ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas sayısı:1971/58
Karar sayısı:1972/22
Karar günü:9/5/1972
Resmi Gazete tarih/sayı:13.7.1972/14244
İtiraz
yoluna başvuran : Danıştay Beşinci Dairesi.
İtirazın
konusu: "14/7/1965 günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bazı
maddelerinin değiştirilmesi ve bu Kanuna bazı maddeler eklenmesine ve bu
Kanunun kapsamı dışında kalan kamu personelinin aylık ve ücretlerine dair"
olan 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanunun 90. maddesiyle sözü geçen 657 sayılı
Kanuna eklenen ek geçici 2. maddenin b bendi hükmünün Anayasa'nın eşitlik
ilkesine aykırı olduğu öne sürülerek iptal edilmesine karar verilmesi
isteminden ibarettir.
I.
Olay :
3656
sayılı Kanun hükümlerine göre 3. derece kadroda 4598 ve 242 sayılı Kanunlar
hükümleri uyarınca 2/12/1968 günündenberi 1. derece maaşı almakta iken 657
sayılı Kanuna 1327 sayılı Kanunun 90 maddesiyle eklenen ek geçici 2. madde
hükmünün (b) bendi uyarınca
1/12/1970
gününde kadro derecesinin karşılığı olan 3. dereceye intibak ettirilerek, 1.
derecenin 1. kademesi olan 925 gösterge üzerinden aylık Ödenmesine başlanan bir
memurca 1. derece maaşını aldığı 2/12/1968 gününden, intibakın yapıldığı
1/12/1970 gününe kadar geçen sürenin intibakında değerlendirilmemiş olmasının
Anayasa'nın eşitlik ve kazanılmış hak ilkelerine aykırı bulunduğu gerekçesiyle
Danıştay'a açılmış bulunan dâvanın Danıştay 5. Dairesince incelenmesi sırasında
davacının bu yoldaki itirazının ciddî olduğu kanısına varılarak Anayasa'nın
151. maddesi gereğince dâvanın geri bırakılmasına ve Anayasa Mahkemesine
itirazda bulunmasına karar verilmiştir.
IV-
Metinler :
A-
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu
kanuna bazı maddeler eklenmesine ve bu Kanunun kapsamı dışında kalan kamu
personelinin aylık ve ücretlerine dair 3 1/ 7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanunun
90. maddesiyle 657 sayılı Kanuna eklenmiş bulunan ek geçici 2. maddenin iptali
istenen hükmü :
(Ek
geçici madde : 2)
(.........................................
b)
Halen bulundukları kadrolarda l, 2 veya 3 üst derece aylık veya ücret alanlar,
kadrolarına tekabül eden derecelere intibak ettirilmekle beraber, aldıkları l,
2 veya 3 üst derece aylık ve ücretlere tekabül eden derecelerin ilk kademe
aylıkları kendilerine ödenir.
Ancak,
yapılacak intibakta halen bulundukları kadroda bir üst derece aylığı alanlardan
isteyenler, kadro derecelerinde kalmak suretiyle kademe işlemesine hak
kazanırlar.
Bu
gibiler, 36. madde ile tesis edilen sınıflardaki tahsil derecesine göre
varılacak en üst kademeyi aşmamak şartıyle ve 68. maddenin (b) ve (c) fıkraları
uyarınca, aldıkları aylıklara muaddil kadroları ihzar etmeleri halinde kademe
ve derece ilerlemelerine tabi olurlar.
..............................................)
B-
İlgili Anayasa hükümleri :
"Madde
2- Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, millî, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir."
"Madde
: 12- Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep
ayrımı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.
Hiçbir
kişiye, aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz."
V-
İlk inceleme :
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15. maddesi uyarınca 6/1/1972 gününde Muhittin Taylan,
Avni Givda, Fazıl Uluocak, Sait Koçak, Nuri Ülgenalp, Şahap Arıç, İhsan Ecemiş,
Recai Seçkin, Ahmet Akar, Ziya Önel, Kani Vrana, Mustafa Karaoğlu, Muhittin
Gürün, Şevket Müftügil, Ahmet H. Boyacıoğlu'nun katılmalarıyla yapılan ilk
toplantısında dosyanın eksiği bulunmadığı anlaşıldığından işin esas
incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
VI-
Esasın İncelenmesi :
İtirazın
esasına ilişkin rapor, Danıştay'daki dâvanın taraflarının konuya ilişkin iddia
ve savunmalarıyla Danıştay 5. Dairesinin gerekçeli kararı, Anayasa'ya
aykırılığı öne sürülen kanun hükmü ile ilgili Anayasa hükümleri ve bunlara
ilişkin gerekçelerle Yasama Meclislerinin görüşme tutanakları okunduktan sonra
gereği görüşülüp düşünüldü :
31/7/1970
günlü, 1327 sayılı Kanunun 90. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
eklenmiş bulunan ek geçici 2. maddenin iptali istenen (b) 'bendi hükmü,
kaldırılan 4598 sayılı Kanunun, 242 sayılı Kanunla değiştirilmiş bulunan 4.
maddesine göre kadrolarında l, 2 veya 3 üst dereceye yükseltilmiş bulunan
memurların, yeni kanuna ne yolda intibak edeceklerini düzenlemektedir.
Söz
konusu bent hükmüne göre; bu gibi memurların, kanun hükümlerinin yürürlüğe
girdiği tarihte işgal etmekte bulundukları görev kadrolarının derecelerinin
eşiti olan yeni derecelere intibaklarının yapılması ve evvelce bu kadronun 1-3
üst derecesinden verilmekte olan aylıkların derecesine tekabül eden yeni derecelerin
göstergelerinin ilk kademesi üzerinden de aylık ödenmesi gerekmektedir.
Sorunun
bir misal ile açıklanması yerinde olacaktır :
Yeni
hükümlerin yürürlüğe girdiği tarihte, 4. derece kadrolu bir görevde 3 üst
dereceden 1. derece aylığını kazanılmış hak olarak almakta olan bir memur 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu düzenine geçişte, görev kadrosunun eski
derecesinin eşiti olan 4. dereceye intibak ettirilecek, ancak 1. derece
aylığını kazanılmış hak olarak almakta olduğu için kendisine yeni kanundaki 1.
derecenin ilk kademe göstergesi olan 925 üzerinden aylık ödenecektir.
Sözü
geçen (b) bendinin ikinci ve üçüncü fıkralarından anlaşıldığına göre, bu
memurun l. derece aylığını fiilen almak suretiyle geçirdiği eski süreler,
ödenecek yeni aylık miktarında etkili değildir. Yani bu aylığı evvelce, ister l
gün, isterse 5 yıl veya daha fazla süre ile almış olsun yeni derecesinin ilk
kademesinden daha öteki kademelerine geçilebilmesi için bu süreler hesaba
katılmamaktadır.
Bundan
şöyle bir sonuç çıkmaktadır :
Kadrolarında
l, 2 veya 3 üst dereceye yükselmiş bulunan memurların tümü almakta oldukları
aylık derecelerine değil, işgal etmekte bulundukları kadro derecelerine intibak
etmekte, üst dereceler; dahi önce ne kadar farklı sürelerle almış olursa
olsunlar, her derecedekiler, aldıkları aylık derecelerine eşit olan yeni
derecelerin ilk kademeleri üzerinden eşit miktarlarda aylık almaktadırlar. Bu gibiler
(b) bendinin sor fıkrasındaki şartlan yerine getirmek suretiyle alıkları aylık
derecesine denk kadrolu bir göreve yükselmedikçe durumlarının değişmesi yani o
derecedeki öteki kademelere geçmeleri mümkün değildir.
Yapılan
şu kısa açıklamadan bile ortada kazanılmış haklan zedeliyen ve aynı durumda
olmayan kişilere aynı haklan vermek suretiyle eşitsizlik meydana getiren bir
durumun yaratılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Sorunun
daha iyi aydınlanabilmesi için kadro üstü aylık alan memurların kanunî durumlarının
belirtilmesinde zorunluk vardır :
657
sayılı Devlet Memurları Kanunundan önce memurların "aylıklarına ilişkin
konuları düzenleyen kanun, 30/6/1939 gününde kabul edilmiş olan ve 1939
yılından bu yana değişiklik göre göre 1970 yılına kadar yaşamını sürdürmüş
bulunan 3656 sayılı (Devlet Memurları Aylıklarının Tevhit ve Teadülüne dair
Kanun) idi.
Bu
Kanunun belli başlı ilkelerinden ikisi; her görevin bir kadroya dayanması ve
memurların yükselebilmeleri için ehliyet şartından ayrıca daha üst derecede boş
bir kadronun bulunması idi. Boş kadro olmadıkça, yükselmeğe ehliyeti usulünce
saptanmış olan bir memurun, derecesinde kaç yıl beklerse beklesin üst derece
aylığa yükselmesi mümkün değildir.
6.
maddesi dışında kalan hükümleri 31/5/1944 tarihinde yürürlüce giren 21/6/1944
günlü, 4598 sayılı Kanuna kadar süren bu durum bu Kanunun 4. maddesiyle
değiştirildi ve terfie hak kazanmış olan memurlara yukarı derecede boş bir
kadro mevcut olmadan da bulundukları kadrolarda iki üst dereceye kadar
yükselebilme olanağı sağlandı. Sonradan 8 Haziran 1963 gününde yürürlüğe giren
30/5/1963 günlü, 242 sayılı Kanunla da bu olanak üç üst dereceye çıkarıldı. 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte uygulanmakta olan
bu Kanunun hükmü aynen şöyle idi :
(Bulundukları
derecelerde kanunî müddetlerini doldurdukları ve ehliyetleri sabit olduğu
halde, hususî teşkilât kanunlarının koyduğu yaş, meslek ve tahsil gibi kayıtlar
ve şartlar dolayısiyle üst dereceye geçirilemeyenlerle kanunî hükümler
dairesinde terfie hak kazanmış bulundukları halde kadroda açık yer olmamak veya
bulundukları memuriyetlerde kalmalarına idarece lüzum görülmek veya bulunduktan
memuriyetlerde üst derece bulunmamak sebepleriyle terfi edemiyenlere bir üst
derece maaşı ve bu derecede de bir terfi müddeti geçirerek aynı sebeplerle üst
dereceye geçemiyen veya terfi edemeyenlere ikinci bir üst derece maaşı ve bu
derecede de yine bir terfi müddeti geçirerek aynı sebeplerle üst dereceye
geçemiyen veya terfi edemiyenlere üçüncü bir üst derece maaşı verilir.
3.
derece memuriyetlerde bulunup da bu suretle iki üst derece maaşı almış
olanlardan bir terfi müddeti daha geçirerek terfie hak kazananlara yüz lira
tazminat verilir.
İkince
derece memuriyetlerde bulunup da bu suretle bir üst derece maaşı almış
olanlardan bir terfi müddeti daha geçirerek terfie hak kazananlara ikinci defa
yüz lira aylık tazminat verilir.
Birinci
derece memuriyetlerde bu derecede bir terfi müddetini dolduran ve terfie hak
kazananlara yüz lira ve bunlardan ikinci bir terfi müddetini doldurarak terfi
hak kazananlara ikinci bir yüz lira yine üçüncü bir terfi müddetini doldurarak
terfie hak kazananlara üçüncü bir yüz lira aylık tazminat verilir.
Bu
madde hükmüne göre yapılacak terfilerde memurun bulunduğu derece maaşını bir
terfi müddetince müktesep hak olarak almış bulunması esastır.)
Madde
hükmü, kanunî yükselme sürelerini dolduran ve yükselme yetenekleri de usulünce
saptanmış bulunan memurlara, kadrolarında üst derece aylık verilmesini, dört
koşuldan birinin varlığına bağlamıştı :
1-
Belli derecelere yükselebilmek için özel kuruluş Yasaların yaş, meslek ve
tahsil gibi bazı kayıt ve şartlar koymuş bulunması,
2-
Kadroda açık yer olmaması,
3-
Bulundukları memuriyette kalmalarında hizmet bakımından idarece yarar
görülmesi,
4-
Bulundukları memuriyetin üstünde bir derece bulunmaması.
Görüldüğü
gibi bu madde uygulanmak suretiyle yükseltilen memurlarla kadroya geçirilmek
suretiyle yükseltilen memurlar arasında çok nemli ortak yanlar vardır :
a)
Her iki kümedekiler de kanundaki yükselme sürelerini doldurmuşlardır;
b)
Her iki kümedekilerin de yukarı dereceye yükselmeğe ehliyetleri usulünce
saptanmış; başka bir deyimle bunlar kanundaki hükümlere güre yükselmeğe hak
kazanmışlardır.
c)
İdare, kanun karşısında aynı durumda olan ve öznel açıdan yükselmeğe hak kazanmış
bulunan iki memurdan birini, üst kadro vermek yoliyle, ötekisini de kadrosunda
bırakarak yükseltmiştir.
Böylece
kendi kadrosunda yükseltilen memur hakkındaki bu işlem, yukarıda sayılan
yerinde yükselme durumlarından (1) sayılısı dışındaki koşullara dayanmakta ise
bu işlemde o memura kondurulabilecek en ufak bir hata, kusur veya memurun
kendisine bağlanabilecek nitelik eksikliği de söz konusu değildir.
Bu,
tamamen idarenin yol açtığı düzenleme ve kuruluş bozukluğunun bir sonucudur.
Böyle olunca da memurun işlemin sorumlusu durumuna getirilmesinin, kazandığı
haklarından yoksun edilmesinin, kendisine aynı durumdaki öteki memurlardan
değişik ve daha geride haklar tanınmasının hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle
bağdaştırılmasına olanak yoktur.
Gerçi
kadrosunda yükselenler arasında, yukarıda sayısı ile gösterilen durumda
bulunanlar, yani kanunların koydukları çeşitli nitelikler bakımından esasen, bu
derecelerdeki kadrolu görevlere yükselmeleri sakıncalı sayılmış olanlar da
vardır. Bu bakımdan bu gibilerin durumlarının yeni kanuna intibakta saklı
tutulmasının hizmet bakımından zorunlu olduğu öne sürülebilir. Ancak söz konusu
ek geçici 2. maddenin (b) fıkrası, sadece bunlar için değil, bütün yerinde
yükselen memurları kapsamına alan ve birinci kümenin dışında kalanlar
bakımından haklı olmayan bir düzenleme getirmiştir.
Öte
yandan 657 sayılı Kanun, (Kadrosunda yükselme) usulünü sakıncalı görerek ve
yeni memurluk düzeninin bünyesiyle bağdaşır bulmayarak kaldırmışken önceki
kanun hükümleri uyarınca, memurların eylem veya kusurları nedeniyle değil
tamamen idarenin kendi tutumu yüzünden kadrosunda yükselttiği bir bölüm memurlara,
sonuç itibariyle, eski sistemin bir devamı demek olan söz konusu (b)
fıkrasındaki düzenlemenin reva görülmüş bulunması, kanun önünde eşitlik
ilkesini de zedelemektedir. Kanunun ek geçici 8. maddesi gözden geçirilirse
görülür ki, kamu görevlilerinden bir bölümün yeni derecelere intibak
ettirilmelerinde, kadrolarında aylık alanlarla, kadro üstünde aylık almakta
bulunanlar arasında böyle bir ayrım yaratılmamış, her iki kümedekilerin
aldıkları aylık derecelerine göre yeni derecelere intibak ettirilmeleri, eski
aylıklarında geçirilen sürelerin de yeni derecelerdeki kademe yükselmelerinde
sayılması ilkesi kabul edilmiştir.
Ayrıca
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa değişiklik getiren söz konusu 31/7/1970
günlü. 1327 sayılı Kanunun başka maddelerinde de bu ve benzer durumlardaki
kazanılmış hakların değerlendirildiği, üstelik bir bölüm görevlilere eski
hükümlere göre kazandıklarından da daha üstün haklar tanınmış olduğu
görülmektedir.
Sözgelimi
:
1-
Ek geçici 2. maddenin (d) ve (e) fıkralarında, önceki, kanun döneminde ihtisas
ve istisna mevkiinde bulunup da işgal ettikleri kadroları henüz kazanılmış hak
olarak almamış olanların ve terfian tayin edildikleri kadro aylığı ile
kazanılmış hak olan derece aylıkları arasındaki farkı tazminat olarak alanların
intibaklarının kadro derecelerine göre yapılması esası kabul edilmek suretiyle
eski kanundaki ayrıcalı durumları, daha da pekiştirilerek sürdürülmüştür.
2-
Ek geçici 2. maddenin (f) bendi ile ek geçici 3. ve 4. maddelerde, eski
hükümlere göre bareme tabi hizmet sayılmayan ve barem dereceleri bakımından
etkili olmayan D ve E cetvellerinde geçen hizmetlerin, üstelik Devlet dışında
geçen hizmetlerin bir bölümünün, değerlendirilmek suretiyle yeni intibaklarda
sayılması kabul edilmiştir.
3-
Ek geçici 5. madde ile, kadroya intibak ettirilen memurların önceki
derecelerinde geçirdikleri sürelerin tamamı yeni derecelerde değerlendirilerek
kademe ilerlemesi verilmiştir.
4-
Yukarıda da değinildiği gibi ek geçici 8. maddede yer alan bir bölüm kamu
görevlilerinden eski hükümlere göre kadrolarında yükselmiş olanların durumları,
aldıkları üst derece aylıkları üzerinden yeni kadro derecelerine intibak
ettirilmek suretiyle düzeltilmiş ve eski üst derece alıklarda geçirdikleri
sürelerin tamamının da yeni derecelerin kademe yükselmeleri bakımından
sayılmasına gidilmiştir.
Görüldüğü
gibi kanun, kamu görevlilerinden bazılarının evvelce kazandıkları hakları ve
geçirdikleri süreleri tam olarak değerlendirirken, hatta bir bölüm memurlar
için eskiden kazandıklarının da üstünde yeni haklar tanırken, eski statünün
zorunlu sonucu olarak kadrolardan yükseltilmiş memurların büyük bir bölümünün,
ömürlerinden verdikleri yıllarla kazanmış oldukları süreleri değersiz hale
getirmekte ve kendilerinin asla sebep olamadıkları, tamamen eski kanundan ileri
gelme ve yeni kanun ile terk edilmiş bulunan yanlış bir düzeni sadece bunların
şahıslarına özgü olarak devam ettirmektedir.
Kazanılmış
hakların değersiz kalması ve haklı neden olmaksızın kanun önünde eşitsizlik
yaratılması sonucunu doğuran bu hükmün Anayasa'nın 2. ve 12. Maddelerine
aykırılığı açık olduğundan iptaline karar verilmelidir.
İhsan
Ecemiş, Ziya Önel, Şevket Müftügil ve Ahmet H. Boyacıoğlu ayrı gerekçe ile bu
sonuca katılmışlardır.
VII-
İptal kararının yürürlük günü sorunu :
1327
sayılı Kanunla 657 sayılı Kanuna getirilen ek geçici 2. maddenin b bendi
hükmünün iptali halinde, eski kanuna göre kadroları üstünde aylık alanların
yeni kanuna intibakları konusundaki kural ortadan kalkmış olacaktır. Kanunda bu
gibilerin intibakını sağlayacak nitelikte başkaca bir hüküm de bulunmadığından
uygulamada oluşacak boşluğun yasa koyucu tarafından Anayasa'ya uygun nitelikte
yeni bir düzenleme ile doldurulması gerekmektedir.
Anayasa'nın
değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında (Gereken hallerde, Anayasa Mahkemesi,
iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih
kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.)
kuralı yer almaktadır.
Yukarıda
açıklanan duruma göre bu iptal kararı için, söz konusu Anayasa kuralını
uygulamanın gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.
Kararın
Resmî Gazete'de yayımlanması için geçecek süre ve Yasama Meclislerinin
çalışmaya ara verme zamanları da gözönüne alınarak yeni bir yasa çıkarılması
için altı ayın yeteceği düşünülmüştür.
Bu
nedenle kararın Resmî Gazete'de yayımı gününden başlayarak altı ay sonra
yürürlüğe girmesine karar verilmelidir.
Muhittin
Taylan, Avni Givda, Şahap Arıç, Recai Seçkin, Ahmet Akar, Muhittin Gürün ve
Lütfı Ömerbaş yeni yasama çalışmaları için üç aylık sürenin yeteceği, bu
nedenle de kararın, Resmî Gazete'de yayımı gününden başlayarak üç ay sonra
yürürlüğe girmesine karar verilmesi gerektiği görüşünü öne sürmüşlerdir.
Sonuç
:
1-
657 sayılı Devlet Memurları Kanununa 31/7/1970 günlü, 1327 sayılı Kanunun 90.
maddesiyle eklenen ek geçici 2. maddesinin (b) bendinin tümünün Anayasaya
aykırı olduğuna ve iptaline iptalinde oybirliğiyle; gerekçede İhsan Ecemiş,
Ziya Önel, Şevket Müftügil ve Ahmet H. Boyacıoğlu'nun karşı oylarıyla ve
oyçokluğu ile;
2-
İptal kararının Resmî Gazete'de yayımlanması gününden başlayarak altı ay sonra
yürürlüğe girmesine Muhittin Taylan, Avnî Givda, Şahap Arıç, Recai Seçkin,
Ahmet Akar, Muhittin Gürün ve Lütfi Ömerbaş'ın üç aylık sürenin yeterli olduğu
yolundaki karşıoylariyle ve oyçokluğu ile,
9/5/1972
gününde karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Muhittin
Taylan
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Sait
Koçak
|
|
|
|
|
Üye
Nuri
Ülgenalp
|
Üye
Şahap
Arıç
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Recai
Seçkin
|
|
|
|
|
Üye
Ahmet
Akar
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Kâni
Vrana
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
|
|
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|
KARŞIOY
YAZISI
31/7/1970
günlü, 1327 sayılı Kanunun 90. maddesiyle 14/7/1965 günlü, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa katılan ek geçici 2. maddenin (b) bendinin Anayasa
Mahkemesinin 9/5/1972 günlü, 1971/58 -1972/22 sayılı karariyle iptali
öngörülünce iptal hükmü Resmî Gazete'de yayınlandığı günde yürürlüğe girerse
ancak yasama yoliyle giderilebilecek bir boşluk oluşacağı için Anayasa'nın
değişik 152. maddesinin ikinci fıkrası olanaklarından yararlanılarak iptal
kararının yürürlüğe gireceği tarihin ayrıca kararlaştırılmasına gidilmiştir.
Çoğunluk iptal hükmünün kararın Resmî Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak
altı ay sonra yürürlüğe girmesini uygun görmüştür.
Anayasa'nın
değişik 152. maddesinin ikinci fıkrasında yazılı yetki kullanılırken Anayasa
Mahkemesine düşen en önemli ve ağır iş, iptal hükmünün kapsamım gözönünde
bulundurarak boşluğun yasama yoliyle doldurulmasına elverecek, fakat Anayasa'ya
aykırılığı saptanmış ve Resmî Gazete ile de ilân edilmiş kanun kuralının
gereksizce yürürlükte kalmasına yol açamayacak dengeli bir süreyi isabetle
ortaya koyabilmektir. Böyle yapılmadı mı ya yasama işleri aksar ve süresi
içinde bitirilemez; yahut Anayasa'ya aykırılığı saptanmış ve ilân edilmiş bir
kanun kurallarının bir yandan uzun bir süre daha öznel haklar üzerindeki olumsuz
etkilerini sürdürmesine, bir yandan da manevî nüfuz ve itibarını yitirmesine
yol açılmış olur.
Burada
söz konusu olan yalnız bir maddenin tek bendidir ve yerine koyabilmektir. Böyle
yapılmadımı yasama işleri aksar ve süresi içinde niteliktedir. İptal gerekçesi
de kararın Resmî Gazete'de yayımı ile birlikte öğrenilmiş olacağından yürürlük
için tanınan altı aylık sürenin gerçekten uzun ve gereksiz olduğu ve ereği
aşmakta bulunduğu, boşluğun yasama yoliyle doldurulabilmesi için üç ayın
yeteceği ortadadır.
1971/58
- 1972/22 sayılı, 9/5/1972 günlü kararın, iptal hükmünün Resmî Gazete'de
yayımlandığı günden başlayarak üç değil de altı ay sonra yürürlüğe girmesine
ilişkin bölümüne yukarıdaki gerekçe ile karşıyız.
|
|
Başkanvekili
Avni
Givda
|
Üye
Ahmet
Akar
|
KARŞIOY
YAZISI
I-
31/7/1970 günlü ve 1327 sayılı Kanunun 90. maddesiyle 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa eklenmiş bulunan Ek Geçici 2. maddenin iptali istenen (b)
bendi hükmü, 4598 sayılı Kanunun 242 sayılı Kanunla değiştirilmiş bulunan 4.
maddesine göre, kadrolarında l, 2 veya 3 üst dereceye yükseltilmiş bulunan
memurların, yeni kanuna ne yolda intibak edeceklerini düzenlemekte ve bu konuda
temel iki ilkeye dayanmaktadır. Bu ilkeden birincisi, bulundukları kadrolarda
l, 2 veya 3 üst derece aylık veya ücret alanların kadrolarına tekabül eden
derecelere intibaklarının yapılacağı, ikincisi de bunların aldıkları l, 2 veya
3 üst derece aylık ve ücretlere tekabül eden derecelerin ilk kademe
aylıklarının kendilerine ödeneceği hususudur. Dâva konusu edilen bu bent
hükümlerinin Anayasa'ya uygunluk açısından ayrı ayrı ele alınarak incelemeye
tabi tutulması ve varılacak sonuca göre Anayasa'ya uygun veya aykırı
olduklarının saptanması lâzımdır.
II-
Bulundukları kadrolarda l, 2 veya 3 üst dereceye yükseltilmiş olanların
aldıkları aylık veya ücretlere tekabül eden derecelerin ilk kademe aylıklarının
kendilerine verileceğini öngören ilkenin Anayasa'ya aykırı olduğu, eşitlik
ilkesini zedelediği, kazanılmış hakları ihlâl ettiği açıkça ortada
bulunduğundan ayrı gerekçe göstermeye gerek yoktur.
III-
30/6/1939 günlü ve 3656 sayılı Devlet Memurları Aylıklarının Tevhit ve
Teadülüne dair Kanun ve bu Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapan 21/6/1944
günlü 4598 sayılı Kanunla bu Kanunun 4. maddesinin değiştirilmesine dair
30/5/1963 günlü 242 sayılı Kanun bütünü ile incelendiğinde; görev, yetki ve
sorumlulukların kadrolara istinat ettirildiği, alınan aylıkların işgal edilen
ve yapılan göreve ait kadronun yetki ve sorumluluğunu kapsadığı, bununla
beraber memleket şartlarındaki değişikliğin devlet teşkilatı içinde yeni
birtakım hizmetler getirmesi ve terfi bekleyen görevliler için yeni kadroların
alınması hususundaki güçlüklerin kadrosuz terfi sistemim ortaya çıkardığı
görülmektedir.
4598
sayılı Kanun, kadro ve aylık arasında farklılık getirmiş, birincisini yapılan
göreve, ikincisini memurun şahsına bağlı tutan bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu
sonuca göre bulundukları kadrolarda l, 2 veya 3 üst derece aylık veya ücreti
alanların yaptıkları görev ve bu görevin yüklediği sorumluluk aldıkları üst
derece aylıklarına tekabül eden kadroların görev ve sorumluluğu olmayıp,
bulundukları kadroların görev ve sorumluluğu olmak lâzımgelir. O halde bir
devlet görevlisinin ifa etmediği bir görev için ve o görevin doğal sonucu olan
sorumluluğu yüklenmeksizin bulunduğu kadroya dayanarak aldığı üst derece
aylığının tekabül ettiği kadroya intibak ettirilmesi ne hukuka ve ne de eşitlik
ilkelerine uygun düşmeyen bir davranış olur.
Bu bakımdan
dâvaya konu olan (b) bendinin bulundukları kadrolarda î, 2 veya 3 üst derece
aylık veya ücret alanların kadrolarına tekabül eden derecelere intibaklarının
yapılacağına dair ilkesinde Anayasa'ya ve kazanılmış haklara ters düşen ve
onlarla çatışan bir yön yoktur. Bununla beraber (b) bendinin diğer hükümlerinin
Anayasa'ya aykırılığı yüzünden iptal edilmesi, sözü edilen ilkenin uygulanma
olanağını da ortadan kaldırdığından, dâva konusu edilen hükmün tamamının iptal
edilmesi bir zorunluluk halini almaktadır.
Özetlemek
gerekirse, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa 31/-7/1970 günlü, 1327 sayılı
Kanunun 90. maddesiyle eklenen ikinci maddesinin (b) bendinin tümünün iptali
yolundaki çokluk görüşüne, bu bendin (Halen bulundukları kadrolarda l, 2 ve 3
üst derece aylık veya ücret alanlar, kadrolarına tekabül eden derecelere
intibak ettirilmekle beraber) biçimindeki hükmü Anayasa'ya aykırı olmamakla
beraber fıkra hükmünün iptali karşısında bu ilkenin başlı başına uygulanma
olanağı bulunmadığı ve bu konuda yeni bir düzenleme gerektiği nedeniyle
katıldığımızdan gerekçenin bu yöne ilişkin bölümüne karşıyız.
|
|
|
|
Üye
İhsan
Ecemiş
|
Üye
Ziya
Önel
|
Üye
Şevket
Müftügil
|
Üye
Ahmet
H. Boyacıoğlu
|