“Belirtilen konu ile ilgili olarak, mahkememizce, somut norm denetimi yolu ile itiraz başvurusuna konu edilen kanun hükümlerinin, Anayasanın 2., 10., 36. ve 40. maddelerine uygun düşmediği mülahaza edilmiştir. Aykırılık başvurusunun esbabı mucibesinin izah olunmasından evvel, belirtilen Anayasa maddelerine yer vermekte fayda olacaktır.
a) Hukuki Devlet İlkesi (Anayasa m. 2):
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti ilkesi, kişilerin yargı mercilerine başvuru haklarını kullanabilmelerinin, keyfi engellere tabi kılınmamasını gerektirir.
Davalının adresi gibi, özellikle davacı tarafından bilinmesi objektif olarak mümkün olmayan bir bilginin dava açma şartı haline getirilmesi, hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Devletin, bireyin yargıya erişim hakkını kolaylaştırma yükümlülüğü varken, bu hüküm davacıya araştırma yükümlülüğünü aşan ölçüde bir külfet yüklemektedir.
c) Kanun Önünde Eşitlik (Anayasa m. 10):
HMK 119/1-b hükmü, bütün davacılara aynı yükümlülüğü yüklemektedir; ancak bu yükümlülüğün herkes için aynı derecede yerine getirilebilir olmadığı açıktır. Örneğin:
Tanımadığı bir kişinin haksız fiilinden zarar gören kişi, Yazılı medya, görsel medya, Sosyal medya veya internet üzerinden kişilik haklarına saldırıya uğrayanlar, Sözleşme ilişkisi dışında haksız fiile uğrayan mağdurlar, adres bilgisine hiçbir zaman ulaşamayabilir. Bu durum, farklı koşullarda bulunan kişilerin aynı hükme tabi tutulmasıyla eşitlik ilkesinin ihlaline neden olur.
b) Hak Arama Özgürlüğü (Anayasa m. 36):
Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca herkes, meşru vasıtalarla yargı mercileri önünde hak arama hakkına sahiptir. Bu hak, yalnızca mahkemeye erişim değil, mahkemeye etkin erişim anlamına gelir.
Davalının adresini öğrenemeyen bir kişinin dava açmasının önlenmesi, hak arama özgürlüğünün fiilen kullanılamamasına neden olmaktadır. Özellikle dava açılacak kişiyle herhangi bir hukuki ilişkisi bulunmayan, yalnızca zarar gören üçüncü kişiler (örneğin mağdur tüketiciler, kazazedeler vs.) için bu yükümlülük yargı yolunun fiilen kapatılması anlamına gelir.
d) Etkili Başvuru Hakkı (Anayasa m. 40):
Devlet, kişilere etkili başvuru yolları sağlamakla yükümlüdür. Ancak davalının adres bilgisi gibi kişisel ve zaman zaman gizli kalan bir bilginin tespiti, sıradan bir vatandaş için çoğu zaman imkânsızdır.
Bu bilgiye erişim, ancak bazı idari kaynaklara (MERNİS, Nüfus, Adrese Dayalı Kayıt Sistemi gibi) ulaşma imkânı olan kamu kurumlarınca sağlanabilir. Devletin, başvuru yollarını etkisiz hâle getirmeyecek şekilde düzenleme yapması gerekirken, bu yükümlülüğü tamamen davacıya yüklemesi etkili başvuru hakkına zarar vermektedir.
ÖLÇÜLÜLÜK VE ORANTISIZLIK SORUNU:
Davayı açmak isteyen kişiden, sadece “davalının kimliği” değil, “açık adresi” de talep edilmektedir. Bu durum, meşru amaç (tebligatın sağlıklı yapılması) ile kullanılan araç (adres zorunluluğu) arasında ölçüsüzlük yaratmaktadır. Zira:
Adresin eksikliği durumunda, mahkeme tarafından adres tespiti yoluna gidilmesi mümkündür (örneğin Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nden araştırma).
Alternatif yöntemlerle (ilanen tebligat gibi) dava süreci yürütülebilir.
Bu ihtimaller varken doğrudan “adres yoksa dava açılamaz” sonucu doğurmak, ölçülülük ilkesini ihlal eder.
Açıklanan hususlar bağlamında, başvuruya konu kanun hükmünün, Anayasa’nın 2., 10., 36. ve 40. maddelerine açıkça aykırı olduğu kanısına varılmış ve bu şekilde, itiraz başvurusu gerekçelendirilmiştir.
ARA KARAR: (Gerekçeleri Yukarıda Açıklandığı Üzere;)
1- Anayasa'nın 152. maddesi uyarınca;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “davalının adresi” ibaresi, özellikle davacıdan bu bilginin temini beklenemeyecek durumlarda; Hukuk devleti ilkesine (m. 2), Hak arama özgürlüğüne (m. 36), Kanun önünde eşitlik ilkesine (m. 10),
Etkili başvuru hakkına (m. 40) aykırı olması sebebiyle, somut norm denetimi yolu ile iptali için Anayasa Mahkemesi'ne müracaatta BULUNULMASINA,
2- Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 46. maddesi uyarınca, başvuru kararına ilişkin 05/08/2025 tarihli tutanağın onaylı örneği, dava dilekçesi, davacıya gönderilen adres tamamlama muhtırası, muhtıraya cevap dilekçesi ile dosyaya sunulan diğer belgelerin tarih sırasına göre başlıklar hâlinde sıralandığı dizi pusulası halinde Anayasa Mahkemesi'ne üst yazı ile GÖNDERİLMESİNE,
Dair; karar verilmiştir.”
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2025/192
Karar Sayısı : 2025/171
Karar Tarihi : 10/9/2025
R.G. Tarih - Sayı : Tebliğ edildi.
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Küçükçekmece 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU: 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…davalının…” ve “…adresleri.” ibarelerinin Anayasa’nın 2., 10., 36. ve 40. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
OLAY: Kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan tazminat davasında itiraz konusu kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptalleri için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKÜMLERİ
Kanun’un itiraz konusu kuralların da yer aldığı 119. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Dava dilekçesinin içeriği
MADDE 119- (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
…
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.”
II. İLK İNCELEME
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca yapılan ilk inceleme toplantısında başvuru kararı ve ekleri, Raportör Özge ULUKAYA tarafından hazırlanan ilk inceleme raporu ve itiraz konusu kanun hükümleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
2. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi” başlıklı 40. maddesinde Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla yapılacak başvurularda izlenecek yöntem düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin (1) numaralı fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkemenin bu davada uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu fıkrada sayılan belgeleri dizi listesine bağlayarak Anayasa Mahkemesine göndereceği belirtilmiş; anılan fıkranın (a) bendinde “İptali istenen kuralların Anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslı”, (b) bendinde ise “Başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği” Anayasa Mahkemesine gönderilecek belgeler arasında sayılmıştır. Maddenin (4) numaralı fıkrasında ise yöntemine uygun olmayan itiraz başvurularının Anayasa Mahkemesi tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedileceği hükme bağlanmıştır.
3. Anılan İçtüzük’ün 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendinde de başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği gerekçeli başvuru kararının aslıyla birlikte Anayasa Mahkemesine sunulacak belgeler arasında sayılmıştır.
4. İçtüzük’ün 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde Anayasa Mahkemesince yapılan ilk incelemede başvuruda eksikliklerin bulunduğunun tespit edilmesi hâlinde itiraz yoluna ilişkin işlerde esas incelemeye geçilmeksizin başvurunun reddine karar verileceği, (2) numaralı fıkrasında ise anılan (b) bendi uyarınca verilen kararın itiraz yoluna başvuran mahkemenin eksiklikleri tamamlayarak yeniden başvurmasına engel olmadığı belirtilmiştir.
5. İtiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçeli kararının içeriğinde 6100 sayılı Kanun’un 119. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…adresleri.” ibaresi ile söz konusu maddenin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin itiraz konusu kuralları oluşturduğu belirtilmiş ancak hüküm fıkrasında anılan maddenin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…davalının…” ve “…adresleri.” ibarelerinin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
6. Öte yandan başvuru kararına ilişkin onaylı tutanakta maddenin (1) numaralı fıkrasında yer alan “…adresleri.” ibaresi ile söz konusu maddenin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğu belirtilmiş, hüküm bölümünde ise 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) Sayılı Tarife’nin “(A) Mahkeme Harçları:” başlıklı bölümünün “III – Karar ve ilam harcı:” başlıklı kısmının (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verildiği belirtilmiştir.
7. Bu itibarla Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrası ile gerekçesi ve başvuru kararına ilişkin onaylı tutanağın hüküm fıkrası arasında çelişkilerin bulunduğu gözetildiğinde başvuru kararına ilişkin geçerli bir tutanağın onaylı örneğinin bulunmadığı, dolayısıyla başvurunun yöntemine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
8. Açıklanan nedenlerle 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi ile İçtüzük’ün 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı olduğu anlaşılan başvurunun 6216 sayılı Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından reddi gerekir.
III. HÜKÜM
12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “…davalının…” ve “…adresleri.” ibarelerine yönelik itiraz başvurusunun 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesinin (4) numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından REDDİNE 10/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Kadir ÖZKAYA
Başkanvekili
Hasan Tahsin GÖKCAN
Basri BAĞCI
Üye
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Kenan YAŞAR
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Ömer ÇINAR