ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2024/124
Karar Sayısı : 2025/39
Karar Tarihi : 11/2/2025
R.G.Tarih-Sayı : 27/5/2025-32912
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Denizli 2. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 31/1/2018
tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının (g) bendinin Anayasa’nın 2., 5., 13., 25. ve 26. maddelerine
aykırılığı ileri sürülerek iptaline verilmesi talebidir.
OLAY: Davacının uyarma
cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada
itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali
için başvurmuştur.
I. İPTALİ
İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un 8. maddesinin itiraz konusu kuralın da yer aldığı
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(2) Kınama
cezasını gerektiren fiiller şunlardır:
a) Görev sırasında (…), mevzuat veya talimatlarla
yasaklanan davranışlarda bulunmak.
b) Mevzuatta belirlenmiş usul ve kurallara riayet etmeden
sözlü, yazılı veya elektronik olarak müracaat veya şikâyette bulunmak.
c) Nöbeti teslimden sonra görev yerine özürsüz olarak geç
dönmek.
ç) Bildirimleri süresi içerisinde yerine ulaştırmamak.
d) Mevzuat veya talimatlarla taşınmasına veya
bulundurulmasına izin verilmiş olanlar dışında, mesleğin ciddiyeti ile
bağdaşmayacak biçimde yüzük, bilezik, kolye, madalyon, rozet ve benzeri şeyleri
takmak.
e) Görev sırasında veya dışında kendisi ile aynı rütbede
çalışanlara veya mesai arkadaşlarına karşı saygısız davranmak.
f) Mevzuat ve talimatlarla kendisine tevdi edilmiş
görevlerin gerektirdiği sorumluluğu üstlenmekten imtina ettiğini gösterecek
tavır ve davranışlarda bulunmak.
g) Amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma
arkadaşları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda, onların işlem, eylem ve
kişilikleri hakkında kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak
tarzda olumsuz sözler söylemek.
ğ) Zati demirbaş tabanca veya geçici olarak verilen
demirbaş tabancanın üzerinde orijinalliğini bozacak boya, kaplama, gravür veya
ciddiyetle bağdaşmayacak şekil, desen, resim ve karakter gibi değişiklikler
yapmak.
h) Mevzuata veya mesleki teamüllere aykırı hitaplarda
bulunmak.
ı) Bu fıkrada disiplinsizlik olarak saptanan eylem,
işlem, tutum ve davranışlar dışında herhangi bir biçimde görevin takdir ve
yerine getirilmesinde müsamaha ve savsaklama göstermek.
i) (Mülga:18/10/2018-7148/36 md.)”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi
İçtüzüğü hükümleri uyarınca Kadir ÖZKAYA, Hasan Tahsin GÖKCAN, Basri BAĞCI, Engin
YILDIRIM, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU,
Selahaddin MENTEŞ, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL ve
Ömer ÇINAR’IN katılımlarıyla 27/6/2024 tarihinde
yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. ESASIN İNCELENMESİ
2. Başvuru kararı ve
ekleri, Raportörler Ömer DURSUN ve Burcu TAŞYAPAN tarafından hazırlanan işin
esasına ilişkin raporlar, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Anlam ve Kapsam
3. 7068 sayılı Kanun;
Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik hâlleri ile cezalarını, disiplin
amirlerini ve kurullarını, disiplin soruşturma usulünü ve ilgili diğer
hususları düzenlemektedir.
4. Anılan Kanun’un 2.
maddesine göre Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatında çalışan her sınıftan memurlar,
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev
yapan subay, astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma,
uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflardaki
memurlar Kanun’un kapsamında yer almaktadır.
5. Kanun’un 7.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında fiilin niteliğine göre personele
verilebilecek disiplin cezaları; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kısa süreli
durdurma, uzun süreli durdurma, meslekten çıkarma ve devlet memurluğundan
çıkarma cezası olarak belirlenmiştir. Anılan fıkranın (b) bendinde kınama, personele
görevinin icrasında veya hâl ve hareketlerinde kusurlu olduğunun yazı ile
bildirilmesi şeklinde tanımlanmıştır.
6. 8. maddenin (2)
numaralı fıkrasında kınama cezasıyla cezalandırılacak fiiller belirtilmiştir. Söz
konusu fıkranın itiraz konusu (g) bendinde amirleri, üstleri, aynı rütbedeki
veya çalışma arkadaşları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda onların
işlem, eylem ve kişilikleri hakkında kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü
intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler söyleyen kolluk personelinin kınama
cezasıyla cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
7. Kuralda
düzenlenen fiilin kınama cezasına konu olabilmesi için amirleri, üstleri, aynı
rütbedeki veya çalışma arkadaşlarının işlem, eylem ve kişilikleri hakkında
kullanılan olumsuz sözlerin kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba
bırakacak nitelikte olması gerekmektedir.
8. Kötüleyici
sözler söylemek belirli bir konu (fikir, kişi, olay, iş, durum gibi) hakkında
olumsuz, aşağılayıcı, hoş olmayan sözler söylenilmesini ifade etmektedir.
Kuralla olumsuz sözlerin kınama cezasına konu olabilmesi için ise objektif
olarak bakıldığında konuşulan kişilerde kötü bir izlenime neden olacak
nitelikte olması şartı aranmıştır. Dolayısıyla kuralda sayılan kişilerin işlem,
eylem ve kişilikleri hakkında belirtilen nitelikte olmayan sözlerin söylenmesi
kınama cezasına konu olmayacaktır.
9. Kuralda
yer alan işlem ve eylem ibareleriyle kolluk hizmetinin yürütüldüğü kurum veya birimde amir, üst
konumunda olan, aynı rütbedeki kişilerin veya çalışma arkadaşlarının hizmet
sırasında doğrudan görevleriyle ilgili olarak
veya görevlerinden dolayı tesis ettikleri işlem ve ifa ettikleri eylemler
kastedilmektedir. Diğer bir ifadeyle bu kişilerin görev ve hizmetle herhangi
bir bağlantısı olmayan, özel yaşam alanlarıyla ilgili işlem ve eylemlerine
yönelik olarak söylenen olumsuz sözler kural kapsamında disiplin cezasına konu
olmamaktadır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. AYM, E.2021/22, K.2022/6,
26/1/2022, § 11).
10. Kuralda
yer alan kişilikleri ibaresi ise kişilerin bireysel özelliklerinin toplamını ifade etmektedir. Kuralda sayılan kişilerin kendilerine özgü belirgin
özellikleri, manevi ve ruhsal niteliklerini hedef alan kötüleyici veya konuştuğu
kişilerde kötü intiba bırakacak nitelikte olumsuz sözler kural kapsamında
kalmaktadır.
B. İtirazın Gerekçesi
11. Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralda
kolluk personeline kınama cezası verilmesine dayanak olan olumsuz sözlerin
belirsiz olduğu, söz konusu olumsuz sözler nedeniyle kolluk personelinin kınama
cezasıyla cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, bu
durumun ifade özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getirdiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın
2., 5., 13., 25. ve 26. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
C. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
1. Bentte Yer Alan “…işlem, eylem…” İbaresinin
İncelenmesi
12. İtiraz konusu kuralın
yer aldığı 7068 sayılı Kanun, olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan 2/1/2017
tarihli ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanması sonucu
yürürlüğe girmiştir. Bununla birlikte kural olağanüstü hâl süresiyle sınırlı
bir düzenleme öngörmediğinden kurala ilişkin incelemenin Anayasa’nın olağan
dönem kuralları yönünden öngördüğü denetim rejimine göre yapılması gerekir.
13. İtiraz konusu kuralla amirleri, üstleri, aynı rütbedeki
veya çalışma arkadaşları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda onların
işlem ve eylemleri hakkında kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba
bırakacak tarzda olumsuz sözler söyleyen kolluk personelinin kınama cezasıyla
cezalandırılması öngörülmektedir.
14. Anayasa Mahkemesi
26/1/2022 tarihli ve E.2021/22, K.2022/6 sayılı kararında 7068 sayılı Kanun’un
8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (5) numaralı alt bendinde yer alan ve
görev içinde amir ya da üstlerinin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde
eleştirici nitelikte söz söylemek ya da yazı yazmak fiilinin disiplin suçu
olarak düzenlenmesini öngören ibareyi incelemiş ve söz konusu ibareyle ifade
özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olmadığı gerekçesiyle ibareyi Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerine aykırı
bularak iptal etmiştir.
15. Anılan kararda ilk olarak disiplin suçunun konusunu
teşkil eden fiilin kapsamı, niteliği, ne şekilde işlenebileceği ile
karşılığında hangi cezanın öngörüldüğünün herhangi bir tereddüde yer vermeyecek
biçimde açık ve net olarak düzenlendiği, bu kapsamda ifade özgürlüğüne
sınırlama getiren ibarenin belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte
olduğu ve kanunilik şartını taşıdığı tespit edilmiştir (AYM, E.2021/22,
K.2022/6, 26/1/2022, § 22).
16. Söz konusu kararda ayrıca toplumda asayiş ve güvenliği
sağlamakla görevli olan kolluk kuvvetlerince yürütülen hizmetin niteliği ve
hassasiyeti gereği kolluk teşkilatlarındaki görev ve hizmet anlayışının sivil
devlet memurlarına kıyasla daha katı bir disiplin ve hiyerarşi düzeni üzerine
temellendirildiği belirtilmiş, bu itibarla ibareyle görev yaptıkları
teşkilatlarda amir ya da üst konumunda olan kişilerin yöneltilen olumsuz
eleştirilerden kaynaklı olarak görevle ilgili tasarruflarının hukukiliği ya da
yerindeliği üzerine oluşabilecek şüphe veya olumsuz algıların önüne geçilerek
maiyetlerinde bulunan personel üzerindeki otoritelerinin zayıflamasının ve bu
suretle kurum düzeninin bozulmasının engellenmesinin amaçlandığı, dolayısıyla ibarenin
kamu düzeninin korunması ve sağlanmasına yönelik meşru bir amacının bulunduğu
belirtilmiştir (AYM, E.2021/22, K.2022/6, 26/1/2022, § 24).
17. Kararda disiplin ve hiyerarşik düzenin ön planda
olduğu kolluk kuvvetlerinde amir ya da üst konumunda görev yapanların eylem
veya işlemlerine yönelik olarak onların personel üzerindeki otoritesini
sarsarak kurumun düzeninin, dolayısıyla hizmetin işleyişinin bozulmasına
sebebiyet verebilecek nitelikte olumsuz yönde görüş ya da kanaat belirtilmesi
hususunda bazı sınırlamaların ve yasakların getirilmesinin toplumun asayiş ve
güvenliğinde herhangi bir zafiyete meydan verilmemesi bakımından gereklilik
taşımadığının söylenemeyeceği, bununla birlikte bu hususun hiyerarşik amir ve
üstlerin hiçbir şekilde eleştirilemeyeceği anlamına da gelmediği ifade edilmiş;
olumsuz yönde olmakla birlikte objektif olarak bakıldığında üst ya da amirin
otoritesi üzerinde menfi herhangi bir etkisi olmayan eleştirilerden de söz
edilebileceğine, bu tür eleştirilerin cezalandırılmasının demokratik toplumda
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamaya hizmet etmeyeceğine dikkat
çekilmiştir (AYM, E.2021/22, K.2022/6, 26/1/2022, § 26).
18. İbarenin lafzına bakıldığında görev içinde amir ya da
üstlerin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde eleştirmenin disiplin suçunun
oluşması için yeterli görüldüğünün anlaşıldığı belirtilen kararda, ibarenin görev
içinde amir ya da üstlerin eylem veya işlemlerine yönelik olarak getirilen
olumsuz eleştirinin otoriteyi zedeleyen, kurumun hiyerarşik düzenine veya
işleyişine zarar veren bir unsur taşıyıp taşımadığı yahut genel olarak hizmet
anlayışı içerisinde makul karşılanabilir nitelikte olup olmadığına
bakılmaksızın her türlü eleştirinin cezalandırılabilmesine imkân tanıdığından ibareyle
ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (AYM, E.2021/22, K.2022/6,
26/1/2022, § 27).
19. İtiraz konusu kural bakımından da Anayasa Mahkemesinin
anılan kararında belirtilen gerekçelerden ayrılmayı gerektirir bir durum
bulunmamaktadır. Bu itibarla kuralın amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya
çalışma arkadaşları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda onların işlem ve
eylemleri hakkında söylenen olumsuz sözlerin otoriteyi zedeleyen, kurumun
hiyerarşik düzenine veya işleyişine zarar veren bir unsur taşıyıp taşımadığına
bakılmaksızın her türlü olumsuz sözün cezalandırılabilmesine imkân tanıdığı
anlaşıldığından kuralla ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
20. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın
13. ve 26. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Basri BAĞCI, Yıldız SEFERİNOĞLU, İrfan
FİDAN, Muhterem İNCE, Yılmaz AKÇİL, Ömer ÇINAR ve Metin KIRATLI bu görüşe
katılmamışlardır.
Kural Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerine
aykırı görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 2., 5. ve 25. maddeleri
yönünden incelenmemiştir.
2. Bendin Kalan Kısmının İncelenmesi
21. İtiraz konusu kuralla amirleri, üstleri, aynı
rütbedeki veya çalışma arkadaşları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda
onların kişilikleri hakkında kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba
bırakacak tarzda olumsuz sözler söyleyen kolluk personeline disiplin cezası verilmesine imkân tanınmak suretiyle ifade özgürlüğüne bir
sınırlama getirilmektedir.
22. 7068
sayılı Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan “…işlem,
eylem…” ibaresinin Anayasa’ya uygunluk denetimi bölümünde kanunilik ve
meşru amaç kapsamında belirtilen gerekçeler bu kural yönünden de geçerlidir. Bu
itibarla ifade özgürlüğüne sınırlama getiren kuralın belirli, ulaşılabilir ve
öngörülebilir nitelikte olduğundan kanunilik şartını taşıdığı ve kamu düzeninin
korunmasına yönelik meşru bir amacı olduğu anlaşılmaktadır.
23. Diğer yandan temel hak ve özgürlüklere yönelik
sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması, başka bir
ifadeyle demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması
gerekir.
24. Disiplin ve hiyerarşik düzenin ön planda olduğu kolluk
kuvvetlerinde kurumun düzeninin, dolayısıyla hizmetin işleyişinin bozulmasına
sebebiyet verebilecek nitelikte olumsuz yönde görüş ya da kanaat belirtilmesi
hususunda bazı sınırlamaların ve yasakların getirilmesinin toplumun asayiş ve
güvenliğinde herhangi bir zafiyete neden olunmaması bakımından gereklilik
taşımakla birlikte bu husus hiyerarşik amir ve üstlerin hiçbir şekilde
eleştirilemeyeceği anlamına gelmemektedir.
25. Öte yandan kolluk
personelinin amirleri,
üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşlarının bulunmadığı ortamda
onların iş ve işlemleriyle ilgisi olmayan, kişisel özelliklerini hedef alan
kötüleyici ya da kötü izlenim bırakacak nitelikte olumsuz sözler söylemesi
eleştiri sınırlarını aşan bir durumu ifade etmektedir. Dolayısıyla kurum
düzeninin, bu suretle kamu düzeninin korunması ve sağlanması biçimindeki meşru
amaç doğrultusunda anılan kişilerin kişilikleri hakkında kötüleyici veya
konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak nitelikte olumsuz sözler söyleyen
kolluk personelinin disiplin cezasıyla cezalandırılması yoluyla ifade
özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal
ihtiyacı karşıladığı değerlendirilmektedir.
26. Kuralla
ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırılık teşkil etmemesi yeterli olmayıp ayrıca ölçülü olması
gerekir. Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi
elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden
oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen
amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen
amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını diğer bir ifadeyle aynı amaca
daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise
hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir
dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
27. Kuralın kolluk
personeli arasındaki çalışma barışının ve hiyerarşik düzenin sağlıklı ve
düzenli bir şekilde işleyişinin bozulmasına yol açabilecek nitelikte tutum ve
davranışlarda bulunulmasını önleyici etkiye sahip olduğu gözetildiğinde kuralla
ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamanın kamu düzeninin korunması ve sağlanması
amacına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.
28. Kuralla kolluk
personelinin amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşlarının iş
ve işlemleriyle ilgisi olmayan, kişisel özelliklerini hedef alan kötüleyici ya
da kötü izlenim bırakacak nitelikte eleştiri sınırlarını aşan sözlerinin
disiplin cezası ile cezalandırılmasının öngörüldüğü, dolayısıyla personelin
amirleri veya çalışma arkadaşları hakkında olumsuz yönde olmakla birlikte
objektif olarak bakıldığında üst ya da amirin otoritesi üzerinde veya çalışma
barışına menfi herhangi bir etkisi olmayan sözlerinin kural kapsamında
olmadığı, kaldı ki sarf edilen sözlerin anılan kişilerin kişisel özelliklerini
hedef alan kötüleyici ya da kötü izlenim bırakacak ve eleştiri sınırlarını
aşacak nitelikte olup olmadığının da yargı denetimine tabi olduğu birlikte
değerlendirildiğinde dava konusu kuralda düzenlenen fiilin kınama cezası ile
cezalandırılmasının yaptırım ile korunmak
istenen hukuki değer ve elde edilmek istenen kamusal yarar karşısında bireye
makul olmayan, orantısız bir külfet yüklemediği sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan
nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerine aykırı değildir. İptal
talebinin reddi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ
ve Selahaddin MENTEŞ bu görüşe katılmamışlardır.
Kuralın Anayasa’nın 2., 5. ve 25. maddelerine de aykırı
olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 13.
ve 26. maddeleri yönünden yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış
olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 5. ve 25. maddeleri yönünden ayrıca bir
inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
IV. İPTALİN DİĞER KURALLARA ETKİSİ
30. 30/3/2011 tarihli
ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
43. maddesinin (4) numaralı fıkrasında kanunun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin
veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün belirli kurallarının iptali,
diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da
Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.
31. 7068 sayılı
Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan “…işlem,
eylem…” ibaresinin iptali nedeniyle
uygulanma imkânı kalmayan bu ibareden sonra gelen “…ve…” ibaresinin 6216
sayılı Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince iptali gerekir.
V. HÜKÜM
31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin
Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un
8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının;
A. (g) bendinde
yer alan;
1. “…işlem,
eylem…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı
olduğuna ve İPTALİNE, Basri BAĞCI, Yıldız SEFERİNOĞLU, İrfan FİDAN, Muhterem
İNCE, Yılmaz AKÇİL, Ömer ÇINAR ile Metin KIRATLI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. “…işlem,
eylem…” ibaresinden sonra gelen “…ve…” ibaresinin 30/3/2011 tarihli
ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un 43. maddesinin (4) numaralı fıkrası
gereğince İPTALİNE OYBİRLİĞİYLE,
B. (g) bendinin
kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf
Şevki HAKYEMEZ ile Selahaddin MENTEŞ’in
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
11/2/2025 tarihinde
karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Başkanvekili
Basri BAĞCI
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|
Üye
Recai AKYEL
|
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
Üye
İrfan FİDAN
|
Üye
Kenan YAŞAR
|
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
Üye
Ömer ÇINAR
|
Üye
Metin KIRATLI
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer düzenlemeleri
incelemiş ve iptal kararı vermiştir (bkz. AYM E. 2021/22, K. 2022/6 ve
E.2023/24, K. 2023/91). Anılan kararda incelenen düzenlemelerin disiplin ve
hiyerarşik düzenin ön planda olduğu kolluk kuvvetleriyle ilgili olmasının
gözetildiği, bu doğrultuda incelenen kurallarda yaptırım öngörülen fiillerle
ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamaların toplumun asayiş ve güvenliğinin
zaafiyete uğramaması bakımından gereklilik kriterini karşılayacağı kabul
edilmiştir. Bununla birlikte söz konusu kararlarda, üstlenilen kamu hizmetiyle
bir bağlantı kurulmaksızın salt amir veya üstlerinin eylem veya işlemlerinin
olumsuz yönde eleştirilmesinin suçun oluşması için yeterli görülmesinin neden
olduğu anayasal sorunlara değinilmiştir. Bu anlamda, kuralda suçun oluşması
için olumsuz eleştirinin yürütülen kamu görevine ilişkin otoriteyi zedelemesi
veya kurumun hiyerarşik düzenine veya işleyişine zarar veren bir unsuru
içermesi gibi bir unsur aranmamıştır. Aksine, hizmet anlayışı içerisinde genel
olarak makul karşılanabilir nitelikte olan eylemlerin suç oluşturmayacağına
ilişkin bir ayrım yapılmaksızın her türlü eleştirinin cezalandırılmasına imkan
sağlanmasının demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı
belirtilmiştir.
2. Bu dosyada incelenen kurallarda da önceki iptal
kararlarımızda sözü edilen ve iptali zorunlu kılan unsurların yer almadığı
görülmektedir. Nitekim Mahkememiz çoğunluğu bu gerekçeyle bu dosyada
incelediğimiz kuraldaki işlem ve eylem ibaresinin iptaline karar
vermiştir. Ne var ki kuralın diğer kısmında yer alan; “kişilikleri hakkında
kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler
söylenmesi” unsurları yönünden de aynı iptal nedenlerinin geçerli olduğu
gözden kaçırılmıştır. Öte yandan kuralda yalnızca amirler ve üstler değil aynı
rütbedeki ya da alt rütbede olan çalışma arkadaşlarına yönelik eylemlerin de
suç oluşturacağının düzenlenmiş olması karşısında, kuralın iptalinin bu açıdan
da zorunlu olduğu değerlendirilmelidir. Açıkladığım gerekçelerle kuralın iptal
edilmesi gerektiği görüşündeyim.
|
|
|
|
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Karşı Oy
2021/22 Esas Numaralı Norm Denetimi dosyasında yer alan
karşı oyda belirtilen gerekçeler çerçevesinde çoğunluğun iptal yönündeki
görüşüne iştirak edilmemiştir.
Başkanvekili
Basri BAĞCI
|
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
İrfan FİDAN
|
KARŞIOY GÖRÜŞÜ
1. İtiraz
konusu kuralla amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşları hakkında
ve onların bulunmadığı ortamlarda, onların işlem, eylem ve kişilikleri hakkında
kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler
söyleyen kolluk personeline kınama disiplin cezası verilmesine imkân tanınmaktadır.
2. Anayasa
Mahkemesi 26/1/2022 tarihli ve E.2021/22, K.2022/6 sayılı kararında, 7068
sayılı Kanun’un 8. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (5) numaralı alt bendinde
yer alan ve görev içinde amir ya da üstlerinin eylem veya işlemlerini olumsuz
yönde eleştirici nitelikte söz söylemek ya da yazı yazmak fiilinin disiplin
suçu olarak düzenlenmesini öngören kuralı incelemiş ve söz konusu kuralla ifade
özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olmadığı gerekçesiyle kuralı Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerine aykırı
bularak iptal etmiştir.
3. Söz konusu
kararda, disiplin ve hiyerarşik düzenin ön planda olduğu kolluk kuvvetlerinde,
amir veya üst konumundaki kişilerin eylem veya işlemlerine yönelik yapılan
olumsuz yorumların, personel üzerindeki otoriteyi sarsarak kurumun düzenini ve
hizmetin işleyişini bozabileceği belirtilmiştir. Bu tür eleştiriler için
sınırlamalar ve yasaklar getirilmesinin, toplumun asayiş ve güvenliğini
tehlikeye atmamak adına gerekli olduğu savunulsa da bu durumun hiyerarşik
amirlerin hiçbir şekilde eleştirilemeyeceği anlamına gelmediği ifade
edilmiştir. Nitekim, olumsuz olsa da amir veya üstlerin otoritesine zarar
vermeyen, objektif eleştirilerin cezalandırılmasının demokratik bir toplumda
gerekli bir toplumsal ihtiyacı karşılamayacağına dikkat çekilmiştir (AYM,
E.2021/22, K.2022/6, 26/1/2022, § 26).
4. Görev içinde
amir ya da üstlerin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde eleştirmenin disiplin
suçunun oluşması için yeterli görüldüğünün anlaşıldığı belirtilen kararda,
kuralın görev içinde amir ya da üstlerin eylem veya işlemlerine yönelik olarak
getirilen olumsuz eleştirinin otoriteyi zedeleyen, kurumun hiyerarşik düzenine
veya işleyişine zarar veren bir unsur taşıyıp taşımadığı yahut genel olarak
hizmet anlayışı içerisinde makul karşılanabilir nitelikte olup olmadığına
bakılmaksızın her türlü eleştirinin cezalandırılabilmesine imkân tanıdığından
kuralla ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (AYM, E.2021/22, K.2022/6,
26/1/2022, § 27).
5. Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda, kuralın
amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşları hakkında, onların
bulunmadığı ortamlarda, işlem, eylem ve kişilikleri hakkında yapılan olumsuz
yorumların, otoriteyi zedeleyip zedelemediğine ya da kurumun hiyerarşik
düzenine ve işleyişine zarar verip vermediğine bakılmaksızın, eleştiri dahil
her türlü olumsuz sözün cezalandırılmasına imkân tanıdığı açıktır. Bu nedenle,
kuralla ifade özgürlüğüne getirilen sınırlama, demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun değildir.
6. Kolluk
hizmetlerinde hiyerarşik ve katı bir disiplin anlayışının benimsenmesi
gerektiği doğru olmakla birlikte, bu durumun görevlilerin amirleri veya çalışma
arkadaşlarını, onların bulunmadığı ortamlarda, mesleki gerekçelerle ve kamu
hizmetinin kalitesini artırmak amacıyla eleştirmelerinin “kötü intiba bırakacak
tarzda olumsuz sözler” olarak değerlendirilmesi ve bunun disiplin cezasına
bağlanması demokratik toplum düzeniyle bağdaşmaz. Eleştiri, doğası gereği
eleştirilen kişi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve eleştirilen kişi, bu
eleştirileri kendisine yönelik kötü sözler olarak algılayabilir. Ancak, yapılan
eleştiriler daha iyi ve kaliteli bir kolluk hizmeti sunulmasına katkı
sağlayabilir. Amirler veya çalışma arkadaşları hakkında hakaret, küfür ve
kişilik haklarına saldırı içermeyen ve kurumsal disiplini somut olarak
bozmadığı açık olmayan her türlü eleştirinin “kötü intiba” bırakan 'olumsuz
söz' olarak kabul edilmesi, kişi ve kurumların gelişmesini engelleyebilir, bu
da kişisel ve kurumsal bir ataletin doğmasına yol açabilir. Böyle bir durumun
kamu yararına hizmet etmeyeceği açıktır.
7. Şu hususun
altını çizmek gerekir ki itiraz konusu kurala oldukça benzeyen bir düzenleme,
üç yıl önce Mahkememiz tarafından Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerine aykırı
bulunarak iptal edilmiştir. Benzer şekilde, 4 Mayıs 2023 tarihli ve E.2023/24,
K.2023/91 sayılı kararda da aynı Anayasa maddelerine aykırılığı gerekçesiyle
benzer bir kural iptal edilmiştir. Önümüzdeki itiraz konusu kural, daha önce
iptal edilen kurallarla büyük benzerlik taşımasına rağmen, kısa bir süre içinde
Anayasa’ya uygun bulunursa, bu durum güçlü gerekçeler olmaksızın içtihadın
değişmesi anlamına gelir. Böyle bir değişiklik ise, Anayasa Mahkemesi’nin
içtihatlarının sürekliliği ve tutarlılığına zarar vererek, hukuki
öngörülebilirlik ve belirlilik açısından toplumda tereddütlere yol açabilir
8. Anılan
nedenlerle kuralın Anayasa'nın 13. ve 26. maddeleriyle çeliştiği kanaatiyle
çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Mahkememiz çoğunluğunun 31/1/2018 tarihli ve 7068
sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g)
bendinin “işlem, eylem” dışında kalan kısmının Anayasa’ya aykırı olmadığına ilişkin kanaatine
katılmamaktayız.
2. Kararda dava konusu “g” bendinin sadece “işlem,
eylem” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkememiz çoğunluğunun bu kararına katılmaktayız. Ancak çoğunluk kararındaki
aynı gerekçelerle kuralın kalan kısmının da Anayasa’ya aykırı olduğu için
iptali gerektiği kanaatindeyiz.
3. Genel kolluk personelinin kınama cezasını gerektiren
fiilleri içerisinde sayılan dava konusu “g” bendinde kuralın kalan kısmı şu
şekildedir: “Amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşları
hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda, onların (…) kişilikleri hakkında
kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler
söylemek.”
4. Görüldüğü gibi dava konusu kuralla kolluk personelini
kınama cezası ile cezalandırmayı amaçlayan fiiller muhatapların bulunmadığı
ortamlarda gerçekleştirilmesi durumunda bile cezaya tabi olabileceklerdir.
Onların bulunmadığı ortamlarda sarf edilen sözlerin kurumun kamu düzenini nasıl
bozacağı hususunda kuralda yeterince bir belirleme yapılmış değildir.
5. Kuralda bu fiillerin sadece amirler ve üstler hakkında
değil aynı rütbedeki ve çalışma arkadaşları ile ilgili olmaları durumunda bile
cezaya konu olabilecekleri öngörülmektedir. Burada kolluk gibi hiyerarşinin
daha önemli ve gerekli olduğu bir idari birimde aralarında mesai arkadaşlarının
da bulunduğu bu biçimde geniş kapsamda personele karşı bu fiillerin
gerçekleştirilmesi durumunda verilecek cezanın kamu düzeni ve disiplini
sağlamaya ne şekilde katkı sağlayabileceğini değerlendirmede dikkate almak
gerekir.
6. Bunun gibi cezalandırmaya konu fiil bir söz söyleme
fiili olmakla birlikte bu fiilin kapsamı “onların (…) kişilikleri hakkında
kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler
söylemek” şeklinde belirlenmiştir. Bu kapsam dikkate alındığında kişilerin
olumsuz olarak nitelendirilebilecek her türlü sözünün kınama cezası ile
cezalandırılması mümkün hale gelmektedir. Kuralda yer alan “olumsuz sözler
söylemek”, “kötü intiba bırak”ma, “kötüleyici” şeklindeki ibareler fevkalade
sübjektif değerlendirilmeye müsaittirler. Bu nedenle bu nitelikte olduğu iddia
edilen sözlerin cezalandırılması kuralın bünyesindeki belirsizlik ve sübjektif
değerlendirme potansiyeli taşıması dolayısıyla ifade özgürlüğünün demokratik
bir toplumda keyfi biçimde sınırlandırılmasına imkan sağlayabilir.
7. Oysa Anayasa Mahkemesinin içtihadında da vurgulanmakta
olduğu üzere temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran kanunun belirli ve
öngörülebilir olması önem arz etmekte olup bu kanun hükümlerinin aynı zamanda “keyfiliğe
izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler
niteliğinde olması” gerekmektedir (Bkz.: AYM, E.2018/89, K.2019/84,
14/11/2019, § 28; E.2018/90, K.2019/85, 14/11/2019, § 41).
8. Sonuç olarak, idari kurum bünyesindeki düzeni
sağlamayı hedefleyen bir disiplin soruşturması sonucunda cezalandırılması
öngörülen kurum dışında ifade edilmiş ve muhatabı olarak çok geniş bir kitlenin
öngörüldüğü kuralda kullanılan “kişilikleri hakkında kötüleyici veya
konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler söyleme” şeklindeki
ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilebilecek düşünce açıklamalarının bu
biçimdeki belirsiz kurallarla cezalandırılması temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasındaki kanunilik güvencesi ile bağdaşmamaktadır.
9. Yukarıda sıralanan gerekçelerle 31/1/2018 tarihli ve
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 8. maddesinin (2) numaralı
fıkrasının (g) bendinin “işlem, eylem” dışında kalan kısmının da
Anayasa’nın 13. ve 26. maddelerine aykırı olduğundan iptali gerektiği
kanaatiyle çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmamaktayız.
Üye
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Üye
Selahaddin MENTEŞ
|
KARŞIOY GEREKÇESİ
Mahkememiz çoğunluğu tarafından, 7068 sayılı Kanun’un 8.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının (g) bendinde yer alan “…işlem, eylem”
ibaresinin Anayasanın 13. ve 26. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar
verilmiştir.
Kararın gerekçesinde; kuralın amirleri, üstleri, aynı
rütbedeki veya çalışma arkadaşları hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda,
onların işlem ve eylemleri hakkında söylenen olumsuz sözlerin otoriteyi
zedeleyen, kurumun hiyerarşik düzenine veya işleyişine zarar veren bir unsur
taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın her türlü olumsuz sözün
cezalandırılabilmesine imkân tanıdığı ve bu nedenle kuralla ifade özgürlüğüne
getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
7068 sayılı Kanun’un 1.
maddesinde, Kanun’un amacı “…Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeline ilişkin disiplinsizlik ve
cezaları, disiplin amirlerini ve kurullarını, disiplin soruşturma usulü ile
diğer ilgili hususları düzenlemektir.” olarak ifade edilmiştir. Kanun’un 2. maddesinde ise Kanun’un Emniyet Genel
Müdürlüğü teşkilatında çalışan her sınıftan memurlar ile Jandarma Genel
Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev yapan subay,
astsubay, sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş,
sözleşmeli erbaş ve sözleşmeli erler ile diğer sınıflardaki memurları kapsadığı
belirtilmiştir.
İtiraz konusu kural, amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşları
hakkında ve onların bulunmadığı ortamlarda, onların işlem ve eylemleri hakkında
kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak tarzda olumsuz sözler
söyleyen kolluk personeline kınama cezası verilmesini öngörmektedir.
Kuralda düzenlenen fiilin oluşması için
kuralda sayılan kişilerin işlem ve eylemleri hakkında kullanılan olumsuz
sözlerin kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba bırakacak nitelikte
olması gerekmektedir.
Anayasa’nın 26. maddesinin asıl işlevi herkesin ifade
özgürlüğünü korumaktır. Kolluk personelinin de dâhil olduğu kamu görevlileri
toplumun diğer bütün bireyleri gibi ifade özgürlüğünden yararlanır. Bununla
beraber Anayasa’nın 12. maddesinin, “Temel hak ve hürriyetler,
kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da
ihtiva eder” biçimindeki ikinci fıkrası, kişilerin temel hak ve
hürriyetleri kullanırken sahip oldukları ödev ve sorumluluklara gönderme yapar
(Engin Kabadaş [1.B.], B. No: 2014/18587, 6/7/2017, § 36).
Emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını
sağlamakla görevli, silah ve benzeri araçlar kullanma yetkisi olan ve silahlı
kuvvetlere benzer özellik gösteren kolluk teşkilatında hizmetin düzenli ve
sürekli sunulması, toplumun asayiş ve güvenliğinde herhangi bir zafiyete meydan
verilmemesi bakımından kurum içi disiplin ve hiyerarşi hayati bir öneme
sahiptir. Bu kapsamda disiplin ve hiyerarşi içinde bulunan personelin amirleri,
astları ve çalışma arkadaşları hakkında kurumun düzeninin ve dolayısıyla
hizmetin işleyişinin bozulmasına sebebiyet verebilecek nitelikteki sözleri için
disiplin yaptırımı öngörülmesi demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal
ihtiyacı karşılamaya hizmet etmektedir.
Anayasa Mahkemesi de kararlarında silahlı kuvvetlere benzer özellik gösteren kolluk personeli bakımından
disipline ilişkin hükümlerin -özellikle hiyerarşiyi zedeleyecek açıklamalar
bağlamında-sivil devlet memurlarının tabi olduğu kurallara kıyasla daha katı
olmasının demokratik toplumda gerekli olmadığının söylenemeyeceğini
belirtmektedir (Samet Çelikçapa [1.B.], B. No: 2018/14878, 26/5/2022,
§39; (Hulusi Özkan [2.B.], B. No: 2015/18638, 15/11/2018, § 41).
Çoğunluk, olumsuz yönde olmakla birlikte hizmetin
işleyişini müspet yönde etkileyebilecek veya çalışma barışının sağlanmasına
katkı sunabilecek, yapıcı ve genel hizmet anlayışı içinde makul karşılanabilir
nitelikteki eleştirilerin de olabileceğini, her türlü olumsuz eleştirinin
cezalandırılmasının demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşılamaya hizmet etmeyeceğini belirtmiştir.
Oysa kuralda amirleri, üstleri, aynı rütbedeki veya çalışma arkadaşlarının
işlem ve eylemleriyle ilgi olarak söylenen her türlü olumsuz söz
cezalandırılmamaktadır. Anılan kişiler hakkında söylenen olumsuz sözlerin kural
kapsamında disiplin cezasına konu olabilmesi için kötüleyici ya da kötü izlenim
bırakacak nitelikte olması gerekmekte olup, eleştiri sınırlarını aşan bir durum
ifade edilmektedir.
Kurumun huzur ve sükununun ve bu suretle kamu düzeninin
korunması ve sağlanması biçimindeki meşru amaç doğrultusunda anılan kişilerin
işlem ve eylemleri hakkında kötüleyici veya konuştuğu kişilerde kötü intiba
bırakacak nitelikte olumsuz sözler söyleyen kolluk personelinin disiplin
cezasıyla cezalandırılması şeklinde getirilen sınırlamanın demokratik toplumda
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı değerlendirilmektedir.
Öte yandan, kurala konu fiilin karşılığının en hafif ikinci
derecedeki disiplin cezası olan kınama cezası olduğu ve verilen disiplin cezasının
yargı denetimine açık olduğu da dikkate alındığında kuralın orantısız bir
sınırlamaya neden olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle kuralın, Anayasa’nın 13. ve 26.
maddelerine aykırı olmadığı sonucuna ulaşıldığından, çoğunluğun görüşüne
iştirak edilmemiştir.
Üye
Muhterem İNCE
|
Üye
Yılmaz AKÇİL
|
Üye
Ömer ÇINAR
|
Üye
Metin KIRATLI
|