ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1974/18
Karar Sayısı:1974/42
Karar Günü:8/10/1974
Resmi Gazete tarih/sayı:29.1.1975/15133
İtiraz
yoluna başvuran : Danıştay 5. Dairesi.
İtirazın
konusu : 23/12/1972 günlü ve 2 sayılı "657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
ile bu Kanunun 1327 sayılı Kanunla değişik bazı maddelerinin değiştirilmesine
ve bazı maddelerinin kaldırılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname" nin
geçici 2. maddesinin ikinci fıkrası hükmünün, aynı Kararnamenin ek geçici 2.
maddesinin A fıkrası hükmü ile ilgili kısmının Anayasanın 2. ve 12. maddelerine
aykırılığı öne sürülerek iptaline karar verilmesi isteminden ibarettir.
1-
Olay:
2
Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre yapılmış olan intibakı sonunda meydana
gelen aylık farklarının ödenmesi istemiyle bir memur tarafından Danıştay'da
dava açılmıştır.
Dosyadaki
bilgi ve belgelere göre, Devlet Memurları Kanununun ilgili hükümleri bu memur
hakkında aşağıdaki gibi uygulanmıştır;
1-
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu
kanuna bazı maddeler eklenmesine ve bu Kanumun kapsamı dışında kalan kamu
personelinin aylık ve ücretlerine dair olan 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, 1500 liralık kadroda iki üst dereceden, 2000
lira aylığı, 28/4/1963 tarihinden beri almakta olan davacı hakkında, söz konusu
kanunun ek geçici 2. maddesinin (b) fıkrası hükmü uygulanmak suretiyle
kadrosunun tekabül ettiği üçüncü dereceye intibak ettirilerek almakta olduğu 1.
derecenin ilk kademesi üzerinden aylık ödemeğe başlanmıştır.
2-
Adı geçen memur, isteği üzerine, 2/8/1972 gününde emekli olmuştur.
3-
1327 sayılı Kanunun ek geçici 2. maddesinin söz konusu (b) fıkrası hükmünün,
13/7/1972 günlü, 14244 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak, yayımından altı ay
sonra yürürlüğe giren 9/5/1972 günlü, (971/58-972/22) sayılı Anayasa Mahkemesi
karariyle iptal edilmesi üzerine, kadroları üstünde aylık alan memurların
durumu, 23/12/1972 günlü, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesiyle
değiştirilen ek geçici 2. maddenin (A) bendi ile yeniden düzenlenmiştir.
Yeni
düzenleme ile, kadro üstünde aylık alanların da, aldıkları üst derece aylıklara
tekabül eden derecelere intibak ettirilecekleri ve bu de derecede geçirdikleri
süre kadar kademe ilerlemesi verileceği esası kabul edilmiş olduğundan,
davacının intibakı da, ilk intibak işleminin geçerli olduğu 1/3/1970 gününden
başlatılmak üzere düzeltilmiş, fakat bu tarih ile emekli olduğu tarih
arasındaki süreye ait aylık farkları, sözü geçen Kanun Hükmünde Kararnamenin
geçici 2. maddesinin ikinci fıkrasındaki (1/3/1970 tarihinden 1/6/1973 tarihine
kadar geçen süre için bir fark ödemesi yapılamaz.) hükmüne dayanılarak
ödenmemiştir.
Davacı
memur, sözü geçen aylık farklarının ödenmesi istemi ile Danıştayda açtığı
davada, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddesinin ikinci
fıkrası hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürmüş davaya bakan Danıştay 5.
Dairesi de yaptığı incelemede aynı sonuca vararak Anayasâ'nın 151. maddesi
gereğince davanın geri bırakılmasına ve bu konuda bir karar verilmek üzere
dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
IV-
Metinler :
A-
İptali istenen Kanun hükmü :
23/12/1972
günlü, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddesinin, bu dosyada
üzerinde durulan ilk üç fıkrasının hükümleri şöyledir :
(Geçici
madde 2- 657 sayılı Kanuna 1327 sayılı Kanunla eklenen ok geçici 2 nci maddenin
(b) fıkrası ve diğer intibak hükümlerine göre tespit edilen derece ve kademe
aylıklarının ödenmesine 31/5/1973 tarihine kadar devam olunur.
Bu
Kararname ile getirilen intibak hükümlerinin uygulanması sonunda Devlet memuru
(her ne suretle olursa olsun görevlerinden ayrılmış bulunanlar dahil) lehine
doğan durumlar dolayısiyle 1/3/1970 tarihinden l /6/1973 tarihine kadar geçen
süre için bir fark ödemesi yapılmaz. Aynı süre içinde haklarında emeklilik
hükümleri uygulanmış olanlara da aylık veya ikramiye farkı ödenmez.
Ancak,
1/3/1970-30/11/1970 tarihleri arasına ait aylık farkları 1327 sayılı Kanun
hükümlerine göre hesaplanarak ödenir.
...................................)
Bu dosyada,
sadece ikinci fıkranın Anayasaya aykırılığı öne sürülmüştür.
B-
Dayanılan Anayasa kuralları:
(Madde
2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.)
(Madde
12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep
ayırımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.)
V-
İlk inceleme :
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 22/5/1974 gününde Muhittin Taylan,
Avni Givda, Kemal Berkem, Şahap Arıç, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Ziya önel,
Abdullah Üner, Kani Vrana, Ahmet Koçak, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş, Şevket
Müftügil, Nihat O. Akçakayalıoğlu ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalariyle
yapılan ilk inceleme toplantısında dosyanın eksiği bulunmadığından işin
esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
VI-
Esasın incelenmesi:
İtirazın
esasına ilişkin rapor, Danıştay'daki davanın taraflarının konuya ilişkin
iddialı ve savunmalariyle Danıştay 5. Dairesinin gerekçeli kararı, Anayasaya
aykırılığı üne sürülen Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili Anayasa hükümleri ve
bunlara ilişkin gerekçelerle yasama meclislerinin görüşme tutanakları
okunduktan sonra, gereği görüşülüp düşünüldü :
A-
İtirazın kapsamı sorunu :
İtiraz
yoluna başvuran Danıştay 5. Dairesinin bu konudaki katarında, 2 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddecinin ikinci fıkrası hükmünün tümünün
Anayasa'ya aykırılığı öne sürülerek iptali istenmiştir.
Söz
konusu fıkra iki cümleden ibaret olup son cümlesinde (aynı süre içinde
haklarında emeklilik hükümleri uygulanmış olanlara da aylık veya ikramiye farkı
ödenmez" hükmünün yer aldığı görülmekledir.
Dosyadaki
bilgilere göre, Danıştay'daki davayı açan kişi, emekli durumunda ise de açılan
davanın, emekli aylığı veya emekli ikramiyesinden doğan bir farka yönelik
olmadığı, sadece emekliye ayrılmadan önceki memurluk aylığından doğan farklarla
bundan doğan memur yardımlaşma kurumu keseneği ve tasarruf bonosu farklarının
ödenmesi isteminden ibaret bulunduğu anlaşılmaktadır.
Şu
duruma göre Danıştay 5. Daresinin, bu davayı çözerken, iptali istenen fıkranın
son cümlesinin hükmünü uygulaması söz konusu değildir.
Anayasanın
151. ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki
22/4/1962, günü, 44 sayılı Kanunun 27. maddesi hükümlerine göre, mahkemeler,
bakmakta oldukları bir davada uygulanacak bir kanun hükmünün Anayasaya
aykırılığını öne sürerek Anayasa Mahkemesine başvurabileceklerinden,
uygulanması söz konusu olmayan, bir kanun hükmü hakkında bu yoldan itiraz
edilmesi mümkün değildir.
Yukarıdaki
açıklamaya göre, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin. geçici 2. maddesinin
ikinci fıkrasının son cümlesi hükmünün
Danıştay
5. Dairesince, bu davada uygulanması söz konusu olmadığından, itirazın bu cümle
hükmüne yönelen bölümünün, Danıştay 5. Dairesinin yetkisi bulunmadığından
reddine karar verilmelidir.
B-
Sonradan yürürlüğe giren 30/5/1974 günlü ve 12 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin geçici 3. maddesinin, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin iptali
istenen hükmüne, davacı açısından etki yapıp yapmadığı sorunu :
İlk
inceleme kararından sonra, 31/5/1974 günlü, 14901 sayılı Resmî Gazete ile,
30/5/1974 günlü, 12 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayımlanmıştır.
Sözü
geçen kararnamede, 2 sayılı Kararnamenin İptali İstenen hükmünü değiştirici
veya kaldın nitelikte açık bir hüküm bulunmamakta ise de, geçici 3. maddesiyle
aynı konunun daha geniş bir kapsam içinde yeniden düzenlediği görülmektedir. Bu
bakımdan 12 sayılı Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte görevde olmaları
sebebiyle haklarında bu kararnamenin yeni intibak hükümleri uygulanmış olanlar'
için, araya başkaca bir kazanılmış hak konusu girmemiş olmak kaydiyle, 2 sayılı
Kararnamedeki hükmün artık uygulanma olanağının kalmayacağı düşünülebilir.
Ancak,
12 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek geçici 41. maddesinde, (personelin
intibakı bu kanun hükümlerine göre yapılan kurumlarda 31/5/1974 tarihinde
görevde bulunmayanların intibakı yapılmaz.) denilmekte olduğundan, bu tarihte
görevde bulunmayan davacının 12 sayılı Kararnameye göre intibakının yapılması
mümkün olmadığından aynı Kararnamenin geçici 3. maddesi hükmünün uygulanması da
söz konusu değildir. Çünkü Kararnamenin geçici 3. maddesi hükmü, ikinci
fıkrasında açıkça yazılı olduğu üzere, (bu Kararname ile getirilen intibak
hükümlerinin uygulanması sonucunda) doğan durumlara uygulanabilmektedir.
Bu
açıklamadan, davacı hakkında 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2.
maddesinin ikinci fıkrası hükmünün geçerli olduğu ve davada uygulama yeri
bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu
bakımdan söz konusu hüküm üzerindeki incelemenin sürdürülmesi gereklidir.
C-
Hükmün Anayasaya aykırılığı sorunu :
2
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1. maddesinin birinci fıkrası, bu
Kararname ile getirilen yeni intibak hükümlerinin, 30/11/1970 tarihindeki
hukuki durumlar esas alınmak yoluyla uygulanarak önceki hükümlere göre yapılmış
intibakların 1/6/1973 gününden geçerli olmak üzere yeniden düzenlenmesi
kuralını koymaktadır. Aynı kararnamenin geçici 2. maddesinin birinci fıkrası
da, aynı doğrultuda olmak üzere, 1/6/1973 gününe kadarki ödemelerin eski
intibaklara göre saplanan aylıklar üzerinden yapılmasını kurala bağlamaktadır.
Geçici
2. maddenin iptali istenen ikinci fıkrası ise, bu kuralları pekiştirerek,
1/3/1970 günü ile 1/6/1973 günü arasındaki süre için yeni intibaklar
vesilesiyle herhangi bir fark ödemesi yapılmayacağını açıklamaktadır.
Görüldüğü
gibi aynı doğrultuda ve birbirini tamamlayıcı ve doğrulayıcı olan bu hükümler
genel nitelikte olup, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre yapılan her
türlü intibak düzeltmelerim kapsamına almaktadır. Oysaki bu fıkralarda sözü
edilen intibakı düzeltilenler arasında, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4.
maddesiyle değiştirilen ek geçici 2. maddesinin A fıkrasındaki esaslara göre
intibakları yeniden düzenlenmiş olan kadro üstü aylıklı memurlar da
bulunmaktadır.
Bu
gibilerin intibaklarının söz konusu A fıkrasıyla yeni bir esasa bağlanarak
düzeltilmiş olması ise, yasa koyucunun yeniden tanıdığı bir haktan doğma
olmayıp bir Anayasa buyruğunun zorunlu sonucu bulunmaktadır.
Şöyleki:
657
sayılı Devlet Memurları Kanununun yürürlüğe girmesinden önceki hükümler,
kazanılmış hak olarak yükseldikleri dereceye uygun kadro bulunmayan memurlara,
kendi kadrolarında üç üst dereceye kadar yükselerek yeni derecelerine ait
aylıklarım almalarına olanak vermekte idi. 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı maddeler eklenmesine
ve bu kanunun kapsamı dışında kalan kamu personelinin aylık ve ücretlerine,
dair 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanunun 90. maddesiyle 657 sayılı Kanuna
eklenen ek geçici l. madde ile, bütün memurların yeni sınıflarına intbaklarında
uygulanacak esaslar gösterilmiş, ek geçici 2. madde ile de memurların yeni
sınıfları içindeki derecelere ne suretle intibak ettirilecekleri
belirtilmiştir.
Söz
konusu ek geçici 2. maddenin birinci fıkrasıyla bütün memurların kadro
aylıklarının tekabül ettiği derecelere intibak ettirilecekleri, genel kural
olarak, kabul olunduktan sonra, maddenin (b) fıkrasında kadro üstünde aylık
almakta olan memurların durumu ele alınarak bunların da kadrolarına tekabül
eden derecelere intibak ettirilmekle beraber aldıkları üst derece aylıklara
tekabül eden yeni derecelerinin ilk kademe aylıklarının ödenmesi esası
benimsenmiş ve fıkranın öteki hükümleriyle de aldıkları aylıklara denk
kadrolara geçinceye kadar başkaca kademe ve derece ilerlemesi göremiyecekleri
esası konulmuştur.
Söz
konusu (b) fıkrası hakkındaki bir itiraz üzerine Anayasa Mahkemesince verilen
9/5/1972 günlü, 1971/58-1972/22 sayılı kararla, fıkra hükmünün Anayasaya aykırı
bulunduğu saptanarak iptal edilmesine karar verilmiştir. (Resmî Gazete
13/7/1972, sayı: 14244)
Kararın,
gerekçesinde, eski barem kanunlarındaki kadro üstü yükselme sisteminin
nitelikleri ve özellikleri açıklandıktan sonra hükmün Anayasaya aykırılığı,
aynen, şu yolda belirtilmektedir.
(Böylece
kendi kadrosunda yükseltilen memur hakkındaki bu işlem yukarıda sayılan yerinde
yükselme durumlarında (1) sayılısı dışındaki koşullara dayanmakta ise bu
işlemde memura kondurulabilecek en ulak bir hata, kusur veya memurun kendisine
bağlanabilecek nitelik eksikliği de söz konusu değildir.
Bu,
tamamen idarenin yol açtığı düzenleme ve kuruluş bozukluğunun bir sonucudur.
Böyle olunca da memurun işlemin sorumlusu durumuna getirtilmesinde kazandığı
haklarından yoksun edilmesinin, kendisine aynı durumdaki öteki memurlardan
değişik ve daha geride haklar tanınmasının hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle
bağdâştırılmasına olanak yoktur.
Gerçi
kadrosunda yükselenler arasında, yukarıda l sayısı ile gösterilen durumda
bulunanlar, yeni kanunların koydukları çeşitli nitelikler bakımından esasen bu
derecelerdeki kadrolu görevlere yükselmeleri sakıncalı sayılmış olanlar da
vardır. Bu bakımdan bu gibilerin durumlarının yeni kanuna intibakta saklı
tutulmasının hizmet bakımından zorunlu olduğu öne sürülebilir. Ancak söz konusu
ek geçici 2. maddenin (b) fıkrası, sadece bunlar için değil, bütün yerinde
yükselen memurları kapsamına alan ve birinci kümenin dışında kalanlar
bakımından haklı olmayan bir düzenleme getirmiştir.
Öte
yandan 657 sayılı Kanun, (kadrosunda yükselme) usulünü sakıncalı görerek ve
yeni memurluk düzeninin bünyesiyle bağdaşır bulmayarak kaldırmışken önceki
kanun hükümleri uyarınca, memurların eylem veya kusurları nedeniyle değil
tamamen idarenin kendi tutumu yüzünden kadrosunda yükselttiği bir bölüm
memurlara, sonuç itibariyle, eski sistemin bir devamı demek olan söz konusu (b)
fıkrasındaki düzenlemenin reva görülmüş bulunması, kanun önünde eşitlik
ilkesini de zedelemektedir. Kanunun ek geçici 8. maddesi gözden geçirilirse
görülür ki, kamu görevlilerinden bir bölümün yeni derecelere intibak
ettirilmelerinde, kadrolarında aylık alanlarla, kadro üstünde aylık almakta
bulunanlar arasında böyle bir ayrım yaratılmamış, her iki kümedekilerin
aldıkları aylık derecelerine göre yeni derecelere intibak ettirilmeleri, eski
aylıklarında geçirilen sürelerinde yeni derecelerdeki kademe yükselmelerinde
sayılması ilkesi kabul edilmiştir.
Ayrıca
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa değişiklik getiren
söz
konusu 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanununun başka maddelerinde do bu ve
benzer durumlardaki kazanılmış hakların değerlendirildiği, üstelik bir bölüm
görevlilere eski hükümlere göre kazandıklarından da daha üstün haklar tanınmış
olduğu görülmektedir.
Sözgelimi
:
1-
Ek geçici 2. maddenin (d) ve (e) fıkralarında, önceki kanun döneminde ihtisas
ve istisna mevkiinde bulunup da işgal ettikleri kadroları henüz kazanılmış hak
olarak almamış olanların ve terfian tayin edildikleri kadro aylığı ile
kazanılmış hak olan derece aylıkları arasındaki farkı tazminat olarak alanların
intibaklarının kadro derecelerine göre yapılması esası kabul edilmek suretiyle
eski kanundaki ayrıcalı durumları, daha da pekiştirilerek sürdürülmüştür.
2-
Ek geçici 2. maddenin (f) bendi ile ek geçici 3. ve 4. maddelerde, eski
hükümlere göre bareme tabi hizmet sayılmayan ve barem dereceleri bakımından
etkili olmayan D ve E cetvellerinde geçen hizmetlerin, üstelik Devlet dışında
geçen hizmetlerin bir bölümünün, değerlendirilmek suretiyle yeni intibaklarda
sayılması kabul edilmiştir.
3-
Ek geçici 5. madde ile, kadroya intibak ettirilen memurların önceki
derecelerinde geçirdikleri sürelerin tamamı yeni derecelerde değerlendirilerek
kademe ilerlemesi verilmiştir.
4-
Yukarıda da değinildiği gibi ek geçici 8. maddede yer alan bir bölüm kamu
görevlilerinden eski hükümlere göre kadrolarında yükselmiş olanların durumları,
aldıkları üst derece aylıklar üzerinden yeni kadro derecelerine intibak
ettirilmek suretiyle düzeltilmiş ve eski üst derece aylıklarda geçirdikleri
sürelerin tamamının da yeni derecelerin kademe yükselmeleri bakımından
sayılmasına gidilmiştir.
Görüldüğü
gibi kanun, kamu görevlilerinden bazılarının evvelce kazandıkları haklar ve
geçirdikleri süreleri tam olarak değerlendirirken, hatta bir bölüm memurlar
için eskiden kazandıklarının da üstünde yeni haklar tanırken ,eski statünün
zorunlu sonucu olarak kadrolarında yükseltilmiş memurların büyük bir bölümünün
ömürlerinden verdikleri yıllarla kazanmış oldukları süreleri değersiz hale
getirmekte ve kendilerinin asla sebep olmadıkları, tamamen eski kanundan ileri
gelme ve yeni kanun ile terk edilmiş bulunan yanlış bir düzeni sadece bunların
şahıslarına özgü olarak devam ettirmektedir.
Kazanılmış
hakların değersiz kalması ve haklı neden olmaksızın kanun önünde eşitsizlik
yaratılması sonucunu doğuran bu hükmün Anayasanın 2. ve 12. maddelerine
aykırılığı açık olduğundan iptaline karar verilmelidir.)
Aynı
kararda; iptal üzerine bu gibi memurların durumunu düzenleyen bir hüküm
kalmayacağı için bir kanun boşluğu meydana geleceğinden, Anayasaya uygun yeni
bir düzenlemeye imkân verilmesi maksadiyle kararın, yayımı gününden başlayarak
altı ay sonra yürürlüğe girmesi kabul olunmuştur.
Kararın
gerekçesindeki açıklamadan anlaşıldığı gibi, kadro üstünde aylık alanlara
ilişkin olarak 1/3/1970 tarihinden geçerli olmak üzere 1327 sayılı Kanunla
kabul edilen intibak hükümleri Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğine
göre, bu gibilerin durumlarının yine 1/3/1970 tarihinden geçerli olmak üzere
yeni bir düzenlemeye bağlı tutulması, bu yapılırken de, öteki memurlara
1/3/1970 tarihinden geçerli olmak üzere tanınmış hakların bunlara da aynen
tanınması ve kazanılmış haklarının saklı tutulması suretiyle Anayasanın eşitlik
ve hukuk Devleti ilkelerine uygun esaslar konulması gerekirdi.
Her
ne Kadar, 23/12/1972 günlü ve 2 sayılı Kararnamenin 4. maddesiyle değiştirilen
söz konusu ek geçici 2. maddenin A fıkrasiyle, bu gibilerin intibak hükümleri
Anayasaya uygun biçimde düzenlenmiş ise de, kararnamenin geçici 1. ve 2,
maddelerinde, yasa koyucunun, bu kararname ile kabul ettiği öteki yeni intibak
hükümlerinden yararlanan tüm memurlar arasına, bunların da sokulmuş olması
nedeniyle kadro üstü aylık alanlara ilişkin intibak düzeltmesinin eylemli
olarak 1/3/1970 tarihinden itibaren geçerlilik kazanması ve ilgililerin bu süre
içinde yoksun kaldığı kazanılmış haklarından fiilen yararlanmaları önlenmiş ve
böylece önceki Anayasa Mahkemesi kararıyle Anayasaya aykırı olduğu saptanarak
iptal edilmek yoliyle yürürlükten kaldırılması öngörülmüş bulunan bir hükmün, 2
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 1. ve 2. maddeleriyle, özellikle
geçici 2. maddenin iptali istenen ikinci fıkrası hükmü ile yürürlükte
kalmasının sürdürülmesi sağlanmıştır.
Açıklanan
nedenlerle 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddesinin ikinci
fıkrasının birinci cümlesi hükmünün, 1327 sayılı Kanunun ek geçici 2. maddesinin
(b) işaretli fıkrasında yer alanlar, yani kadro üstünde aylık alanlar, (bunlar,
Danıştay 5. Daire kararında belirtildiği gibi, aynı zamanda 2 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin ek geçici 2. maddesinin (A) fıkrasında yer
almaktadırlar.) açısından Anayasanın 2. ve 12. maddelerine aykırılığı meydanda
olduğundan sözü geçen hükmün bu ölçü ve sınır içinde iptal edilmesine karar
verilmelidir.
Ç-
İplal hükmünün olayla sınırlı ve tarafları bağlayıcı nitelikte olması sorunu:
Anayasanın
152. maddesinde (Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden gelen Anayasaya
aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin olayla sınırlı ve yalnız
tarafları bağlayıcı olacağına da karar verebilir) ilkesi yer almaktadır.
İncelemeler
sırasında, itiraza konu olan hükmün niteliğinin gösterdiği özellik açısından
söz konusu Anayasa kuralının bu olayda uygulanması gerekip gerekmediğinin
üzerinde de durulmuştur.
Yukarıda
(C) bendinde yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı gibi itiraza konu olan
hüküm, sadece davacıya etki yapan nitelikte olmayıp eski hükümlere göre kadro
üstünde aylık almış olan tüm memurlar açısından geçerlidir. Bu bakımdan,
kararın olayla sınırlı ve tarafları bağlayıcı nitelikte olarak verilmesi
halinde, Anayasaya aykırılığı saptanmış bulunan böyle bir hükmün, davacı dışındaki
tüm ilgililer üzerindeki etkisinin sürdürülmesine, kanunların Anayasaya
uygunluğunu denetlemekle Anayasaca görevli kılınmış bulunan Anayasa Mahkemesi,
kendi karariyle, olanak sağlamış olma durumuna geçecektir.
Kaldıki
ortada, kararın olayla sınırlı ve tarafları bağlayıcı nitelikte verilmesini
zorunlu kılan bir neden de bulunmamaktadır.
Bu
nedenlerle Anayasa'nın 152. maddesinde öngörülmüş bulunan söz konusu yetki bu
olayda kullanılmamalıdır.
Nihat
O. Akçakayalıoğlu bu görüşe katılmamıştır.
D-
İptal karan sonunda, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kimi kurallarının
uygulanamaz duruma geçmesi sorunu;
2
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında (657
sayılı Kanuna 1327 sayılı Kanunla eklenen ek geçici 2. maddenin (b) fıkrası ve
diğer intibak hükümlerine göre tesbit edilen derece ve kademe aylıklarının
ödenmesine 31/5/1973 tarihine kadar devam olunur.) ve aynı maddenin üçüncü
fıkrasında da (Ancak 1/3/1970 - 30/11/1970 tarihleri arasına ait aylık farkları
1327 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanarak ödenir.) hükümleri yer
almaktadır.
Yukarıda
C bendinde verilmesi 'öngörülen iptal kararı sonunda, (1327 sayılı Kanunla
eklenen ek geçici 2. maddenin (b) fıkrası hükümlerine göre) intibakları
yapılarak dereceleri tesbit olunanlara, yani kadroları Üstünde aylık alanlara,
2 sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek geçici 2 nci maddesinin (A) fıkrası ile
düzenlenen yeni intibak hükümlerinin uygulanması sonucunda saptanan yeni aylık
derecelerinden dolayı, 1/3/1970 gününden başlayarak fark ödemesi yapılması
zorunluluğu doğmuş olacağından, bu durumdakilere artık, iptal edilmiş hükümlere
göre yapılmış olan intibak dereceleri üzerinden aylık ödenmesine devam olunması
olanağı kalmayacaktır.
Yine
aynı sebeple, bu gibilerin 1/3/1970 gününden 1/11/1970 gününe kadar olan süreye
ait aylık farklarının da, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek geçici 2.
maddesinin (A) fıkrasına göre düzeltilmiş bulunan yeni dereceleri üzerinden
ödenmesi zorunlu hale gelecektir.
Bu
açıklamadan, 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddesinin birinci
fıkrasındaki (1327 sayılı Kanunla eklenen ek geçici 2.-maddesinin b fıkrası)
hükmünün artık uygulanamaz duruma düşeceği ve aynı maddenin üçüncü fıkrasının
da söz konusu (b) fıkrasına girenler (2 sayılı Kanun hükmünde Kararnamenin ek
geçici 2. maddesinin A fıkrasına girenler) açısından uygulanma olanağı
kalmayacağı anlaşılmaktadır.
Anayasa
Mahkemesinin Kurulusu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 22/4/1962 günlü, 44
sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrasında, (Ancak, eğer müracaat kanun
veya içtüzüğün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da bu
belirli madde veya hükümlerin iptali, kanun veya içtüzüğün diğer bazı
hükümlerinin veya tamamının uygulanamaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa
Mahkemesi, keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartiyle, kanun veya içtüzüğün
bahis konusu diğer hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir) hükmü
yer almaktadır.
Yukarıdaki
açıklamalardan anlaşıldığı gibi iptal karan sonunda; 2 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin geçici 2. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının, durumları
1327 sayılı Kanunun ek geçici 2. maddesinin (b) fıkrasına girenler (yani 2
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek geçici 2. maddesinin (A) fıkrasına girenler)
açısından artık uygulanma olanağı kalmamıştır. Bu nedenle ve uygulamada
karışıklığa yer verilmemesi amacıyla sözü geçen fıkraların, durumları söz
konusu (b) fıkrasına girenler açısından söz konusu 28. maddenin ikinci fıkrası
uyarınca iptal edilmelerine karar verilmelidir.
VII-
SONUÇ :
1-
30 Aralık 1972 günlü, 14407 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış bulunan
23/12/1972 günlü 2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 2. maddesinin
ikinci fıkrasındaki "aynı süre içinde hakkında emeklilik hükümleri uygulanmış
olanlara da aylık veya ikramiye farkı ödenmez" hükmüne karşı yöneltilen
itirazın yetki yönünden reddine, oybirliğiyle,
2-
Aynı maddenin ikinci fıkrasındaki "Bu kararname ile getirilen intibak
hükümlerinin uygulanması sonunda Devlet memuru (her ne suretle olursa olsun
görevlerinden ayrılmış bulunanlar dahil) lehine doğan durumlar dolayısiyle
1/3/1970 tarihinden 1/6/1973 tarihine kadar geçen süre için bir fark ödemesi
yapılmaz" hükmünün, 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanunun ek geçici 2.
maddesinin (b) işaretli fıkrasında yer alanlar açısından Anayasaya aykırı
olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle,
3-
İptal hükmünün olayla ve yalnız tarafları bağlayıcı nitelikte olması
gerekmediğine, Nihat O. Akçakayalıoğlu'nun karşı oyu ile ve oyçokluğu ile;
4-
İptal kararı sonucu olarak, aynı maddenin birinci fıkrasındaki "657 sayılı
Kanuna 1327 sayılı Kanunla eklenen ek geçici 2. maddenin (b) fıkrası ve diğer
intibak hükümlerine göre tesbit edilen derece ve kademe aylıklarının ödenmesine
31/5/1973 tarihine kadar devam olunur" ve üçüncü fıkrasındaki "Ancak,
1/3/1970-30/11/1970 tarihleri arasına ait aylık farkları 1327 sayılı Kanun
hükümlerine göre hesaplanarak ödenir." kurallarının, da, yukarıda sözü
geçen (b) fıkrasında yazılı olanlar açısından artık uygulanmamaları gerektiğinden
22/4/1962 günlü, 44 sayılı Kanunun 28. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
yalnız sözü geçenler bakımından iptallerine, oybirliği ile, 8/10/1974 gününde
karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Kani
Vrana
|
Üye
Kemal
Berkem
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Abdullah
Üner
|
Üye
Ahmet
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Hasan
Gürsel
|
Üye
Ahmet
Salih Çebi
|
|
|
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
Üye
Nihat
O. Akçakayalıoğlu
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
31/5/1974
tarihinde görevde olmayanlara uygulatmamakla 12 sayılı kararname, 2 sayılısının
intibak ilkelerini belli kimselere yöneltmiş ve bu hal mahkememiz kararının,
onu isteyenle sınırlı tutulmasını gerektirmiştir.
|
|
|
|
Üye
Nihat O. Akçakayalıoğlu
|