ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1972/26
Karar Sayısı:1972/38
Karar Günü:27/6/1972
Resmi Gazete tarih/sayı:7.1.1973/14414
İtiraz
yoluna başvuran : Danıştay Beşinci Dairesi.
İtirazın
konusu : 1376 sayılı 1971 Yılı Bütçe Kanununun 63 üncü maddesinin (k)
fıkrasını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 212 nci maddesinin 1971 Bütçe
Yılında uygulanmasını Önleyen bölümünü Anayasa'nın 126 ncı maddesine aykırı
gören mahkeme Anayasa'nın değişik 151 inci maddesine dayanarak Anayasa
Mahkemesine başvurmuştur.
I -
OLAY
1376
sayılı 1971 Yılı Bütçe Kanununun 63 üncü maddesinin (k) fıkrasının, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 212 nci maddesi uyarınca memurların yararlanacağı
yiyecek yardımının 1971 yılı bütçe döneminde uygulanmamasını Kurala bağladığı
gerekçesiyle tayin bedeline ilişkin isteminin reddedilmesi üzerine bir Emniyet
Genel Müdürlüğü mensubunca Danıştay'da açılan ve 5 inci Dairenin 1971/12150
esas sayısını alan dâvada mahkeme 1376 sayılı Kanunun söz konusu hükmünü
Anayasa'nın 126 nci maddesine aykırı görerek Anayasa'nın değişik 151 inci
maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesine başvurulmasına ve dâvanın geri
bırakılmasına 14/2/1972 gününde 1972/687 sayı ile karar vermiştir.
III
- YASA METÎNLERÎ :
l-
İtirazın konusu kanun hükmü :
1376
sayılı 1971 Yılı Bütçe Kanununun 63 üncü maddesinin bir bölümünün Anayasa'ya
aykırılığı ileri sürülen (k) fıkrası, 1/3/1971 günlü, 13765 sayılı Resmî
Gazete'de çıkan metne göre, şöyledir:
"Madde
63- a)...............................
k)
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 195, 199, 212 nci maddeleri hükümleri;
1971
Bütçe Yılında uygulanmaz"
2-
Dâva ile ilgili Anayasa kuralları :
1376
sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin (k) fıkrasının bir bölümünün Anayasa'ya
aykırı olduğu yolundaki iddiayı ve iptal istemini desteklemek üzere, itiraz
yoluna başvuran mahkemenin ileri sürdüğü Anayasanın 126 ncı maddesi ve yine
Anayasa'nın konuyu ilgilendiren değişik 64 üncü maddesinin birinci fıkrası ve
92 nci maddesi aşağıda yazılı olduğu gibidir :
"Madde
64 (22/9/1971 de yürürlüğe giren 20/9/1971 günlü, 1488 sayılı Yasa ile değişik)
- Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, Devletin bütçe ve kesin hesap kanun
tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına, genel ve özel af
ilânına, mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine
karar vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerindendir.
"Madde
92-Kanun tasan ve teklifleri önce Millet Meclisinde görüşülür.
Millet
Meclisinde kabul, değiştirilerek kabul veya reddedilen tasarı ve teklifler
Cumhuriyet Senatosuna gönderilir.
Millet
Meclisinde kabul edilen metin, Cumhuriyet Senatosunca değişiklik yapılmadan
kabul edilirse, bu metin kanunlaşır.
Cumhuriyet
Senatosu, kendisine gelen metni değiştirerek kabul ederse, Millet Meclisinin bu
değişikliği benimsemesi halinde metin kanunlaşır.
Millet
Meclisi, Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsemezse, her iki Meclisin
komisyonlarından seçilecek eşit sayıdaki üyelerden bir karma komisyon kurulur.
Bu komisyonun hazırladığı metin Millet Meclisine sunulur. Millet Meclisi, karma
komisyonunca veya Cumhuriyet Senatosunca veya daha önce kendisince hazırlanmış
olan metinlerden birini olduğu gibi kabul etmek zorundadır. Cumhuriyet
Senatosunda üye tamsayısının salt çoğunluğu ile kabul edilmiş olan madde
değişikliklerinde, Millet Meclisinin kendi ilk metnini benimsemesi için, üye
tamsayısının salt çoğunluğunun oyu gereklidir. Bu halde açık oya başvurulur.
Millet
Meclisinin reddettiği bir tasarı veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca da
reddedilirse düşer.
Millet
Meclisinin reddettiği bir tasan veya teklif, Cumhuriyet Senatosunca olduğu gibi
veya değiştirilerek kabul edilirse, Millet Meclisi Cumhuriyet Senatosunun kabul
ettiği metni yeniden görüşür. Cumhuriyet Senatosunun metni Millet Meclisince
benimsenirse, kanunladır; reddedilirse, tasarı veya teklif düşer; Cumhuriyet
Senatosundan gelen metin Millet Meclisince değiştirilerek kabul edilirse, 5
inci fıkra hükümleri uygulanır.
Cumhuriyet
Senatosunca üye tamsayısının salt çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin
Millet Meclisi tarafından kabulü için, üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu
lâzımdır. Bu halde açık oya başvurulur.
Cumhuriyet
Senatosunca üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile tümü reddedilen bir metnin
kanunlaşabilmesi, Millet Meclisi tarafından üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu
ile kabul edilmesine bağlıdır. Bu halde açık oya başvurulur.
Cumhuriyet
Senatosu, kendisine gönderilen bir, metni, Millet Meclisi komisyonlarında ve
genel kurulundaki görüşme süresini aşmayan bir süre içinde karara bağlar; bu
süre üç ayı geçemez ve ivedilik hallerinde onbeş günden, ivedi olmayan hallerde
bir aydan kısa olamaz. Bu süreler içinde karara bağlanmayan metinler,
Cumhuriyet Senatosunca Millet Meclisinden gelen şekliyle kabul edilmiş sayılır.
Bu fıkrada belirtilen süreler Meclislerin tatili devamınca işlemez.
Yasama
Meclislerinin ve mahalli idarelerin seçimlerle ve siyasî partilerle ilgili
tasarı ve tekliflerin kabul veya reddine yukarıdaki fıkralar hükümleri
uygulanır. Ancak, karma komisyon kurulmasını gerektiren hallerde, karma
komisyonun raporu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik toplantısında
görüşülür ve karara bağlanır; Türkiye Büyük Millet Meclisinin birleşik
toplantısında Millet Meclisinin ilk metninin kabulü için üye tamsayısının salt
çoğunluğunun oyu lâzımdır. 8 ve 9 uncu fıkralar hükümleri saklıdır."
"Madde
126- Devletin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin
harcamaları yıllık bütçelerle yapılır.
Kanun,
kalkınma planları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller koyabilir.
Genel
ve katma bütçelerin nasıl yapılacağı ve uygulanacağı kanunla gösterilir. Bütçe
Kanununa Bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz."
IV-
İLK İNCELEME :
Anayasa
Mahkemesi içtüzüğünün 15 inci maddesi uyarınca 6/6/1972 gününde Muhittin Taylan,
Avni Givda, Fazıl Uluocak, Sait Koçak, Nuri Ülgenalp, Şahap Ârıç, İhsan Ecemiş,
Recai Seçkin, Ahmet Akar, Ziya Önel, Kani Vrana, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş,
Şevket Müftügil ve Ahmet H.Boyacıoğlu'nun katılmalariyle yapılan ilk inceleme
toplantısında dosyanın eksiği bulunmadığı anlaşıldığından Anayasa'nın değişik
151. ve 22/4/1962 günlü 44 sayılı Kanunun 27 nci maddelerine uygunluğu görülen
işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
V-
ESASIN İNCELENMESİ :
İtirazın
esasına ilişkin rapor, Danıştay Başkanlığının 16/5/1972 günlü, 161- 150979
sayılı yazısına bağlı olarak gelen gerekçeli karar ve ekleri, iptali istenen
kanun hükmü, Anayasa'ya aykırılık iddiasına dayanaklılık eden ve konuyu
ilgilendiren Anayasa kuralları; bunlarla ilgili gerekçeler ve başka yasama
belgeleri, konu ile ilişkisi bulunan öteki metinler okunduktan sonra gereği
görüşülüp düşünüldü :
"Ordu
mensuplariyle Emniyet Umum Müdürlüğü ve Gümrük Muhafaza ve Muamele sınıfı
kadrolarında çalışanlara birer er tayini verilmesi" hakkındaki 14/1/1943
günlü, 4367 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (B) bendi ile ve "Bu günkü
fevkâlede haberin devamı müddetince" koşulu altında Emniyet Umum Müdürlüğü
kadrolarına giren maaşlı ve ücretli memurlara "er tayini istihkakı olarak"
ayda belirli bir para ödenmesi öngörülmüştür. 4376 sayılı Kanun, çeşitli
kanunlarla değişikliklere uğrayarak özellikle tayin bedellerinin ara ara
artırılmasına gidilmiş ve en son (7238 sayılı Odu Mensupları ve Emniyet Genel
Müdürlüğü, Gümrük Muhafaza ve Muamele sınıfı kadrolarında çalışanlara verilen
tayin istihkaklarının artırılması hakkındaki Kanunun 2 nci maddesinin
değiştirtmesine dair" 12/3/1962 günlü, 42 sayılı Kanunun 1. inci
maddesiyle öteki görevliler arasında Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına giren
memurların tayin bedelleri 165 liraya çıkarılmıştır.
Daha
sonra 14/7/1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 212 nci maddesi
yiyecek yardımı konusunu kapsayan bir hüküm getirmiştir. Bu maddeye göre Devlet
memurlarının hangi durumlarda yiyecek yardımından ne biçimde yararlanacakları
ve yardımın uygulanması ile ilgili esaslar Maliye Bakanlığının ve Devlet
Personel Dairesinin birlikte hazırlayacakları bir yönetmelikle saptanacaktır.
Aynı Kanununun 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanunla değişik geçici 20 nci maddesinde
ise 657 sayılı Kanunun yönetmelik çıkarılmasını öngören birtakım maddeleri
sayılarak bu yönetmelikler altı aylık süre içinde düzenlenip yürürlüğe
konuluncaya kadar o konularda yürürlükteki kanun, tüzük ve yönetmelikler
hükümlerinin uygulanmasının sürdürüleceği kuralı yer almış ve 212 nci maddeden
de söz edilerek yiyecek yardımı konusunun geçici 20 nci madde kapsamına
alındığı böylece belirlenmiştir.
1376
sayılı 1971 Yılı Bütçe Kanununun 63 üncü maddesindeki (k) fıkrasının itiraz
konusu bölümü 657 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 212 nci maddesi hükmünün
1971 bütçe yılında uygulanamayacağını kurala bağlamış bulunmakta; başka deyimle
657 sayılı Kanuna Bütçe Kanunu hükümleriyle değişiklik getirilmektedir.
İptali
istenen hükmün, bu niteliğiyle, Anayasa'nın değişik 64 üncü 92 nci ve 126 ncı
maddeleri karşısındaki durumu aşağıda ayrı ayrı tartışılacaktır. İtiraz yoluna
başvuran mahkeme her ne kadar Anayasaya aykırılık iddiasında 64 üncü ve 92 nci
maddelere dayanmamışsa da 44 sayılı Kanunun 28 inci maddesine göre Anayasa
Mahkemesi ilgililerin gerekçeleri ile bağlı bulunmadığından konuyu bu yönlerden
de ele alabileceği ortadadır.
1-
1376 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin (k) fıkrasının itiraz konusu bölümünün
Anayasa'nın değişik 64 üncü maddesi karşısındaki durumu :
Anayasa'nın
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini genel olarak belirleyen ve
1488 sayılı Yasa ile değişik 64 üncü maddesinin birinci fıkrasında "kanun
koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir genel yetki yer almışken
"Devletin "bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul
etmek" bunun dışında, ayrı nitelikte bir yetki alanı olarak
benimsenmiştir. Bütçe kanunlarını böylece öteki yasalardan ayıran Anayasa
ilkesi bir yasanın ancak bir yasa ile değiştirilebilmesi veya kaldırılabilmesi,
Bütçe Kanunu hükümleriyle bu yola gidilememesi kuralını da doğal olarak kendi
içinde taşır.
Oysa
yukarıda değinildiği üzere 657 sayılı Kanunun "yiyecek yardımı" na
ilişkin kuralının 1971 yılında uygulanamayacağını saptamak yoliyle
değiştirilmesine, usulünce yasa çıkarılacak yerde bir Bütçe Kanunu hükmü, başka
deyimle 1376 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin (k) fıkrasının itiraz konusu
bölümü ile gidilmiştir.
Böylece
Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama işleminde Anayasa uyarınca "Kanun
değiştirme" yetkisini değil, ondan ayrı olan ve değişik nitelikte bulunan
"Bütçe Kanun Tasarılarını görüşmek ve kabul etmek" yetkisini
kullanarak yasa kuralını değiştirme ereğini gerçekleştirmiştir. İtiraz konusu
hüküm bu nedenle Anayasa'nın 64 ncü maddesiyle çelişir durumdadır; iptal
edilmesi gerekir.
2-
1376 sayılı Kanunun 63 ncü maddesinin (k) fıkrasının itiraz konusu bölümünün
Anayasa'nın 92 nci maddesi karşısındaki durumu:
Anayasa
kanun tasarı ve teklifleri ile bütçe tasarılarının Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülüp kabul edilmelerini ve yasa niteliği kazanmalarını ayrı
ayrı yöntem ve kurallara bağlamıştır. (Madde 92, 93. 94).
Anayasa'nın
92 nci maddesine göre kanun tasan ve tekliflerinin önce Millet Meclisinde,
sonra da Cumhuriyet senatosunda görüşülüp kabul edilmesi: yasama meclislerince
değişik sonuçlara varılmışsa her iki meclisin ilgili komisyonlarından seçilecek
eşit sayıdaki üyelerden kurulu karma komisyonda görüşüldükten sonra işin Millet
Meclisinde sonuca bağlanması gerekmektedir. Millet Meclisinde ve Cumhuriyet
Senatosundaki oylamalarda, duruma göre, aranacak yetersayılar çeşitli
olasılıklar gözönünde bulundurularak yine bu maddede belirlenmiştir. Böylece
kanunlaşan ve yayınlanmak üzere kendisine gönderilen yasama belgelerinden uygun
bulmadıklarını Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisine geri gönderebilmesi de Anayasa'nın 93 ncü maddesi gereğidir.
Anayasa'nın
94 ncü maddesinde ise bütçe taşanları için değişik bir yöntemin saptanmış
olduğu görülür. Bu yöntem şöyledir: Bütçe tasarıları otuzbeş milletvekilinden
ve onbeş Cumhuriyet Senatosu Üyesinden kurulu elli kişilik bir karma komisyona
verilir. Bu komisyonun kuruluşunda, iktidar gurubuna veya guruplarına en az
otuz üye verilmek şartiyle siyasi parti guruplarının ve bağımsızların
oranlarına göre temsili gözönünde tutulur. Karma komisyonun kabul edeceği metin
önce Cumhuriyet Senatosunda görüşülüp karara bağlanır. Cumhuriyet Senatosunun
kabul ettiği metin yeniden karma komisyona gider. Orada kabul edilen son metin
Millet Meclisinde görüşülerek karara bağlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeleri, Meclislerin genel kurullarında 'bakanlık ve daire bütçeleriyle katma
bütçeler üzerindeki düşüncelerini ancak her bütçenin tümü üzerindeki görüşmeler
sırasında açıklarlar; bölümler ve değişiklik önergeleri üzerlerinde ayrıca
görüşme yapılmaksızın okunur ve oya konur. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri
bütçe kanun tasarılarının genel kurullarda görüşülmesi sırasında gider artırıcı
veya belli gelirleri azaltıcı teklifler yapamazlar.
Görülüyor
ki bütçelerin görüşülmesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve
dolayısıyle de meclisler öteki kanun tasan ve tekliflerinde olduğu gibi tam bir
serbestlik içinde değildirler; birtakım sınırlamalarla bağlanmış
bulunmaktadırlar. Öte yandan Anayasa'nın 93 üncü maddesi yayınlanmak üzere
kendisine yollanan bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine geri gönderebilme yetkisini Cumhurbaşkanına vermemiş; bu türlü
kanunlar açık bir hükümle yetki dışı bırakılmıştır.
Yukarıda
genel çizgileriyle açıklanan, Anayasa ile düzenlenmiş bu birbirinden ayrı ve
değişik iki yasama yöntem ve biçiminin doğal sonucu olarak belli yöntem ve
koşullara göre oluşturulmuş bir yasama belgesinin değiştirilmesinin veya
kaldırılmasının da ancak aynı yollardan geçilerek sağlanabilmesi gerçeği ortaya
çıkar. Başka deyimle bir yasanın bir bütçe kanunu ile değiştirilmesi veya
kaldırılması düşünülemiyeceği gibi yasalarda bütçe ile ilgili ödenek
hükümlerinin yer almasına da olanak yoktur. Tersine bir tutum yasa veya bütçe
kanunu kuralını, yerine göre Anayasa'nın 92 nci veya 94 ncü maddesine aykırı
kılar.
1376
sayılı kanunun 63 ncü maddesinin (k) fıkrasının itiraz konusu bölümü, bir bütçe
kanunu içinde yer aldığı ve Anayasa'nın 92 nci değil 94 ncü maddesi yöntemine
göre düzenlendiği halde Anayasa'nın 92 nci maddesi yöntemine bağlı 657 sayılı
Kanunu değiştirmekte olduğundan hükmün Anayasa'nın 92 nci maddesine aykırı
bulunduğu ve bununda ayrı bir iptal nedeni olacağı ortadadır.
3-
1376 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin (k) fıkrasının itiraz konusu bölümünün
Anayasa'nın 126 nci maddesi karşısındaki durumu;
Anayasa'nın
bütçeye ilişkin 126 ncı, maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesinde
"Bütçe Kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm
konulamaz." kuralı yer almıştır.
Burada
"Bütçe ile ilgili hüküm" deyimi üzerinde kısaca durmak yerinde
olacaktır. Anayasa tasarısının Temsilciler Meclisinde görüşülmesi sırasında
kural üzerinde yapılan değişiklik konuyu gereği gibi aydınlatacak nitelikte
bulunduğundan ona da ayrıca değinmek gerekir.
Anayasa
tasarısında (Madde 125) bu kural "Bütçe Kanununa Mali hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz." biçiminde iken Temsilciler Meclisindeki birinci
görüşme sırasında bir üye "mali hükümler" deyimi üzerinde durarak
erek bütçe uygulamasiyle ilgisiz konuların bütçe kanunun da yer almaması
olduğuna göre deyiminin ereği karşılamadığını ileri sürmüş ve komisyondan
açıklama istemiştir. Komisyon, bu konuda bir açıklama yapmadan öteki görüşleri
de gözönünde bulundurmak üzere maddeyi geri almış ve yeniden düzenlerken
"mali hükümler" deyimini "Bütçe ile ilgili hükümler" olarak
düzeltmiş ve madde böylece Temsilciler Meclisinden geçmiştir.
Şu
duruma göre Anayasa'nın 126 ncı maddesinin son fıkrasında yer alan "Bütçe
ile ilgili hükümler" deyimini mali nitelikte hüküm anlamında değil,
bütçenin uygulanması ile ilgili, uygulamayı kolaylaştırıcı veya kanun konusu
olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak şartiyle açıklayıcı nitelikte hükümler
olarak düşünmek zorunluğu vardır.
Şurasının
da gözönünde bulundurulması yerinde olur : Bir Kanun kuralının bütçeden
harcamayı gerektirir bulunması onun 126 ncı maddede öngörüldüğü gibi
"Bütçe ile ilgili hükümler" den sayılmasına neden olamaz. Çünkü hemen
hemen her kanunda harcamalara yol açabilecek bir veya bir çok hükümler
bulunabilir. Böyle olduğu içinde sözgelimi tarım, orman, eğitim, savunma,
sağlık ve benzeri hizmet alanlarına ilişkin pek çok kanunun bütçe ile ilgili
sayılmasına ve bunların değiştirilmesi veya kaldırılması için bütçe kanunlarına
birer madde konulmasına gidilebilir. Oysa bu yasalar bütçenin yapısı ile
bütçeyi uygulama yöntemleriyle ve bütçelerin ereğîyle ilişiği bulunmayan,
bütçelerinkinden tüm değişik yöntemlerle, Yasa Koyucunun belli bir erek güden
açık iradesinin sonucu olarak oluşmuş yasama belgeleridir.
"Bütçe
ile ilgili hüküm" deyimine dayanarak her yasanın giderle ilişkili
kurallarının bütçe kanunlarıyla değiştirilebileceği yolunda bir görüş ve
uygulama Anayasa'nın yukarıda (Kararın V - 2 sayılı bölümü) açıklanan 92 nci
maddesini gelirle ilgili veya gidere yol açabilecek yasalar bakımından işlemez
duruma sokar ve 94 ncü maddede yalnız bütçe düzenlemelerinin özellikleri
dolayısiyle istisnaî olarak öngörülen pek sınırlı nitelikteki yola, Anayasa
Koyucunun ereğine ve yönergesine aykırı biçimde genişlik ve genellik
kazandırır. Oysa 126 ncı maddedeki sözü geçen kuralın tek ereğinin bütçe
kanunlarım bünyeye yabancı hükümlerinden ayıklamak ve derli toplu bir düzenleme
ile bu kanunlarda gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara asla yer
vermemek olduğunda kuşku yoktur.
İtiraz
konusu hükümde yer alan ve 657 sayılı Kanundaki "yiyecek yardımı"
düzenlemesini değiştiren kuralın yukarıdan beri açıklananlarla kavramın
niteliği ortaya konulduğu üzere "bütçe ile ilgili hükümler" den
sayılmasına olanak yoktur. 1376 sayılı Kanunun 63 ncü maddesinin (k) fıkrasının
657 sayılı Kanunun 212 nci maddesinin 1971 Bütçe yılında uygulanmasını önleyen
bölümü bu yönden Anayasa'nın 126 ncı maddesine aykırıdır ve bu da başkaca bir
iptal nedenini oluşturur.
VI.-
İPTAL HÜKMÜNÜN OLAYLA SINIRLI OLMASI SORUNU :
Yukarıda
inceleme sonucu, gerekçeleriyle birlikte açıklandığı üzere, 1376 sayılı 1971
Yılı Bütçe Kanununun 63 maddesinin (k) fıkrasının 657 sayılı Kanunun 212 nci
maddesinin 1971 Bütçe Yılında uygulanmasını önleyen bölümünün, Anayasa'nın
değişik 64, 92. ve 126 ncı maddelerine aykırı olduğu için, iptal edilmesi
öngörülmüştür.
1376
sayılı Kanun ve bu arada itiraz konusu hüküm; Anayasa'nın 126 ncı maddesinin
birinci fıkrası uyarınca, bir bütçe yılı için geçerli olduğundan, 1971 Bütçe
Yılı, başka deyimle Şubat 1972 sonunda yürürlükten kalkmıştır. Ancak Kanunun
sözü geçen kuralı, yürürlüğü sırasında, bir kimsenin öznel haklarını etkilemiş
ve bu kimse de o yüzden Danıştay'a dâva açmış olduğu içindir ki Anayasa'ya
aykırılık iddiasının incelenebilmesi ve şimdi yürürlükte olmayan bir hükmün
iptalinin öngörülmesi söz konusu olabilmiştir.
Öte
yandan 657 sayılı Kanunun 1376 sayılı Kanunla uygulanması durdurulan 212 nci
maddesi tüm Devlet memurlarına yapılacak yiyecek yardımını kapsamaktadır. Oysa
Danıştay 5 inci Dairesindeki dâvayı açan Emniyet Umum Müdürlüğü kadrosunda
memurdur. Bunların istihkakları ise 657 sayılı Kanunun değişik geçici 20 nci
maddesi uyarınca yönetmelik çıkıncaya kadar uygulanması sürdürülecek olan 4367
sayılı Kanunun 42 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinin B bendi ile ve
belirli bir memur topluluğu olarak düzenlenmiş bulunmakta idi.
Yukarıda
belirlenen durum Anayasa'nın değişik 152 nci maddesinin dördüncü fıkrasında
yazılı yetkinin kullanılmasını ve iptal hükmünün olayla sınırlı ve yalnız
tarafları bağlayıcı olacağına karar verilmesini gerekli kılar.
Muhittin
Taylan, İhsan Ecemiş, Lûtfi Ömerbaş, Şevket Müftügil ve Ahmet H. Boyacıoğlu bu
görüşe katılmamışlardır.
VII-
SONUÇ :
1376
sayılı 1971 Yılı Bütçe Kanununun 63 üncü maddesinin (k) fıkrasının 657 sayılı
Kanunun 212 nci maddesinin ı97l Bütçe Yılında uygulanmasını önleyen bölümünün
Anayasa'nın değişik 64, 92. ve 126 ncı maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline
oybirliğiyle ve iptal hükmünün olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı
olacağına Muhittin Taylan, İhsan Ecemiş, Lûlfi Ömerbaş, Şevket Müftülü ve Ahmet
H. Boyacıoğlu'nun karşıoylariyle ve oyçokluğu ile 27/6/1972 gününde Anayasa'nın
değişik 147 nci, değişik 151 inci ve değişik 152 inci maddeleri uyarınca karar
verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Sait
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Nuri
Ülgenalp
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Recai
Seçkin
|
Üye
Şahap
Arıç
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Kâni
Vrana
|
|
|
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
Kararda
:
1-
1376 sayılı. Kanun ve bu arada itiraz konusu pulcum, Anayasanın 126 ncı
maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bir bütçe yılı için geçerli olduğundan,
1971 Bütçe yılı Şubat 1972 sonunda yürürlükten kalkmıştır.
2-
657 sayılı Kanunun 1376 sayılı Kanunla uygulanması durdurulan 212 nci maddesi
tüm Devlet Memurlarına yapılacak yiyecek yardımını kapsamaktadır. Oysa Danıştay
5 nci Dairesindeki davayı açan Emniyet Genel Müdürlüğü kadrosunda memurdur.
Bunların istihkakları değişik seçici 20 nci madde uyarınca yönetmelik çıkıncaya
kadar uygulanma durumunda olan 4367 sayılı Kanunun 42 sayılı Kanunla değişik 3
ncü maddesinin B bendi ile belirli bir memur topluluğu olarak düzenlenmiş
olması Anayasa'nın değişik 152 nci maddesinin dördüncü fıkrasında yazılı
yetkinin kullanılmasını ve iptal hükmünün olayla sınırlı ve yalnız tarafları
bağlayıcı olacağına karar verilmesini gerekli kıldığı belirtilmiştir.
Bu
sonuca aşağıdaki nedenlerle katılmak imkânsızdır.
a)
1050 sayılı Umumi Muhasebe Kanununun 6 nci maddesi, Devlet Bütçesini
"Bütçe Devlet devair ve müessesesinin senevi varidat ve masarifi
muhammenatını gösteren ve bunların tatbik ve icrasına mezuniyet veren bir
kanundur." diye tanımlamıştır.
Bütçe
Genel objektif buyruk ve yasakları kaide tasarrufları ihtiva etmediğinden maddi
bakımdan kanun sayılamaz. Nitekim Anayasa'nın 126 ncı maddesinin son cümlesinde
"Bütçe Kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm
konulamaz" buyruğu da bu görüşün ürünüdür. O halde Devlet Bütçesini yalnız
şekli ve uzvi bakımından kanun saymak gerekecektir.
b)
Bütçe kanunları öne sürüldüğü gibi taallûk ettiği yılın Şubat ayı sonunda
yürürlükten kalkmazlar. Ve fakat bu tarihten sonraki olaylara uygulanma olanağını
yitirirler. Bunun gibi bu tarihten sonra tahakkuk edecek ve fakat eski döneme
ait hakedişlere, ait olduğu Bütçe Kanunu hükümlerinin uygulanması doğaldır. Bu
itibarla Bütçe Kanununun bütçe yılı dışındaki olaylara uygulanamamağını
yürürlükten kalkma ile eş değer de tutmak doğru değildir.
c)
Anayasa'nın 152 nci maddesinde iptal kararı için öngörülen ana ilke, bu
karardan herkesin yararlanması, yani Anayasa'ya aykırı hükmün bütünü ile ve
herkes bakımından yürürlükten kalkmasıdır. Bununla beraber Anayasa, yalnız
Mahkemelerden gelen Anayasa'ya aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin,
olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı olacağına da karar verebilme
yetkisini Anayasa Mahkemesine tanırken bu yetkinin kullanılması bakımından
takip edilmesi gereken yön ve yöntemi açıklamamış ve 44 sayılı Anayasa
Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki Kanunda da böyle bir
kural yer almamıştır. Objektif tasarrufların iptaline dair kararlardan ve bunun
sonuçlarından herkesin yararlanacağı hukukun bilinen kurallarındandır. Anayasa
Mahkemesi kararının sübjektif bir etki göstermesi yani kararın yalnız olayla
sınırlı ve sırf tarafları bağlayıcı nitelikte olarak verilebilmesi için ileri
sürülen gerekçenin inandırıcı olması yeterli değildir. Bunun ötesinde bu kararın
ortaya koyduğu durumla Anayasa ilkelerinin uyuşma halinde bulunması da ayrıca
gereklidir. Anayasa'nın temel felsefesini oluşturan ve esaslı dayanaklarından
olan ilkelerden birisi de eşitlik ilkesidir, ve 12 nci maddede düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararları bu ilkeye uygun olmak ve bunu sağlamak
zorunluğundadır. Başka bir deyişle Anayasa Mahkemesi, eşitlik ilkesini
temelinden bozan bir biçimde bir yetki kullanamaz. Oysa kararda gerekçe olarak
açıklanan ve 152 nci maddenin 4 üncü fıkrasında belirtilen yetkinin bu tarzda
kullanılması sonucunda hukukça aynı durumda olan ve aynı yasa kurallarına tabi
bulunan memurlarla bu dâvada adı geçen memur kişi arasındaki eşitlik, Anayasa
buyruğunun tersine bozulmuş ve böylece kanun önünde eşitlik kökünden tahrip
edilmiştir. Oysa Anayasa Mahkemesine tanınan yetkilerin temelinde Anayasa'nın
herşeyin üstünde tutulması ve onun egemen kılınması fikri yatar. Bundan
dolayıdır ki Anayasa'nın 152 nci maddesinin 4 üncü fıkrası, Anayasa'ya ters
düşen ve Anayasa'nın üstünlüğü fikriyle çelişen sonuçları almanın bir aracı
değil, tamamen tersine Anayasanın egemen olmasını amaç edinmiştir.
d)
Anayasa'ya aykırılığı öne sürülen kanun hükmünün uygulanması yüzünden çıkan
anlaşmazlığın adedi hakkında da dosyada hiçbir bilgi ve belge yoktur.
SONUÇ
:
Yukarıdan
beri açıklanan nedenlerle, Anayasa'nın 152 nci maddesinin 4 üncü fıkrasındaki
"Olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı" olarak karar verme
yetkisinin bu dâvada kulanma olanağı bulunmadığından, "iptal hükmünün
olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı" olması yolunda verilen
çoğunluk kararına karşıyız.
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
Çoğunlukça
iptal kararının olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı olmasına karar
verilirken, özellikle, iptal edilen hükmün halen yürürlükten kalkmış bulunması
gerekçesine dayanılmıştır. Gerçekten de hüküm 1971 Bütçe Kanununun bir hükmü
olması itibariyle, bütçe yılı sonunda yürürlükten kalkmış bulunmaktadır. Ancak,
Anayasa'nın 152 nci maddesindeki mahkemelerden gelen işlerde Anayasa
Mahkemesinin vereceği iptal kararlarının o olayla amirli ve yalnız taraf f an
bağlayıcı olacağına da karar verilebileceğine dair olan hüküm yürürlükten
kalkmış bütün kanunlar için uygulanması zorunlu bir kural değildir. O halde
Anayasa'nın bu hükmünün uygulanması için iptal edilen hükmün yürürlükten
kalkmış olması kâfi bir sebep teşkil etmez, îptal edilen hükmün Anayasa'ya aykırı
düşmesi üzerinde olayın özelliğinin etkili olması gibi başka bir hukukî gerek
olmalı ve hiç değilse söz Konusu kuralın uygulanmasından bir sakınca
doğmamalıdır. Halbuki, itiraz konusu hükmün Anayasa'ya aykırılığının kararda
açıklanan gerekçesinde de anlaşılacağı üzere, olayda böyle bir özellik ve
etkileyicilik olmadığı gibi, mahkemedeki dâvanın açıldığı tarihte yürürlükte
olan ve halen dahi taallûk ettiği malî yıl olayları bakımından uygulanma
olanağı bulunan hükmün yürürlükten kalkması pek yakın bir zamana ait olduğuna
göre, mahkemedeki olaya benzer bir çok uygulama ve ihtilâf bulunduğunu da
şüphesizdir. Bu bakımdan iptal kararının olayla sınırlı olmasına karar verilmiş
bulunması bir yarar sağlamadığı halde benzeri durumda olanlar ve bu dâvanın sonucunu
bekleyenler bakımından sakıncalı da olmuştur.
Ortada
Anayasa Mahkemesince verilecek iptal kararlarının bağlayıcılığı ve bu
kararlardan yararlanma hususlarındaki hukukun ve Anayasa'nın genel ilkelerinden
bu kez ayrılmayı gerektiren özel bir durum yoktur. Bu sebeple kararın bu yöne
ilişkin bölümüne, karşıyım.
KARŞIOY
YAZISI
657
sayılı Devlet Memurları Kanununun kimi memurlara yiyecek yardımı yapılmasını
öngören hükmünün 1971 Bütçe yılında uygulanmasını önleyen ve 1971 Bütçe
Kanununda yer alan hüküm Anayasa'nın 64., 92. ve 126 ncı maddelerine aykırı
görülerek iptal edilmiş ancak iptal hükmünün olayla sınırlı ve yalnız tarafları
bağlayıcı olacağına karar verilmiştir.
Anayasa'ya
aykırılık konusu, Emniyet Genel Müdürlüğü mensuplarından birisinin, kendisine
yiyecek yardımı yapılmaması dolayısiyle Danıştaya açtığı bir dâva nedeniyle
doğmuştur. Bütçe Kanunu Devletin Mart ayı başından Şubat ayı sonuna kadar oniki
aylık gelir ve gider tahminlerini kapsar ve bunları uygulama ve yerine getirme
izni verir. 1971 Bütçe Kanununun 1972 Şubat'ından sonraki olaylar için
uygulanmasına olanak yoksa da Kanunun kapsadığı oniki aya ilişkin olaylar
dolayısiyle bütçe yılı bitiminden sonra da, gerektiğinde uygulanmak zorunluğu
vardır. Bu gün de 1971 yılında yapılmayan yiyecek yardımı karşılığının ödenmesi
isteğiyle açılacak bir dâvada 1971 Yılı Bütçe Kanununda yer alan iptal konusu
önleyici hükümle karşılaşılacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle, bütçe kanunları daha
sonraki yıllarda da yaşama güçlerini sürdürürler.
İptal
edilen hüküm, bir başka kanun hükmü uyarınca kendilerine yiyecek yardımı
yapılması gereken çok sayıda memuru ilgilendirdiğine göre, iptal hükmünden,
yalnız bir memuru yararlandırarak ötekilerini böyle bir haktan yoksun bırakmak,
kanun önünde aynı durumda olan kişiler arasında bir ayırım yapmak sonucunu
doğurur ve hele Danıştayda aynı konuda başka dâvaların açılmış bulunması
halinde ise bu sonuç, daha da ağırlaşmış olur.
Bu
nedenlerle bu dâvada Anayasa'nın 152 nci maddesinin, uygulanması isteğe bağlı
olan hükmüne dayanılmasına ve karara olayla sınırlı ve tarafları bağlayıcı
nitelik verilmesine karşıyım.