ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı:1972/14
Karar Sayısı:1972/34
Karar Günü:22/6/1972
Resmi Gazete tarih/sayı:11.1.1973/14418
İstemde
bulunan : Danıştay 12 nci Dairesi.
İstemin
konusu : 14/8/1942 günlü 4303 sayılı "Mersin Limanının Devlet Demiryolları
ve Limanları Umum Müdürlüğünce işletilmesi "hakkında Kanun" un 2 nci
maddesinin (A) bendinin ikinci fıkrasında Genel Müdürlüğün tekeli altında
yapacağı belirtilen işlerden petrolle ilgili olanları ayrık tutan kuralın
Anayasa'ya aykırılığı nedeni ile iptali için Anayasa Mahkemesine
başvurulmuştur.
I-
OLAY:
Petrol
işleri ile uğraşan bir ortaklığın vekilince Danıştay 12 nci Dairesinde açılan
davada Mersin Limanında müvekkili ortaklıkça belli tarihlerde petrol yükletilip
boşaltılmış olması nedeniyle Devlet Demiryolları işletmesince yükleme,
boşaltma, geçme ve depo parası olarak alınan paranın bu işlerin 4303 sayılı
Yasa'nın 2 nci maddesinin (A) bendinin ikinci fıkrası uyarınca işletmenin
tekeli dışında tutulması dolayısiyle haksız alındığı ileri sürülerek geri
istenmesi üzerine başvurmalarının reddine ilişkin Genel Müdürlük kararının
iptali istenilmiştir. Danıştay bu davada davacı vekilince dayanılan ve Mersin
Limanında petrol yükleme ve boşaltma işlerini Devlet Demiryolları Gene]
Müdürlüğünün tekeli dışında tutan 4303 sayılı Yasa'nın 2 nci maddesinin (A)
bendinin ikinci fıkrasındaki kuralı kendiliğinden Anayasaya aykırı görerek
davayı durdurmuş ve konunun karara bağlanması sı için Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur.
İstemde
bulunan mahkemenin gerekçesi özeti :
1-
Davacı vekili, davalı Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünün müvekkilinin
isteminin reddine ilişkin kararının iptali davasında Mersin Limanının Devlet
Demiryolları Genel Müdürlüğünce işletilmesine ilişkin bulunan 4303 sayılı
Yasa'nın 2 nci maddesinin (A) fıkrasının son bölümündeki tekelden ayrık tutma
kuralına dayanmaktadır. Bu durum karşısında bu kuralın davada uygulanacak kural
olduğu açıktır ve davaya bakan Daire bunun Anayasa'ya aykırılığını ileri
sürerek iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir.
Davalı
vekili dava dilekçesine verdiği karşılık yazısında 6186 sayılı Yasa'nın
İşletmenin kuruluşu ile hak ve borçlarını yeni baştan ve bütün genişliğiyle
düzenlenmiş olması karşısında 4303 sayılı Yasa'nın kaldırılmış bulunduğunu
ileri sürdüğünden bu yön üzerinde durulmuş savunma yersiz görülmüştür; çünkü,
6186 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İsletmesi Kuruluş
Yasa'sının İşletmenin tekeli altında yapacağı işleri sayan 3 ncü maddesinde
petrol ve türevlerini bu tekelden ayrık tutan bir kural yer almamakta ise de bu
Yasa ile kaldırılan Yasa'ların sayıldığı 28 nci maddede 4303 sayılı Yasa'nın
yürürlükten kaldırıldığı konusunda bir açıklama dahi bulunmamaktadır
Şu
duruma göre Mersin Limanına ilişkin özel kuralları kapsayan 4303 sayılı Yasanın
bugün yürürlükte olduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, görev konusu
Uyuşmazlık Mahkemesince karara bağlanıncaya değin benzer davaları çözen Mersin
Mahkemesi, 4303 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu ilkesini benimseyip,
savunmayı reddederek davacıyı haklı bulmuş, mahkeme kararı Yargıtay Ticaret
Dairesince onanarak anılan Yasa'nın yürürlükte bulunduğu Yargıtay'ca dahi kabul
edilmiştir.
2)
Ülkemizdeki limanlardan Derince, Haydarpaşa, Samsun, Mersin ve İskenderun
Limanları Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletmesi Genel Müdürlüğünce
işletilmektedir. İskenderun Limanına ilişkin 4301 sayılı Yasa ile Mersin
Limanına ilişkin ve bu davada uygulanması gereken 4303 sayılı Yasa'da
iskenderun ve Mersin Limanlarının işletilmeleri tekeli Genel Müdürlüğe
verilmekte, ancak özel bir kuralla petrol ve türevlerinin özel araçlarla
yükleme ve boşaltılması işleri Genel Müdürlüğün bu tekeli dışında bırakılmakta,
öbür limanlar için Yasalarda böyle bir ayrık kural öngörülmemektedir; bunun
sonucu olarak Genel Müdürlük öbür limanlardaki petrol yükleme ve
boşaltmalarında, tekel hakkına dayanarak tarifesi uyarınca yükleme, boşaltma,
geçiş ve depo parası alabilmektedir.
Bu
açıklamalara göre tartışma konusu kural gereğince Mersin Limanında öteki
limanlardan başka bir durum bulunmakta, bu limandaki petrol ve türevlerinin
yüklenme ve boşaltılması işlerinde Gene! Müdürlüğün tekeli açısından ayırım
gözetilmiş olmaktadır. Gerçekten; hem Mersin Limanında yükletilip boşaltılan
öteki mallarla petrol ve türevleri arasında bir ayrım, hem de Türkiye'nin
İskenderun'dan başka limanlan ile Mersin Limanında yapılan petrol ve
türevlerinin yükleme boşaltma işleri arasında bir ayrım bulunmaktadır. İşin
özüne bakılırsa bu ayrımları haklı gösteren hiç bir neden bugün için ileri
sürülemez. Demek ki bu ayırım, Mersin Limanında petrol ve türevlerinin yüklenme
ve boşaltılması ile uğraşan birtakım petrol ortaklıkları için bir ayrıcalık
oluşturmakta ve bundan ötürü tartışma konusu kural, Anayasa'nın 12 nci
maddesine aykırı bulunmaktadır.
3)
Hukuk devleti ilkesi yasaların genellik taşımasını gerektirmektedir. Yasalara
belli işle uğraşan gerçek veya tüzel kişilerin bir bölümü açısından özel kuralı
haklı kılan kamu yararı bulunmaksızın ötekilerin bağlı olduklarından başka
kurallar konulması hukuk devleti ilkesinin gereklerinden bu liman yasaların
genelliği ilkesi ile bağdaşamayacağından tartışma konusu kural bu açıdan
Anayasa'nın 2 nci maddesinde anılan hukuk devleti ilkesine dahi aykırı
bulunmaktadır. Gerçekten Anayasa Mahkemesinin 15/11/1967 günlü, 1967/20 sayılı
kararında kamu yararı düşüncesi olmaksızın başka deyimle, yalnızca özel
çıkarlar için yada belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasanın kabul
edilemeyeceği, böyle bir tutumun hukuk devleti ilkesini kapsayan Anayasa'nın 2
nci maddesine aykırı düşeceği kesinlikle belirtilmiştir.
4)
Mersin Limanına ilişkin 4303 sayılı Yasa'nın 2 nci maddesi ile bu Limana
ilişkin bütün işler için Genel Müdürlük yararına tekel hakkı tanınmıştır. Tekel
hakkının tanınmasında hak sahibine gelir sağlama düşüncesi önemli bir etkendir.
Tekelin konusu olan İşler özel araç ve tesislerle yapılsa dahi, tekel sahibi,
hakkına dayanarak ve öbür işlere göre daha küçük bir tarife uygulayarak ücret
almaktadır. Ancak 4303 sayılı Yasa petrol ve türevlerine ilişkin işleri,
tartışma konusu ayrık kurala bu hakkın dışında bırakmıştır. Bu kuralın
gerekçesinde de bu işlerin liman tekeli örgütünce görülmediği ileri
sürülmektedir. 1942 de sürüp gitmekte olan İkinci Dünya Savaşının Akdeniz
Bölgesine yayılmış olması üzerine ortaya çıkan olağanüstü durum dolayısiyle
Yurdumuzun deniz yolu ile yapılmakta olan mal getirip götürme işleri İskenderun
ve Mersin Limanları ile sınırlandırılmış, Mersin Liman ortaklığının anmalı ile
kuruluşu ve çalışma düzeninin ise özel bir önem kazanan kamu içlerini
göremeyecek bir duruma düşmüş olması gözönüne alınarak Liman Ortaklığı işlerine
el konulmuş işlerine el konulmuş ve bu işlerin görülmesi görevi 4303 sayılı
Yasa ile Genel Müdürlüğe verilmiştir. Savaş içinde topraklarında petrol
çıkaramayan bir ülke için petrol getirtmenin önemi acıktır. Petrol ve
türevlerinin tartışma konusu kural ile tekel dışında bırakılması zaman için
haklı gösterilebilirse de bugünkü toplumsal ve iktisadî gelişme bu gelişmenin
1961 Anayasa'sında yansıtılmış bulunan ilkeleri karşısında böyle bir ayrıcalığı
haklı kılacak bir kamu yararı artık söz konusu edilemez.
IV-
İPTALİ İSTENİLEN YASA KURALI :
14/8/1942
günlü, 4303 sayılı Mersin Limanının Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme
Umum Müdürlüğünce işletilmesi hakkında Kanun : (Düstur - 3 üncü Tertip, Cilt
23, 2 nci basılış, sayfa 750)
Madde
2- Devlet Demiryolları ve Limanlan işletme Umum Müdürlüğü Mersin Limanının,
icra Vekilleri Heyetince tayin ve tahdit edilecek hududu dahilinde aşağıda
yazılı hizmetleri inhisar şeklinde yapar:
A)
Yolcuların beraberlerindeki zat ve hane eşyası hariç olmak üzere, bilumum
eşyanın ve gemilere ait yakacak maddelerinin yükleme, boşaltma ve aktarma
işleri :
(Otuz
rüsum tonilâtosuna kadar "otuz dahil" gemilerin gerek liman dahilinde
kıyıdan kıyıya ve gerekse liman haricinden limana ve limandan liman haricine
yapacağı nakliyat ve hamulesinin yükleme, boşaltma ve aktarmaları ve bir de
petrol ve müştaklarının konulmasına ve muhafaza edilmesine tahsis edilmiş
mahallerde bu mahallerin veya gemilerin hususî tertibatlı vasıtalariyle ve bu
mahallerden aynı veçhile yükletilmesi ve boşaltılması ve aktarma edilmesi
işleri bu hükümden müstesnadır.)
V-
KONU İLE İLGİLİ ANAYASA KURALLARI :
Madde
2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve Başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, millî demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde
12- Herkes, dil ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep
ayrımı gözetmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
VI-
İLK İNCELEME:
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15 inci maddesi uyarınca, Muhittin Taylan, Avnî Givda,
Fazıl Uluocak, Sait Koçak, Nuri Ülgenalp, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş, Recai
Seçkin, Ahmet Akar, Ziya Önel, Kani Vrana, Muhittin Gürün, Lûtfi Ömerbaş,
Şevket Müftügil ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmaları ile yapılan 4/5/1972
günlü ilk inceleme toplantısında, dosyanın eksimi bulunmadığı anlaşıldığından
işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
VII-
ESASIN İNCELENMESİ:
Esasa
ilişkin rapor ile dosyadaki kâğıtlar, itiraz konusu Yasa metni ile dayanılan
Anayasa metinleri ve bunlara ilişkin yasama belceleri ve konu ile ilgili öteki
metinler incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü :
l-
İtiraz konusu yasanın yürürlüğü sorunu :
Danıştay
kararının gerekçeleri ve dosyadaki belgelerde ileri sürülen görüşler karşısında
ilk önce itiraz konusu Yasa'nın yürürlükte bulunup bulunmadığı sorununun
tartışılması gerekli bulunmuş ve ilk inceleme evresinde tartışma konusu edilmiş
olmayan bu yönün şimdi görüşülmesine bir engel olmadığından, konunun
incelenmesine geçilmiştir.
Danıştaydaki
davada davalı bulunan Devlet Demiryolları işletmesi Genel Müdürlüğü kendi
kuruluşuna ilişkin bulunan 22/7/1953 günlü, 6186 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryolları işletmesi Kuruluş Kanunu (Düstur - 3 üncü Tertip, Cilt 34.
sayfa 1694 ve sonrası.) adını taşıyan Yasa kuralları ile Mersin Limanına
ilişkin Yasa'nın dolaylı olarak yürürlükten kaldırılmış bulunduğunu ileri
sürmektedir. Bu türlü davaların idarî yargıda bakılacağına ilişkin Uyuşmazlık
Mahkemesi Kararından önce buna benzer davalara bakmış bulunan Mersin
Mahkemesine karşı da benzer itiraz Genel Müdürlükçe ileri sürülmüş ise de
reddolunmuş ve Mersin Mahkemesinin davacının isteminin haklılığına ilişkin
kararlan Yargıtay Ticaret Dairesince onanmıştır. (Danıştay'dan gönderilen karar
örnekleri.) Danıştay'da açılan davada dahi ileri sürülen bu itiraz Danıştay 12
nci Dairesince reddedilmiş bulunmaktadır. (Yukarıda II/1 sayılı bölüm).
Davalı
Genel Müdürlüğün az önce anılan Kuruluş Yasa'sının onun kuruluşunu ve
görevlerini bütün genişliği ile düzenlediği görülmektedir. Bu durum ile 6186
sayılı Yasa genel kurallar kapsayan bir Yasa durumundadır; oysa 4303 sayılı
Yasa yalnızca Mersin Limanına ilişkin özel kuralları içermektedir. Genel
Kuralları kapsayan bir Yasa'nın kabul edilmesiyle özel kuralları kapsayan
Yasa'nın üstü örtülü olarak kaldırılmış sayılmayacağı, hukukun genel
kurallarındandır. Kaldırmış bulunduğu yasaları teker teker gösteren 6186 sayılı
Yasa'nın 28 inci maddesinde bildirilen yasalar arasında 4303 sayılı Yasaya, yer
verilmiş değildir. Bu nedenlerle İtiraz konusu kuralı kapsayan Yasa'nın üstü
örtülü olarak kaldırılmış bulunduğu kabul edilemez. Bir an için Mersin
Limanının işletilmesine ilişkin kuralların 6186 sayılı Yasa'nın öngördüğü kurallarla
bağdaştırılmasına olanak bulunmaması nedeniyle 4303 sayılı Yasa'nın liman
işletmesinin işleyişine ilişkin kurallarının kaldırılmış sayılmasının bir
zorunluk olduğu kabul edilse bile, petrol ve türevlerinin yükletilmesi,
boşaltılması ve aktarılması işlerinin Genel Müdürlüğe tanınan tekel hakkının
kapsamı dışında bırakıldığını bildiren ayrık kuralın, 6186 sayılı Yasa'nın
öngördüğü düzenle bağdaştırılamayacağının gösteren herhangi bir gerekçe
bulunmadığı, için hiç değilse itiraz konusu özel ve ayrık kuralın yürürlükte
olduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim dosyada örneği bulunan iki Yargıtay
karan ile de 4303 sayılı Yasa'nın yürürlükte bulunduğunun kabul edilmiş ve
Danıştay 12 nci Dairesince de aynı sonuca varılmış olması, bu görüşü ayrıca
desteklemektedir.
Anayasa
Mahkemesi bir mahkemeden kendisine ulaştırılan Anayasa'ya aykırılık savlarının
incelenmesinde Anayasa'ya aykırılık savına konu olan yasa kuralının yürürlükte
olup olmadığını sorununu yalnızca kendisine başvuran bir mahkemenin
bakmakta olduğu dâvada uygulayacağı bir kuralın bulunup bulunmadığını belirleme
açısından inceleyebilir ve böylece kendisine getirilen Anayasa'ya aykırılık
savının Anayasa'nın değişik 151 inci maddesindeki koşula uygun olup olmadığını
saptar, yoksa Anayasa Mahkemesi öteki mahkemelerin verdikleri kararların hukuka
uygunluğunu denetlemekle görevli bir mahkeme değildir. Bu dâvada Danıştay'ın
itiraz konusu kuralın yürürlükte olduğunu kabul etmesinin hukuksal dayanağı
bulunması karşısında, yanlış olduğu kesinlikle saptanamayan Danıştay kararının
tersine bir görüsü benimseyerek sonuca varamaz. Onun Anayasa'ya aykırı
kuralların ayıklanmasını sağlamak olan kuruluş nedeni dahi, bu biçimde bir
yorumu haklı kılar.
Yukarıda
açıklanan nedenlerden ötürü itiraz konusu kuralın yürürlükte bulunduğu sonucuna
varılmış ve Anayasa'ya aykırılık sorununun incelenmesine geçilmiştir.
Avni
Givda, Fazıl Uluocak, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar, Halit Zarbun, Lûtfi Ömerbaş ve
Ahmet H. Boyacıoğlu itiraz konusu kuralın yürürlükte bulunduğu görüşüne
katılmamışlardır,
2-
İtiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırılığı sorunu :
Devlet
Demiryolları Genel Müdürlüğünün işletilmesi kendisine bırakılmış bütün
limanlarda tekel hakkına sahip bulunduğu ve bu hakkın petrol ve türevlerinin
yükletilmesi, boşaltılması ile aktarılması işlerini de kapsadığı, 6186 sayılı
Yasadan .anlaşılmakta ve yine bu Yasada tekelin kapsamı bakımından yükleme,
boşaltma ve aktarma ilerinin ilgililerin özel tesisleri ile yapılıp yapılmaması
arasında herhangi bir ayırım gözetilmiş bulunmamaktadır. (6186 sayılı Yasa
madde 2, l, b; madde 3). Bundan başka 27 Ocak 1954 günlü 6237 sayılı (Limanlar
inşaatı hakkında Kanun) adlı Yasa (Düstur 3. Tertip, Cilt 35, sayfa 239)
gereğince Devletçe yeniden yaptırılıp bu Yasanın dördüncü maddesi uyarınca
işletilmesi 6/1364 sayılı, 1/2/1963 günlü Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Genel
Müdürlüğe bırakılan Mersin Limanında petrol ve türevlerinin yükletme, boşaltma
ve aktarma alanlarının Devlet Demiryollarına verilen liman alanı dışında
tutulduğunu gösteren bir yazı yoktur. Demek ki petrol ve türevlerine ilişkin
söz konusu işler, liman alanı içinde yapılmaktadır. Liman alanında yapılan
bütün malların yükleme ve boşaltma ve aktarma işleri tekel kapsamı içinde iken
petrol ve türevleri tartışma konusu kural ile bu kapsamın dışında bırakılarak
öteki mallarla petrol ve türevleri arasında açık bir ayrım gözetilmiş
bulunmaktadır. Gerçekten petrol ve türevlerinin yükleme, boşaltma ve aktarma
işleri için bunların sahipleri Devlet Demiryollarına herhangi bir para
ödemekten bağışık tutulmuş iken öteki malların sahipleri bütün bu isler için
bunları kendi araçları ile yapmış olsalar bile tarife uyarınca birtakım
paraları Genel Müdürlüğe ödemek zorundadırlar. Yine Devlet Demiryollarının
işletmekte bulunduğu öteki limanlarda bütün mal sahipleri gibi petrol ve
türevlerinin sahipleri de mallarının yükletilmesi, boşaltılması, aktarılması
işleri için tarifesine göre Devlet Demiryollarına para ödemekte iken Mersin
Limanında petrol ve türevlerinin üzerinde özdeş işlerin yapılması dolayısiyle
bu malların sahipleri herhangi bir şey ödememekte ve böylece ötekî limanlarda
özdeş işleri yaptıran kişilerle Mersin Limanında bu işleri yaptıran kişiler
arasında dahi bir ayrım doğmaktadır.
a)
Anayasa'nın 12 nci maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi gereğince benzer
durumlarda bulunan kişilerin benzer hukuk kurallarına bağlı tutulmaları
gerektiği gibi benzer durumda bulunan kişilerin başka başka kurallara bağlı
tutulmaları içinde haklı bir nedenin var olması zorunludur. İtiraz konusu
kuralın gerekçesi olarak petrole ilişkin işlerin Devlet Demiryollarının
araçları ile yapılmamakta olması gösterilmekte ise de bu gerekçe tek başına
kuralı haklı göstermeye yeterli değildir; çünkü tekel kurulmasının başlıca
ereği Devlete ya doğrudan doğruya ya da Tekeli işleten kuruluş aracılığı ile
gelir sağlamaktır. Osmanlı döneminden beri tanınmış olan tekel haklarının
başlıca ereğinin bu olduğu, bunlara ilişkin belgelerden anlaşılmaktadır. Mersin
Limanındaki işlerin görülmesinde petrol ortaklıklarının dâvâlı Genel
Müdürlüğünün araçlarından yararlanmadıkları varsayılsa bile kullanma yetkisi,
Demiryollarına bırakılan alandan söz konusu işler için yararlandıkları bir
gerçektir ve bundan ötürü bu alandan petrol ortaklıklarının hiç bir şey
ödemeden yararlanmaları haklı görülemez. Ancak itiraz konusu kuralı kapsayan
yasa'nın kabul edildiği 1942 yılında ikinci Dünya Savaşının bütün sertliği ile
sürüp gitmekte olduğu, savaş yüzünden Türkiye'ye deniz yolu ile girebilecek
malların ancak Mersin Lima m gibi bir kaç limandan girebilmesi durumunun doğduğu
savaşın yürütülmesinde pek önemli bir nesne olan petrolün o zamanlar Türkiye'de
üretilmediği ve dışarıdan petrol gelmesinin ise ancak Mersin ve İskenderun
Limanlarından yararlanma yolu ile olabileceği ve yine mal satmak konusunda
çekingen davranan petrol satıcılarına Türkiye ye petrol getirmeleri için bir
takım önemli kolaylıklar sağlanması gerektiği gözönünde tutulunca o zaman için
bu kuralın yerinde bir tedbir niteliğini gösterdiği ve 4303 sayılı Yasa'nın bu
yoldaki genel gerekçesinin haklı olduğu anlaşılır. Bugün ise savaş sona ermiş,
Ülkemizin petrol ve türevlerine olan gereksinmesinin bir bölümünün içerden
sağlanması ve bir çok yerlerden rahatlıkla petrol ve türevlerinin satın alınıp
Türkiye'nin bir çok limanlarından ülkeye sokulması olanağı doğmuş ve böylece ne
petrol bulup ülkeye getirmenin bir zorunluluğu, ne de Mersin Limanının bu
konuda bir özelliği kalmıştır. Demek ki yasanın yapıldığı zaman için haklı
neden oluşturan durumlar, bugün için sona ermiş ve böylece ortada bir haklı
neden kalmamıştır. Buna göre konulduğu sıradaki koşullar bakımından yasa önünde
eşitlik ilkesine uygun bulunan tartışma konusu kural bugün bu ilkeye aykırı bir
duruma düşmüştür ve bu nedenle iptali gerekir.
b)
Anayasa'nın 2 nci maddesinde tanımlandığı üzere Devletimiz bir hukuk
devletidir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında yazıldığı gibi Anayasa'nın hukuk
devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi
vardır. Bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi olmaksızın başka deyimle
yalnızca özel çıkarlar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak her hangi
bir yasa kuralının konulamayacağıdır. Buna göre çıkarılması için kamu yaran
bulunmayan bir yasa kuralı, Anayasa'nın 2nci maddesine aykırı nitelikte olur ve
dâva açıldığında iptali gerekir. (Anayasa Mahkemesinin 27/6/1967 günlü
63/145-67/20 sayılı kararı - Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, sayı 5 sayfa
115 ve sonrası) Bu böyle olduğu gibi Anayasa Mahkemesinin gayrimenkul kiraları
hakkındaki 6570 sayılı Kanunun birtakım maddelerinin iptaline ilişkin kararında
belirtildiği üzere çıkarıldığı zaman için kamu yararına dayanan bir kuralın,
koşulların değişmesi sonucunda, kamu yararını karşılayamaz duruma geldiğinde
dahi iptali gerekir. (Anayasa Mahkemesinin 26/3/1963 günlü 63/3-67 sayılı
kararı - Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi sayı l, sayfa 121)
Bu
kararlan itiraz konusu yasa kuralına uygulayacak olursak görürüz ki (a)
bendinde açıklandığı üzere kuralın konulduğu gündeki kamu yaran düşüncesi artık
geçerli bulunmadığından bu kural Anayasa'nın 2 nci maddesindeki hukuk devleti
ilkesine dahi aykırı bir duruma girmiştir ve bundan ötürü de iptali gerekir.
Avni
Givda, Fazıl Uluocak, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar ve Lûtfi Ömerbaş kuralın
Anayasa'ya aykırılığı görüşüne katılmamışlardır,
SONUÇ
:
4303
sayılı Kanunun 2 nci maddesinin A bendinin ikinci fıkrasında yer alan ve
(......... ve bir de petrol ve müştaklarının konulmasına ve muhafaza edilmesine
tahsis edilmiş mahallerde bu mahallerin veya gemilerin hususi tertibatlı
vasıtaları ile ve bu mahallerden aynı veçhile yükletilmesi ve boşaltılması ve
aktarma edilmesi işleri) ni Devlet Demiryolları İşletmesi tekeli dışında
bırakan itiraz konusu kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline Avni
Givda, Fazıl Uluocak, İhsan Ecemiş, Ahmet Akar ve Lûtfi Ömerbaş'ın
karşıoylariyle ve oyçokluğu ile 22/6/1972 gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Sait
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Nuri
Ülgenalp
|
Üye
Şahap
Arıç
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Recai
Seçkin
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Halit
Zarbun
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Kâni
Vrana
|
|
|
|
Üye
Mustafa
Karaoğlu
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
I-
4303 SAYILI KANUNUN 2. MADDESİNİN A BENDİNİN İKİNCİ FIKRASINDAKİ İTİRAZ VE
İNCELEME KONUSU KURALIN YÜRÜRLÜKTE BULUNUP BULUNMADIĞI SORUNU :
Satın
alma mukavelesi 4302 sayılı Kanunla onanan Mersin Limanının işletilmesi
20/8/1942 gününde yürürlüğe giren 14/8/1942 günlü, 4303 sayılı Kanunla Devlet
Demiryolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğüne devrolduktan sonra 28/5/1927
günlü, 1042 sayılı Kanun ve ekleri uyarınca yönetmelikte olan bu Genel Müdürlük
29/7/1953 gününde yürürlüğe giren 22/7/1953 günlü, 6186 sayılı Kanunla
kaldırılmış ve yerine Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletmesi
kurulmuştur.
6186
sayılı Yasanın 2. maddesinde (I/b fıkrası) Devletçe kendisine verilmiş
demiryollarına bağlı liman, rıhtım ve iskelelerden işletilmesi Hükümetçe kendisine
bırakılanları işletmek T. C. Devlet Demiryolları İşletmesinin mecburî
görevlerinden olarak belirlenmektedir. Aynı Kanunun 3. maddesinde bu çeşit
liman, rıhtım ve iskelelerde İşletmenin tekel altında yapacağı işler
gösterilmiştir. Bunlar arasında 300 rüsum tonilâtosuna kadar makineli ve
makinesiz gemilerin yükleme, boşaltma ve aktarma işleriyle yolcu beraberindeki
kişi ve ev eşyası dışında ticaret eşyasının her türlü yükleme, boşaltma,
aktarma ve hamallık işleri (a fıkrası), 300 rüsum tonilâtosundan yukarı
gemilerin ihrakiyelerini yükleme, boşaltma ve aktarma işleri (b fıkrası), her
cins yakıtlar ile her nevi akaryakıt tesisleri kurup işletmek (b fıkrası)
vardır 4303 sayılı Kanunun 2. maddesinin A bendinin ikinci fıkrasındaki itiraz
konusu, tekel dışında tutma hükmünün benzeri bir kural, herhangi bir liman
yönünden, maddede yer almış değildir.
Bundan
sonra 1963 yılında yeni bir durum daha oluşmuştur. 4/2/-1954 gününde yürürlüğe
girerek Bayındırlık Bakanlığınca iskele, rıhtım, mendirek barınak ve liman yaptırılması
konusunu düzenleyen ve 4. maddesiyle de inşaları tamamlanan tesislerin,
kararlaştırılacak esaslar gereğince ilgisine göre işletme teşekküllerine, özel
idarelere veya belediyelere devri için Bakanlar Kuruluna yetki tanıyan
27/1/1954 günlü, 6237 sayılı "Limanlar inşaatı" hakkındaki Kanun
uyarınca 1954 yılında yeniden ele alınan Mersin Limanının inşası bitmiş ve
inşaatı tamamlanan öteki üç limanla birlikte bu liman ve ilgili tesisler 6186
ve 6237 sayılı Kanunlar gereğince ve 6186 sayılı Kanunun 17. maddesinin (b)
fıkrasına göre sermayesine sayılmak üzere Bakanlar Kurulunun 1/2/1963 günlü,
6/1364 sayılı kararı ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları işletme Genel
Müdürlüğüne devredilmiş; böylece Mersin limanı artık yalnızca 6186 sayılı Yasa
kapsamına giren yeni bir nitelik kazanmıştır. Şu duruma göre 4303 sayılı
Kanunun 2. maddesinin A bendinin ikinci fıkrasındaki inceleme konusu istisna
kuralının bu liman yönünden hukukça halâ geçerli, yürürlükte bir hüküm
sayılmasına olanak yoktur. Böyle olunca da, mahkemeler aksi görüşte bulunsalar
dahi, 1969 yılına ilişkin tarife uygulaması anlaşmazlığından doğan ve Danıştay
12. Dairesinin 1969/2942 esas sayısını taşıyan dâva dolayısiyle itiraz konusu
kuralın geçerlik ve yürürlükte imişçesine ve mahkemenin bakmakta olduğu dâvada
uygulayacağı bir hükümmüş gibi Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi
düşünülemez. Anayasa'nın değişik 151. maddesine uymayan başvurmanın, başvuran
mahkemenin yetkisizliği yönünden reddi gerekir.
II-
İTİRAZ KONUSU KURALIN ANAYASAYA AYKIRI OLUP OLMADIĞI SORUNU :
4303
sayılı Kanunun 2. maddesinde Devlet Demiryolları ve Limanlan işletmesinin
Mersin Limanı sınırlan içinde kendi tekeli altında göreceği hizmetler
belirlenmiştir. Tekel dışında bırakılan hizmetler de :
a)
Yolcuların yanlarındaki kişi ve ev eşyası
b)
30 rüsum tonilâtosuna kadar gemilerin gerek liman dahilinde kıyıdan kıyıya
gerekse liman dışından limana ve limandan liman dışına taşıma ve yüklerinin
yükleme, boşaltma ve aktarma işleri
c)
Petrol ve müştaklarının konulmasına ve muhafaza edilmesine tahsis olunmuş
yerlerde bu yerlerin veya gemilerin özel tertibatlı vasıtalariyle ve bu
yerlerden aynı biçimde yükletilmesi, boşaltılması, aktarılması işleri
ç)
Dalgıçlık işlerine ilişkin teşkilâtın kurulması ve dalgıçlık işlerinin
görülmesi konusunda geçici olarak gerçek veya tüzel kişilere Ulaştırma
Bakanlığınca izin verilmesi ile sınırlı olarak aynı maddede yer almıştır.
İtiraz ve inceleme konusu, bilindiği gibi, tekel dışında olup da yukarıda c
fıkrasında açıklanan petrol ve müştaklarına ilişkin işlerdir. Yalnız Mersin
Limanını ilgilendirir bir kanun olan 4303 sayılı Yasanın bu kuralının kanun
önünde eşitliği bozacak, herhangi bir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfta
imtiyaz tanınmasına yönelmiş yönü yoktur. Kural Mersin Limanından bu alanda
yararlanacak tüm gerçek ve tüzel kişilere açıktır. Öte yandan çalışma ve
sözleşme hürriyetini ve özel teşebbüsler kurma serbestliğini kabul etmiş
(Anayasa madde 40) bir hukuk devletinde, bu nitelikler tekel düzeninin
olabildiğince dar bir alanda işlemesini gerekli kılar. Onun içindir ki bir
tekel alanını daraltan her hüküm çelişmek şöyle dursun, Anayasa ile ancak
uyuşur. Kamu yaran ve haklı neden yönüne gelince Anayasa Mahkemesince yapılan
incelemeler itiraz konusu kuralın öylece kalmasından değil de bu kuralın
kapsadığı işlerin de tekel alanı içine alınmasında kamu yararı bulunduğunu ve
haklı nedenin kalktığını kesinlikle ve isabetle saptayacak verileri ortaya
koymuş değildir Çoğunluk kararının dayanaklarından biri olan bu gerekçe de
böylece desteksiz, ortada kalmaktadır.
Özetlemek
gerekirse itiraz ve inceleme konusu kural Anayasa'ya aykırı değildir; itirazın
reddine karar verilmesi gerekir.
III-
SONUÇ :
Anayasa
Mahkemesinin 1972/14 - 34 sayılı 22/6/1972 günlü kararına yukarıda yazılı
nedenlerle karşıyız.
|
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Ahmet
Akar
|
KARŞIOY
YAZISI
T.
C. D. D. İşletmesini kuran ve bu işletmenin mecburî görevlerini ve tekeli
altında yapacağı işleri gösteren 22/7/1953 günlü ve 6186 sayılı Kanunun itiraz
konusu hükmün taalluk ettiği sahada yeni hükümler getirdiği gibi, Bayındırlık
Bakanlığınca iskele, rıhtım, mendirek, barınak ve liman yaptırılmasını
düzenleyen ve inşaası tamamlanan tesislerin kararlaştırılacak esaslara göre
işletilmek üzere ilgili işletme kuruluşlarına devri konusunda Bakanlar Kuruluna
yetki tanıyan 27/1/1954 günlü ve 6233 sayın Kanun yürürlüğe girmiş ve bundan
sonra inşaası tamamlanan Mersin Limanı ve tesisleri sözü geçen kanunlara
müsteniden, Bakanlar Kurulu karan ile, 1963 yılında T. C. Devlet Demir Yollan
işletmesi Genel Müdürlüğüne devir edilerek 6186 sayılı Kanunun kapsamına girmiş
bulunmaktadır. Bu durum karşısında itiraz konusu hükmün Mersin Limanı hakkında
uygulanma olanağı kalmamıştır.
Anayasa'ya
aykırılığı yönüne gelince; bütün malların liman alanı içinde yapılan yükleme,
boşaltma ve aktarma işleri tekel kapsamı içinde iken yalnız petrol türevlerinin
bu tekelin dışında tutulması belli kişi veya zümrelere imtiyaz tanımak
sayılamıyacağı gibi, kanun karşısında eşitlik ilkesine aykırı bir yönü de
yoktur. Çünkü hüküm benzeri isleri yapan herkesin yararlanmasına açık genel bir
kuraldır. Öte yandan tekel yolu yalnız bir gelir sağlama yolu olmayıp başka
amaçlar da güdülebileceğinden uygulanmasında mallar arasında bir ayrım
yapılması da gerekebilir. Nitekim incelenen hükmün konulmasında haklı bir
gerekçeye dayandığı çoğunlukça da kabul edilmiş ve ancak bu gün için artık bu
gerekçenin geçerli olmadığı görüşü ileri sürülmüştür ki, bir yandan kural
olarak mümkün olduğu kadar dar alanda kalması gereken bir tekeli genişletici
sonucu ve bir yandan da yeterli bir sebebe dayanmadan Kanun Koyucunun takdir
sahasına girme sayılabilecek niteliği bakımından bu görüşe katılmıyorum.
Bu
sebeple kararın bu yönlere ilişkin bölümlerine karşıyım.
Sayın
İhsan Ecemiş'in yukarıda yazılı görüş ve düşüncelerine katılıyorum.
Sayın
İhsan Ecemiş'in karşıoy yazısına katılıyorum.
KARŞIOY
YAZISI
l-
Mersin Limanının işletmesi 4303 sayılı Kanunla Devlet Demiryolları ve Limanlan
İşletme Umum Müdürlüğüne devrolunmuştur. Ancak 1953 yılında yürürlüğe giren
6186 sayılı Kanunla, Devlet Demiryolları ve Limanlan işletme Umum Müdürlüğü
kaldırılmış ve onun yerine Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yollan İşletmesi
kurulmuştur. 6186 sayılı Kanunun 2. maddesi, Hükümetçe öngörülen kimi liman,
rıhtım ve iskelelerin işletilmesini Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları
İşletmesine, görev olarak, vermiş bulunmaktadır.
Kaldı
ki, 6237 sayılı Kanunun tanıdığı yetkiye dayanılarak verilen 1/2/1963 günlü
Bakanlar Kurulu kararı ile, yapımı bitmiş olan Mersin Limanının işletilmesi de,
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yollan İşletme Genel Müdürlüğüne
devredilmiştir. Hal böyle olunca 4303 sayılı Kanunda yer alan itiraz konusu
hükmün, artık yürürlükte olmadığı ve bu nedenle de dâvaya bakmakta olan
Danıştay'ın ilgili dairesinin konuyu Anayasa'ya aykırılık görüşü ile Anayasa
Mahkemesine getirmeye yetkili bulunmadığı açığa çıkmış olur.
2-
4303 sayılı Kanun yürürlükte olsa bile, bu Kanunun itiraz konusu hükmünün,
yalnız Mersin Limanı için belli ettiği kuralın, eşitliği bozan veya imtiyaz
yaratan bir yönü yoktur. Çünkü kural, Mersin Limanından (Petrol ve müştakları
alanında) yararlanacak tüm gerçek ve tüzel kişiler için genel bir nitelik
taşımaktadır.
Hüküm
bu nedenle Anayasa'ya aykırı değildir.
KARŞIOY
YAZISI
İtiraz
konusu yasanın yürürlükte olup olmadığı :
1-
Anayasa'ya uygunluk denetiminin yapılabilmesi bakımından Mahkemelerin Anayasa
Mahkemesine başvurabilme koşullan, Anayasa'nın değişik 151 inci ve Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri hakkındaki 44 sayılı Kanunun 27 nci
maddelerinde gösterilmiştir.
Bu
koşullar arasında bulunan ve Anayasa'nın 151. maddesinde "uygulanacak bir
kanunun hükümleri" diye açıklanan bu ilke ile güdülen amacın, kanunun
hukukça hayatiyetini ve etkisini sürdürebilmesi yani o dâva sebebiyle uygulanma
olanağına sahip bulunması olduğu açıkça görülür. Gerçekten etkisini hukukça
yetinmiş bir yasa hükmünün Anayasa'ya uygunluk denetimine tabi tutulmasında
Anayasal bir gerek ve yarar yoktur. O halde Anayasa Mahkemesi, diğer yargı
yerleri kararlariyle bağlı olmaksızın, o yasa kuralının uygulanma niteliği,
başka bir deyişle yürürlükte olup olmadığını araştırmak zorundadır. Ve böyle
bir inceleme Anayasa'ya uygunluk denetiminin doğal bir sonucudur. Anayasa
Mahkemesinin Anayasa'ya uygunluk denetimini yerine getirebilmesi için böyle bir
inceleme yapması ve işi karara bağlaması, çoğunlukça öne sürüldüğünün aksine,
Anayasa mahkemesini öteki mahkemelerin verdikleri kararların hukuka uygunluğunu
denetlemekle görevli bir mahkeme yani üst mahkeme durumuna da getirmez.
2-
20 Ağustos 1942 gün ve 4303 sayılı Kanun, Mersin Limanının 1042 sayılı Kanuna
tabi mülhak bütçeli bir idare olan Devlet Demiryolları ve Limanları işletme
Umum Müdürlüğüne devri ve bu Umum Müdürlükçe işletilmesi için çıkarılmıştır.
1042 sayılı Kanunun 18. maddesindeki "işletilmesi, Devlet Demiryolları ve
Limanları Umum Müdürlüğüne mevdu demiryolu ve limanları için tatbik edilecek
esas tarife ve umumî tatbik şartları, bir kanunu mahsusla tayin edilir"
yollu hükme rağmen böyle bir düzenleme getirilmediğinden bu konudaki mevzuat boşluğu
ve gereksinme, devir kanunlarına - 4303 sayılı Kamında olduğu gibi - işletmeci
idarenin görev ve tekel hakları ile ilgili hükümler konularak giderilmeğe
çalışılmıştır. Başka bir ifade ile işletilecek liman ve demiryolu hatlarında
uygulanacak koşulların, limanların devir kanunlarında belli edilmesi zorunluğu
doğmuştur. Bu duruma göre, 4303 sayılı Kanun hükümlerini, aynı zamanda 1042
sayılı Kanuna tabi idarenin Mersin Limanındaki çalışmalarını düzenleyen
hükümler olarak kabul etmek gerekir.
Oysa
işletmecilik görevini çeşitli devir kanunlarından aldığı yetkiye dayanarak
memleketin her yerinde değişik usul ve şartlarla yerine getirebilen katma
bütçeli idarenin bu tarz çalışması yararlı olmadığı için, 6186 sayılı Kanunla
1042 sayılı Kanuna tabi idare kaldırılarak yerine iktisadî bir devlet teşekkülü
olan bu günkü TCDD işletmesi Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
6186
sayılı Kanunun bütünü incelendiğinde bu kanunun tedvinindeki amacın 1042 sayılı
Kanuna tabi idarenin çalışma şekli ve şartları ile görev ve yetkilerini,
memleketin sosyal ve ekonomik gelişmesini takip edebilecek ve toplumsal
gereksinmeleri karşılayabilecek bir biçimde yeniden düzenlenmek olduğu hemen
göze çarpar. 6186 sayılı Kanunun amacı bu olunca bu kanundaki hükümlerle eski
idareye hitaben devir kanunlarındaki görev, yetki ve tekel haklarına ilişkin
hükümlerin çatışma halinde olacakları ve zıt hükümler taşıyacakları tabiidir.
3-
6186 sayılı Kanunun, yürürlükten kaldırılan kanunlardan bahseden 28. maddesinde
4303 sayılı Kanunun yer almamış olması sözü geçen bu kanunun ve 28. maddede
yazılı olmayan 2784, 3159, 3163 ve 4301 sayılı diğer kanunların behemahal
yürürlükte oldukları anlamına gelmez. 4303 sayılı Kanunun yürürlükte olup
olmadığı sadece 28. maddenin metnine bakılmak suretiyle değil, genel kanun olan
6186 sayılı Yasanın gaye ve maksadı araştırılmak suretiyle saptanabilir.
6186
sayılı Yasa TCDD 'nin görevlerini 2. maddede de mecburî ve ihtiyarî olmak üzere
ikiye ayrılmış, işletilmesi Devletçe TCDD na verilen demiryollarına bağlı
liman, rıhtım ve iskelelerden Hükümetçe kendisine verilenleri işletmek bu
kuruluşun mecburî işleri arasında gösterilmiştir. Nitekim bahsi geçen bu yasa
hükmü uygulanarak Bakanlar Kurulunun 1/2/1963 günlü 6/1364 sayılı Kararnamesi
ile "İnşaatı tamamlanmış bulunan Samsun, H. Paşa, İskenderun ve Mersin
Limanları ile bu limanların inşaatiyle ilgili olarak meydana getirilmiş olan
tesislerin... Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğüne
devredilmesi ve bu konu ile ilişkin 13/3/1957 tarihli 4/8783 sayılı Kararnamenin
yürürlükten kaldırılması kararlaştırılmıştır. 4303 sayılı Kanun hükümleri 6186
sayılı Kanunun hükümleri karşısında yürürlükte ise, o takdirde f957 ve 1963
yıllarında alınan Bakanlar Kurulu karanın izah etmeye imkân yoktur. Aksine bu
kararlar 6186 sayılı Kanunun verdiği yetki çerçevesi içinde alınmışlarsa bu
takdirde 4303 sayılı Yasa hükümlerinin yürürlükte olmadığı ortaya çıkar. Bunun
gibi 4303 sayılı Kanun yürürlükte ise Mersin Umanında uygulanacak tarife ücret
ve şartlarını diğer limanlardaki ücretlere göre ayarlamak Ulaştırma
Bakanlığının yetki içinde olacaktır. 6186 ve 440 sayılı Kanun hükümlerine göre
bu tarifeleri tespit ise TCDD. işletmesine verilmiştir. Bir amme hizmetinin
Yürütülmesine ilişkin bir. konuda yeni hükümler getiren bir yasanın o hizmete
ilişkin eski hükümleri yürürlükten kaldırılması tabiî, hukukî ve hatta
zaruridir.
Sonuç
olarak 4303 sayılı Yasa, 6186 sayılı Yasa ile yürürlükten kalkmış bulunduğundan
itiraz konusu kuralın bu dâvada uygulanma niteliği kalmamıştır.
Bu
itibarla 4303 sayılı Yasanın itiraz konusu edilen kuralının yürürlükte olduğunu
belirten çokluk görüşüne yukarıda açıklanan nedenlerle karşıyım.