1975
Resmi Gazete tarih/sayı:11.10.1975/15380
İtiraz
yoluna başvuran: Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi.
İtirazın
konusu: 11/7/1973 günlü, 14591 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 26/6/1973
günlü, 1773 sayılı "Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama
Usulleri Hakkında Kanun" un 1. ve 6. maddelerinin biçim ve esas
yönlerinden Anayasa'ya aykırı olduğu yolundaki Cumhuriyet Savcısının iddiasını
ciddî gören Mahkeme, Anayasa'nın değişik 151. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
I -
OLAY:
a)
Nurculuk propagandası yapmak suçundan sanık kişiler hakkında Van Cumhuriyet
Savcılığının 25/4/1974 günlü, 1974/24 sayılı iddianamesiyle Türk Ceza Kanununun
163/4. ve 173/3. maddeleri uyarınca Van Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış,
yapılan duruşma sonunda sanıklara yükletilen suçun Türk Ceza Kanununun 163.
maddesinin ikinci fıkrasına girdiği kabul edilerek 1773 sayılı Yasanın 9/A
maddesi gereğince" mahkemelerinin görevsizliğine ve dosyanın görevli
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesine gönderilmesine 26/6/1974 gününde karar
verilmiştir.
b)
Davaya elkoyan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinde yapılan duruşma
sırasında, Cumhuriyet Savcısı. 1773 sayılı Yasanın 1. ve 6. maddelerinin biçim
yönünden Anayasa'ya aykırı olarak yasalaştığını, ayrıca bu maddelerin
Anayasa'nın 4., 32. ve 136. maddelerine aykırı olduğunu öne sürmüş, iddiayı
ciddî bulan mahkeme Anayasa Mahkemesine başvurulmasına ve verilecek karara
kadar davanın geri bırakılmasına 12/8/1974 gününde oybirliğiyle karar vermiştir.
III
- YASA METİNLERİ:
l -
Anayasa'ya aykırılığı öne sürülen yasa kuralı 26/6/1973 günlü, 1773 sayılı
Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun,
Anayasa'ya aykırılığı öne sürülen 1. ve 6. maddeleri - 11 Temmuz 1973 günlü,
14591 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan metne göre - şöyledir:
"Madde
l - Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğü, hür demokratik düzen ve
nitelikleri Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan
doğruya devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli, Devlet
Güvenlik Mahkemeleri kurulmuştur.
Ancak,
sıkıyönetim ve savaş haline ilişkin hükümler saklıdır.
"Madde
6 - Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı, üyeliği, yedek üyeliği, Cumhuriyet
Savcılığı ve Cumhuriyet Savcı Yardımcılığı atamalarında, Bakanlar Kurulunca her
boş yer için bir misli aday gösterilir.
Bu
adaylar arasından Devlet Güvenlik Mahkemesi hâkimlerinin atanması Yüksek
Hâkimler Kurulunca, Cumhuriyet Savcısı ve Yardımcılarının atanmaları Yüksek
Savcılar Kurulunca, askerî hâkimlerden üye, yedek üye ve savcı yardımcılarının
atanmaları ise, özel kanunlarında gösterilen usule göre yapılır.
Devlet
Güvenlik Mahkemeleri Başkan, üye ve yedek üyeleri ile Cumhuriyet savcı ve
yardımcıları üç yıl için atanırlar, süresi bitenler yeniden atanabilirler.
Yeni
atananlar göreve başlayıncaya kadar, öncekilerin görevi devam eder.
Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı, asıl ve yedek üyelikleri ile Cumhuriyet
savcılığı ve yardımcılığı görevine atananlar, bu süre içinde Yüksek Mahkemelere
seçilme hali ayrık olmak üzere, başka yer veya göreve atanamazlar. Ancak, bu
süre içerisinde görevlerde herhangi bir sebeple boşalma olduğu takdirde,
yukarıdaki hükümler gereğince ve onbeş gün içinde yeni atamalar yapılır.
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin kurulmasına dair ikinci maddede yazılı Bakanlar Kurulu
kararnamesinin Resmî Gazete'de yayımım takip eden onbeş gün içinde atamalar
yapılır ve atananlar, derhal görevlerine başlarlar.
Bu
maddede yazılı onbeş günlük sürenin; ilk on günü içinde Bakanlar Kurulu aday
gösterir. Sonraki beş gün içinde yetkili kurul ve merciler atamaları
yapar."
2 -
Dayanılan Anayasa kuralları:
Anayasa'ya
aykırılık iddiasını desteklemek üzere ileri sürülen Anayasa kuralları aşağıda
yazılı olduğu gibidir ;
""Madde
4 - Egemenlik kayıtsız şartsız Türk Milletinindir. Millet, egemenliğini,
Anayasa'nın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eli ile kullanır.
Egemenliğin
kullanılması, hiçbir suretle belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.
Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi
kullanamaz."
"Değişik
madde 32 - Hiç kimse, kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne
çıkarılamaz.
Bir
kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu
doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz."
"Değişik
madde 136 - Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama
usulleri kanunla düzenlenir. Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğü, hür
demokratik düzen ve nitelikleri Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet aleyhine
işlenen ve doğrudan doğruya Devlet güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla
görevli Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulur. Ancak, sıkıyönetim ve savaş haline
ilişkin hükümler saklıdır.
Devlet
Güvenlik Mahkemesinde bir başkan, dört asıl ve iki yedek üye ile bir savcı ve
yeteri kadar savcı yardımcısı bulunur. Başkan, iki ani ve bir yedek üye ile
savcı, birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve Cumhuriyet savcılar arasından; iki asıl
ve bir yedek üye birinci sınıf askerî hâkimler arasından; savcı yardımcıları
ise, Cumhuriyet savcıları ve askeri hakimler arasından atanır.
Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı, üyeliği, yedek üyeliği, savcılığı ve savcı
yardımcılığı atamalarında Bakanlar Kurulunca her boş yer için bir misli aday
gösterilir. Bu adaylar arasından Devlet Güvenlik Mahkemesi hâkimlerinin
atanması yüksek Hâkimler Kurulunca, savcı ve yardımcılarının atanmaları Yüksek
Savcılar Kurulunca; askerî hakimlerden üye yedek üye ve savcı yardımcılarının
atanmaları ise özel kanunlarında gösterilen usule göre yapılır.
Devlet
Güvenlik Mahkemeleri başkan, üye ve yedek üyeleri ile savcı ve savcı
yardımcıları üç yıl için atanırlar, süresi bitenler yeniden atanabilirler.
"
Devlet
Güvenlik Mahkemeleri kararlarının temyiz mercii Yargıtayda yalnız bu
mahkemelerin kararlarını incelemek üzere kurulacak daire veya daireler Genel
Kurul ise, Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kuruludur.
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve işleyişi, görev ve yetkileri ve yargılama
usulleri ile ilgili diğer hükümler kanunda gösterilir."
IV -
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 24/9/1974 gününde Muhittin Taylan,
Kani Vrana, Kemal Berkem, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar, Ziya Önel, Abdullah Üner,
Ahmet Koçak, Muhittin Gürün, Lütfi Ömerbaş, Hasan Gürsel, Ahmet Salih Çebi,
Şevket Müftügil, Nihat O. Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmaları
ile yapılan ilk inceleme toplantısında:
l -
Mahkemenin elindeki davada, 26/6/1973 günlü, 1773 sayılı Kanunun itiraz konusu
yapılan 1. ve 6. maddelerini uygulama durumunda bulunduğuna, 1. maddede
üyelerden Kemal Berkem, İhsan Ecemiş ve Abdullah Üner'in ve 6. maddede
üyelerden Kemal Berkem, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar ve Abdullah Üner'in
karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
2 -
Dosyanın eksiği bulunmadığı anlaşıldığından işin esasının incelenmesine
oybirliğiyle,
Karar
verilmiştir.
İlk
inceleme evresinde alınan bu kararın (1) numaralı bendinin gerekçesi şudur:
Önüne
dava getirilen bir mahkemenin o davaya bakabilmesi için aranacak ilk koşul,
mahkemenin kuruluşunun ve bu kuruluşta görev alan hâkim ve savcıların
görevlendirilmelerinin hukuka uygun bulunmasıdır. Kuruluşun hukuka uygunluğunda
yahut bir kuruluşta görev alanların durumlarında kuşku uyandıran bir yön varsa
yahut mahkemenin kuruluşunun birtakım nedenlerle hukuka aykırılığı o davada
ileri sürülmüşse, mahkemenin böyle bir durum karşısında yapacağı ilk iş, kendi
kuruluşunda veya bu kuruluşta görev alanların durumlarında hukuka uyguluk
bulunup bulunmadığını incelemektir. Bu tür bir inceleme ise ancak ve ancak o
mahkemenin kuruluşuna ve bu kuruluşda görev almaya ilişkin hukuk kurallarının
hangilerinin olduğunu belirttikten sonra durumun o kurallarla karşılaştırıp
soyut hukuk kuralları ile kendi somut durumu arasında uygunluk bulunup
bulunmadığını araştırmak yolu ile olur. Hukuk dilinde, belli bir eylemli durumu
belli hukuk kuralı veya kuralları ile kararlaştırıp eylemli durumun kurala uyup
uymadığını araştırma, hukuk kuralını uygulama olarak anılır. Belli bir davaya
bakmakta olan Devlet Güvenlik Mahkemesinin kuruluşuna ve bu kuruluşta görev
almaya ilişkin bir itiraz ileri sürülmüş olması karşısında mahkemenin tutacağı
yol, kendi kuruluşunu ve bu kuruluşta görev almayı düzenliyen 1773 sayılı Yasa
kuralları ile kendi durumunu karşılaştırarak bir sonuca varmaktır ki, bu işlem
dahi 1773 sayılı Yasanın itiraz konusu 1. ve 6. maddeleri kurallarını o davaya
uygulamak demektir. Gerçekten mahkeme kendi kuruluşuna ilişkin olan yasayı
kendi durumuna uygulayıp kuruluşunun hukuka uygun olduğu sonucuna varmadıkça
davanın esasına bakamaz.
Bütün
bu açıklamalar Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinin kuruluşuna ilişkin 1773
sayılı Yasanın 1. ve 6. maddeleri kurallarını baktığı davayı sonuçlandırabilmek
için uygulayacağını göstermektedir.
V-
ESASIN İNCELENMESİ:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 16. maddesi uyarınca 17/12/1974 gününde Muhittin Taylan,
Kani Vrana, Kemal Berkem, İhsan Ecemis, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Abdullah
Üner, Ahmet Koçak, Muhittin Gürün, Lütfi Ömerbaş, Hasan Gürsel, Ahmet Salih
Çebi, Şevket Müftügil, Nihat O. Akçükayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun
katılmaları ile yapılan esasın incelenmesi toplantısında:
Bugünkü
gündemde yer alan bu işin, Anayasa'nın değişik 136. maddesinin itiraz konusu
kurallarla ilgili hükümlerinin iptali hakkında Mahkememize açılmış bulunan
Esas: 1973/19 sayısında kayıtlı iptal davası ile aynı gündeme alınarak o gün
incelenmesine Muhittin Taylan, Kani Vrana, İhsan Ecemiş, Nihat O. Akçakayalıoğlu
ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun incelemenin bugün hemen yapılması gerektiği
yolundaki karşıoylarıyla ve oyçokluğu ile karar verilmiştir.
İtirazın
esasına ilişkin rapor, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığının
14/8/1974 günlü, Hz. 1974/8 sayılı yazısına bağlı olarak gelen 12/8/1974 günlü,
1974/8-10 sayılı karar ve ekleri, iptali istenen yasa kuralı, dayanılan Anayasa
kuralları, bunlara ilişkin gerekçeler ve başka yasama belgelen ve konu ile
ilişkisi bulunan öteki metinler okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A)
İtiraz konusu kuralları kapsayan Kanunun biçim yönünden Anayasa'ya aykırı olup
olmadığı sorunu:
1773
sayılı Kanuna ilişkin tasarı ve bu arada tasarının 1. ve 6. maddeleri
üzerindeki yasama çalışmalarında ilk bakışta aksak gibi görünen üç yön göze
çarpmaktadır. Bunlar Tasarının Millet Meclisinde ve Cumhuriyet Senatosundaki
öncelik ve ivedilikle görüşülmesi işlemleri; bir de 1. ve 6. maddelerin
Cumhuriyet Senatosunda görüşme, açılmaksızın oylanmasına gidilmiş bulunmasıdır.
l -
Millet Meclisindeki öncelik ve ivedilik işlemleri:
İtiraz
konusu kuralları kapsayan 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarı Millet Meclisinde
öncelik ve ivedilikle görüşülüp kabul edilmiştir.
Anayasa'nın
85. maddesine göre Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarım kendi
yaptıkları içtüzüklerin hükümleri uyarınca yürütürler. Yine Anayasa'nın geçici
3. maddesi gereğince Millet Meclisinin toplantı ve çalışmalarında kendi
içtüzüğü yapılıncaya değin uygulanması gerekli olan ve Millet Meclisi
İçtüzüğünün yürürlüğe girdiği 1/9/973 gününe dek ve bu arada 1773 sayılı Kanuna
ilişkin tasan ile ilgili toplantı ve çalışmalar sırasında da uygulama alanında
kalan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27 Ekim 1957 tarihinden önce yürürlükteki
İçtüzüğünün (l Kasım 1956 günlü Dahili Nizamname) 99., 78., maddelerinde kanun
tasarı ve tekliflerinin iki kez görüşülmesi kural olarak kabul edilmiş,
gündemlerin düzenlenmesinde izlenecek sıra saptanmış, hangi tasarıların tek
görüşmeye bağlı tutulacağı, iki kez görüşmeye bağlı tasarı ve tekliflerin bir
kez görüşülmesi ile nasıl yetinilebileceği ve gündemdeki sıraların bozulması
yöntemi ayrıklı hükümler halinde ayrıca gösterilmiştir.
Bir
kanun tasarı veya teklifinin bir kez görüşülmesi ile yetinilmesi için, o tasan
veya teklif Yasama Meclisine sunulurken veya birinci görüşmesinden önce
Hükümetin, teklif sahibinin yahut ilgili komisyonun ivedilik kararı verilmesini
istemesi, ortada Yasama Meclisinin kabul edeceği esaslı bir nedenin bulunması,
istemin yazılı ve gerekçeli olması gereklidir (Dahilî Nizamname: madde 70, 71,
72).
1773
sayılı Kanuna ilişkin tasarı hakkında Millet Meclisi 114 sayılı Geçici
Komisyonunun 29/5/1973 günlü, 1/831-2 sayılı raporunda "öncelik ve
ivedilik ve gündemdeki tüm işlere takdimen görüşülme" kararı istendiği
anlaşılmaktadır. Burada gerekçe, "Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
kuruluşundaki maksat ve Anayasa'da öngörülen mucip sebepler muvacehesinde
tasarının bir an önce kanunlaşmasını teminen" sözleriyle açıklanmıştır.
(Millet Meclisi Tutanak Dergisi: dönem 3; cilt 38; toplantı 4; 897 S. sayılı
basma yazı, sahife 10).
Millet
Meclisinde 13/6/1973 günlü 126. Birleşimin başında tasarının tümü üzerinde
görüşmelere geçilmeden önce de Adalet Bakanı ve 114 numaralı Geçici Komisyon
Başkanı ayrı ayrı önergelerle "öncelik ve ivedilikle ve gündemdeki öteki
işlere takdimen görüşülme" kararı istemişlerdir. Gerekçeler; Adalet
Bakanının önergesinde "Kanunlaşmanın bir Anayasa gereği bulunması ve
özellikle bu mahkemelerin kuruluşuna ilişkin Anayasa değişikliğinin
gerekçesinde öngörülen mucip sebepler muvacehesinde"; Komisyon Başkanının
önergesinde ise "Raporda belirtilen gerekçelerle ve önemine binaen"
diye belirlenmektedir. (Aynı dergi: sahife 701-702).
Anayasa'nın
136. maddesine, Devlet Güvenlik Mahkemesi kurulabilmesi için, 6 fıkra eklenmesi
öngörülürken gerekçede "son yıllarda bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde
de yeni suç ve suçluluk kavramlarının ortaya çıktığından; bunların
kovuşturulması ve yargılanması için yeni yöntemler bulunması gerektiğinden;
Devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğü, hür demokratik düzen ve nitelikleri
Anayasa'da belirtilmiş Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan doğruya Devlet
güvenliğini ilgilendiren suçların kovuşturulmasında ve yargılanmasında gerek
ceza etkinliğini artırmak ve yargılamayı hızlandırmak gerekse özelliği olan bu
suçların uzmanlaşmış mahkemelerde görülmesini sağlamak için Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin kurulmasında yarar görüldüğünden" söz edilmektedir. (Millet
Meclisi Tutanak Dergisi: Dönem 3, Cilt 33, toplantı 4, 794 S. sayılı basma
yazı, sayfa 8). Adalet Bakanının öncelik ve ivedilikle görüşme önerisinde ve
geçici komisyon raporunda gönderme yapılan gerekçe budur. Komisyon Başkanının
önergesinde sözü geçen "önem"i de yine bu gerekçenin belirlediği
ortadadır. Öncelik ve ivedilik istem ve karacan için "Dahilî
Nizamname" ce öngörülen gerekçe koşulunun geçici komisyon raporunda ve
Adalet Bakanı ve Komisyon Başkanı önerilerinde yerine getirilmiş olduğunu
kabule raporda ve önergelerde yer alan açıklamalar elverişli niteliktedir. Öte
yandan Anayasa buyruğuna dayanılarak Devlet bütünlüğünü, hür demokratik düzeni,
Cumhuriyeti ve Devlet Güvenliğini korumak üzere hazırlanan ve Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin kuruluşunu ve yargılama yöntemini düzenleyecek olan böyle bir
kanun tasarısının öncelik ve ivedilikle görüşülmesi önerilerinde içtüzüğün
aradığı gerekçe ve önemli neden koşullarının bir anlamda kendiliğinden var
olduğunu kabul etmek yanlış bir tutum da sayılmaz.
Eldeki
işle öncelik ve ivedilik önerilerinin esaslı nedene dayandırılmış
sayılamıyacağı yolunda da bir görüş bulunduğu için daha ayrıntılı bir açıklama
ve değerlendirmeye gidilmesi yerinde olacaktır.
Yukarıda
da değinildiği gibi Anayasa'nın 85. maddesinin birinci fıkrası kuralı uyarınca
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarını kendi yaptıkları
içtüzükler hükümlerine göre yürütmek durumundadırlar Anayasa'nın bu kuralından
içtüzük hükümlerine Yasama Meclislerince uyulmamış veya bu hükümlerin yanlış,
eksik uygulanmış olmasının olayla ilgili kanunu kesin olarak Anayasa'ya aykırı
duruma getireceği anlamı çıkarılamaz. Çünkü içtüzüklerin biçime ilişkin tüm
hükümleri aynı önem derecesinde değildir. Bunlar arasında Yasama Meclislerince
verilen kararların geçerliği üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar
bulunduğu gibi ayrıntı sayılabilecek nitelikte olanlar da vardır. İlk kümeye
gireceklere aykırı tutumun iptal nedenini oluşturacağını, buna karşılık öteki
biçim kurallarına uymamanın iptali gerektirmeyeceğini kabul etmek yerinde olur.
Anayasa'da gösterilmeyen ve yalnız içtüzükte bulunan biçim kuralları arasında
böyle bir ayırım yapılması zorunludur. Çünkü, içtüzüklerdeki biçim kurallarına
aşırı bağlılık yasama Meclisinin çalışmalarını gereksizce aksatır, İçtüzük
hükümlerine aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni sayılacağı
sorunu, uygulanacak içtüzük hükümlerinin önemine ve işin niteliğine göre
çözülecek ve incelemeleri sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip
saptanacak bir konudur. Şimdiye değin mahkemenin bu sorun üzerindeki görüşü hep
böyle olagelmiştir.
Anayasa
Mahkemesinin, değerlendirmeyi yaparak işi bir çözüme başlarken yalnız içtüzük
hükümlerinin önem ve niteliğini değil bir de kendi görev ve yetki sınırlarım ve
bu sınırların olanaklarını gözönüne almasında zorunluluk vardır. Anayasa'ya
uygunluk denetimi Anayasa'ca Anayasa'nın biçim kurallarına inhisar ettirilen
veya Kanunun yapısı yönünden öz üzerinde denetim olanağı bulunmayan işlerde,
Anayasa Mahkemesinin İçtüzük kurallarını katı bir biçimde ele alarak
değerlendirmeyi buna göre yapması doğal sayılmak gerekir. Öz yönünden de
denetim yetkisinin veya olanağının bulunduğu konularda Mahkemenin işi aynı
katılıkta ele alarak bir değerlendirmeye gitmesi savunulamaz ve böyle bir görüş
haklı ela gösterilemez. Şu duruma göre 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarının
Millet Meclisinde öncelik ve ivedilikle görüşülmesi üzerinde bir karara
varılırken işin esas yönünden ve Anayasa'ya uygunluk denetiminden geçirilmesi
olanağı bulunduğu için, ortada itiraz konusu kuralın biçim yönünden iptalini
gerektirecek ölçü ve nitelikte bir aksaklık bulunup bulunmadığı geniş ve esnek
olarak ele alınıp araştırılmalı ye bu arada, yukarıda yapıldığı gibi, sözgelimi
öncelik ve ivedilik önerileri gerekçe ve esaslı neden yönlerinden komisyon
raporu, tasarı gerekçesi, tasarıya kaynaklık eden Anayasa değişikliği ve bunun
gerekçesi gibi belgelerin ışığı altında bir bütün olarak
değerlendirilebilmelidir.
Böyle
yapıldıkta öncelik ve ivedilik kararlarının alınması konusundaki yukarıdan beri
tartışılan aksaklığın incelenen yasa kuralının biçim yönünden iptalini
gerektirir bir nitelik taşımadığı kendiliğinden ortaya ç:kar. Öte yandan Millet
Meclisinin 1/9/1973 günü yürürlüğe giren İçtüzüğünde kanun tasarı ve
tekliflerinin iki kez görüşülmesi ilkesinin bırakılmış ve tek görüşme yolunun
tutulmuş, bunun sonucu olarak da bir "ivedilik kararı verme"
konusunun artık kalmamış bulunduğuna burada işaret edilmesi yerinde olacaktır.
Muhittin
Taylan, Ahmet Koçak, Şekip Çopuroğlu ve Nihat O. Akçakayalıoğlu yukarıda
belirtilen gerekçeye katılmamakla birlikte itiraz konusu kuralın biçim yönünden
iptali gerekmediği sonucunda birleşmişlerdir.
2 -
Cumhuriyet Senatosundaki öncelik ivedilik işlemleri:
İtiraz
konusu kuralları kapsayan 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarı Cumhuriyet
Senatosunda da öncelik ve ivedilikle, başka deyimle gündemdeki sırasından önce
ve bir kez görüşülüp kabul edilmiştir. Tasarıyı inceleyen Cumhuriyet
Senatosunun Millî Savunma, Anayasa ve Adalet Komisyonlarının raporlarında
öncelik ve ivedilikle görüşme önerileri bulunduğu gibi, Genel Kurulda
görüşmelerin başlıyacağı 25/6/1973 günlü, 77. Birleşimin üçüncü oturumunda
Adalet Bakam da bir önerge vermiştir. 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarının
Cumhuriyet Senatosunda öncelik ve ivedilikle görüşülmesi ile ilgili olarak
üzerinde durulması gerekli üç sorun göze çarpmaktadır. Bunlar aşağıda ayrı ayrı
ele alınarak tartışılacaktır.
a)
Öncelik ve ivedilik önergesinin yeniden okunmadan oylanması işlemi:
Cumhuriyet
Senatosu Tutanak Dergisine göre (Toplantı 12, Cilt 12, sayfa 630-632),
25/6/1973 günlü, 77. Birleşimin üçüncü oturumu saat 20.30 da açılmış; önce
başka bir kanun tasarısı oylanarak kabul edilmiş; daha sonra 1773 sayılı Kanuna
ilişkin tasan için Adalet Bakanının verdiği öncelik ve ivedilik önergesi
okunmuştur. Bunun üzerine kimi üyeler ayağa kalkarak çoğunluğun bulunmadığını
ileri sürmüş ve yoklama yapılmasını istemişlerdir. Yoklama sonunda Başkan
çoğunluk bulunmadığını bildirerek 21.30 da toplanmak üzere oturumu saat 20.55
de kapatmıştır.
Dördüncü
oturum açılınca yoklama yapılmış; Başkan çoğunluğun bulunduğunu açıklamış;
öncelik ve ivedilik önergesinin daha önceki oturumda okunduğundan söz ederek,
yeniden okutmaksızın öncelik ve ivedilik önergelerini ayrı ayrı oya koymuş ve
kabul edildiklerini belirtmiştir. Bundan sonra tasarının tümü üzerinde görüşme
açılmıştır.
Anayasa'nın
86. maddesinin birinci fıkrasına göre her Meclis üye tamsayısının salt
çoğunluğu ile toplanır ve Anayasa'da başkaca hüküm yoksa, toplantıya
katılanların salt çoğunluğu ile karar verir. Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün
52. maddesinde de üye tamsayısının salt çoğunluğu hazır bulunmadıkça görüşmeye
başlanılamıyacağı yazılıdır. Söz konusu öncelik ve ivedilik önergesi toplantı
yetersayısının bulunmadığı bir durumda okunmuşsa, bu okumanın geçerli sayılması
düşünülemez ve daha sonraki oturumda oylamaya konulmadan önce okunması gerekir.
Cumhuriyet
Senatosu Genel Kurulunun 25/6/1973 günlü 77. Birleşiminin üçüncü oturumunun
başında yoklama yapılmamış ve yeter sayı olmadığı da ileri sürülmemiştir. Bu,
Başkanlık Divanının yeter sayı konusunda kuşkuya düşmediğini ve saat 20.30 da
Genel Kurulda çoğunluk bulunduğunu gösterir. Saat 20.55 de ise çoğunluğun
bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Kimi üyelerin çoğunluk bulunmadığım ileri
sürerek istemde bulunmaları dolayısiyle yapılan yoklama ancak yapıldığı andaki
durumu saptar. Daha önce de özellikle söz konusu öncelik ve ivedilik
önergesinin okunması sırasında çoğunluk bulunmadığına kanıtlık edemez. Kimi
üyelerin yeter sayı üzerinde titizlikle durarak çoğunluk kalmadığı kanısına
varır varmaz yoklama istemelerine bakılırsa, baştan böyle bir durum olsaydı
daha önergenin okunmasına girişilirken yoklama isteneceğini düşünmek yerinde
olur. Üyelerin böyle bir girişimde bulunmamaları, önerge okunurken yeter
sayının korunmakta olduğunu anlatacak bir davranış sayılmalıdır. Tersi
saptanmadığına göre önergenin okunduğu sırada Genel Kurulda çoğunluğun
bulunduğunu kabul gerekir. Onun için de öncelik ve ivedilik önergesinin
dördüncü oturumda yeniden okunmaksızın oya sunulmasında bir usulsüzlük
bulunduğu ve itiraz konusu kuralın biçim yönünden iptali gerektirir bir nedenin
oluştuğu düşünülemez.
Nihat
O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamıştır.
b)
Önerge üzerinde söz verilmeden oylamaya gidilmesi sorunu:
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 47. maddesine göre ivedilik önerisi, lehinde ve aleyhinde,
birer üyeye söz verilerek, işarî oyla kabul veya reddedilir. 1773 sayılı Kanuna
ilişkin tasarının ivedilikle görüşülmesi önerisi oylanmadan önce Başkan lehte,
aleyhte konuşacak kimse bulunup bulunmadığını sormaksızın oylamaya geçmiştir
(aynı Tutanak Dergisi: sayfa 632).
Cumhuriyet
Senatosu üyelerinin haklarını ve yetkilerini, kendi İçtüzüklerini ve bu arada
içtüzüğün 47. maddesi kuralını bilmeleri doğal ve olağandır. Tutanak Dergisine
göre bu kurala dayanarak söz isteyen çıkmamış ve oylamaya girişilmesine de bu
yönden bir itirazda bulunulmamıştır. Şu durumda ve işin niteliğine göre
Başkanın üyelere konuşma haklarını hatırlatmamasını ve lehte, aleyhte söz
isteyen bulunup bulunmadığını araştırmamasını itiraz konusu kuralın biçim
yönünden iptalini gerektirir önem ve ağırlıkta bir aksaklık saymaya olanak
bulunmadığı ortadadır.
c)
Öncelik ve ivedilik önergesinin kapsam ve içeriğinden doğan durum:
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünde de (madde: 69, 44) kanun tasarı ve tekliflerinin iki kez
görüşülmesi kural olarak kabul edilmiş; hangi tasarıların, tek görüşmeye bağlı
tutulacağı, iki görüşmeye bağlı tasarı ve tekliflerin bir kez görüşülmesi ile
nasıl yetinileceği ve gündemdeki sıraları bozma yöntemi ayrıklı hükümler
halinde ayrıca gösterilmiştir (madde: 46, 47, 48, 45). Bir kanun tasarı veya
teklifinin bir kez görüşülmesi ile yetinilmesi için Hükümetin, teklif sahibinin
veya ilgili komisyonun ivedilik kararı verilmesini istemesi, ortada Yasama
Meclisinin kabul edeceği esaslı bir nedenin bulunması, istemin yazılı ve
gerekçeli olması; gündem sırasının bozulabilmesi için de Hükümetin veya
komisyonun yazılı ve gerekçeli bir öneri ile öncelikle görüşme kararı istemesi
Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün yukarıda değinilen maddelerinde kurala
bağlanmış bulunmaktadır.
1773
sayılı Kanuna ilişkin tasarı için Cumhuriyet Senatosunda öncelik ve ivedilikle
görüşme isteyen Millî Savunma Komisyonunun 18/6/1973 günlü, 1/205- 12 sayılı
raporunda, "Kanunun ehemmiyetine binaen"; Anayasa ve Adalet
Komisyonunun 19/6/1973 günlü, 1/205-51 sayılı raporunda "Tasarının bir
Anayasa gereği olması"; Adalet Bakanının önergesinde ise "Kanun
tasarısının kanunlaşmasının bir Anayasa gereği bulunması ve özellikle bu
mahkemelerin kuruluşuna ilişkin Anayasa değişikliğinin gerekçesinde öngörülen
mucip sebepler muvacehesinde" sözleri gerekçe ve esaslı neden olarak yer
almıştır (aynı Tutanak Dergisi: sayfa 631 ve 284 S. sayılı basmayazı). Yukarıda
Millet Meclisi Genel Kurulunun verdiği öncelik ve ivedilik kararları
dolayısiyle söylenenlerin burada da geçerli ve sorunu aydınlatıp çözmeye
yeterli olduğu için bunların yinelenmesine gidilmeyecektir. Cumhuriyet Senatosu
Genel Kurulunda oylanan öncelik ve ivedilik önergesinin kapsamı ve içeriği
itiraz konusu kuralın biçim yönünden iptalini gerektirir nitelikte değildir.
Muhittin
Taylan, Ahmet Koçak ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamışlardır.
3 -
İtiraz konusu 1. ve 6. madde kurallarının Cumhuriyet Senatosunda görüşme
açılmaksızın oylanmış olması sorunu:
Cumhuriyet
Senatosu Genel Kurulunda 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler bitirilerek maddelere geçilmesi kabul edildikten sonra Adalet
Partisi Cumhuriyet Senatosu Grubu Başkanı "maddeler üzerindeki
görüşmelerde yalnız değişiklik önergesi verilen maddelerin müzakere olunmasını,
öteki maddelerin okunarak oya sunulmasını" önermiş; Başkan önergeyi oya
koymuş ve kabul edildiğini bildirmiştir. İtiraz konusu 1. ve 6. maddelere
ilişkin değişiklik önergesi bulunmadığından maddeler, üzerinde görüşme
açılmaksızın kabul edilmiştir (aynı Tutanak Dergisi, sayfa: 689 ve 691 -692).
Anayasa'nın
92. maddesinde kanun tasarı ve tekliflerinin "görüşülmesi"nden söz
edilmektedir. Kanun tasarı ve teklifleri maddelerden oluşur; maddelerin
üzerinde görüşme açılmamışsa o kanun tasarı veya teklifi yönünden
"görüşülme" gereği yerine getirilmiş sayılamaz. Nitekim Cumhuriyet
Senatosu içtüzüğünde bu doğrultuda kurallar yer almıştır.
İçtüzüğün
69. maddesine güre Cumhuriyet Senatosunun ilgili komisyonlarınca incelendikten
sonra Genel Kurula gelen kanun tasarı ve teklifleri iki kez görüşülerek
sonuçlandırılırlar. Bu, genel kuraldır. Ayrıklı kural, başka deyimle bir kez
görüşülme, 48. maddede belirlendiği üzere, ivedilik kararının sonucu olarak
işler. Bir kez görüşme yönteminin birinci görüşmeyi değil, ancak ikinci
görüşmeyi bir yana bıraktığında kuşku yoktur.
Birinci
görüşme içtüzüğün 73., 74. maddelerinde, ikinci görüşme ise 75. maddede
düzenlenmiştir. Bu maddelerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere, birinci
görüşmede tasarı veya teklifin tümü üzerinde ve maddelere geçilmesi kabul
edilmişse bütün maddeler üzerinde görüşme açılması zorunludur. İkinci görüşmede
ise tüm üzerinde ve değiştirilmeleri önerilmemiş maddeler üzerinde görüşme
yapılamaz.
Cumhuriyet
Senatosu Genel Kurulunda itiraz konusu 1. ve 6. maddeler, bunu kapsayan
tasarının bir kez görüşülmesi kararlaştırıldığı halde ve böyle bir durumda
İçtüzüğün birinci görüşme kurallarının uygulanması gerekli iken tasarı İki
görüşmeye bağlı imiş ve ikinci görüşme yapılıyormuş gibi üzerinde değişiklik
önergesi bulunmadığı için görüşme açılmaksızın oylanıp kabul edilmiştir. Bu
tutum, Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün 73., 74. ve dolayısiyle Anayasa'nın 92.
ve 85. maddeleri ile çelişen ve 1773 sayılı Kanunun 1. ve 6. maddelerinin
geçerliğini etkileyerek biçim yönünden iptalini gerektirir önem ve ağırlıkta
bir aykırılığı oluşturmuştur.
Yeri
gelmişken şu yönün de açıklanmasında yarar görülmüştür: Anayasa'nın değişik
136. maddesinin birinci fıkrasında "...Devlet Güvenlik Mahkemeleri
kurulur" ve son fıkrasında da "Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş
ve işleyişi, görev ve yetkileri ve yargılama usulleri ile ilgili diğer hükümler
kanunda gösterilir" yollu kurallar yer almıştır.
Anayasa'nın,
bu düzenleme biçimi ile Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurulmasını öngördüğü ve
fakat kuruluşun eylemli olarak yasaca yerine getirilmesini istediği açıkça
ortadadır. Başka bir deyimle Devlet Güvenlik Mahkemeleri Anayasa'nın bu buyruğu
gereği 1773 sayılı Yasa ile kurulmuşlardır. Öte yandan Anayasa'da yer alan kimi
kuralların yasa maddeleri içinde yinelenmesi onlara Anayasa kuralları niteliğini
de vermez. Bu açıklamalar, 1773 sayılı Yasanın 1. ve 6. maddelerinin iptal
edilemiyeceği, yahut iptallerinde yarar olmadığı yolundaki bir düşünceyi de
tutarsız ve dayanıksız kılar.
Bu
nedenlerle, itiraz konusu 1. ve 6. madde kuralları biçim yönünden Anayasa'ya
aykırılığı dolayısiyle iptal edilmelidir.
1.
Madde açısından, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun Abdullah Üner, Hasan
Gürsel, Ahmet Salih Çebi ve Nihat O. Akçakayalıoğlu, 6. maddenin birinci ve
ikinci fıkraları yönünden Ahmet Salih Çebi, tümü yönünden de Şahap Arıç, İhsan
Ecemiş, Halit Zarbun, Abdullah Üner, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu bu
görüşe katılmamışlardır.
B)
1773 sayılı Kanunun 1. ve 6. maddelerinin esas yönünden Anayasa'ya aykırılığı
sorunu:
1773
sayılı Kanunun 1. ve 6. maddelerinin biçim yönünden Anayasaya aykırılığı
saptandığına ve bu nedenle iptali öngörüldüğüne göre esas yönünden Anayasa'ya
aykırılık sorunu üzerinde ayrıca durulmasına yer kalmamıştır.
C)
Uygulama olanağı kalmayan kurallar sorunu:
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin kuruluşuna ve bu kuruluşda görev alacakların
atanmalarına dair yöntemi ve kuralları belirleyen 1773 sayılı Yasanın 1. ve 6.
maddeleri hükümlerinin iptali sonucunda kuruluş ve atama hükümleriyle sıkı
sıkıya bağlı bulunan ve başlı başına uygulanma yeri ve olasılığı da kalmayan
kanunun öteki hükümlerinin de 44 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca iptali
gerekmektedir.
Şahap
Arıç, Halit Zarbun ve Abdullah Üner bu görüşe katılmamışlardır.
Ç)
İptal kararının yürürlüğe gireceği gün sorunu:
Anayasa'nın
değişik 152. maddesinde "Anayasa Mahkemesince, Anayasa'ya aykırı
olduğundan iptaline karar verilen kanun veya içtüzük veya bunların iptal edilen
hükümleri, gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günde yürürlükten
kalkar. Gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği
tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı
günden başlayarak bir yılı geçemez." 44 sayılı Yasanın 50. maddesinin
dördüncü fıkrasında da "Anayasa Mahkemesi, bir kanun veya içtüzüğün veya
bunların belirli hükümlerinin iptali halinde meydana gelecek olan boşluğu, kamu
düzenini tehdid edici mahiyette görürse 3. fıkra hükmünü uygular ve boşluğun
doldurulması için yasama meclisi başkanlıkları ile Başbakanlığı durumdan
haberdar kılar." yolundaki kurallar yer almıştır.
1773
sayılı Yasanın iptal edilmesinin bir boşluk oluşturduğu ve bu boşluğun kamu
düzenine ve güvenine ters yönden etki yapacağı ortadadır. Bu nedenle iptal
hükmünün, kararın Resmî Gazete de yayımlandığı günden başlayarak bir yıl sonra
yürürlüğe girmesi yerinde olacaktır.
VI -
SONUÇ:
A) l
- 11/7/1973 günlü, 14591 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 26/6/1973 günlü,
1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanuna ilişkin tasarının Millet Meclisindeki öncelik ve ivedilikle
görüşülmesi işlemlerinin, itiraz konusu kuralların biçim yönünden iptallerini
gerektirmediğine Muhittin Taylan, Ahmet Koçak, Şekip Çopuroğlu ve Nihat O.
Akçakayalıoğlu'nun değişik gerekçeleriyle ve oybirliğiyle;
2 -
26/6/1973 günlü, 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarının Cumhuriyet Senatosunda
öncelik ve ivedilikle görüşülmesi ile ilgili olarak;
a)
25/6/1973 günlü, 77. Birleşimin dördüncü, oturumunda öncelik ve ivedilik
önergesinin yeniden okunmadan oylanmasının itiraz konusu kuralların biçim
yönünden iptalini gerektirmediğine Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşı oyuyla ve
oyçokluğu İle;
b)
Söz konusu önergenin lehte ve aleyhte konuşacak kimse bulunup bulunmadığı
sorulmadan Başkanlıkça oya konulmasının itiraz konusu kuralların biçim yönünden
iptallerini gerektirir nitelik ve ölçüde bir aksaklık olmadığına oybirliğiyle;
c)
Oylama konusu olan öncelik ve ivedilik önergesinin kapsam ve içeriğinin itiraz
konusu kuralların biçim yönünden iptallerini gerektirir nitelikte olmadığına
Muhittin Taylan, Ahmet Koçak ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğu ile;
3 -
26/6/1973 .günlü, 1773 sayılı Kanunun itiraz konusu yapılan 1. maddesi üzerinde
Cumhuriyet Senatosunda görüşme açılmaksızın oylamaya gidilmesinin içtüzüğe ve
dolayısıyla Anayasa'ya aykırı olduğuna ve sözü geçen kuralın bu nedenle biçim
yönünden iptaline Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun, Abdullah Üner, Hasan
Gürsel, Ahmet Salih Çebi ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğu ile;
4 -
26/6/1973 günlü, 1773 sayılı Kanunun itiraz konusu yapılan 6. maddesi üzerinde
Cumhuriyet Senatosunda görüşme açılmaksızın oylamaya gidilmesinin İçtüzüğe ve
dolayısiyle Anayasa'ya aykırı olduğuna ve sözü geçen kuralın bu nedenle biçim
yönünden iptaline, bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları yönünden Ahmet Salih
Çebi'nin ve maddenin tümü açısından da Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Halit Zarbun,
Abdullah Üner, Hasan Gürsel ve Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşıoylarıyle ve
oyçokluğu ile;
B)
İtiraz konusu kuralların biçim yönünden iptallerine karar verildiğine göre esas
yönünden Anayasa'ya aykırılık sorunu üzerinde durulmasına yer olmadığına oybirliğiyle;
C)
26/6/1973 günlü, 1773 sayılı Kanunun 1. ve 6. maddelerindeki kuralların
iptallerine karar verilmiş olması nedeniyle aynı Kanunun artık uygulama yeri
kalmayan öteki maddelerinin de 22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 28.
maddesinin ikinci fıkrasındaki yetkiye dayanılarak iptallerine Şahap Arıç,
Halit Zarbun ve Abdullah Üner'in karşıoylariylc ve oyçokluğu ile;
C)
Anayasa'nın değişik 152. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca iptal hükmünün
kararın Resmî Gazete'de yayınlandığı günden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe
girmesine oybirliğiyle;
6/5/1975
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Kâni
Vrana
|
Üye
Şahap
Arıç
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
|
|
|
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Şekip
Çopuroğlu
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Adil
Esmer
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
İtiraz
yoluyla, 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kuruluş ve Yargılama Usulleri
Hakkındaki Kanunun 1. ve 6. maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine
başvurulmuştur.
Anayasa
Mahkemesince;
A.
İptal konusu 1. ve 6. maddelerin. Cumhuriyet Senatosunda görüşme açılmaksızın
oylamaya geçilmesinin İçtüzüğe ve dolayısiyle Anayasa'ya aykırı olduğundan,
biçim yönünden iptaline;
B.
Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 44 sayılı Kanunun
28. maddesinin Anayasa Mahkemesine tanıdığı yetkiye dayanılarak sözü geçen 1773
sayılı Kanunun tümünün de iptaline karar verilmiştir.
Aşağıdaki
nedenlerle, bu iptal kararlarına katılmıyorum.
A.
Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunca 1773 sayılı Kanunun iptal konusu 1. ve 6.
maddelerinin görüşülme şekli hakkında alınan karar, Cumhuriyet Senatosu
içtüzüğünde yer alan kanun tasarı veya tekliflerinin görüşme şekillerindeki
hükmü değiştiren bir içtüzük düzenlemesi niteliğindedir. Şöyle ki:
I.
Cumhuriyet Senatosunda, itiraz konusu tasarının tümü görüşülmüş ve maddelere
geçilmesi oylanıp kabul edilmiş, bundan sonra verilen bir önergede
"maddeler üzerindeki görüşmelerde yalnız değişiklik önergesi verilen maddelerin
müzakere olunması diğer maddelerin okunarak oya konulması" teklif
edilmiştir. Başkan önergeyi oya koyarak kabul edildiğini açıklamıştır. Genel
Kurulun aldığı bu karar üzerine, itiraz konusu maddeler hakkında değişiklik
önergesi bulunmadığından maddeler üzerinde görüşme açılmaksızın kabul edilmiş
olduğu tutanak dergisinden anlaşılmaktadır.
Anayasa'nın
85. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve meclislerin çalışmalarını kendi
yaptıkları içtüzüklerin hükümlerine göre yürütecekleri belirtilmektedir. İptal
konusu maddelerin görüşülmesi sırasında Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunca bir
önerge üzerine alman karar bir kanun yapılması hususunda Cumhuriyet Senatosunun
çalışmalarının yürütülmesine ilişkin bulunması nedeniyle bir içtüzük
düzenlemesi niteliğindedir. Zira, sorun, Cumhuriyet Senatosunda tasarının tümü
üzerinde görüşmeler bitirilmiş ve maddelere geçilmesi de oylanıp kabul
edildikten sonra,"maddeler üzerindeki görüşmelerde, yalnız değişiklik
önergesi verilen maddelerin müzakere olunması ve diğer maddelerin okunarak oya
sunulması" hususunda olup, Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü hükümlerinde
değişiklik getiren bir nitelik taşımaktadır. Bu önergeyi kabul eden Genel Kurul
Kârarı bu niteliği ile bir" içtüzükte bulunması gereken bir konuyu düzenlemiştir.
Bu suretle bu kararın konu ve erek bakımından bir içtüzük sorununu
düzenlediğinde, bir içtüzük niteliğinde bulunduğunda kuşku olmamak gerekir.
Nitekim Anayasa Mahkemesince iptal için Anayasa Mahkemesine başvurulan bu gibi
kararların bir içtüzük düzenlemesi niteliğinde olduğu kabul edilmiş
bulunmaktadır. "Örneğin Esas: 1970/25,26, Karar: 1970/32 sayılı ve
18/6/1970 günlü karar Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi Cilt: 8, Sahife: 354;
Esas: 1970/57, Karar: 1971/33 sayılı ve 23/3/1971 günlü kararı aynı dergi Cilt:
9, Sahife: 389).
Öte
yandan Anayasa'nın 147. maddesi hükmünce Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüklerinin Anayasa'ya uygunluğunu denetleme Anayasa Mahkemesinin
görevlerindendir. Anayasa'nın 152. maddesi hükmünce de, Anayasa'ya aykırı
olduğundan iptaline karar verilen kanun ve içtüzük veya bunların iptal edilen
hükümleri gerekçeli kararın Resmî Gazete'de yayınlandığı tarihte yürürlükten
kalkar. Şu halde yayınlandığı tarihe kadar muteber ve yürürlüktedir.
Cumhuriyet
Senatosunun İçtüzük niteliğinde olan bu kararının iptali için Anayasa
Mahkemesine başvurulmadığından bu kararın yürürlükte olduğu bir sırada yasama
çalışmaları bu karara göre yürütülerek iptal konusu maddeler kanunlaşmıştır.
Her
ne kadar Anayasa'nın 92. maddesinde Kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesinden söz edilmiş ise de görüşmenin biçimi açıklanmış değildir. Bu
husus içtüzüklere bırakılmıştır. Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda ise
maddelerin tümü görüşülmüş bulunmasına görü iptal konusu maddeler hakkında
hiçbir görüşme yapılmamış olduğu söylenemez. Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünde
yer alan Kanun tasarı veya tekliflerinin görüşme şekilleri hakkındaki hükmü
değiştiren Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun sözü geçen İçtüzük düzenlemesi
niteliğindeki karan iptal edilmediğinden ve bu genel kurul kararına göre yasama
çalışmaları sürdürülerek Kanunlaşmış bulunan iptal konusu 1. ve 6. maddelerin
içtüzüğün 73 ve 74. ve Anayasa'nın 92 ve 85. maddeleriyle çeliştiğinden bahisle
biçim yönünden iptaline karar verilmesi Anayasa'ya uygun düşmemiştir.
II.
Kaldı ki Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunca alınan bu karara göre, itiraz
konusu l ve 6. maddelerin bu şekilde kanunlaşması onların geçerliğini
etkileyecek ve biçim yönünden iptalini gerektirecek önem ve ağırlıkta bir
aykırılık da teşkil etmemektedir. Zira, Kanun tasarıları genellikle yetkili
heyetlerce hazırlanmakta ve yasama meclislerinde ait olduğu komisyonlarda
görüşülüp incelenmektedir. Bu tasarıların komisyonlardaki görüşmelerini yasama
meclisleri üyeleri dinlemek yetkisini haiz oldukları gibi tasarılar kendilerine
daha önce dağıtılmaktadır.
Şu
suretle yasama meclisleri üyeleri Kanun tasarılarına vakıf olmaktadırlar.
Cumhuriyet Senatosunda kabul edilen önerge hükümlerine göre maddelerin okunarak
oya konulması kabul edilmiş ve bu suretle maddeler okunmuş bulunmasına nazaran
hadisede Cumhuriyet Senatosu üyelerinin reylerini kullanacak şekilde maddelere
vakıf olmadıkları kabul edilemez. Esasen yasama meclisi üyelerinin sözü geçen
önerge üzerine hemen bir Önerge vererek söz hakkını kullanacaklarını bildirmelerine
bîr engel yoktur. Böyle bir istek de olmamıştır.
Bu
nedenlerle Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunca Önerge üzerine verilen bir
içtüzük düzenlemesi niteliğinde olan ve yasama çalışmaları bu kurala göre
yürütülen bu kararın iptal konusu maddelerin geçerliliğini etkileyecek, biçim
yönünden iptalini gerektirecek önem ve ağırlıkta bir aykırılık teşkil etmemekte
olduğundan iptaline karar verilmiş olması Anayasa'ya uygun değildir.
B.
Anayasa Mahkemesince uygulama konusu kalmayan kurallar sorunu hakkında verilen
kararda:
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin kuruluşuna ve bu kuruluşla görev alacakların
aranmalarına dair yöntemi ve kuralları belirleyen 1773 sayılı Yasanın l ve 6.
maddeleri hükümlerinin iptali konusunda kuruluş ve atama hükümleriyle
sıkısıkıya bağlı bulunan ve başlı başına uygulama yeri ve olasılığı da kalmayan
Kanunun Öteki hükümlerinin de 44 sayılı Kanunun 28. maddesi uyarınca iptali
gerektiği, gerekçesiyle sözü geçen Kanunun öteki hükümleri de iptal edilmiştir,
denilmektedir.
Böyle
bir kararın verilebilmesi için herşeyden önce Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
kuruluşuna ve bu kuruluşda görev alacakların atanmalarına dair hükümlerin
düzenlenmesini Anayasa'nın kendisi tespit etmeyip Kanuna bırakmış olması
gerekirdi. Halbuki, hadisede durum böyle değildir. Şöyle ki, Anayasa'nın 136.
maddesinin birinci fıkrasında "mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri,
işleyişi ve yargılama usulleri Kanunla düzenlenir" şeklinde bütün
mahkemeler hakkında genel kurallar koymuş iken Güvenlik Mahkemeleri hakkında
Anayasa'nın 136. maddesine eklenen fıkralarla sözü geçen hususlar hakkında
diğer mahkemelere ait kurallar ayrılarak ayrıca kurallar koymuştur. Örneğin
136. maddeye ek ikinci fıkra ile Güvenlik Mahkemelerinin, bu fıkrada sayılan
suçlara bakmak üzere, görevleri gösterilmiş ve bu suçlara bakmak üzere Devlet
Güvenlik Mahkemeleri kurulur denilmiştir. Demek ki bu mahkemelerin kuruluşu
Anayasa'da doğrudan doğruya emredilmiş, Kanun Koyucuya bırakılmamıştır. Ve
kuruluşta görev alacak kimselerin atanmalarına dair hükümler dahi ek dördüncü fıkrada
birer birer açıkça gösterilmiş ve bu hususlar Kanuna bırakılmamıştır,
Bu
suretle kuruluşa ve atanmalara ve Anayasa'da sayılan sözü geçen sair hususlara
dair hükümler Kanun Koyucunun takdirine bırakılmamış, Kanunla gösterileceği
öngörülmemiş Anayasa'da tanzim edilmiş olduklarından bu hükümler
uygulanacaktır.
Anayasa
Mahkemesinin dayandığı 136. maddeye eklenen yedinci fıkra ise kararda
bildirildiği üzere, Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluşu ve bu Kuruluşa dahil
olanların atanmalarının Kanuna bırakılmış olduğu şeklinde bir hükmü ifade
etmemektedir. Anayasa'nın 136. maddesine eklenen yedinci fıkrası: Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve İşleyişi, görev ve yetkileri ve yargılama
usulleri ile ilgili diğer hükümler Kanunda gösterilir şeklindedir. Bunun açık
anlamı yedinci fıkrada sayılan hususlarla ilgili diğer hükümlerin Kanunda
gösterileceğidir, "Diğer hükümler" terimi fıkranın yazılış tarzına
güre, yedinci fıkrada sayılan hususların hepsine de aittir. Yani yedinci
fıkrada sayılan hususlarla ilgili olup da Anayasa'da gösterilmeyen cihetler
Kanunda gösterilecektir. Yoksa ek yedinci fıkrada sayılan hususlarda Anayasa'da
gösterilen hükümlerin ayrıca Kanunda gösterileceği anlamında olsa idi
Anayasa'da bu hususları tanzim etmeye lüzum ve ihtiyaç olmazdı. Zira Anayasa'nın
135. maddesinin birinci fıkrasında "mahkemelerin kuruluşu, görev ve
yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri Kanunla düzenlenir" şeklinde
genel bir hüküm esasen mevcuttu.
Bu
açıklamadan çıkan sonuç şudur ki: Anayasa'nın 136. maddesi ile sayılan kuruluş
ve atama ve sair konulardaki kuralların, iptal konusu 1 ve 6. maddede yeniden
sayılmış olması karşısında bu iki maddenin iptal edilmiş olması Anayasa'da yer
alan bu kuralları iptal etmiş olmaz. Bu nedenle de 1773 sayılı Kanunun öteki
hükümlerini anayasal dayanaktan yoksun bir hale düşürmez ve iptalini
gerektirmez. Öteki hükümlerin dayanağı Anayasa'nın uygulanması gereken 136.
maddesinde sayılan kuruluş, atama, görev ve yetki ve sair hususlardaki
hükümlerdir. Bunlar yürürlükte olan Anayasa hükümleridir. Aksi görüşün kabulü,
l ve 6. maddelerin iptali ile Anayasa'nın 136. maddesinde mevcut bu konulara
ait kuralların bertaraf edilmesi, hükümsüz bir hale getirilmesi tehlikesini
ortaya atar ki buna da hiç bir zaman cevaz yoktur. Bir Kanun hükmünün iptali ile
bir Anayasa hükmü binnetice iptal edilemez.
Yukarıda
açıklanan nedenlerle 1773 sayılı Kanunun l ve 6. maddelerinin iptal edilmiş
olması, sözü geçen Kanunun diğer hükümlerinin de iptalini zorunlu kılmamakta
olduğundan bu Kanunun diğer hükümlerinin de iptaline karar verilmesi Anayasa'ya
uygun değildir.
Sonuç:
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle Anayasa Mahkemesince 1773 sayılı Kanunun 1.
ve 6. maddeleri ile diğer hükümlerinin iptali kararına karşıyım.
Sayın
Şahap Arıç'ın karşıoy yazısına katılıyorum
KARŞIOY
YAZISI
Kanunların
biçim yönünden iptali ancak biçime ilişkin kurallardan esasa etkili olanlarına
aykırılık halinde mümkün olabileceğine, inceleme konusu olan 1773 sayılı
Kanunun 1. ve 6. maddelerinin hükümleri ise Anayasa'nın 136. maddesine 1699
sayılı Kanunla eklenen hükümlerin bir tekrar ve teyidinden ibaret bulunduğuna
ve Anayasa'ya aykırı bir hükmün bulunmadığı açık olduğuna göre sözü geçen
içtüzük hükümlerine uyulmamış olması Kanunun iptalini gerektiren bir aykırılık
sayılamaz.
Bu
sebeple kararın bu yönlere ilişkin 3. ve 4. bölümlerine karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
1 -
Olay:
Lâikliğe
aykırı olarak Devletin içtimai, iktisadî, siyasî ve hukukî temci nizamlarını,
dinî esas ve inançlara uydurmak amaciyle propaganda yapmaktan sanık on kişi
hakkında Türk Ceza Kanunun 163. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Van Ağır
Ceza Mahkemesinde açılan davanın duruşması sırasında bu
mahkemece,"sanıkların hareketleri sözü edilen maddenin dördüncü değil,
ikinci fıkrasına uyduğundan ve bu fıkraya ilişkin davaya bakmak da 1773 sayılı
Kanunun 9/A maddesi gereğince Devlet Güvenlik Mahkemesinin görevine
girdiğinden" söz edilerek verilen görevsizlik kararı üzerine dava dosyası
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesine gönderilmiştir.
Diyarbakır
Devlet Güvenlik Mahkemesi de, 1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin
Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 1. ve 6. maddelerinin şekil ve
esas yönlerinden Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürerek bu maddelerin iptali
için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar vermiştir.
2 -
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinin bu konuda Anayasa Mahkemesine başvurma
yetkisi yoktur.
Anayasa'nın
151 inci ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 44
sayılı Kanunun 27 nci maddeleri gereğince bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine
başvurabilmesi için:
a)
Elinde bakmakta olduğu bir davanın bulunması,
b)
İtiraz ettiği kanun hükmünü bu davada uygulama durumunda bulunması,
Gerekmektedir.
Mahkemenin
uygulayamayacağı bir kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurma
yetkisi yoktur. Bu husus Anayasa'nın 151. ve 44 sayılı Kanunun 27. maddelerince
açıkça belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesinin yerleşmiş içtihadı ve öteden beri
yapılan uygulama da bu yoldadır. Örneğin, Anayasa Mahkemesinin 18/12/1967 gün,
Esas: 1966/31, Karar: 1967/45 sayılı Kararında "mahkemelere Anayasa'nın
149. maddesinde olduğu gibi, bütün kanunlar için genel bir iptal davası açma
hakkı tanınmamış, ancak belli bir davada uygulayacağı bir hüküm bakımından
Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisi tanınmıştır" denildiği gibi (Anayasa
Mahkemesi Kararlar Dergisi, sayı: 5, sh. 242); 7/1/1969 gün, Esas: 1968/80,
Karar: 1969/3 sayılı kararında da "mahkemenin uygulayacak durumda olmadığı
kanun hükmünü Anayasa'ya uygunluk denetimine getiremiyeceği" ifade
edilmiştir. (Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, sayı: 7, sh. 146).
Anayasa'nın
bu hükmü ve Anayasa Mahkemesinin yerleşmiş içtihadı karşısında, Devlet Güvenlik
Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 1. ve 6.
maddelerinin Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesinin uygulayacağı hükümlerden
olup olmadığını ve bu mahkemenin sözü edilen maddeleri Anayasa Mahkemesine
getirme yetkisi bulunup bulunmadığını incelemek gerekmiştir.
Sözü
geçen Kanunun 1. ve 6 ncı maddeleri şöyledir:
Madde
l- Devletin ülkesi ve milleti ile bütünlüğü, hür demokratik düzen ve
nitelikleri Anayasa'da belirtilen Cumhuriyet aleyhine işlenen ve doğrudan
doğruya Devlet Güvenliğini ilgilendiren suçlara bakmakla görevli, Devlet
Güvenlik Mahkemeleri kurulmuştur.
Ancak,
sıkıyönetim ve savaş haline ilişkin hükümler saklıdır.
Madde
6 - Devlet Güvenlik Mahkemesi, Başkanlığı, Üyeliği, Yedek Üyeliği, Cumhuriyet
Savcılığı ve Cumhuriyet Savcı Yardımcılığı atamalarında Bakanlar Kurulunca her
boş yer için bir misli aday gösterilir. Bu adaylar arasından Devlet Güvenlik
Mahkemesi Hâkimlerinin atanması Yüksek Hâkimler Kurulunca, Cumhuriyet Savcı ve
Yardımcılarını atanmaları Yüksek Savcılar Kurulunca, Askerî Hâkimlerden Üye
Yedek Üye ve Savcı Yardımcılarının atanmaları ise, özel kanunlarında gösterilen
usule göre yapılır.
Devlet
Güvenlik Mahkemeleri Başkan, Üye ve Yedek Üyeleri ile Cumhuriyet Savcı ve
Yardımcıları üç yıl için atanırlar. Süresi bitenler yeniden atanabilirler.
Yeni
atananlar göreve başlayıncaya kadar, öncekilerin görevi devam eder.
Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı, asıl ve yedek üyelikleri ile Cumhuriyet
Savcılığı ve yardımcılığı görevlerine atananlar, bu süre içinde yüksek
Mahkemelere seçilme hali ayrık olmak üzere başka yer veya göreve atanamazlar.
Ancak, bu süre içerisinde görevlerde herhangi bir sebeple boşalma olduğu
takdirde, yukarıdaki hükümler gereğince ve onbeş gün içinde yeni atamalar
yapılır.
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin kurulmasına dair ikinci maddede yazılı Bakanlar Kurulu
Kararnamesinin Resmî Gazete'de yayımını takip eden onbeş gün içinde atamalar
yapılır ve atananlar derhal görevlerine başlarlar.
Bu
maddede yazılı onbeş günlük sürenin, ilk on günü içinde Bakanlar Kurulu aday
gösterir. Sonraki beş gün içinde yetkili kurul ve merciler atamaları yapar .
Görülüyor
ki: Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargı-.ama Usulleri Hakkındaki
Kanunun bahsedilen l nci maddesi, bu mahkemelerin kuruluşu ve 6 ncı maddesi de
bu mahkemelerin hâkim ve savcılarının atanmaları ve göreve başlamaları ile
ilgili hükümlerdir.
Bu
mahkemelerin kuruluşu esasen Anayasa ile öngörülmüştür. Diyarbakır Devlet
Güvenlik Mahkemesinin bu kuruluşu yapmak yani Devlet Güvenlik Mahkemelerini
kurmak, kaldırmak gibi bir yetkisi ve bu itibarla bu husustaki Anayasa ve Kanun
hükümlerini hiç bir suretle uygulama durumu yoktur.
6.
madde için de durum aynıdır. Bu madde, açıklandığı gibi hâkimlerin ve
savcıların atanmalarını ve göreve başlamalarını düzenleyen hükümleri
kapsamaktadır. Hâkimlerin atanmaları, Bakanlar Kurulunun göstereceği her boş
yer için bir misli aday arasından Yüksek Hâkimler Kuruluna, Cumhuriyet Savcı ve
Yardımcılarının atanmaları yine Bakanlar Kurulunca, her boş yer için
gösterilecek bir misli aday arasından Yüksek Savcılar Kuruluna ve Askerî
Hâkimlerle Askerî Yedek Üye ve Askeri Savcı Yardımcılarının atanmaları da özel
kanunlarındaki mercilere ait bulunmaktadır. Bu atamalarda da Diyarbakır Devlet
Güvenlik Mahkemesinin hiç bir görevi ve yetkisi yoktur ve sözü edilen 6 ncı
maddeyi de uygulama durumunda değildir. O halde Diyarbakır Devlet Güvenlik
Mahkemesinin, sözü edilen l ve 6 ncı maddelerin Anayasa'ya aykırı olduğundan
bahisle Anayasa Mahkemesine başvurma yetkisi mevcut olmadığından itirazın
evvelemirde bu noktadan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
3 -
1773 sayılı Kanunun sözü edilen l ve 6 ncı maddeleri Anayasaya aykırı değildir:
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kânunun I nci
maddesi, Anayasa'nın 136 ncı maddesine 1699 sayılı Kanunla eklenmiş olan ikinci
fıkrasının kelimesi kelimesine aynı olup yeni bir hüküm getirmemiştir.
Bu
Kanunun 6 ncı maddesinin, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin başkan ve üyeleri ile
savcılarının atanmalarına ilişkin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları da yine
Anayasa'nın 136 ncı maddesine 1699 sayılı Kanunla eklenen hükümlerin aynıdır. O
halde, Anayasa'daki hüküm ve ibarelerin aynı ve onların kelimesi kelimesine
tekrarından ibaret bulunan bu madde ve hükümlerin hukuken Anayasa'ya
aykırılığından söz edilemiyeceği kuşkusuzdur.
4 -
Kanunun tümünün iptali gerekmez:
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun l ve 6
ncı maddelerinin iptal edilmiş olması, 44 sayılı Kanunun 28 nci maddesine göre
Kanunun tümünün iptalini gerektirmez. Şöyle ki:
Yukarıda
da belirtildiği gibi 1773 sayılı Kanunun l nci maddesi, Anayasa'nın değişik 136
ncı maddesinin ikinci fıkrasının aynıdır. Onun için bu madde iptal edilmiş
olmasına rağmen, Anayasa hükmü, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve
varlığının devamını sağlamakta ve iptal karariyle kanunda bir boşluk meydana gelmemektedir.
O halde, 44 sayılı Kanunun 28 nci maddesine dayanılarak Kanunun tümünün
iptaline karar verilmesine kanunen gerek bulunmamaktadır.
6
ncı madde için de durum aynıdır. Bu madde de iptal edilmiş olmasına rağmen,
Anayasa'nın yukarıda işaret edilen hükümleri, bu mahkemenin hâkim ve
savcılarının atanmalarını sağlamaktadır. Şu halde bu maddenin iptali de Kanunun
diğer hükümlerinde bir boşluk meydana getirmemektedir.
Bu
hususu özetlemek gerekirse: 1773 sayılı Kanunun 1 ve 6 ncı maddelerinin iptal
edilmiş olması, kanunun öteki hükümlerinde bir boşluk meydana getirmediği ve
onları uygulanmaz duruma düşürmediği cihetle olayda 44 sayılı Kanunun 28 nci
maddesinin uygulama yeri yoktur ve bu itibarla Kanunun tümünün iptaline gerek
bulunmamaktadır.
5 -
Yukarıda açıkladığım nedenlerle, 1773 sayılı Kanunun iptaline dair verilen
karara katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
l -
Tasarının Millet Meclisinde öncelik ve ivedilikle görüşülmesi: 26/6/1973 günlü,
1773 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulleri
hakkındaki kanuna İlişkin tasarının Millet Meclisinde öncelik ve ivedilikle
görüşülmesi, Meclis İçtüzüğünde öngörülen usullere uygun biçimde yapılmamış ise
de Millet Meclisinin 5/3/1973 tarihli yeni içtüzüğü, Anayasa değişikliği
dışındaki yasalar için iki kez görüşme ilkesini bırakmış ve dolayısiyle
ivedilik kararı verme konusu da kalmamıştır. Böylece, yasalara ilişkin tasarı
ve tekliflerin kanunlaşabilmesi için Millet Meclisi genel kurulunda bir kez
görüşülmesi yeterli görülmüştür.
Bu
duruma göre, artık yasaların bu yoldan iptalinde hukukî bir yarar kalmamıştır.
İtiraz
konusu kuralın biçim yönünden iptali gerekmediğine bu gerekçe ile katılıyorum.
2 -
Tasarının Cumhuriyet Senatosunda öncelik ve ivedilikle görüşülmesi:
Öncelik
ve ivedilik önergesinin kapsam ve içeriği: Anayasa'nın 85 nci maddesine göre,
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclisler çalışmalarını, kendi yaptıkları
içtüzüklerinin hükümlerine göre yürütürler.
Cumhuriyet
Senatosu içtüzüğü hükümlerine göre de; hükümet veya komisyon tarafından yazılı
ve gerekçeli bir istek üzerine C. Senatosu uygun görürse bir tasarı veya
teklifin diğer işlerden önce görüşülmesine karar verebilir.
Bir
tasarı veya teklif C. Senatosuna sunulurken veya birinci görüşmesinden evvel
hükümet veya teklif sahibi yahut ilgili komisyon ivedilik kararı verilmesini
isteyebilirler.
Bir
tasarı veya teklifin yalnız bir kez görüşülmesi ile yetinilmesi için C.
Senatosunun kabul edeceği esaslı bir sebep olmadıkça ivedilik kararı verilemez.
Yukardaki
maddelerde belirtilen şartlar bulunduğu takdirde ivedilik kararının yazılı
olarak istenmesi lâzımdır.
İvedilikle
görüşülmesine karar verilen tasarı ve teklifler yalnız bir defa görüşülür. (C.
Senatosu İçtüzüğü, madde: 45, 46, 47, 48).
Yukarıda
anılan metinlerden açıkça anlaşıldığı üzere, öncelik ve ivedilik karan
verilebilmesi için içtüzüklerin aradığı temel koşulun, esaslı bir sebebin ve
gerekçenin bulunması ve bunların önerilerde açıklanmış olmasıdır. İçtüzüklerce
öngörülen gerekçe ve esaslı sebep koşulları ise bir tasarı veya teklifin
sağlıklı biçimde kanunlaşmasını etkileyen önemli biçim kurallarındandır.
1773
sayılı Kanuna ilişkin tasarının C. Senatosunda öncelik ve ivedilikle
görüşülmesini isteyen Millî Savunma, Anayasa ve Adalet Komisyonları
raporlarında ve Adalet Bakanı önerisinde ileri sürülen gerekçelere dayanarak
(bu gerekçelerin metinleri çoğunluk kararının ilgili bölümlerinde yer almıştır.)
Tasarının C. Senatosunda öncelik ve ivedilikle görüşülmesine karar verilmesi
olanağı yoktur. Zira her kanun tasarı veya teklifinin kendine göre bir önemi
vardır. Anayasa'nın, yapılmasını emrettiği bir kanunun yasama meclislerinde
mutlaka öncelik, ve ivedilikle görüşülmesini zorunlu kılan bir kural yoktur.
Öte yandan, bir kanun tasarı veya teklifinin konusu itibariyle önemli oluşu
onun yasama meclislerinde enine boyuna en geniş biçimde ve her halde iki kez
görüşülmesini de zorunlu kılar.
Bu
gerekçesiz istemlere dayanarak, tasarının en az 5 gün aralıkla İki kez müzakere
edilme zorunluğu var iken bir kez müzakere ile yetinilmekle ve gündemdeki
sırasından önceye alınmakla, C. Senatosu İçtüzüğünün yukarıda açıklanan
maddelerine uygun hareket edilmemiştir.
Sonuç
olarak; 26/6/1973 günlü, 1773 sayılı Kanuna ilişkin tasarının C. Senatosunda
öncelik ve ivedilikle görüşülmesi için oylamaya konulan önergenin kapsam ve
içeriği, itiraz konusu 1. maddenin iptalini gerektirir nitelikte görülmüştür.
Bu nedenle çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
1773
sayılı Yasanın l ve 6 ncı maddelerinin biçim yönünden iptali hakkında
çoğunlukla verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı Mahkememiz kararının.
Tasarının Millet Meclisindeki öncelik ve ivedilikle görüşülmesi işlemlerine
ilişkin itirazın biçim yönünden iptali gerektiremiyeceği bölümünü kapsayan
hüküm fıkrası gerekçesine; daha önce aynı Yasanın Geçici l nci maddesinin
iptali hakkında verilip 4/8/1974 gün ve 14966 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış
bulunan Anayasa Mahkemesi'nin 21/5/1974 gün ve 8-19 sayılı kararına ekli Üye
Sayın Muhittin Gürün'ün karşıoy yazısının l sayılı bölümünde belirtilen ve
benim düşüncemi de yansıtan nedenlerle katılamıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
Devlet
Güvenlik Mahkemelerinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkındaki 26/6/1973
günlü, 1773 sayılı Kanun tasarısının Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda
görüşülmesi sırasında, 1. ve 6 ncı maddelerin görüşmesiz oya sunulması ve bu
maddelerin bu biçimde kanunlaşması içtüzük hükümlerine ve Anayasa'nın 92. ve 85
nci maddelerine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesinin 6/5/1975 günlü, Esas:
1974/35, Karar: 1975/126 sayılı çoğunluk kararıyla iptal edilmiştir.
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğü hükümlerine göre kanun tasarı ve tekliflerinin ilgili
komisyonlarda incelenip oluşturulduktan sonra komisyon raporuna bağlanarak
genel kurula gelmesi ve bastırılıp senato üyelerine dağıtılması ve gündeme
alınması; gündem sırasına veya ivedilik, öncelik önergelerine göre genel kurulda
görüşülmesi ve bu suretle kanunlaşması veya Millet Meclisi metninin değişikliğe
uğraması halinde tekrar Millet Meclisine gönderilmesi gereği aşikârdır.
Cumhuriyet
Senatosu Genel Kurulunda 1773 sayılı Kanun tasarısının tümü üzerinde görüşmeler
tamamlanıp maddelere geçilmesi oylanarak kabul edilince Adalet Partisi Senato
Grup Başkanının, "maddeler üzerindeki görüşmelerde yalnız değişiklik
önergesi verilenler için müzakere açılması, değişiklik önergesi verilmeyen
maddelerin okunarak oya sunulması" hakkında verdiği önerge Genel Kurulca
tasvip görmüş; kabul edilen bu önerge gereğince haklarında değişiklik önergesi
olmıyan bir kısım maddeler ve bu meyanda birinci ve altıncı madde genel kurulda
okunmuş, görüşme açılmadan oya sunulmuş ve kabul olunarak kanunlaşmıştır.
Gerçekten;
bir tasarı veya teklifin gerek tümünün ve gerek maddelerinin genel kurulda
müzakereye sunulması ve görüşülmesi Anayasa ve İçtüzük gereğidir. Dava konusu
kanun tasarısının kimi maddelerinin genel kurulda görüşülmesi yapılmadan
kanunlaşmış olması o maddeler için biçim yönünden bir eksikliktir. Ancak; bu
eksikliğin Anayasa Mahkemesince bir iptal sebebi sayılmaması kanısındayım.
Zira; Mahkememiz birçok davalarda tasarı ve tekliflerin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde kanunlaşma biçimlerini incelerken ve özellikle yukarıdaki iptal
kararında, Yasama Meclislerinin her çeşit içtüzük ihlâllerinin kanunu
Anayasa'ya aykırı duruma sokamıyacağını, çünkü, içtüzüklerin biçime ilişkin tüm
hükümlerinin aynı önem derecesinde olmadığını, bunların arasında meclis
kararlarının geçerliliği üzerinde etkili olabilecek nitelik taşıyanlar olduğu
gibi, ayrıntılı sayılabilecek olanların da bulunduğunu, bu ikinci gruptakilerin
iptali gerektirmeyeceğini, İçtütüzükteki biçim kurallarına aşırı bağlılığın
Yasama Meclislerinin çalışmalarım gereksizce aksatacağını İçtüzük hükümlerine
aykırı düşen işlemlerden hangilerinin iptal nedeni sayılacağı sorununun,
uygulanacak içtüzük hükümlerinin önemine ve işin niteliğine göre çözüleceğini
bunun, inceleme sırasında Anayasa Mahkemesince değerlendirilip saptanacak bir
konu olduğunu belirtmiş bulunmaktadır
Dava
konusu 1773 sayılı Kanun tasarısı, senato genel kurulundu görüşülmeye
başlanmadan önce bastırılıp üyelere dağıtılmış ve bu suretle üyelerin bu
tasarıyı önceden incelemeleri ve benimsemedikleri maddelerinin görüşleri
yönünde değiştirilmesi için önceden önerge vermeleri; değişiklik önergesi
verdikleri maddeler için genel kurulda konuşmaları, olanakları kendilerine
sağlanmış bulunmaktadır. Ayrıca; tasarının tümü üzerindeki konuşmalar için bir
kısıntı konmamış olduğundan üyeler tüm üzerindeki görüşmeler sırasında da
maddeleri eleştirme olanağı içindedirler. Maddelerin müzakeresi evresinde ise,
önceki incelemeleri ile uygun buldukları ve değiştirme önergesi vermemiş
oldukları maddeler hakkında, evvelce kabul ettikleri önerge sebebiyle
konuşmamış olmaları büyük bir sakınca doğurmayacaktır.
Bu
biçim eksikliğinin tasarının birinci ve altıncı maddelerinin kanunlaşmasına
engel teşkil etmiyeceği, bunun iptali gerektirir önem ve ağırlıkta bir aksaklık
olmadığı görüş ve kanısiyle çoğunluğun iptal kararına katılmadım.
KARŞIOY
YAZISI
1773
sayılı Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki
Kanunun 1. maddesi "Devletin Ülkesi ve milleti ile, bütünlüğü hür
demokratik düzen ve nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyet aleyhine
işlenen ve doğrudan doğruya Devlet Güvenliğini ikilendiren suçlara bakmakla
görevli, Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuştur.
Ancak,
sıkıyönetim ve savaş haline ilişkin hükümler saklıdır." Bunun gibi aynı
Kanunun 6. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları:
"Devlet
Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı, üyeliği, yedek üyeliği, Cumhuriyet Savcılığı ve
Cumhuriyet Savcı yardımcılığı atamalarında, Bakanlar Kurulunca her boş yer için
bir misli aday gösterilir. Bu adaylar arasından Devlet Güvenlik Mahkemesi
Hakimlerinin atanması Yüksek Hâkimler Kurulunca, Cumhuriyet Savcısı ve
yardımcılarının atanmaları Yüksek Savcılar Kurulunca, askerî hâkimlerden üye,
yedek üye ve savcı yardımcılarının atanmaları ise, özel kanunlarında gösterilen
usule göre yapılır.
Devlet
Güvenlik Mahkemeleri Başkan üye ve yedek üyeleri ile Cumhuriyet Savcı ve
yardımcıları üç yıl için atanırlar, süresi bitenler yeniden
atanabilirler......."diye yazılıdır.
1773
sayılı Kanunun 1. ve 6. maddelerinin Meclislerde görüşülmesinde İçtüzüğe ve
Anayasaya aykırı hareket edildiği, bu aykırılığın maddelerinin iptalini
gerektirir nitelikte olduğunun hususundaki çoğunluğun görüşüne katılmaktayız.
Çoğunluktan ayrıldığımız nokta, bu maddeler hükümlerinin niteliğine ve
özelliğine dayanmaktadır. Gerçekten iptaline katılmadığımız 1. maddenin tüm
hükmü ile 6. maddenin bir ve ikinci fıkraları hükümleri Anayasanın tekrarından
ibarettir.
Gerçekten
1. madde hükmü Anayasa'nın 136. maddesinin ikinci fıkrasının ve 6. maddenin
birinci ve ikinci fıkraları hükümleri Anayasa'nın 136. maddesinin dört ve
beşinci fıkralarının kelime be kelime aynıdır. Bu itibarla bu hükümler
bakımından Meclislerin yeni bir hüküm oluşturduklarından, ihdas ettiklerinden
söz edilemez. Bunlar bizzat Anayasa hükümleridir. Esasen Yasama Meclislerinin
bu hükümlere ters düşen yeni hükümler oluşturması Anayasaya aykırı olur. O
zaman da iptalleri gerekir. Anayasa hükümlerinin özel kanunlarda tekrar
edilmeleri, özel kanun hükümlerine yenilik niteliğini kazandırmaz. Sadece
Anayasa emri yerine getirilmiş olur.
Diğer
taraftan Anayasa'nın 4. maddesinde Anayasa hükümlerinin Yasama Meclislerini de
bağlayan temel kurallar olduğu açıklanmıştır. Bu itibarla Anayasa hükümlerinin
özel kanunlarda tekrarı bir formaliteden ve Meclislerin yaptığı da bir
serenomiden ibarettir. Serenomideki noksanlıklar, yanlışlıklar temeli
sakatlamaz.
Sonuç:
Yukarda açıklanan nedenlerle Meclislerin müzakerelerindeki içtüzük ve Anayasa
kurallarına aykırı hareket edilmesi Anayasa'da yer almış elan bu hükümlerin
iptalini gerektirmeyeceği düşüncesi ile ve bu düşünceye hasren çoğunluğun
kararına karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
Resmi
Gazete'nin 14966 sayısında Mahkememizin 21/5/1974 gün ve 8/19 sayılı ve yine
15090 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanmış Mahkememiz 15/7/1974 gün ve 12/32
sayılı kararlarına ekli karşıoy yazılarımda belirtilmiş düşünceler, bu defa
dahi sayın çoğunluğumuzdan ayrılışımın temel nedenleridir.
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|