ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas No.:1964/26
Karar No.:1966/1
Karar günü:13/1/1966
Resmi Gazete tarih/sayı:31.5.1966/12310
İptal
dâvasını açan : Adalet Partisi Cumhuriyet Senatosu Grupu.
İptal
dâvasının konusu : 22/4/1964 günlü ve 11689 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
(Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Seçimi Kanununun Değiştirilmesine Dair 447 sayılı
ve 17/4/1964 günlü kanun) un Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 8., 11., 70.,
86. ve geçici 10 uncu maddelerine ve senato seçimlerine ilişkin gerekçeye
aykırı olduğu ileri sürülmüş ve Anayasa'nın 149. ve 150 nci maddelerine
dayanılarak iptali istenmiştir.
I-
İlk inceleme :
Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğünün 15 inci maddesi gereğince 3/7/1964 gününde yapılan ilk
incelemede iptal dâvasının, Adalet Partisi Cumhuriyet Senatosu Grubunun
29/4/1964 günlü kararına uyularak grup Başkanvekili Fikret Turhangil
tarafından, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğince 16/5/1964 gününde kaleme
havale edilmiş olan 12/5/1964 günlü dilekçe ile ve yasada yazılı süre içinde
açıldığı görülmüştür. Bundan sonra Partinin Cumhuriyet Senatosu Grubunun tek
başına dâva açmağa yetkili olup olmadığı üzerinde durulmuş, o zamanki mahkeme
heyetine katılan üyelerden Rifat Göksu, İbrahim Senil ve Lûtfi Ömerbaş böyle
bir sorunun esasen incelenmesi sırasında çözümlenmesi gerektiğini ileri
sürmüşlerse de çoğunluk bu görüşe katılmamış olduğundan oyçoğluğu ile verilen
karar sonucunda konunun incelenmesine geçilmiştir.
Anayasa'nın
iptal dâvasına hakkı olanları açıklayan 149 uncu maddesinde ".......
Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsilcisi bulunan siyasi partiler veya
bunların meclis grupları" ndan söz edilmekte ve böylece bir siyasi
partinin iki meclisten herhangi birindeki grubunun tek başına iptal dâvası
açmağa hakkı bulunduğu hükme bağlanmış olmaktadır. Buna karşılık 44 sayılı ve
22/4/1962 günlü kanunun iptal dâvası açmaya yetkili olanlara ilişkin 21 inci maddesinin
4 sayılı bendinde "siyasi partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisi
grupları" denilerek Anayasa hükmü bir değişikliğe uğratılmıştır. Ancak
Anayasa'nın 149 uncu maddesinin açık ve kesin hükmü karşısında 44 sayılı
kanunun 21 inci maddesinin 4 sayılı bendine uyulmasının mümkün olamayacağı
meydandadır. Üyelerden Salim Başol çoğunluk görüşüne katılmamış ve sadece bir
siyasi partinin T. B. M. M. grubunun dâva açabileceğini ileri sürmüştür.
Dâvacının dâva açmağa yetkisi bulunduğuna bu nedenle ve oyçokluğu ile karar
verildikten sonra işin esasının incelenmesi oybirliği ile kararlaştırılmıştır.
II-
Esasın incelenmesi :
Dâva
dilekçesi ve ekleri, esasa ilişkin rapor, Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen
kanun, dayanılan Anayasa maddeleri, bunların gerekçeleri ve bunlarla ilgili
meclis görüşme tutanakları okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü :
l-
Dâva konusu kanun :
Cumhuriyet
Senatosu Üyeleri Seçimi Kanununun Değiştirilmesine Dair 447 sayılı ve 17/4/1964
günlü kanun şöyledir :
"Madde
l- 24 Mayıs 1961 tarihli ve 304 sayılı Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Seçimi
Kanununun l inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir :
Genel
olarak uygulanacak hükümler.
Madde
l- 25 Mayıs 1961 tarihli ve 306 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun l ve 2 nci
maddeleri, 9 uncu maddesi, 10 uncu maddesinin son fıkrası, 11 ilâ 26 ncı
maddeleri, 27 nci maddesinin l, 2 ve 3 üncü bendleri, 28 ilâ 31 inci maddeleri,
32 nci maddesinin l, 2 ve 3 üncü fıkraları ve 33 ilâ 41 inci maddeleri
hükümleri, Cumhuriyet Senatosu üyeleri seçimlerinde de uygulanır."
"2-
24 Mayıs 1961 tarihli ve 304 sayılı Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Seçimi
Kanununun l inci maddesi, 2 nci maddesi ile bu maddeye ek l sayılı liste, aynı
kanunun 6 ilâ 10 uncu maddeleri, 12 nci maddesi 13 üncü maddesinin l, 2 ve 3
üncü fıkraları, 14 ilâ 19 uncu maddeleri hükümleri yürürlükten
kaldırılmıştır."
Kanunun
2 nci maddesi yürürlük tarihine, 3 üncü maddesi yürütme merciine ilişkin
bulunduğundan metinlerine burada ayrıca yer verilmemiştir.
2-
Dâvacının dayandığı Anayasa hükümleri :
Dâvacının
dayanak olarak ileri sürdüğü Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının 8., 11., 70.,
86. ve geçici 10 uncu maddeleri aşağıdadır,
"Madde
8- Kanunlar Anayasa'ya aykırı olamaz.
Anayasa
hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve kişileri
bağlayan temel hukuk kurallarıdır."
"Madde
11- Temel hak ve hürriyetler, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olarak ancak
kanunla sınırlanabilir.
Kanun,
kamu yararı, genel ahlâk, kamu düzeni, sosyal adalet ve millî güvenlik gibi
sebeplerle de olsa bir hakkın ve hürriyetin özüne dokunamaz."
"Madde
70- Cumhuriyet Senatosu, genel oyla seçilen yüz elli üye ile Cumhurbaşkanınca
seçilen onbeş üyeden kuruludur.
13
Aralık 1960 tarihli ve 157 sayılı kanunun altında adları bulunan Millî Birlik
Komitesi Başkanı ve üyeleri ile eski Cumhurbaşkanları, yaş kaydı
gözetilmeksizin, Cumhuriyet Senatosunun tabii üyesidirler. Tabii üyeler,
Cumhuriyet Senatosunun diğer üyelerinin tabi oldukları hükümlere tabidirler.
Ancak, haklarında, bu Anayasa'nın 73 üncü maddesinin l inci ve 2 nci fıkraları
ve 10 uncu geçici maddesinin l inci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Tabii üye
olarak Cumhuriyet Senatosuna katıldıktan sonra bir siyasi partiye girenlerin
tabii üyelik sıfatı, partiye girişlerinden sonraki ilk Cumhuriyet Senatosu
üyeliği seçimi tarihinde sona erer."
"Madde
86- Her meclis, üye tam sayısının salt çoğunluğuyla toplanır. Ve Anayasa'da
başkaca hüküm yoksa, toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karâr verir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinde toplantı yeter sayısı her iki meclis üye tamsayısı
toplamının salt çoğunluğudur."
"Geçici
Madde 10- Cumhuriyet Senatosunun genel oyla ve Cumhurbaşkanınca seçilen
üyelerin yenilenmesi hakkındaki 73 üncü maddenin 2 nci fıkrası hükmünün
uygulanmasını sağlamak amacıyla, bunların seçiminden iki yıl sonra yapılacak
seçimlerle yenilenecek olanları tesbit etmek üzere, bu seçimden iki ay önce
adçekmeye başvurulur; dört yıl sonra yapılacak seçimle yenilenecek olan
üyelerin tesbiti için aynı esasa uyularak adçekilir; ancak ikinci yıl sonunda
seçilmiş olan üyeler bu adçekmeye girmez.
Cumhuriyet
Senatosu Başkanı hakkında adçekme işlemi uygulanmaz. İlk Cumhuriyet Senatosu
seçiminden iki ve dört yıl sonra yapılacak seçimler hakkında da. Cumhuriyet
Senatosu seçimleriyle ilgili kanun hükümleri uygulanır."
4-
DÂVA KONUSUNUN TARTIŞILMASI :
a)
Şekil bakımından Anayasa'ya aykırılık sorunu ;
Dâvacının
gerekçesinde en son ileri sürülmekle birlikte 447 sayılı kanunun şekil
bakımından Anayasa'ya aykırı bulunduğu yolundaki iddianın, niteliği
dolayısiyle, önce incelenmesi gerekir.
Dâvacı,
dâva konusu kanunun teklif halinde Cumhuriyet Senatosuna geldiği zaman olağan
komisyonlara havale edilmişken sonradan toplantı ve karar nisabı bulunmayan bir
oturumda bu iş için geçici komisyon kurulmasına karar verildiğini, aslında
fiilî bir topluluktan ibaret olan bu komisyon raporunun senato genel kurulunda
görüşme konusu yapıldığını ve böylece kanunun hukuki dayanaktan yoksun
kaldığını İleri sürmektedir. Bu iddia kanun teklifinin komisyondan geçmiş
sayılamıyacak bir durumda olduğu halde genel kurulda kabul edildiği için
Anayasaya aykırı bulunduğu yolunda da özetlenebilir.
İddia
bu olunca yasama meclislerindeki komisyonlar ve bunların yasama işlemlerindeki
yerleri ve etkileri üzerinde durulmak gerekir. Anayasa'da her kanun tasarısı ve
teklifinin mutlaka bir komisyon incelemesinden geçmesi gerektiği yolunda bir
kuralı doğrudan doğruya koyan hüküm yoktur. Ancak iki durumda; Millet
Meclisinin Cumhuriyet Senatosundan gelen metni benimsenmemesi halinde; bir de
bütçe tasarılarının incelenmesinde karma komisyon kurulması açıkça
emredilmektedir. (Anayasa madde 92 ve 94) Bununla birlikte yasama meclislerinde
komisyonlar bulunacağına ve kanun tasarısı ve tekliflerinin bu komisyonlarda
görüşüleceğine işaret eden dolaylı hükümler Anayasa'da yer almıştır. Söz gelimi
92 nci maddenin 5 inci fıkrasında (Her iki meclisin ilgili komisyonlarından) ve
10 uncu fıkrasında Cumhuriyet Senatosunun kendisine gönderilen bir metni
(Millet meclisi komisyonlarında ve genel kurulundaki görüşme süresini aşmayan
bir süre içinde) karara bağlayacağından söz edilmektedir. Bu hükümlerin yasama
meclisleri komisyonlarına ve kanun tasarılarının komisyonlarda görüşülmesi
usulüne bir Anayasa müessesesi niteliği verdiğinde şüphe yoktur.
Öte
yandan Anayasa, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve meclislerin çalışmalarını
kendi yaptıkları İçtüzüklerin hükümlerine göre yürütmeleri kuralını da
koymuştur. (Madde 85/1) Yasama meclislerinin İçtüzüklerinde ve bu arada
Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünde komisyonlara, komisyon çalışmalarına, kanun
tasarı ve tekliflerin komisyonlara havalesine ve buralarda görüşülmelerine
önemli yer verilmektedir. Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğü ancak tek istisnai
durumda, hükümetin veya teklif sahibinin isteği ve genel kurulun kararı üzerine
kanun tasarısı veya teklifinin komisyonda görüşülmesi tamamlanmadan doğrudan
doğruya gündeme alınmasına imkân tanımıştır. Bu da, tasarı veya teklifin
İçtüzükte yazılı süre içinde komisyonda sonuçlandırılmamış bulunması durumudur.
(Madde 36) Ne gibi bir düşünce ile konulduğu beli; olan böyle bir hükmün, ancak
kendi kapsamı içinde, ereği ile sınırlı olarak ele alınması gerekir.
Yukarıdan
beri kısaca değinilen hususlar gözönünde tutulursa, yetkili komisyonlardan
geçmeksizin veya usulünce kurulmamış bir komisyondan geçerek kabul edilmiş
kanun tasarısının, iptal nedeni olacak bir şekil eksikliği ile malûl sayılması
gerektiği sonucuna varılır. Bu sonuca ve Dâvacının iddiasına göre dâva konusu
kanunun hazırlık, bir başka deyimle komisyon incelemeleri, safhasının gözden
geçirilmesi yerinde olacaktır.
Cumhuriyet
Senatosu Tutanak Dergisinin incelenmesinden anlaşıldığı üzere 57 birleşimde
(2/4/1964 günü dâva konusu kanun teklifinin Anayasa ve Adalet Komusyonu ile
İçişleri Komusyonundan seçilecek yedişer kişiden kurulu bir geçici komisyonda
görüşülmesi yolundaki önerge kabul edilmiştir. Cumhuriyet Senatosu İçdüzüğü
(Madde 17) genel kurula, gerekli görürse, karma yahut geçici komusyonlar kurma
yetkisi tanımaktadır. Ancak önergenin kabulü (74 kabul, 2 ret 2 çekimser;
Tutanak Dergisi-Cilt 19. sayfa 678 ve 684) 78 üyenin açık oylamaya katılması
ile olmuştur. Anayasa'nın 86 ncı maddesi uyarınca Cumhuriyet Senatosu enaz üye
tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanabilir. Bu hüküm içtüzüğün 112 nci
maddesinde de yer almıştır. Cumhuriyet Senatosunun üye tamsayısı 185 olduğuna
göre toplantı yeter sayısı 93 tür. Yeter sayının nasıl hesaplanacağına
İçtüzüğün 108 inci maddesinin 6 sayılı bendi ışık tutmaktadır. Burada
toplantıda bilfiil bulunanların değil yalnız oy verenlerin yetersayı hesabında
nazara alınacaklarına dair açık işaret vardır. Oturuma Başkanlık eden ve
oylamaya katılması yasaklanmış bulunduğu için oy vermeyen üyenin, yeter sayının
hesabında var sayılması gereklidir. Böyle olunca yukarıda söz konusu edilen
önergenin karara bağlanması sırasında toplantıya katılanların sayısı sadece 79
u bulur. Bu toplam Anayasanın ve İçtüzüğün öngördüğü yeter sayının altındadır.
Durum
böyle kalsaydı kurulan geçici komisyonun ve çalışmalarının yasa dışı olacağında
şüphe yoktu. Ancak 58 inci (7/4/1964 günü) ve 63 üncü (16/4/1964 günü)
birleşimlerde Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunca alınan kararlar geçici
komsiyonun kuruluşuna hukukî nitelik kazandırmış ve o yüzden doğmuş olan şekil
eksikliğini tamamlıyarak aykırılığı ortadan kaldırmıştır. Şöyle ki;
Kanun
teklifinin geçici komisyonda görüşülmesine ilişkin karara bir üyece Başkanlık
Divanı katında itiraz edilmesi üzerine; Divan itiraz konusu kararın tam ve
muteber olduğuna karar vermiş ve bu karar Divanın sunuşları arasında 58 inci
birleşimde görüşülüp tartışılmıştır. Öte yandan yine bu karar dolayısiyle
İçtüzüğün uygulanmasında anlaşmazlık doğduğu ileri sürülerek yapılan
başvurmanın İçtüzüğün 180 inci maddesi gereğince Anayasa ve Adalet komisyonuna
havale edildiği aynı birleşimde açıklanmış ve Başkanlık Divanı sunuşunun
komisyon raporu geldikten sonra oylanması istenmiştir. Açık oylama sonucunda
önergenin reddedildiği Başkanlıkça bildirildikten sonra görüşme konusu
Başkanlık Divanı kararının işari oy yoliyle oylanmasına geçildiği ve kararın
kabul edildiğinin tesbit olunduğu Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisinin 19
uncu cildinin 707 nci sayfasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Anayasa
ve Adalet Komisyonu, oylamalarda hataya düşüldüğü ve gerek geçici komisyon
kurulması hakkındaki önergenin, gerekse itiraz üzerine Başkanlık Divanınca
verilen kararın İçtüzüğünün 112 nci maddesinin son fıkrası gereğince yeniden
oylanması gerektiği yolunda mütalâa vermiştir. Onbir kişilik komisyonun beş
üyesi komisyonun yetkisizliğini ileri sürerek mütalâaya muhalif kalmışlardır.
63 üncü birleşimde komisyon sözcüsü raporun gündeme alınarak öncelikle ve l
sıra sayısında görüşülmesini istemiş; buna karşılık Önergedeki ifade ile
(hukuki mesnedi ve değeri olmayan komisyon mütalâasının gündeme alınmasını
isteyen önergenin reddi) teklif edilmiştir. İkinci teklifin, üyeler ayağa
kaldırılarak işarî oy yoluyle yapılan oylamada kabul edildiği Cumhuriyet Senatosu
Tutanak Dergisinin 20 nci cildinin 19 uncu sayfasının incelenmesinden
anlaşılmaktadır. Bundan sonra Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Seçimi Kanununun
değiştirilmesine dair kanun teklifinin ve Cumhuriyet Senatosu Geçici Komisyon
raporunun gündeme alınması ve öteki bütün işlerden önce görüşülmesi teklifi
açık oylamaya konulmuş Başkan 92 üyenin olmaya katıldığını 85 üyenin kabul, 3
üyenin çekimser ve 4 üyenin red oyu verdiğini açıklamıştır. Sorulan bir soru
Üzerine başkan vekili "sayın Başkan burada; 93. Ben buradayım oy
kullanmıyorum 94." cevabını vermiştir. (Aynı dergi cilt 20 sayfa 22)
Görülüyor
ki Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun yukarıda açıkladığımız kararlarla
beliren iradesi, evvelce toplanma yeter sayısı gözetilmeksizin kurulmasına
karar verilmiş Geçici Komisyonu ve bu Komisyon çalışmalarını benimseyerek şekil
eksikliğini ortadan kaldırmış bulunmaktadır. Şu duruma göre dâvanın şekil
bakımından Anayasa'ya aykırılık iddiasiyle yönelen bölümünün reddi gerekir
Üyelerden Şemsettin Akçoğlu ve Muhittin Gürün bu gerekçeye katılmamışlar; Asım
Erkan, İhsan Keçecioğlu, Şeref Hocaoğlu, Salim Başol ve Muhittin Taylan ise
gerekçede tek nedene dayanılmasının doğru olmadığını ileri sürerek muhalif
kalmışlardır.
b)
ESAS BAKIMINDAN ANAYASA'YA AYKIRILIK SORUNU :
Bu
sorunun incelenmesine başlandığı sırada dâva konusu kanunun l inci maddesinin
atıfta bulunduğu 25/5/1961 günlü ve 306 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 1,
2., 9., 10./Son; 11-26, 27/1., 2., 3., 28-31.; 32/1., 2., 3.; ve 33-41 inci
maddeleri hükümlerinin Anayasa'ya aykırılık bakımından ayrı ayrı İncelenmeleri
gerekip gerekmediği görüşme konusu olmuştur.
Dâva
dilekçesinde, dâvanın konusu ve kapsamı kesin ve keskin sınırlarla
belirmektedir. 11 sayfa tutan gerekçe bu hususta şüpheye ve tereddüde yer
bırakrmyacak şekilde durumu aydınlatmıştır. Dâvacı 306 sayılı Kanun
hükümlerinde ifadesini bulan nispî temsil sisteminin Cumhuriyet Senatosu
Üyeleri seçimine de uygulanmasını öngördüğü için 447 sayılı Kanunun Anayasa'ya
aykırı bulunduğu iddiasındadır. Eğer 306 sayılı Kanunun 447 sayılı Kanunla atıf
yapılan hükümlerinden bazılarının bizatihi Anayasa'ya aykırı olduğu görüşünde
bulunsaydı bu ciheti gerekçesi ile bildireceğinde ve o hükümlerin ayrı ayrı
iptallerini isteyeceğinde şüphe yoktur. Dâvacının 306 sayılı Kanunun hükümlerine
karşı hiçbir itirazı olmamış; bunlara ne yakından ne uzaktan, doğrudan doğruya
veya dolaylı olarak değinmemiştir. Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülen, 306
sayılı Kanunun hükümleri değil, nispî temsil sisteminin Cumhuriyet Senatosu
Üyeleri seçiminde de uygulanmasının öngörülüşüdür. Öte yandan 306 sayılı Kanun
hükümlerine yönelen bir iptal dâvasının böyle dolaylı bir yoldan değil doğrudan
doğruya o kanun aleyhine açılmasının en olumlu tutum olacağı da meydandadır.
Şu
duruma göre 306 sayılı Kanunun 447 sayılı Kanunla atıf yapılan hükümlerinin
Anayasa'ya aykırılık bakımından ayrı ayrı incelenmelerine yer olmamak gerekir.
Üyelerden Şemsettin Akçoğlu, Hakkı Ketenoğlu ve Muhittin Gürün bu görüşe
katılmamışlardır.
Dâvacının,
nispî temsil sisteminin Cumhuriyet Senatosu seçimlerinde de uygulanmasına yol
açan kanunun, Anayasa'ya esastan aykırı bulunduğunu savunmak için ileri sürdüğü
gerekçenin ki uzun bur Özeti bu kararın başında verilmiştir temel dayanağını
bir yasa gerekçesinin ve yasa üzerindeki Meclis görüşmelerinin o yasa
hükümlerine ışık tutacağı ve Anayasa gerekçesinin Cumhuriyet Senatosunun
bünyesine ilişkin bölümünün bu Meclisin çoğunluk sistemine göre seçilmesini
buyurur anlamda olduğu iddiası teşkil eylemektedir.
Yasaların
ancak açıklıktan yoksun hükümleri, uygulamalar sırasında bir ışık tutulmasını
gerektirir ve böyle bir durumda o ışık yasanın gerekçesinde ve Meclis görüşme
tutanaklarında aranır. Açık ve kesin metinler için aydınlatma ve yorumlama söz
konusu olamıyacağı gibi gerekçelere ve Meclis görüşme tutanaklarına
başvurulması da düşünülemez. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa'sının seçme ve seçilme
hakkını ve seçimlerde uyulması gerekli temel kuralları belirten 55 inci
maddesi, en küçük bir tereddüde ve yanlış anlaşılmaya yer bırakmayan bir
açıklık ve kesinliktedir. Bu madde seçimlerin "serbest, eşit, gizli, tek
dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm" esaslarına göre yapılmasını hükme
bağlamakta, bu esasların dışında kalan bütün şartları ve nitelikleri kanun
koyucunun takdirine bırakmaktadır. O halde serbest, eşit, gizli, tek dereceli,
genel oy, açık sayım ve döküm esaslarından ayrılmamak şartiyle kanun koyucunun
meclislerden herhangi biri için uygun gördüğü seçim sistemi Anayasa'nın da
makbulüdür. Eğer Anayasa koyucusu, Cumhuriyet Senatosu seçimleri için belirli
ve değişmez bir sistemi öngörmüş olsaydı, böylesine önemli bir görüşü Dâvacının
iddia ettiği gibi gerekçedeki yorumlanmaya hatta zorlanmaya muhtaç bir takım
beyanlarla değil yasanın metni içinde yer alacak buyurucu ve bağlayıcı bir
hükümle açıklayacağında şüphe yoktur. Anayasa'nın Cumhuriyet Senatosunun
kuruluşuna ilişkin 70 inci maddesine ve ondan sonra gelen hükümlere bir göz
atılması yasa yapıcının böyle bir görüşü ve niyeti olmadığını görmeğe yeter.
Bu
nedenlerdir ki Dâvacının Anayasa gerekçesinden, 304 sayılı Kanunun gerekçesini,
meclis görüşmeleri sırasında söylenen bazı sözleri ve bir kaç Anayasa madesinin
T. B. M. M. nce manalandırılması tarzını da kendine destek sayıp dâvasına uygun
olarak çıkarmak istediği anlamların niteliğini ve değerini ayrıca tartışmaya
yer görülmemiştir.
Anayasa'nın
geçici 10 uncu maddesinin son fıkrasının, Cumhuriyet Senatosu seçimleri için
ilk altı yıl içinde 304 sayılı Kanuna, yani çoğunluk sistemine uyulmasını
zorunlu kıldığı yolundaki iddiaya gelince; bu hükmün niteliği ve konulması
nedeni üzerinde mahkememizin 14/3/1964 günlü ve 11656 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 1963/300-280 sayılı ve 25/11/1963 günlü kararında etraflı tartışma
ve açıklama vardır. Bilindiği üzere Anayasa'nın 73 üncü maddesindeki üçte bir
üyenin her iki yılda bir yenilenmesi hükmünün ilk Cumhuriyet Senatosunun 2 nci
ve 4 üncü yıllarında nasıl uygulanacağını belirten geçici 10 uncu madde
Temsilciler Meclisinde görüşülürken bugünkü son (yani üçüncü) fıkra yoktu.
Birinci görüşmede söz alan olmamış; ikinci görüşme sırasında bir temsilci bu
maddenin değiştirilmesini istemiştir. (Temsilciler Meclisi Tutanak Dergisi-cilt
4 sayfa 657-4/5/1961 günlü 60 ıncı birleşim). Değiştirme önergesi şöyledir :
"Milletvekilleri ve Cumhuriyet Senatosu üyeleri seçimleri kanunlarında
seçim başlangıcı 18 Mart, oy verme günü de 19 Mayıstan evvel gelen Pazar günü
olarak tesbit edilmiş olduğuna göre bu maddenin komisyonca geri alınarak
tenazur ve ahengin tesis ettirilmesini arz ve teklif ederim" Bunun üzerine
Komisyon maddeyi geri istemiş ve bugünkü son fıkrayı eklemiş; yine aynı 60 ıncı
birleşimin 3 üncü oturumunda bu fıkra okunmuş, söz alan olmamış, madde şimdiki
şekli ile çıkmıştır. (Aynı tutanak dergisi sayfa 665) Şu durum, geçici 10 uncu
maddenin son fıkrasının sadece ilk Cumhuriyet Senatosu seçiminden 2 ve 4 yıl
sonra yapılacak seçimlerin Cumhuriyet Senatosu seçimlerini düzenliyecek yasada
o tarihte 304 sayılı ve 24/5/1961 günlü yasa henüz kanunlaşmış bile değildi
"açıklanan günlerde yapılmasını sağlamak ereğiyle konulmuş olduğunu
göstermektedir. Kaldı ki, yukarıda da denildiği üzere, Anayasa koyucusu, seçim
sistemi gibi çok önemli bir konuda bir kural getirmeyi öngörmüş olsaydı, bunu
hiçbir zaman dolaylı bir yoldan ve herhangi bir yasaya atıf suretiyle yapmaz; o
kurala doğrudan doğruya kendi metnî içinde yer verildi. Öte yandan Anayasa
koyucusunun çoğunluk sistemini Cumhuriyet Senatosunun sadece ilk iki yenileme
seçimi için öngördüğü ve koruduğu; ondan sonrası için ise dilediği sistemi
kabulde yasa yapıcıyı serbest bıraktığı düşünülmesi, savunulması mümkün
hususlardan değildir.
Özetlenirse;
dâva konusu 447 sayılı kanunun 306 sayılı kanunda ifadesini bulan nispi temsil
sisteminin, Cumhuriyet Senatosu üyelerinin seçiminde de uygulanmasını öngören
hükümünde Anayasa'nın ne 8, 11, 70. ve geçici 10 uncu maddelerine, ne de başka
herhangi bir maddesine aykırılık yoktur. Dâvanın esas bakımından aykırılık
iddiasiyle yönelen bölümünün de reddi gerekir.
III.
SONUÇ :
1-
Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Seçimi Kanunun değiştirilmesine dair 447 sayılı ve
17/4/1964 günlü kanunda şekil eksikliği bulunmadığından dâvanın bu iddia ile
yönelen bölümünün reddine Üyelerden Şemsettin Akçoğlu ve Muhittin Gürün'ün
gerekçeye, Asım Erkan, İhsan Keçecioğlu, Şeref Hocaoğlu, Salim Başol ve
Muhittin Taylan'ın da gerekçe de tek nedene dayanılmasına muhalefetleriyle ve
oyçokluğu ile;
2-
306 sayılı kanunun 447 sayılı kanunla atıf yapılan hükümlerinin Anayasa'ya
aykırılık bakımından ayrı ayrı incelenmelerine yer olmadığı Üyelerden Şemsettin
Akçoğlu, Hakkı Ketenoğlu ve Muhittin Gürün'ün muhalefetleriyle ve oyçokluğu ile
kararlaştırıldıktan sonra 447 sayılı kanunun, 306 sayılı kanunda ifadesini
bulan nispi temsil sisteminin Cumhuriyet Senatosu Üyelerinin seçiminde de
uygulanmasını öngören hükmünde Anayasa'ya aykırılık bulunmadığına ve dâvanın
esas bakımından aykırılık iddiasiyle yönelen bölümünün de reddine oybirliğiyle;
13/1/1966
gününde Anayasa'nın 149, 150 ve 152 nci maddeleri gereğince karar verildi.
|
|
|
|
Başkan
Mütfi
Akadlı
|
Üye
Cemalettin
Köseoğlu
|
Üye
Asım
Erkan
|
Üye
Şemsettin
Akçoğlu
|
|
|
|
|
Üye
İbrahim
Senil
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
A.
Şeref Hocaoğlu
|
Üye
Salim
Başol
|
|
|
|
|
Üye
Hakkı
Ketenoğlu
|
Üye
Fazıl
Uluocak
|
Üye
Sait
Koçak
|
Üye
Avni
Givda
|
|
|
|
Üye
Muhittin
Taylan
|
Üye
Muhittin
Gürün
|
Üye
Lütfi
Ömerbaş
|
MUHALEFET
ŞERHİ
Konumuz
olan kararın, çoğunluk tarafından kabul edilen gerekçesine katılmakla beraber
aşağıda yazılı hususların da gözönünde tutulması icabeder.
Bir
tasarının kanun oluşu için gereken esaslı formaliteler, Anayasa'nın 91, 92, 93
ve 94 üncü maddelerinde belirtilmiştir.
Bu
maddeler hükümleri, daha açık ve seçik bir şekilde içtüzükte yer aldığı gibi İç
Tüzükte bu maddeler hükümleri dışında tali derecede önemi olan diğer bir çok
formalitelerde bulunmaktadır.
Bir
Kanun Tasarrısının Meclislerde görüşülmesinde Anayasa hükümlerine dayanan
içtüzükteki formalitelere riayetsizlik, Anayasa'ya aykırılık teşkil eder. Ve o
tasarı kanunlaşmaz.
Anayasa'ya
dayanmayan, tâli derecedeki formalitelere riayetsizlik ise Anayasa'ya aykırılık
teşkil etmez. Ve tasarı yine kanunlaşır.
Bir
tasarı metninin kabulünde Millet Meclisi ile Cumhuriyet Senatosu arasında
uyuşmazlık tahaddüs ettiği takdirde Anayasa'nın 92 nci maddesi uyarınca karma
komisyon kurulması, genel ve katma bütçe tasarılarının incelenmesi için
Anayasa'nın 14 üncü maddesi gereğince karma komisyon kurulması hususları
Anayasa meselesidir. Bu komisyonların kurulmasından ve konularını inceleyip rapor
düzenlemelerinden vazgeçilemez.
Bu
hallerin dışında kalan kanun tasarılarının ve bu meyanda konumuz olan
Cumhuriyet Senatosu Kanununun Değiştirilmesine dair 447 sayılı kanun
tasarısının Senato Başkanlığınca herhangi bir komisyona havale edilmesi, havale
edilen komisyonda incelenip bir rapor düzenlenmesi veya geçici bir komisyon
kurularak o komisyonda incelenmesi gibi formaliteler. Anayasa hükümlerine
dayanmayan tâli derecede önemi haiz formaliteler olup bu formalitelere
riayetsizlik Anayasa'ya aykırılık teşkil etmeyeceği gibi Cumhuriyet Senatosunun
2/4/1964 günlü oturumunda sözü geçen 447 sayılı kanun tasarısının incelenmesi
için geçici komisyonun açık oylama ile kurulmasında 73 üyenin oyunu kullanmış
olması da Anayasa'ya aykırılık teşkil etmez. Ve kanunun iptaline sebep ve
dayanak olamaz.
Cumhuriyet
Senatosu İçtüzüğünün 36 ncı maddesi aynen şöyledir :
"Komisyonlar
kendilerine havale edilen tasarı ve teklifleri Millet Meclisi komisyonlarında o
tasarı ve tekliflerin görüşülmesi için geçen zamana eşit bir süre içinde
sonuçlandırıp Genel Kurula göndermekle yükümlüdürler. Şu kadarki bu süre bir
buçuk ayı geçemez. Bu tasarı veya teklif yukarıdaki fıkrada yazılı süre içinde
sonuçlandırılmadığı takdirde Hükümet veya teklif sahibi bunların doğrudan
doğruya gündeme alınmasını Genel Kuruldan isteyebilir."
Bu
maddenin son fıkrası hükmüne göre icabında bir kanun tasarısı, herhangi bir
komisyonda incelenmeksizin Genel Kurulda görüşülebilecektir. Bu meyanda 447
sayılı kanun tasarısının, Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunda görüşülmeden Önce
herhangi bir komisyonda incelenmesinin önemi olmadığı sözü geçen 36 ncı
maddenin son fıkrası hükmünden açıkça anlaşılmaktadır.
Bu
kanun tasarısının bir komisyonda incelenmesinin önemi olmadığına göre de o
komisyonun kuruluş formalitesine riayetsizlik Anayasaya aykırılık teşkil etmez.
Nitekim bu geçici komisyonun kuruluşuna karşı vaki itirazın yerinde olmadığı
yolundaki Başkanlık Divanı kararı Genel Kurulca tasvip edilmiştir.
Bu
hususlarında karar gerekçesinde yer alması lüzumuna kani bulunuyorum.
MUHALEFET
ŞERHİ
1-
Oylama yeter sayısı 93 olan Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun, 78 Üyesinin
iştirak ettiği oylama sonunda kurulan Geçici Komisyonun kanuni bir teşekkül
olmadığı noktasında fikir ayrılığı yoktur.
Ancak
çoğunluk, 58 ve 63 üncü birleşimlerde alınan kararların şekil eksikliğini
ortadan kaldırdığı görüşündedir.
Kanaatimce,
Geçici Komisyonun kuruluşundaki şekil eksikliği, sonra dan alınan kararlara
rağmen ortadan kalkmamış ve Genel Kurulda, kuruluşu muallel bir komisyonun
hazırladığı rapor müzakere konusu olmuştur.
Şekil
eksikliğini bertaraf edici bir karar mevcut olmamakla beraber rapor Genel
Kurulda yeter sayının, bulunduğu birleşimde müzakere ve kabul edilmiş
bulunduğuna göre Geçici Komisyonun faaliyetlerine ait şekil noksanlığına
dayanılarak Genel Kurulun tecelli eden iradesinin tahlili mükün değildir.
Karara
bu gerekçeyle katılıyorum.
2-
Üye Muhittin Gürün'ün muhalefet şerhinin 2 numaralı bendine de aynen iştirak
ediyorum.
MUHALEFET
ŞERHİ
Geçici
Komisyon kurulmasına dair olan Genel Kurul kararında, toplanma yeter sayısı
bulunmaması sebebiyle meydana gelen şekil eksikliğinin, sonradan bu komisyon
tarafından hazırlanan raporun Genel Kurulca benimsenerek görüşmeğe esas
tutulmuş olmasiyle şekil eksikliğinin giderilmiş bulunduğu yolundaki gerekçeye
katılıyoruz. Ancak;
Anayasa'da
(92, 94 üncü maddelerde yer alan karma komisyonlar dışında) yasama meclisleri
komisyonlarının kurulması ve faaliyetleri hakkında açık bir hüküm yoktur.
Yalnız Anayasa'nın 85 inci maddesi, meclislerin çalışmalarını kendi yaptıkları
içtüzüklere göre yürütecekleri kuralını koymuş bulunduğundan Meclis
çalışmalarının bir kısmını teşkil eden komisyonların kurulması ve çalışma
usullerinin belli edilmesi her Meclisin İçtüzüğünde yer almıştır.
Yasama
meclisleri çalışmalarının verimli ve düzenli olabilmesi için kanun tasarı ve
tekliflerinin önceden ihtisas alanlarına göre kurulmuş olan komisyonlarda
etraflı bir şekilde incelenmesinin yararlı olacağı bir gerçek olmakla beraber
bu çalışmanın genel kurula ışık tutacak bir hazırlık çalışması niteliğinde
olduğu ve Genel Kurul iradesinin üstünlüğü gözönünde tutulduğu takdirde, geçici
komisyon kurulmasını öngören Genel Kurul kararındaki toplanma yeter sayısı
bulunmaması yüzünden ileri gelen eksikliğin, sonradan toplanma yeter sayısı
bulunan bir birleşimde usulünce kabul edilmiş olan bir kanunun bu nedenlerle
iptalini gerektirmeyeceği sonucu çıkmaktadır. Bu bakımdan karar gerekçesinde
yer alan (Yetkili komisyondan geçmeksizin veya usulünce kurulmamış bir
komisyondan geçerek kabul edilmiş olan bir kanunun iptal nedeni olacak bir
şekil eksikliği ile malul sayılması gerektiği sonucuna varılacağı) yolundaki
görüşe katılmıyoruz.
|
|
|
Üye
A.
Şeref Hocaoğlu
|
Üye
İhsan
Keçecioğlu
|
Üye
Muhittin
Taylan
|
KARŞI
DÜŞÜNCE AÇIKLAMASI
Anayasa
açık ve kesin olarak 92 ve 94 üncü maddelerinde karma komisyon kurulmasını
emretmiş, kuruluşlarını da düzenlemiştir. Bu iki halin dışında komisyonlar
kurulması, kanun tasarılarının komisyonlardan geçirilemesi hususu Meclis
Çalışmalarını kolaylaştıran hazırlık niteliğindedir.
92
ve 94 üncü maddelerdeki karma komisyonlar dışındaki komisyonların kuruluşuna ve
kanun tasarılarının komisyonlardan geçiş tarzına ait şekle riayetsizlik Genel
Kurulun tasvip ve kabulü halinde iptal nedeni olmamak gerekir. Çünkü Genel
Kurulun irade ve tasarrufu hâkimdir. Genel Kurulun kabulü eksiklikler ve şekle
riayetsizlikleri giderir.
Ama,
Anayasa'nın açık olarak emrettiği yukarıda geçen komisyonların kuruluşuna ait
şekle riayetsizlikler Genel Kurulun kabulüne rağmen iptal sebebi teşkil eder.
Bu
sebeple böyle bir ayrım yapılmaksızın alelıtlak (... yetkili komisyonlardan
geçmeksizin veya usulünce kurulmamış bir komisyondan geçerek kabul edilmiş
kanun tasarısının iptal nedeni olacak bir şekil eksikliği ile malûl sayılması
gerektiği sonucuna varılır.) yolundaki görüşe katılmıyorum.
MUHALEFET
ŞERHİ
l-
Kararda belirtildiği üzere, 447 sayılı Kanuna ait tasarıyı inceleyen geçici
Komisyon, 78 Cumhuriyet Senatosu üyesinin oylaması ile kurulmuştur. Cumhuriyet
Senatosunda toplantı ve karar yeter sayısı 93 olduğuna göre söz konusu
Komisyonun yeter sayı olmadan kurulduğu meydandadır. Şu hale göre bu Komisyon,
kanuni olarak kurulmuş bir teşekkül olmayıp fiili bir topluluktan ibarettir. Bu
duruma göre Dâvacının böyle bir topluluğun kararlarının hukuki değer
taşımıyacağı yolundaki iddiası doğru ve yerindedir.
Kararın
çoğunluk kısmında : Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun 58 inci birleşiminde
yapılan işari oylamada, Komisyonun kuruluşundaki söz konusu kanunsuzluğa matuf
bir itirazın Senato Genel Kurulunca reddedilmiş olması ve keza 63 üncü
birleşimde de sözü edilen geçici Komisyonunun kuruluşunun kanuni olmadığına
dair olan Anayasa ve Adalet Komisyonu raporunun incelenmesi teklifinin
reddolunarak Komisyonca hazırlanan Seçim Kanunu Tasarısının müzakeresinin kabul
edilmiş bulunması olayları üzerinde durulmakta ve bu oylamalara dayanarak :
(Görülüyor
ki Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulunun yukarıda açıkladığımız kararlarla
beliren iradesi, evvelce toplanma yeter sayısı gözetilmeksizin kurulmasına
karar verilmiş geçici Komisyonu ve bu komisyon çalışmalarını benimseyerek şekil
eksikliğini ortadan kaldırmış bulunmaktadır.)
neticesine
varılmaktadır.
Halbuki
Seçim Kanunu Tasarısını incelemek üzere bir geçici komisyon kurulmasına dair
olan Senato Genel Kurul kararının, Anayasa ve içtüzük hükümlerine göre muteber
olmadığı ve bunun sonucu olarak muteber olmayan bir kararla kurulan geçici
komisyonun da, hukuki ve kanuni alanda varlığı bulunmayan fiili bir topluluktan
ibaret bulunduğu kesin olduğuna göre, sonradan, böyle bir heyetin bu malûl
durumunu belirten bir önergenin Senato Genel Kurulunda reddedilmiş bulunması
veya bu topluluğun çalışmaları sonunda düzenlediği raporun Cumhuriyet Senatosu
Genel Kurulunca müzakereye esas tutulmasının kabul edilmiş olması olayları,
Komisyonun doğusundaki sakatlığı giderecek hukukî etkiyi haiz değildir. Zira
Cumhuriyet Senatosu Genel Kurulu, Kanuni yeter sayı ile Komisyonu yeniden
kurmadıkça bu hususta başlangıçta düşülmüş olan hatanın tashihi mümkün olmaz.
Aksi düşünce, Senatoda yapılan ve Anayasa'ya kanunlara veya içtüzük hükümlerine
uygun olmayan usuli işlemlerin, sonradan alınacak kararlarla onaylanması
halinde muteber bir hale geleceğinin kabul edilmesine yol açar. Nitekim dâvaya
konu olan olayda Anayasa ve İçtüzüğe uygun olarak kurulmamış bulunan bir
topluluk, Senato Genel Kurulunca sonradan alınan bir kararla muteber bir
komisyon sayılmıştır ki bu netice kanunların ve içtüzüklerin usule ait
hükümlerini tesirsiz bir hale düşürmeğe varmaktadır.
Bu
hadisede Cumhuriyet Senatosu, hukuki varlığı olmayan bir topluluğun raporunu,
muteber bir Komisyon raporu imiş gibi incelemeği kabul etmiş ve incelemiştir.
Bu halin; bir kanun tasarısının herhangi bir komisyona uğratılmadan doğrudan
doğruya, Genel Kurulca Müzakere edilmiş olmasından başka şekilde yorumlanması
mümkün değildir.
Kanaatimizce
meseleyi bu cephesiyle ele alarak incelemek doğru olur :
Kanunların
Meclislerde ne yolda müzakere edileceği ve hangi merhalelerden geçeceği
Anayasa'nın 92 nci maddesinde bahis konusu edilmektedir.
Bu
maddenin incelenmesi sonucunda görülecektirki Anayasa koyucusu, sadece
Meclislerin Genel Kurullarındaki müzakereler üzerinde durmuş ve bu
müzakerelerin neticesinde bir metnin ne suretle kanun olacağını belirtmiştir.
Bazı hallerde kurulacağı gösterilen karma komisyonlar hariç olmak üzere bu
maddede veya Anayasa'nın diğer herhangi bir maddesinde bir Anayasa kuralı
olarak; kanun tasarılarının evvelâ komisyonlarda, sonra Meclislerin Genel
kurullarında inceleneceği hakkında bir sıra ve kaide mevcut bulunmamaktadır.
Her
ne kadar, kararın çoğunluk kısmında da üzerinde durulduğu gibi, (Meclislerin
ilgili komisyonlarından). 92 nci maddenin iki yerinde söz edilmekte ise de bu
hükümler; kanun tasarı ve tekliflerinin mutlak surette komisyonlardan
geçirilmesi zorunluğunu koyan birer Anayasa kuralı niteliğinde olmayıp söz
konusu maddede kurulması bir Anayasa kuralı olarak ön görülmüş bulunan (Karma
komisyonların) teşkilinde, genel olarak parlementolarda mevcudiyeti bilinen
komisyonlardan ne surette faydalanılacağını ve bunların hangilerinden ne sayıda
üye alınacağını belirtmekten öteye bir mânaya sahip değillerdir.
Bu
itibarla kararın çoğunluk kısmında ileri sürüldüğü gibi bu iki işarete
dayanarak bir kanun tasarısının Meclislerde Genel Kurula gelmeden önce
komisyonlarda müzakere edilmesinin zorunlu olduğu yolunda bir Anayasa kuralı
bulunduğundan bahsetmeğe imkân yoktur.
Şu
duruma göre, Anayasa'nın 92 nci maddesinde kurulacağı belirtilenler dışındaki
komisyonlar birer içtüzük müesseseleridir. Her ne kadar içtüzük hükümlerinin de
Meclislerin çalışmalarına hâkim olacakları ve bunlara aykırılığın, dolaylı
olarak Anayasa'nın 85 inci maddesine aykırılık teşkil edeceği şüphesizdir.
Ancak bu konuda içtüzük hükümlerinin tümünü aynı etkide görmek de yanlış olur.
Meselâ İçtüzüğün 75 inci maddesine göre bir kanun tasarısının ikinci
görüşmesinin, birinci görüşmeden itibaren 5 gün geçmeden yapılabilmesini, ancak
hükümetle ilgili komisyon, gerekçe beyaniyle yazılı olarak isteyebilmektedir.
Bu hükme aykırı olarak; gerekçe beyan edilmeyen veya yazılı değilde sözlü
olarak yapılmış olan bu yoldaki bir teklifin Meclisin oyuna sunularak kabul
edilmesi sonucunda birinci müzakeresinden itibaren 5 gün geçmeden ikinci
müzakeresi yapılmış olan bir kanunun Anayasa'ya aykırı olarak kabul edilmiş bulunduğu
düşünülemez. Keza aynı maddeye göre bu yolda bir teklif yapmağa sadece hükümet
veya ilgili Komisyon yetkili olduğu halde meclis üyelerinden birisi tarafından
veya parti gruplarından gelen böyle bir teklifin Başkanlıkça oya sunularak
kabul edilmesi üzerine yapılan müzakereler sonucunda kabul olunan bir kanunun
sıhhati de zedelenmiş sayılamaz. Bunlar gibi Cumhuriyet Senatosu içtüzüğünün 56
ncı maddesindeki söz sırasının değiştirilmesi, yapılan bir yazılı konuşma, 61
inci maddeye rağmen yirmi dakikadan fazla sürdüğü halde oturumu idare eden
Başkan tarafından ses çıkarılmaması gibi Tüzüğe aykırı hareketler, bu olayların
geçtiği müzekareler sonunda kabul edilen kanunların Anayasa bakımından
sıhhatini zedeleyecek nitelikte ve etkide değildirler. Bu gibi misalleri daha
hafif veya biraz daha ağır nitelikte olmak üzere İçtüzük içerisinde çokça
bulmak mümkündür.
Buna
mukabil İçtüzüğün bir kısım hükümlerine riayetsizliğin de kanunların sıhhati
üzerinde etki yapması gerekeceği düşünülebilir. Nitekim Meclisin iradesinin
tam, kesin ve serbest şekilde tecelli etmesini sağlama maksadiyle konulmuş olan
İçtüzük hükümlerine riayetsizliğin, bu hareketler neticesinde kabul edilmiş
bulunan kanunların sağlığını zedeleyeceği kabul edilmelidir.
Yukarıdaki
açıklamaların ışığı altında, Komisyon müzakerelerinin niteliğinin ve kanunların
sıhhatine olan etkisinin incelenmesi aşağıdaki sonucu vermektedir :
Komisyonlar;
kendilerine havale olunan kanun tasarı ve tekliflerin içinde bulunduğu meclis
adına inceleyerek düşüncelerini bir raporla bildiren kuruluşlardır. Meclislerin
Genel Kurulları bu raporlarda ileri sürülen düşüncelerle bağlı değillerdir.
Bunu tamamen kabul veya tamamen red edebilecekleri gibi büsbütün farklı bir
şekle de sokabilirler. Şu halde Komisyonların mesaisinin; meclise gelen
meselelerin gereği gibi açılarak Meclis Genel Kurulunun çalışmalarını
kolaylaştırıcı ve daha süratli ve verimli hale getirici bir amacı vardır. Fakat
bir tasarının ilgili Komisyonda incelenmemiş olmasının Meclis iradesinin gereği
gibi belirmesine engel teşkil ettiğinin düşünülmesi mümkün değildir. Zira
Meclis kendi iradesinin tam sahibidir.
Esasen
Cumhuriyet Senatosu İçtüzüğünün 36 ncı maddesinin son fıkrası da, komisyonlarda
belli süreler içinde neticelendirilmeyen kanun tasarısı ve tekliflerinin Hükümet
veya teklif sahiplerinin istemleri üzerine doğrudan doğruya Genel Kurul
gündemine alınarak müzakere edilebilmesini öngörmüş bulunmaktadır.
Bunun
iki noktadan değerlendirilmesi lâzımdır :
1-
Demekki, bazı hal ve zaruretlerde Komisyon çalışmasından vazgeçilebileceği
kabul edilmektedir. Bu hükmün uygulanması sonucu çıkarılan bir kanunun
sıhhatinin tam olduğu ve Anayasa'ya aykırı bulunmadığı şüphesizdir. -Şu halde
Komisyon çalışması, -Meclis iradesinin gereği gibi tecellisi ve kanunun sıhhati
için vazgeçilemez bir unsur değildir.
2-
Esasen kararın çoğunluk kısımında da, içtüzüğün bu hükmünden faydalanılarak
kabul edilmiş olan bir kanunun sıhhati üzerin de söz edilmemiş, ancak bu hükmün
kendi kapsamı içinde, ereği ile sınırlı olarak ele alınması gerektiği ileri
sürülmüştür.
Bu
mütalâadan, Komisyon çalışmasının bir Anayasa kuralı olmadığı sonucunun
çıkartılması zaruridir. Aksi takdirde yani bir kanun tasarı veya teklifinin
behemahal ilgili komisyonlardan geçirilmiş olması, bir Anayasa kuralı icabı
bulunmuş olsa idi şu veya bu zaruretle bu kuralın ihmal edilmesinin kabulü de
mümkün olamazdı. Şu halde kararın çoğunluk kısmında ilk Önce, bu düşüncenin
aksi savunulmuş olmakla beraber sonradan, Tüzüğün 36 ncı maddesinde sayılan
hallerde Komisyon mesaisinin vazgeçilebilir bir unsur olduğu kabul edilmekle,
bunun bir Anayasa kuralı olmadığı da kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu
açıklamalara göre; Cumhuriyet Senatosunun Komisyonlarındaki çalışmalar bir
Anayasa kuralının sonucu olmayıp birer İçtüzük düzenlemesidir ve niteliği
itibariyle de Senato iradesinin gereği gibi tecellisine yardımcı olmakla
beraber sıhhatinin şartı değildir. Bu itibarla bir kanun tasarısı veya
teklifinin ilgili komisyonda incelenmeden doğruca Genel Kurulda müzakere
edilerek kabul edilmiş olması onun sıhhatini zedelemez ve Anayasaya bir
aykırılık teşkil etmez.
Dâva
konusu olan kanuna ait tasarı da, hukukî manada komisyon sayılamıyacak bir
topluluk tarafından incelenerek Senato Genel Kuruluna sevkedilmiş olduğundan,
Komisyonda hiç müzakeresi yapılmamış bir kanun tasarısı olmak niteliğinden
kurtulamamış bulunmakla beraber yukarıda açıklandığı üzere bu durumda
Anayasa'ya aykırı bir cihet yoktur.
Bu
sebeplerle, çoğunluk gerekçesiyle değil, yukarıda açıkladığım gerekçe ile
kararın bu kısmına katılmaktayım.
2-
Dâva dilekçesinde aynen :
(22
Nisan 1964 tarihinde 11689 sayılı Resmi Gazete ile neşir ve ilân edilen ve
yürürlüğe giren 447 sayılı Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Seçim Kanununun
değiştirilmesine dair Kanunun, Anayasa'nın 8, 11, 70, 86 ve muvakkat 10 uncu madde
ile Anayasa'nın ve Seçim Kanununun gerekçelerine aykırı olması hasebiyle mezkûr
kanunun iptali talebinden ibarettir.)
Denilmek
suretiyle 447 sayılı kanunun tüm olarak Anayasa'ya aykırılığı ileri sürülerek
iptali istenmiş ve dilekçenin sonunda da :
(Yukarıda
mâruz sebeplerle her bakımdan Anayasa'ya aykırılığı sabit olan son Seçim
Kanununun iptaline karar ittihaz buyrulmasmı dileriz).
Denilerek
dilekçenin başında 447 sayılı kanunun tümünü hedef tutan dâva, tekrar ve teyit
olunmuştur.
Bu
dâva ile gözetilen asıl hedefin, nispi temsil sisteminin Cumhuriyet Senatosu
üyelerinin seçimlerinde uygulanmasını mümkün kılan hüküm veya hükümler olduğu
aşikâr olmakla ve dâva dilekçesinde iptal isteminin gerekçesi olmak üzere de bu
hedef etrafında açıklamalarda bulunulmakta ise de Anayasa Mahkemesi, 44 sayılı
Kanunun 28 inci maddesine göre istem ile bağlı olup, Dâvacılar tarafından ileri
sürülen gerekçeye dayanmaya mecbur olmadığından kararın çoğunluk kısmında ileri
sürülen sebeplerle incelenmenin, sadece nispî temsil esasının Cumhuriyet
Senatosu üyelerinin seçiminde uygulaması prensibine değil, iptali istenilen 447
sayılı Kanunun tümüne ve 306 sayılı Kanunun, Cumhuriyet Senatosu üyelerinin
seçiminde uygulanacağı bu kanunda yazılı olan maddelerinin taıramına
yönetilmesi gerekirdi. Esasen bu inceleme sonucunda verilecek kararın, doğrudan
doğruya 306 sayılı Kanuna veya onun maddelerine herhangi bir etki yapması bahis
konusu olmayıp o hükümlerin, sadece Cumhuriyet Senatosu üyelerinin
seçimlerindeki uygulamalarında, tesirli olacağı şüpesizdir.
Bu
sebeple kararın incelemede uygulanan usule ait kısmına muhalifim.